Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURIYIT 23 Araiık 1975 Deneme Yazarlığı MEMET FUAT Çatıçmalar, karşıt göruşler, evlemler ıçuıdekı dunjamızda, butun sanatlar kıpır kıpırken, denemeye bır tanımlanaa japmak kolay defıl Tanımlamalara hangı sanat uyuyor kı bu edebıjat turu uysun' Çeşıdı var denemenın de, ama pek otesıne geçüemejen ozellığı, ele aldıgı konuya «ıdfisel bır açıdan» «arayıcı» bır anlajışla bakması Daha ötesıne geçınc* ortaya çıkan yazılara «inceleme», daha berisınde kalanlara ıse «makale» denmekte Denemede genelltkle bir bllgi sergüemesi yenne, bir düşünee surecı olsun ıstenıyor Yazar, başlarken, varacağı yen açıkça bılmeyecek, arayacak sonunda da pek kesın yargılara varmayacak. Çeşıtlı olanaklan göatenp araştırmasının bır yerinde konuyla okurun arasından çekıhverecek Ya da vardığı sonuçlan ıyıce, üstune basa basa «kışıselleştırerek», herkesın boyle kışısel, başkalarınınkıne benzemeyen «kendl» sonuçlan olabıleceğı izlenımını yaratacan Dıştan, bılımsel ön çalışmalardan değıl ıçten kendı duşuncesınden, kendı bılgılennden kendı kulrürunden güç alacak vazarken, bırey olarak yola çıkacak. tıpkı blreycılik gflri, bir yer« kadar olumlu etküer yaratnııstır ama bıreycıllğe karşı çıkan b'r loılturun duşunce bınkımı doremınde «deneme» j enıden çıçeklenırse, her halde bambaşka bır gorünumle ortaja çıkacaktır Deneme konusundakı bu sözler obür sanatlar ıçın n«den doğru etklleyecegıne göre bütün sanatları da etkıle* ecektlr Ettalıvor Yalnız bu etküer sanatlarda değışmelere yol açarken, onların «belırleyıd özellıklerîiinı ortadan kaldırmayabılır Kaldırırsa o sanat silınecek tarıhe gomulecek demektır Denemenın belırleyıcl Mevlânâ Törenleri Sanat Edebiyat SAMiM KOCAGÖZ ve Deneme türü bir düşünce birikimi dönemindeki yaygınlığını eyleme geçmiş y ı ğ ı n l a r karşısında sürdüremez olmasın? öbür sanatlar da, deneme gıbı, bireycıhğın, yıkümakta olan bır külturün ürunlerı değıl mı' Bıhmlerdekı gelışmeler onlan da etkılemez raı' Bıhmlerdekı gelışmeler >enı doğrular, bıreycılıkten uzaklaşma zorunluluğu jaşamı ozellığı ele aldıgı konuya «kışısel bır açıdan» bakmak olduğu ıçın bu edeb.yat turundekı degışıklık >ok olmacasuıa buvuk bır degışıklık gorunumune gırebılır Beıkı gene adına «deneme» denır ama artık başka bır şe\ dır Bu varım kımi okurlara, ldmt dostlara, kımı araştırmacılara ters, y«rsız gorunecek 13 yıl önce bu konuda vazmıştım (1 şubat 1962, Yenl üfuklar) Yazmıştım da vabancı Mevlânâ araşurmacıları Mevlana'yı sevenler bıle (Prof. Dr Anne Marl Schımmel gıbı) bana şaşmışlar, sıtem etıruşlerdi Bunca yıl sonra yine o zaman sovledıklerımı aşagı vukan yın«lemek gereksınmesını duymaktayım \ralık ayı geldl ml radyolarda, basında şimdı de televlzyondablr Mevlanâcılıktır gıdıvor' Bana ovle gelıvor k' bu evlemm ardında, turızm içın bale gosten goruntusunu banane ederek bır TEKKEGİLİK ozlemi var. Yine bu araiık ayı içınde basında radvo ve televızyonda, Mevlana yavınlan, Konya'da torenlen başlayınca düşundum kaldım Yıllardır duşundukîerım bu konuda bır kez daha z'hnımdfn geçti Yen'den vazmak, sojlemek ge reksınmesını duydum MEVLEVî KULTURU îslâm Türk kulturu Osmaniı kültür gelenegı içınde Mevlevılık, çok etkıli bır kurum olmuştur Bır Osmaniı vezirlnln, bir Osmaniı yonetıcinm biyografısmde çoğu Konya'ya cıttıgı, Mevlânâ Tekkesınde rıjazete çekıldı;ı yazılıdır Çağına gore Mevlevılık B™Ktaşılık gfbı, musluman softalığma Os manlı aydınlan arasında bır çeşıt baş kaldırma olmuştur Rahat bır soluk alma, dıne, inanca, ınsanca sarılma, tasavvuf felsefesınıdaha sonra'an müzlkle, dansla süslemevdı En onemlı vanı Mevlevılığın, ıjı insan olmak Ulküsünü, msanı sevdirme ilkesıni nsanlann içıne suidırme amacıvdı Mevlanâ, Mevlevılık, bu açıdan ıncelen] *i zaman, Osmaniı ajdmlan arasında nıçın yaygın olduğu, nıçın etkılı oldug ı kolayca anlaşılır Mevlevılık, hiç bır zaman taiı anlamı, geleneklen toret leri ile, halkın arasında vavılmamış, yalnız Osmaniı ajdınlarınm malı olmuş kalmıştır Tasavvuf, çıplak fıkırleri ıle Osmaniı devrinde halka çeşıtli tarikatlar halınde inmıştır Osmanlı aydını Mevlevl Osmaniı askerıyenlçenlerBektaşıyaı Bektaşılığın Osmaniı toplumu vaşantısındaki yaygınlığını. kurumlaşmasmı, giderek müsluman softalığma karşı tam bır ihtılalcı tarıkat oldugunu burada ınceleyecek degıllz Mevlevılık, bellı bır eğıtım isteyen bellı bır bılgi düzeiine çıkmayı gerektıren bır yoldu Mevlana'yı bılmek, oğrenmek anlamak, sevmek, her şevden once Farsçajı bılmevı gerektmyordu Osmaniı aydını demek de Far=ça, Arapça bılen kısı Fars, Arap dılıyle düşimebılen kışı demektı Şaır olarak hiç bır zaman Anadolu Türkü, Mevlanâ'vı tanıyamamıştır, oğrenememıştır Çıınkü Hazretı Mevlânâ Turkçe bir tek şıtr, bır tek dıze yazmamıştır Zaten 13 vüzyılda çokmekte olan Anadolu Selçuklu tmparatorluğunun resrrf dılt Farsçavdı Osmaniı avdınına, Osmaniı voneticılerme bır bakıma halktan kopukluk Selçuklulardan gelmıştır KOMPOZİMON A. AKAD «UITIK. ÇILIKTAH «GORECE.CiliGE Insan düsüncesinin, her durumda, her ortamda geçerll «genel», «değışmez» doğrular bulunduğuna ınanmaktan kurtulmasında «saluk»çıhktan < gorece»cılığe geçmesınde deneme yazarlarının da buyülc katkılan olmuştur sanırım Her doğruya şıiphejle bakıp • enıden ele almak, kendı düşuncesının kendı bılgılerının, kendı külturunun olçülerıne vurarak sınamak, ınsanoğlunun kışılığlnı bulmasında da onemlı jeri olan bır tutumdur Deneme vazarlığının, bırçok yonden, l ınsan düşuncesının , gelışrnesınde olumlu etkilen» bulunduğu vadsınamaz Ne var kı, gunumuzde denemenın geuşmedığı tersine, gerıledığı goruluyor Vennı mcelemeye kaptırdı Ayrıca, belırleyıcı ozellığını, «kışısel oır açıdan» bakrna ozellığını v ıtırmekte olduğu da bır gerçek Başka bır soyleyışle, «deneme» olma ozellığını yıtırıyor Bugun gene «deneme» dıye adlandırılan • azılar vazılıvor, ama deneme tanımının oldukça uzağına ciuşuyorlar Nedenı bılımlerdeki gelişmeler kısaca. ArtıJc konulara çıplak akılla, bır MHtüf ' jınkımıne jaslanarak vaklaşmanın yeteflt otdufuna mamlmıyor Bır konu karşısında, kendı düşunce gücune güvenmek, «kışısel bır açıdan» yola çıkmak, yazarken aramak, çeşıtli vonlerden bakarak, «deneyerek» doğrulara varmaya çalışmak, sonunda da, bazı dogrulara vardiğını ama bunlann belki de doğnı olmadığını, bir başkasının, bambaşka doğrular bulabıleceğıni sovleyerek araaan çekılıvermek, yırmınci vuzyılın çok guç yaşayan, çok çetın kavgalar ıçınde olan, guvenılecek doğrular, çozümler aravan ısanlanna ters duşıiyor. Yaşadıgı toplum duzenını cieğıştırmek ısteyen, daha durüst daha namuslu bır dunva kurmak ıçın her şevsmi ortaya ko>ması gerektığını anlayan ınsanlann, kesın doğrular orlemelerı, kışısel goruşlere değıl de, bılımsel goruşlere yakınhk duymalan dogaldır Deneme yazan srunumüzun ev em ıçındekı, va da evleme geçmek gereğını dujrnaktakı ınsanları ıçın, koşesınde kendı kışısel gorüşleıi, kendı kışısel duygularıyla ovalanan kavga dışı kalmış ılgılerılmeje degmez bır Kişıdır Şupneclıgın yen olamaz pvlem ortamında Bılımlenn \ enlenne daj anmak doğrulara «ımsıkı bağlanmak gerekır Günümüzde Halk Şairleri HiKMET ALTINKAYNAK Halk sınıf ve katmanlara aynlmış sosval bir toplulukrur Bu topluluk kuçuk burjuvazıjı, orta tabakaları aydınları ko> \e kent etnekçılerını ve bu arada da burjuvazının reformlardan yana olan antı emperjalıst antı faşıst, antı feodalıst kolunu kapsar Sanat , edebıyatı ıse uretım ılişkılen sırasında ortaja çıkar halk edebıyatı, halkın ış sırasmdakı hareKetlerınden muzık eşlığınde soyledığı turkulerden şenlıklerde yaptığı danslardan acılarında okuduğu agıtlardan oluşur Bu nedenle halk edebnatı toplumsal \e sınıfsal bır karakter taşımaktadır Edebiyat ve onun bır parçası olan şıır gerçeğı toplumu yansıtmanın \enı bır gerçek yaratmanın dunjayı ılenye doğru değıştırmenın hızmetıne gırmış bır araç dıve tanımlanabılır Yansıtmada, yaratmada najatın ı>ı janları olduğu kadar, kotu janları da ver alır Halk <;aın halkın şaın halkın kulturunu en ıyı bıçunde ozumlemış k^şıdır Bu şurlennde gorulur tav'm gruplaması şovledır 1 Tasavvuf Tarıkat şaır'eri 'Hacı Bektaş 2 Koy şaırlen (Bajburtlu Celah' 3 Kent şaırlen lErzurumlu Emrah, Aşık Omer Gevherı 4 Goçebe şaırlerı Turkmen şaırlerı (Dadaloğlu • B»r de bu gruplara gırmejen üç buyuk şaırlmız Yunus Emre, Karacaoğlan Pır Sultan Abdal XIII vuzvıldan gunümuze gelen Türk halk şıınnm kendıne ozgü çeşrlı bıçımlerı vardır Bunlar büjuk farklılıklarla bırbınnden aynlmazlar Fakat konu değışıkJığıne gore başka başka adlar alular Destanlar guzellemeler agıtlar, koçaklanıalar taşlamalar muanımalar nasıhatlar başlıca konuıardır Ne yazık kı temelı 7 yuzvıl once atılan bu edebıyatın gunumuzde aldığı oz, ajnı bıçımlerle vansı'ıldıgmda estetık vetkmlıkten, belırlı bır ışlevden uzak kalmadıgı soylenememektedır. da a«kı s«dayı bırakrmslardır örneğin Dadaioglu kUkremis, • Behmızde kılıcımız kırmanı Taşı deler mızrağımın temrenı / hakKimızda devlet etmış fermam / Ferman padışahın daglar bızımdır » demış \e halk edebıyatmın sınıfsal karaktermı gunun yapısı ıçınde kanıtlamıştır. Yanı halk şaırlerı guzelleme>le taşlamajı, koçaklamayı, guldıirujle ağıtı vergıvı bırlıkte yurutegelmışlerdır Bırevm sosyal da\ramşuıı bıçımlendıren ekonomık sosyal, sıvasal, kulturel yapı değışıkJığıne u>gun olarak degışmışler, aynca da toplumları degıştırmışlerdır. BUGIMü COREVLER DUNKU 60REVIER ILK ORNEKLER Türk Halk Edeblyatı llk örneklennı VIII yuzyılda vermıştlr Ama Türkıyeh olması Turklenn 'Vnadoluya geçışıne >anı XI yuzyıla rastlar En guçlu ılk ustalar Yunus Emreler, Hacı Bektaşlar ıse XIII yuzyılda ortava çıkar Halk şıırı gunümuze gelene kadar çeşıtlı ekonomık, sıyasal toplumsal kultur degış'klıklerıne uğramıştır Halk şam bu değışıklıklerde daıma oncu olmuş halkın vaşa^şını halkm duvgu, ozlem, duşunce, ofke ve tutkulannı dıle getırmıştır Bunu saz eşlığınde yaptığı içın. saz şaın adını da taşır HaUc şaırlennın aynı dunja ğöruşörıU paj laştıklarını kabul edersek onlan ancak jetıştıklerı çeMe\e gore gruplamak mum kun olur Unlü folklor uzmanımız Prof Dr Pertev Naıü Bora Turk halk şaınnın dünku ozgul bır gorevı halkın yaşantısını bır avna gıbı bır radvo bır gazete gıbı saz eş' ğınde yans tmak olmuştur Çunku ulaşım ve ıletışım basın vavın araçlanrun olmadığı oncekı toplumlanmızın zorunlu bır gereksınımını karşılamışlardır Bu araçların gorevım (başta haber taşımaktır) yuruturler Toplumlar ekonomık sıvasal sosjal ve kulturel degışmelerle venı şaırlerırı de bu değışıklığe uvan kışılerden se<,mek zorundadırlar Saırler çağdaş araçlardan onde, dal'a etkılı olmak onlan aşmak durumundadırlar Soz gelı™ıı XVII yuıyılda yaşayan Karacaoğlan 'Magozlennı sevdığım dılber / Senı gormeyelı goresım geldı ' Altın kemer sıkmış ınce belını / Usul bo\lannı sarasım geldı /» d^ve seslenmış ondan bır yuzyıl sonra Dadaloğlu ıse, Su yalan dunyaya geldım gelelı / Sevenm kır atı bır de güzelı Değıp on beşıme kendım bıleli / Sevenm kır atı bır de guzelı /» dızelerıyle kendılerının olduğu kadar gozu kulagı nabzı »lduklan halkın da duşunee* lenm pavlaşmışlardır«.£a4iftr ^acuru bütun iMrlara» ^BZArWrak konu olan aşkı halk ^ ı n e n D o ^ ? d f î e getırrnîşıerdır Ama hep bunu yazmamışlardır Halkın ağrıyan bır janını gurdukleıi anm Bugun Turkıve ağır aksak vürüyen bır sanavıleşme e\resıne gırmış olsa da kırsal kesımın boşalacağı \e gıderek de • edebıvatunız bır kent edebıyatı olmak zorunda. kalacağı savn, ınandıncı olmaktan uzaktır Çağdaş TUrk şıırımn anası ka\nağı Türk Halk şıınnın, gunumuzdekı köy kokenlı pekçok temsılcısı ae zaten bunu kanıtlamaktadır Ne var kı jedı vılzyıllık bu geçmışın eskıttıgı bıçımler, sojle\i«ler ozler venılenmek zoruraadır BeKı bır dunja goruşunün bır oğretının ndeolojn eksıklığı vardır Halk kulturunıi ıjı ozumleyen halk şaırlen bu kulfuru, toplumcu / devrımcı suzgeçten geçırmelı, arındırmahdırlar Gerıcı tutucu \anlannı atmaları, jaşajan, \ar olan dunvanın değışmesıre yardım eden yanlarını almaları gerekmektedır Yalnızca jerelı, ulusalı değıl, evrensel olanı da benımsemelıdırler Soyleyışe değıl, en güzel soyleyışs başvurmalıdırlar HaU şaırlen urunlennı sazla da soyleseler hecejle ozgür koşukla da \azsalar. valnızca ozel toplanülarda değıl, kahveleıde ışverlerınde fabrıkalarda okullarda stadjumla'da koy mejdanlannda mıtmelerde ve vııruyuşlerde de okumalıdırlar \ma halkın toplumsal \e sınıfsal karakterını guncel / çağdaş sorunlarını şiîrde izlenmesı gereken estetık değe'r kurallarını, ^pn uzak tutmamalıdırlar ı Bıze gore halk şaırlennın bugunku gorevlen arasında bun lar da olmalıdır YUNUS'A GELiNCE Aydınından Ictypuk, eydınıttB, yö netıcısme karşı Anadolu halkı, kendi yaşantısı ıçinde, Mevlana'nın karşısına yine 13 juzyılda daglar gıbi, kocaman bır YUNUS EMRE çıkarmıştır Öncesinl bir yana bırakalım ımparatorluk süresınce, nasıl Anadolu halkı, avdmına, vonetıcısıne ısınamamış tanımamışsa, şaır düşünur olarak Mevlana'\a da öylece ısınamamış tanımamıştır Oj'sa Yunus Emreyı Tanrılaştırmıştır Yunus, halkın dılınden konustuğu ıçln . Bunun nedenleri açık'ır Altı yllz yıl boyunca softalar, 111e de Islâmlığı Anadolu Turküne Arapça olarak oğ retmeye çahşmış dırenmişlerdır Kımı vazarlar Mevlana'nın vaçadığı 13 yüzvılda şıır dılı olarak Turkçe'mn veter sızhğınden soz ederler Yanılmıvorsam Mevlânâ kendısı de Farsça yazmanın Türkçeden daha elvenşlı olrluğunu bir vprlPrd» <;ovler Ne kı Mev lâna'nın çagdaşı Yunus un şıırlen, bu kanıyı açıkça yalanlamaktadır. Selçuk hukumdarlarmın adlan bıle eskı lran hukumdarlarının adları oiarak alındı ğı bir devietm ıçınde kısaca Mevlana, Türkçe yazmavı duşünememıştır derım Burada Mevlana'nın havatı çevresı felsefede ve şıırdekı kışılıgı Uzerıne tartışacak degılım Yalnız Mevlan=ı ıle Yunus u karşılaştıran tıalkımızm sağduyusunu yansıtan, Yunus a sevgı snı MevlanajT dargınlığını jansıtai bır rıvavetten soz etmek gerek (Yu nus Emre ıle MevUna bır gun karşılaştıklannda, konuşurlarken Yunus, MESNEVÎTfl çok uzun vazmışsın d» mış Fen olsam ıkı dızede so.lpdım • i.te kemıge buundum / Yunus gıbı gorundum»> (1) Insancıllık DEMİR OZLÜ 1844 El Yazmaları'nın genç düştl nuru Manc'la 1848 Deirımını vaşavQrak olgunlaşan Marx ı bırbınnden ayrı tutan, bır duştmce eğılımı var Batı Avu pa Marksçı duşunurlerı arasmda da, Doğu Avrupa sosvalıst ulkelen felselecılerı arasında da 1844 jıllarınn felsefecısı genç Mars . 1847 bunalımının 1848 devrımı sonrası nın ekonomıst, tarıhçı Manc ı Bu ajınm sadece duşunürlerin po lemı lerınde felsefe aunva«urn ta^tışmaları arasında kalmıjor Çeşıtli neder lerle pohtıka\a da \"ans \or Hatta, danya polıtık dengesı ıçınde de\iet'er arası çekışmeıerle de bırleştırılıyo' Batı ^\ rupa da, Doğu Avr jpa da baska başıca bı çımlerde suruvor tartışmalar cıllk»tan «vabaneılaşmı? lnsan»<Jarı «bü tıinsel msan»dan sozederek marksçı olmava başlamışsa, bugun, bızım gıbi duşunce alamnda gelışmeve başlamış ülkelerde de, bır yıgm ınsan, bu «ınsancı'iı kajgılardan hareket ederek sosyalıst dunva gorüşunu benımsemeje başlnoiBırakın bır yana, sosyalıst dunja goruşu\le yenı yenl ılışkıler kurmaya baî'avan genç ınsanları, uzun mücadele jıllarınm olgunluk çağına gelmış sosjat'stlerı de, bu dunya goruşunün başanya ulaşmasında, insancıl amaçlann da gerçekleşmesını goruvorlar Butun genç yaşlı sosjalıstlerın teorl üze'indekı bu «oznel» goruşlerlnı bır vana bırakahm, çunku bu soyledıklenm nıhavet praük bazı gozlemlerdır Pratı< gozleTJerse teorınm ıçındekı «gerçeğ » de (isomut gerçeğı» de belkı her zaman bağlamazlar ^ma gerçekten de, sosvahst teorı kendı felsefesı ve bılımsellığı ıç n de tnsancıllığın, ozde msancl ola^in gerçekleşiıesını amaçlar Butun bu ıın san» «ınsancıllık» gıbı kavramları kuçumseyıp aşağı gören ıkı ttlr aydın var gunumuzun dürjasında bunlardan bınr. cısı sırtlanm «resmı» akademılere rlavamış «otorıte» olmak ısteyen burokrat eğılımlı avdmlar tkıncılerse, daha çok Batı dunyasında bulunan, teorlde kesk.n, «tı'ız bılımcı» gorunumundekı aydmlar Bjrlar bılmeden, bır burjuva du»unce vontemı olan aşırı çozumlevıcl, herjp ı bırbınnden avırıcı yonte*nın etkıs nde kalıyorlar Doğa bılımlen yontemlennm, doğrudan dogruva (tıpkısı) ınsan bılımlerınde de ujgulanmasım ıstıvorlar Tnsan ve doğa bılımlennin bırlıfı ılke«i\ ınsan b^lımlennde her zaTian doğa bı hmlerın n vontemlennın ujgulanması de rre degıldır Bıümler arasındaki butun seıl ğı gormektır daha çok Burjura dujuncesı «Resml» akademık goruşe bağlı ka'an ya da çoğu polıtık nedenlerle kend'le" nı bağlı kalmak zorunda dujan düşurır ler, Marx ın gerçlık yazılanna el a'ılmasıvla, sosyalıs* felsefenın jenı bır «revısıon»unun (felsefenın gozden geç n lerek duzeltılmesı) amaçlandığını ore surujorlar Daha da açığı marksıst duşunce ıçıne burjuva duşuncesmm katıstırıldığım, eskı revızyonızm^n yenne bu defa başka bıçımde bır yenı revızjonız mın hortlatılmal: ıstendıgını soylujorlar. Gençlık yaz lanna deger tanıyan duşu nurlerı «revızvonıst» olarak adlandın jonar genellıkle ver jer de geleneksel partılerden çıkarıvorlar Gençlık jazılarma deger veren o va zılar uzerıne venıden eg en duşunurler arasında «elbette» sosvalıst felsefeji teo rıyı yenıden kurmak eksık gorup de tamamlamak ıstejenler hatta, bu felseien»n ıçıne onun yapısına jabancı gelecek bazı yenı parçalar katmak ıs*evenler var dır Ama bunlann dı^ınaa Marx ın gençlık jazılaıına, 1844 El Yazmalarını deger tanıvıp egılmeK asla teorıvı degı1. tırmeK j enıden gözden geçırerek venı den duzenlemek degıldır Te'sıne bu felseferun ıçınde, başlangıcından berı olanın, belırgınleştırılmesıdır Bu felsefenın ıçınde varolanın ortaj'a çıkanlmasıdır Kasıl genç Manc ınsan»dan, ı<ın3an BURJUVA KÜLTÜRU Bıhmlerdekı gelışmelenn kaynagı olan «olumlu şuphe» bıle eylemcıve uzaktır Deneme yazarlıgmın butun bılgıler unutulduktan sonra \arılan kultur duzejmden ses vermesı, bugunku gerı ıtılmışlıgının bır başka snemlı nedenıdır Gunumuzdek. ıenı bılgılerın bılırrlene gelen renı dofrulann bır kıiltur âuzevı yaratacak kadar uzun bır geçrmşı olmadı gıbı gelıyor bana GUNÜMUZE KALAN Sozü Mevlana'dan bize ne kaldıvi getınnek ıstıyorum Bır teı^eie 'îalmı^ tır dıvellm İnsancıl Dır ahlâk görüşu kalmıştır drelım. Yuzyıilar boyunca Osmaniı avdınlan içın bır eçıtım b.r dunya gbruşü kaynagı olmuştur dıyelım Mevlana'nın bu vonlen, su goturmez bır çerçektir Ne var kı Mevlana run dıü, duşunce dılı Farsçaaır Bı(Oevamı 9 Sayfada) 01UMIU ŞUPHEDeneme vazarlannı be«levecek bır burjuva kulturunden soz edıiebıhr ama bu kulturu nkan bılgıler, bılımlenn kaçınümaz gordugu jenı bır oplum duzenının yaşantı oırıkımlen>le kurulacak veru oır kulturu varatrruş, deneme lazarlığını besleyecek bır iuzeve çıkarmış mıdır' Bu soruva karşılık verecek îadar bılgılı değüım Dünyayı iolaşmak, çeşıtlı ülkelerde ,aşamak, gormek, çağdas kultur *elısmeıen uzerıne ıncelemeler denemeler değıl) okumak çerekır Bojle bır soruya «kişısel ıçıdar» smırlı bılgılerı, alaca julaca kulturujle karşılık ıramak ınsanı bır çırpıda ıdeneme vazarı» durumuna lüşurebılır STalnız şunu soylemek ısterım. Jağdaş kultur bu düzeje ilaşmış «toplumsallığının oılıncınde bıreyuı yaratmıs slsa bıle deneme yazarlığı, 3i r duşunce bınkımı ionemındekı yaygınhğını îvleme geçmış yığınlar tarşısında sürdüremez Deneme bır edebıyat turü olarak aıreycıhkle bırlıkte gelışmış Parçalara ajrınnadan Ne doğa bılımlennin \ontemlennl o1 duğu gıbı, butunuyle ınsan b'Iımle" i e tasımalı ne de polıtık çekışmeler vuzün den Manc ın duşuncesım parçaiara avırmalı Felsefl yazılannda Mant, «Insan» «'nsancıllık», «yabancılaşma» gıbı bılım sel olmayan, sovut kavramlar kullaiı yormuş Oysa olgunlaştık'an sonra «üre(Devamı 9. Satfada) ADLAR Adlarını büyuk olduklan ıçın yazmadım kinşlere, dost olduklan ıçın Goçebe Rojas Gımenez, sen çjkılıp kalan msanda hoşçakallarla sevınçten oen, guvercın jetıştırıcı, gece kuşu karanhk delısı. Sen Joquın Cıfuei'es o uç dizelık şımerı nehırlerde taşlar gibı vuvarlanan Sen beni kımsenın guldılremedığı kadar gulduren Federıco, hepımızı bır çağ boyj jasa boğan Sonra o unutma benı dıyen goğul gozlerı Eluard'ın mavi güçlerını jeraltlarında bıle saklayan. Sen Miguel Hernandez kışla bülbülümü tutuklaynna dek. bana Calle Prıncesa ağaçlarından bır blılbul gıbı şakıjan. Ve bır orman gıbı turkü soyleyen, yiğit insan, dost Nazım. Neden bu kadar çabuk goçup gıttıler' Adları akjp gıtmevecektır kınşlerden Bır utkuydu her bırı Tümü ışığımdılar benım. Şımdı Kısa bır antologj'ası acılanmın. PARAGUAYDAX Fotograf: ÜUtu 1AMER SON KÎTÂBI ÜSTÜNE KEMAL ÖZER'LE «Sen de Katümalısın Yaşamı Savunmava» adlı son şur kıtabınızın buyuk bır bolumu 1975 ıçınde ^aşadığunız toplumsal, si}asal olajları konu edınıvor. Bu olavlardan bazıları kişi adları tarlhler «erilerek, bazılan ise ımgelerle an latılmış Sıirlennıze konu olan olajları okımıcularımıza hatırlatır mısınız'' ^iirin guncel olay larla flişklsi nerden kaynaklanıvor'' Kıtabımın «Yurttaşlarla Konuşma'ar» bolunıunde dedığınız nıtelıkte dokuz şur var Yıl ıçınde jaşadıgımız, kamuoyjna yansımış Vıranşehır kıvıcılığı vurdumuzd^kı Amerıkan iıslennın gundeme aptırılmesı gençlenn ve ışçılerın faşızan güçleıce olaürulnıesı tspanya da beş sencm kurşıına rtmlme*;! l"1 e\ım secımlerı vb olavlar çeşıtlı oranlarda \ev 'utııvor bu sıırrak gormemek gerekır Sıırlerimın anlattığı ne konulardır, ne de ızlenımlerdır çunku Kımı olavlardan ve durumlardan yola çıkılmıştır yalruzca Amaç, bunlar karşısında okuru belırlı tavırlara çağırmak, gıderek yoneltmektır. Şıır, bu anlamda bır ka' ga aracı. bır sılah oluvor ozanın elınde Şurın guncel olav larla IIIŞKISI de bu ozellıguıden kavnar.ıanıjor Sovlenecek sozu vapılacak vorumu guncel olavlardan geçırmek şıırı somutlama, okura ulaştırma, yanı amacı gerçekleştırme jollarından valnızca bırı Obur vollardan belkı bıraz daha acelecı, ama daha djla\sız sıcak ve etkılı Bir bolnk fiırınlz de •Knrtuluş Sataşı» Uonu<ıınu Işlcmrktp «Kurtuhış Saıaşı» ka\ramını KONUŞMA kavga kavramını daraltma yanlısı olmadığımı belırtmelıyım Kavga çok yonlu yapıhyor dunyamızda Şıırın bu kavga ıçındekı yen de çok jonlu olmalı Yaşamın bütun kestmlenne uzanmah ınsanın gerekstndıgı tum alanlarda sozunu sovlemelı .Kurtuluş Savaşı>na uzanmamm bır nedenı bujsa bır nedenı de bu konuda altını çızmek ıstedıklerim Önce şunu soylıyeyım, «Kurtuluş Savaşı» yıllar önce vapılıp bıtmış degıl Bugun de suruvor Koşullan değlşmlş, başka alanlara kaymış belkı, ama sürüjor Bu olguju çagnMtnlarla duvgu ıduşumlenvle, bır takun onemlı savdıfcım lmge ı imelerıyle sergıledım Kurtuluş ^ava<;ı.nın ıçlnde doğrudan ver alan »duşnıan .ışbırlıkçı., «savaşçı Şiir bir kavga aracı, bir silâh oluyor ozanın PABLO NERÜDA Çe\iren: Tulin OZTURK