29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CT7MHURÎYET 14 Nlsan 1974 smanoğuîlanmn erkek üyelerl de jrurda dönecekraış. Vaktıyle bir önerge ile ülkeden çıkanldıklarına tanık olmuş, daha doğrusu, butıa ihşkin yasanın 1924'te Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği gün, bu Meclisin bir merr.uru sıfatiyle, orada bulunmustum. Daha önce 1922de bir önerge ile saltanatın kaldırılması kararının venlmesine de orada tanık olmuştum. O Olaylar %e görüşler Şımdi, y:ne bir önerge ıle, onlann sade birer Türk vatandaşı olarak yurda dondüklerine tanık olacağ:z demektir. Bir ömürde, yakından seyredilen önemli bırkaç tarıh sahnesidir bunlar. Vakt:m oldukça pazar söyleşilerımizde bu sahnelerden bazı parçaları anlatmak isterim. Şimdiliit bunlan bir yana bırakarak, bu pazar. Osmanoğullannm yakından gördüğüm veya kendıleriyle üç beş sdzcuk konuştuğum kimi üyelenyle ilgiii kisisel amlanmı dile getirmek istiyorum. Osmanoğulları'nm Dönüşü Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU yanl saray bandosundan bir takımın katılması ds sağlanmış. Bando türlU marşlar ve havalar çaltyordu. Vapurumus Dolmabahçe Sarayı'nın önünden, adeta nhtıma sürünecek derecede yakın geçti. Bir ara: «Bak, bak, Dürrüşehvar Sultan» dıye birtakım sesler duyunca hemen ayağa kalkıp baktım. Sarayın önunde beyaz elbiseler içinde 13 • 14 yaşlarında olduğu izlenimini veren çok güzel bir kız duruyordu. Ben henüz onsekizimi tamamlamamıştım. O anda birtakım romantık duveular doldu içime. Dürrüşehvar adını ve omın diHere destan olan güzelliğini daha Istanbul'a gelmeden duymuştum. Bunu yalnız ben değıl, bütün okul arkadaşlanm bilıyordu. Veliaht Abdülmecit Efendi'nin kızıydı. (Bilindiği gibi. sanırım 1931 'de, bır Hınt Mihracesinm oğluyle evlendı.) Çabuk gelen romantik duygular, vapurla birlikte sarayın önünden uzaklaşıp, o çağiann dogal gereği olarak, çabucak kaybolup gltti. (Bugün de severim). Pistin karşı yanmdsM bir masada şık gıyımli bir erkekle ıkızler gıbı birbirine benzeyen, çok kibar ve güzel, gencecik ikl kız oturuyordu. Bunlar terastaki öbur kadınlar gibi dekolte olmayıp koyu renk kumaştan yanm kollu birer rop giymişlerdı. Erkek onlan sırayla dansa kaldınyor ve dans süresince kızlardan biri masada yalnız kalıyordu Böyle dunımlarda yalmz kalan hanım, kavalyeden veya masadakı yaşlı kimseden izin almarak dansa çağrılabilir Avrupa'da. Ben de bunu yapmaga karar verdim. Bir ara orkestra venıden güzel bir tango çalmaga başlayınca henuz onlar kalkmadan hızla karşı masaya gıdip erkege Fransızca olarak, yanındaki matmazel ile dansetmeme izın verıp vermeyecegmi sordum. Işaret ettığım kız dikkatle ızledıgım sırava gore bu dansta masada bekleyerek olanıydı. Erkek ona dönüp Türkçe olarak: «îstersen danset.» dedi. Ben bovle hiç ummadıgım vabancı bir yerde Türkçe konusıılduğunu duyunca heyecan ve sevinçle: «Demek siz de Türksünüz efendim.» dedım. Bunun üzerine gencin yüzü bırden karardı ve bana «Hemşirem dans bilmiyor. mâzur gorür.uz» dedı. Cıftler birer birer piste çıkıyorlardı. Ben kıpkırmızı kesilmiş, onlann masasının yanında ayakta dona kalmıştun. «Ben ıdare ederdim....» diye kekeledigimi hatırlıyonım. Tam masama dönecetim sırada genç kız kalktı, «Buyrun dansedelim» dıyerek yürudü. O anda cehennem azabmdan cennet rarmtlıgına geçmiş gibi oldum. Orkestra bir vals çahyordu. Dönmeğe başladık. Tek kelıme konuşmuyorduk, sanki dilım tutulmuştu benim. Uzunca bir süre böyle geçti. Sonunda söze o başladı ve benim Nis'te ne iş yaptıgımı sordu. îsviçre'de öğrenci oldugumu, Istanbul'dan döndüğümü, ertesı günü tsviçre"ye hareket edecegüni söyledim. O zaman' «Kusura bakmayın, ağabeyim hep böyledir. Hâlifenin akrabalan olduğumuz için burada Türk gizli polisinin talribi altındaymısız. Agabeyım her gördügü Türk erkeğinl polıs sanıyor» dedi. «Bilseydim rahatsız etmezdim. beni mUşkül mevkiden kurtardıgınız için sin çok teşekkür ederim» yanıtını verdim. Istan Onlar da İnsan llkokulda öğretmenimizin telkinlerfyle kendi küçuk dunyamı çok aşan hayal alemimde Osmanlı padisahlannı ve bu hanedanın üyelerini o denli kutsaüaştırmıştım ki, onlan sanki birer evliya sanırdım. Bir gün babama yönelttiğim sonı üzerine babam «Oğlum, padişah da senin benim gibi bir insan. Her devletin bir başı olur. O da bizim devletımizin başı. Ölürse yerine hanedanın büyük oglu geçer » yanıtını vermlş ve bu sözler beni adeta düs kınkhgına uğratmıştı. O zaman sekiz yaşlarmdaydım ve babamın özel öğretimi sonucunda smavla sınıf atladığımdan, yaşça akranlanmdan lki sınıf ileride bulunuyordum. bul*u hatırlayıp hatırlamadığım sordum. Boga» lçi'ni ve sarayı hayal meyal hatırlıyormuş. Tam o sırada dans bitti. Ve orkestra yine ara verdl. Onu masasma kadar götürdüm. Ağabeysinl ve yanındaki hanımı selâmladım, kendisine yeniden teşekkür ederek ayrıldım. Yerime ddndüğümde, yanımdaki masada bır hanımla iki erkeğin oturduklannı gördüm Ben dans ederken gelmiş olaraklarm. Bunlar da aralannda Türkçe konuşuyorlardı. Bır ara karsı masadaküerle selâmlaştılar. Sımdi anlatması uzun sürecek bir vesileyle orada bu erkeklerden yalnız bin ile de konustum. Bunu anılanmda yazdım, belki bır gün çıkar. Böylece o gün OsmanoSııllanndan Uç genç kız ile üç genç erkeğı vakından sörmüş. bunlardan iki erkekle konuşmuş ve bir sren? sultan ile de dansederken iki satır lâkırdı etmistim. Bu macera düş gibi geliyordu bana Ama gercekti. Demek bunlar. daha ilkokulda ö*rendi*ım Osman Gazi'nin kimbilir kaçıncı kusaktan torunlarıydı Yalnız son konııştııeiım masa kormum eenrin ismini öğrenmıstim: o da Osman admı taşıyordu. Genç Sultan hanımın mertçe davrar.ısı etkilemisti beni. Onu hiç anutamadım ve o aksamki kısa vasantıyı, daha o tarihte, eşime anlattım. Darümadı bana. Akıp Giden Zaman 1922'dc Istanbul'da eördüğüm Şehzade belki de havatta değıldir simdi. Dolmabahçe Sarayının öniınde ilk gençüğimin romantik izlerıne kansan o küçük kız çocuSu ealıba Hındistan'da büviik anne oldıı. 1931'de Nıs'teki otel terasında beni guç durumdan ve mahçupiuktan kiırtaran o küçük sultan hanım sımdi 60'ına merdiven davamış bir hanımefendi olsa çrerek. Daha ilkokulda Osmanlı padisahlarını ezberleven ve Saltanatın vıkılışı gibi tarihsel bir olava tanık olan bu satırlann yazaı. ve esi ise ikisi koeaman üç torun sahibi oldular. Durmadan akıp giden «usfa zaman» şu «insan» denilen malzemeyi nasıl da işleyip türlü türlü nıhsal, fiziksel ve kimvasal işlemlerden geçiriyor! Yerin üstünde bir türlü, altında bir türlü. Bizim hırslı polıtikacılann, hele Osmanoğullanndan yurda dönecekler arasında hayali ve emeli genış olanlar varsa, onlann enzân ibretlerine arzolunur. (1) Rahmetli Muammer Ağabey, o zaman Hasköy Cephane Deposunda före\li idi ve bu depodan Anadolu'va silâh kaçınrdı. Büviik zaferden sonra Anadolu'va gittl, rtttbesi çabok ?ük«eldi, fakat genç yaşta işitmc duvgusunu hepten kaybettiği İçin istihkâm yarbaylığuıdan emekll oldu. Bir Şehzade ve Bir Sultan Aradan on yü geçti. M22'de Istanbul'da buIundııgum yaz aylarında bir gün Beşiktaş'ta gavet şık bır fayton arabasının içınde, düzgun kalıph feM yana doğrıı eğik, giileç yüzlü, temiz giyimll bır zatın geçtığıni gördüm. Sağ elinl ara sıra kaşı hızasına götürerek iki yanda duran halka selâm verıyordu. Kulağıma: «Aaaa.. aaa..., şehzade...» sesleri gelince merakla baktam. Bu Osmanlı şehzadesi, babamm dediği gibi. gerçekten alelâde bir lnsandı. Ama ben ömrümde ilk kez bir şehzade gorüyordum. «Hain Vahdettin'in acaba nesi oluyor?» dıye düşündümdü o zaman. Yine aynı ay içinde bir cuma günü (o zaman tatil cuma idı) bir yardım demeği yararına Boğaziçi'nde bir vapur gezintisi tertiplenmişti. Dayımın oğlu istihkftm üstegmeni Muammer (Dorıık) (1) bunun için iki bilet almış. Öğleden sonra koprüden Şirketi Hayriye'nin 66 numaralı vapuruna bindik. Muammer Ağabey «Seninle Boğaz mehtabını da seyredeceğiz bu gece» dıyordu. Bu deniz gezlntlsine «Muzika1 Hümayun»dan, Unutamadığım Bir Dans Aradan, yaklaşık olarak, bir on yıl daha gpçti. îsviçre'de hukuk öğrenımi yaparken 1931 yazında bir ay içın Istanbul'a gelmış ve vapurla Marsılya üzerinden Avrupa'ya dönmüştünı. Bu arada bir yıl önce eşimle birlikte gıdip, bir takım hastalıklar yüzünden. bir şey anlamadıgım Nıs'e uğrayarak üç gün kaldım. Orada toplu bir gerlye kafılıp Monaco ve Monte> Carlo'yu da ziyaret ettim ve Monaco"nun ünlü oseanografi (deniz bilım) müzesiyle Monte Carlo'nun dünyaca bilinen kumarhanesini gezdim. îşte o günlerde bir akşam Nis'in denis kıyısj boyunca uzanan ünlü tngiliz Bulvan üzerinde sıralanmıs büyük otellerden birinin alt terasına girerek kendime bir bira ısmarladım. Bana göre şık bir insan toplulugu, güzel bir müzik vardı. Terasın ortasında da bir dans pistl görülüyordu. Azsonra Orkestra dans havalan çalmaga başladı. Ben de dansa kalkan çiftleri, içli bir imrenme il» seyre daldım. Gençliğimde dansı pek severdım. "ELİF OKTAY AKBAL Evet Hayır Şehre Akın ve Köy Kentler.. engin Batı uluslarının kalKÖYKENTLER GERÇEKLEŞİRSE, KIRkınızıasıridft şeclrlesmenin bîl ytlk payı vardır. örnegin BaSAL NÜFUS DÜZENLÎ BtR GELİR KAYtı Alman dev kalkınmasının yaNAĞI SAĞLAYACAK, ŞEHRE AKIN OLratılmasında şehırleşme payının ',• 70 civannda olduğu sdylenmelt DUKÇA ÖNLENECEK VE YURT EKONOtedır. Bu model gozonünde tutulursa, bızde kırsal hayattan kent MİSÎ GELÎŞECEKTÎR. hayatınm geçlşin kalkınmamızdaki etkisi, bizce olumsuzdur. 0 halde bu akışa engel olunacak tedbirlerin alınması mı dogru olacaktır, yoksa, ekonomik kalkınma hjzında küçümsenmeyeceic bir payı olan akını desteklemeit mi? lerl mantar gibi Ureyecek v« arŞehirleşmenin kaltanmamızda •a fiystlan anormal düiey'ers ıJSiçi .j|irs«üce sahip olrnası ae~ Sakıncalar T yükselecçktır. ,denryle,, hukümetlernniı tarafın örnegin tstanbul, Ankara, îz dan destek gördüfü brr gerçek. Blzde de 1940 yılından bu yana hızlı nüfus hareketlerine paralel mit, îzmir ve öbür büyük bırksç tır. Devlet Planlama Teşkılâtı' olarak gelişen bir kentleşme • şe kentünizde bu problem oüuin a nın beş yıllık kalkınma planlahirleşme goze çarpmaktadır. Son gırlığı ile işlemektedir. rmda bu konu «Sanayıleşmenın 3 Şehirleşme hareketleri k?n hızlanmasında şehirleşme önemli 15 yıl içinde sanayileşme ydn^ınleri ile kalkmmaya çahçıldıjına di haline bırakılırsa, bilinçsız yer bir etken» olarak yer almaktagöre, şehirleşmenin buna ayik uy leşme alarüarı doğacak, zamanla dır. duran, önem kazanan ve birçok beledıye hizmetlerinin ulaşarruya Ancak destek gören bu akının problemleri birlikte getiren bır cağı günümüz olanaklanndan uunsur olduğu gerçektir. örnegın zak sağlığa aykın yığmlaşma rr.er büyük bir kısmının «DaıreviGöç» olması ve peşi sıra getırbeledi güçlükler doğması yanm kezleri haline belecektir. diği problemlenn çözülmemesi da sosyal sınıflar arasında uçu4 Kırsal alanlardan kentler» rum doğması gibi. Bu ana prob akının yaratacagı problemlere nedenıyle, hükümetlerimlz taralemlerin yanı sıra, biraz ayrıntı zaman geçmeden, anında çözüm fından beklenen itici güce ulaşa. da olsa en azından şunlar da yer yollan bulunmadığı takdirde so madığını rahatlıkla sövleyebiliriz. alacaktır: nucun kalkınmayı yavaşlatacağı Köy kentler 1 Kentleşme ile meydana ge bir gerçektir. len sınulasma ekonomik, sosyal, Sanayie de tarıma da büyük Bu problemler aynntıya lnilinfiziksel, kültürel, mali, ulaşıma ce sayılmayacak kadar çoktur. katkısı olmayan bu akının teşvik ait ve turistik sorunlar yaraıacak Sıralamayı bir yana bırakarak, edılmesi, aksıne bulunduğu tır. bu konuyu kökünden halledece sabada verimli hale getirilmesi 2 Akınm çok hıslı olduğu ğinl sandığımız, yeni hükümet yollan aranmalıdır. Nıtekim yebüyUk şehirlerde konut problem programındakı köykentlere egi ni hükümet programı bunu el* leri doğacak, gecekondu mahaUe lelim: almıştır. Sanayileşme ile tanm İ Zi Daha dokunur dokunmas başlar bir çıtırtı. Ne varsa bu «este, ne varsa. Geçmiş, olanca canlılığıyle, güzelliğiyıe. Proust çayın kokusuyle donermlş eskt günlerıne. Bır kâğıt he'vasıdır beni de geçmiş zamana göturen. Daha el değer degrrıez baslayıveren çıtırtısıyle... Unutur insan kendini yıllarca. Kopanr kendi varhgının dokusunun en ir.ee en gizli iplıklerini. Sonra bır gün tüm avdırüıkların ortasmdadır. Geçmiş, gelecek, içinde oldugumu» an, hepsı bır aradadır, bir yerdedır. O kâğıt helvasının çıtırtısıdır, agızda eriyen tadıdır bunu yapan, içimizde sıkış;p kaJmıs bir fpzli dugümü çözen... ""ct Onüm'jz denizdi. sokaktı/ alabildtgine açık bir gökvüzü, •'•nzayan uzayan.. Baktıkça açılan, genifleyen . Üç kişıydik masa da. tçkilsr, mezeler, dostluklar. Hep, en iyiden en güzelden açmak sozü, yaşamm tadmı duymak. Bu, rakı masalannda olur yalnız. Bir tortudur yasam bir yana atılan Birdcn baku baktı «Bir kâgıt helvacı» dedı. Koştu gıttı, uç kâ*ıt uel^rasıvle döndü. Dur, bırak, demeden Koeaman çocuklardık. Rakıdan sonra kâğıt helvası yiyen. meze yapan. Nerden geldi b'r esin han?i gizli yandan. kapalı anıdan, eski eski eskiden... Elif Naci'nin Darüsşafaka resim galerısınde oçılan »ergislrd gezerken bu olayı hatırladım. Bir kâğıt helvasmın çocuklaştırdığı faşı oydu Beni de ortak etmişti o duygusuna, alıp götürmuştü eski gunlerine, çocukluk, ilk gençlik arkadaşı y*pıp çıkmıştı. îşte bütün bir omrün ürünü bütür. bj resimler. Daha önceki sergilerden tanıdıklarım, dost evlerinae gcrdüklerım, ilk kez karşılastıklanm... Bir çocuk dunyasm gezmeye benzer bır sanatçının evreninde dolaşmak Hele boyle bir yaşamın çeşitli evrelerini yansıtan bir sergıyı gezmek. D Grubunun kuruculanndan... Yanm yüzyıllık bir reslam, bir sanat adamı. Elıf Naci'yl zamanın hiç etkilemediğini «anır insan. Daha doğrusu Elif Naci'ye baktıkça zaman diye bir şeyin olmadığını... Zaman saçları aklaştınr, bir kaç çizgi ekler yuze, başka ne yapar? Içimızdeki insana, o yaşlanmayan çocuğa elini sürebilir mi? Elif Nacı gibi kendini yasamİa sanatın, dostlukla sevginin, her şeyin üstünde insan olmanın, insan kalmamn coşkusuna verebılmışse... Zaman kurşun rengi bir toz yağdırır ustumüze, elimizle filkelerlz, kurtarırı* kendimizi zamanın, yaşın ağırlığında», bulanıkhğmdan, karamsar etkisinden... Bir gülüştür, bir nüktedir, bir sevgili bakıştır, bir dostça sesleniştir, bir «anat tartışmasıdır kurtancımız... Kim anlar resimden? Bakmasını, gönneslni, duymasıru bilen herkes .. Bir delikanh baktı baktı da «Ben anlamıyorum bunlardan hiç bir «ey, duymuyorum» dedi. Bu delikanh doğaya bakamaz, denize bakamaz, sevdigi kızın yüzune bakatnaz, bilmez bakmasını 1 Kendine, kendi iç cfünyasma bakamaz. Ne «kendi. vardır ne de iç dünyası, ondan... Böyle biri ne anlayacak resimden, şiirden, öyküden. Bir de yaşlıca bir adam vardı o gün, her resimde birşeyler aradı, buldu, gördü de. Gitti ressamı kutladı, sajgıyle, sevgiyle yaklaşmak gerektiğını bilen bıriydi sanat yapıtlarına... Sanat yapıtı bizim ilgisizliğimizcJen, kayıtsızhğımızdan bir şey yıtirmez kı! Biz yakışmalıvız or.a, biz yaklaşmalıyız, ondan bir şeyler almasını biz bilneliyız. Sokaklar, köşeler, İnsan yüzleri, doğa görüntüleri, agaçlar. Otuz yıl öncenin Elif'ı. yirmi yıl öncenin, beş yU öncenın, bugür.un Her çağımızın bir duyuş, bakış çizgisi vardır. Hep aynı yerde durmuyoruz. Kimi zaman dışımızdakilerdır ağırlığmı duyuran, kimi zaman yakınımızdakiler, kimi zaman iç evrenimizdekiler. Bır sanatçı, dışı da çizerken, kendi «iç.inden birşeyler, bir çok şe'ler katar. Elif Nacı'nın sokakları, koşe başları, portreleri b;r fotoğraf değil. kendi duyarlığının yan sıması gerçekte. Somut'tan soyuta dönmüs sonra.. Renkler dünyasında yitirmis kendini, sevgiyle, dosüukla. İç dünyamızda her şey somut değüdır, hatta hiç bir şey somut değildir düşlerimizde, hayallerımizde demek daha doğru... Elle tutulmaz, gözle anlaşılmaz seylerdir bunlar. Bir ağaç, bir yüz, bir ev, iç evrenimizde başka bir eğaç, bir yüz, bir ev olur, hatta biçimsel değişiklikler de değişir, ne eve, ne yüze; ne ağaca benzer. Doğayı kopya etmek değildır sanat, doğaya bir sey, bir şey eklemektir katmaktır bence. N« demiş gumrükçü Rousseau'ya bir köylü «Ne resmi bu?» «Ağaç, şu gordüğüa ağacın resmi». Köylünün sorusu ilginçtir: «Orada duran ağacın resmini yapacaksın da ne olacak?» Sanatçı doğaya, insana bir «şey» eklemek, bir anlam, bir yeni duyarlık katmak zorundadır. Onu sanatçı yapan da doğanın, lnsanın, toplumun yorumlanmasıdır.» Elif Naci'nin tüm yapıtlan yok bu sergide elbet. Ama çesitli dönemlerinden en seçkin yapıtlar var. Hepsi orada, Çemberlitas'taki sanat galerisinde, o kadar yakınımızda, yakınımzda.. Kendinizi yoksun kılmayın bu güzellikten. bu tatlı duygudan. Bir kâğıt helvasmın çıtırtısını, tadını duyar gibi olacaksınız insanlığınızı, yasamayı, seviyi, birşeyleri.» Ismail F. SOYSAL sal sahada modernleşme birbfrinı tamamlayan iki unsur olduğuna göre, başka bır soyleyışle sanayileşme tanmın ılerlemesıni, teknık olanakların uygulama alanı bulduğu tarım ise sanayileşmeye hız verdiğine göre «Dairevi göç» ıçmdekı vatandaşlarımızı kendı sahalarmda üretken hale sokma yollarını aramak gerekmektedir. Yeni hükümetin programında Köy • kentlerın kurulması ilkesi vardır. Bu ilke nufusun büyük kentlerde yığılmasını önlemek, Koy kentler cıvannda yeni Iş» sahalan açmak, sağljk ve eğitinT gibi her türlü sosyal ve. Jcamu hizmetlermın bu Köy • kentlere ulaşması amacını tasımaktadır. Yeni hukümetin bu bnemli ilke si bir gün gerçekleşebılırse kırsal nufusumuz düzenli bir gelir kay nağı temın edecek; «DaırevıGoç» içındeki vatandaşlanmızın büyük bır çoğunlugu yılm belirli aylarında bır mıktar para elde etmek uğruna göcebelikten kurtulup köyunde, tarlasında, bahçesınde çalışarak kendine ve yurt • ekonomısme faydalı olacaktır. Yi ne bu ılkenin gerçekleşmesi saye sınde kentlerdeki sanayi kuruluş ları ve öbür ış yerlen mevsimlık işçilerin yarattıih problemlerden kurtulacak ve en önemlisı vasıf sız olarak işbaşı yapan bu vatan daşların işi kavradığı bir sırada tekrar koyüne dönmeleri ile uretım düşuklüğü yaratmalarının önune geçilmiş olacaktır. skıler «insicamlı» derlerdi, tutarlı j'erine... Birblrini tutmayan sözler söyleyene, sap derken saman dıyenlere iyi gozle bakmazlar, çıkışırlardı: Konuşmanda insıcam yok! Günlük yaşamda bile böylesine önem taşır tutarlılık. Ancak bazı aptallar, deliler, kafasızlar bırbırını tutmayan sözlerı rahatlıkla sövler; bir gün öyle, bır gün böyle, bir gün şöyle konuşurlar. Ama bu tür msanlann sdyledilderine değer verilmez. Dıyelım ki kahvede dış politika tartışılıyor. Müşterilerden birinin ağza köpürmüş; veryansın edıyor Yunanıstan'a: Palıkarvalara haddini bildirmeli, enerjik dı? politika uygulamalı, gerektiğmde sılâha davranıp canına okumalı!... Trakja'dan bir yürüsek beş saatte Atına'ya vannz. İvi güzel... Aynı adam beş dakika sonra: NATO bizim hayat damarımızdır. NATO'suz olamayız, yasavamavız. Can düşmanımız komünistlere karşı bizi koruvan tek örgut N'ATOdur .. dıvebılir m ı ' Belki kahvede çay höpurdetip tavlada kapalı katııya hepvek atarken böyle konusanlar vardır, ama toplumda sağduvu ve politık bilınç öylesıne gelişti ki orada bile bırisi çıkıp tutarsızlıgı ortaya koyabilir: Hemşerım' Biz Yunania savaşa tutusursak NATO'nun Günevdoğu kanidı çöker. NATO'nun güneydoğu kanadı çöktü mıi. komünıstlerın karşısında savunmasız kalırız. Sen ne biçim konusuvorsun? Bu ne perhız, bu ne lâhana turşusu? Kahvede sohbet eden vatandasın bılıncı bu duzeve vukselmışken. gazeteterde ahkâm kesen, köfevazarlıgı yapan, tutucu sıvas: partınin önemli mevkiinde oturan kişılenn tutarsız hamasi soylevlerle ortalığı birbırine katmasma ne denır' Adına kısaca NATO dedığımız Kuzey Atlantik Antlaşmasınm Kuzeyınde. Ortasında, Güneyındekı müttefıkler arasında boylesıne garip ve çelişkili bir durum yoktur. Ama GUneydogu kanadına geldik mi, Şark başlıvor Şark başladı mı, tutarsızlık da baslıyor. Bugün sokaktaki adam hem Yunanıstan'm. hem Turkıye'nın ikmal kavnaklannın Amerıka elınde olduğunu bıliyor. Şimdi yazar bu gerçeği ilerı sürerek mılli savunmp politikasını elestirse, Amerika'ya bağımU olduğumuzu ve bunun ulusal sakıncalannı hatırlatsa, tutucu kanattan hücumlar hazır: Komünist, vatan haını. NATO düşman»! Türkıye'yı 25 yılda Atatürkçu polıtıkadan kopanp. gefirmişler bır çıkmaza sokmuşlar. Saye; şahaneae çeldıgımız yerde çevremıze bakıvoruz: Sovyetler düşman.. S Ü . rıye düşman... Irak'ta Sosvalıst Ba<ıs Partısı vaı ki, hafazanallah .. Bulgarıstan felaket... iunanıstan ise büsbutün düşman . Kıbrıs'ta Makanos kuyumıızu kazıyor.. Sozün kısası çevremız düşman dolu. Biı ortasınaa vfüey! .. Elimize palayı alıp çıksak alimallah hepsinı oıtirirız Ama Amerika'nın ruhsat vermesi gerekiyor. Yunanıstan sefenne çıkmak içın pek sabırsızlanan ve bu yolda ortaıığı bırbırine katan Babıâli erkânına soruyorum: Dıyelim ki ya Allah deyıp yola çıktık. Bu kea Johnson değıl Nixon, Ankara'ya bır mektup dayayıp, 1947 Antlaşmasına göre elinizdeki silâhlan ancak bizim iıân verdiçimiı yerde kullanırsınız, derse ne yapacagız? Sovvetlere dönüp: Sen bize yardım et .. ml diyeceğız? Atatürk'ün dış polıtıkasında üç ilke vardı: 1) Bağımsızlık 2) Tarafsızlık 3) Bloksuzluk Hiçbirıne riayet edilmedl bunlann... Bugün eeldiğiml» yerde Ecevit Hükümetinin Yunanıstan'la anla.çmazliklan teknik düzeyde görüşmelerle çözümlemek ıstemesi çok «NATO'ca» oır gorüştür. Hukümetın üy^len so.nımiuz kışıler değil ki başka türlü konussunlar. Ama Dakıyoruz Babıâli Zulfıkarlan hem: Kahrolsun Tananistan... diye bağırıyorlar... Hem de: Taşastn NATO! varlıfcımıı NA'IO'va bafü... diye şakşakçılık yapıvorlar. Beyler r byi <7jl<frjnjjdj|.. ^no rurko» tuta/Ulıir var ne r de Osmanllca ıı E Tutarlı Olmak EŞEKKÜR Aziz Vârlıgırru» vefatı dolayısiyle eeaaz* merasimine iştirak eden, çelenk gonıîeren, telefon, telgraf ve mektupla acımızı payla*an ve bizzat evimize kadar gelmek nezaketinl gösteren do«t ve akrabalarımıza teşekkür ederiz. A İ L E 81 IMuzaffer Emin Zor/u'nun; ILAN Osmaniye Cumhuriyet Savcılığmdan CİNSt Ekmelı (Beheri 750 Gr. (Tektip) Koyun ett kemiksiz Meşe ve çam odunu 12 kalem kuru yiyecek maddesi Miktın Adet 90.000 Ad. 1000 Kg. 60.000 » Beherlnln Fiyatl lira Kurus 1.87 30.00 Muhammen Bedel l i r a Kurny 168300.00 Teminat Lira Kurus 12622.00 2250.00 1630.00 «630.11 Geçid 38 3oooa.oo 21600.00 89395.00 1 Osmaniye Cezaevinin 1974 mali yılı olan ve yukanda gösterüen yiyecek maddelerl 2490 aayılı kanunun 31 lnci maddesi gereğınce kapalı zarf usulü üe satın alınacaktır. 2 24.5.1974 Cuma günü saat 10'da ekmek, aynı gun saat 10.30'da yiyecek maddeleri, aynı gün saat 11'de et, ve aynı gün saat 11,30'da odun ihaleleri Osmaniye C. Savcüığında toplanacak olan komisyonca yapılacaktır. 3 Teklif mektuplan geçlci teminat ve Ticaret Odası belgeleri ihale saatinden bir saat •vvel Komisyon Başkanlığına tevdi edilecektır. 4 Ihalelere ait şartnameler her gün mesat saatlerinde Osmaniye Cezaevi MüdUrlugünda görülebilir. Postada vukubulacak gecikmeler kabul edılmıyecektir. Duyurulur. (Basın: 136732968) Köy kentleri projesi konumua (Radar Reklam:428/2960) üzenndekı olumlu sonuçlan yanında memleket ölçüsünde şöyle bir fayda yaratacakar: Batı' » • • • • • • • • • • » • • • • • » » • • • nın kalkınma modellerindeki ile • ri ülkeler sanayüeşme yolunu aş mış, bu yoldan zor veya kolay • geçmiş ülkelerdir. Gen kalmışlar arasında sayüan ülkemizin, sanayi sektöründeki kalkuıması ile gerçekleşebıleceğine göre Köy kent ilkesi bu yolu daha Eskişehlr Otogar, Bursa Santral Gara] tesislerinlo otokısa zamanda ve ölçüde geçmebüs gıriş, çıtaş alanlan ve kapalı garaj sahalan Işletümek mize ve içinde bulunduğumuz ge Uzere kiraya verilecekür. ri kalmışlık ortammdan çıkmamıza yardım edecektir. Bu lşe ait ihale dosyalan Ankara'da T.C. EmekU Sandığı Genel Müdürlüğünden (Genei Muhasebe MüdürlüğU •••••••••••••••••••• ödeme Senrisi) tstanbul'da Emekll Sandığı Istanbuj trtibat MUdürlüğünden (Sirkec 1 Mimar Kemalettto Caddesl NurDOKTOR han) ıs saaUeri dahilinde 50^ TL. mukabilinde temln edt lebilir. TARIK Z. KIRBAKAIC Teklif verme müddeö 20.4.1974 Cumartesl günü saat Ueıi, Sa« ve Zührevi ',' X 12,00've kadardır. Hastalıklar Mötehassın < • • Sandık füaleyı yapıp yapmamakta ve dilediğine yap• tstıklal Cad. Parmakkapı < > X makta serbestür. (Basın: 13454/29fr No! 66 • Tei: 44 10 73 • • T.C. Emekli Sandığına Ait KİRALIK GARAjLAR •••••••••••••»»••»»•o »••^•••••••»••••••••••••••••••»••••tt»»»»»; ! IslanbulEsenler Belediye Başkanlığından • • X Belediyemlz hudutlan dahilinde bulunan Nine Hatun Mahallesl muftelif sokaklara ait kanalizatyon Inşaatı 2490 sayılı kanunun amır hükümlerine göre lhaleye çıkarılmıştır. 1. Saati: tsiB Beyanıı L Tarihl: Kesif Bedeli: G. Temlnatı Kanalizaıyon inş. Kanalizasyon ins. 4«î. 980. 12 TL. 598 476. 98 TL. 22 389 20 TL. 27. 689. 07 3. » 1974 3. 5. 1974 15. 30 16. 00 ENiSEBZEHALi KİRALIK KALORİFERLİ DAİRELER 3 oda, 1 salon, gömme baryo, çift tuvaieı IKXI 1200 TL. Etiler ülusyolu oto talim sahası yanı. Gazete Muhabirlen Sitesı. Tel: 27 88 02. Görmek ıçın şanrivede Eıiia bürel veya Mustafa Beylere müracaat.. Eksiltmeye Gireceklerde Aranan Vasıflar 1 Mürıcaat Dilekçesl İle, a) Bayındırhk Bakanhgından alınmış asgar! (C) grubu müteahhltlii, karned b) 1974 yılına alt ticaret odası belgesi 2 Kanunl ik&metgahı 3 Temınatı Belediyemiı veznesine yatırdıSma dalr makbus 4 Meskür ış evıafında bir i? yapmış olmatı. 5 Teklif mektuplınnı ihale saatinden bir saat evvel ihale komlsyonuna vermlf olmssı. 6 Postadaki vaki gecikmeler kaale alınmayacaktır. Not: tsteklllerin daha fazla bügl İçın Beledıyemiz Fen tşleri Müdürlügüne mQracnstl»n riea olunur. (Basın: 13620/2965 • CVİNİZM BMKASI • HERKESİN BANKASI Cumhuriyet • 2 7 » • » • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • » • • • • • O 93 • •• » » • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • »• • • • • • (Basın: 13487/2963]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear