23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 26 Nisan 1974 ayın Doğan Avcıoğlu'nun tMilll Kurtuhı? Savaş 1838 den 1995'e» adJı, sammca olumlu tartışmalara yol açması gereken, bu önemll konu iizerinde en doyurucu belgeleri toplayan ve gerçekten açık seçik yorumlan getiren üç ciltlik değerli yapıtı, üçüncü cildin de vayımlanması ile tümlenmiş oldu. Yukarda «olumlu tartışmalar» sözünii kullanışım, bu Uginç yajntm, belgeyorum ilişiği bakımından taşıdıgı safr lâm denge ve vardığı uynmlu sonuçlamalar nedeni iledir. Amacını taşımayan ya da getırmeyen arastırmalar ile belgelere değil de, daha çoic duygusal, çabuk, kestirme yorumlara ve sonuç» lamalara dayanan bir takım yargılar. bu konud» tnıgüne değin meraki: okuru saşırtacak denH tutarsız, bağdaşmaz, taban tabana karşıt görüs lerle başbaşa bırakmış gibiydi. Bu yapitla (v« benzeri bilimsel çalışmalarla) konu, daha da aydmhğa kavuşmakta ve yakın tarihimiz ışıgında günümüzün durumunu saptama, böylece toplumu muzun izleyeceği eelişim yollannı niteleme bakımmdan sağlam bir dayanak kazanmaktadır. Yazannı, bu önemli çahşmasından ötürti ne denli 6vsek yeridir. S Olaylar ve görüşler Canlanan Bir Tartısma Melih Cevdet ANDAY Doğan Avcıoğlu lse, fncelemesine, buna beozer önyargılarla girişmiyor. olaylan ve belgeleri yorumlayarak vardığı sonuçlan ortaya koyuyor ki, bu sergilemeden belıren durum kuaca şudun dırmayacaktır) ve yine Mustafa Kemal'in, ödün vermez, ileriye dönük tutumu ile. kasa süre sonra gerekıi karakterini bulur. Birbirı arkasına geıen savaşlarla tükenmiş duruma düşen ulusun içinde, sürgünlerden sorumlu olarak aranan eski Ittihatçılann, millici asker ve aydının, tutucu bürokratlann ve önemli en iyi ırkadaşlarından çoğunun ioklü bir değişime hiç de elverişli olmayan durumıann» karşm, Mustafa Kemal, ulusal ve anti emperyalist bir nitelik kazandırdığı Kurtuluş Savaşını. satılmış devlete karşı devrimci bir bilince yöneltir. îşte, Kurtuluş Savaşı ıçm mtapta saptanan başlıca özellikler bunlardır: Devrimler için ortay. atüan eleştiri ve yergilere karşı, Doğan Avcıoğlu. kitabının belli bölümlerinde şu açıklamalrı ve yorumları yapıyor: «Köy Enstitüleri ile köyü kurtarma yolunda atılan ilk adımın, çıkar çevrelerinin ve bürokrasinin sert direniş ve tepale'j ue Karşılaşacağı açıktır... Eğer djş koşuüar değişmeseydj, bir sürü zikzak ve bocalamaya ragmen, tam bağımsızlık içinde çağdaşlaşma savaşt başarıya doğru yol alabilir ve Kurtuluş Savaşımn özlemi olan çağdaş halk devleti garçekleşebilirdi. Bu olasılığın bilimsel planda reddedilemeyeceği kanısmdayız. Oysa bu yol, daha 1939 yılmda Atatürk'ün bağımsızlık ükesine dayalı dış po. litikanm bırakılması ile kapanır.. Günümüzde, «Atacürk altşapı devrimlerini yapamadı diye yakmmak bazı ilerici çevrelerde çok yaygınlaşmı.ştır. Oysa demokratik çağdaş halk devleti kurma yolunu açık tutan Atatürkçü dış politika, başü başına bir altyapı devrimidir.» Başîca bir parçar «Kısaea, bupün Ustyapı devrimleri diye küçümsenmek 'Stenen t>u gerekli atııımiar, büyük çüçlükierle görçeKİpştirır... Bunlar. o günün özel koşuLarında. yainız Cumhuriyet'in sağlam temellere oturtuJnıası ve özgür dUşünce yolunun açılması için degıı nüiusun yüzde doksanını teşkil eden köyıünün mılletın efendisi yapılması. vanı demokratik devrimin gerçekleştirilmesi için de zorunıuaur Baş ka bir deyişle, altyapı devrimmın örınoşuıudur Bütün yaşamı boyunca l.öylüyü tutsaklıktan kurtarmek için savaşan ve halkçılığından mışku duyulamayacak olan İ. Hakk, fonnn,. Aiatürfe ün anladıgı anlamda layiklik iikesi tam uygulanmadıkça. ileri atılımlar vapılamayEcağını ve köylünün kurtanlamayacaeıru ısrarla yazar.» Alâmet ve Kıyamet umhuriyefin 50'nci yılında komünıst Bolgarıstan'dan enerji, şeriatçı Suudi Arabistan'dan dolar ve Detrol sağlamaya çalışarak «N'urlu UfukJör»ın 'jıdüiı çıkanyoruz. Bu iki ülke de vaktıyle Osmanh Devleanır oirer eyaleti idi. Bulgar çobanı, Hicaz Arabı diye tepeaen r>tığımız eski uyruklar şimdi bize yardına eder m)? diye remü atacak üale gelmişi.:; ama politika ağalan bu nalı pür melâlimize bakmadan çırpınıyorlar: Komünistlere at yok!.. Aylardan ben dünyanın öteki işlerini b.rattık çenel affın maddelerinde oyalanıp duruyoruz. Sanfc if^rcekr bir avuç genç dışan çıkarsa ülke batacak. ıçerde kajirsa kurtulacakr fıkir adamlanna pranga vtrmakta dcvaın eaersek, başımız göğe erecek... Simdiye kadar ermiş gibi Maliye Vsrgı Dairelerinin kapısına koskoca harfler'.e «tradeaiyle kendini vergüendiren halk mUlettir» dıve vazmışız. Ama azmanlar 1960"tan 1972'ye dek 9 nUyaı üraya yakın vergi kaçınldığım saptamıştır. Saptanan fru kaaarl Gerisini varın siz hesap edin. Arkadaşunız Bülent Dikmener'in gazetemizae vayımlanan incelemesinde sunduğu rakamlara göre gene! gelır vergisi içinde maaş ve ücretler vani ışçi ve msmurlar yüzde 66 oranında vergi ödüyorlar Bu oran 19b? vıunda yüzde 52 imiş; 1972'de jüzde 66'ya çıkmış. DemeK çaıişanların sırtına vurulmuş vergi yükü... Ve vük azaıaoğına artıyor Buna karşüık gene genel gelir vergisl içinde beyannamelılerın öaediği vergi oranı yüzde 34.. Bu rakam 1967 yılmda vüzde 48 iken, 34'e düşmtiş ı972'dp... Ve 1^0'te beyannamcli vergi yükümlüierinin yüzde 70'ine 7aknı M»liye'ye ayda 394 lira kazandıklanru bildirmişler Tanm kesimi daha da beter... Yapılan hesapiara göre tanm vergi gelirlennin genel vergiler içindekl rayı vüzde 1... Tanm ülkesı Türkiye'de 1971 yılında 29.400 tanmcı vergi vermiş; toplam 102 milyon lira... Oysa nüfusur vüzde 70'e yakını tanmda değil mı? Gelir vergisi beyannamelerinde 1 mllyono'an fazla e*> lir gösteren valnız 390 kişi çıkmış. Koskoca Türiciyp'de yııda 1 milyondan fazla kazanan 390 işadamı mı var? Hanı özel sektör gücü?. Ve şimdi soralım kendi kendimize: Böylesine bir vergi düzeninde vasayan tlüce kalönır mı? Fikir suçundan ötürü yazarlan zindana yollamak kolaydır. Uygarlık dışı her ülkede verirsin emri, *tarsm yazan içeri... Ama vergi toplamak kolay değildir traaesiyle kendisini vergilendiremiyen halk nasıl mület değilse, dofnı dürüst vergi alamıyan devlet ds kaltanmaya müstahak değildir. 1969'da 100 milyarlık ulusal gelirden bozuk düzerue vergi alamazken, 60 milyar kredij'i şuna buna dağıtmak yolunda şampiyon olmuşua BankaJardan ibadullaü kredi bir yana. Tekel Bakanının açıklaaığı «pbi ltö 1972 yılmda bazı firmalara devlet kesesindes M.5 milvar lira hibe edilmış. Bazı şirketler. çeşitli araç ve gereçleri gümrük vergisi vermeden vurda sokmitşlar; Devlet böylesine teşvik etmiş bazı tcişileri... Aynca Ticaret Bakanhğmın yaptığı bir çalışmada ithalâtçı mü?eahnitlenn j*üzde 46 kâr ettikleri açıklandı; bu kâr da devletin, halkın sırtındandır. Çalışan nüfusuc yüzde 2.5'unu barındıran ve ulusal gelirin yüzde 10'unu saglayan ticaret ıcestmıne 1963 vılında 15 milyar kredi açıtmış; Türkiye'de her 100 kişıye bir ticarethane düşerken ticaret kesiminde çaş) aeı kışiye de vılda 40.000 lira kredi düşmektedir. Ve ülkemiz böylesine bozuk düzenle ^rpık todtanma yoluna itilmişken, DU marifetl vapanlann politikacısı: Komünistlere af yok!. diye çırpınıyor. Aynı adamlar: Komünistlere ölüm!. diye teplne tepine ülkeyi bu duruma düşürmüşlerdi. Başka bir şey büaikJeri yoktur komünizm ticaretinden gayn... Türkiye dünyanın er şanslı ülkelerinden bin olarak görünüyordu 1930Tarda... Aradan geçen sürede eski eyaletimiz Bulgaristan'dan ve vılâyetimiz Suudi Arabiştan'dan vardım istemeye muhtsç ouruma düştük' Ulusal' gelir içinde endüstrinm oavı yuzae 20'yi geçemedi. Ne doğru dürüst vergi alaoiıdik kazarıandan, ne kalkınmaya yönelik bir kredi düzenı curabı'dJKBujrünkü Hükümet işte böylesine bozuk duzeno ucundan bir ilişeyim dedi, kıyamet bundan Koouyor. C Köylünün Kurtarılması Doğan Avcıoğlu, Ankara'da toplanan Meclis'te Mustafa Kemal'in azınlıkta kaldığını Rauf Beyın perde arkasından vönettiğj çoğunluğun, Büyük Taarruz'dan öncekı günlerde, Millî Misak'tan vazgeçilerek İngüizlerle uyuşulmasını, Sultan hükümetine YunanisLan'ın toprak istekleri konusunda ödün verilerek Mustaıa Kemal'den kurtulunabileceğinin hesaplandıgını söyledikten sonra şunlan ekliyor: »...Bu ta»sız cerçekler üzerinde uzun uzun duruşumuzun nedeni, koşullan ve millîci güclenn topıumsaı yapısın; hiç hesaba katmadan Kemalist devrimî küçümsemenin. son yıllarda ilerici çevrelerde dahi yaygmlasmasıdır. AtatürK altyapı devrimlerini yapamadı diye kolay eıeştimere geçmeden önce, bu koşullar iyi bilinmeli, bu «osulıar içinde ve emperyalizmle uzlaşmaya hazır tulucu bir çoğunlukla neler yapıldığı araştıntmatd»r. özetlersek, dünya savaşından halkın tükenmiş olarak çıktıği bir ortamda, emperyalizme tam teslimiyet gösteren, Anadolu'da Rumıuk ve Ermenilik kurulmasına karşı duraksamalı ve sınıriı bir direnişe geçen eşraf ile büyük kısnv yeterli anti emperyalist bilinçten yoksun bürokrı.ılara dayanarak bir anti emperyalist savaş başanya ulaştırıhr.» Ama elinde kılıç tutruğu için, o gdn her şeyl yapabüeceğıne, bi/.e hic bir şey biMkmayacak denli yapabilecegine inananlar, Mustafa Kemal'in bunları neden yapmadıgını, yazınuzın konu. su olan kitaptaki belgeler ve yorumlar karşısında. yeniden açıklamağa gırişmelidırler Demokratik çağdaş balk devleti ülküsü Dundan ancak yararlamr. Tanzimatçı Batıcılık Tanzimatçı Batıcılık, kurttıluşu (ona kurtuluş demek olanağı varsa). toplumumuzun bağımIı, ikinci smıf. sömürge ve buyruk kulu olmasını kaçımlmaz saymış. benimsemiş. umutsuz bir taklitçilik ve boynu büküklük akımıdır. Mustafa Kemal ise, başından sonuna degin. bütün davranışlarında tarn bir bağimsızlık öncüsüdür, bu inanışından hiç ödün vermemiştir. Kurtuluş Savaşı, başlangıçta, halkın ve eşrafın, Ermenilere va Rumlara karşı direnme kimligi içindedir, emperyalistlere karşı değil: bu olay, Birinci Dünya Savaşında. doğuda göç ettirilmiş Ermenilerin, Batı'da Adalara göç etmek zorunda bırakılmış Rumlann, savaşın yenilgi ile bitmesi sonucu, Pransızlann ve İngilizlerin desteği ile yerlerine dönmelen (banş içinde birarada yaşayan bu insanlan emperyalizm birbirine tardırmıştır) üzerine gelişir, bu bakımdan yerseldir. Gelişimin ulusal bir niteiiğe kavuşması, Mustafa Kemal'in bilinçli ve sabırlı politikası Ue gerçekleşir. Emperyalistlerin Anadolu'da Türktin kökünü kazıma girişüni, eşrafın, Çin'de ve Hintte olduğu gibi, emperyalistlere katılması yerine, onlara karşı çıkması sonucunu doğurmuştur; ama bu karşı çıkış başlangıçta çckingendir (giderek malma, caruna saldınlmaaa eşraf baş kal Konumuz açısından başlıca sorun şuradadın Cağdaş ileri bir toplum olmanın güçlü özleml içinde bulunan ülkemiz, Kurtuluş Savaşımdan eylem ve kuram bakımından yararlanacak mıdır? Bu soruvu sormanın bile gereksiz olduğunu düşüneeeklerle ben de birliğim. «Dün» sadece günümüzü hazırlayıcı değil. bize görevlerimizi düşündürme bakımından da bütün önemini konımaktadır. Ancak unutmayahm ld, Osmanh împaratorluğunun çöküşü ile ortada kalmış bir halkın yaşama istemini belirten Kurtuluş Savası üzerinde, özellikle son ramanlarda ve yine özellikle ilericiler arasında, tam bir buluşma olduğu hiç de ileri sürülemez. Çeşitli karşı düşüncelerden, şuracıkta. başlıcalannı sıralayahm: Kurtuluş Saraşı bir anti emperyalist savaş değildir; Kemalist eylemler. hiç de santldığı gibi bir derrim niteliğinde değildir: koşullandırılmış (ya da kandınlmış) olanlann devrim diye niteledikleri işler, bir takım üst yapı reformlandır: Cumhuriyet dönemi içinde alt yapı reformlanna girişumemiştir: Mustafa Kemal'in önayak olduğu değişiklikler. ülkemizi kapitalistemperyalist bttyük devletlerin dümen suyuna sokrnak için daha baştan beri ve ustalıkla uygulanmış bir stratejinin ürünüdür, halk bu gidişe katılmamış tır... Ikinci Meclislerin Yeri Prof. BAHRİ SAVCI TELLEDAClTIM ve TOPLUMSAL TV T elevizyon son yıllarda Ameri ka'da ve Avrupa'da yeni bir yönde gelişiyor: Kablolu televizyon örgütleri çıktı birçok ülkelerde. Böylece televizyon seyircisine sayısız seçim olanağı sağlanmış oluyor. Birçok ülkelerde televizyon tekellerinin karşısına dikiliyor bu örgütler. Telle dafıtım örgütlerine bir takım ödünler veriliyor. O laylara. siyasal olaya, siyasal sürece, siyasal olguyı ancak pek dıştan ve biçimsel açıdan bakanlar, ikinci meclislere pek önem verirler. Ondan, en iyi siyasal tercihe ve karara varmada. pek yararlı bir işlev beklerler. Anayasa düzeninin, ikinci meclislere böyle bir yer verdiğini sandıklan için böyle düşünürler. Sayın Demirel de böyle düşünenlerden birisi kesüdi. Bu yüzden, siyasal af ta«arısını perişan eden AP çoğunluğu ile İkinci meclisi tıpkılaştırarak, çimdl, 1973 seçimlerinde yitirdiği ağırlığı, bu yol ile kazanma çabalanna giriyor. Bu çabalarını bir Anayasal meşruiyete kavuşturmak istiyor. Oysaki bugün artık siyasal tercihin, siyasal kararın odak nokta'sı, ikinci meclisin. çok dışındadır. Hatta bu odak noktası parlamentonun bile dışındadır. Bir konu üzerindeki tercıh ve tercihin karara ulaşması özellikle ikinci meclisin. genellikle parlamentonun dışında bir sıyasal olgu olarak meydar.a gelir. Gerçek tercih ve karar, daha çok, parlamentonun dışmdaki odak noktalarında. fiili siyasal yaşamın bir olgusu olarak kurulur. Bu odak noktaları; baçta, hükümettir, partilerdir. Sonra ve ayıa zamanrfa hükümet ile partiler uzerîn3e" sürekll bir aksiyon gösteren sendikalar, dernekler, iş gruplan, »erbest düçün ve görüş merkezleri, basın, çıkar örgütleri gibi toplumsal gruplardır. Siyasal olay, bir son analizde, bu çeşitli toplumsal gruplar arasındaki etki ve karşı etki oluşumları ile vanlan rızalara, anlaşmalara göre biçimlen.ir, duzenlenir. Sorunu daha dar olarak yalnızca siyasal alanda ele alırsak, diyebiliriz ki, siyasal iktidarın belirmesini, bıçimlenmesini, düzenlenip hayata bir uygulama halinde yansıtılmasını deyimleyen tercihler ve kararlar, modern çağda, daha çok partilerarası ilişkiler ile partiler, bölümsel gruplar hükümet arası iliskilerden doğan bir «consensus» sonucu ortaya çıkar adı geçen toplumsal gruplar, fiili siyasal hayata getirdikleri ağırlık oranında bir katkı ile bu ise katılırlar. Burada parlamentonun Hlevim, ülkücü degil, gerçekci ve bilimsel olarak görmek istersek şu saptamajn yapmak zorundayız: Parlamento kendi dısında, fiilî siyasal hayatın bir olgusu olarak zaten kurulmuş bulunan bir siyasal tercihi ve karan; onu, bir kez de bir açık müzakere ve serbest tartışma ile Anayasal geçitlerden geçirmek suretiyle, ona hukukyal bir kılık kazandırma yeridir. Böylece ona kamuoyunca pek değerli olacak olan bir me<;ruiyet kazandırma yeridir. Yani tercih ve karar, aslında, parlamento dışında oluşur. Parlamento bu olguya hukuksal kılıgını ve mesruiyet temelini saglayıcı bir katkı getirmekle yetinmek zonındadır. Parlamentonun içindekl ikinci meclisier ise, bu yol ile siyasal tercih olgusunu katkılamada daha mütevazi bir yerdedir. Çünkü siyasal tercih olayı. zamanla demokratize olmuştur, halklaşmıştır. Onu deyimlemede, halkı doğrudan bir yolla deyimlediği kabul edilen birinci meclisier üstün duruma gelmiştir. Bu üstünlük öyle belirgin ve bir tarih verisi olarak öyle kesin halde yerleşmiştir ki, ikinci meclisleri kaldırma gereksinmesi bile duyulmaz olmustur Çünkü (belirgin ve kesin ÜStünlük birinci meclislerde olduğuna ve öyle kalacağına göre, ikinci meclislert, kendi mütevazi ölçülerinde, bir siyasal pratik değeri halinde kullanmakta devam etmede baa hafif yararlar elde edilebilir» denmiştir. Bilîmsel durum böyle ıken, bizim meclislerimizi dünyadakilerin üstüne çıkancı bir eda ile şişinerek «Bizim meclisierimiz müzakereci meclislerdir, tasdikçi değildirler» demek, havada kalart bir yanllş yargı olur. Bütün parlamentarizmlerde olduğu üzere, bizimkiler de «müzakere ederek tasdikçi» organ durumuna girmişlerdir. Hele ikinci meclisier bu müzakerelerini birinci meclisin genel nzası içinde yapmak rorundadırlar. Meclisleri özellikle ikinci meclisi otomatik bir tasdikçi tfurumundan ayıran bir özellik elbette vardır. Bu da, yukarda belirttiğimiz üzere: siyasal liderlerin ve toplumsal bölüm gruplarının daha önceaen belirledikleri tercihleri, şimdi, bir açık müzakere, serbest tartısma ve Anayasal prosedür yolu ile hukukileştirmek ve meşrulaştırmaktır. Bizim meclisİerimiz de bunu yaparlarsa modern görevlerini yerine getirmiş olurlar. Şimdi sayın Demirel, Türk parlamentosunun etkin dalı olan, çünkü siyasal teoride direkt olarak halkla bütünleşmiş sayılan birinci dalda yitirdiği etkiyi, ikinci daldaki çoğunluğuna dayanarak sürdürmek istiyor. Ama bu, ikinci meclise siyasal teorinin dediğine aykırı bir yer vermek olur. Siyasal teori iki dallı parlamentonurk kendısine, fiilî siyasal hayatın oîgusu olarak meydana gelmiş olan bir tercihe ve karara, parlamento içinde, açık müzakere serbest tartısma Anayasal prosedür yollarıyle hukukilik, meşruluk kazandırma rolünü tanırken, ikinci meclise de, bu hususta öncülüğü ve önceliği olan birinci meclisin iradesini çıkmaza sokmamak zorununu yüklenmiştir. Peki, ikinci meclis ne yapar? Söyledik; hem siyasal teoriye hem de Anayasal pozitif hukuka göre, şunu vapar: Siyasal hayatın getirmiş bulunduğu siyasal tercihe, bir parlamenter açık müzakere parlamerıter serbest tartısma Anayasal prosedür süreci içinde hukukilik ve meşruluk getirrr.e işinde, bir ikinci gözden geçirmenin ve düşünmenin soğukkanhlığını • faziletini getirecek bir ikinci, fakat mütevazi müzakere. Bu müzakered*e birinci meclisin iradesinin tarümar edilmesi, parlamenter hakkın bozulması olur. BÜTÜN DÜNYADA HIZLA GEIİŞMEKTE OLAN TOPLUMSAL TELEVtZYON, BtZDE DE DEVRtMCt BÎR ROL OYNAYABÎLİR ANCAK, SAKINCALI BAZI YANLARI DA VAR Telledağıtım deyince akla iki büyük uygulama türii geliyor: BÎRİNCÎSt: Televizyon yayınlannın kablolarla tek yönlü olarak abonelere bağlanması. Bunun çeşitli yararları var: Uzak ve daghk bölgelerdeki aboneler televizyon yayınlannı hiç parazitsiz ve antensiz izleyebıliyorlar. Ayrıca başkentten yapılan yayınlann dışında, bölgesel ve yersel yayınlar yapılabiliyor. Çeşitli özel, ya da karma televizyon ya• "dhtı neler kırka yakın yayından yararlanıyorlar. tKİNCİSİ: Seyirciye yayınlara katılma olanağı tanıyan telledağıtım örgütleri. Bu sistemin uygulandığı bölgelerde aboneler yayın merkezine çift yönlü kablolarla bağlamyorlar. Seyırcı. programın sınırları içinde, dilediği zaman düşüncelerini yayın merkezine duyurabiüyor. Merkez bu tepkileri ve düşünceleri de yayınlıyor. Böylece telledağıtım çok yönlü bir yayım gerçekleştirmiş oluyor. Bazı örgütlerde aboneler hiç konuşmadan, sadece bazı düğmelere basarak düşüncelerini elektronik yollarla belirtiyorlar. Bu bir çeşit seyirci oyu araştırması oluyor. Bazı örgütlerde ise abone!er kendilerine dilşünceleri sorulduğu zaman televizyonlan başında konuşarak yaymlara katıüyorlar. Hıfzı TOPUZ yorlar. Bir Ulkenln uygarlık ve külrür zenginliğini saglayan düçunce çeşitliğı yok olma tehlike. siyle karşılaşıyor. Kanadalı ünlü sosyolog Mc Luhan televizyonun etkisiyle bütün dünyanın tek bir köy durumuna geldiğini öne sürmüştü bir süre önce. Toplumsal televizygn bu dünya çapındaki köyün yanında bir takım sitelerin de kendi özellikleriyle yaşayabilmesine yöneliyor. Toplumsal TVr. Doğuşu Telledağıtım şebekelerinin kuruluşu yeni değil, ama bunlann toplumsal ve devrimci bir yönde kııllamlması yeni. Bunun başarılı ilk örneklerini Kanadalılar jyerdüer. 19.67"de Kanada'nın geri kalrniş bir bölgesinde (TerreNeuve'de) Sürekli Eğitim Servisi, Kanada Füm Ofisiyle birlikte bir kalkınma tasansı atmış ortaya. Bölgenin en ilkel yerlerinden biri olan Fogo adasını ele almışlar. Üzerind 5 bin kişinin yaşadıgı bu ada o yıllarda Kanada'nın en yoksul, en geri kalmış bir bölgesi sayılıyormuş. Hiç bir önemli üretim kaynağı yokmuş adada. Eğitim de çok tlkelmis. Film Ofisüıde çalışan gençler burada ada halkının yasayışını yansıtan belgesel 28 film çekmişler. Halk içtenlikle kendi sorunlannı anlatmış bu çekimlerde. Sonra tartışmah toplantılar düzenleyerek bu fümleri halka göstermişler. Adanın bütün sorunlan böylece ortaya çıkmaya başlamış, Sonra başkentte yöneticiler görmüş bu filmleri. Fogo adasının sorunlan bütün ülkenin üzerine eğildiği bir konu olmuş kısa zamanda. Filmciler yine adaya dön müşler. Bu kez kamera yerine ırfak video sesten başka görüntüyü de kaydeden makineleri kullanmışlar. Ortaokul öğrencilerine de öğretmişler video kullanmayı. Onlar da kendi sorunlannı kendi açılarından ele alarak yeni çekimlere girişmişler. Fogo adası denemesi böylece film, video görüntü kaydı ve televizyo Telledağıtım Telledağıtımın 25 yıllık bir tarihi var. Buna ilk önce Amenkalılar ba^ladılar. Bugün Amerıka'da telledağıUm yapan ortaklıkların sayısı 2.800, abone sa. yısı da 6 milyon. Yani, 14 milyon kişi izliyor bu yayınlan. Kanada'da abone sayısı bir buçuk milyonun üstünde. Telledağıtım yapan örgütlerin bazılan da toplumsal yayınlar düzenliyorlar. Kanada bu programlann en geliştiği ülke sayılıyor. Kablolu televizj'on örgütlert Belçika'da ilk olarak 1966'da kurulmaya başladı. Aboneler komşu ülkelerin yayınlannı izliyorlar. îngiltere'de önemli bir yeri var telledağıtımın. Abone sayısı üd milyona yaklaşıyor. Japonya'nm birbirinden uzak adalar üzerinde kurulmuş olması bu ülkede yirmi yıi önce telledağıtımı gerektirmiş. Sovyetler Birliğinde de telledağıtım gelişiyor. Kablolarla televizyon yayını izleyenlerin sayısı 50 milyonu buluyor bu ülkede. nun toplumsal kalkınmada kullanılması alanında en büyük den» me obnuş. Kanadalılar o yıllarda St. Jean gölü bölgesinde de eğitici televizyon alanında «Tevec» projesi denen dünyanın en önemli denemelerinden birini uyguluyorlarmış. Bu üd deneme çok uyancı olmuş. Gençler başka bölgelerde yeni denemelere geçmişler. tlk olarak kablolu televizyonlan da kullanarak 1970'te Thunder Bay ve Normandin bölgelerinde video ile toplumsal televizyon projelerini uygulamaya başlamışlar. Bir yandan da devletin yardımiyle «Videograf» denen güçlü bir video merkezi kurmuşlar. Bu videograf bir baktma büyük bir yapım ve dağıttm merkezi sayüıyor, bir bakıma d: ilerici bir sanat ocağı. Kafasında Uginç bir senaryo tasansı olan gençlere videograf çekim araçlan veriyor, gençler belgesel filmler çekiy orlar. Bunlar önce bu merkezde oynatılıyor. Basanlı olanlar toplumsai televizyon örgütlerine dağıtılıyor. Böylece kamera veya video alacak parası olmayan yetenekli gençlere geniş olanaklar sağlanmış oluyor. Fransa'da Fransa'da telledağıtunın gelismesi için bir süreden beri hü•••••••••• kümete büyük baskılar yapıhyor. IIH « • • • • • • • • • ı •••••••••n Çünkü televizyon yayınlan devletin tekelinde. Ama özel sektör bu nu yıkmak istiyor. Kablolu televizyon örgütlerine izin verilecek olursa derhal çeşitli bölgelerde yapım ve dağıtım merkezleri kuYAYINLARI rulacak. Büyük reklâm programlariyle de bu yayınlar destekJeAHMET UYSAL necek. Telledağıtım ve video ortaklıkları kuruldu bile. Çılcar çev releri bugün Fransız Radyo ve Televizyon Ofisini yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar. I Bir de temeldekı devrimci çerrelerden gelen bir baskı vu. I Gençler telledağıtım ve video ii. toplumsa. televizyon örguüerı Bütün kitapçılarda Kurmak ısuyoriar. HUkUmet bu ;iîeklern ve Dajinlann e.kisi>le •••••••••••••••••••••••••••••••••I 1973 yüı yaz başında üfc denerr.e oıaıak yedi «.entte teledagıtiina Cumhuriyet 3297 izin vermeK .oruncia kaGi. Toplumsal televizyonu ilk geliştiren kent Grenoble oldu. Bu aeutin ye ni Lir mahallesı olan V.Ueceuve' de 15 Aralık 1973ten ben sekiz bin kişilik bıı site halkı kendi televizyon programını kencu haKIYMETLİ EŞİM VE BİRİCİK BABAMIZ zırlıyor. Yüzlerce genç viaeo ma kinasıru kullanmayı öğrenıyorıar. Yöneticiler isteyenin eline video aracını verip istenen konularda füm çektiriyorlar. En ilgtnç uyguıama bu sitede oluyor. Oteki sitelerde durum olraz değişik. Bazılannda büyük gazeaziz ruhuna ithaf edilmek üzere 28ANisan/1974 Pazar günü telerin katıldığı karma ortakıkö|le namazmı müteakip Sultanahmet Camıinde okunacak lar kuruluyor. Reklâmcılığa yöne Mevlid'e bütün akraba, dost ve arzu eden din kardeşlerilıjor bu örgütler. mizin teşriflerini rica ederiz. Durum bu. Telledafıtımdan biî EŞİ ve EVLATLAR1 de ae ak bölgeler y^rarlanabiürler. Bütün dünyada hızla geliş nekte olan toplumsal televi7on bızde de aevnmci bir rol oynaya (Cumhuriyet: 3296) oilir. Ama televizyon tekelinı vıkarak telıeoağıüma dayanan özel yayınıarla ban çevrelere somUrü olanaklan sağlamak çok sa> caiı oir iştir. Toplumsal TV Çok yönlü telledağıtımın bir de toplumsal gelişmeye ve demokratik amaçlara yönelik bir uygulanışı var, ona da toplumsal televizyon deniyor. Bu sistemde amaç, televizyon seyreden bütün bir site halkı arasında ilişkiler kurarak çok yönlü haberleşmeyi sağlamak, her çeşit görüş ve dü«üncenın duyulup yayılmasını kolaylaştırmak. Şimdi birçok yerlerde kurulan yeni siteler kablolarla stüdyoya bağlanıyor. Toplumsal televizyon bütün bir site halkına kendini televizyon ekramnda görebilme olanağnu sağlıyor. Site halkı kendi sorunlannı ortaya koyuyo r bu ekranda, toplumsal tartışmalar oluyor ve sitenin ilerlemesi, gelişmesi için televizyonun aracılığı ile hep birlikte yeni yollar aranıyor. Programlan halk düzenliyor, yapım ve işletmenin gerektirdiği parayı halk sağlıyor. ulusal televizyonla toplumsal televizyon arasında önemli aynlıklar var. Biri ülkeyi her konuda birleştiriyor, bütün halk tek bir program izliyor, ama görüşlerde, kültürde, duygularda, zevklerde bir standartlamaya gidiliyor. İnsanlar kişiliklerini ve özelliklerini yavaş yavaş yitiri Mapusane Şiirleri Antolojisi İ. Yıllardır Beklenen Dev Eser EVLİD Mevlevî Âyinleri ÇIKTI Üstad Sadettin Heper'in yıllarca süren tiriz bir çalışma scnucunda hazırladığı bu dev eser, büyük boy 540 sayfa kuşe kâğıda basılarak satışa çıkarılmıştır. Notalanyla, güfteleriyle, bestekârlannm hayat hlkâyeleriyle Klâsik Türk Musikisinin 43 âyini şerifine bir arada sahip olabilirsiniz. Bayi ve kitapçılara verilmeyen bu büyük eseri sadece: TURtZM DERNEĞI: KONYA (TU: 2327) İRTtBAT BIROSL: AUtürk Bolvan, Sanü Han Kat 7 No: 708, ANKARA (TU: 25 56 24) adreslsrinden 250 liraya temin edebilir, ödemeli olarak isteyebilirsiniz. (Cumhuriyet: 3280) İ. ETEM AKTAŞ'ın ILÂN Yavrumuz Cenk'in hayatım kurtaran ÇAPA DERİ HASTALKIARI KIJNİGİ TEŞEKKÜR Prof. Dr. SEKRETER ARANIYOR Bir reklam ajansı, İngilizceye bihakkın vakıf (tercihan Arnavutköy veya Üsküdar Amerikan Kız Kolleji mezunu), ikinci dil olarak Almanca, dosyalama ve 10 parmak seri daktilo bilen en az iki sene iş tecrübesi olan genel müdür sekreteri aramaktadır. Müracaatların iş saatleri dahilinde 45 22 22 44 61 32 no'lu telefonlarla randevu alınarak şahsen yapılması rica olunur. İSTANBUL GÖĞÜS CERRAHİSİ MERKEZİ Döner Sermaye Satın Alma Komisyonu Başkanlığından Hastanemiz ihtiyacı olan 50 adet mitralaort sunf kalp kapağı kapalı zarfla satın alınacaktır. Malzemenin muhammen bedeli ve geçlcj temınatı hizalarında gösterilmiştir. Eksiltme; aşağıda yazılı gün ve saatte hastanede toplanacak komisyonca yapılacaktır. Eksiltmeye gireceklerin: 1974 yılj Ticaret Odası vesikası, geçici teminat veya makbuzlan teklif mektupları ile birlikte ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyon başkanhğına vermeleri, Müessesemiz 2490 sayılı tcanuna tabi olmadıgından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilecfiğine yapmakta serbesrtir. Postada vaki gecikmeler kabul olunmaz, Alınacak malzeme 50 sdet kalp kapağı Bedeli 348.000,00 Geçici teminatı 15.670,00 Ihalcnin Günü. Saati 16/5/974 Çarçamba saat ll'de Osman YEMNİ Ahmet MURAT Nevzat ÖKE ilk teşhisi koyan Mütehassıs Prof. Dr. Prof. Dr. KONGRE îstanbul Sanyer kazası Kısırkaya Köyü Kalkınma ve GÜMIleştirme Derneğinin olağan Ganel Kurul Toplantısı 5.5.974 günü saat 12. de Kısırkaya Köyü kahvesinde yapılacaktır. GÜNDEM: 1 Başkanlık Divan seçimi 2 Faaliyet hesap denetim raporunun okunması 3 tbralar 4 Yeni bütçenin görüşülmei 5 Yonetim Denetleme üyeleriyle yedeklerinin seçimi 6 Tüzük tadilinin görüşülmesi 7 Dilekler, istekler ve kapanış. Not: çoğunluk sağlanmadığı takdirde Kongremiz aynı yer, aynı saatte 12.5.974 günü yapılacaktır. Yönetim Kurulu Cumhuriyet: 3287 Dr. DUek KOCABALKAN, Aslstn ve klinik personeline teşekkür eder, saygıianmızı sunanz. Sevil Nevzat GÜRAY Cumhuriyett 328J Dr. Şükran TÜNALI'ya Cumhurlvet 3284 (Basın 14118) 3278
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear