01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 30 Nisan 1974 ir konuta sahip olmak dileği insanoğlunun duygusal yaş»mında. sanı dünyasında olduğu kâdar gerçek yaşamır.da da yüzyıllar boyunca değerini yitirmemiştir. Jlkel taş baltanın kullanıldığı magara kovuğundan, gökleri rielen bmlerce daireli apartman mimarisine kadar, bu istek, bencillik duygusunun, beşeri ego'nun başınrfa gelmiştir. «Benim kulübem», «Benim gecekondum», «Benim dairem», «Benim evım», v.s.. Ekonomik olanakları ölçüsünde başınl 50. kacağı bir ev sahibi olabilmek arzusu, gurbetçiligin bile tek simgesi değil midir? Yeni evlinin. orta yaşlının, emekliligi düsünenin, hatta treni kaçırmıs emeklinin dahl düşlediği hep budur. Kısacası tahta çocuk oyuncaklarından musalla taşına değin hep bunu, hep. bunu düsünmüşüzdür. Kira evlerinde çekilen çileler; karakollarımıza, mahkemelerimize. öykulerimize, romanlanmıza, sinemamıza, taa iliklerimize kadar işleyegeimistir. B Olaylar ve görüşler Sonuç Düne kadar bu işe Sosyal Güvenlik uğruna, ratan, millet için giriştikîerini söyleyenler, bu kez, böyle güçlü bir atılımın bu kadar kısa sürede nasıl yaratıldığının veya inşaat malzemesi fiyat artışlannın edebiyatını benimsemeye başlarlar. Aneak. maymunun gözü açılmaya, ayva kadar umudlar birer igdeye dönüşmeye başlamıştır. Bol keseden palavra, o da etkili olamas ise: bu işten zaten çok vorulduklannı, cekilmek istediklerini, biraz da baskalarının göreve devam etmelerini. sözde küsmüş bir eda ile ve bir gözleri kacelı bir gözleri açık olarak, ileriye «ürer ve Kongre Başkanlığına toplu istifa dilekçelen bile verirler. Simdi, her davranışı en pak, en içli açıdan degerlendirme doğallığmdaki ortağa sıra gelmiştir. Yine korku, yine telâşe ortaklara kalnrştır. Etrafuıa, «susun, tenkit etmeyin, bu yanm inşaatı hangimiz tamamlayabiliriz, bilmediğiniz işlere burnunuzu sokmayın» gibi uyanlarda bulunur. çırpınır. tükenir dururlar. Önemli olan. kuruş kuruş ödediği, gençliğinden, çoluk çocuğun nzkından, sayısız gereksinmelerinden keserek vatırdığı paraeıklar değil, asıl önemli olan düşler, sanılar, umudlar, aldatılmış yüreklerdir. Sonra noterler. protestolar, mahkemeler, keşifler, bilir kişiler ve kaybolan umudlar, yitirilmis güvenceler.... ve ardından: « Evimiz pek rahat değil amma. nemclâzım evsahibimiz iyi insan...» gibisim teselli bulmalar, şükürler. piş manlıldar ve kabuguna çekilmeler... Kooperattfçiliğin yüce ülküsü böyle ml ol mahdır? Kooperatif ideallerini kitaplar böyle mi yazar? Sıfırdan, terlemeden zenginleşen bu açıkgözleri, toplum yarannı ilke alan konut kooperatifçiliğinin hangi bölümüne oturtabilirsiniz. Sütten ağzımız ne denli yansa yine de üf^lemeyi unutur gideriz. Çünkü sanı gücümüz her şeyden önemlidir. (1) 31 IMayıs 1973 Cumhurlyet: «Genel Kunıllar» Kooperatif Zenginleri Selâhattin TURLA SSK. Gn. Md. Müstsviri şfrı, yen! bir Hearetin, aeıkgfizlüğün doğdugu da gerçektir. Mademki konutsuz yaşantıdan bu denli bunalınmıştır, o halde, o cefakâr insanoğluna yeni umutlar vererek, bu konuda kemiğine. cigerine yapışmış olanaklannı dahi sömürmeyi meslek edinmiş kişüer, aracılar, çarpık yrineticiler, v.s. hemen sahneye çıkmalıdır. Cicili bicili broşürlerle, boy boy fotoSraflarla. sekil şekil maketlerle *?>lmus tutkular pompalanmaya baslanır. Şura«ı yesil sah». bura«ı okul. îurası süper market, burası tenis kortu, şurası cami. şu hölüm çarşj, pastane, PTT. berber v.s. her seyi ile düsler ülkesi «Filân Evler Sitesi Kooperatifi»; kâgıt üzerinde önümüze serilmiş, artık sizin kürek mahkumu gibi son*uza dek ayda yılda ödey»ceğiniz paracıklara kapan kurmuş olarak beklemeye baslamıstır. lanmıs, krediler çekflmls, arsalar ahnmış, bürolar, koltuklar. sekreterler, otolar. tantanalı başhklı zarflar, kâfttlar, vs. hepsi tamamlantnıs sıra Genel Kurul'lara (1) gelmiştir. Önce bir salon, sonra bir kongre başkam kiralanır, daha sonra da figiiranlar, heyecan çığırtkanlan. çakşakçılar. tasvipçiler, kokteyl'ler dekoru tamamlayacaktır. îçlerinde ömründe ilk kez kongre üyesi olanlar, bir tavuk kümesi bile yaptırmarrnşlar vardır. göfüslerine üye rozetini takıp, mUstakbel kom$ulannj heyecan, sevgi dolu yürecikleri ile selâmlamak, kucaklamak için çırpmır dururlar. Palazlanmış. semirmiş. cin bakışlarıru saklamak için kara gözlükler takmıç yöneticiler; biraz gururlu. biraz yorgun, biraz önemsemez, biraz z«ngin tovırlar takınarak yerlerinl almışlardır. Sigara dumanlarından üflenmiş hayal konut lar havtlarda uçusurken. ne olduğu anlaşılamayan. bol rakamlı, tumturaklı çalışma raporları okunur. Hangi meslek, hangt öfrenim. hangi kültür •enyesinde olursa olsun, «ynntısız tilm ortaklann kaiasında bir eve kâvuşmanm duygusallıgı yaaunaktadır. Altaj tutmak için vesile ara Mahpushane Meklubu kurlartfan mektuplar gelir Kiminde iyi nlyet, kiminde sağduyu, kiminde keskin bilinç görülür. Bayrampaşa Cczaevinden Molla Sarı imzasıyle gelen okur mektubundan kişiliğimizle ilgili satırları çıkarıp geri kalam sunuyoruz: «Sayın tlhan Selçak, Gözünüzden kaçmıyacağını umdn|nmnx birkaç sornnaı parmak basmanızı isteriz. Şöyle ki: 1 AP, affı engellemekle gerçekte (teniş emekçi yıİSınlannın kaderiyle ilgili yeni kanun tasarılarının g6rüşülmfsini ençfllemis olmaktadır. S31 sayılı ts Kanunn'nn Anayasa Mahkemesi iptal etmisti r. Fakat altı ay içinde yenisi çıkanlmamıştır. Sendikalar Kanunu da öyle... Grev ve I.okavt Kanunu da defişmesi gereken yasalar arasındadır. Ve daha nice kanun vardır defişmesi ve çıkarılması gereken... 3 Demokratik Parti sadece af konusunda kelle edebivatı vapmış değildir. Mecliste Toprak Reformn Tasansı görüşülürken «Cesptlerimiz çiğnenmeden bu kanun çıkama/. di.venler, şimdi af konusunda canlarını dişlerine takmıslardır. 3 Bueün muhalefet olarak «141 • 142'ye karşı çıkıyo rum» demek ucuzdur. ama vann «kıdem tazminatı bir ay •decil 20 gün ol«un» demek veya ««endikalar bu tazmirvat süresini bir avdan fazla talep edemezler» diyerek dondnrmaya çalısmak her halde o kadar kolay olmavacaktır. 4 trerde vatanlar dururken dı«arda gezen sermaye sınıfı sözdeleri eski Demokratlar icin Af Kannnnndan önce kannn çıkarıp siyasî haklann iadesini saglamak ve böylece onlar için iki kere af çıkarmak tarih önünde snç islemektir. 5 Affı uzatmanm manevî işkencesi bir yana csiyasiler olmasa sizin affınız çıkardı» demagojisinden ve AP teklifine göre 60 bin mahkumdan onbinlercesinin içerde kalacağı acık de^ilmis çibi pivasaya sürülen «karfer mahkumları. aldatmacasından söz açmaya gerek yok her halde ... Allende've denenen metodlar açısından saicı komandoların siddet eylemlerine, halkı kışkırtmak için duvarlara çizdikleri orakçekiçlere ve şike ırrevlere ilâveten, af sürüncemesiyle iyice bnnalan mahkumu siyasîlere saldırtma taktiŞini pariamento içinden bazı politikacılann ayarlamaya çalıştı^ını herkes biliyor. 6 Bir de AP'li bazı parlamenterler kendilerine af konusunda mektup yazan henışehrilerine cevap verirken yalan söylüyorlar, «Biz sadece anarşistlerin ve komünistlerin affına karsıyız» diye... Bunlann riyakârlıği da sergilcnmiştir ve »ergilenmflidir.» O Bir Evimiz Olsa Nice nişanlılık dönemleri bu yüzden yıllarea askıya almmiş, nice günlük gereksinmeler eusturularak kuruş kuruş tasarruflara özem'.mis, nice gurbetçilik çileleriyle Tanrıya yakaTişlann ve nice kıdem tazminatlarıyle emeklilik ikramiyelerirün hesabı hep bu noktaya yöneltilmiştir. Birikmiş kira borcu, ev sahibinin zamlı. acılı protestoları yüzünden; ahşılmış sokaklar, ö*ost olmu«. komşular, henüz veresiye alısverişa inandınlmış mahalle bakkalı terkediür. dededen kalma konsolun üzerine eski odun sobasının boruları, solmuş aynanın arkasına havı dökülmüş giysiler bağlanarak, partal kilimlerle denk yapılmış birkaç ku^ağın doğup, evlenip, üöçüp gittiği yataklar. bir panayır işportacısı gibi, kamyonetlere yüklenerek. arka sokaklanı» mahcup karanlığı içinde kaybolur gib*er. Hele saksılar, o kocamış. yosunlu saksılar... ne denli boyansa, renkli kılıflara geçirilse yine de kira evlerinin anı defteridir. Kiracı olmaya alışılsa bile, çoğu kez sıkılganlığından kurtulamadığımız o salkım saçak taşınmaların rütubetli «Allahaısmarladık>larından üşümemek mümkürv müdür? Her ıstırabın yanıbaşınd'a yeni bir ahşveri Genel Kurullar Yöneticiler baslarvgıcta koea koca diplomalı, itibarh, çok kibar, çok nazik, hatta iyi niy*tli kişilerdir. Çekingenliğinizi gidermek için usanmaksızın konuşur. size güvence getirmek için her hususa titizlikle riayet ederler. önceleri bedava araçlarla zaman zaman sizlere düs alanında geziler düzenleyip, hızlı bir şantiyenin havasını vermeyi bile ihmal etmezler. Bir kahvenin kırk yıl hatınnı unutamayanları etkide bırmkacak her sey. akla gelmeyen her sey yapıhr. Yüzlerce, binlerc* ortaktan milyonlar top nır. Vakta ki, G«nel Kurullarla birlikte, ek ödeme taleplsrinin de sayılan çoğalmaya, anahtarlar teslimi hasreti kemige dayanmaya, yöneticilerin ipleri pazara dokülmeye başlar, taktik der hal degistinlır. "NASIL MISIN?,, OKTAY AKBAL Evct Hayır EKIM PLAxNLAMASI meriki'diTi yetıl felen bir dostum, orada görduklerini anlattı. Bir çiftliğe gitmişler Georgia eyalerlnde, çiftHk sahibiyle görüşmüşler. Onlara anlattıgına göre, bu yıl hükümet ona arazi«ini ektirmemi*, 1 yıl öncenın satı» gelirini aynen ödüyorlarmış kendisine. Bu gelir, bir yıl önce 380 bin dolar» mış ve bunu hükümet kendisine ödemif. Çiftlik sahibi topra> ğı ve makineleriyle gelecek y\U A «Dedı ki ben Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olsaydım bUtün zencilerden kurtulurdum, dedi. Nasıl diye sordum Bizim bir p'.anımız var dedi. Biz dediğin kimsiniz diyerek ben sordum. Bız dedi. Yüzlerce helikopter kullanacağız, bütün Amerikalı zencilerin üstüne helikopterlerden ilâç atacagız, dedi. Böcek gibt ölecekler, Vietnamda nasıl geberdilerse... Dünyadaki bütün zenci maymunlardan kurtulacağız, kimseye söyleme, dedi. Kendisi gUldü. Senin gibi küçük güzel bir maymunu saklarım. Neden, diye sordum. Küçük zenci maymunlar neye yaısr, yatmaya yarar? Böyle dedi, sonra şöyle dedi: Nobel ödülü alan Amerikalı bir bilim adamı bütün zencilerin maymun olduklarını yazdı bir gazetede.» «Nasıl mısın iyi misin?»in yazan Edita Morris Türkiye'ye geldi. Bir kitabevinde Türkçede yayınlanan kitaplanıu imzaladı. îsveçlı bir yazardır Edita Morris, îngilizce yazar, Amerika'da yaşar, dünyanın dört bir yanında geçen olaylan konu olarak işler. Moıris ressam kocasıyle birlikte çağdaş sorunlann incelemesine vermiştir kendini. Anlayarak. duyarak severek eğilir Afrikalının, Asyalının, Amerikalının dertlerine. Bunlan romanlannda duyurur dünya okurlanna: «Vietnam'a Sevgiler», «Hiroşima C çekieri» başüca ünlü Ijitaplarıdir. Ülicü Tamer'in büyük bir u.staükla Tîlrkçeye kazandırdığf «Nasıl mıstn iyi misin?de'"d9 J'amayka'lı bir zenci kadınin iç dünyâsı sunulmuş • tur gözler önüne. Onun ilkel düşünüşü, sezişi, duyuşu, sorunlara egilişi, dünya ve insanlar konusundaki görüşleri... Ezilmiş, j'oksul, ı:ienen bir hayvan gibi hep ürkek, korkak, güvensiz bir yaratık. Binlerce, on binlerce karaderiliden biri «Çok korku var, çok korku var» deyîp duran durmadan... Yakınlık duyduğu bir Amerikalı sanatçı karıkoca vardır, onlara aniat.r gün. delik yaşamını. Bir günlük tutarcasına, içinden geçenleri, gördüklerinı, duyduklannı. O Amerikalı karıkocanın kendisinl gerçekteu sevdiklerini, hiç degilse acıdlklannı sanır, bu yüzden para îster onlardan, derdini döker. Sonra birden bir ışık yanar içmde, daha doğrusu o kankocanın kendisiyle yalnız kendi çıkarları için ilgilendiklerini anlar, adam resimler yapmıştu, kadın öyküler yazmıştır kendileri konusunda, para kazanmışlardır. Onlardan yararlanmışlardır, onları kullanmışlardır. Doslluk, sevgi, anlayış, yakınlık yoktur. «Bayan nasıl mısın kötü ol geber. Sen de baba. ikiniz de cehennem ateşlerinde yanın, gözleriniz çürüsün... Hoşça kal a!çak beyaz bayan, hoşça kal, alçak baba, hoşça kal bütün alçak beyazlar. Coca'nın lâneti üstünüze olsun. İyi ki çok fazla büyük dişlerîm Okyanusa düştü, artık beyazlara gulümsemek zorunda kalmayacak. Unutma anne unutma baba zenciler beyazlara yalnız dişleriyle gülümser.» Edita Morris'in övgüsünü öyle çok duymuştum ki Hiroşima'da. Atom yaralıları, hastaları için açılan «Dinlenme Evı» onun başardığl bir işmiş. Para vermiş, para bulmu?, uğraşmış, gelmiş, hastalarla görüşmüş. Hiroşima'nın öyküsünü yazmış, dünyaya seslenmis. Dinlenme Evi'nin. yöneticisi boyuna Bayan Edita'nın insanhğından, hüyük ilgisinden söz etmisti. Resimlerini, yazılarını, kitaplarım göstermişti. Sonra ilgilend:m «Hiroşima Çiçekleri» adlı romanmı okudum. Bir kitap yazanuı en iyi tanıtan belgedir. Istediği kadar o başkalarından söz etsin, ettiğini sansın. «Hiroşima Çiçekleri»nde Edita vardY, dünyaya açık yüreği, insanlığı. yazarlığı, kadınbğı ile.. «Nasıl mısın iyi misin?»i okumanızı isterira. Karaderili insanın evrenine tutulmuş bir ayna, ama yalnızca dış gerçekleri gösteren bir ayna değil, derinlere, duyguların kaynağma inen^ yalnız dışı değil «iç»i öe yansıtan bir ayna... Küçük zenci Coca, insan denizinden bir damlacık. Anlamh, etkili, »izde yaçayan. bir damla... Langston Hughes «Ben bir zenciyim Gece gibi Afrika'nıh derirlikleri gibi siyah» diyordu. Coca da, «Zenriler beyazlara yalnız dişleriyle gillümser» diyor. Nedsn böyle dediklerini, böyle yazdıklarını anlamak için cNasıl mısın iyi misin?»İ okumalı. Yanıtını çabucak buluyorsunuz orda. EKÎM ÎŞÎNÎ PÂNLAMA. BİZİM TARIMIMIZIN, TOPRAK REFORMUNDAN DA ÖNDE OELEN ÇOK ÖNEMLt BÎR SORUNUDUR. BUNDAN STRATEJİSt DE EN AZ 7 PLANLAMA KADAR ÖNEMLÎDÎR. •ıkıcı finansman den kurtuluruz. problemlerin Ayçiçeği Bu konuya Sayın Doğan Avcıoğlu'nun «Buğday Çıkmazı» adlı bir yazısı ile baslanuştık. Orada üzerinde endise belirtilen ürünler üzerindeki kanılanmızı söyledik. Sayın Avcıoğlu'nun yazısında yer almayan ayçiçeği konusu da önemlidir. Hele tereyağ yerine margarine geçtikten ve bitkisel yağ üretimi tüketimi yaygınlaştıktan sonra, ayçiçeği buğday ve etten sonra en önemli bir beslenme konusu olmuştur. Ayçiçeği konusunda hükümetler kararlı ve uygun bir politika izlememişlerdir. Bu politika ne olmalıdır? Ayçiçefinin bazı bölgelerde buğday ile birbirlerinin yerini tutması konuyu daha da çetrefilleştinyor. Bu konuda da üretimi azaltmayacak, margarin ithalmi gerektirmeyecek bir fiyat izlenmelidir. Ama buğday ile ayçiçeği karşı karşıya geldiği zaman ne yapmalı? önce bu iki ürünü karşı karşıya getirmeyecek bir politika izlenmeli. Ama mutlaka karşı karşıya getirilirse, tercih olunacak ürün buğdaydır. Bu konudaki yazı serimize son vermeden önce şunu da belirtmeliyiz: Ekim planlaması, bizim tanmımtzın Toprak Reformundan da önde gelen çok önemli bir sorunudur. Bu mutlaka ele alınması gerekli planlamanın stratejisi de çok önemlidir. Bu konu üzerinde biraz duralım. Her planlama bir amaçla yapıhr. Bu amaçlar yanlış tesbit olunursa, plan ne kadar iyi tekniklerle yapılsa yine de istenen sonuçları vermez. O halde amaç doğru saptanmalı her şeyden önce. Bu amaç ne olmalı? Bize göre, sanayileşmeyi hızlandmcı olmalıdır. Sanayileşmeyi hızlandı ran politikayı ise şöyle saptayabiliriz: Temel beslenme ürünlerinin yetiştirilmesini ön plana almak. Arkasından sanayıde hammadde görevini yapan bitkllere ve ürünlere önem vermek. Temel beslenme (irünleri denince elbette tahıl, et (ve et yerine geçen balık), margarin hammaddeleri ilk planda yer almaktadır. Hemen arkasından, pamuk, şeker pancan, yün v.b. üretimi gelir. Arslan Başer KAFAOĞLU ki ekime hazırlanırmış. Bu anlatılanlardan iki sonuç çıkardık biz. Birincisi: bugür» libaral ekonominin şampiyonu olan Birleşik Amerika'da bile, tarımrf* devlet diizenlemesinin esas olmasıdır. Onlann uyguladığı ekim planlamasını biz niye uygulamavalım? lkincisi: tarımın orada iyi organize edilmeyişinin doğurduğu, doğal kaynak ve makine israfı. Amerikan ekonomiıi kendi içindp kurduğu yarı planlı ekonamide bu israfları önleyememiştir» Biz bu i»raflara kaçmadan tanımımızı planlayabiliriz, planlamahyız. Çay ve tütün Zannederim 1970 • 1971 yıllarında Antalya Uçelerine bağlı Demre ve Silifke köylerinde aşırı domates ekimi oldu, bu ned'enle köylünün domates ürü nü ellerinde kaldı. Ertesl yıl domates yerine başka sebzeler ekildi. Bizim liberallerden i e liberal ekonomicilerimiz. «İyi olmuş fiyatlar, üretimi normal hale sokmuş» derler. Ama arada çekilen aeılan biz unutmak istemeyiz, olayj basit bir dengelenme olayı olarak göremeyiz. Kaldı ki ekim planlamasına girilmeyişin en büyük sorun doğurduğu ürunler ne domates ne meyveler. fakat çay ve tütündür. Tütünün en iyi lcalitesi de, en dOsük kalitesi de yurdumuzda üretilir. tyl tütün çıkaran topraklar İçin göneniriz, seviniriz. Ama kalitesiz tütün ve hele çay yetiştiren topraklar bizce ziyan edilen cîoğal olanaklardır. Bunlara doğrusu yanıyoruz. Melen Hükümetinin Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu, Milliyet gazetesinde Abdi îpekçi İle yaptığı bir konuşmada, çay zararlarının 3 4 yüz milyondan baslayıp, 1972de 1 milyarı aştığım anlatmıstı. Bir zarar göz göre göre artarken zarara neden olan ekim alanlan ya da ürün. durmadan artıyorsa, o ülkede cplanlama» vardır de nemez. Blzde nedense, bir konuyu eleştirince, o konunun bürokrat teknisyenlerinden sitem gelir. Oysa basının muh*tabı, «tdare» değil, iktidar ve muhalefet gibi siyasal unsurlar dır. Bizde •Planlama> vardır denemez yargısıyle, bu i.'le uğraşan tekniıy«n arkadaşA»nrr.ızın sevklerini fcrmaWls»emeyiz. Ama üretÖSw bu""Ttadir kanayan bir konuda tedbir alın mazken, planlamanın oldukça etkisiz kaldığını yazmak zoruıv da bulunuruz. Bir üretim dülında böyle zararlı sonuçlar meydana geldi miydi, bizde reçete hazırrfır. Ekim alanı kısıtlanır ya da o ürün hiç ektirilmez. Yasaklı bir polis devleti davranışıdır bu. Bizde hep bövledir, davranışlar ve değer yargıları. Yoksul orman köyleri halkını düşünmeden orman k.ınunu yapanz. Et narhıyle hayvancıllğm canlna okur, sonra sınır boylarına hayvan kaçmasın diye mayın döşeriz. Fiyatlar artar, daha fazla artmasm diye köylünün ürünlerine düşük fiyat biçeriz. Bu davranışlarm sonucu birbirinden kopuk bir kırsal kesim ile. bir kentsel kesim yer almıştır. Bir anlamda ekonomik bütünleşme bile gerçekleştirilememiştir. Bilimsel Olarak Ekonomik olaylara böyle polisiye, gecici ve sonucu kırsal kesimin genel olarak toplumdan kopuşunu hızlandıran adımlardan sakınmalıyız. Türkiye tarımı sabırla, bilimsel olarak ele alınmalı, geleneksel ürünlerin uygun fiyat ve kalitede elde olunamadığı alanlarda o topraklar için en uygun fiyat ve kalitede yetişecek baska ürünler yetiştirilmesi planlanmalıdır. Bir kırsal üreticiyi ahştığı üriinden çevirrae o kadar kolay bir sorun degildir. Yasaklama ile is bitmeı. O köylüye başka bir ekim yaptırmanın her türlü fiziksel ve akçalı olanakları sağlanmalıdır. Tobjırn^ verilmeli, bölge köylerl yt «faÇB köy koperatifieştirilerelc gHbte^raktör, hatta bir yılWB geçim için kredi sağlanmalıdır. Devlet ya da yerine görevlendirilecek bir makam, ilk yılları için yeterti bir garantisini üreticilere vermelidir. Bu kolay iş değildir. Sabır ister, ilk yakınmalara dayanmak gerekir, sonuç ahnıncaya kadar elestirilere göğüs germek gerekir. Ama her halde sorun derhal ele alınıp, işe girişilecek sonuçtur. Öte yandan uzun sürede konu nasıl olsa ele alınacak diye de, çay ve tütündeki ivedi sorunlar bir ileri döneme bırakılmamalıdır. Bu yü ttitüne iyi fiyat verümesi dolayısiyle gelecek yıl tütün rekoltesi başımıza iş açacak kadar yüklü olabilir. Bunun tedbirleri şimdiden alınmalıdır. Yani, ekim olanlaması için tütün ve hükümet için gitgide ağırlaşan bir problem olan çay bir pilot ürün dalı olmalıdır. Hükümet gerekli, uygun maliyet ve kalitede yetişmeyen çay ve tütün alanlarını bu ürünlere karıatıp. buralarda yetişebilecelc en uygun tarım ürünlerini bulmalı. bunların ekimi için gerekli tedbirlere hemen geçilmelidir. İyi kalitede çay, istenen özellikte tütün yetişmeyen bir alanda bakarsımz, bir en iyi kalitede pancar, domates ya da pamuk ürerilebilir. Hem ulusal ekonomi kazanmış olur ve hem de can Evet, okurumuz Molla San'nın mektubu böyle..; Türkiye'de bugün hapishanelerde 60 bin mahkum olduğu sövlenir. Bu mahkumlann çoğu hapishanelerde insanlık dışı kosullar altındadır. Hele kapalı cezaevlerinde yaşanan; cehennem hayatıdır. Koşkoca Istanbul'un göbeğindeki Sağmalcılar modern cezaevinde mahkumlar üstüste yatmaktadır. Yapılan istatistiklere göre sabıkalıların yürde 90'ının okumasl yazması kıttır. öğretimsiz, egitimsiz, mesleksiz yaşam mücadelesine atılan kişilerin suç işlemeleri beklenmiyen bir sey değildir. Işsiz, güç3Üz. mesleksiz insan ister istemez kötü yola sapar. Ülkemizde üstüste gelen siyas! iktirfarlar, eğitim davasını çözümleyemedi. 50 yılda ancak halkımızın yüzde 50'si okuma • yazrr.a öğrenebildi. Alfabesiz insanlan suça teşvik eden bir ortamdır toplum hayatımlz... Sermaye sınıflannın siyasî iktidarları, alfabesiz. mesleksiz, yoksul halk çocuklannı kaderleriyle basbasa bıraktıkları gibi, yüksek ögretim yapan ve bilinçlenerek bozuk düzene cençîik tepkileriyle karşı çıkan aydınlan da ezip: Sizi komünistler, anarşistler... dly« mahpushaneye ntıyırlnr ı j n < ... Bugün Türkiye'nin hapishanelerini okumamıs yoksulla*~çoğu»iuğuyla. üniversitegörmüş ay4in)ar azınlığı doldurmaktadır. Şimdi birtakım mebuslar bu iki grubu birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bunca asagılık ve şerefsiz bir oyunun oyunculuğunu benimseyenlere yakışacak bir söz voktur Türkçe Sözlükte TEŞEKKÜR Yaptığı başanlı ameliyat üe kıeım tekrar sınhatine kavusturan NİLGÜN İPTEŞ'İ Kulak, Burun, Boğaz Mütehassısi Dr. Yılmaz Ersev'e ameiıvatın yapılmasmda lütuflannı esirgemeyen sayın Baş Tbp Dr. Namık DUMLU'ya, ameliyathane personeli anestezi Müth. Dr Yaşar YÜKSEL'e, anestezi teknisveni Osman ÖZBAK'a ve hemşire Ayhan GÜLER'e. hastabakıcı Hasan CAN'a ameliyathane personeli ve K.B.B. perspneline candan tcşeklrürlerımi sunanm. f. TA5AR tPTEŞ Cumhuriyet 3395 TEŞEKKÜR Kaybetmek üzere bulunduğum işitme duyunrıu; tevkaUde başanlı tympanoplastie ameliyatı ile öana veruden kazandıran, branşının büyük otoritesi. Çapa K B.n. Kbniği öğretim üyesi Sayın Prof. Dr Türkiye'nin en çok okunan 1 Istanbul Askerlik Dairesi Başkanlığından Doğum ve Teşekkür Yavrumuz Şenay Saatçı'nın Cerrahpaşa Tip Fakültesinde dünyaya gelişinde annesi Ferhan Saatçı'nm güç doğumunda basan ile kurtararak kendisine ve yavrumuza hayat veren, Prof. Dr. ! 1 Yedek Subay Askerl Memurlar ve Yedek Astsubayların 1974 yılına aıt yedekllk yoklamalan 2 yoklama grubu halinde Mayıs ve Haziran 1974 ayları içinde yapılacaktır. 2 Her yedek Subay ve Askert Memur, Astsubaylar tayin edıien bu iki ay içerisinfle müracaat ederek yoklamalann: bızzat mektupla veya bir araca vasıtasıyle yaptıracaklardır. 3 Hasta olanlar Tabip raporlarını yoklamaların bitim tarihine kadar taahhütlü mektupla şubelerine göndereceklerdîr. 4 Muayyen müddet bittikten sonra gösterecekleri mesnetsiz mazeretler kabul edılmıyerek haklannda 5435 sayıh kanurıun 2'ncl maddesi gereğince (250) lıra para cezası tatbik ecfilecektlr 5 (,'ağ dışı oian Yd. Sb. ve Askeri memur Astsubaylar durumlarını şubelerınden öğrenebilirler. BlBBBBBBB«BBBBBBBBBB BBBHBBBECa«BBB»BCBa»«=. (Savı : 226 Basın: 14160) 3363 IMEYDAN Bugün cıktı Bu haftaki Meydan Dergisinde •Genel Af Şahinlerin Göğsündeki Baykuşlar • Yorum Cumhurbaşkanı'nın Demcci •Fısıltı Gazetesi •Ordu ve Politika •Devlet Adamlarını Suçlama Batıyı Sarsıyor •Türk Silâhlı Kuvvetleri ve Atatürkçülük Bu salı ve her salı MEYDAN DERGİSt alınız. 52 s»yf«, S lira Siyasî Aktüalite Dergisi r BehbutCEVANSlR'e vakın intimam ve alâkalarım gördüğüm Dr. »enxıh ve Dr. Necdet Biliciler başta olmak üzere bütün fclinık mensuplanna teşekkürü bir borç bilirim. ÎIUMZ tZZM/ADE Cumhuriyet 3394 Yusuf Keçecioğlu'na Bartın Çimento Sanayii T. A. Ş.'den i As. Dr. Cevdet Şanıoglu'na, St. Dr. Candan Dikmen'e. narkozitör Ayla'ya. hemşire Figen'e sonsuz teşekkürü bir borç biliriz. SAATÇI AÎLESt •Currhuriyet: 3390) Hammadde Naklettirilecektir 1 B'abrik8mızın hammaclde ocaklarınuan taKiıben 430.000 ton cıvarında hammadöe. vüklenımcı aracılljı tle ve şartnamesı koşullan dahüınde tabrikamıza nay'ettınlecektir. 2 Bu işe ait şartnameler fabriitamızdan oeuelsa olarak temın edilebilir. 3 Hammadde nakliye ışinin süresı 1 yıldır. îşm sreçici temınatı 50.000. TL. sı oiup. gesın temınat toplam ihale bedelinin % 8'i nisbetinde aımae«n; 4 İhale 15 Mayıs 1974 Çarşambs gianU <»at tAuU'ae fabrikarruzda kapau zarf sureüyle vapuacakur thaleye katılmak isteyen ürmaıarııı ^ırtnarafc CO»UJlan gereSince hazırlıyacaklan teklif mefetupiannı avnı gün saat 15.00'e fcadar fabrikamız Munanerdi i*r\.sıne teslim etmeleri eereKmeKtedir. Postada oluşacak ftecikmeler ile lelelon vs wlgral.» yapılacak teklifier kabul edilmivecektiı 5 Şirketimiz 2490 sayılı ihale fcanunun» of.el: O'madıjfından. ihalevi vapıp yapmamakta »ftya ısıedııjine dı» lediği miktarda yapmakta serbesttir. BART1N ÇtMK«XO SANAYtl t.AJJ. 1 / 1 '»»Ul 6 Cumnuriyet 3391 (Manajans 937) 3378 (Basın 14154) 3382
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear