01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 12 Nisan 1974 iir Ustüne yazsam ne iyl oluıdu! Ama ya^ın dergilennae bile şiire değgın yazı pek az görülciügüne göre, gazetecie bu konuya değinmek garip bir çekingenlik verijor bana «Bütün soruntenmız çözümlendi de, sııa şiire mi geldi?» sorusu ile karşılasacakıı.uşun duygusu içinde buluyoram kendimi. Son yıllarmda, Ataç, nerdeyse yalmzca dil konusu üstüne yazmıştı; bu yüzden onu, politik bakımdan çok yoğun olan o dönenı içinde, güncel olayiara boş vermiş, dahası «kaçak» bir ya•zar diye çekiştırenler olurdu. Saiıki dil üstüne değil de, boyuna şiir üstüne yazsaydı güncel olay düşkünleri yine o biçimdî suçlumıyacaklar nııydı onu? «Bunca önemli soruı.umuz dururken...» sozleri ile kendini belli eden mantık, hangi konuyu önemsiz kılmaz Ki °özümüzde! Bakışımızı gerilere doğru çevirseK, carih ıçintieki en ünlü bilimseı buluşlan. *anatsal yaratıları incelersek, tümünüıı doğnıdan do&ruya insan yaşamma, insan sağlığına ve mutluiuğuna yönelik nice tehlikeli olayla ve gene toplumun alın yazısına etkin olacak a c e siyasal kaynaşma ile çağdaş bulunduğunu görürüz. Bunlardan biri çok gülümseticidir: «Kosullu refleks alamndaki buluslarm yaratıcısı Rus bilgini Pavlof'un. 1917 yılı olayları içindb, köpek salyaları üzerindeki incelemeleriyle ufraşırken, bir sabah laboratuvara geç gelen genç yardımcılarmdan birine nerede kaldıgını sorması ve o genç yardımcıdan «İhtilâl çıktı Bay Pavlov>, yarutını alması üzerine, «Size ne?» üemesi pek ünlüdür Onun için köpek salyası her şevden önemliydı o sıra. «Dünyayı Sarsan On Gün» adiı o çok ilginç kitabında John Reed, Moskova'da, ihtilâl günlerinde, bir yandan sokak savaşları olurken, başka bir soıcaktaki kahvede, zengin bayanlann ikindi çayı içerek dedikodu yaptıklarını anlatır. $ gerektir. Homeroı'un «su»dan doğduğu yaygındı İlk çajda. Icanısı Din ve Estetik ANLAM NERDE? Melih Cevdet ANDAY düzen sayılamaz. Ne yapacaksıruz ki. kişi. o andaki içgüdüsü ile davranır, türünün genel durumu ile ilgilenmez. Ama o şene. durumun saptanmasj da pek kolay duğildir o sırada. lenemez Hastalıklarla girişilen savaşım arfla da onun bir işe yaradığını söyleyen çıkrramıştır. Platon ünlü «Devlet»inde, bütün sanatlan (şiir, resira, tiyatro). üçüncü dereceden birer tak lit olmalarından ötürü yasaklar. Çunkü varlıkların ilk örneklen idea'lardır onca, idealan tanrıiar yaratmıştır, böylece diyelim bir maranRoz, masa ideasını gözönüne alarak ona benzer bir masa yapar, ressam İse işte o masanın resmini'yapmakla üçüncü sıradan bir taklit işine girişmiş olur. «Hiç aslım yapabilse, taklidine özenir miytfi0» diye soran Platon, Homeros'u bile yerer. Onun söyledikleri ile bir devletir» yönetilemeyeceğini, bir savaşın yürütülemeyeceğ:ni, bir hastamn iyileştirilemeyeceğini anlatır. Bu büyük filozofun, sanatlan hiç çekinmeden yers çalarak inancını dosdoğru ortaya atması, gerçekte onun gibi düşünüp de, gösterişte sanatı yüceltmeye kalkanlann ikiyüzlülüğünden yeğdir. Ama r.e oluyor, yalancl bir yüceltmeden sanat yarar yerine her zaman zarar görüyor. Eski toplumlarda büyücülük, falcılık gibi gö revleri de üstüne almış olan ozanın durumu ise daha başkaydı elbet. Bugunkuler gibi gereksiz, yararsız bir kişi diye bakılmazdı ona. Kurultaylarda ona danışıhrdı, çünkü ozanın tanrısal bir niteliği olduğuna inamlırdı. Dede Korkut'un yür yıllarca yaşadığının varsayılması bundan olsa Neye Yarar Böylece ne oluyor? Ben senln yasamını, davranışlarmı yanhş volda görürken, sen benira tutumumun hiç de yerinde olmadıgmı söylüyorsun. Yalnızca davramşlar, tutumlar değil, uğraşlar, çabalar. özgün çalışmala bile, biçilen bir önem ölçütüne göre sıralanivor. Kımi talihsiz uğraşlar vardır ki, astenın ııer zaman sonlannda yer alır. Sözgelişi «şiir sanatı» bunlardan Biridır bence. Bana, «Peki ama, listenin her zaman sonunda yer alan bu sanat neye yarar?» diye sorsalar, kaçamağa kaıkmadan «Hiç bir şeye.» derim. Biliyorum, şıirin etki gücüne inananlar, benim böyle bir yanıt vermem karşısmda, «Olamaz, yanlıştir, şiir yararlıdır» diyeceklerdir. Ama besin ve seks gerekmesi, demelc ki tikelin ve rürün !>ürmesine yarayar. bu i ö gerekseme yanında, şiirin hanj;: büyük gücünden söz edilebilır? Şiir sanatı hemen onlardan sonra gelır demek istediğim sanılmasın, kim bilir büginlere ya da bilgiçlere sorsak. araya dana kaç kalem şey katarlardı! Sözgelişi her nang! bır savaşta, şiirin tüfekten daha önemli olduğu hiç de söy Belli bir anda yaşamın çeşitli kesitlerlnden örnekler alınıp bir araya getiTilse, egıeneeli bir derleme mi ortaya çıkar dcrsuıiz, yoksa üzücü bir göninüm mü? Öyle ya, bir hasta öldürücü bir sancı ile kıvranırken, ötede Daşka bırinin tiyatro seyretmesi, ya da birinin savaştığı a n . da, bir başkasının cinsel ihşkide bulunur olması, toplu yaşam bakımından pek uyumlu bir Ama tek tanrıh dinlerin dünyasında tann sözcülüğü, kimi dinlerde tanrının ta kendisj de sayılar» yalvaçlara özgü bir ayrıcalık olarak özümsenince, ozan bir yana itildi. Bu dönem içinde tanrıyı ve dinî şakıyan ozanların bile afaroz edilmesi ise, gerçekten üzerinde tfurulması gereken bir konudur. Sözgelişi Ingiliz ozanl ve ressamı Blake'in başına böyle bir olay gelmiştir. Neden derseniz, Blake, dini bir «estetik» durumuna dönüştürmüştür. Din dışında bir estetiği hoş göremezlerdi dindarlar. Bilgl gibi güzellik de kutsal kitaptaydı. başka bir yerde aranamazdı. N'itekim bizde de «meviüt» bağnaz dincilerce hiçbir zaman iyl karşılanmamıştır; «hatim» rfururken. «mevlut«a yer vermezler onlar, bid'at sayarlar Gene o mantıkla, bir mimarlık ürünü olan «minare» de bid'attır. Çünkü Muharamed Peygamber'in gününde «minare» yoktu. Burjuvazi çagında i?e ozan büsbütün ortada kaldı. «Kazanma»nın tek ve en önemli. en yararlı uğraş sayıldığı yerde, onun bir işlevi olamazdı. On dokuzuncu yüzyıl ozanlarımn çeşitli içkilere düşkünlüklerini, içine düştükleri bu yalnızlık durumu ile açıklamak yanhş olmaz. Sonra devletin tarih boyunca görülmemiş bir güce erifmesi, bireylerın. bireyi ortadan kaldıra cak denli sıkı ve korkunç bir iş bölümü içine yerleştirilmesi, ancak madcfesel üretime katkıda bulunmanın. yaşam için gerekli şeylerden pay almağa hak vermesi gibi olgular İçinde, oza nın durumu büsbütün anlamsızlaştl. O da bugün ne yapıyor? Anlamsız anlamsız konuşuyor. «Ben madem buymuşum, onun gereğini yaparım» demek istiyor. Belki bilme den, çağımızın anlamsız bir yanını da ortaya koymuş oluyor böylece. İyl de ediyor bence.. Sanki anlamlı denilen sözlerin kaçında anlam var? Ben bugün şiirden söz etmelc istiyordum, «anlam» engel oldu. Başka kez deneriz. Kurgulu Fıkra nsanoğlu bazan turşu kurar, bazan saat kurar, bazan hükümet kurar, bazan hiçbir sey kurmadan kurar. Insanın hiçbir şey kurmadan kurduğuna kurgu diyorlar. Gelin bugün hiçbir şey kurmadan kuralım. O gün kassbanm kurtulu? günüdür. Halkın «hamasl» duyguları saat zemberegi gibi gerilmiştir. Ama kasabah uyanınca ne görsün! Okul binasında orak çekiçli bir kırmızı bayrak hafif rüzgârla sallanıp duruyor. Ne yapar kasabah? Şehir elli yıl önce kapitalizmin emperyalizminden kurtarılmıştır ve bu olayın yıldönümüdür. Ama halk orak • çekiçli bayrağı okul binasında gördüğü zaman anma töreni yapacak yerde komünist avına çıkmaya hazırlanır. Zaten gece karanlığında bayrağı gizlice asan kişilerden birisi yüksek yere çıkıp nutuk atmaya başlamıştır: Kalkın ey ehli va:ar.: Ortalık birbirine girer; öğretmenlerle öğrencilere saldırır halk... • Şu anlattıiımız kötü bir kurgudur ama. yaşamda kurguluk niteliğini aşmış; kaç kere planlanmış ve uygulanmıstır. Geçenlerde Harur.ıye ilçesinde tasarlanan oyun budur. 1955 yılında Atatürk'iin Selânik'teki evinde bir MİT aianı bo'mba patlattı; Istanbul'da bir MİT ajanı bu olayı gazetesinin manşetine geçirip halkı kışkırttı; 67 Eylül olayları patlak verdi; o dönrmin solcuları da hapse atıldı • üikemizin içinde bu oyunlan oynayanlar var. Bazı kişiler tavla. ya da iskâmbil yerine böyle oyurvları oynamaktan hoşlanırlar. Bir de uluslararası alanda daha büyük oynayanlar, milyonlara rest çekenler bulunduğunu biliyoruz. Acaba onlar nasıl oyr.ar? Kuralım biraz: Doğu Akdeniz'de Kıbns'ın stratejik önemi bUyuk. Ada Ostünc'e TürkYunan tartışması da sürüp gidiyor. Vaktiyle Amerikan cenahından bu »artışmanın çözüm yolu olarak bir plan önerilmişti. Buna göre Tiirkiye'ye Ada'nın kuyruğunda avuçiçi kadar bir üs verüecek. öte vanı Yunanlılara havale edilecek. Böylece «Taksim» gerçekleşeoek... Lefknşe, Washin)rtonAtina yoluyla Ortadogu'daki tasanlar için sağlama bağlanacak... Kurgu bu ya, biraj; daha geliştirelim: AMna'daki askerl cuntaya bir zafer gerek iktldannı RÜÇlendirmesi için... Kıbrıs'ta patlayacak. ya da patlatılacak bombalardan sonra Yunanistan Ada'ya çıkar. Bizler de daha önceden saptanmış ve aynlmış toprak parçasına çıkarma yapanz. îkiüç çatapattan sonra ortalılc günlük gülistanlık ve «talcırtm» gerçekleşmiş olur. Bir yandan Ankara, blr yandan Atina zafer şenliklerini davulzuma, bando.mızıkayla kutlamaya yönelirler. Kıbns sorunu da böylece çözümlenir. Olur mu böyle şey? Olmta a n » kurjru işte... Vaktiyle bu konu epey lcurulmuştıı. sonra işin zembereği bozulacak diye korkulduğundan vazgeçildi. Şimdi gene kuruluyor mu bilemem? • Başka kurgular da rar. Barzant kurgusu var. Ege Deııizi kurgusu var, afyon kurgusu var, varoğlu var. Bir ülkeye CIA sızdı mı, ellne olanaklar geçirdi mi, kurgular çoğalır elbet... Bugün Türkiye'de ülke ve dünya sorunlannı azçok bllen aydın çevreler her kapının ardında CIA'nın gölgestnl görüyorlarsa, suç kimdedir? Dünyanın mazlum ülkelerindeki çeşitli CIA operasyonlan üstüne kaçıncı kitap cıktt? Çat Santiago'da, çat Atina'da, çat Ankara'da birtakım RÖrünmiyen adamların göleelerl toplum yaşamma vuruyorsa, lıurguiann yoğunlaşmasına şaşılmaz. Ne var ki kurgular, aydınlann sağlıklı ve yürekll düşünmesini engellediği zaman da hoş karşılanmaz. Hiç kuşkusuz ne Amerika herseye kaadlrdir. ne de CIA... Mazlum ülkelerdeki başansızlıklan, basanlanndan çoktur. Cirünmiyen kuvvetlerde Tann gücü gibi bir kuvveti vehmedip tesbih böcegi «ribl Javnlm«k devrimci mantıfeına ters düşen bir *yıptır. V« bu söyledigimiz bir kurp" değil, gerçeğin ta kendist. • Halktan Yana Birşeyler oluyor şu son günlerde ülkemizde. Hem de çok iyi şeyler. Kırruldamalar var halktan yana. Yurdun en küçük kentinden başkentine dek bir uyanış bir diriliş içine girmiş sanki tüm insanlar. Seslerini duyurur olmaya çahşıyorlar kamuya. Toplantılar bildiriler daha olumlu daha içtenli oluyor. tzleniyor toplantılar, okunuyor. Bunun en iyi ömeğinl ilk kez bir Bakanın da katıldığı TÖB • DER seminer çalışmalarında görüyomz. Yülarca öğretmene sırtmı dönmüş Bakanlann yanında ilk kez elini uzatıyor, gerçekten bir bğretmen olan Sayın Bakan Üstündağ. Yanında genel müdürleri, şube müdürleri de var. Var ama onlar hâlâ eski ahşkanlıklarından kurtulamamışlar? Yanaşmıyorlar, sokulamıyorlar öğretmenlerin arasma. Bir kaynaşma, bir yaklaşma yok bu kimselerle öğretmenler arasmda. Gorülmüyor böyle birşey. Nedeni var elbet tüm bunlann: Herhalde biz bu lnsanlara nasıl oldu da, şunun bunun isteğine uyarak kıydık, diyorlar, kendi kendilerine, onun İçin de sokulamıyorlar öğretmen lere. Halktan kopmuşlugun, halkın içinden gelen ve halk çoğucu olan öğretmenlere yanaşmamakla beliren yabancılığı biz burada bir kez daha görüyoruz. Ama, bir Bakan var aralannda. O öylr. mi? Hayu, halk çocuğu olmanın örnefini gösteriyor bizlere. önce yıllarca küçük görülmüş, bütün haklan elinden alınmış, sınıtma banş gönüllüsü sokıüarak onuru kınlmak istenmiş, boynuna yular takılarak sokaklar da sürüklenmiş, beş yüzü, bini bir aracfa diri diri yakılmak isten miş ve arasında Bakan değil, bir genel müdürünün bir şube müdürünün dahi gtrmedigi, (YtfCEL'den beri) öğretmenlerinin arasına giriyor, onlarla oturuyor ve onların dertlerini dinliyor. Onlarla gelecek üzerine konuşuyor. Ve mikrofonu eline alıp; «Eğitimdeki aksakhklan düzeltirken sizlerden yararlanacağız. Halkın dertlerini en iyi bilen sizlersiniz. Köyde kentte halkla birlikte sizsiniz. Alacağımız her kararda mutlaka sizin sesiniz ve hisseniz olacaktır. Kısaca şunu belirtmek istiyor Sayın ÜSTÜNDAG: Bundan sonra eğitim ve öfretim planlanmızan ulusal yönü üstün olacak ve bunun içinde bizler yabancı uzmanlardan degil sizlerden ilham alacagız. öfretmenler için iyi bir umut, Sayın Bakan için de iyi bir başlangıçtır bu. Tartışma ÖCRETMENLER ARASINDA... lışmalannı deneüedim. Görevlnl benımsememiş öğretmene az dtnecek kadar bir sayıda rasüadım. Yaptığım araştırmalarda bunlann çoğunun ya okulda iyi yetiştirılmemiş olması veya özel problemleri bulunması ya da olumsuz yöndeki cesaretini işinin mevkiin den, siyasi gücü bulunan akrabasma güvenmekten «lan kijUer (Bunlar terörcüdür) olduğunu saptadım. YÜCEL'DEN BU YANA İLK KEZ BÎR MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖĞRETMENLER ARASINA KARIŞTI öğretmenlerin umltsizlilt v« moral bozukluklarına düşmesinin bir nedeni de Bakanlık örgütü ile olan Uişkilere dayanmaktadır. Bakanlığm öğretmen kitlesinden kopuk olması. ögTetmenlerin haklı isteklerinl geregi gibi takip etmemesi, onların özlük haklan ile ilgili işlerde degişik ve ka. rışık kararlar vermesi. siyasilerin etkisi altında yaralayıcı kararlar alması sebep olmaktadır. Bunla ra bir de ü efitim yöneticllerinin iigisizliği eklenince öğretmen kendisini boşlukta hissediyor. Bir llitöğretim Genel Müdürü duşününüz ki bir ili ziyaret eder, o ilde 4000'in üstünde öğretmen vardır, bu öğretmenlerle konuşmaktan kaçınır veya onlar. la görüşmeye lüzum görmez, ilin teftis kuruiu mensupları İle 40 dakika soru sorma hakkı tanımadan kısa toplantı yapar ve ayrılır. Görüşmenin sonucu havanda su dövmerün bir benzeri olursa bu millet eğitim sorunlarının çözümünü daha pek çolc yıllar bekliyecektir. öğretmenin teşviic ve takdir görmesi yanında parasal durumu da önem taşımaktadır. Aldığı para ile geçinemeyen, etrafına öurmadan borçlanan, heie bir de anne ve babasına yardım etmek zorunda bulunan öğretmen bu sıkıntılan giderecek yan gelir sağlayacak işler aramakta, okuluna, öğrencisine narcaması gereken ener.jısıru öbür sahalara yaymaktan kendisini kurtaramıyor. ögretmenin girrtiği bu çıkmazın sonuçlarının nelere mal olacağını düşünmek gerek. Ercüment Ekrem Hülâgu lUcöfretim Müf tskijehir ' AKBANK ı TASARRUF SAHİPLERİNİN İSTİFADELERİNE SUNAR Büyük Kaybımız İPLİK veDOKUMA SANAYİ A.Ş' nin (SERMAYESİ: 40.000.000 TL) SENDtKAMIZIN Kurucusu, Türk Işçl Smıfınm önderlerinden büyük insan Onur Kuruiu Baskanı ZÜHTÜ BABA'yı <Tetey) kaybetmenln üzüntüsü içindeyiz. Bütün isçüere başsağlığı, ailesine ve yakınlanna •abır dlleriz. İHRAÇEDECEĞİYILLIK DİSK'E BAĞLI TÜRKÎYE GIDA SANAYÎÎ İŞÇİLERİ SENDÎKASI Salim KARA Öğretmen İST. Cumrıuriyet 2928 Öğretmen Ve Destekleri ÖĞRETMENLERtN MORAL GÜCÜ YENtDEN SAĞLArJMAU. Rahmetli Sabahattin Eyüboğlu hocamız «Eğitim geleneklerimizi değiştirebilmek yasalanmızı değiştirmekten çok daha tordur» derdi. Sorunların çözümü bu cüm lede ifade bulduğu kamsındayım. Eğitim sisteminin değiştiriUp geliştirilmesi zaman istiyen çok önemli bir sorundur tabii. Bu konuda ben önemli gördüğum öğretmen sorununu kısa olarak açıklamaya çalışacağım ve tartı şalım , Bu sorun öncelikle kaliteli öğretmen yetişürme sorunudur. An cak biz yetişmiş öğretmenlerin (mevcut öğretmenlerin) korunma sı, iş basında yetiştirilmesi, onla rın kırılmış bulunan moral gücünün yeniden sağlanması, kendisine güvenen, üstlerine güvenip se vip sayan, özlük haklannı rahat lıkla arayabilme cesareüne kavuşabilen, mevcut bunalımlarmdan kurtulabilen duruma getirilmesi sorununun halledilmesini istiyoruz. Dokuz yıla yakın mufettişlik ha yatımda bine yakın öğretmenin ça DtŞ TABtBt Anapara ve faizlerinin yadelerinde ödenmesi Bankamızca garanti edilen Tahvillerin satışına Bohçekapı, Beyoğlu, Galata.Ankaro/merkez, Adona/merkez, izmir/merkez şubelerinde doğrudandoğruyo.diğer şubelerimizde de .,• ,. ; . adı geçen şubeleritniz aracılığı ile SATI^A AR2EDİLMİİ OLUP AZ BİR KlKIAR HAMİLİNE MUHARRER 10.000 LİRALIK KÜPÜRLER HALİNDE 10.000.000 LİRA TUTARINDA 5 YIL VADELİ foizli VEFAT Bedia Onal'ın eşi, Alptekin, Turgay ve Oktay Ünal'm babalan, Nilüfer ve Ayd» Ünal'ın kayınpederi. Irem'in sevgüi dedesi. Sivas'h, Harp (Jkulu 193? mezunlarından MEET ASKER JSm. P. YB. veftt etmiştlr. Azi» cenazesi (12.4.1974) Bugün Şişlı Camiindekı öğle namazını müteakip, Zincirlikuyu'da ki ebedi istirahıtgâhına tevdi edilecektir. Allah rah met eylesin. MUHSİN ÜNAL A İLE S t TEŞEKKÜ R Uzun süre devam eden rahatsızlıgıma yerinde teşhi» koyup prostat ameliyatımı yapan, beni yeniden sıhhatime kavuşturan değerli hekim Ajaği Gureba Hastsnesi üroioii Kliniği Şef BU TAHVİLLERİN ANAPARA ve FAİZİ VADELERİNDE BANKAMIZ GlŞELERlNDE ÖDENECEKTİR 3 C Op.Dr. METİNSÜER ilt ameliystımda bulunan ve vakın ilgilerini üzerimrien hiç bn zaman eksik etmeyen Dr. Faruk BAL, Dr. Artin MEZUDAR v» Dr. Mehmet MUNLA'ya «rnelivat hemşiresi Melihs Oguzer'e Kofus Hetnsiresl Nurşen riamm ile p»ns«mBnpıl»r Mehmet Tu» tar ve A!l Kılıç's mirmet ve şükranlanmı sunarım. ALİ DERHtÇ ORHAN TÜZÜN Saat 13.30 1930 Samatya Cad. Noi 400 TEL: 21 75 83 j> Cumhuriytt 2911
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear