23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
VASSİLİKOS: "YUNANİSTAN'A ECEVİTSAYESİNDE DÖNDÜM 55 PARİS. (Ctımburiyet) «Kitapçıya girip, romanlarımı satın alacaklan yerde, bakkala pidip şeker alıyorlar» diyen Vassüis Vassilikos, Vunanıs tandakı «savaş psikozunun» tuıl kı zaraan zaman yiyecek stoku yapmaya ittiğini anlatıyor. Vassilikos, 25 yülık yazarlık yasammı vurgulayacak yeni kitabını Fransa'daki yayınevi üe hozırlamak için birkaç günlügü ne Paris'e gelmişti. Kartiye Lâten'deki Danube Otelinde kendisiyle konuşurken yülardır sur dürdügü araştırma, soruşturma ve incelemelerinde «Türk Yunan kavgasının» nedenlerini anlatnaya çalıştığını da öğrenecek tik. Bu yaklaşım ve analizlerj ile Yunanistan'da şimşekleri üzerine çekmeye de başlamış: «Hoşa gitmeyen, bazı çevrelerin işine gelmeyen gerçekleri dema gojiye kapılmadan söyledigim için bana kızıyorlar» dedikten sonra ekliyor. «örnegin, Yunanistana 19111 ten sonra, Ecevit'in sayesinde döndüm, dediğim zaman küple re biniyoılar. Oysa dogru. Ecevit'in girişimi olmasaydı ne Karamanlis, ne ben, ne de diğerte ri kimbilir daha ne kadar zaman dışanda kalacaktık?» ANGOLA'DA YENİ BİR VİETNAM YARATILMAK İSTENDİĞİ GÖRÜŞÜ GİDEREK YAYGINLAŞIYOR MPLA: "Angola halkı, Vietnamlılar gibi, ne kadar pahalıya malolursa olsun, özgürlüğünü elde etmeye kararlıdır,, Afrika'run, doğal kaynaklar açısından en zengin ülkelerinden biri olan Angola, 14 yıllık bir mücadelederı sonra 11 kasımda bağımsızhfmı elde ederken. üç kurtuluş örgütü arasmda başlayan çarpışmalar. ilk anda bü tün dünyada şaşkınlık ve tarklı yorumlarla karşüandi Ancak, olaylar geliştikçe Angola sorunu geniş uluslarara sı boyutiara ulaştı. Bugün ise Angola'ya yeni tür bir Vi etnam gözüyle bakanlar oidukça fazla. Angola, doğal zengmîiğiyle birlikte. Afrika'nm en tu tucu iki ülkesi olan Zaire ve Güney Afrika Cumhuriyeti :1 sınır komşusu olmasıyla önem kazanıyor. Angola'da kurtı luş savaşını başından beri yürüten ve halkm desteğini saj layan Halk Kurtuluş Hareketi (MPLA)nın özelliği ise. G nedeki PAÎGC ve Mozambik'teki FRELİMO gibi siyas; çizgisini açık olarak marksizmle tammlaması ve «Afrik sosyalizmi>, «siyah sosyalizm» gibi kavramlarm dışında ka ması. Kuzeydeki kornşulanmu;, «ebe dî balkan ve Makedonya salataları» döneminden geçtikten sonra bagımsızlıklarına ka\u.ştular. Arnavutlar Çin çeşitlemesini, Yugoslavlar Tito'nun isim babası olduğu bîoksıızlar çeşitlemesini, Bulgaristan da Varşov» Paktını seçtüer. Acaba eski efendüerimizle aynı blokta bulunduğumuz için mi kavgamızı sürdürüyoruz?» «Bir de Amerikan petrol şirketlerinin, kendi çıkarlarına uygım entrikalar çevirdiklerini varsayalım. Ege'ueki petrol kaynaklarını kendi hesaplanna işletmek için Türklerle Yunanlıları çatıştıran, bir'oirine düşüren çıkarlar. Bunlar ülkelerimizi kukla gibi kullanabilirler. Biri Tel Aviv Lübnan Kıbns Ankara üzerinden, diğeıi de Yunanistan İtalya Fran sa uzantısında bizleri kendi çıkarlarına uygun biçimde oynatabilirler.» Vassilikosla konuşurken, Yunan sanatçı ve aydınlannm ken dilerini kaptırdıklan Türkiye aleyhindeki tuturnlarına da katılmadıgını bğrenecektik. «Yunan solu, Türk aydınlarını hayal kınkhğına uğrattm gözlemine Vassilikos, «Doğru, bir yüdır ne gaflar yapıldı, ne potlar kırüdı» diyecekti. • «EGE'NİN iKi KIYISINA BAKTlGlN ZAMAN, BİR TAHİIRAVALLi GÖRÜRSÜH.... KÂH YUNANiSTAN DiKTATÖRLÜĞE BAT!P TÜRKİYE OEMOKRATiK DÜZEYLERE ÇIKIYOR. KÂH TERSi OIUYOR.. • «YATAM, MİlLtT EKBİYMI» 1933*te Kavala'da dogan ve çocukluk, gençlik yıllarım Selânik'te geçiren Vassilikos, Yuna nistan'da 19. Y.Y.'dan beri sürdürülen Türk düşmanlıgından esinlenrrüş «vatan, millet edebiyatı» ve abartılmış tarih kitap lan ile yükseltilen tabulann yıkılması gerektiği inancında. «Elektronlann aym anda iki ayn delikten geçtiğini bildiğimiz bir çağda, megaloidea'cı manyaklıkların yeri var mı? Halk kitleleri bununla nasü uyutulabilir» diye soruyor. ıZ ölümsüz) romanı ve fümi ile 1967'den sonra ün kazanan V. Vassilikos kendisini, iki dünya savaşı arasındaki Pransız sosyaüst yazarlarına benzetiyor: «Omeğin, Roger Martin du Gard (1937 Nobel ödülü sahibi) gibi gbrüyorum kendimi. Fransız Alman düşmanlıgı ve kin leri ortamı içinde kalan bu ay dınlar Almanlarla savaşmak gö rüsünü benimsemiyorlardı. Mis tik duygular gibi olan bu eskı kinlerin üstesinden gelebiliyorlardı. 1870 ile 1940 arasında Fransa ile Almanyada yapılan üç yıkıcı savaşın boşluguna inananlar eski kinleTi ortadan kaldırmaya çalışacaklardı. Ancak elli yü önce de böyle düşünen ve böyle düşündükleri, yazdıklan için kınanan Fransızlar da vardı. Fransızın biri bana yıllarca önce şoyle demişti: Alm&nya 1940' ta Fransa'nın ırzına geçti. Ama sonradan dürüst davranıp kendisiyle evlendi. Bugün de gül gibi geçinip gidiyorlar işte...» YUNANLI YAZAR VASSiLiS VASSİLİKOS: • BAIKAHLARA BAKALIM. ESKi EFENDiLERiYLE KAVGA ETMEYE OEVAM EDEN BiR TEK BiZ YUNANLIIAR KALD1K. NASIL OLUYOR, BUIGARLAR, SIRPLAR VE ARNAVUTLAR OSMANLI KOMPLEKSiNDEN KURTULUYOR DA, BU KOMPIEKS YALNIZ BiZE MiRAS KALIYOR. MPLA VE ASKERî DURUM \gosunho Neto Marksist Angola Kurtulu? Hareketi MPLA llderl Halk Jonas Savimbi Angola'nm tam bağımsuüjjı Jçin Llusal Birllk VNİTA Uderi.. Angola'da kurtuluş örgütleri arasında çatışmalar baş dığı sırada, FKLA %e UNİTA'nın temel hedefleri MPLA'r tek başma bagımsızlık ilân etmesirü engellemek ve bu örf tü, kendilerine en azmdan belli bir süre içm hukuksal ı çerçeve sağlayacak bir koalisyon yönetimine razı etmek muştu. .Ancak, şiddetii saldırılara ve birliklerinin geriler sine ragmen, MPLA 11 kasımda Portekizliler gider gitn Angola Halk Cumhuriyetini kurduğunu ilân etti. FNLA VNİTA da buna karşüık. ellerinde tuttukları bölgele: Angola Demokratik Halk Cumhuriyetini kurdular. MPLA'nm Angola Halk Cumhuriyetini Avnıpa ve ya'dakl sosyalist ülkelerle. Afrika'daki ilerici rejimler arc da tanırken, FNLA ve UNÎT.Vyı destekleyen hiç bir ül nin bu iki örgütün kurduklan hükümeti tanımaması bu netimln ne ölçüde ciddiye alındığınm bir göstergesi ola yorumlanmaktadır. MPLA birliklerinin ise savaşta üstünliiğü yeni yeni etmeye başlamalan. karşı tarafın silâh gücüne henüz < melerinden başka. gerillaların degişen savaş koşullanr.a makta güçlük çekmelerfyle açıklanmaktadır. Afrique dergisinin Angola'daki muhabirine göre, MPLA geriU: daha düzenli bir halk ordusunu gerektiren koşullara uyr ta geciktikleri için baştaki yenilgileri almışlardır. "Meyva toplar gibi yürütülen balık avı denizlerin iliğini, kemiğini kurutuyor,^ FRANSIZ LE NOUVEL OftSERVATEUR DERGİSİ MUHABİRİ, TANINMIŞ ÇEVREBİÜMCİ ALAİN BOMBARD İLE DENİZ KİRLENMESİNE İLİŞKİN SORUNLARI GÖRÜŞTU. İLOİNÇ GÖRUŞMENIN GENİŞ BİR OZETİNİ OKURLARIMIZA SUNUYORUZ: SORU Stockholm'da yapılan Dünya Çevre SorunlanToplantısı'nda, ilk kez, şöyle bir lâf duyuldu: Baltık Denizi öldü; sonra, Beyrut Toplantısı'nda, aynı şeyin Akdeniz için söylendiğı işitildi, siz de bu konuyu Sauvage'in (Fransız Çevrebilim Dergisi) ilk sayılarında yazdınız. Yıllar geçiyor, insarüar tatile çıkıyor, denizi önceki yaza oranla ne daha tuzlu, ne de daha «ölü« buluyorlar. Hattâ, tam zamanında girişilen bazı eylemler sonucu, deniz eskisinden daha saydam gözüküyor. Oysa çevrebilimciler, yani kamuoyunun yüregine su serpmek için hükümetlerden para almayanlar, gittikçe kaygılamyorlar. Öldü mü, ölmedi mi deniz? CEVAP Deniz ölüyor. İçindeki yaşam oranı gittikçe düşüyor. Meyve devşirir gibi yürüttügümüz bahkavı, denizin iliğini kemiğini kurutuyor. Avlanma teknikleri gün günden geliştiği için, devşirme işi yagmaya dönüşüyor. Dogu Almanyalılar, Ruslar, Japonlar denizi iki yüz kilometre, evet tam 200 kilometre açığa dek, ağlarla, oltalarla tarıyorlar. Denizdeki ürünün c.'c 10'unu toplayabümek için, ""o 90'ı öldürüyorlar. Bu ^ 90, yumurtalar ve yavra balıklardır. Şimdi artık çevre kirlenmesinden söz açmak kimsenin hoşuna gitmiyor, modası geçti, oysa kirlenmenin ortadan kalkmadığını, gittikçe kötüleştiğini kabul etmek gerekir. Hep yüzeydeki kirlenmeden söz ediliyor. Asıl ciddisi, hiç üstünde durulmayanı, dipteki kirlenmedir. Deniz bir çöp tenekesidir, tanımı geregi çöplüktür, bu da çok doğaldır. Bu çöp tenekeligi, dolayısıyla besleyici ortamlığı milyonlarca yıldır süriip gelmektedir. Terslik, deniz dibini, belli bir biyolojik devire ayak uydurmayan ürünlerle kaplamaktır: Ömeğin. titanium oksit. Böylece, dipte kimyasal alışverişleri engelleyen, kısır bir kabuk yaraülmaktadır. SORC Gazeteler, birinci sayfaîarma koyacak düzmece siyasal olaylar bulamaymea, Fransızlann yedikleri balıkların zehirli oldugunu yazmaktalar. Akdeniz'de, bütün zehirli maddelerin tehlikeli sınırı aştıklarcm bildirmekteler. Ondan sonra kayıtsızhk ya da üoğruyu öğrenmenin can sıkmtısı yeniden egemen olmakta ve civalı balık yapay içsalgılarla yetiştirilmiş dana etinin yambaşında Fransızîann sofrasma geimekte. Gerçek bir zehirlenme karşısında mıyız, yok&a yanlış bügilerle kafalar mı zehirleniyor? ÖLÜ DENiZDE GiTTiKÇE YOZLAJAN YOSUNLARLA, TÜRIÖ CANULAR GELtŞîR. TIPKI ÇALIS.MAYAN LÂĞIMLAR GiBi DENiZiN iÇiNDEKİ TÜM MADDELER ÇÜRÜMEYE, KOKMAYA BAS.LAR. FRANSIZ ÇEVREBıLiMCi ALAiN BOMBARD, OKYANUSLARIN «ÖLÜMÜ.NÜN KARADAN GELDiĞiNİ BELiRTiYOR VE DENiZLERE ÖLDÜRÜCÜ MADDELERİN AKITILMASINDAN VAZGEÇiLMESi GEREĞiNi SAVUNUYOR. TÜM DEVfiİMtilERİNİN ÖlHİlttİ Vassilikos. son kitabı Glafkosta Türk devrimcilerinin öykülerine üe yer vermiş: «1971 donemindekı savasımlarını anlatıyor, bazı olaylara deginiyorum. örnegin, 1971'de Batı Berlin'de benim de katıldıgun. Yunan demokratlarının albaylara karşı düzenledigi bir protesto yüniyüşünde Türk işçi ve öğrencüeri bizleri ortalarına alıp albaylann ajan ve hafiyele rinden korumuştu. A.ianlar bizim {otoğraflarmıızı çekrnek istiyorlardı. Türk arkadaşlanmızın yardımı ile tehlikeyi atlatmıştık.» Vassilikos, Paris'te gördügü Türk filmlerine de deginiyor: «Paris'te îKen ızlemek fırsatJ nı buldugum Türk sinema haftasında gördüğümüz {ilmlerin etkisinden kurtulamadım. Türk sinema yaratıcılarının sorunlan bizim sorunlarımızdı. Geri bırakılrms köylüler, işçi göçleri, kadrnm sömürülmesi, kısacası aynı alt yapı. Re.iisörier devrim ci objektiflerdir. Her iki ülkedeki sosyal sorunlann ortak nedeni ekonomik geri kalmısUkhr.» Admı kitaba da veren romanının kahraınam Glafkos, rıep merak eder: «Bu TürkYunan çiîü nasıl oluyor da, biri hastalanınca, diğeri saghklı oluyor? Birinin sağlıgı ötekinin hastalıgma nasü dönüşebiliyor?» Denizlerdeki yaşam oranı, her geçen gün azalıyor artışı saptanmıştır. Meru, langust gibi belirU bir yerde yaşayan canlılar daha büyük tehlike içersindedirler. Bir sonraki evre, dengesini yitiren bir çevrede hastahk kaparak yokolmak, sayı. dolayısıyla dolurganlık azalmasıdır. Ancak, herhangi bir canlı türünün Okyanus'tan kesinlikle ne zaman yokolacagını hiç bir zaman bilerneyiz. SORl' Pir deniz öldüğü zaman neler olur? CEVAP Göller üzerinde bir deney geçirdik. Ölü denizde, gittikçe yozlaşan yosunlarla türlü canlılar gelişir. Zamanla etkilerini yitiren ögeler büe artık bu sürece aya'.ı uydurmaz olur. Çalışmayan lağım çukurunda olan, burada olur. Her şey çürur, kokmaya başlar. SORIJ O noktaya gelmemek için, okyanusların kullanılmasmda uygulanacak siyaset ne olrnahdır? CEVAP Okyanusların ölümü karadan gelmektedir. Denizlere akıttığımız öldürücü maddeleri durdurmak gerekir. Yapüması gereken lâğımın ağzını kapatmak değil, içeriğini değiştirmektir. Eskiden, artıklann boşaltılması işleviyle beslenme işlevi arasmda belli bir açıklık vardı. çünkü atılan her şey yeniden dogaya yararh hale gelebiliyordu. Şimdiyse, atılanı bir daha kullanmama uygarlıgma girdik . T&HTtR&V&Lli Vassilikos, kahramam Glafkos un ağzı ile konuşmaya devam ediyor: «Ege'nin iki kıyısma baktığın zaman bir taht:ravaUi görürsün.. Kâh Yunanistan diktatörlüğe banp Türkiye demokratik düzeylere çıkarken, kâiı tersi oluyor.. Acaba bu tahtıra\alli mekanik bir oyuncak mı? Düğmesi de Atlantik Ötesinde mi, diye aiıyor beni bir düşonce.. Türkiye cuntalardan kurtuldugu zarr.an demokratik düzen ortarruna giriyor. O sırada ise Yunanistan diktatörlük tüneline girmiş oluyor. Bizde durumlar sıkıştıkçu U969 197H, Türkiye'de de o denii bir gevşeme başlıyor. Yunanistan'da 19"l'den sonra bir vumusama başlayınoa, Türkiye'de baskı başlıyor ve 12 Mart darbesi oluyor!» «Ancak bu darbe tutucu sağcı rejimlerin ölçüsünü fazla aşmıyor. Nitekim Ecevit de bu ortamdan ortaya çıkıyor. Karaman lis'in Yıınanistan'a dönüşunde ıse Ecevit duşüyor. Yunanistan'da demokrasiye dönüş, Tür kiye'de siyasal bunalıma dönüşü yor..> Okyanuslann ölümünü durdurmak, lagımdan gelenleri değiştirmeye bağlıdır. Lağvmm içindekileri değiştirebilmek için se. üretim biçimini değiştirmek, bunu degiştirmek ıçın de, başka bir iktisadi ve sıyasal sistem getirmek gereklr. Bunu başaramazsak. yaînız okyanuslar degil, insan toplumları da. can verecek. Denizin karadan korunması böyle. Denizler hukuku yoktur. Karakas'ta yapüan son uluslararası toplantıdan, çıka çtıca karasularımn genişletilmesı Kararı çıktı. Birkaç ay sonra, aynı toplantı, hiç bir dışe dokunur sonuç alınamadan, Cenevre'de yinelendi. Konuşmalar sürüp gidecek elbet, ama o arada, örnegin Fransa, gidıp Hindistan kıyılarında balık avlamak üzere, bir sürtme agı hlosu kurmakta... Denizi belli kurallara göre kullanmak istiyorsak, ilkin yagmayı durdurmak, sonra yalnız kıyısı olan Ulkelere degil, buna gereksinme duyan bütün ulkelere ortak güdüm olanaklan saglamftk gerekir. Deaiz yasası , alanmda tam bir boşluk var. Uluslararası Jeniz hukukunu değiştireoilmefc için, tam bir uzlaşma gereklıdir. SORV Okyanuslann vahşice sömürülmesi sona erse, denetimli bir kullanmadan, örnegin deniz ürünlerinin geliştirilmesi uygulamasmdan ne umulabiliı? CEVAP Her şey başa düşüyor, bu alanda henüz deneme evresindeyiz. Japonya'da c tüketilen proteinin o75'i deniz0 den gelir, bunun c56'sı özel balık üretiminden. 'o 95'iyse avlanmadan sağlanır. 'lverişıı uygulayımlar geliştirmek gerekir, çünkü su ürünleri ancak uygun ortamda elde >âilebilir .. Balık yavrularını çoğaitıp cammium kaplı bîr denize salacaksak, uğraşmaya defmez... Canlı deniz proteinlerı elde etmeye en büyük engel, ortamın niteliğidir. YuKanda da belirttiğim gibi, deniz canlı varlıklarm sürekli birbirlerine degdikleri bir ortamdır. Bir ds I niz hayvanı, biT dizi değişıü doğal ortamda yaşar. Şu andi, Embiez Adası'ndaki Deniz Göz | lemevi'nin deney havuzlanndd, kurtçuklanmızı canlı tutabiımek için, onları mikroplardan ! korumak üzere sulanna drrim , kıran Uâçlar koymak ronmdayız, oysa... Besleyici deniz. ya samın en kolay olduğu ortamdı, şimdi artık böyle degildir. Denizin protein kaynaslannı kullanmak istiyorsak, davranış lanmızı tepeden tımağa, hem de tez elden degiştirmemiz gerekir. (Dış Haberler Servisi) Kahire metrosunu inşa edecek olan Fransız firması İstanbul'da metro yapımı için de inceleme yaptı PARİS Kahire metrosunun Fransızlar tarafmdan inşa edılmesi konusunda Mısır ve Fransız yetkilüer arasında ön anlaşmaya varıldıgı ve metronun gerçekleştirilmesi meselesinin Fransız «Sofretu» lirmasınca incelenmeye başladığı öğrenilmiştir. «Sofretu» firması daha önce de Montreal, Mexico City ve Santiago metrolanra da inşa etmiştir. «Sofretu» tarafından bu kornı da Paris'te j'apılan açıklamada, firmanın halen metro yapımı için inceleme yaptıgı kentler arasında Ankara ve İstanbu da sayıimıştır. Bunun yanı sıra üzerinde inceleme yapılan kentler Rio De Janeiro, Lyon, Marsilya, Taiıran ve Tunusdur. Kahire metrosunun, gerçekleştiği takdirde. 2 milyar Fransız frangına lYak. 7 milyar TL> malolacagı bildirilmektedir. (a.a.) SSCB VE KÜBA YÂRDIMLÂRI Batılı ülkeler ve Çin tarafından desteklenen F ve t'NİTA'j'a karşı MPLA çok geniş Sovyet ve Küba dırmndan yararlanmaktadır. Batıh kaynaklar Ango savasa katılan Kübalıların sayüannm 4 5 bine ulaş öne sürerken, Küba'da yuptığı yardımı inKâr etmeri ve bundan «onur» duydugunu söylemektedir. Sovyetler Bîrliği, silâh ve malzeme ikmalini K Halk Cumhuriyeti (Brazavillel üzerinden yapmak Küba askerlerinin esas işievlerinin. ise MPLA gerill na daha ileri tür silâhlan kuHanmasmı öğretmek o bildirilmektedir. AFRiKA'DA YENi AKIM Portekiz sömürgelerinln. marksistlerin önderli ki kurtuluş örgüUerinin eline geçmesi Afrika'dakl sosyalizm»lerin de ortadan kalkması ve bazı açık malann belirmesine yol açrmştır. örnegin Güney Cumhuriyetinin Sadece soyut bir ırkçılıga dayant ekonomik ve siyasal temeliyle ele alınması gerektij re gibi, sömürgellkten yeni kurtulup sij'asal baı lığını elde etmis ülkelerin yine de eski sömürge yarunda yer alabilecekleri; İdi Amin türü milliyet •eglendirici» niteliği dışında, diğeriyle aynı düzlem alan başka bir ırkçıhk olduğu gibi bazı sonuçlar. savaşıyla birlikte üericı kamuoyunda belirmeye ba ta. ÇiN'iN TUTUMU Angola'da uzun bir süre her tiç örgüte de eden çin Halk Cumhuriyeti, Sovyetler Bırhğı'nın ya yardımını artırması üzerine yardımını Batı ülk yakın ilişkiler içinde olan FNLA ve UN'lTA'ya yö tir. MPLA lideri Agostinho Neto'nun da ölçiilü t «düzeltilmesi temenni etiilen bir hata> olarak n bu tutum, Çin'in Sovyetler'e karsı genel sıyasetin gorünmektedir, ancak bu ülkenın üçüncü dünya ve dünya ilerici kamuoyundaki presüjini olumsu: etkilemiştir. Nitekim, Cın Sovyet çatışmasındE sız» bir tavır almaya özen gösteren çeşitli sosyal ler, örnegin Kuzey Kore, Kuzey ve Güney Vietn tâ Çin'le çok sıkı ilişkılerini sürdüren Tanzanya gola'daki savaşta MPLA'dan yana çıkmışlar ve ' tün kurdugu Angola Halk Cumhuriyetini taıumn ISRAİL'DE İLK KEZ YAPILAN BELEDiYE SEÇiMiNi KOMÜNiST ADAYLAR KAZANDI KVDİ'S ~ îsrail Komünist Partisi Rakah'ın, geçen haita Nazaret kentinde yapılan seçimlerde büyük bir başarı kazandığı bildirilmektedir. Belediye Baskarunm ilk kez genel oyla seçüdiği kent olan Nazarefte seçime Demokratik Cephe adıyla giren komünistler, oyların !:c67'sini almışlardır. Komünistlerin baskan adayı olan Tevlik Zeyj'ad ise ünlü bir şairdir ve birkaç ay önce, ekim savaşı sırasmda Mısır ordulannın başarısını anlatan bir şiirinden dolayı kovuşturmaya uğramıştır. Nülusunun çok büyük bir bolümü Arap olan Nazaret kentinde komünisüerin kazandığı bu başannın İsrail hükümet çevrelerinde endise ile karşılandığl bildirilmektedir. (Dış Haberler Servisi) BiAFRA MI, ViETNAM MI? MPLA tarafından uzun yıllardır sürdürülen le sonucu bağımsızlığın somutlaşmasına bir a yaratılan bir bölüm ve dış saldırı sonucu Angolî bir Biaîra oîmasından, ABD'nin geniş desteğind lanan bazı uluslararası çevTelerinin MPLA'ya v halkına karşı katliama girişmesinden korkul FNLA ve UNÎTA'nın girdikleri bazı kentlerdek malan böyle kuşkulara hak verir niteliktedır. 20 yıldır, okullarda cinsel eğitim dersleri veriliyor • İSVEÇLi AiLELERiN ANCAK ° 0 5'i, ÇOCUKLARININ EVLiLiKTEN ÖHCE CiNSEL DENEYLERDEN GEÇMESıNE KARS,I ÇIK1Y0R. OKULLARDAKi ZORUNLU • CiNSEL EĞiTiME TEPKİ DAHA ÇOK YABANCILARDAN GELiYOR. İSVEÇ'TE ÇALIS^N TÜRKLER VE YUGOSLAVLAR. ' ÇOCUKLARININ BU DERSLERE KATILMAIARINI iSTEMiYORLAR. STOCKHOLM îsveç'teki cinsel özgürlüğü ortaya koyan isıatistikler genellikle yabancı ülkelerde şaşkınhk yaratmaktadır. Örnegin, geniş kamuoyu araştırmalanna göre, İsveçli cna babaların ancak r>. o'i çocuklarının evlenmeden önce cinsel deneylerden geçmesine karşı çıkmaktadır. Su görüşü paylaşan gençlerin oranı ise ancak 'c 2 kadardır. Ancak, Îsveç'teki bu genel «cinsel özgürlük» kavrayışını anlayabilmek için daha gerilere gitmek, bu ülkedeki cinsel eğitim çalışmalannı bilmek gerekir. durulmasma karşı çıknıamış ancak psikolojik ve ahlâki sorunlara da önemli bir yer ayrüması gerektiğini savunmuştur. KBDIN Okul böylece ögrenciye, genel ve nesnel bilgiler verecektir. Bu arada; cinsel birleşme, kendi kendini tatmin, gebeliğin önlenmesi, homoseksüellik, kürtaj ve zührevi hastahklar gibi çeşitli konulann da tarafsız bir biçimde öğrencilerin gözlerinin önüne serilmesi benimsenmiştir. Ancak îsveç'teki eğitim daha ziyade evliliği temel almıştır. Oysa İsveç'te artık kimse genç yaşta evlenmemekte, gençler seçtikleri eşlerle beraber j'aşamayı tercih etmektedir. Komisyon ülkedeki bu gelişmeyi göz önüne almış, ancak erkek kadm ve çocuk ılişkisinin de önemle üzerinde durmuştur. Komisyona göre cinsel eğitim yetişkinleri evlilik hayatına hazırlamalıdır. ERKEK CEVAP Denize zehirli maddeler döktüğümüz zaman, balığın zehirli hale geîip gelrneyecegir.i bilemeyiz. Her şey, balığın beslenme zincirindeki yerine bağlıdır. ömegin civaya, her yerde rastlanz. Eğer bir ton balığı bir uskumruyu, uskumru bir sardalyayı, sardalya bir yumuşakçayi, yumuşakça gözle görülmeyen bir canlıyı. o da denizdeki civayı yutmuşsa, ton balığmdaki civa oranı ürkütücü düzeye çücmış demektir. Denizin dururmmu saptamak da aynı derecede güçtür. Or«Oımanlı kompleksi taya çıkan zararları, hemen hemen önlemez hale geldikleYunanhlann Türkiye karşıri zaman farketmekteyiz. Husmdaki tutumlannı çözümlemeron, Ontario, Michigan. Erie ye çalışıyor Vassilis Vassilikos: gibi büyük Amerikan göUeriyle Yüksek Göltin güney kesi«Balkanlara bakalım. Eski mi ölmüştür. Akdenız'e gelinefendileri ile kavga etmeye dece, ikiye bölebiliriz, ve bunvam eden bir tek biz Yımanlılar kaldık. Nasıl oluyor Pulgar t lardan batı yarısı daha büyük lar, Sırplar ve Arnavutlar Os i tehlike içersindedir. Dipteki • ''«H«n Vnrtulu T kirlenme deniz teknesinin yarı • 1942'OEH 1956'YA Daha 1942 yıhnda. İsveç hükümeti okullarda cinsel eğitimin ders olarak gösterilmesine taraftar olmuştut. Hükümetin bu önerisine 1956 yıhnda uyulmuş ve okullarda cinsel eğitim zorunlu ders haline getirümiştir. Aynı içinde bu konuda bir de ders kitabı yaymlamışlu. Ancak bu kitap şiddetii eleştiri ve tartışmalara yol açmıştır. Uzayan tartışmalar sonucunda, 1964 yılına varıldığmda, kamu oyunu yoklamak üzere bir komisyon kurulmasına karar verilmiştir. OKUL KİÎAPURI Evlilikten önceki cinsel ilişkileri yasaklamak gerekir mi? Bu soruya okul kitaplan olumlu cevap vermektedir. Komisyonun tutumu ise çok yumuşaktır. Komisyon öğrencilere sadece evlilik öncesi ilişkilerin sakıncalanıun gösterilmesinl istemektedirler. Isveç'te cinsel ELE5TİRİLER O tarihe kadar tsveç'te uygulanan cinsel eğitimde bol bol resim kullamldığı ve biolojiye gereginden fazla yer verildiği için bSr takım eleştiriler yapılmış. sorunlann açık seçik bir biçimde ele almmasının insanlara çarpıcı geldiği öne sürülmüştür. Incelemelerini tamamlayan komisyon isa HOLDEN ROBEBTO FNLA'nın Batı ülkeleri tarafından desteklenen 1 I U( Angola'da yent bir Vietnam'ın yaratılr da dünya siyaset çevrelerinde en çok sözü e < dandır. Ancak daha şimdiden Ford ve Kissı la'daki müdahaleci siyasetlerine karşı ABI muhalefet başlamıştır. Genellikle kabul ed mn her ne olursa olsun ABD ve desteklediğ rarh çıkacağı yönündedir. MPLA liderleri d« YA YABANÜLAR! İsveç'te aüelerin, cinsel eğitimin zorunlu olmasmı normal bulmalarına karşıhk başka kültürlerle yetişip Isveç'e yerleşmiş olan yabancüar bu fikre karşı çıkmaktadır. Nitekim bazı Yugoslav ve Türk aile reisleri çocuklannı cinsel egiüm sokmamaktadırlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear