29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ı utKiye ve HARAUK THE OBSERVER GAZETESiNE GÖRE. BRÜKSELDEKi NATO TOPLANTILARINDA, iTTiFAKIN KAR5J KARSJYA BULUNDUGU SORUNLARI ÖRTME EĞiLiMj AGIR BASTI. DiPLOMATiiK GÖZLEMCiLER, TOPLANTIDA ALINAN KAR&RLAR ARASINDA. «NATO'NUN KENDi BÖLGESiNıN SAVUNMASININ DIŞINDAKi SORUNLARLA ilGiLENECEGi.NE iliŞKiN MADDEYE DiKKATi ÇEKiYORLAR. NATO TOPLANTILARINDA; iÇiNDEKi STANDARDİZASYON EKSiKÜĞİ VE ASKERI TEKNOLOJiDEKi GELiSJMLERiN YtTERLi BİÇİMDE IZLENMEMESiNDEN SORUMLU TUTULDU. ' GENEL SEKRETER LUNS. ÖRGÖT MDU I •• > LU •• Yunanistan Kissinger ve Callaghan'ın baskıları üzerine Kıbrıs'a ilişkin görüşmeleri yeniden başlatmayı kabul ettiler,, «The Observer» ğazetesinin Brüksel muhabiri, geçen hafta Brüksel'de yapılan NATO toplantısında görüşülen konuları ele alan yazısında. Türkiye ile Yunanistan'ın, Kissinger ve îngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan'ın baskılan altında Kıbns'ta toplumlararası görüşmelerin yeniden başlamasını kabul ettiklerini yazıyor. Yazı şöyle devam ediyor: Brüksel'de bir hafta süren NATO toplantısı sonunda bir takım sorunlar açıkhk kazanmıştır. Bunlar aşağıdaki biçimde özeüenebiür: 0 Batı Almanya Savunma Bakanı Leberle Ö7el bir görüşme yapan îngiltere Savunma Bakanı Roy Mason, İngüiz hükümetinin NATO savunmasma yap tığı katkısını azaltmayacağını açıklamıştır. îngiltere'nin 1977 80 yıllan arasmda savunma bütçesinde yapması söz konusu olan 7 milyar liralık kısıntı büyuk bir olasılıkla askeri araçlara yansıyacaktır. Bu araçlar çok amaçlı savaş uçağı (MRCA) Harrier jetlerin yeni modelleri %e denizaltı avcı botlarıdır. • NATO son zamanlarda kendi bölgesinin savunmasının dışındaki sorunlarla da ilgilenmektedir. Bu gerçek Angolaya karşı Eatı ülkelerinin takınacağı tavır r.edeniyle, İngüiz Dışişleri Bakanı Caliaghan ile ABD Dışişleri Bakanı Kissinger arasında beliren görüş ayrılıkları ile ortaya çıkmıştır. Kissinger, Angola'da marksist MPLA örgutüne karşı savaşan UNİTA ve FN'LA örgütlerine silâh vererek desteklemek istemektedir. Caliaghan ise, Angola'daki bütün yabancı güçlerin ülkeden çekilmelerini, Afrika Birliği Örgütü'nün savasan grupları biraraya getirmesini önermektedir. îngiliz hükümeti, Güney Afrika devletinin UNİTA ve FNLA örgüt lerini desteklemesine tepki olarak diğer bütün Afrika uiuslarının marksist MPLA örgütünü clesteklemesinden çekindiğini bildirmiştir. KURMAYI AMAÇLADIĞI ÖNESÜRÜLDÜ BEYRUT Lübnan'da sekiz aydır solcu müslüman gruplarla falanjıst hıristiyanlar arasında süren çatışmalar bu ayın ilk günlerinde durulma egilimi gösterirken. çeşitli çevrelerce «provokasyon» diye nitelenen bazı olaylar sonucu yeniden şiddetlen miş ve müslüman halka karşı katliama kadar varmıştır, Politikada Sorunlar HAFIZ ESAT Bu ayın 6'sında Suriye Devlet Başkanı Hafız £sat'ın Lübnan Falanjist Partisi lideri Pierre Ge mayel ile görüşmesi Lübnan iç savaşı sorununa sağlam bir çözüm bulunması yolunda önemli bir adım olarak kabul edilmişti. Lübnan Baas Partisi ile yakın ilişkiler içinde olan Suriye'ye bağlı £1 • Saika gerilla örgütünün müslüman gerillalar yanında çatısmalara katılmaları nedeniyle Şam'ın tutumu. Lübnan sorununun çözümü için dünya siyaset çevrelerince önemle izlenmektedir. BU AYIN BAŞLARINDA DURULMÂYA BAŞLAYAN ÇATIŞMALARIN YENİDEN ŞiDDETLENMESiNE YOL AÇAN OLAYLAR, PROVOKASYON OLARAK NiTELENiYOR Örgütü'nün banşın sağlanması yönündeki girişimlerine rağmen, bazı olaylar çatışmaları daha da siddetlendirmiştir. Çeşitli yorumcular tarafından çatışmalann sürmesi için yapılmış «provokasyonlar» diye nitelenen olaylar ayın 3'ünde başladı. Kuran'larla yüklü bir kam LÜBNAN'DAKi İÇ SAVAŞTÂ SURİYE VE FiLiSTiN KURTULUŞÖRGÜTÜ BARIŞÇI GiRiŞiMLERDE BULUNURLARKEN, ABD VE ÎSRAiL'iN TUTUMLARI TARTIŞMA KONUSU OLUYOR Sonuç: 105 ölü. ANGOLA ERGUN BALCI ngola'daki iç savaş, bu talihsiz ülkenin sınırlarını çoktan aşarak detantı (yumuşama) dolaysız olarak zorlayan boyutlara erişmıştir. Savaş aytıı zamanda ABD'yi de Vietnam'dan bu yana en büyük dış politika çıkmazmın içine sürükleme eğiHmıni göstermektedir. Angola'da Sovyetler'in, desteklediği Agostinho Neto'nun başkanlığmdaki Marksist MPLA örgütü, ABD Zaire ve Güney Afrika tarafından desteklenen FNLA ve UNİTA örgütlerıne karşı savaşmaktadır. Bu sütunun yazan bir dış politika yorumcusunun acele ve kesin yargılarla, duygusal değerlendirmelerden kaçmması gerektiğine inanır. Ancak ABD'nin desteklediği Roberto Holden'in başkanlığmdaki FNLA örgütü ile Jonas Sa\imbi'nin başkanlığmdaki UNÎTA'nm doğrudan doğruya işbirlikçi ve hain olduklannı tereddütsüz ifade edilebilir. ABD, Kore'de Sygman Rhee, Güney Vietnam'da Van Tiyö ve Formoza'da ÇanKayŞek gibi kendi uluslarına ihanet etien diktatörlerden sonra Angola'da aynı çapta bir ihaneti gerçekleştirme çabasmda olan FNLA ve UNİTA örglitlerine yardım etmektedir. 1 Bu örgütlerin hain olduklaruu ne biliyorsun' diyeceksiniz. FNLA ve L'NİTA'nm ırkçı Güney Afrika'dan yardım talep ettikleri ve bu yardımı fazlasıyla aldıklan kesinlikle açıklığa kavuşmuştur. Ya MPLA saflannda yer alan 4000 Kübalı askerle Sovyet uzmanları? Bu örgüte yapılan Sovj'et askerî yardımı? Doğrudur. Ancak MPLA'nin Sovyetler'den askeri yardım almasi hiç bir zaman ihar.et sayılamaz. Afrika'da sola ve Marksizm'e yakınlık duyan. sol re.umler tarafından yönetilen bir dizi ülke vardır. Kongo Halk Cumhuriyeri, Tanzanya, Mozambık, Cezayir. değişik dozajda sol reumlerin uygulandığı ülkeler arasındadır. Kaldı ki, Marksizmle uzak yakın hiçbir ilişkisi olmayan Atatürk te kurtuluş savaşı sırasında Lenın'den j'ardım almıştı. FNLA ve ÜNİTA örgütleri İse sijah adamın en bUyük düşmanı, güttüğü ırkçı politika sadece Afrika'da deîil, tüm dilnyada nefretle anılan Güney Afrika'dan yardım görmektedirier. FNLA ve UNtTA gerillalan, kendi ülkelerinde siyahlan, beyazlann lokanta ve oteline sokmayan. beyazlann otobüsüne birunelerine izin vermeyen Güney Afrikalı askerlerle omuz omuza dö\üşmektedirler. Kendi ırkımn en büyük düşmam ile işbirligine girişmekten çekinmeyen FNLA ile UNtTA örgütleri için kullanılacak hain deyimi herhalde en ycrinde sözcük olaeaktır. Ve ABD. rüm dünya tarafından lanetlenen ırkçı bir rejimin desteklediği bu İki işbirlikçi örgute yardım etmekle bir kez daha büyük dış politika çıkmazına girmektedir. ABD'yi bu ginşiminde, Zaire ile Güney Afrika dışında hiçbir Afrika ülkesinin desteklemesine olanak vokrur. Zira rejimi ne olursa olsun, siyah adamın en büyük düsmanı, en btiyük kâbusu Güney Afrika'dır. tsrail safında yer alan bir ülke Araplar tarafından nasıl kara listeye geçirilirse, Güney Afrika ile aynı doğrultuda olan bir ülke ya da örgüt te Afrikalılar arasında aynı terjkiyi uyandınr. Kitekim MPLA"nın Luanda'da kurdu^u hükümeti tanıyan Atrika ülkelerinin sayısı 15'e yaklaştığı halde. FNLA ile UNtTA"nın Huambo'da kurduklan rejimi şimdiye degin hiçbir Atrika ülkesi tanımamıştır. Moskova'yı MPLA'ya yardım et. tiğinden ötürü kmayan ve Hitler'e duyduğu havranlıkla tanınan Uganda Devlet Baskanı tdi Amin bile, FNLA ile UNİTA örgüîlerıni desteklemekten çekinmiştir. Henry Kissinger"in Angola serüveni ABD'yi sadece Afrika'da büyük bir yalnızlığa Itmekle kalmavıp. detantı da zorlamakta. Moskova ılp ılişkiler belirli biçimde gereinleşmektedir. SALT konusunda bir türlü anlaşamayan iki süper devlet, Angola'da tehlikeli bir tırmanmanın eşiğinde görülmektedırıer. Henry Kissinger Briiksel'deki NATO toplantısmda. Sovyetlerin MPLA'ya yardım etmelerini sert biçimde kınamış ve Moskova'yı dünya den?esini bozmakla suçlamîştır. ABD Dışişleri Bakanı Kremlin'in bu davramşının iki ülke arasmdaki ilişkileri olumsuz yönde etkileyecegini de belirtmiştir. Stratejik açıdan, Atlas Okyanusu kıyısmda bulunan Angola'da Moskova'ya yakınlık duyan bir yönetimm i$başma gelmesi ABD'yi kuşkulandırmaktadır Böylece Hint Okyanusuna sarkmış bulunan Sovyet donanması Güney Atlantikte de kendisine dost limanlar bulabilecektir. Ekonomik açıdan ise Angola"nın yeraltı ve yerüstü ıenginlikleri Batı sermayesi için bulunmaz bir nimettir. Doçent Dr. Türkkaya Ataöv. «Afrika Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri» adlı kitabında (1) şöyle diyor. «1945'den sonra Portekiz'in Afrika sömürgelerine Amerikan sermayesi de girmiştir. Yatınmlar giderek yükseldiği gibi, ABD Portekiz'e sömürgelere karşı kullanabileceği askeri malzeme de vermiştir. Bu topraklarda Batı Alman sermayesi de vardı. Angola'da demir cevhen çıkaran konsorsiyumda en güçlü şirket Krupp'du. Afrika'da en fazla kahve üreten ikinci ülke olan Angola, dünya demirinin de, •» 5'ini çıkanr.» • ' İşte Kissinger, bu yüzden Angola'yı terkedemeyen Kissinger FNLA ile UNİTA'yı desteklemektedir. Ancak ABD Dışişleri Bakanınm en büyük talihsizliği Washington"un çıkarlannın, sürekli diğer ülkelerdeki gerici re]im ya da örgütlerin çıkarlan ile aynı doğTultuda olmasıdır. A PROVOKASYON Suriye ve Füistin Kurtuluş yonun bir hıristiyan köyü yakınında yakılması üzerine Trablusşam'da da 3 kilise ateşe verildi. Bundan sonra karşılıklı gövde gösterileri sürdü. Dört falanjist parti üyesinin ölü bulunmaları üzerine de, hıristiyan militanlar müslüman halka karşı korkunç bir katliama giriştiler. OTEUER BCLGESt Geçen hafta boyunca Beyrut'un lüks oteller semtinde süren çatışmalarda ise solcu müslüman gerillalar kesin üstünlük sağladılar. Bunun sonucu ise Lübnan iç savaşına, uzun süredir sözü edilen yeni bir unsuru, Lübnan ordusu getirdi. îçişleri Bakanı Kamil Şamun' un emriyle olaylara müdahale eden Lübnan ordusu ve polisi, hıristiyanlann denetiminde olması dolayısıyla, beklendiği gibi tarafsız olamadı ve daha çok çatışmalarda güç durumda kalmış falanjist militanları kurtarma bîçiminde görev yaptı. Bu arada. müslüman gruplann merkezleri durumuna getirdikleri St Georges oteline de yine ordu birliklerinin saldırdığı çeşitli sözcüîer tarafından belirtüdi. İNGİLTERE MEKTUBU OSMAN ULAGAY İskoçya ve Galler'de İngiltere'den bağımsızlık akımları hızla gelişiyor LONDRA H'zlı bir değişlm döniişüm çağında yaşıyoruı. Cok değil otuz yıl önce güne; batmazmış Büyük Eritanya Imparalorluğu nda. Bugün ise, güneşin kara bulutlardan pek ender sıyrıldığı Ingiltere'de lİmparatorluk» sözcüğü farih olmuş. Büyük Britanya deyimindcki «büyük» sözcüğünü de acı bir gülümsemeyle karşılıyor çoğu İngüiz. Majestelerinin devleti, Birleşik Krallık diye anılıyor sadece. Ne var ki, Türkiye nin üçte birinden küçük bir alana sıkısmıs bulunan Birleşik Krallık'ın bütünlüğü de tartışma konusu artık. İskoçya ve Galler'de miiliyetçilik ve bağımsızlık akımları hızla gelişiyor. Özellikle İskoçya acıklarında bulunan zenyin petrol yatakları Iskoçların bağımsızlık isteklerine somut bir dayanak sağlıyor. Yılda dört milyar İngüiz lirası (sterling) gelir getireceği öngörülen petrolü kendi kalkınmaları k i n değerlendirmek istiyor İskoçlar. İskoçya sokaklarında sık raslanan bir afişte yaslı bir iskoç kadını görülüyor; altında iri harflerle şu yazı var: cPetrol Onundur.» Imparatorluk döneminde denizaşırı sömürgelerdcn aktarılan kaynaklardan, sömürgeciliğin asan ve sereflerinden», İngiliz'erin öngördüğü ölçüde yararlandırılmış olan İskoçlar, bu olanakların kapandığı bunalım döneminde mutlaka bir değişiklik, yeni çözüm yolları arıyorlar. İki hafta önce yapılan bir kamuoyu yokiamasında alınan sonuçlar şcyle: Mevcut düzenin devamından yana olanlar Ekonomik konuları içermeyen sınırlı özerklik isteyenler Ekonomik konuları ve petrolü içeren özerklik isteyenler Tam bağımsız bir İskoçya isteyenler Kararsızlar : % 17 : '!, 1S : % 44 : "o 22 : % 2 sürmüş bulunuyor. Dar bölgeli, çoğunluk »j«sın» dayaiı »«çim sisteminin de yardımıyla üçüncü bir siyasal partinin kendilerine rakip olmaıını bugüne dek önlemiş bulunan iki büyük parti Iskoçya'daki gelişim karşıtında kara kara düşünüyorlar. Zira Britanya, ya da Westminster Parlamentosu'nda İskoçyaya ayrılmış bulunan 71 sandalye iktidar olmada belirleyici rol oynuyor. Muhafazakârlar, son seçim yenilgilerinde önemli rol oynayan iskoçya'daki gerilemelerini durdurmak isterken söz konusu 71 sandalyeden 41'ini elinde tutan ıktidardaki İşçi Partisi daha da güç durumda; bir yandan Birleşik Krallık'ın bütünlüğünü koruyarak Ingilizleri, öte yandan özerklik isteklerine doyurucu bir çözüm bularak Iskoçları memnun etmek ikilemiyle karşı karşıya. Bu arada, İskoçlar kadar kararlı otmamakla birlikte, özerklik isttklerini belirtmekten geri durmayan Gallileri de hesaba kalmak gerek. ABD'NiN ROLO Lübnan'daki son gelişmelerle ortaya çıkan yeni saflaşmalar ve ayrılıklarla birlikte, ABD'nin olaylardaki rolü konusunda da çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Ancak bu rolün îsrail'in durumundan bağımsız olmadığı da belirtiliyor. RAYMOND EDDE Solcu müslüman gruplar tarafından olayların başından beri suçlanan ABDye karşı yeni tavır alanlardan biri de. Lübnan'm en büyük partilerinden birinin lideri olan Raymond Edde. Şu sıralarda Avrupa'mn çeşitli merkezlennde görüşmeler yapan Edde. geçtıgimiz günlerde Fransız Le Monde gazetesi ve Le Point dergisine verdiği demeçlerde, Suriye ile birlikte ABD ve Israili de Lübnan'ı parçalamaya çahşmakla suçladı ve ABD gi^u haberalma örgütlerinin de büyük çapta kanştıklan olaylann temel hedefinin Lübnan'ı parçalayartk İsrail'in güvenliğini sağlayacak küçük tampon devletler kurmak olduğunu öne sürdü. Edde'nin iddiaları arasında, söylediklerini kanıtlayan belgelfrin yakında büyük bir ABD gazetesi tarafından da yayımlanacagı yer alıyordu. U2LAŞMACILIK ŞAMPiYONU Uzlaşmacılığın tarihsel şampiyonu İsçi Partisi'nin soruna çözüm getirmek üzere hazırladıgı cyetki devriı (devolution) kanun tasarısı taslağı geçen hafta acıklandı. Taslakta Westminster Parlamentosunun yanısıra, İskoçya ve Galier'in kendi oarlamentolarını seçmeleri ve bazı yetkilerin bu parlamentolara devri öngörülüyor. İskoçya Parlamentosuna daha geniş yetkiler devredilirken kendi içinden bir icra organı otuşturması da öneriliyor. Yerel idareler, sağlık ve bazı sosyal yardım konulart, üniversiteler dışında eğitim, konut ve çevre sorunları, bayındırlık islerı İskoçya Parlamentosunun yetki sınırları içinde bırakılırken, Iskoçların kendilerine özgü hukuk ve adalet duzenlerini korumaları da onaylanmış. Bir yıl tartışıldıktan sonra 1976 77 döneminde kesin bir yasa tasarısı olarak Parlamento'ya sunulması beklenen taslakta iki nokta hemen dikkati çekiyor. Birincisi tüm konularda u>n söz hakkının W«stminjler Parlamentosuna bırakılmış olması ve İskoçya işleriyle ilgili bakana adeta bir sömürge valisine verilen yetkilerin tanınması. Bunun biçim yönünden gerekli bir ayrıntı olduğunu ileri sürenler Avustralya'nın İşçi Partili Başbakanı IrVhitlam'ın başına gelenler hatırlanınca pek inandırıcı olamıyorlar. ikincisi ekonomik konularda devri öngörülen yetkilerin Ukoçların özerklik taleplerini karşılamaktan çok uzak oluşu. Iskoçya'ya ayrılan kamu harcamalarının % fcO'ını İskoçya Parlamentosu dilediği gibi kullanacak; ayrıca bazı yerel vergileri arttırmak azaltmak ya da yenilerini koymak yetkisi de İskoçya Parlamentosuna ail olacak. KENDİ ARALARINDA Son olayların arcunaan, çatışan müslüman ve hıristiyan gruplar içinde de çeşitli görüş ayrılıklannm derinleştiği bazı batılı kaynaklar tarafmdan beürtilmektedir. Örneğin falanjistler egemen oldukları bir bölgede kendi aTalannda çatışmışlardır. Kıbrıs 9 Kıbns konusunda, Yunanistan ile Türkiye, Kissinger ve Callaghan'ın baskıları sonucıı, toplumlararası görüşmelerin tek rar başlamasını kabul etmişlerdır. NATO toplantısmda ele alınan diğer bir konu da îngiltere ile İrlanda arasmdaki bahkçılık anlaşmazlığıdır. Bu sorunlar aslmda NATO'nun karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunu örtmek eğilimini göstermiştir. Bu da Sovyet askeri üretiminde, özellikle uçak ve denizaltı yapımında, son zamanlarda görülen büyük artıştır. Bu konuya ilişkin bir örnek verecek olursak: liMSO'larda NATO; uçaklarınm niteliği iyi olması nedeniyle bir savaş uçağına karşı Varşova paktımn iki savaş uçağı olsa bile. üstünlüğü elinde tutabiliyordu. Oysa günümüzde Sovyetler Birliği, yalruzca sayısal üstünlüğü değil, bir dizi savaş araçlannda nitelik bakımmdan üstünlüğü de ele geçirmiştir. NATO toplantısmda alman kararların en önemlilerin den biri, Sovyetler Birliği ile olan dengesizliği kapatmak için batılı ülkelerin silâhlarını standartlaştırmak amacıyla bir komite kurmalarıdır. NATO; silâhların standardizasyonuna ilişkin bir takım çalışmalar yapmaktadır. İngüiz, Alman ve İtalyan ortak yapımı MRCA savaş uçağı buna örnek olarak gösterilebilir. Bu arada ABD, Îngiltere ve Batı Almanya ortak tank yapımı içın çalışmalarını sürdürmektedirler. Fakat NATO ıçınde hâiâ aynı görevi ya,pan yedi çeşit tank bulunmaktadır. NATO ülkeleri bakanlan silâh ların standardizasyonunu sadece teknik bir sorunmuş gibi tartışmalarını sürdürmektedirler. Oysa temel sorun savaş doktrinlerinin farkh olmasıdır. NATO üonanmasındaki farklılıklar ortadan kaldırılmıştır. Ama hava kuvvetlerinde ve özellikle kara kuvvetlerinde farklılıklar devam etmektedir. NATO'nun 65 yaşındaki Genel Sekreteri Joseph Luns, örgüt içinde iki taraflı hücuma uğramaktadır. Hollanda ve İskandinav ülkeleri gibi liberal devletler, Luns'u tutucu bir Genel Sekreter olarak görmekte ve Yunan istanda'ki eski cuntaya karşı aldığı tavrı eleştirmektedirler. Öte yandan bazı ülkeler Luns'u NATO'nun askeri sorunlanna yeteri kadar dikkatli biçimde eğilmemekle sııçlamaktadırlar. Bu ülkeler, NATO'da standardizasyon =vciv]iöi VP nskpri teknoloiideki «YETKi DEVRi»NiN KAPSAMl Doğal kaynakların ve bu arada petrolün değerlendirilmesl, kamu harcamalarının genel dağılımı. para hacminin denetimi, genel vergi politikası, talep yönetimi ve ticari ilişkilerin düzenlenmesi gibi tüm can alıcı konular ise yetki devri nin dışında bırakılmış. Bu noktalarda ancak Birleşik Krallık bütünlüğü içinde gözetilebilecek ortak ve aynlmaz çıkarların söz konusu olduğu ileri sürülüyor. Kısası İşçi Partisi'nin, İskoçya ve Galler'deki özerklik isteklerinin ve milliyetçilik akımlarının gelişimini kendi çıkarlarına uygun olarak yönlendirmek amacıyla ortaya attığı bir öneriler dizisi bu taslak. Ne var ki bu işlevi yerine getirmesi çok zor görünüyor. Orneğin İskoçlar son otuz yılın en ciddi ekonomik bunalımında aslan payının kendilerine duştüğünün bilincindeler. İskoçya'daki işsizlik oranı İngiltere'dekinin iki katı; ortalama işçi ücretleri % 20 daha düşük; tasfiyeye yönelen firmalar öncelikle İskoçya'daki tesislerini kapatıyorlar; Edinburgh ve Glasgovv gibi büyük kentlerin yoksul kesimleri giderek daha da yoksullaşıyor. Ote yanda teievlzyonlarında pttrolden zenginleşen ülkelerin öykülerini izliyor. İskoçlar. Ve değişiklik Istiyorlar. SAVAŞA KATIUN MÜSLÜMANIAR Çatışmaların başından beri 6 ayn örgüt olarak savaşa katüan müslüman gruplarda ise başından beri kesin bir ortaklık sağlanaınadjğı bildirilmekteydi. Son olarak Suriye ile Filisün Kurtuluş Örgütünün ateşkes yanlısı kesin tavır almaları üzerine, Lübnan Baas Pertisi ve «ılımlı» diye nitelenen bazı müslüman gruplar esas militan güce sahip örgütlere karşı olumsuz davranmaya başlamışlardır. (1) Türkkaya Ataöv Afrika Ulusal cadeleleri S. 451 452. Kurtulus Mu İ)( ÖRGÜT Çatışmalarda bütün güçleriyle yer alan üç örgüt, Libya tarafından da desteklendiği öne sürülen İbrahim Koleylat'ın liderliğindeki «Bağımsız Nasır'cılar>, Komünist Partinin denetimindeki «Lübnan Komünist Eylem Örgütü» ve Kemal Canbulat'm liderliğindeki .İlerici Sosyalist Parti»dir. Lübnan'daki sol bareketin önemli liderlerinden olan Kemal Canbular da geçen hafta içinde Şam'a bir ziyaret yaparak Suriye Devlet Başkaru Hafız Esat ile görüşmüştür. Bazı batılı çevrelerin «Lübnan artık kesin olarak öldü» diye yorumladıkları son gelişmelerin ardmdan ilerici müslüman çevrelerin de genellikle savaşı yayacak ve dengeyi bozacak bir Israil saldınsından çekindikleri öne sürülmektedir. (Dış Haberler Servisi) KiTLE DESTEGi İN'GİLTERE BAŞBAKANI HAROLD WİLSON İskoçyalılarla başı dertte. İşçi Partisi'nin köklü değisiklik anlamına gelmediğini herkes biliyor artık. Son yetki devri tasarısı taslağını da buna kanıt gösteriyorlar. Böylece umutlar, «kendi petrolümüze sahip cıkalım», fingiliz sömürüsüne paydos», «tam bağımsızlık» gibi sloganları etkili biçimde kullanan İskoçya Milliyetçi Partisinde toplanıyor. Halen karışık bir sosyal tabana sahip görünen bu tecrübesiz partinin hızla artan kitle desteğini değerlendirmede ne denli başarılı olacağını ise zaman gösterecek. Iskoçların ve Gallilerin yetersiz buldukları taslağı Muhafazakârlar ve federal bir çözüm öneren Liberaller de eleştiriyorlar. Onlara göre bu taslak, Birleşik Krallık'ın bölünmesine varacak «kaygan bayırıa doğru atılan ilk adımı oluşturuyor. Yakın tarihe bakınca bir ölçüde katılmak gerekiyor bu görüşe. Sömürgeciliğin tasfiyesiyle girilen kaygan yolda daha nice bayırlar var kimbilir. Birleşik Krallık'ın bütünlüğü ve giderek ünlü Westminster dcmokrasisi bu bayırlarda sınanacak. Ekonomi ile polilika arasmdaki yakın bağı görmeyenler bu sınavları beklesinler. Çok şey öğrenecekler. İSKOÇYA MiLLiYETÇi PARTiSi Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi İskoçların üçte ikisi petrol kaynaklarına ve ekonomik özerkliklerine sahip çıkmak ya da tam bağımsızlık istiyor. İskoçya Milliyetçi Partisi işte bu ortamda gelişiyor. 1W6 genel seçiminde 128 bin oy toplayabilen parti sonra sırasıyta 1970'de Î07 bin, 1S7< şubat genel seçiminde 625 bin ve nihayct 1974 ekim genel seçiminde 800 bin oy alarak İskoçya'da, VVilson'un Britanya İşçi Partisi'nden sonra, ikinci parti haline gelmeyi başarmış. Bugün seçim yenilense belki de birinci parti durumuna geçecek. Nitekim dört gün önce yapılan iki yerel seçimde Milliyetçi Partinin adayları bugüne dek görülmemiş zaferler kazandılar. Bu gelisim Britanya siyaset sahnesini yıllardan beri tekelleri altında tutmuş olan iki büyük partiyi de telaşa dü Birden fazla ilâcın aynı zamanda kullanılması hasta için çok tehlikeli olabiliyor Fransızların bir >ilda tükettiği ilâç miktan 12 milyar frangı yakiaşık 48 milyar TL. bulmaktadır. Bu tüketim hızı ile Fransa, dünyada en çok ilâç kullanan ülke durumundadır. İkinci sırayı ise Amerikalılar almaktadır. Fransız PARİS • MATCH dergisine göre günümüzde ilâçlar çağımızın en büyük aldatmacalanndan biridir. Meslek hayatımn 12 yılmı, ilâç firmalannın laboratuarlarında geçirmiş olan Fran sız farmakolo • toksikoloji uzmanı doktor Henri Pradal bu konudaki gözlemini şu kelimelerle anlatıyor: «Ilâçların pek çoğu gereksizdir. Örneğin bugün en çok kullanılan ilâçların üçte ikisinin etkili olduğu kesin olarak kanıtlanamamıştır. İlâçların birçoğu da zararlıdır. Nitekim hastaneye ya tanlann % 23'ü aldıklan ilâçlarm neden olduğu rahatsızlıklar nedeni ile daha çok hastalanmak tadırlar. Dr. Pradal, Seuil yayınlannda çıkan, «en çok kullanılan ilâçlar rehberi» adlı kitabı ile büyük bir üne kavuşmuştur. İlâç firmalan, sağlık bakanhğı ve sosj'al sigorta.lara karşı bir savaş açan Pradal, bu kitapta ilâçların zararlarını alfabetik bir sıra ile gözler önüne sermiştir. Örneğin aspirinin sindirim sistemine verdiği zararian anlatmıştır. Kitapta bundan başka gereğinden fazla ilâç kullanmanın sakmcaları da sayıhp dökülmüş. aşırı tüketimın batılıları uyuşturulmuş bir toplum haline getirildiğı de kaydedilmiştir. Doktor Pradal tarafından yapılan açıklamalar içinde en ilginç olanı ise birden fazla ilâcın aynı anda alınması halinde doğan tehlikeler olmuştur. Birden fazla alınan ilâçlar kendi aralarında yeni bir bileşim oluşturarak organizma için zararlı olabilmektedir. Birden fazla ilâcın birden alınması halinde doğacak zararian pek çok doktor ve eczacı bilmemekte ya da böyle bir tehlikeyi önemsememektedir. Ovsa dok "Doğu'da ve Batı'daki komünist partiler arasında ortak bir çizgi olamaz İSPANYA KOMÜNİST PARTiSi LiDERİ SANTiAGO CARiLLO, BİR İTALYAN DERGİSİNE VERDiCi DEMEÇTE, OOĞU AVRUPADAKi KOMÜNİST PARTiLERiN DEVLET PARTİLERİ OLMALARI NEOENiYLE BATIOAKi KOML'NiST PARTiLERLE ORTAK BiR STRATEJiYE SAHİP OLAMAYACAKLARINI SÖYLEDi. CARİLLO'YA GCRE KOMÜNİSTLERLE SOSYALİSTLER ARASINDAKi FARK, KOMÜKiSTLERiN KAPiTALiZMiN DÜRÜST YÖNETiCiLERi 0LMftYI KABUL ETMEMELERi; ANROMA Ispanya Komünist Partisi Genel Sekreteri Santiago Carillo, İtalyan dergisi La Stampa'ya verdiği demeçte «kapitalist ülkelerdeki komünist partilerle Doğu Avrupa'mn devlet partileri arasmda ortak bir çizgi olarr.az» demiştir. Ünlü İspanyol kadm devrimci «La Pasıonarıa» Dolores İbaruri onuruna yapılan törenler için Roma'da bulunan Carillo, Doğu Avrupa ülkelerindeki partilerin devlet partileri olmaları dolayısıyla böyle bir «ortak çizgi »nin iki komünist parti arasmdaki ilişkiden çok bir partiyle bir Devlet arasmdaki ilişkiye dönüşeceğini ve bir başka devletin içişlerine kanşma anlamına gelebileceğinı söylemiştir. Bu nedenle Dogu ve Batı'dakı partiler arasında bir ortak strateji saptanmayacağmı savunan Carillo, Batı Avrupa'da kurulabileceK sosyalist yönetımlerın kendi aralarında birlik oluşturmalan gerektığinı belirtmiştir. Carillo Avrupa'daki komünist harketin genel stratejisi konusundaki görüşünü şöyle açıklamıştır: «Edindiğimiz bunca uluslararası istisnai tarihsel koşullar içinde başarılı olan deneyle yetinemeyiz.» Sosyalistlerle komünistler arasmdaki farklar ve ieninizm'e ilişkin bir soruya ise İspanya» Komünist Partisi Genel Sekreteri şu karşılığı vermiştir: «Once leninizm Uzerinde anlaşmak gerekir. Herşey onu nasıl okuduğunuza bağlıdır. Lenin'in bütün taktiksel tutumlannı doğma almak başkadır. Lenin'i bazı siyasal tutumlara götüren tarihsel çerçevenino dönem Rusya'smınötesinde leninizmin kuramsal esnekliğini kavramak başka bir şeydir. • Sosyalist partilerle aramızdaki fark şu ki, biz bazı sosyalist önderler gibi kapitalizmin dürüst yöneticileri olmayı kabul etmiyoruz. Halkın ısteğine göre hükümeti bırakmaya hazır olacağız, ama iktidar olduğumuz sürece de toplumu sosyalist bir yönde değiştirmeye çalışacağız. «Hattâ, eylemimizin Batı Avrupa'daki diğer İşçi harekeüeri ile eşgüdümüne dayanan bir temel uzerinde enternasyonalizmı de yeniden yapılaştırmayı düşünüyoruz. Doğu'daki devlet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear