Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURlYET 8 Arallk 1974 emokra'îimlz sarılığa tutulmus blr ha^taya benzıvor. Ve hastalık sık sık nuksettıgır.den demokrası de renk değıştirıyor! Kimi zaman otoriter, kimı zaman parti diktası, kimi zaman asker diktası, kimi zaman anarşıst, kimı zaman faşist gorunümune bıirunuyor. K:mı zaman da, şimdiki gıbı, solgunlaşıyor renksizleşıyor Ve bütün bu saydığım donemlenn . hepsinde bır halsizlık, bir bitkınllk kaphyor onu... Tıpkı larüık hastaJan gibi.. D görıişleır Sanlık Olan Demokrasimiz Hıfzı Veidet VELİDEDEOĞLU dından sirldetlî bronşlt ve en kötüsa, hekimin mutlak ıstırahat oğuau ıle basladı bj ıs «Mutlak lstırahat» yanı pljamaları gıyip yatakta arka iıstü \atmak Ben bunu yapamarfım. Yatakta yat>am da kafanın ıçındekı beyın hücrelerine nasıl anlatmalı harekets'.zhk zorunluğunu. O v lar hareketsiz durmujor kı. Evet yapamad.m mutlak istırahatı telefonda bıle «Dinleniniz lütfet» dıyen sevgılı. dost ogutlerıne rağraen. Yapamadım ama büyük blr halsızlik ve ardından goz ıçlerınden başlavarak bir renk değiştirme surecı başladı vucutta Yeniden doktor, tahliller v? yeniden, en kesın biçımde bır «Mutlak ıstıra^at» öğudü öfkelenmek para etmıyor boyle durumlarda. Boyun eert^k ve «ırdık vatağa tlâçlar, iğneler, serumlar.. Doktora soruyorum, neden olur bu sarıhk dıye Sevi'ğım blr veâenım olan değerli dokforum Lâtınce terımlerle dolu açıklamalarda bulunuyor Bunların içinden anlayabildiğim şu • Karaciğer h ıcreleri islevlerinj yapamadıkları için safra elementleri bagıraağa geçmeden kana kanşıyormus. tedavi edilmezse kanı zehırlermıs Demek bu sefer is ciddi Gozlenmin ıçl san, hatta kırmızı Tenım sapsarı Sanderilı ırktan oldum sankı Bızım bağnaz ırkçılar duymasın. Belkı beni Turkten saymazlar Idrar lse kıpkırraızı «Evet> cîivor doktor, «Kandakı iafra insanın ıç organlanna boyasını bulaştırır ve bu boya k:lca! damarlardan derıye san olarak yansır Ama idran kızıl renkli vapar » rerek kantmı yıkıyoriar. Onlann karşısmda serjm da para etmezdı. Serura ayn bır dert ve 5 saat sııren avn bir tutsakhk yaşantısı oluyor Bıitun vaşamım boyunea ılk kez takıvorlar bu nesneyı koluma. Sar.ki kum saatınır. su ıle ışleyen b'.r benzenSerum Iıkıdı yukarıya asılı şışeden hemen altındata küçuk hazneye damhyor, oradan da ucuna ığne takılı mce bır boruyla kolumun damarrna gidiyor. Daldkada 60 damla Hıç bu kadar damla saymamıştım ömrümde Bır dakıkada 60'dan saatte 3600 damla eder îş 5 saat surdüğıine göre, gensını artık sız hesaplayın. 5 saat 5 gtln gibi gehyor msana Bilmem eski yazılanmdan bınnde hiç anlat mısmıydım: îzafılik teorısım kuran ve gençllğınde Isvıçre'de oturan Emstein bu teori üzerine konferanslar vermek ıçın Amerıka'ya gıtmlş. Bır konferansını dinlemek Uzere hızlı adımlarla konferana salonunun bulunduğu yer» dofru jrürilyen bir Amerikalıya rastlayan arkadası: «Hayrola..» demiş. «Nereye bövle acele acele'». «Çok ılglnç bilimsel bir konferansa gidiyorum'» demıs ve onun da gelmesını ögütlemiş arkadaşı Yolda ıkincı Amerikalı konferansçının klm olduğunu sormuş ve aralarında şu konu'şma geçmfş: Konferansçı Einstein'dlr. Kımmış bu Eınstein?. Canrm hiç duymadm rra, lzaflllk teorlıml kuran ünlU bılgin. Ne demek izafilik teorisi? Şu demek kı, evrende hıç bir şey kesin değılmış. Depisik durumlara ve koşullara gttre aynı şey baska baska bıçimlerde değerlendınlebilirmiş. Bır şey anlamadım. örnegin giızel bir genç kızin yanmda bir saat oturursun, bı sana W daMka kadar r kısa gelir. Çok kızgın bir sobanuı yanmda seni zorla btr dakika tutsalar bu da sana blr saat kadar uzun gelir. Demek ki zaman ölçüsu duruma göre degişiyor. l?te izafilik teorisi budur. Bu açıklamayı dinleyen Amenkalı durmuş durmuş: «Demek büvük bilgin dedigin bu adam böyle genç kızlarla, sobalarla mı ugraşıyor?» demış. Bır rürlü normal rengınl bulamıyor demokrasımız. Çunku hastalık surup gıdıvor. Dok torunu bnlamıj oruz, ılâcını bulamnoruz îlâcı, kımısl nı=bi temsîl \ ontemini bırakıp eskisı glbi çtığunluk sı>;temıne donmekte, kımisı dar boi?e sistemınde, kımisı devletin en yüksek başına parlamentovu dağıtma yetki«ini vermekte an\cr Kımı«ı de halk yıemlarını sosval adalet yasamına kavusturacak blr düzenin kurulmasında goruycr bu ilâcı Bunu sungünün ucur.d'a arajanlar da var. Serumun damlalarını sayarken bir yandan esld anılan, bir yandan da bazı Amenkalılann kultürstizlüğıinü karıkatürleştiren yukanki fıkrayı düşünerek mlhneti kendıme zevk etmeye çalışıyordum. Başta dedigim gibı bu satırlan yatakta dıkte edip yazdırmak da ayn bır zevk oluvor benim için Heîe kolumda serum iğnes! takılı ıken bir sevgıli insanın zıyaretı veya telefonu «Serum mıhneti»m bir süre için büsb'jtur unuttunıyor ve dakıkalann nasıl geçtıgı anlaşılmıyor «Demek kolumda serum iğnesı takılı iken bile izafilik teorisi hem olumsuz, hem olumlu yönde ıspatlıyor kendıni.» diye düşünüyoram içımden. 1 :J 1 1968 I97fl Avrupa'da ögrenci eylemlsri 1968"de başladı. Aynı yu Türkiye'de gençlik eylemleri patlak verdı. Üniversıte bğrenc en, boykotlara, ışgallere yöneldıler. r EUnnnde dövızler, rankratlar, sokakiarda gosterı vüru\ üşıcrıne cıktıiar. ç»ğdas üniversıte ıstıyoruz.. Ögretımde eşitlık ıstıyoruz.. Haksızlığa paydos . Onıversiteler kosuşmus bir düzenin rahaveti ıçme gömUlmuştü ve kopuktu Türkiye'den. . Kürsüierdekı öocalar yabsncı toplumlardan aktanlmış soyut oılgr'en ÖSrencilere nakletmekle yetiniyorlardı. Ülkesinin vaş*mına d8nuk canlı bır bılım çabasi yoktu. Ar&ştırma mceleme yenı yapıtlara yönelme ver.ne, asistanhktan emeklıl'ge dek bır surecı tembel yaratıklar gibı yaşamak ve kapatmas geçerlıydı. Sosyal ve ekonomik bilimlerle u»raçan fakültelerde çoğu hocalar 185Ü'de kalmışlardı. 185o'den sonrakl oluşumun dersleri ise şöyle verüirdi: Marks aldanmıştır.. Kehanetı gerçekJeşmemiştir. Sosyalıstlerin yanılgılan.. Sosyalist gorüşü savunanların llen sürdükleri flklrlerin geçersız olduğu meydana çıkmıştır.. Ögrencıler 1960'lara kadar hocalarını saygıyle dınlemışler, Marks'ın kotüluğunü, Engelsm rrııkropıugunu, sosyalızmın ne beter bir düşünce olduğunu, solculugun cehennemlık sayıldıgını bellemislerdi. Ama 1960'tan sonra Universite dışında bır sol akım gıderek geliîmı*, yazılar, makaleler, incelemeier, çevırıler çoğalmaya ve yogunJa*maya baslamıştı. Gençler oğrenmeye hevesliydıler Batı'nın sağcı duşünürîerının fiklrlerl, hocalannın kürsü malzemesıydı, ama solcu düsünürlerto ne dediğı gençlere duyurulmuyor, anlatılmıyor, öğretılmiyor, yalnız ıçötüleniyordu, Öğrencıler Batı uygarlıgının solcu düşünürlerımn fikırlerıni üniversıte dışından öğrendıkçe, profesörlenne karşı bır kuşku başladı ıçlerinde .. Ve bu kuşku 1968'de eyleme dönUşttl. Çocuklar daha iyi bir universite istiyorlardı. özgürlük içinde bılım öğretimi istiyorlardı. Çagdas dünyadan kopuk dershanelerde uyku vericl konferanslardan kurtulmak istiyorlardı. Sagın ve solun tarihsel akımlarım ögrenmek istlyorlardı. Ne var ki bu istemlerin tümü reddedildl. Üniversitelerin tutucu hocalanyla zamanın sağcı iktıdan bütünleştiler. Çocuklann karsısına cop. yumruk. komando, siyasl polis, hatta tankla çıkülar. Üniversıtelerdeki reform akımlan, giderek voğunlaştı ve düzen de^isikligi isteklenne dönüştü. Siyasl iktidarca kurulan gızli üslerden hareket eden meçhul katiller, gençlik llderlerini birer birer öldürerek, universite olaylarını bir silShlı çatısma biçimine dogru ltelıyorlardı. 12 Mart faşızmi, bir silindir gibi geçti Universitelerden... Gençlerin gençlikleri üzerinde tepinmeyi kurulu dtizen adına görev belliyenler, vapmadıklannı komadılar, gençler zindanlara atıldılar, işkenceden geçtiler. daragaçlan turuldu gençler için .. 12 Mart'ın kocamış cuntacılan, gençlikten öç alıyorlardı, dUsmandılar gençliğe, yeniliğe, bilime, özgürlüğe, erderae... Sonuç: îlerici gençler tepelendl, öldürüldö, siyah blr örtü atıldı üniversitelerin üstune ama Universitelerimizde gerçek biı reform yapüamadı. Simdi yü 1974. 1968'den bu yana altı yıl geçmlşttr. îlkokul çocuklan üniversıteye yetiştller Iru altı yılda.. Avrupa'da, Fransa'da, Almanya'da 1968'de patlayan gençlik eylemleri, Universitelerde gerçekleştirllen refonnlar ve tiınan tedbirlerle daha o yü durdurulmuştur. Türkıye'de ise 6 yıl sonra universitelerde eençıer bıçaklanıyor, kurşunlanıvor. boykotlar süregeliyor, ve ünlversiteler gerçek bır reformdan hâlâ uzak... Dile kolay, 6 yıl bu.. Ne yeni yetişen çocuMar reform istemekten bıktüar, ne kocamıs ihtiyarlar, gençler! tepelemekten, ezmekten, yok etmekten mktılar Yazık çocuklarımıza ve yurdumuza yuh olsun kocamış polltikacüanmız*, profesörlerimlze .. Sanlık Dede'nin Kerameti Bir de Sanlık Dede «rehyor akhma S saatllk serum tutsaklığında Altı veya yedi yaşımda iken yme boyle sanlık olmuştum O zaman annem. bırkaç komşu hanım ve Hafız Nene adırıdakı jraşlı bır kadm beni, Çorum'un kenannda, Osmancık volu Uzennde iğde ağaçlanyla çevnli «Sanlık Dedeımin mezanna götürmüslerdi. Hafız Nene bır tatım dualar okuduktan sonra burnumun alnıma bıtiştigi çukura bir çız?i çizdi Hafif de kan çıkan bu çizginm yen bugün hâlâ durur Bir adam da kurban kesti ve oraya biriken yoksullara dağıttı. Bana o zaman ne serum taktılar, ne de igne yaptılar. Yalnız bır süre okulu ve sokagı yasakladılardı. Çok kolay bir tedavi yöntemı bu. Şımdı mümkün olsa da Sanlık Dede'ye gıtsem ve Hafız Nene'nın kızını veya torununu bulup burnumu kestirsem. şu serunıdan herhalde çok daha rahat bır tedavi biçinu olurdu diye düsünüyorum. Eğlenceli mi? Ama hıc kımse yığınlara hukuk inancını, demokrası ınancını aşılamak yolunu seçmiyor. Çiınku halkın balk tarafından halk yaranna >onetı!me=;ı demek olan gerçek demokrasi bupun polıtikada «ÎÖZ sahibi olanlardan çoğumın l=ıne seimıvor. Demokrasıvı kendi zümreleri ya rsr'na ve kendı çikartan ıçin isleven bir çsrk clarak girmek mn or bunlar Butun tedırglnlik ve .D?7nokra=ı «arılığı» ışte bundan dnğuvor Ve bu ır>rf«nlerie,hele su son haftalarda sıytsal >?am hareketsiz, durgun ve tnsanın içinde memleket kaygısı olmasa bir bakıma eğlenceli Cfç'vor. Ama «Zevk anın mirsadı ibretten temasasındadır» divemiyoruz bır îurlü. Bu eglen ce, halkın deyımıvle, «Kabak tariı verdl» artık. Bu nedenle. I7in verirseniz söyle«imırde po'.it:ka.ı bırakıp bır başka eğlence'i konuyu ele alalım Ve gerçek sarılıktan söz pdelim. Aslınia bu koru da pek öyle eglenceli « • * yılmaz Ha=tal'ğn eğlence isi olmaz çürkü Fakat î'tenırse en traıık olai'ann bile bir eğlenceli vam bu'unabilır Hem bulmalı bu yanı. Bır traıık riurumun «adece üzüntülü vanı voğunlasır=a gozlenmıyın onürde, o durum matematik kurallarına eore. E'.tgHe traıik «Karesı», trajik «Kubu. oluverır ve yıkar ınsanı Bu nedenledır ki eslcı ozanlardan bıri: «Mihneti kendOye «evk etmedir âltmde hüner, Gam a şâdii felek böyle çelir bövle gider» nVmış Ben de ovle vapmaya çalışıyorum Ve ha\at atkadaş.mın «Bu hafta \azma«an ne olur sankı'» dive onlemek isteme'îine raÇmen şu satırlan hasta yatağımda lov'eyıp vazdırmakta zevk arıj orum. Evet, ben de sanlık olmuşum «evgıli okurlarım. Zaten demokrasımızi sanlıga henzetme fantazisi şu anda çektğim hastahktan eeldı aklıma Önce nez'.e, tonra grip, yük«ek »tes, • • ! » Ulusça Tedavi Demokrasımizm sanlığını da ignesiz, süngüsüz, mutlak istirahatsiz, şımdi sayılan herhalde ('''ıs da çoğalmıs olduğunu sandığım HafK Nenelerin duası ile ve Sanlık Dede'nin mezan başında kurban kesmekle iylleştiremea mlyte acaba13 Polıtika uzmanı hekımlerimizde umut yok. Çünkıi partı çıkarlan çarpışıyor: AP ve MSP ile vapacagı bır koalisyondan sonra DP'nin gelecek secimlerde erlylp gideceğlni DP yöneticilftri bılıyorlar. AP'nın ıstedigi de bu zaten. MSP bövle bir koalısyonda AP'nin kanım emerek bıraz daha göbpklenmek, AP ise onu kündeye getirip tuş ftmek umudunda. CHP bbvle çok nnemlı bır donemde kendi bünyesinde bir «îo savaş» gorünümünde Pek eğlenceli sevler degıl bunlar Güya eğlenceli yazacaktık buRün. Yıne bır burukluk düsüyor içıme. Penim sarılığımın önemi yok Nasal olsa geçer Ama siyasal sarılık önemli. ÇUnkU bunda söz konusu olan Tiirk ulusu ve TUrk varlıgının gelecegı. Artık ulusça silkinlp kurtulmalıyus bundan. Serum ve izafilik teorisi Eyvah' diye düşünüvorum. Demek şimdi benim bütun ıç hücrelerım gıbi herhalde bey:n hücrelerım de kızıla boyanmıştır. tvı ki 12 Mart döneminde tutuîmamışım bu hastalıga. t« n esasını bılmeyen genç bir savcının elıne düşebilirdım O da rengime bakarak beni her gördüeü kızı! alevden ürken bir yavru kurt doktora havele edebilirdi. Sonra oradan bir takım b.iirkisüere yollanabilirdım. Onlar hücrelerimdeki kızıl safra boyasını hukuksal yönde aleyhıme yorumlavabilırlerrîi. Sonra nasıl kurtarırdım kendimi? Şimdi hiç dejılse serum ve "SOKARTA GÜRÜLTÜ VAR, OKTAY AKBAL Evet Hayır Kadın Hakları ve Kadın Yıl tirk kadınının sıyasi haklanna kavuşmasımn 4d. yıldcnumunu kutluyoruz bugun. 1975 yılı ıse BM lerce «Kadın vılı» olarak ı!ân edilmiştır. Önumüzdeki şubatta, 140 ulkeden seçıimış delegeler. New York'ta toplanacaklar, ayrıca kadın yılı munaaebetiyle, değişik Ulkeler kendi kadınlarının sorunlarını VB statülerini inceleyen toplantılar düzenleyecekler. Aynı yıl 1 çınde, uluslararası daha buyük bir jjfcjlantı yapılarafc^ ^ d ı â s a , bansd bir dünyida oynayabılecefi Tfcl saptanfcaktır. Kı^Sta&ı^' erkeklenn yalnız baçma, ıstenılen yönde ydnetemedlklen bır dünyada kadına, yeni bır gdrev venlmek istenmekte, kadının bu gorevi yenne getırebümesı içm gerekll olanaklara. hangı oranda sahlp olduğtı araştınlmaktadır Bu aülımın. işlerı ne derecede degiştirebıleceği, kadın sömürüsüne, haneı oranda etki yapabılecegı henüz kestinlemez. Büyük bır olasılıkla, bu da, Bükreş'tekl Uluslararası Nüfus Konferansı veya Roma'dakl Dluslararası Besin Konferansı gibı. konuya dıkkatı çekmekten ötede, sonuca ulaşamıyaeaktır. Ama hızla değışen Dir dünyada, kadının yenı bir yere oturtulması gereğl, artık ekonomık bir sorunluk olarak, ortaya çıkmıştır ve Türk kadınının, siyasî haklanna ka vusmasının 40. yıldonümünü kııtlarken, toplum olarak, soruna egılmemi*, yenı kosulların gerek önJigi bir veni düzende kadının yenı rolünü saptamamız, onu bu görevı yerıne eetirecek düzeye ulaştırmayı ulusa. blr program içinde ele almamız kaçmılmazdır. Î «Ker.dlme ve baskaları üstün* notlar» Buna «gunceden parça'ar» da d\ebıhrdı yızarı. Bır deftenn yapraklarına yaziımıç ızlpnımler, gozlemler dusunceler. Sonra kltap oluvermış bunlar. «Sokakta Gurultu Var»ın yenı baskısını karıştınrken otuı yıl geriye gıdiverdım. îlk keı 1943'te çıkmıstı bu kuçuk, ama yoğun yapıt O gunlerde az tanınan bır yazardı Nadır Nadl. Yunus Nadı «Çumhurıyet»in başya7arndı. Buvük oğlu Nadir Nadı ise kısa fıkralar yayınlıyorrfu gazetede Yenl bır tılr gibiydi bunlar. Kısa kesin, duvgilu. dufünceli 'gozlemler, izlenimle* Sonra bunla'rfj'; BTr JP kitap*B bir araya getirdi «Sokakta Güri»ltu Var» böyle o çık ~ tı ortaya.. ' • Yirmı yasında bir genç. yani ben, o yıl «Servetıfunun» dergisini yönetıyordum Olgunluk sınavından takıntılı blr yılımdı. Ahmet Ihsan Basımevının I03 bir odasındaydı ma«m. Ayda elli lira ayhk slırdım. Hikâyeler yazmak istiyordum, başka sey duşunmüyordum Gazetecilık aklımın ucundan geçmıyordu Benim için gazete yazarlığı önemi olmayan bır uğraştı. «Servetifunun»d*kı vazılanmda genç şairlere »aldıran birtakım fıkracılan «gaıete yazarlan» diye küçümsetfigimi hatırlarım. Nsdir Nadı de, baba«ı Yunus Nadi gibi bır gazetecıydı. gazete yszarıydı henim için Necmeddın Sariak. Ahmet Emın Yalman, Huseyin Cahit Yalçm Asım Os, Sehm Ragıp Emeç vb biri Evet, jırmi yaşın tutkulu edebiyat hevesllsi blr gencin du.uşlan, goruşleri bbyleydi ı«te' . Bır gun «Sokakta Gurultu Var»ı gordum bir kıtapçıda Adı hoşuma gıtti once Hemen aldım. Yurürken bir yandan da okurr.aya başladım Ortasından bir yerden. Lındberg, Haile Selasiye hele Georgette parçaları beni kitaba bağlayıverdi. Bunlar bildlğimız gazete yazılan, fıkraları degildı Apayrı bir türdu, «dını kojamadığım bir yazı türu Fransızlann «Journal» «dını verdığı türde kıtapları daha hiç okumamıstım Birden bir ayrimlık dustü ıçıme. Oturup bir park kanapeslnde bütun kitabı bitırıverdim su icercesine. Çok değışik. çok tatlı bır kitaptı. Ya?arı, bir dostumuzmuş gibı, bir arkadaşımızmıs gıbı, tatlı tath, guzel guzel anlatıyordu duyduklannı. gorduklerını, duşünduklerıni.. Buyuk savlar, ajırı çıkıslar, böbürlenmeler, bakın ben neler neler bılıyorum havası yoktu. O gune dek bir benzerini görmediğım bır kitaptı bu. Falıh Rıfkı Atay'ın düzyazısına benzer bir nitelık vardı anlatımında. Belliydi Nadir Nadi'nin «Roman.ın, «Zeytındağı>nın yazarı Atay'ı sevdiği, Ataç'ı sevdiği, kısacası yaa >azmak nedir. edebiyat, Mn»t, kültür nedir yakından bildiği, tanıdığı . .Sokakta Gürültü V«r»la Unıdım, levdim Nadir Nadi'yi. Bugün «Cumhuriyet.te yazıyorsam bunda bu kıtapla bende uyanan >akınlığın, sevginin büyük etkisi vardır. Dahasını söylemeUyım size, yazar olarak bugıinkü bıçimimi, bugünkü çilgimi, kiîiliğimı, anlatışımı, borçlu olduğum yazarlardan biridır Nadır Nadi. Ataç'tır, Sait Faik'tir, edebiyatımııın usta yazarlandır beni etkıleyen, ama n teliklı gazete yazarı olmanın ne demek olduğunu bana öğreten Nadır Nadı"dir, onun bu ilk kitebı «Sokakta Gürültü Var^dır... Aradan otuzbir yıl geçti. «Sokakta Gürültü Var» Çağdaı Yayınlarında yeniden basıldı. Nadir Nadi önemli bir değişıklik yapînadı üzerlnde. Ne dilinde, ne de yazüarın ozünde, anlamında. Okursanız, görürsünüz 1943'te de çağdaşlanna oranla nasü an bir dil kullandığını. Kısa cümleler, duyguyla akh yuğuran bır anlatış. Önce de dediğim gibi, Nadir Nadi'nin 1940larda tuttuğu bir gunceden yapraklar gibidir bu yazılar. Doğrusunu söylemehjım. beni «Günlerde^ adlı yazı dizisine iteleyen, gündellk fıkralarımda da «oykücük» adını verdiğim bir türde yazma ısteği, bıraz da • Sokakta Gürultü Var«daki kendime yakın bulduğum o kiba, ozlü. duygulu yazılarla doğmustur. Bilerek, bilmeyerek. «Sokakta Gürultü Var>a bir önsöz yazan dostum Anday, kitabı şu sozlerle tanımlamış: «Sokakta Gürültü Var'da geçmis, yaşün.Tiı olaylann ya da geleceğe uzanan düşlemelerın, gözlemlerin akıl sa7secınden geçırılmış dzleri, sındirilmış bır bilgi ve alçak gonuilj bır jöylejışle, süse püse kalkışılmadan, pekyürekle, önyar gılardan, doffmalardan bağımsız olarak. özgürce verilmektedır.> «Sokakta Gürultü VarM okursanız siz de Anday'a katilacaksınız. Bireyci ve Toplumcu Açıdan Kadın Haklan Kadın sorununa, son yülarda, dünya çapuıda getirilen yenilik, bunun, artık Birlesmiş Milletler gibi büyük kuruluşlar taraîından en başta, bır toplum sorunu olarak ele alınmasıdır. Kadının kalkınması toplum kalkınmasının bir parcası niteüginde ele DÎŞ TABÎBÎ TÜZÜN ORHAN SAAT: 133ü 19.30 SAMATYA CAD. NO: 400 TEL: 21 75 82 •••••••••••999990İ •••••••••••»•••»( » • • •»• • » • » • • • • • »» • •• •• • • çocuguna yetecek kadar kreş ve yuva yapılmadıkça, ev ışlen, yenı bır dünya goruşu ve olanaklarla el'> almmadıkça. kadın, ış saatını kabul edilmişin ikı katma çıkaran ıkıli gorevınl, ayru özveri ile sürdürmek zonındadır. 1975 yılı herseyden önce çalısan kadının yılı olacaktır. 1970 nüfus sayımına göre, 01kemizde çalışma yaşında olan Jale CANDAN 10 mılyon kadından 5 milyonu yalnızca ev kadınıcur. Dışaxda ç 1 * hşan S milyondan İJ5 milyoo* " tarlada, 300 bini fabrika ve ima lâthanelerde, geriye kalanlar desaba katmadan, atmasını lstemek glşik meslek ve hizmetlerde kulalmdıgı zaman, lş kuskusuz çok kolaylaşır. ÇUnkU ekonomi her tedır. Eylem, kadının toplumda lanılmaktadır. Bu oran sosyalist şeye egemendir. Ve geleneklerle Taman zaman gereksınimi duyu ülkelere gore düaukse de endus görenekleri, kolaylıkla yıkabile lan üretici güç açısından çalışma tnleşmiş bir çok batı Ulkelerine cek tek gtlçtür. Nitekim, bağ ya çağrılmasına da karşıdır. Çün kıyasla, bır hayli yuksektir. A nazhğın an koyu dönemlerinde kü deneme, ekonomik zorunluk tetürk'Un TUrk kadıruna sagbile, Anadolu'da, kadına, kimse yüzünden işe surülen kadının, ör ladıgı haklann 40. yıldönümünsen tarlaya gitme, evinde otur neğın ekonomik durgun'uk döne de başlıca görevimiz çalısan ka bebeklerine bak dememis ve o, minde işten almıp yeniden eve dına yenı olanaklar getirerek doğurduğu çocuğun göbegini tar gönderildiğini ve toplumda. ikincı hem randımanı artırmak hem de sınıf bir ihtiyat güç olarak kul uyuşturulmuş kadın gücünü top lada kecdisi kesmiş, onu sırtlanmış oduna gitmiş, onu sırtlanmıs laruldığını göstermiştir. Ayrıca lum hizmetlne çekebllmektir. Bu erozyonla yitirdigi tarlasına top en ileri kapitalist ülkelerde oldu nun için kadın egltımi ve okul ön ğu gibi, kadın haklarını en fazla cesı çocuk sorununu bir ulusal rak tasımıştır. Bugün 800 rnllyon İnsanın aç uygulayan sosyalist ülkelerde de program içinde plana sokmak gelığa mahkum bulunduğu dünya halen kadının ejit ije eşit üc re kir. Kaynaklar vardır. TUm mıada, Uretıci kadın gücüne du ret gibi en doğal bir hakka bile sorun davaya çagın gerektırdıji olduğu yaklaşım içinde bakabilmektır. yulan gereksinim, corunlu olarak, gereğince kavusamamıg ona hukuksal, siyasal ve kültU saptanmıştır. ABD ve Avrupada Bu konudaki onerilenmızi başka rel alanda da bazı yeni haklar on binierle kadını bir hamlede bir yazıda belirtmeye çahşacagetirecektir ve bu noktada, son sokaklara döken bu eylem, böyle ğım yıllarda gelişmis kapitalist ul ce ali"ilagelmi| geleneksel rolu, kelerde moda haline gelen «Ka kafalardan ve kalplerden lilmedının Kurtuluşu» eylemi ile de, dikçe, hiç bir yere ulajılamıyacaözdeşleşmektedir. Bilindiğı gibi ğı »onucuna varmıstır. 1966 yılında ABD'nde, «National Oysa ki kadın sorununu, her |ey Organisation For Women> kadın örgtltunce başlatüıp Avrupaya den once bır toplum sorunu olasıçrayan bu eylem, kadmı bilınç rak ele alan görüf, kadının bır lendirmek ıçın, onu daha çok bi yandan, evdeki yükünü haiifleüp rey olarak ele almakta, konuya, dısarıda çalışmasını kolaylajtırırtoplumculuk açısından bakmayı ken, bir yandan onun, toplumun çekirdeği olan ailenin büyük yü reddetmektedir. Jriinü göğüsleyerek, ikili görevini tş ve eğitimde fırsat eşitligi, üc Cİkâyetsr« sürdürmesuıi istemekte ret eşitliğı, hukuk karşısında esit dır. B. M. gıbi kuruluşlar. bunun lık, yönetıme katılma olanaklan için kolları sıvamışlar. onu topgibi kabul edilebilir hedeflere yö lumda yücelterek, sokaktaki isyan nelmekle beraber eylem, kadınm cyleminden alıkoymak iıtemekt» somürüden kurtulmajını, her şey dırler. den önce erkek bencilliğine ve ka dın duygusallığına karşı savas yön Ulusal PTOgram temine bağlamaktadır. Bunun için de «şın önerilerde bulunmakta, ev hayatını, çocuk bakımını, En iyisi kuskusus, aynı beev işlerinı, cinsel konulan fantaziye varan yeni biçimlerde ele al defe yonelik bu ıki yaklasınu makta, toplumun büyük yükünü uzlaştırmaktır. Ekmegi için sayıllarca sırtında taşunış ve bu yü vaşan ışçi, emek bilincini ayakkün altınd» ınsafsızca ezilmiş o ta tutar. Kendi kisilıği için çalan kadının bir anda, bu yükü nr balayan kadın da, dünya kadınlıtından, boşluğun, toplumca dol gının bilinçlenıp somürüden kur durulup doldurulamıyacagını he tuluşunu saflayacak, büyük bır ıtici güç olacakur. Ama dünyada her ananın, doğan her yeni ATATÜRK'ÜN, TÜRK KADININA SAĞLADIĞI HAKLARIN, BUGÜN ULAŞTIĞIMIZ 40. YILDÖNÜMÜNDE BAŞLICA GÖREVÎMÎZ, UYUŞTURULMUŞ KADIN GÜCÜNÜ TOPLUM HtZMETİNE ÇEKEBÎLMEKTÎR Denizcilere Duyuru ISTANBUL LÎMAN BAŞKANLIGINDAN 1011 aralık 1974 tarihlerinde 09.00 • 16.30 saatleri arasında Saraybumu Salacak hatö üzerinde sualta tetkik dalışlan yapüacaktır. Beynelmüel ışaretleri tasıyacak olan dalgıç aracı civanndan geçecek gemüerin surat keserek seyretmeleri önemle duyurulur. Delta AJans • C: 0109779 DÜNYA TARİHİ fasikUI çıktı Dağıtım: HÜRDAĞITIM başlangıçtan bugüne kaynak kitaplar •ynll orsanlı Cumhuıiyet 9770 Orman Fakültesi Dekanlığından: Fakültemlzln aşağıda ısimlerl yazılı üç kürsüsünde, kaı* sılarında belirtilen kadro dereceleriyle, • • * Asıstan, Memur ve Bahçıvan Alınacaktır | ŞEHIRDE, YURTDA, DÜNYADA ÜEVAMLI UEKLÂM ANCAK TELEFON REHBERt İLE MÜMKÜNDÜR. (Buın: 36386/9769) • • 1 Asistan adaylannın Orman Yüksek Mühendld olması, 1 Memur kadronın» talıp olanların herhangi bir okulla ilişıgl bulunmaması, Bahçıvanlığa talip olanlınn da »ıkerUginj yapmıs olması gerekmektedir. 3 Asıstanlık imtihanı 1S.1.1975 tarihlnde, memur ve bahçıvanlık imtihanı 13.12.1974 tarlhind* yapıl». caktır. 4 Müracaatlann Pakülte Sekreterliğlne blrer dilekçe ıle; Asistanhk İçin 13.1.1975 günü ııat 18.00't kadar, Memur ve bahçıvanlık için de 12.12 197t günü aaat 18.00'e kadaı yapılması gerekmektedlr. îlân olunur. Kadro flnvau*. KBrsfi adı: Dereeeal: Asistan Silvıkültür 8 Asistan Ormancılık coBrafyası 8 Asistan Ormancılık polıükası 7 G. t. H. Daktilo 12 Yardımcı Hz. Bahçıvan 13 Onikidltte tümiir • Meydan Larousse? 12 cıltte 12 000 smfa. 500 000 madde. 2 0O0 1 renkli 52.000 re'im, ;ema ve harita. Eksiksiz bir kütüphanenia bütun olanaklarını Meydan Larousse Buyuk Lupat ve Ansiklopedi ile evınıze getırın Meydan Larousse, çağinıızın vazgeçılmez bilgi kaynağıdır Bütün büyük kıtapçılarda.,. MeydanLarousse Meydnıı Cnzetecilik ve \e«riyııt 1.UI. Şti. Sultanmektebı Sok. 23 25, Cağalogiu Istanbul Tel.. 27 93 10 (Manaians: 3042) 9780 > • • • • • •» • » • •• • • • • • • • »• •• • » • » I B u ı : »619 9761)