Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 1 Mayıs 1974 entlerin doğal görünümünü yansıtan yeşillik alanlar yaşam ıçin vazgeçümez öğelerdir. Oysa bizim kentlerimizde yeşil alanlar yok gibidir, olanlar da yok edilmektedir. Özellikle Istanbul'da. Işte bugün 1 Mayıs. yani Bahar Bayramı. Çok kişi, aylardır kapalı kaldıkiarı evlerinden çıkıp doğaya yönelmek istiyeceklerdir. Ve, kuşkusuz kırlar, koruluklar hepsinden öte yeşil yerler aranacaktır elbet. Oysa tarihsel ve doğal görünümünü her geçen gün biraz daha yitiren İstanbul'da. ne baharı karşılayacak, ne soluk alınacak. ne de anlamlı, duygulandıncı yah, konak ve eski sokaklarından eser var. K Olaylar ve görüşler YOZLASAN İSTANBUL Erdem YÜCEL Arkeolog özgü Varalcterini yansıtan özelliklerinden pek azını koruyabilmektedir. Süratle artan nüfus da ciddî bir konut problemi yaratmış. koşullar bir takım yeni müteahhıt tipleri ortaya çıkarmıştır. Bunlar ahşap evlerin kipılarını çalmakta, vâdedilen hepsı birbirinin eşi, betebe yüzlü salon salamanjeü hap kutusu katlar karşıhğında yapılar yıkılmaktadır. Böylece Türk sivil mimarisinin gerçek görünümünü yansıtan cumbaîı. şahnişli, geniş saçaklıklı evler yıkıcının kör kazması altında parça parça edılmekteriir. Nedense ü^erinrfe durulmıyan bir baska konu da 19. yüzyılda fstanbul'a çağrılan yabarvcı mimarların yaptığı eserlerdir Benzerlerine Paris, Viyana, Venedik'te rastlanan ve oralarda adeta cam bir fanus içinde korunmasına çalışılan bu yapılar Beyoğlu yakasında çoğunluktadır. Ne var ki. onların da ömrü pek sayılidır. Yakın tarihlerde. Tepebaşı'ndaki Knntinental Otel, Karlman Pasajı, Bazar de Levant gibi yapılar birbiri ardına yıkılıp gitti. Kuşkusuz, onları yenileri izliyecektir... eserleri hiçe sayan çalışmalar olmustur. Aslında bu kentin peşıni bırakmayan acı bir kader vardır; ya tarihi yapılar yoğun trafik yükünü çözümlemek amaciyle açılan geniş caddelere kurban edilmiş, ya da bilgisizlik, umursamazlık nedeniyle ortadan kaldırılmıştır. Bunun sonueu kenre kişilik kazandıran cami. mescit. hamam, sebil, çeşme gibi yapılann bazılan bir daha yerine konmamacasına yok olup gitmiştir. Örnegrin Karaköy Dolmabahçe glizerg&hını ele alahm. Gerçekten buradaki daracık yollar günün koşullarına uymuyordu. Genişletilmeleri gerekli idi. Ancak çok dikkatli davranmal: lâzımdı. Birbiri üzerine çıkmışcasma derme çatma yapılmış, hiç bir mimarlık özelliği olmayan yapılar arasında Kıbns Beylerbeyi Arap Ahmet Paşa ile eşi Perizat Hatun'un türbesi, kütliphanesi, Molla Çelebi yapı topluluğunun hamamı. haziresi. Müşirlik dairesi. Çivici Limanı Mesçidi ve Süheyl Bey Camisi gibi yapılar da vardı. Ne yazık ki, < aceleye getirildi, korunması gereken yapılara i= pek önem verilmedi. yıkılıp gitmelerine göz yumuldu. Yerlerinin boş kalışı ise plansız davranışımızın, sanat tarihi bilmememizin açık bir ömegi olarak gözle önüne serildi. tstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Aksaray da tanınmıyacak derecede değişmiş Yeşilsizlik Yüz yıllar boyunca zarif yalrîann. bahçelerln birbirinden güzel, gezinti yerlerinin (mesirelerin) birbirini izlediği o güzelim Bogaziçinin bu yeşilliğini yitirmejine nasü göz yumduk? Dünyanın sayılı şehirlerlnden biri olan Istanbul'un her geçen gün biraz daha eski özelliğinden uzaklaştığı, tarih armaganı yapılannı. konaklarını, yalılannı, ahşap evlerini yitirdiei. hattâ mistik semtlerini bir tayıya ittiği, bugün acı bir gerçektir. Çok değil bundan 2530 yıl öncesini ammsarsak aradaki büyük ayrıntı kendiliğinden ortaya çıkar. Sosya! ve ekonomik koşullann kaçınılmaz sonucu, kent nüfusunun her geçen gün biraz daha artması. çevrede yeni yeni raahalleler, iş yerleri meydana getirmiştir. îs alanlarının. belediye hudutları dikkate almmıyarak oraya buraya plansız bir şekilde gelişi güzel yerleştirilmesi dî çözümü güç. problemler doğurmuştur. Yabancı mimarlık dergilerinden esinlenerek yapılan planlarla modernleşme çabası ıçerisindedîr Istanbul. Bugün tarihi ve mistik Istanbulu yansıtan semtlerde, özellikle Üskürfar, Erenköy, Göztepe, Cerrahpaşa, Kocamustafapaşa, Bakırköy ve Yeşilköv'de Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun almış clduğu kararlara rağmen korkunc denilecek bir yıkım vardır. Bu nedenle, tarihi kent kendine tir. Artık burada ne ulu çınarlann gölgeledigi voi, ne du Çakırağa, Oruçgazi, Baba Hasan Alemi. Camcılar camileri. Murat Paşanın çtfte ha mamı var. 19. yüzyıl başlannda Fındıklı'nın y > e şillikler içerisindeki yamaçlarına birbirinin göriinümünü ışığını kesmeden aşı boyalı nefis ahşap evler yerleştirilmişti. Bugün bunlann yerini beton ve taş dizisi halinde apartımanlar almıstır. Öte vandan valılar dizisi halinde vamaçlan yemvesil korularla kaplı tstinye'nin seckin bir Eörünümü vardı. 1974 îstinyesi ise depolar. doklar. gemi yığınlan. çıplak sırtlardaki gecekondu apartımanlar ile öylesine ayrı bir atmosfer taşıyor ki, şaşmamak elde değil. Kurtarmaca nceki gün bir gazetenin birinci sayfasında iri harflerle dizili şu baslığı gördüm: Bir polis, kurtardığı kızla evlendi! Olay ilginç: Beş altı zorba bir genç kızı bir arabaya atıp kaçırmak istiyorlar Kızcağız. çırpmıyor, direniyor, bağınyor. O sırı»da yoldan geçen bir polis işe karışıyor. Kızı zorbaların elinden kurtarıyor. Bu mullu raslantıyla tanışan gençler aras:nda b>r yakınlık doğuyor, ve sonunda evleniyorlar. Tıpkı filim ya da romanlardaki gibi... Ne var ki filim ve romanda böyle mutlu olayların sonuna bir nokta konur. Romanın sonu. genellikle beyaz vj bv^ş bir yapraktır... Filim biiince ışıklar yanar. Herkes salondsn çıkıp sokaklara, caddelere dağılır; yaşam'a karışır. Acaba filimler. ya da romanlar hiç biunese ne olurdu? Kısa cevap: Yaşam olurdu. Ve yaşamın nasıl olacağmı da hesaplamak zor degildir. Diyelim ki kurtarıcı polisle kurtardığı genç kızın ortak yaşamını sonuna dek izledik. Nikâh memurunun önünde imzayı attıktan beşon yıl sonra parasızlık ikisinin de canına tak demiştir. Polis maaşıyla ev geçinir mi! Dırdır sabahın köründe başlamaktadır. Söz gelişi hanıma manto gerek. Ama para yok. Kadmcağız suzi dilârâ makamından ve pes perdeden: Ah! senin uğruna gençliğimi mahvettim. saçımı süpürge ettim. beni kimler istemişti de hepsine hayır dedim. Şimdi şu halime bak! Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet.. Polis: Bana bak kadın! Ben olmasam zorbalar seni dağa kaçıracaklar perişan edeceklerdi. Kadın Daha iyi olurmu?! zaten onlann yapacağını sen yaptın, perişan ettin beni! Keşke kaçırsalarmış da seninle .•vlenmeseymişim. hayatıra mahvoldu. gençliğimi sana harcadım. Genellikle kurtarıcılann başma böyle işler gelir. Bunun için insan kurtardığı kişiyle evlenmemeli. Ama ne çare ki böyle olmuyor. kişi çeşitli nedenler yüzünden kurtardığı ile evleniyor. Kurtarıcıyla kurtanlan arasındaki bu ilişki. yalnız kişiler aıasında geçerli degildir. Toplumları kurtaranlar. ya da kurtardıklarını söyleyenler de nikâh memuru önünde imzayı basan polis gibi iktidara geçip gerdeğe (tirerler. Cicim günîeri ve balayları geçtikten sonra dırdır başlar her yanda... Çünkü ekonomik sorunlar gündeme girmiştir. Kurtancıya karşı tepkiler başlar, yoğunlasır, giiçlenir. Mustafa Kemal, Türkiye'nin kesenkes büyük kurtarıcısıdır. Ama daha 1920lerde aleyhine yoğunlaşmıştı muhalefet™ Ve muhalefet partisini güdümlü bicimde olsa da kuran Fethi beyin vapuru 1930'da İzmir nhtımına yaklasırken kıyılara yüzbinlerce vatandaş doluşrnuş bir yeni kurtarıcıyı alkışlamaya hazırlanıyordu. Allende Şili'nin kurtarıcısıydı: Ameri kan kumpanyalarının elinden kurtardı ülkenin bakır madenlerini... Ama bir yıl sonra ev kadmlan tencerelerini kafalarma geçirip sokaklarda gösteriye çıktılar. Kurtarıcı. ister Atatürk olsun. Ister Lenin. ister Stalin, ister General de Gaulle veya Churchill, ya da Allende... Değısmez bu yasa!.. Ecevit'de de değişmiyecek. Ekonomik yasaların ve sımfsal bilincin ne demek oldu&unu kavramış ve örgütlenmiş halk kitlelerinden yoksun toplumlar, kolay kurtulamazlar. Hatta devTİmci siyasl partilerin varoldugu nice toplum. dünyanın ters dengeleri içinde kurtulus yoluna giremeyip. yıkılıyorlar. Ne yapmalı öyleyse? Hiç kuşkusuz bu loruya her toplumda ve her olayda ayn ve somut cevaplar »ramak gerek Bugünkü Türk toplumunun bugünkü koşullarında, koalisyon hükümetinin yapacsğı nedir? Belkl de siyasal isterlerl uzak ekonomik amaçlardan yeğ tutmak! Her an seçlme gıdilecekmisçesinc seçim ekonomifi uyeulamak. böylece koalisyona eüç veren demokratik güçlerin desteğini yitirmemek.» Simdiki uğras kıss bir dönem içinde sonuçlanacsK. Kısa dönemi uzun döneme çevirmek için, kısa vadeli tedbirlere öncelik vermekten başka bir yöntem görülmüyor. O Yeniliğe Uysun Ama.. Bogaziçinin yozlaşması aslında 19. yüzyılm sonlannda baslamıştır. Buraya verleştirilen endüstriyel tesisler görünümü büyük ölçiide etkilemiştir. Yeşil vadiler arasına yerleştirilen fabrikalar. oraya buraya seroiştirilpr. depolar Bofaziçinin dogal eüzelliği ile hiç bir surette bağdtssmamıstır Btından 3n vıl öno*>si 7000(10 olan kent ı.üfusu taşradan gelen akmlarla 4.000.000'a yaklasmıs. Darselleme insaat BojSaziçi terjelerini de ytrleşme alanı içerisine almıştır. Etiler. Arnavutköv. Bebek sırtlannda ufuk hattını hiçe sayan. konılan kemiren. vok eden yapılar bilmiyorum ne ile açıklanabilir? Kanımızca tarihi îstanbul için tehlike çanları çalmaktadır. Bu yıkımın, yok oluşun bir an önce önlenmesi sarttır. Yoksa tstanbul pek yakın bir gelecekte tamamen taşlaşacak. bizler Batıhlann seyahatnameleri, reşimleri ve gravürleri ile yetinmek zoranda kalacagız. Maddl yetenekler el verdiğinde yeni bir şehri yoktan var ederek kurmak kolay. Ama çeşitli dönemlere tarihlendirilen yapılann birbirini izlediği yerde onu modernleştirmek gerçekten güç... Îstanbul çağımızm değişen sosyal ve ekonomik koşullarına uysun. uysun ama biraz kişıliği, iıer şeyden önce de Türk olsun. Büyük Talihsizlik îstanbul'un son yülarda uğradıği en btiyük talihsizlik bir bakıma imar adj altında, eski PORTEKÎZ ÖRNEĞİ OKTAY AKBAL Evet Hayır Türkiye'de Nüfus Sıkışıklığı Yok | ugün Türkiye'de bir nüfus i fazlalığı oldugundan ve bunun azaltılması çareJerinden sık sık söz edilmekteair. Bu iddiayı ileri sürenler, her vıl ı$sizler ordumuza 400 oın kısinin katıldığından, Türkıye'nin bu kadar insana ner yıl i$ yaratamayacağmdan, ayrıca. toprakjarımızın verimsız oldugundan, venmin arttırılması için vapılmast perekli yatınmlann milyarlar istediginden, bu kadar parayı bulmanın da imkânsulıgiDdan dem vurmaktadırlar. Yine bu iddia sahipleri, Türkiye'de nüıus pat. lamasının tehlike noktasına geldigini; bunun en bürük delilinin de yabancı ülkelere Köçen ışcilerimizin ookluğu oldugunu söylemektedirler. Hattâ, bu cöç clayına akıllarını takanlar «Tşte artık Kendi kendimizi besleyemez hale geidik, dışarı tasmak zorunda kalıyoruz» demektedirler. Böyle düşünenler, kanımızca, nüfus sorunumuza derinlemesire eğilmeyenler ve bu sorunumuza üstünkörü çözüm yollan bulmak isteyen;erdir. Belli başlı dünya ülkelerınin kilometrekareye düşen nüfus sayılârtnı birbirleriyle karşılaştırdığımız zaman Türkiyemizde bir r.üfus fazlalıgı değil. tersine bir nüfus azlığı oldugunu görürüz. Gerçekten, bugün Tiirkiye'de kilometrekareye 46 kişi düşmektedir. Buna karşıhk, bu sayı Hollanda'da 323, Belçika'da 319, Japonya'da 283, Batı Almanya'da 239, İngiltere'de 228, ttalya'da 180, îsviçre'de 154, Yunanistan'da 68' dir. Durum HongKong ile Sineapur'da daha da enteresar.dır. Zira, bu ülkelerden ilkinde kilometrekareye düşen nüfus sayısı 3912. ikincisinde 3fi32'dir. Bu sayıları Türkiye'ye ait savılaria kar sılaştırdığımızda şu sonuca vannzr Türkiye'ye nazaran Hollanda'da 5 misli, Belçika'da 5 misli, Jsponya'da 4,5 misli, Batı Almanya'da 3,5 misli, İngiltere'de 3,5 misli, Italys'da 3 misli, İsviçre'de 2,5 misli Yunanistan'da 1.5 misli daha fazla insan yaşamaktadır. HongKong'ta Türkiye'dekinden 61 kere daha çok. Singapur'da, Türkiye'dekinden 5 9 keıe daha çok nüfus mevcutrur. Yani. meseleyi sadece sayı olarak ele aldığımızda Türkiye'de bir nüfus fazlalığı degil. bir nüfus azlığı sonucuna varırız. B «Otorite tartışılamaz. Bir gerçektir bu, bir gerekliliktir. Otorite ortadan. kalkamaz. Kalktığı an, yeniden kurulacaktır. Ona karşı çıkanlar er geç başkalarına teslım edeceklerdir onu. Otorite bir haktır, bir gbrevdir.» Portekiz'i kırk yıl demir bir elle yönetmiş Salazar'dı bunu söyleyen. llle de otorite, hem de en aeımasız, en sert, en anlayıssız otoriteydi ıstediği, dayandığı, kuüandığı. cEylemin îlkeleri» adlı kitabında otoritenin tartışma götünneyec«ğini «öylüyordu. Soluk aldırmamak halka. çünkü «halk çocuk gibidir», kendi başma buyruk birakılamaz! Serüven adamlandır diktatörler, Hitler, Mussolini. Stalin gibi, ya da zorba askerlerdir. Franko, Pinochet ve Güney Amerika'nm birçok lideri gibi... Salazar bu kesinliği yıktı, bir iktisat profesörüydü o, bir bilim adamıyrfı. Toplumunun içinde yaşadıgı koşulları bilen, bundan kurtulmanın yollannı arayan biri. tşte böyle bir kişi Portekiz'i kırk yıl tek başma, kontrolsuz, tartışmasız yönetti. Sonunda isbaşına geçtiği andaki kadar yoksul, seri, çaçının dışinda bıraktı ülkesini. Sorunları kat kat artmış, davanacak gücü kalmirnı?, Avrupa'nın en «sonuncu» devleti olarak... Üsteük bu güçsüz. tükenmis ülkenin birçok zengin sömürgeleri vardı, Angola. Mozambik, Gine. Timor... Yüzyıllardır sömürüyordu buralan. Yine de Portekiz halkı yoksulluğun içindeydi. Bir avuç mutlu azınlık zenginliklerin görkemli yaçayısını sürdürüyorrfu. Polis, asker, yasalar hep o bir avuç insan;n mutluluğunu korumak içindi. Sömürgelerdeki karaderiJilerin açlığu bitkinliği, öliiroü de... , .. ,. . Kendi halkına aeımasız bir •otorite» sömürge insanlanna hiç acımaz. Hatta «insan» bile savmaz onlan. Bir araçtır, bir gereçtir onlar. Sıkılıp suyu çıkanlacak nesneler. Vahsi ormanlarda sürünen hayvanlardan fark^ız yaratıklar. Vurursun oldürürsün. çalarsın kamçıyı çalıştırırsın, aç susuz. Yuz yıl. iki yüz yıl! Ça* degişmis, Afrika kltası bağımsız devletlerle doimuş", Angola'ların, Mozambiknerin komşuları özgürlüklerini kazanmış, ama Portekiz yöneticilerinin cotorite» anlayışı, sömürge kafası hiç mi hiç değişmemiş... Bu. olacak sey değildi. Hem sömür yığınlan, hem de kendi ülkeni yoksulluğun en korkuncunda. baskıların en şioMetÜMnde yaşat! Sağduyuya. gerçeklere, çağa aykın bir durumdu bu Bugüne dck nasıl sürdü. na«ıl ayakta kaldı bu duzen bu terör, bu baskı rejimi. inanılmaz! Salazar ve onu lzleyen Salarar çıraklannın baskı rejiminin özellikleri. nıtellkleri geleceğin. tarihçilerini, toplumbilimcilerini ilgilendırecek tir Biz bugünkü duruma bakalım... Bugün Portekız'de ozgürlük sarkılan söyleniyor. Bo$altılan tutukevlerine bu kez eski reiimin adamları kapatıhvor. Bir anda her şey ters yuz olmustur. Salazar rejimi Salazar'dan sonra yaşamam>ştır. Baskıcılsr ölünce baskı rejimleri de yıkılır. Hitler'den. Mussolini'den, hatta Stalin'den sonra o rfüzeni aynı «otorıte.yle sürdüren bir ikinci diktatör çıkamamıştır. Kaç yri yasarsa, o kadar sürer bir diktatörün otoritesi. Bakm bir Spınola çıktı Portekiz'de de Sömürgelerde komutsnlık yapmıs. gerçekleri bilen biri. Bir kitap yazdl, Portekir'in gerçeklerın^ goz önüne serdi. çözüm yollannı gö?termeye çalıştı. Gaetano nun tepkisi sert oldu. mademki otorite eHmieydi onu kullanacaktı. Spinöla'yı görevden aldı. Bir tek kişiyle devrim olmaz, ama o tek kişi ortaya atılmadan da olmaz! Bir otorite elbet kurulacaktır Portekiz de. Hangı ulke olur=a olsun otorite gereklidir her zaman. Salazar haksız değildi «otorite bir haktır, bir görevdir» derken. Ama onem ı olan kimin görevi, kimin hakkı? Hem bu otoritenin bir tek kisinin va da üç • beş kiçirin elinderoi,yoksa bir toplumun elinde mi olup olmayacağ,... Demokrasilerde halkoyudur gucünü gösteren, etkisini duyuran. otoritesınl kuran... O zaman bunun ad, da değişir diyeceksiniz. otorite olmaz o, kamuoyu derler onun adma. Oylarıyle beiirler yürumek istedigi yolu, izlemek istedigi düşünceyi. Partüerle, basınla, ozgur duşunceyle, bilimle, sanatla... " Salazar'ın Portekiz'i yıkılmıştır. Halkına, uygarhga, çağına. gerçeklere. insan değerlerine dayanan bir Portekiz i kurmanın yollan açılmıştır. Sürgit yaşamaî kararvlık. Bunun Buun son örneğı de Portekiz. NÜFUS PLÂNLAMACILARININ BENİMSEDÎĞÎ GÎBÎ BUGÜN ÜLKEMÎZDE BİR NÜFUS SIKIŞIKLIĞI YOKTUR. ANCAK NÜFUSUMUZU KAIİTELENDİRME İHTÎYACI VARDIR. Vehbi BELGİL Sorunu. bir d§ dofaı kavnaklar bakımmdan mceıemekte yarar vardır. Türkiye, 814.578 kilometre kare genisliglnde bir ülkeair. Bu kadar geniş topraklar Ü2erinde sıcak iklimden soguk ikiıme kadar olmak üzere 7 ikıim bölgesi rr.evcuttur. Çay, DOrtakal, muz gibi sıcak ülke ürünleri de dahıl olmak üzere. Türkiye dünyan<n en iyi meyve ve sebzelerini vetiştirebilen bir ülkedir. Tahılın her çeşidi, yurdumuzda yetisir; madenler bakımmdan, hiç olmazsa kendi ihtiyaçlarını karsılayacaV; curumdadır Akıllıca yararlanılaıgı takdirde. sularımız enerji ihtiyacımızın büyük kısmmı karsılayabilecek bir düzevdedir Ve nihayet ülkemiz. denız zenginlıklerinin ortasına post sermis bir coğrafi yapıdadır. dekinden parlak degildir. Fakat, akıllıca ekonomik ve sosyal poIıtika izleme yolu ile bu ülkeler bizden daha müreffeh durumdadırlar. Îşte bu kısa açıklamalarımız, Türkiye'nin, akıllıca yönetilmek şartiyle, adlannı saydığimız Ulkelerden çok daha Ustün duruma gelebileceğinin en büyük delilidir. Devlet Istatistik Enstitüsünün rakamlarmda ifadesini bulan açık issizlik yanında, köylülerin 7 8 ay evlerinde kapalı kal malan seklinde bir gizli işsizJik vardır Evet, bugün Türkiye'de, issizler ordusuna her yıl 400.000 kişi eklenmektedir. Ve bu kadar adama iş bulmak Volay bir ?ey degildir. Ama, ortadı «bekâra karı bosaması kolay gelir» deyimindeki fibi bir durum da yoktur. Ve bu 400.000 yeni isçiye yeni İş kolları açmak sanıldıgı kadar da RÜÇ degildir. Bunun için her şeyden önce çukulat» yatırımcılığın» son vermek gerekir. TtRKİYE Ve yine bu iktisadî kaynaklannm durumu yüzündendir ki Türkiye, bugün, çok eksik üretimine rağmen, bir açlık derdiyle karşıkarşıya olan bir ülke degildir. Hindistanda. Afrikanın bir çok ülkelerinde çöpçüler her gün sokaklardan ölü toplarlar. Bunlar. açlıktan ölmüş kimselerdir. Türkiyede ise böyle bir durum yoktur ve hemen hiç olmamışBu hal, ülkemizin, entansif ta tır. Ancak. ben bu sözlerimle, rım, rasyonel madencilik ve sa bugün Türkiyede bir beslenme nayicilik yoliyle, şimdikinin beş sorunu olmadığını ileri sürmüon misli nüfusu besleyebileceği yorum. Böyle bir iddia, en azmnin en belirli delilidir. Ve bu dan safdillik olur. Benim iddoğa zenginlikleri bakımmdan, diam. yurdumuzda. bugün için, derhal nüfus azaltma yoluna gitTürkiye, biraz önce adlannı say meyi gerektirecek bir nüfus çokdığımız ülkelerin hepsinden, luğu olmadığıdır. ilerde bir ülkedir. Ülkemizde nüfus sikışıklığmm Belçika, Türkiyeden 27 kere küçük bir ülkedir. Kömürden en büyük delili diye gösterilen baska hemen hiç bir madeni yok işçi göçünün ise bambaşka netur. Topraklan tanma fazla el denleri vardır. Bunlar, Cumhurivrfrişli defildir. Enerjisinin bü yet'te daha önce anketler halinyük kısrrunı Hollandadan ge de Sayın Mehmet Barlas tarafından açıklandı. Türkiyeden yurt tirttiği doğal gazdan sağlar. dışına çalışmaya giden vatandaş, Denizden kazanılmış bir ülke kanımca, buradaki bozuk düzenolan Hoılanda ise niç madeni ol den kaçmaktadır. Zira, dışarı mayan bir ülkedir. Büyük çapta göç edenlerin büyük çoğunhıgu hayvancılık ve biümsel tanmcı ht kalifiye işçilerdir. Bunlarin lıkla geçinir. hepsi, burada çok iyi durumda Japonya, Almanya, Ingiltere, olabilecek olan kimselerdi. Bu Italya, İsviçre için de durum, biz göç nedeniyledır ki memlekerte bir kalifiye eleman sıkmtışı baş göstermistir. Sanayiciler «Almanya'ya işçi akinı bizleri güç dulumda bırakıyor, vasıflı işçinin yurt dışına gitmesi önlenmelidir» teranesini yak:n zamanlara kadar tekrarlamışlardır. Bu deyimden şunu kastediyorum: Bazı ailelerin paralı okullarda okuyan şımarık çocukları, çukulata vaadiyle zar zor sınıf geçerler. Bugün devletin yatırım politikası böyle bir politikadır. özel sektör yatırıma nazlıdır. Muazzam teşvik tedbirlerine, özendirici uygulamalara rağmen sonuç ılımhdır. özel sektör, nazik bedeni incinmesin diye az vergi verir. Bunun en doğal sonueu, kalkınma hızınin % 5 • 6 dvarında dolaşmasıdır. Kalkınma hızı • • • 'a 15'e çıkanlsa her halde du » • • 4 rum şimdikinderi çok baska olur. > •• • • • • • • • • • » • • • • • • • • I TEKLÎFİSTEME ÎLÂNI TÜRKİYE SELÜLOZ VE KÂGlT FABRİKALARI fŞLETMESt GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN İZMİT 1 Bolu. Zonguldak. Ankara. Adapazan, Giresun, Artvm, Amasya. Trabzon ve Kastamonu Orman Bölge Müdürlüklerine baglı Orman tşletmelerinden, tzmit Tesialerimiz için mübayaa edilecek KîğıtnK oaunlann. sartnamesine uygun olarak, İzmit'e naklini teminen 13 mayıs 1974 pazartesı günü saat 12*ye kadar kapalı teklif aünacaktır. 2 Sartnameler; Izmit'te îşletmemizden Bolu, Kastamonu ve Hopa Bölge Tedarik Amirliklerinden, Istanbui İzmir Ahm Satıro ve Ankara Burosu Müdürlügümüz ile Çaycuma. DaJaman ve Aksu Müesseselerimizdea bedelşiz olarak temin editebilir. 3 tşletmemiz ihaleyi yapıp vapmamakta veya dilediğıne yapmakta serbesttir. TCRKİTB SELÜLOZ VE KAOIT PAB. tSLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜGÜ (Basın: 14066) 3421 Türkive'de bugüne kadarki Hükümetler özel sektörü sıkmamaK icin hızlı bir kalkınma temposuna girmemişler. böyle bir kalkınmayı isteyenleri iki kez alaşagı etmişler (ilk plancılar. ll'ler). 1 Fakültemiz mensuplannın 1974 mall yüuıda reçete 1/una karşıhk. Amerika'nm da mukabili alacak olduklan ilâçlar 16^.1974 günü şiddetli baskısı altında. aile plan saat ll.UO'de kapalı zarf eksiltmesi Ue Îhaleye çılaması denen ham hayali salık kanlacaktır. • vermişlsrdir. Buna göre, herkes 2 Tahmia bedeli 500.000. lira olup geçiol teminat: çocuk sayısını geliri ile orantıh 23.750. liradır. hale getirecçktir. Yani. Türkiye3 îhaleye Rirecek eczane sahipleri İş yeri Cerrahpaşa de fert başına milli gelir ayda Tıp Fakültesi Hastanesinin 500 metre civarında E00 lirayı geçmedi*ine ve bu kaolacaktır. dar para bir ailenin ancak kuru 4 Bu îhaleye ait şartname ve diğer evrak KakUtemia ekmeğinin bedelini karşılayaca• gına gör3 kimse çocuk yapmaDekanlığı Satmalma Bürosunda göriilecektir. y&cak. sayın yöneticileri gtiç du5 Eksiltmeye gireceklenn 2490 sayılı lcanuna göre rumlara sokmayacaktır. Ancak, tanzim edecekleri teklif mektuplanm ihale raatinbu gibiler şu hususu unutmakta. den bir saat evveline kadar A.E.P. Komisyon Başdırlar: Türkiyenin nüfusu 1927'de i kanJsğina vermeleri lâztmdır. 13 milyon, 1935'te 16 milyon, (Baînn: Î396o) S4İC , 1950'de 20 milyondu. Yani, bu y tarihlerde nüfusumuz şimdikinin ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••. üçte biri veya yarısı kadardı. Ama o zamanlar yurdumuzda göze çarpacak bir kalkınma olmadı. 2025 yıl sonra Türkiye şimdikinin iki misli nüfusa malik olacaktır. Ve o zamanm papa SZ: Hastahğunı teşhis edip ameliyatımı yapan eşsiz insan; 55 ğanlan da aynı şeyi tekrarlaya 55 l»4 S. S. K. Hastanesi II. Hariciye Servisi Op. Dt. = = caklardır. cEfendim, ülkemiz bu kadar nüfusu geçindirecek, milli gelirimiz bu kadar insan icin yatırım yapmaya olanaV verece* bir düzeyde degildir». îşte simdı 55 Bugün, kalifive dahi olmayan o yirmi beş yıl sonraya nazaran SS ameliyatımda büyük katkısı bulunan bir işçi. örnejrin Almanyada, 5 daha az sayıdayız. KaikınabiliyoT 10 yıl calışıp da eline geçen pa muyuz? =: hastanede yattığım müddetçe yakın alâkasını esirgemeyen 55 rayı akıllıca sarfederse yurda, değerli arkadaşımız, ^ S f'tmda arabası. cebinde bir evYoksul ülkelerde nütusun fazls ~* lik veya bir patronluk parasi artışının iktisadî ve sosyal nemevcut olarak dönmektedir. Ve denleri vardır. Bu nedenlerl orbu işçi. Almanyada çalıştıgı sü tadan kaldırmaaıkça nüfus art SS Servis Hemşiresi, Saygıdeğer 55 re içinde çok daha iyi yiyip iç makta devam edecektır Türkive mekte. çok daha iyi giyinip ku için buafün en oüvük zensinüfc şanmakta ve çok daha iyi eğ nüfus zenguıligidır. Ancak. beayrıca ameliyatfmda bulunanlara ve IL Hariciye Servisi S S lenmektedir. Aynı işçi. burada men beürtmek yeriiKSe olur ın ^ sittin sene çalışsa böyle bir =o sadece insan kaiabalıgı. bir Ulke S S personeline şükranlarımı sunarım. SS için zensiniik icaynagı degildir nuca ulaşamaz. CERRAHPAŞA T1P FARÜLTESİ DEKANLIĞINDAN İ İ TEŞEKKÜR | | g İ HALİT TURAN'a As. Dr. Mehmet SÜMER'e Dr. Vedii TOSUNCUK'a İclâl UTKU'ya | § ğ 1 g Sıkışıklık Tok Durum bu kadar açık bir sekilde gözler önünde oldu§u hnl de bazı kimselerin yine de yurdumuzda bir nüfus sıkişıklıgından bahsetmeleri, üzerine dikkatle eğilmeyi gerektiren bir olaydır. Evet. bugün Türkiye' de nüfus, 1.000 kişid'e 27 kişi olmak üzere artmaktadır ve bu artış azımsanacak bir artıs değildir. Evet, bugün Türkiye'de, özlemi duyulan nüfus sağlam nüfus, aydın nüfus, yaratıcı nüfus'tur. Doğa karşısında tevekkülle secdeye varmavan. bilâkis dogayı kendine ram eden nüfustur. Bu da her şeyden önce bir eğitim ve istihdam politikası işidir. Kısaca, bugün ülkemizde bir nüfus sıkışiklığı sorunu yoktur, bir eğitim ve istihdam sorunu vardır. Kaldı ki. Türkiye milli savunması bakımmdan da fazla nüfusa ihtiyacı olan bir ülkedir. 5= K. TAMGÖR 55 SOIADl TASHİHİ îstanbul 20. Asliye Hukuk Hakimliğinir», 1974/230 esas ve 1974/744 ktrar sayılı ve 10/4/974 tarihli tlâmı ile ÇİÇEK soya dım BÎRANT olarak tashih e dilmiştir. AHMET ÇtÇER (Cumburiyet 3423) Mübeccel Sarısakal Ue AJâattin lımurcioğlu nışanlandılar. 1/5 1974 Karkas Klüp Kadıköy Cumhuriyet: 3428 | Nevşehir Pamuklu Dokuma Sanayii jj S ANONİM ŞİRKETİ MÜDÜRLÜGÜNDEN ~ Fabrikamızda mevcut takriben 79 ton muhtelif pamuk telefi 10 ton üstüpü ve muhtelif thtiyıç fazlasi malzeme ile hurda malzeme 11/5/1974 Cumartesi günü saat 10'da fabrikamızda toplanacak komisyon huzurunda satllacaktır. Fabrikamız satışı yapıp yapmamakta ve diledigine satmakta serbesttir. (Basın 13741) 3413 FASİKÜL CIKTI Httrriıjet kaynak kftaplar Cumlıurtyet. •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a ILÂN Mra Tntan Cinsi 1 Kuru Erzak 2 Yaş Sebze, meyve ve Yuraurta 3 Temizlik Malr^mesi 4 Tsk Tio Fkmek Mîktan 23 Kalem 32 9 1 » » » Lira Geçici 1 eminab 13^82 TL. 11,938 TL. 5,843 TL. 19,233 TL. OunTaröı aı .6.1974 Saat 1U.UU dP 14.U0 a e 10.1)0 da 14.00 de thale «*>kli KaciMı £iırt Kapat Zart K.at)84} ^art Katıar Zart «I 295,795 TL. 178,225 TL. 81^02 TL. 2V/.7U8 TL. ^m 28.0.1974 29.61974 29.6.1974 Kars Devlet Hastanesi, Sağlık Okulu ve Doğum ve Çocuk Bakımevi, 1974 mali vılı yukandaki ihtiyaç madflelen ^4 sayrı kanun gereğince kapalı zarf usulü ile efesiltmeleri, Kars Devlet Hastanesi binasında. Sağlık Müdürlüftu Ba>>Kaaii*maa i edecek İhale Komisyonu marifetiyle yapilacaKnr. Müesseselerin kuru erzak, yas sebze ve eicmefc tr.tayaçlan bir t&lipliye ihale edilebüecegi gibi ayn ayn talipıilere de üıaie edilebilecektir. Bu işe ait şartnameler mesai saatlan dahilit?de, Kar$ Devlet Hastanesi Müdürlüğünde görülebilir. IsteKHleıiu '>490 savın kanun eeregince teklit mektuplanm ihale saatınma Dlr saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına vermeier. oostaaslp vaır gecikmelerden Müesscsemiz mesul olmayacajtı ilin o'unur. (Büsın: J403«) 3417 5 • J • î !•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• İumillllllllllllllinilllNNimilllllllllliNiıııııııııııııııııııııııııuıııaıupS