25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
f ÎKÎ ds btüunan ortnan yakılarak araşttrmaya 1^1 tutulmuş, netıcede bu salîadan dokuz yıl içüıde 113 ton toprağın erozyonla taşındıeı tespit ed:lmıştir. Türkıye'de yapılan tahnıinicre göre yılda I nilyar tor> tonrpk tssînarak rirni7lPrp üifmpk tedir. Memleketimizdekl toprak ta$mmasında, duzensız arazı kullanma. far!:. •>cn:( ve oriat:nanın rolü olduğu gibi orman yangınlannın da Ml yük katkîsını gözden uzak tutrnamak gerekir. Tapılan bilimsel »raştırmaîarR göre Antalya, Mu*la, îzmir Orman Bölge BaçmüdUrlükJerl Türkıye'de yar.gın bakımından en tehlikeli yerlerdır. 1940 1961 yıllan arasındaki devred« kaydedilen orman yansınlannın yüzde 83.3'ü hanran ile ekim arasınc'a, yiizde 16.7'si ise yılın bbür jamanlannda vuku bulmuşrur. Fakat tehlikelı mevsımin en tehlikeli ayı fyüzde 31.7) agustostur. Buna evlüı (yüzae 22.4) ve temmuz (yüzde 14.5) eklenebilir. O halde yaneın bakımından pek de tehlikeII sayılmayan eylül sonu ve ekim ayında çıkan ve küçümsenemeyerek sayıdakı bu yangınların sebebi ne ile izah edilebilir? Bu soruya verilerek cevabın altında politik bir sebep vatmaktadır. Orman yangınlannın sayıca cojalmasının af kanunlan ve s^cimlerle çok yakm bır ilisKisi oldu*u görtilmektedir. Nitekim istaîistiklere göre 1951 1952 yıllan arasındaki orman vangmı sayısmda bir artma vardır. Bunu 1950 yılındaM seçimlerle birlikte çıkarılan 5«T7 savılı af kanunu ile ıznh etmek müm'ıündür. Dijer taraftan 1954. 1956, 1958 yıllanndaki orman vaneını sa>lsı yükselmeye devam eTrnıştir. Bu da 1954 ve 1957 yıllanndaki seçimler ve nzellikle orman suçlarının affı için çıkartılan 6335. R3"l, 7132 sayılı kanunlarla yakiren ileilı bulunmakradır. Bu bilgilerin ışığı altında raha'lıkla Ifade edilebilir ki. yapılan ara seçimler nedT.i ile orman köylerine uzanan yogun polıtika traf:£i buralardaki sade \atandaşlan tahrik ' etmiş ve maalespf oy ıığnına ormanlann yakılarak harabeye dönmesine sebep olmuştur. CUMHÜRÎYET ' 20 Tnrfm 1975 u günlerde fllke ormanlannın yine ve hlç bekleniimedik bır mevsimde alev alev yandıgı haberinı radyo, televızyon ve garete sütımlarından üzülerek öğrendik. Bir sure önce Edremıt Körfezı yakınındaki Babadag ormanlan yanmakta idi. îzmir'in Değirmendere ormanlan da aynı şekilde yangmdan kurtulamamış, Antalya'nın Manaveat, Scrik ilçelerinde. Adananm Kozak ilçesir.deki yangmîar da hektarlarca genişîikteki orman alar.lannı bir enkaz yı|m:r.a dönüştürmüştür. Bu jangınların, ormanlann belirll yerlerinde de£ıl de, çeşHli yerlerir.de ve aynı zamar.da hem de mevsimsız çıkışı çok düşündürücüdür. Daha açık bir deyisie bu yangınların kasten çıkanldığı kuşkusu ağırlık kazanmaktadır. Nıtekim tespıtlere göre memleketimiz ormanîanndaki ysng'r.larm yüzde 28'ı kasten yapılmaktadır. öte yandan nedeni bilir>meyen yar.gm oranı oian yüzde 30'u da buna eklemek mümkündür. Bu suretie memleketımizdeki orman yangmlannın çoguıun kasten yapıldıgı gerçeği onaya çıkmaktadır. özellikle tanm ve hayvancılığm a&ır bastığı, fakat, mevcut toprakların ihtiyaca cevap veremecuği Güney ve Batı Anadolu için kasten çıkanirn yangınlar çogunluktadır. Bu mmtıkalarda yaşayan vatandaşlar bir yandan tarla kazanmak, bir başka yandan hayvan otlatmak için mera sağlamak amacıyla ormanlan yakmaktadırlar. Rahatlıkla denüebilir kl, dünyamn hiç bir yerinrie Türkiye'deki kadar orman yar.™ına rastlanrr.amaktadır. Orman Genel MÜdürlüğiinün lstatisuklerine göre 1950 1972 yıllan arasında 1,1 mılyon hektarhk alanı tahrip eden 15.540 adet orrr.an yangını olmuş ve bu yüzden yuvarlak olarak 10 milyon m3 kullanacak odtın ve 37 mılyon m3 de yakacak odun bulundugu yerde kül olmuştur. Bunun dogurduğu maddl zarar mılyonlara hatta milyarlara ulaşmaktadır. Buna yang.nlar!a çıplaklaşan alanlann agaçlandırılarak yeniden orman haline getirilebilmesi için lu 5 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ORMAN YANGINLARI Prof. Dr. Selman USLU î. Ü. ORMAN FAKÜLTESİ ÖGRETIM ÜYESÎ masraflann da katüması halinde maddl lararı daha da yuKselecpktır. Gzelükle kurak ve yarı kurak iklim koşullan aitıncıa Dulunan ülkemizdeki ormanlan ham madde kaynağı olarak sadece maddi açıdan degerlendırmek bir eksiklık hatta bir haksıziık olur. Ormanların, maddi faydalan dışında bazı hallerde ondan çok daha faz'a önem iiade eden kollektif for.ksiyonlan da vardır. Orman ağaçhırı. yaprakiarı ve ince ve kalm dallarıyle sisi yogunlaştırarafc. yagmur haline getirîr. Orman toprafı. süngerimsi yapısıyla üzerine düşen en şiddetli yağışlan dahi emerek, onu tedricen kullar.ılmak üzeıe deviniere dogru sevkcder: kaynakları sürekli şekilde besler. İnsan yapısı olan hiç bir bent veya barai, ormanların insam hayrette bırakan bu suyu depolama ve onun OevamlılıJnra sag'ama kabiliyeti i':e mukayese edilemez. Ormanlann bilnassa b'j özeUiği, bazı mınnkalarda gayet kıt yağış alan Türk;ye İçin son derece önemlidır. Dinlenme, pglenme ve insan sağlığı ile yıırt şru?e!liği de ormanların kollektif yararlan arasmdadır. Ormanlar, yangınlarla tahrip edilmeleri haltnde yukarıda sayılan lonksiyonlannı yitirir, topragı örten hıınıus tabakası taşındığından süngerimsi yapısı bozulur, yıizeye düşen yağışlan gereken süratle alanıaz ve yamaçvardan aşagıya doğru gittikçe artan yüzevsel akış. sel ve su basmalanna sebep olur. Yanık bır orman alanında kömürlesmiş ajaçlardan bs«ka i ^ r r n ör*pn bitkilerin; ölü örtü ve humus tabakasının yanmış olduğu ve derınlere kadar biriknıış bir kül tabakasır.m yer a!d:*ı görülür. Brtyîe bir ortamda tohumlp.rm çimlen:"nesi eüç'.e^ece*! fibi yağıMar ormsndaki bu kül tabakasını da tamamen kaygan bir ha'.e »etirir. Bilhassa meyilli yerlerde *oprak zerrelerinı yapıştırıcı özelliği ile koruyan humusun azalması veya çok olması ile toprak irtibatstz bır tabak» halitıe gelır. Önce hissedüemıyeeek gekilde sonraları şiddetini gittikçe arttırarak arazinin 5apısır.ı desıştir?cek tarzda hareket eder, dere, çay ve nehirlere oradan da bir daha dönmempk üzere denizlere asınıp gider. Amerika'da Kalifornlya yakınmda 4000 m2 büyüklükte ve yüzde 35 meyiîli bır y?r Cambaz Kıyaletıyle Mozart.; SADUN TANJU ç?kta «Tohurn VP Saınan»ı okuyordum. Iyl bır yazar bu Mitterrand. Duşünüyor, duygulanıyor, her şeyi ialeyen özü gören bakışları var. Fransa gioi özgürlügün, insan tıaklarının Daş çekti»! oır ülkede solun nelere katlandığını onun notlarından ögrenıyorum. 1971 yılında, bir sosyalist lıderin günlük yaşamınaan parçalar ve düşünceler sunan bu notlar ne kadar ilgip.ç... Televizyonda, çoğu sağcı kuskularm peşine takılmış gazeteciler soruyorlar: «Seçim!eri sol kazanırsa örcürlüklor ne olaeak?» Her şey gibi ozsrürlüeün de insan oçluna do^ııştan ve» rildiğini iddia ediyor sae. diyor Mitterrand: «Oy^a biı kişinin özşrür riou'nıariığını biliriz ve özgür bir toplum jaralacağinma inanınz.» U Ba^;mı kaldırıyorum kitanran, gözlerim yoruluyor, ve bakıyorum uîak vapılı. sarışm, ta»lı bir hostes, pilot kabininin önünde el avnasma bakıp makyaiını düzeltiyor. Güzelsin tatlı kızım. özsür mü.sün? Bilmiyorum ki... Kuşkusuz vıâınla mutsuzlul'laıın vardır. Fransa'dan da kat kat dertleri tazla olan bir top'.umuz biz. Şimdi Ankara'ya ineccğinı. Televizyonda bir programa katılacağım. Konuyu daha önce söylediler. seçimin sonuçlan üz&nnde tartışacakmısız. Kim kazancı? Kim kaybetti? îktidarı ne kadar etküer bu sonııçlar ve neler olur yann' Solcn yanna, sajcı düne ve bııtüne Inanır. Sağcı eeemendir ve solrıı özgürli'ıeü Istfvendir. Sajııi özei'i'UiliİTİ vardır kuşlnısuz ve sol da pavıru isteyince telâşlanmaktadır; «özjrürlükler ne olaeak?» Paylasacasız dostum! Başıma neler gelebilir televlzyondakl tartişma sır»smda diye dü.şüniiyorum. 22 ocak salı günlü notunda şunları yazıyor Mitterrand: «Büvük petrol şirketlerinin k»zancı üzerinde aviklamalar vaomıstım. Verdieim rakanıl»rın yanlış nldııiu snvlrndi. Ovsa derin »raslırmalar sonııru hazırlamıştım bu programı. Yararlaıif<"!m belîelerl tekrar EÖzden geçirdiüimde. sadecc briit petrol fiyatında hata yaptıjpmı gördüm. Haklı olriu»unıu kanıtlamak icin decil, solcu bir kisinin kutsa! alana eirriifinde karşılastığı CÜÇ' lükleri belirtmek için vazıyonım bu satırlan.» Sorun bu işte. Kutsal alana sirmek. Mülkivete tecavü* bu! Sermaye düşmanlığı bu1 Dine, mukaddesata, ahlâkn, erdeme saldın bu' Tann herkese ISyık olduju kadar verir ve sahip olriî^undan baskasım istr<»n eiinaha batar! Kulsal alana girmek günahtır. Simdfve kadar vapılan •eçimleri üatırlıyorum. aydınlara çektirllen çıleleri düsünüyorum, kim girmek istemişse bu kapalı kapüardan. ceza yetmemis. şiddet ve korku başka cesaretleıi de kırsm diye, tırtına gibi estirilmis. 3unu sövlevecegim televizvonda. benim ülkemde ilk defa bir sol iktidar oltısumu vasanıyor ve ku;sal alan muhafulan her seçimde Diraz dana gerilivor. Kapıya vanaştık. (ürececiz. Felâket de olmayseak. Niye korîruyoT bu adamlarî tn»anlar için bu kadar sevgi, ülkesi ve halki ıçın bu dereoe bağhlık dujan sol dünva görüşünden Korkmanız ıçın sebep ne? Anlatarak. mandırarak. neler vanacaSım sövleverek gelivor sol. Mitterrand. kavbettigi bir seçimin sabahında, «Kader Onu Sevmivor» diye baslık atan bir saficı pazetenin mansetine babcıp düsünüyor: «Kaderlm haklcında ne biliyorlar? Paris'f sulamak mı. Okyanus'a kavuşmak mı Seine nehrinin Uaderi?» Ve başansızlıkla sona eren blr mücadelenln sabahınd» yeniden 15e koyuluvor. Yarın var. Yarın'dan bahsptmelivim televizvonda. Sol yüzrte 4D"ı aştı demeliyım. sağ vüzde SO'ye do*nı düşüyor hızla demelıyim. Sağ partiler arasmdj'kı ov akımı, Kucülme nüvüjne oranları ne ilgüendirir bizi7 Adamlar blitün secım kampanvası boyunca. tistehk iktidar olmanın getırriiii Ustünlükleri de kullanarak demısler mi bunlar komünısV tif. dirv dü.şrttanıeftr. miMiyetçilik dlişmanıdır. bunlar ıkttdara gelirse felâkettir, kargaşa çıkar özgürltiklpr jrırier, ekonomik hayat felce ugrar, malın mülkün elirden ucar: ellerinden gelenı ardlarma kovmamıslar mı: Anavas» ırOTencesl altındaki vasal bir sivasal eörüsü kcndl akıllarınca tnahkum pdip beı« naralık etmete çalısmamışlar mı: ve üonunda da hu cpphpollerin tiimii rerilrvip. onların tt* rilediği kadar sol ilerlememls mi; benl baska ne llgileudirir? îann'dan söz etmeliyım kuş'rmsuz. Rem de çok vakındaki yarından. ülkenin nasıl hızla kentleştıSinı. ıç eocun nasıl büyük kentlere dogru aknğuıı, feodal vapının ru'saKlannm şehre gelince nasıl uvanıp vasamR ait kor.ularta ılgilenmeğe başladıklarını ve sol'un buralarda nasıl Bzlpnıp mayaland:ğını anlatmalıyım. Genç bir uiusun hızla Düvilyen kendi dinamıii ile. özgiirlük nasıl ftzgürlUSli varatırsa. uyanıs ve bilinçlenısm de kenriı tohumlarını 'irprtisml söylemelıvim. Bana rw buKÜnün hâlâ sağ bir iktidarı ayakta tutan hesaplarından? Ben gerçek bir iktidar istiyorum. Mitterrand. 1971 vılınm 15 şubat cuma srtlny yunlan yazmiş günlÜKÜne: «Geçen akşam Viyana'da Raşbakan Krplskr bana su hikâyeyi anlattı: Karl Ip cambazıdır. Yercicn hlrkaç metre jüksekliktc serilmis denılr bir çubnk üzerinde saatlerce oturarak veya ayakta dtırarak dengede kalabılnıpklrıiir. Arkadaşı Johann. orada bütiiıı hir eün tcalıp kalamıvarain iizerine onunla bahse çirrr. Karl. bahsi arttıraraU, hem de tek ayak üzerine istrdiğîn kadar kalahilirim. cler. Rpnıan çalarak mi diye sorar Johann. «Mozart» dive cevap verir Karl. brtesi îrün Karl cuhıığıın iizerine çıkar. blr koman alır ellne ve tek avak üzerindr denersini saelavarak Moıart çalmaga başlar ve bir hafta sonra hahsl kazanıp vere ındiğincle alkıs npklerken. Johann'ııı «ncnık vp tppld^iz da»> ranısı karşısınria sasınr: «Ne o Johann, beğenmedin ml Toksa?.» «Samiml olmamı Istlvorsan der Johann. Vehudl !>le. nuhin avarıncla «İPeildi » «tktidarm Eüçliiklcrin) düşünerek bu ögütlü nlkâyenin tadına vardım» diyor Mitterrand tktidarın ne kadar zor. vmratıcı tüketici bir sey oldu|unu bilır bir sosvalıst. Üstelık sag ık'ıdarlann rartnsel bütün günahı da vıkılacaktır omzuna. halk. ona sunrtugun özgürlüfiü Önce seni kulağından tutup sılkelemelı lcın kullanacaktır. Hiç bir sey kolavca fıosnut PtmeveceKMr onu. heo daha fazla daha fazla dıvecektir. sa* ıktıdann nunca acıya mal olmuş dünva nimetlerine büvük blr aclıKla saldıracak, dur Dekle dersen çıl?ına dönerek hele hır de venilmış sag'ın alttan alta körüklem.eleri olunca. senm fılızlerinı kırmaSa kalkacaktır Ama başka da çare yoktur. Sol, tel üzerinde teR avak üzerine dunın keman çalnrken, asagıdakilere Yehudi Menuhın müzigi dinletse bile, sağcının biri kaçırmaga kalkacaktır onlann keylıni: «i'uu, cambaz kıyafetiyle Mozart ÖZGÜR DOĞMAYIZ.. KUTSAL ALANA GiRiNCE.. AP Uyduluktan Kurtulmalıdır OKTAY AKBAL Evet Hayır Ruhsal Sömürgccilik ve "Demokrasi,, ertrand Bussell canhlann en temel bir nıteligıne • kımyasal sömürgecılik» adını verir: Or.Iann çevrelerinden, dış acundan ald'.kları kendı yapılarını oluşturan özrîekier:n tıpkısına çevirmeleri. Filozofun dediği gıbı, insan bu yöncien çok ileri giuniş durumdadır. Gerçekten canlı varlıklann Ç O galması bu yolla olur; son çözümlemede de bir tünm dopadaki başarısı onun çoğalabılmesiyle ölçülür. Onun için biz filozofumuzun ortaya koydufeu kavrama daha aniamlı olarHİt «dirimbilimsel sömürgecilik» idl nı verebiliriz. O zaman bu nıteliğin iki yonü oldıı*u görülür: Bireylenn kendini degiştirmesi, ya da yenilemesi için dış acunu kuliarimasıyle kendi türünden olan başka bireylerin aruna gel mesine, böylere türündeki sayının artmasma araç olması. Genel Başkanı ilk genel seçimde partisinin tek basına ^'iciar olacagım söylüyor. Bu uzak bir olasılıktır. Yanlış bir hesaptır da kanımca.. Ama Sayın Demirel' ln rahatlıga, güvcne kavuştuğu da gözden kaçırılmamalı. Türk seçmeninın yuzde kırk biri oyunu AP'de toplarmştır, bir ikl yıl sonra bu oranın yüzde kırk beşe dek çıkması beklemr. MSP'nin bugünkü yüzde sekizi yarın yüzde üçe mebilır. DP' nin yüzde üçü hiç kalmaz, CGPnın yüzde üçü AP'ye eklenir, MHP'nin ı,üzde üçünden de kopmalar olur. O zaman AP tek başına iktidar da olabiiır, tek başına ana muhalelet partisi de.. AP yurt yönetiminde fıer zaman büvtik sorumluluklar yiikîenecek durumda bir partidir kısacası... Bu partlnin kadrolarmda yetişkin aydınlar, muhendisler, hukukçular. maliyec;!er, profe5örler vardır. Bir «kadro» partisi görüniimündedir AP .. Pır de Anayasa'yı benimseyebilse, 1961 Anayasasını değiştirttiğ: haide yine de beğenmemekten artık vazgeçse: Eyiemıııı, düşüncesmı Anaya;aya uydurmasını becerse!.. Türkiye' n:n seçmpninin yarısı böyle bir partîyi gerek'.i görüyor. oylannı veriyor, ya iktidara, ya ana muhalefet güvenine uypjn bııluyor deyip susacağız o zaman... Ama Demirel'ın lıderlığindeki bu pöiti Anayasa'dan hoşnutsuzluğunu yinelemekten vazgeçmıyor bir türlü. Dıyeceğim şu, bugün AP yüzde kırk bir buçuk oy oraruyle iktidar partılerinin en güçlüsü, daha doğrusu tek guçlüsüdür. Uç milletvekilligine sahip bir partiye iki bakanlık (hem de biri Başbakan VardımcılığO vermemn garipligir.i ortadan kalrürmamn zamanıdır artı's. Siliıımis gitmiş bir CGP ise ya tılnıuyle AP'ye katılmah, ya da bu partinin eide ettigi bakanhklar AP'ye verilmelidir. Hele yüzde on üçten yüzde sekize djşmüş bir MSP'ye bunca bakanlık bırakmak büsbütün anlamsızdır. Gerçi Demirel, Erbakan partisini yönetimındeki bır kabıneye alarak eritmesini bilmişür: Ama MSP'nin ypni öci'in istekleri karşısında AP'ye düşen, Cumhuriyet ilkelerina tümüyle ters düşen bu partinin elindeki iktidar koltuklarını çekip almaktır. Seçmenden tokadı yemiş MSP, bu kez elindeki bakanlıklan da yitirince bütün etkenlığini yitirecektır. CHP ile AP arasında ne bileyim, öroegin en geç bir yıl lçinde yapılacak bir erken seçim anlaşması AP'nin sagındaki bu anlanısız, gereksiz partileri ortadan kaldırmaya yetecektir. Bugün Bakanhklann yiiksek kademelerl MSP'nin, MHP' nln siyasal doğrultusunda partizan kişilerle doldurulmuştur. Baştaki Bakan AP'li de olsa MHP'li, MSP'li aşırı partizanlar bu ön yerleri el geçirmişlerdir. örnek, Milli Eğitim Bakanlığıdır. AP genel Başkanı Demirel'in de, Eğitim Bakanı Erdem'in de bugünkü kıyımcı, aşın sağcı, Atatürk düşmanı tutum ve eğilimdekl kişilerin giriştikleri işleri benimseyemeyeceklert sanı'ır. Atatürk devriminin temel ilkeîerinden yana olmaktan baçka suçu olmayan öğretmenler, memurlar, Anayasa çizgisindeki tüm görevliler, MHP'li. MSPIi bir takım gözll dönmüşlerin elinde ordan oraym sürülmekte, acılar», sıkıntılara itilır.ektedir. Oysa şeriatçı. ırkçı turancı görüşlere Türk ulusu ancak H yüzde üç. j ozde sekiz oranda bir yakmlık göstermektedir. Ulusun yüzde onu kadar bir sempatizam vardır bu faşist, çagdışı egilimlerin... Oysa bugünkü hükümet kadrolannda bu yüzde or.'luk azmlık tam bir çojunluk gibi herşeye ejemendir. Ulusun yüzde kırk bir buçukluk bir desteğine sahip AP de onların yolunda. izinde mi değil mi? İktidarı yitirmek. aşırı sağcı partilere oy kaptırmak endişclerinden kurtulmuş bır AP uius karşısında büyük sorumluluk taşımaktadır. Devlet işleri Anayasa çızgisinde yürümelidir, iktidarda kim olursa olsun. AP kişiHgini bulmalıdır artık. MSP, MHP gibi küçük uydular onu egemenlıkleri altına alamamalıdırlar. AP'nirı yolu, bunlann yürümek, ulusu da yünitmek istedikleri yol mu? Sanmıyorum. Bay Türkeş'le, Bay Erbakan'ın sözleriyle Bay Derairel'ın dedıkleri bırbirini pek tutmuyor. Öyieyse AP bu zorba uyrl'.ilanndsn kurtulmayı bılmelıdir. Daha açıgı. AP küçük ortaklarmın uydusu olmaktan kendini kurtarmalıdır. Yakın bir «eçıni tarihi üzerinde uyuşarak Atatürk Cumiıurîyetinin temel llkHerinp. düşman kişılerden arınmış yeni bir hükümetle genel se.ci.ne gıtmek AP'nin amacı olmalıdır. Sanırım. tek başına iktidar olacajma inanan CHP de böyle bir öneriyi benimsey»cek*:r. İki büyük partı ulus önündeki sorumluluklannı bilmeli, bu sorumluluğun ne denli ağır olduğunu düşünerek Anayasa çizgisır.de birieşmelidirıer. B DEMOKRASi'NiN BUGÜN İÇİN ÖNCE BİR YAŞAM GÖRÜŞÜ VE YOLU OLDUĞU, ANCAK BUNDAN SONRA BİR YÖNETİM BiÇiMi OLARAK ELE ALINABiLECEĞi GÖRÜŞÜ YAYGINLIK KAZANIYOR. ma. aileden başlar, seçim sandtfemdan degil. Nasıl salt bır sıvasal özgürlük olamp.', acaksa, ounun kışı ve toplunı duzeylennde kaçınılmaz olaral; iktisadi oz(rürlükle bütünlenm?sı gerekiyorsa, rujısal yönden de ozjiür bîrevlerin ye*ismesı (idemokrasinın» en önde gelen amaçları arasında olmalıriır. Ancak bövie bireylerin varlıgı da o kavramı, doiasnsıyle ona uygun uyfulamayı vasatabiür. Ama yeryüzünde busün için tiyie mi? Böyie bir toplum yönetimi anlayışmı ülkeleri yönetenlerin kaçmda bulabiliyoruz? İster yürütmeden ister >asamadan sorumlu olanlar arasmda? ki?iz. zararsız duruma gefirmpye olmalanna» oîanak tanımak i<steya da parçalayıp ortadan kaldır miyor «sömüren». Çünkü o, ülke «Krallar», «kraliçeler» vb.'nin sagittikçe azalıyor ama n.aya çalışıyoruz: bag:şıklık o!ay «inin kişisi olarak başka ülke yısı yerlerini alan saylavların,onîaruı Daş lannda olduğıı gibi. tkıncıler bi den olanlan ruhsal yönden de bakan. bakanların, devlet oasze «yabancı. olanlardır. •ömürmelidir. kan'anmn kaçmda görebiliyoruz Ruhsal sömürgecilik belkl flböyle bir bilinci? Pek çogunun Ruh hekimligrinde son ramanlardaki birtakım önemli gelişme rellikle geçmişteki birtakım sa «dokunulmazlık» anlayışı. kendi iktısadi çıkarlarını korumanın Ruhsal sömürgecilik ler «Ruhsal sömürspoilik» kav vaşîarda. usçulukla açıklanmak yanında. uzak ya da yakm geçramını desfekler görünüyor. Ki Istenen ya da iktisadi kosullara mişte verlerini aldıklsn «mutDirimin evrimir.de belli bir şüerarası ılişkilerin ağırlık ka ba*lanp.n nedenlerin yanında, yelak» yönet'>ilerinki gibi valnız yerbilimsel zamana belli bitkt 7andı*ı yeni yaklasımm ış.Şı al rine göre onların önünde gelen kendi ellerinde bulunacak bir ve hayvan türlerindrn oluşan tında yapılan araştırmalar, örne bir etken olmalıdır. Toprak kaayrıcalıSı, dolayısiyle böyle bir topluluk'.ar egemen olmuş, bun Sin sanayide üst oranlarda bulu zancı yoluyle ülke sınırlarınm giı^ü sürdürmeye vönslmistir. lar birtak.m öteki türlprdeki sa nan yönetirilerin yanlarmda ça geniç'.p.tilmesi. saSlayabilecefti öyıyı azaltacak, yerine göre on l^anlara karsı. bilirçli A olarak teki yararlarrian bpska. kişilerin Pek uzı:r. olmayacak bir gpçis ları ortadan kaldıracak biçim d\i<;ündüklerind»n ne ölcüde de kendi fruhsal > sınırlarmın geniş dönemrîçin eski anlp.yışlann siir de çoğalmışlardır. Zamanımızda ftisik, teme'.de de pasıl is'.ori ak letilmesi demektir. Tutsak ya da mesi do*al. yerine göre kacınılInsanın yervüzüne egemen olu satırı bicimde ejremenlikleri altına alacaklan maz olarak görülebilir. Daha davrandıklarını şu ise. onun yalnız bir türü oluş ortaya knvmustur. Bu. en basta insanların varlıgı da. gene söz sonrasının «do*alli5ım» ise top lumlar agır ftdüyor. turması yönünden ilginçtir. «Ben bnyle istiyonim, siz de böv konusu olabilpoek öteki yararlsAncak insanın dunımu bunun le düşünmel!s:ni7» rın yanında, akmlar yapan, sariürtüsünün Kişilerdeki aşırı bir ruhsal sö la da ka'.mıyor. Kimyasal olanın sontıcu. başkalarını nıhsal dü vaşa giden insanlar için böyle miirgecilik ya da sömürucülük j'anında onun. kişi ve toplum zeyde «kendimİTe bemer», «ken bir anlam taşımalıydı. dunımu deTinde yatan ruhsal bir olarak davranışlarını, eylemleri dimiü gibi». daha da ileri olnrak Buratia açıklanan yaklasım bl gücsüzlüğü, bugün ruhbilimde ni ruhbılimse! yönden açıklaya «kend:mİ7dprı yapma» eîUiminin ri toplumsal siyasal olaylan bü söylendiği gibi ayaklan üstünbilecek bir temel nitelifi daha ürünü olmalıdır. yük Slçüde kîşilerdeki «kuvvet» de sağlam. tek başma duramama v?.r ki bu, onun evrimsel gedürtüsüne bağlayan R.ıssell';n yı. temel bir yalnızlığı gösterilişmede vardı*ı yerle, ruhsal Toplnr^sal Siyasal tnplumsal düzeyle çok yakından göriişierine yaklaştırabilir. O, 3'or diyebiliriz. İşte bütün baskı düzeyde ilailidir: «Ruhsal sömurç:ecilik>. Karl Manc'm iktisadi, Sigrmmd yönetimlerinin yandaşlarıyle bu •Ruhbilimsel. srtmürgecilik de Freud'un ruhsal cinsel neden yönetimleri sürdürenler de. rulıGene yeni yaklaşım'.ann ısıjh diyebiliriz biz buna. Çocukla alere bağlı olarak açıkladıklf.rı sal sömürücülükte aşınlıga kaçna baba arasında, en genis o altında incelenen birtakm siva toplumsal ataşta bu dürtüniin mış. olağandan sapmış kisiler arasındadırlar. Kendisininkilerden larak ki'iler arasındaki ilişkiler sal olaylarda insandaki bu e*i büyük payını görmiiştür. baska düşünceleri hoşgörüyle kar de. örr.egin tartışmalarda kendi limin payı göriilsbiliyor. ÖmeSiîavamayanlardan, onların degil istefeini ya da düşüncpsini kar Sin çağdaş siyasa! darrani'Iarda «Demokrasi» söylenip yazılmalarına, yerine şısındakiİPr kabul ettirme çaba ultısçuluk. ırkçılı't gibi •kabile» göre «düşünülmelfrine» bile hak sından ırk ayınmına, toplum duygularına dayanan, d»m»k ki rcDemokrasi»nin bu?ün için ön tanımaysnlardan «yanımda olma sp.l siyasal eyiemlere. başka temelde nıhsal olan süreçlerin ce bir yasam göruşü ve yolu ol y?n karsımda demektir dıye dülnançten olanlan kendi lnancma ıbaşta uluslararası ku^kuculuk duğu, ancak bundan sonra bir şünenlere, «ya ben ya hiç kimse» çevirme çabasma. bir iilkenin ö olmak Uzere birtakım başkalarıyönetim biçimi olarak ele alınatekilere egemen olma çabalanna nın da yanınd^'ı en önemli yert bilecegi görüşü gittikçe yaygın diyenlere deb. Baskıyı uyguiayadek bir çok önemli insan davra tutmalan; ileri anamalcı ü'kplelık kazsnıyor olmalı. Bir Fran mn. iskencecinin yanında. onlann nısında bunu, daha dogru ola rin geri kalmışlarla olan ili'ki sız yazarına göre bunu derinle yaptıklarmdan kendısi de ruhrak onun payını "örebiüriz. De lerinde kendi vönlerir.den, sftmesine anlayabilmek İçin konu sal bir tariım duydugu tçin. bunmek o'uyor ki ruhsal yönden ken mürgecilik yönünden. yerine goya bir tarihçınin. toplumbilimci lara göz yuman da. dimizden olmayanı kendimizdpn re basta iktisadî değil gene nıhnin, nıhbihmcinin, kuramcının, Kendileri tçin neredeyse yalnız yapmak. yar)arradı*ımızı. yaoa sa! diyebileceîimiz nedenlerin hukukçunun bakıs «çılanyla bak •hep ya da hiç« ilkesinin söz mak gerekir. mayacağımızı da •sımrlanmızm gelmesi, sanırım söz konusu etkonusu olduju bu kişilere, ondışında. tııtmak egilimindpyiz. tiğimiz kavramla açıklanabilir. Değişik kuramsal yönlerl bir lardan olmavanlan sınırlannın Bir başka ülkoye es?men olmak, yana, genel ve yalın bir açıdan dışma atmak yetmiyor: onlarla Dirim kimyası ve dirimbilim bunun getirdiklerinden daha çoda görülebilir bu konu. O zaman ancak sapık nıhsal tsdım veren düzeylerinde de. dış ortamîa o guntı zamanında somürgeciden da, halk yönetiml kavramırun ö birtakım yollarla bir tıcunda yalan iliskilerimizde gerçekte böy götürüyor, ona «pahalıya n a l zünün, «meclis». oy, seçim vb. sayabiliyorlar biçimsel yanlardan önce. toplumle davranıyoruz. Kendimizinkile oluyor». Zaman zaman da sömürYine Russell. Ulkclerin y«n«sal yasamın tüm düzevlerinde re benzcyen, onlann ozdeşi olan geci ülkedeki bir sınıf büyük sayönetilenin yöneten karsısındaki tlminde ugraştan ıpolitikacılann» rar görüyor durumdan. ama oya da oyle yapabilscek olduguhaklarında bulundugu sonucuna verini filozoflann nlmnlannı dlnun içindeki kisiler arasında da muz özdeklpri onlara tepkl gös bu duramun stirmesini savunanvarılabilir. Daha dogrusu geçerli ler. Çok gtizel bir dilek. Ancak «demokrasi» anlayısunız bu oltermeden lçimize alıyor; benze lar çıkıyor, yerine göre olar.lan malıdır. Söz konusu haklann en bu filozoflann ortaya çıkacakmeyenleri, özdeş olma3anlan, bile bile. basında da vönetenleri elestire lan koşullann bulundugu topkullanamayacaklanmızı ise dıbilme gelecektir. lumîar varsa, aradıklanmızı uSGene de boyundunığu altındaçarda. sınırlarımızın dışında tut ki insanların kendisinden uzakBöyle genis bir açıdan bakıldı raştan filozol olmayanlar aramaya, içeri girmişlerse onlan et laşmalarına, onların «Kendileri jfında «demokrasi», özgür yaça sında da bulabiliriz demektir. Dr. Yaman ÖRS BU KORKU NEDEN? YARIN VE İKTİDAR IP CAMBAZININ HiKÂYESi SOL ADIYOR KENDiNi ÜNİVERSİTE VE AKADEMİ ADAYLARI ÜCRETSİZ DENEME ÖGRETİMİNE KAHLIN : DEVRELER Beklemeliter İçin 22 Ekim ^f Lise Son Sınıflar İçin 25Ekim W t MODERN EĞİTİIVI DERSANESİ Çırağan Caddesı No 4045Tel 4QbO82 Beşıktas MODERNKLÂSİK SlNlFLAR T.C. BAYINDIRLIK BAKANLlCl KARAYOLLARl GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 17. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ÎNŞAAT YÜKSEK MÜHENDiSi VE ÎNŞAAT MÜHENDiSi AUNACAKTIR Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Devlet Su Tşleri Genel Müdürlüğünden 1) Genel MUdurlUğUmüz Merkez ve Bölgeler Teşkilâtında Devlet Memurlan Kanununun 36. maddesiyle tesbit olunan giris derecelerindeki Teknik Hizmetler Sımlına ait kadrolarda çahştınlmak üzere, Devlet Memurluftuna Atanacaklar îçin Zorunlu Yeterlik ve Yansma Smavlan Genel Yöretrneliği esaslan dafcıünde yapılacak sınavla (15) tnşaat Yüksek Mühendisi ve (20) tnşaat Mühendisi alınacaktır. 2) Adayların 35 yasından büyük olmamalan ve 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununun 48. maddesinde bf'.irtilen şartlan taşımalan gerekmektedir. 3) Masteî yapmış olanlar ile Yüksek Mühendls ttnvanmı tasıyanlann adedi boş kadro sayısından az veya eşıt olduğu takdirde smuva tabi tutulmayacaklardır. 4) İngilizce bilenler tercih edilecekür. 5) Smavı kazanan personele, DSÎ Genel Müdiirlüğünde muayven bir zaman çahştınldıktan sonra dış ülkeîerde üıtisas ve kurs yapma olana&ı s?glanmaya çahşJacaktır. 6) Sınaviar 10 kasım 1975 pazartesi günü saat 10.00'da Proje ve tnşaat Dairesı Başkanliğtnca vapıiacnktır. 7) Smava slrmek tstevenlerin sınavt girış belgesl aimalt üzere nirer fotografları ile oırlıkte en geç 7 kasım 1975 cuma günü saat 16.00'ya kadar Yücetepe Semti tnö nü Caddesindekı Genel MüdüriüSümüz binasında bulunan Pro.le ve tnşaat Dai.esi Başkanlığına miiracaatları. tlân olunur. (Basın: 24897/8251' Ir.AN 1 Istanbul Çevreyolu ve Boğaı Köprüsti lnşaatlannda çalıştırılmak üzere, aşağıda müfredatı ile ihale tarih ve saatleri yazılı vasıtalann kiralama işi 2490 sayılı Kamanun 31. maddesı gereğince kapalı zarf usuıü ile ayrı ayrı eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 Bu ise alt sartnameler Istanbul. Muallim Naol Cad. No. 105 Ortaköy'deld Bölge MUdürlugü Malzeme Âmirliğinde görülebilir. 3 îlgılilerin 2490 sayılı Kanun hükümlerine g«r« h«zırlayacakîan, teminat mektubu veya vezne alındısı havi teklif mektuplarını ihale günü ihale saatınden bir saat öncesine kadar 2. maddede yazılı yerdeki Komisyon Başkanlıgnna vermeieri ilân olunur. 4 Postadaki vaki gecikmeler kabul edilmez. Minfbüsün çali5lığı Çalıstıgı Günlök isyeri. adresl fün adedJ bedel 1 Pakun Md. 115 2 B a J n m Md. 11» 300.S00. IKnhajnmen Geçlcl thale bcdel tfminat fiJıı, saaH 34 500.2587.50 Ctıma 31.10. 1915, taat 11.00, S.587.50 Cuma 31.10. 1915 Saat 15.00 (Basmı J4*»/«»S4) BOTOM D O N Y İ : V E tüefKHiitl Eâh'IMİNIN UYGUtADtĞt Y0NTEM' (Artaş: 795/R249) İktisat Fakültesi Gazetecilik ve Halkla liişkiler Enstitüsü Müdürlüğünden 1975 • 1S78 ders vılında En«titfimllz MildtlrlUfi'ne Yüksek Lısans öS:enımı ıçın oasvurmu^ adayların sınav atin ve saatlen aşagıda gfister'.lmı^tır. İlgıiılenn dıkKatıne tunuiur. 20 ekim 197ü 2ü ekim 19?h Kranyızca 22 • 23 ekim mekiupla öğrettrn"'mfetödii i'e evintzde kendi .kehdini2e " • İNGİIİIE ALMANCA:fRAfJS!ZCA ENSTtTÜ Mt'IU'Rl.rr.ü oazartesi çaat 10.00 Komoozlsvon oazarıesı snat 1S.00 Yabancı UU (.lngıüzc* Almr.nca). I97S saat lü.W) MUUkst. »3591 f oğrenip, daha kazançlr, dahau mutlu yarınlar ha2trtayaöillrİ3iniz ÜCftETSlZ !ZAHLr8BÖ5ORÜWÜ2ü ISTEYIN12 FONO m»KüpU d^rctim lıtnvmu. itn,! lelr *»4iM4»4H548«t«. (Arajdns: Z8246)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear