01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Nisan 1974 eevit Hükümeti, tarım kesiminde vüksek fiyat politikası uygulamayı, «kalkmmayı köyden bas latma» ve «refahı tabana götüıms» görüşlerini gerçekleştirmenin etkin araçlarından biri saymaktadır. Bu uygulamanın ilk örneğj tütünde verilmiştir. Şimdi çeşitlı çiftçi kuruluşları, öteki tarım ürünleri için de devletin yükset alım fiyatlan ilânını beklemektedırler. Çay üreticileri, yedi liranın üstünde bir fiyatla kalitesine bakılmaksızm çayın ahnması kavgasııu yapmaktadırlar. Fmdıkta on lira f'.yat umulmaktadır. Buğday fiyatlannın en az yüzde 30 oratunda artması istenmektedir... E Olaylar ye görişler BUCDAY ÇIKMAZI Doğan AVCIOĞLU yatlanna getirüen 30 kurujluk bir zam, bu yüzde üç oranındaki varlıklı çiftçinin gelirini 535 milyon lira arttırmaktadır. ren bir endekstir. Başka kentlerde ve daha dtlşük gelir gruplannda buğday zammının geçinı» yansıması yüzde 7'nin Ustündedir. Demek oluyor ki, tahıl alım fiyatlarındakl önemli bir yükseliş, köylü çogunluğunun geçim sıkıntısını çoğaltacağı gibi, kentlerd* hayst pahalılığlnın artmasına ve zincirleme £iyat yükselmelerine yolaçabilir. Hükümet elinden geldiği ölçüde bu lstekleri yerine getireceğini söylemektedir. Çok ivi, çok güzel. Fakat yüksek fiyat poiitikası, tarım kesiminde sosyal adaleti gerçekleştırme bakımından ne ölçüde geçerlidir? Hatta bu politikan.n, beklenenin tam tersine sosyal adalete aykırı sonuçlar verdiği durumlar yok mudur' Yapılan araştırmalar, hiç değilse tanm kesiminin temel ürünü olan buğdayaa, yüksek fîyat politikasının, köylü çoğunluğuLun çıkarlanna ters düştüğünü göstermektedir. Devlet Plaulama Teşkilâtı'ndan bir grup uzmanın hazırladığı 197i 1972 yıü tahıi fiyatlcnyje ilgili bir araştırmaya göre. Türkiye'deki tarım işletmelerinin yüzde 60'ma yakını, buğday satıcısı değil, buğday alıcısıdır. Topraksız köylü ailelerini Baymasak dahi, az topraklı 350 bin çiftçi ailesi, tüketimini kar$ılamak için, 450 bin ton buğday satm almaktadır. Buğday fiyatlarmda 30 kurus bir artış, bu yoksul çiftçi ailelerinin 135 milyon lira tutarında bir ek harcama yapmasını gerektirecektir! îşletmelerin yüzde 40'ını teşkil eden 670 bin işletme ise, bugday ihtiyaçlannı kendl üretimteriyle giiçlükle karşılavabilmekte hatta bir miktar bugday satın alma durumunda kalmaktadır. Bu grubun buğday açığı 50 bin tonu aşmaktadır. Ancak işletmelerin yüzde 3 kadarını kapsayan 50 bin kadar işleume, önemli miktârda buğday pazarlayabilmektedir. Buğday fi Zayıfı Ezici 1967 yılı tanm lsletme büvüklüklerin» dayandırılan bu hesaplann gerçeği tam yansıtıp yansıtmadığı tartışılabllir. Fakat buğday pazarlamasım büyük çiftçilerin yaptığı, çiftçi kitlesinin ise, buğday satıcısı değil, alıcısı olduğu gerçeği, sanınz ki tartışma götürmez. Bu nedenledir ki, buğday fiyatlannın yükselmesi, tarımda gelir dağılışındaki eşitsizliği azaltan değil, arttıran bir etken olmaktadır! Öte yandan fcent nüfusu hızla çogalmaktadır. Kentlere yığılan dar gelirli ailelerin bütçesinde, ekmek, un vb. gmi harcamalar yüksek oranlara ulaşmaktadır. Tahıl fiyatıarına yapılan zam, bu ailelerin geçim sıkmtısını büyük ölçüde arttırmaktadır. 1971 yılında yapılan hesaplarm göre, buğday satıs fiyatlanndaki 33 kurusluk bir zam Ankara geçinme endeksinl yüzde 7 oranında yükseltmektedir. Ankara geçinme endeksi, tahıl ve tahıl mamullerinin payım düsUk göste varlıkh çiftçilerin Işlns yaramıştır. Ne var ki dünya fiyatlanndaki gerilemeler üzerine iç fi yatların yüksek düzeyde kalışı, pamuk ihraca tında güçlükler doğurmaya başlamıştır. önem li miktarda pamuğun üretlci elinde kaldığı ile ri sürülmektedir. îç pamuk fiyatlannı ise ge çen yılki düzeyinin altma düşürmek kolayca göze alınabilecek bir iş değildir. Üzümcfe de, yüksek fiyat politikası, bir kısım ürünün üre tici ve tüccar elinde kalmasına ve bu üzümleri almayı reddeden Taris ile üzümlerin alınmasını isteyen Köyişleri Bakanı arasında tar tışmalara yolaçmıştır. Aşırı çay üretimi ise, devletin milyar liranın üstündeki zararlarıyle »ürdürülebilmektedir. Tütün için dahi, gelecek yıllarda benzer bir tehlikenin olmadığı söylene mez. 1962 yılında mavi küf hastalığı nedeniyle dış fiyatlar elverişli olduğu için tütün fiyatla rında bir sıçrama yapılmış, üretim geniş ölçüde artmış, fakat d*ıs konjonktür değiştiğinden, devlet ağır kayıplara uğramış, ekiciler güçlük lerl» karşılaşmıştır. Sabıkalılar Daha insandır aktiyle çok iyi yürekü bir hanım tanıdım, zengin mi zengindi. Milyoner, belki de mülti milyonerdi. Bir korkusu, komünistlerden ya da komünistliktendi. Yıllarca önce bir gün: Buraya gelirlerse tereddütsüz intihar ederim, demişti. Aradan uzun bir zaman geçti. Bu safdil ve saygıdeğer hanım intihar etti. Ama komünistler yüzünden değil. Şu namussuz dünyada birtakım tefecilerin eline düşmüş, dağlar gibi mahna mulküne rağmen gırtlağına dek borca batmıştı. Tefecüer öylesine bağlamışlardı ki kadıncagızı, içinden çıkamıyordu. Namuslu insanrfı. Bir gece aldı uyku haplarını, bir Allahaısmarladık çekti dünyaya... Komünizmin değil, bozuk kapitalizmin kurbanı olmuştu. Yaşamda bazı kurallar vardır. însanlar korktuklarına uğrarlar. Diyelim ki evinizde çok değerli bir vazo var. Siz vazonun üstüne titreyip: Aman kırılmasm, çok kıymetlidir» N'e olur dikkat edin.. Yavaş olun.. diye çabaladıkça vazonun başında felâket dolaşır. Biri muhakkak kırar o vazoyu.. Yeni alınmış elbisenin üstüne kahve dökülmesi, cici arabanm boyasını birinin çizmesi, mum bebeğl gibi büyütülen çocukların ikid'e birde hastalanması, hayatta çok rasladığımız olaylardandır. Birşeyden ne kadar çekinirsenlz o kadar üstünüze gelir. Şu bizim memlekette yıllardan beri adeta cezbeye tutulmuş gibi zikrediyoruz: Komünizm tehlikesi, komünizm geliyor, komünistler çoğalıyor, komünistler azdı... Bunun sonu ne olur? Halk. önce ötesini berisinl yoklayıp, sağına soluna bakıp, ilerisini gerisini gözetleyip: Hani yahu? diye ürkek ürkek bekler; o komünist bu komünist, o komünistlik, bu komünistlik... Yıllar geçer. Sol kitapları toplayıp Ecevit'i komünistlikle suçlarken, adam seçimlerde kazanır, Başbakan olur ülkeye... Ama sar'a nöbeti hâlâ bitmez: Komünistler, komünistler himaye ediliyor, komünistler her yere sızıyor, komünistler affediliyor... Be biraderler; insan güzel blr şarkıyı bile çok dinlemekten sıkılıyor, beziyor. Şu Müslüman memleketinde komünistlik lâfı Tannnın admdan fazla söylenir oldu. Her gün kırk rekât komünistlik lâfı edilirse halk bu işten bıkmaz mı? Şimdl parlamentoda genel af konuşmalannda temcit pilâvını ısıtıp tfuruyorlar: Devletin temeline çatapat koyanlar. Hükümete bıçak çekenler. silâhlı anarsistler. komünistler, hainler ve lâinlerl affetmek cinayettir. Biz Cumhurij'eti yıkmak lsteyenlerin affedılmesine topyekun karşıyız. Marksist, Leninist, hatta Maoistlerin ülkenüz için en büyük tehlike olduğunu ilân ederiz... Tsmam mı? Muhalefet partilerine tavsiyemlz, bu plâğı artık çalmasınlar! çünkü çalına çalına cızırdamaya başladı, dibi göründü. Daha etkili. daha biçimli başka söz yok mu? Komünlzml ağızlannda sakız yapayapa bu sağcı partiler bir gün memleketin basma komünistleri setirecekler. Bunca enayüiğin faturası ülkeye baska türlü ödetilmez. Bir de bütür» bunların üstüne akılsızca bir taktiklerl var hazretlerin: Kader kuıbanlannı affediyoruz, ama komünistler yüzünden onlann da affı jrecikecek... diyorlar; akıllannca cezaevlsrindekl fikir suçlulanyla adi suçlulan birbirine düşürecekler. Oysa: bu tür dslgalar mahpushanelerde geçerli değildir. Demirparmaklık ardında bulunanlann vefa, arkadaşlık ve insanlık duygulan politlkacılar kadar törpülenmemiştir. Katiller, hırsızlar, soyguncular; içerdekl aydınlara, yazarlara, saygıyla davranırlar. Başka türlü davranmak ve «Sizin yüzünüzden af gecikiyor» demek lçerde ayıp aayılır. Sabıkalılann, genel affı geciktiren politikacıdan daha insan ve daha efendi olduklannı şu köşeye attığım lmzam kadar bilıyorum. V Pamuk Fiyatlan Buğday gibl «tratejik önemde bir ürün ol mamakla birlikte, pamuk fiyatlarındaki aşırı yükselmelerin de, ufak çiftçiye ne ölçüde yara dığı sorulabilir. Pamuk, ufak çiftçilerden çok, büyük çiftçilerin uğraşıdır. 1963 genel tarım sayımı rakamlarına göre, Akdeniz bölgesinde çiftçi ailelerinin yüzde 60'ı işletilen arazinin yüzde 17'sine sahipken, yüzde 4O'ı arazinin yüzde 83'ünü elin.de tutmaktadır. Ege bölgesin de de, varlıklı yüzde 40, lşlenen arazinin yüzde 77.5'ine sahiptir. Genel seçimlerden önce pamuk fiyatlatın da görülen büyük sıçrama, toprak dağılımındaki bu aşırı adaletsizlik nedeniyle, daha çok Bereketli Bir Yıl Bütün bunlar, tanm arazisinin dağılım ve kullanımında köklü değisiklikler yapılmadan girişilen bir yüksek fiyat politikasının sakınca larını belirtmeye yeterlidir. Ekonominin agır enflasyonist baskılar altında bulunduğu 1974 yılında, bu lakıncalar daha da ağırlık kazanmaktadır. Son yağmurlar, öç yıllık bir kuraklık döneminden sonra bereketli bir ürün yıhna kavufulması ve barajların dolmasıyle enerji sıkıntısının »on bulması umutlarım yaratmıştır. Bu çok »evlndirici bir gelişmedir. Fakat bereketli üründen en iyi biçimde yararlanabilmek için, tarım ürünleri fiyatlannın saptanmasıncfa özel likle dikkat gereklidir. BAKAN DÖVMEK OKTAY AKBAL Evet Hayır Yüksek Oğrenimde Yenilik ve Ön Lisans Y ükıek öğrenim poliükan tespit edilirken, istihdam politikası ile birlikte mutlak surette ele alınmasmda zaruret vardır. Bu iki konunun birbirinden •yrılmaz gibi düjünülerek yapıla cak planlamaların büyük yararlar geüreceği ve gelecekteki lorunla n s/imdiden önleyebileceği bir ger çektir. Yüksek oğrenimde yenilikten amacın, sosyal adaleti sağlayıcı bir sistemler dizisi niteliğinde ol ması gerekliğidir. Yoksa bu yeniliklerden amacın; ne tüm lise mezunlarına yüksek öğrenim im kânı vermek, ne yeni üniversite ler ve onlara bağlı üniteler kurmak, ve ne de öğretim üyelerine yeni imkânlar tanımak olmadığı açıklık kazanır. Başka bir deyişle, yüksek oğrenimde yenilikler öyle bir sosyal adalet düzeni getirecek tir ki kabiliyetli, çalıskan bir öğrenci. kaderi sonucu mezun oldu ğu lisenin imkânlarınm tanıdığı yüksek eğitim olanağı yerine; yüksek öğrenimdeki yenilikler so nucu en üstün yüksek öğrenim kademesine erisebilecektir. da oldu sonunda! Millet Meclisinde Bakan da dövüldü. Hem bir değil iki Bakan: Imar Bakanı Topuz'la Tekel Bakanı Türlanenoğlu... Sanırım Cumhuriyet tarihinde ilk olaydır bu. Daha önce milletvekilleri arasında çıkan döğüşlere, itilip kakışmalara, tokatlara, tekmelere, yumruklara pek çok kez tanık olmuştuk. TJnutulması zor Meclis kavgaları, dayak olaylan vardır. Nedense teke tek değildir. Bunlar, üçü beşi btr olur gözlerine kestirdikleri bir milletvekilinl sıkıstınrlar! Çetin Altan'ı AP'liler böyie dövmeye kalkışmışlardı. General Ulay koridorlarda AP'lilerin saldınsına böyle uğramıstı. 1960'tan öncekl Meclis kavgâlan da beUeklerdedir. Çantalar uçardı sıradan sıraya, balıklama atlayanlar vardı herşeyl göze alıp... Tekme, yumnık vurma uzmanlan ün kazanmıştı. Kanştmn eski kolleksiyontarı, ya da Mecli» zabrtlarını, bulursunuz hepsinl orada... Ama bir Bakana saldıran çıkmamıştı bugüne dek. Bakanlar hangi partiden olursa olsun Türkiye Cumhuriyetinin yöneticileriydiler. El kalkamazdı onlara, üstlerine tekmeyle tokatla saldınlamazdı, böyle bir şey akla bile gelmezdi. Bir Bakan kavgacılann arasma girdi mi, herkes bir yana çekiürdi. Atay'm yazılannda okumuştum, Atatürk bile Başbakan Inönü göründü mü «Hükümet geliyor arkadaşlar» der, sofrasındakileri saygıya çağmrmış ayağa kalkarak... 141142. maddeleri af kapsamına sokmak lstemlyorlar. AP'liler, DP'liler, CGP'liler, MHP'liler. Genel af olacak, ama onlara göre aşırı solcu olanlar affedilmeyecek! Nasıl anlayıştır bu. öyleyse niye genel af? Halkın önüne çık «Biz genel aftan yanayız» de, sonra Meclis'te «Şunlar şunlar affedilemez» diye yapmadığını bırakma! Özü sözü bir olmalı kişinin. Açık açık söylesinler, ne isterier ne Jstemealer! Siz katiller, hırsızlar, dolandıncılar, adi suç sanıkları mahkumlan affedilsin istiyorsuııuz. Kendinizden yana, daha doğrusu çeşitli sağcı eğilimlerdeki suçlular tüm affedilsin, ama aşın sol dedikleriniz zindanlarda çürüsünler! Bakan sıralanna saldın az rastlanan olaylardandır. Muhalefetin gözü nasıl dönmüş olmalı, nasıl koyu bir umutsuzluğa düşmüş olmalı ki Cumhuriyet hükümetinin ikl Bakanına yumruk kaldırabiüyor! Bence bunun anlamı büyüktür. Hiç bir Bçıklama, yorum böyle bir davranışı hoşgösteremez. Bakanlara yumruk kaldıran AP'liler çok çirkin bir davranışta bulunmuşlardır. Yeni bir çığır açmışlardır böylece. Demek Bakanlar da dövülürmüş, öyleyse zamanı gelince bizde bu örneğe uyanz diye düşünenler çıkacaktır. Yann bir AP hükümeti lşbaşma geldiğinde o zamanın muhalefeti de aynı yolu tutup, AP'li Bakanlan yumruklarsa bir şey demeye haklan olmayacaktır. AP Genel Başkanı Demirel ki durmaksızın özgurlükçü demokrasi sözü eden bir kişidir partisinden milletvekillerinin bu çirkin davranışını kamuoyu önünde yermeli, ayıplamalı, Bakanlardan da açıkça özür dilemelidir. Ancak böyla önlenir bu çirkin alışkanlık, Bakan dövme yolu böyle kapanır. Bakarsınız bugün Bakanlann dayak yemesini olası göTen anlayış, yann aynı lşi bakarsınız Başbakana uygular! Sayın Demirel in de gönlünde Başbakanlık aslanı uyuduğuna göre, şimdiden düşünsün bunu!... Dayakla, tekmeyle, sertlikle bir şey düzelmez. 141142. maddeleri, milletvekillerinin işlediği suçlan af kapsam: dışında tutmamn yolu şiddet yöntemlerinden geçmez. Bin kes yazıldı, şiddet şiddeti çeker, sen CHP'li Bakanlan döversen bugün, yann cı senin Genel Başkanm yer dayağı! Öbür gün öteki, daha öteki gün beriki... Meclis'te yasalar mı yapüır, ulua lsleri mi pörülüyorea milletvekilleri birbirlerini, Bakanlan mı döver? Meclis'te görevli politikacılann işlevi tekmelerinl yumruklannı değil kafalannı konuşturmaktır. Ama daha kolay peliyor galiba kimilerine, kafa yerine ayaklarını, kollanm çalıştırmak!.. Neyss ki herkesin gözü öniinde olan isler bu. TV'ye alınır. fotoğTaflar cekilir, seyirciler görür, gazeteciler yazar. Bakan döven kişiler kamuoyunca belirlenir. Günü gelince ödülleri nejse alırlar ulustan! Seçim sandığında tutuklu kalarak!... Seçim sandığı tutuklulan için de af yoktur. Kaldm mı o sandıkta bir kez, politika sahnesine zor çıkarsın blr daha... O zaman Bakan yerine, döversin dizlerini... Şakası yoktur bu işin. Meclis'te kavga, döğüş, tekme, t o kat, küfür, hakaret de yersizdir, ayıptır, çirkindir elbet. llkel insandır işı zorbalıkla başarmaya kalkışan. Her zorba daha beter bir zorbayı bulur karşısında. Beterin beteri zorbanın da daha zorbası vardır. Bakanlan dövme, dövmeye kalkısma olayı ilk kez görüldü. Bunun «tlk ve son» olmasım dilerim. Parlamenterlerimiz ellerini alıştırmasınlan Bakan dövmeye!... Bu alışkanlık nereye götürür onları, bümek zordur... O YÜKSEK ÖĞRENtMDE YENÎLİKLER, SOSYAL ADALET DÜZENİ GETİRECEK VE KABİLİYETLÎ, ÇALIŞKAN ÖĞRENCÎLER EN ÜSTÜN YÜKSEK ÖĞRENİM DÜZEYİNE ERİŞEBÎLECEKTÎR. llr. Yine bu ara insan gücünün de askerlik görevlerini ne şekil de yerine getirüebileceğınin de, kesin bir şekilde başlangıçta bilinmesi bazı faydalar sağlayabilir. Lisans ve lisans üstü Lisans öncesi öğrenime bağlı olabilecek lisans öğrenimlerinin; şekil yönü bir yana bırakıldığın da, bugün mevcut ve fakülteler de yapılan öğretımden farklı so nuçlar doğurmayacağı görülmemekte ise de, bazı farklı sonuç lar doğurabileceği akla gelmektedir. (Şekil yönünden ise, lisans öncesinde alınan dersler ile geçirilecek süre, lisans öğretimi için tamamlayıcı mahiyette olacaktır.) Ancak burada lisans öncesi eğitiminin; bir dereceye kadar bir süzgeç görevi görmesınin kaliteyi artırabileceği bir özellik olabileceği akıldan çıkanlmamalıdır. Bunun yanında ba zı Üniversitelerimiz ile bir çok Fakültelerimizde lisans öğrenimi ni etkileyecek en önemli özellik; yüksek lisans okullarınm kurulması olabilecektir. Zira yük sek lisans okulları, ihtisas ve doktora konularında yaptıracak ları formal öğretimler ile spesifik ihtisaslann bünyelerinde sağ lanmasını temın etmiç olacaklar dır ki, bu da lisans öğretiminin daha çok o mesleğin temel pren siplerine dayanmasını temin etmiş olacak ve öğrencinin bu ka demede her şeyi öğrenmesini bir dereceye kadar azaltacak ve yti künü hafifleterek o mesleğin temel bilgileri ile, tam manada dolu yetişmis meslek sahibi kim seler olmalarını sağlayacaktır. Doç. Dr. Fahrettin MACİT Ege Ünlversitesi öğretim Üyetl ön lisans Yurdumuz gerçekleri lncelendi ğinde, özellikle «on yıllarda, be lirli elan birkaç meılek grubu dı« •ında (drnek: üp doktorluğu) yük~ sek öğrenim görmüsMnestek. sah£ bi kişilerin artık iş bulmakta vs istihdam edilmekte güçlükler çık tığı ve başka bir ifade ile bu yön den enflasyonist bir baskının başladığı açık olarak görülmektedir. Bunun yanında, ara kademede; diplomasını bedeni güç, beceri ve zekâsıyle değerlendirebilecek bir ara kadrosuna (teknolog teknis yen) tiddet ile ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Bu düşünüşün ifiğı altında; Mil 11 Eğitim Temel Kanununda ön gö rülen lisans öncesi öğretim iyi bir fekilde planlanabilirse; bu karnak tan da ara kademede yanriı ol»bilecek diploma sahibi ve kısa va dede hayata stılabilecek me?lek sahibi teknolog teknifyen Trubu doğmuj olabilccektLr. Böylece iyi organize olmu; lisar.s öncesi öğre tim bir yandan teknoloj teknis yen kadrosu yetiştirirken; öte yön den ise lisans öğreaimi yapabi'ecen öğrencilere t?mîl öğretimi ve. rebilecek, (üzge;ieyebilec;k ve onları yönlenairebilecek yarariı kurulujlar olacaklzrdır. Bu hıuusta başka b'r önerimiz İse, uygulama alanının güçlüğüne rağmen, ön îisans okullarınm, Fa kültelere bağh olmaksızm Üniver site Rektörlük'.nrinçe yöneUUcn ku Aluşlar ointası yonıindedir. Zira böylee» iiıans ö^retimıne geçebilecek öğrenciler<n kapasite ve ka büiyetlerine göre, bir dereceye ka dar, meslek tercihi mümKüc olabilecektir. Böyiesine bir sislem gerçekleştiginde ise; tesadüfen be lirli meslek öğren:mine zorutüu olarak itilmi} çok s%yıdaki genç, k» biliyet ve istekl«rina uygun bir öğrenime kavuşmuj oljcaklar ve günün en önemli meslnk seçim in deki lerzenişleri bir derece oriadan kalkmış olacaktır. Bu hususta yönetici kurumlar tarafından bazı gruplandırmalar fMühendislik Bilimleri, Sosyal Bilira'.er v«.) Nilliıjet Haftanın sanat olaylarını evînize getiren dergi Millryet Sanat Oergisrnin bu sayısında ŞEVKETSÜREYYAAYDEMIR Nazım Hikmatianlatıyor. ELİA KAZAN «Haftanın Yazısnmıyazdı. GENÇŞAİRLER «1960 Kuşağt» şairieri kendi görüşlerini açıklıyoriar. Türkiye ve dünyadaki SANAT DERGISI düsünülmesine rajmen; eğilimln Fakülteler yönünden olmaöi tndi5e verici olabilir. Lisans öncesi eğitimin yukarıda sayüan bazı faydalar yanında; pra tiğe geçişte önemli bazı sakıncalar getirebileceği de gelecekte bir problem olarak karsımıza çıkabilir. Akla gelen ilk sorun; ön lisans tan ara basamak insan gücü yönünden alınacak sonuç çok kısa vadeli olacağma göre, aeaba kuru luslar istihdam yönünde bünyele rinde yeni kadrolar geliştirip, kı sa zamanda mezun alabilecek ka barık sayıyı istihdam edebilecekler midir? Başka bir yön ise ara basamakta insan gücünün kav^a, mında olacaktır ki; halihazırda ço ğunlukla orta öğreüme dayalı.ve teknisyen, teknolog VJ, ve hattâ öğretmen yetiştiren kuruluşların davranışları ne olacaktır? Bu hu luslarda haklı endiselerde bulunmak, ancak ve ancak kesin farklı lık sınırlarının çizilmesi ile ortadan kalkabilir. Aksi takdirde, bu yönde çeşitli kuruluşlar ve mezun lar yönünden yapılabilecek itiras lar, yargı organlarını metgul ede Lisans üstü öğrenimüı kanun zo bileceği gibi, uygulamalara da sürpriz olabilecek zararlar dogura runluğu olarak getirilmesi ise bir çok Üniversiteleri (halen formal bilirler. lisans üstü okullanna sahip çok On lisansın blr talancası da az sayıda Universite ve fakülaskerlik sorunu ile ilgili olabı teye llâveten) bu yönde formal lisans üstü okullanmn ktırulmasını zorunlu kılacaktır. Böylece bir kanun zorunluğu olarak formal bir lisans Ustü öğrenim sistemi kurulması; yur dumuz için gerekli spesifik konularda, derinliğine bilgi sahibi olabilecek, ihtiyaç duyulan mütehassıs kadroyu geliştirebileceği gibi; çağdaş bilim dünyasına ayak uydurabilecek doktora sahibi bilim adamlarmın yetişmesini de sağlamıs olacaktır. ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••aıpr DUYURU Çağımızın Ünlü Yazarı ÂLEXANDER SOUENİTZİN'in "GULAK TAKLM ADALARI,, eserinin Türkiye'de çevirl halinde, adaptasyon blçiminde, özet olarak, aynı veya benzer başlık altında, veya bazı parçaları aktarılarak, değiştirilerek, eslnlenme yoluyla parçalar meydana getirilerek veya kısaltılarak yahut eseri hatırlatabilecek herhangi bir başlık «ltında, herhangi bir biçim veya muhtevada, ya da yanıltıcı olabilecek herhangi bir şekil altında tamamen ya da kısmen basılması, yayınlanması, çoğaltılması veya salr yollardan aleniyete çıkarılması hakları ile bu hakların gerektirdlgi yetkilerin tümü, yalmz Sonuç Ytlksek öğrenimin yenilenmeNEBİOĞLU YAYINEVİ'ne sinin zorunlu hale geldiği bir gerçektır. Bu yenileme her konu tanmmıştır. 5 da olduğu gibi faydaların yanm Son günlerde eserln yaymlandığı lzleniminl yaratan • da bazı sakıncalan da birlikte ge aldatıcı başlıklar altında sahte yayınların ortaya çıkmakS tirecektir. Ümidimiz sakmcalata olduğu haber alınmıştır. îlgililer hakkında gerekli • rm asgariye tndirilmesl sureti ceza ve tazmln kovuşturmalarına başvurulmakla bera• lle elde edilecek başarımn çoklu ber, olagelenlerden J ğu yönündendir. Başan ise; koSayın Kamuoyuna haber vermeğl J nu güncelliğine uygun hızla değil de, daha temkinli, planlı, NEBİOĞLU YAYINEVİ • koordinasyonlu ve aynntılı dülüncelerin ışığı altında her tür düşünce Szgürlüğü namuskârhğı ve meslek borcu billr. • İU politik ve kişisel etkilere bağ ^•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••9 lı olmaksızm uzun vadelj planlanmalar ile elde edilecektir. (Cumhuriyet • 2755) » • • » • • • • • + • • • • • » » » » » . «.»g • • •• • • • • • • • • • + »»»»», Türkiye Elektrik Kurumu Seyitömer Tesis Grubu MüdürlüğünceJ FA2IL HÜSNO DAĞLARCA ile «AltınÇelenk»şiirödülünü kazanmatı doby»iv!e yapılan bir konuşma. Bilim ve Teknik'in 77. Nisan sayuı çıktı. Bü • tün bayilerde bulunur. î ELEMAN ARANIYOR Şirketimiz Merkez Ticaret Şubesinde PAZARLAMACI OLARAK YETİŞTÎRÎLJVIEK ÜZERE 30 yaşından küçük, ilgili yüksek okul mezunu eleman; • 2) Personel muhaberat dosyalama işlerinden anlayan tercihan yüksek okul tahsilli ŞEF YARD1MC1S1 ele • man aranmaktadır. v 10000 Metreküp Kum Satınalınacaktır Termik Elektrik Santralı III. Ünite lnsaatımızda kullanılmak üzere takriben 10000 metrektip kum sabit birim fiyat esası ve kapau zarf usulü İle teklif almak suretlyle sat ınalınacaktır. 1 Ihale 19 Nisan 1974 Cuma günü saat 15.00'te MUdürlüğümüz Şantiye tdare Binasmda toplanacak Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. 2 Geçici teminatı ;25.000, TL.'sıdır. 3 Ihaleye girecek isteklilerin; a) îhale gününden önce kum nümunesi vermelerl ve bu nümunenin uygun bulunması halinde verilecek belgeyi, b) Geçici teminatı yatırdıklanna dair makbuzu, ci 50, TL. sı karsılığında ihale dosyası aldıklanna dair makburu, d> İhale dosyasındaki sartnamelerd» lstenilen dlğer belgeleri. tekliflerin»; eklemeleri sarttır. 4 îhale dosyası, Kütahya Seyitömer Santiyemiz îdare Binasındaki Tiraret Servisimizde ihale günü olan 19 Nisan 1974 Cuma günü saat 12.00'ye kadar görülüp alınabilir. 5 TEK 2490 sayıh kanuna tâbi değildir. ****** (Basın: 12934ı 2741 TBTAK (Basın: 13300/2746); Ord.Prof.Dr.SÜHEYL ONVER «EskiTürk Mazartaşı Süslemalariani anlatıyor ELGRECO ölümünün 36i. yılında değarindan yttfrmeyen ünU ressamın ikjinç sanat hayatı rankli tablolanyia Sanatın 7 dalından habartar, röportajlar. aleştiriter.. Ist. Asliye 3'üncü Hukuk Hakimliğinden 973/844 Osman Muratoğlu tarafından davalı Avram Benezra aleyhine açılan ıpotegin fekki davasmda: Pangaltı, Baysungur sokak, 162/5 sayıda mukim davalı Avram Benezra gazete ile ilânen tebligata rağmen duruşmaya gelmediğinden. Riyap karanmn da ilânen tebliğlne karar verilmiştlr. Bu kerre duruşma günü olan 30/5/974 saat 9.30'da mahkemeye gelmediğiniz takdirde duruşmanın gıyabınızda bakılacağı gıyap yerine kaim olmak Uzere ilân olu llgilUerin P.K. 13 TOPHANE ISTANBUL adresine müracaatları rica olunur. (YüdlK 89) 2733 • *••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• BAFRA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN f 28sayfa200kuru$ nur. 29/3/1974. (Basın: 2465) »42 i 2490 aayüı kanun geregince ve kapalı zart ustılü Ue bir sıkıştıımalı çöp kamyonu almacaktır. Muhammen oedell 500.000.00 TL. olup geçJci temlnaü 23.750.00 TL. dır tnalesi 16.4.1974 Salı günü saat 15'de Belediye Encllmeninde vapılacaktır Talip olan flrmalann lstenilen belgelerle DlrliKte 2490 »yılı kanun gereğince hazırlayacaklan Kapalı »Rlif zarflannı ihale saatinden blr saat evveline kadar Beiedıveye vermelerl veya postayla göndermelerl sarttır Postada vâkl eeciıuneler kabul edilmiyecekUr. (Basın: 12967) 2736 y J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear