22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 29 Arallk 1974 îUİ YAPAR lAMPAftAilulMI KOCA... . YAKADWM MALJPIÜ. ABDULCA TURHAN SELÇUK YA Hı\ YAPMAYAUKM.YA 8uYuM Diy AWlK KADIMIN ÎSİDİJL. AŞK DA GEZER 12 Eksik obna. Başka? Ne gibi bafka? Nasü gidiyor film? s Bitmek üzere.. lyi bir |ey çünyor ımı orttys* Memnun mu*tm? Uç d«rt tufta içinde ortaya çdcabileeeğl kadar. Memnunsua yani? Bülmt k«sti: Hadl sen odana yerleşmen» bak ftmdl, sonra konuşuruz bunlan... Haluk'un ardından öbür sarmtçılar birer ikiser vaklaştılar yanlarına. Çogu agabey dıyordu Bülent'e. Onlarla iîgilenmeyen blr Belkıs'tı yalnız. Kimseyle ilgilendiği yoktu saten. Ekrem'Ie Fahri'nin arasmda, darmadağın saçlarını düzeltınek gereğiru büe duymadan, kaldınmda hafif hafif sallamp duruyordu. Ekrem bir ara, Belkıs'ı bırakıp yanlarına geldi. Billenfle el sıkıştı. Oyalanmadan «Ağabey ku*u. bakma. Belkıs biraz hasta. Yalnız bırakmayun» dedi. Aynldı. Belkıs'ın yanın» döndü. Mlnibüsün yanında en çok sesl duyulan Sacide Yüceler'di. Ana rollerlne çıkardı tiyatroda. Oldukça iri yapılıydı. Son yîllarda yüı ç i t gileri çoğaldığı oranda vücudu kalınlaşmıştı. Soföre, şoför yardınıcısına, trupu karşılayanlardan bir kadına, arada bir arkadaşlanna sös yetiştirirken, kendisi ile eşlt olmayan kimseler arasında kalmış bir saraylı edası vardı üstünde. Ergun'u görünce, dengini bulmanın sevınciyle: Ah Ergun Bey dedi. Merhaba! El salladı. Kimbiür kaç oyunda «Aziz kont, siz burada mısımz? Sizi gördüğüme bilseniz ne kadar sevindim!» dediği hava içindeydi. Kaşının birini kaldırarak ekledi: Valizimin birini bekliyonım. Bir dakikamzı rica ediyorura. Valizini alıp mtnibüsün yanından ayrılmak üzere olan Sevgi Orcan'ı yakaladı kolundan: • Sevgicipm, dur, bir dakika beni btklei"'' " Söyle Sa<ü«te Abla?. •• • .. Bir sürprizira var sana... Hayrola? Bakışlan Ergun'd* S€vjl"nln kulajın» dogru eğildi: Hoşlanacağın biriyle tam?örtcatım »enl. Sevgi, onun bafctığı yöne bakınca kimi ka»tettiğini anladı. Anlam&mış görünerek «rtını Ergun 'Iara döndü. Valizini elinden kaldırım* bıraktı: Bekiiyorum... Sac.de, şoför jardımcı»iyl« utra?ıyordu yine: Oğlum, o deği) diyorurn s»na! Yanındaki! Çocuk iyi aniamamiîtı lîaretini. BAfka bir • • » lizi tutmuş kaldınyordu: Bu mu? Sacide Abla birden «inirlendi: Eh ama! B«n daha uzun u^rafactk defi> lim seninle! Sevgiye döndü: Yürü hayatım, bu ialeri kim böyl» te> rıştırıyorsa dUzeltsin!. O da Bülent'l* selimlafü Uldn. Bülentl AMERİKA NOTLARI Röportaj: ERGUN BALCI Fotoğraf: ARA GÜLER Yazan: Necati CUMALI yanaJtlânndM öptü. Serjrt, BUlenfin ellnl nktı. Erjunla tanıstınlıncm: S i » sel&m getirdırn tsuabul'dan. d«di. Sacıde firdi araya: Hayrol* kimden? Hadlye Haıumdan... Bana söylememiîtin... Türkin'ın Kısmetin'de «nneyl oynamıştı Hadiye Hanım. Son yülarda duyulan haberler iyi defildi hakkında. Ergun, üzücü bir jeyler duym»ktan çekinerek sordu: Te?ekkUr ederim. Kendlsi nasü »lmdt? Kışi hast» geçirmijti duydunuzs». Şündi iyi. Çalı?ıyor. Geçen hafta bir fiTmiii dUblajında beraberdlk... Sacide dikleşti: İyi. iyi, hem de çok lyt. Atlattı o eskl Ucuntülerini... Türkftn'ın Kısmeti'ni oynadığı yîllarda henüz güzelligini koruyordu Hadiye. Ünlü bir «ktörle evliydi o sıralar. Mutluydu. Tiyatro Tannsı yaşamlannın bir döneminden sonra acımasudu kadın oyunculara. Her yıl, bir yerin» ikı, bazan üç yaş ihtiyarlatır onları. Vaktiyle cömert darranıp da bağışladıklannı, ünii, parayı, Mkl»nnı, bir bir geri almaya başlar. Hadiye de bes yıl önce kocasını daha genç bir aktrise kapurdı. Yalnız kalınca para sıkıntılanna düjfü. Yarı resmî bir tiyatronun kadrosunda yara? yav«ç unutuluyordu şimdi. Ald^ı aylığın yanma, eaki dostlannın kendisini ansıdıkça çağırdıklan radyo oyunlan, dublajlar, filmlerde bir iki günlük rollerden kazandıgı Uç bes kuruşu ekleyerek geçiniyordu. Tamştıklanndan beri iyi arkada?tılar, severdl Ergun'u. Ayla ü* ilişkilerinde oldukça dost davranmıştı ikisine de. Bu «elannn gerisinde Hadiye'nin kendisi için Sevgi 'ye nelar diyebileceğinl kestirmek ror defild: Ergun için. «Tanışırsınız îzmir'de. Benim »elftmımı söyle. lyi vakit geçirtir sana. Dah?. bekftr. Ayla tutamadı elinde. Belki de sen...» , Bir tiyatro kumpanyasının karşılanmasında uturtsnmasında trafiic hızhdır. Değişflc yüzler gjr«r «r*ya. KonuşrtMlar sık slk kopar bsğlanır, birbirine karışır. Bülent, Haluk Haluk'un ardmdan yanlarıca gelen Saim ile söze dalmışfı. Sacide'yi sağından solundan çekenler vardı. Ergun ile Sevgiye: Hel« siz lözünüzü bitirin, d'edl. Ergtm'a elini uzâttj: Ergun cjgum görüşeceğu her htlde... Elbette. Hem de sık sık. Hoşlandı: Memnun olurum. Ergun'u ytnaklarından öperek k»r?ılayıcılardan bir kadın ile sarmaj dolaş yanlarından aynldı. Ama az öteden sık sık «Şekerim, hayatım» diye sesi geldikçe Ergunia Sevfi onu aralarmda sanıyorlardı hâlâ. Sevgi, Nursen'i tanıttı Ergun'a. Ikisi arandılar. Yirmi iki . yirmi üç yaşlarında olabiUrlerdi ancak. Türkân'ın Kısmet'ini gördüğünii, çok beg*ndığiru töyledi. O zıman çocuktunuz her halde.. Pek çocuk sayılmaîdım. Ortftokula baş lamıjtım. (Devamı Tar) Amerikan toplumunun dışardaki seyircisi: Siyah Adam Bu yax Amerlkaya gld9rken aklımı sürekli oyalayan bir sorun vardı. Dönüşt« yazı yazmak gerekli idi. Ama nasıl yazmak? Amerika öyle bir konu ki, üzerinde yazı yazmak hem en kolay hem de en giiç bir iş. New York' un yüksek binalan, Washington' un geniş e»ddcleri, ya da San Francisco'nun sevimli tram\'aylarmdan tutturdunuz mu, çala kalem sayfa doldurmak ış degil. Yok geniş kapsamlı ciddî bır inceleme yacısı yazrnaya kalkarsaDiz, 1 baftalık.geîispnundş bu tür bır yazı dizisi ile okurların karşısına çıkmak lddialı, hem de fazla ıddialı bir davranış. Amerika. belki de dünyada üzerinde en çok durulan, lncelenen, araştınlan bir konu. de bu SrgütUn çıkardıgt gazet»nin genç genel yayın müdürü ile yaptıgımız konusma bu geziye ait ilginç anılarımızdan biridir. Milvaukee ve Berkeley Üniver sitesinde kadın öagürliigü hareketi temsilcileri ile buluşmarmz, ya da Kalıforniya'da duvarlarını Che Guevara ile HoŞiMinh'ın resimlerinin süslediği Glıde Memorial Kilisesinde her pazar caz müziği ve shake ya da şerk dans ları iie başiayan dıni ayin de her halde Amerikan toplumunun merrdekjetimizde pek tanınmayao, yanları arasındadır. DiSi BOND TİFFANY JONES , Kara panterlerin merkezi San Fransisco'ya otobüsle bir saat kadar mesafetie olan Oakland Hergün gazetelerdeki haber, ya şehrinde, Otelde ahbap oiduğuda yorumların büyük çoğunlugu mua bir Amerikalrya Kaxa pur.ver>üzünün bu en büyük tüketim terle görüseceğiml söyledıglm zaman «Good luck iyi şanslar» toplu'uğu üzerine. Ama her konu gibi. bu konu dedi. Ameriki'yı üç dört yıl onnun da, renkli, ya da güncel na cesine kadar dehsete veron «sıberlerde pek fazla geçmeyen, çok yah adamın müitan örgürtl «Kabilinmeyen yönleri olmalı di:»"e ra Panterler» artık eskisi gibi ted hiş eylemlerine karişmıyor. Mudüşündük. cadelesini jasal sınırlar içinde Bir fotojrafçı. bir olay ya da vermeye yönelmiş. O kadar kı görüntüyü tespit ederken. kame örgüt baskanı Boby Seal, geçen rasını o olay ya da görüntünün yıl Oakland beîediye seçimlerini kendine göre ilginç yönüııe dog az bir farkla kaybetmiş. Ancak rultur. Dört haftalık Amerika ge beyaz Amerika'lı Kara Panter isziniz sırasmda biz de bu dina mini duyunca gene de ürperiyor, mik ve kaynayan toplumun iîgmç bir kaç yıl öncesine Itadar geçırtaraflarına yaklaşmaya çabaladık. diği korkulu günleri hatırlıyor. Oakland'da beyazlann çevreBatılı Ulkelerin gaae.ecilerine sine yaklaşmaktan bile çekindik pek dostça davranmayan Kara leri Kara Panterlerin merkezın Panterler, Üçüncü Dünya Ülkeierınden gelen gazetecilere lazla güçlük çıkarmıyorlar. Ama teiefor.da gene de randevu vennek istemediler. Otobüse atlajip Ge nel Merkezlerinin bulunaıigu ikı katlı evin kapısını çaldığımda, belki de saşkınlıktan, benı ger; çevirmediler. Çünkü bir Zencı şehri olan Oakland'da beyaz insana hemen hemen hiç rasiüuımı yor, sebebini anlamak ta güç öegil. Sokakta 1213 yaşlarındaki bir Zenci çocuguna Kara Panterlerin yerini sorduğAımda, hiç de dostça olmayan bir bakışla suzdü ve cevap bile vermeden sırtını döndü. BU Olayı blraz sonra iki katlı, eski evde gbrüştüğüm Kara Panterlerin gazetesmin genel yayın müdürü David Duvoy'a anlattığımda, «Ne bekliyorduııuz? O çocuk doğduğu gündenberı be yaz insandan korkmuş, ona kar.şı eziklik ve hırs duymuştur» dedi. «Bey&zlar, buraya sifan aranıza gelmekten çekiniyorlar» dedim David Duvoy'a. KAshnda kendi vicdanlarından korkuyorlar» diye cevap verdi. BEYAZ ADAMIN BİR SÜREDİR ARTIK YALNIZ EKONOMİK BASKI UYÖULADIĞI SİYAH1A» YAŞAM KAVGALARINI ACI VE TATU YÖNLERİYLE SÜRDÜRÜYORLA|l rek değil. Adeta kıvançla, meydan okuyarak yapıyor bu işi. Sokakta, ansızın güçlü kuvvetli, sıhhatli bir Zenci yarunıza geliyor, gözünüzün içine basarak, elini uzatıyor ve «have you go*« dime?. 2,5 liranız var mı?» diyor. Amerika'da halen işsizlix oranı •• 6,5. On üç yıldan ben en yük• , • sek rakam bu. Ülkede panık havası esiyor. Oysa zendler arasuı da işsizlik oranı V 11. o «Kara Panterler», siyah derilinın ezilmetinı, dilenmesinl lstemiyor. Siyah adamın, hırsızlık yapmasını, esrar kaçırmasını da ıstemıyor. Örgüt 19«(Tda kurulmuş, «Temel insan haklannın çıgnenmesine» karşı. «Bizım sorunumuz, otomobil ya da bir deniî motoru degil» diyor genç genel yayın müdürü David Duvoy; «Savaşunız temel insan haklannın çignenmesine engel olmak, insanlık haysiyetımiz ile yasayabilmek.» Kara Panterlerin lideri Bobby Setl çubat aymda Kuzey Karolina Üniversitesinde yaptığı konu*mada aynı noktaya değınmıs, Amerika'nın özel koşullanndan örUrü, Ulkede devrim mücadelesi nin Sovyet Rusya, Çin ya da KUba'daki gibi Olamayacağını söy lemişti. Kara Panterler Amerika' da devrim için başlangıçta siyah işçilerle beyaz isçilerin ittifakının gerekli olduğuna inanıyorlar. Sonra bu ittlfaka beyaz yakalılar yanl fiklr isçilerinin katılmalan öngörülüyor. «Ama beyaz Amerikan işçisl, dünyanm en tutucu işçisi» diyorum. «ÇünkU kapitalist yagmadan dünyada en fazla pay alan işçidir» diye cevap veriyor Duvoy. «Fakat 3. dünya ülkeleri uyanıyor, kendi servetlerine sahip çıkıyor. Amerikan sistemi de emsalsiz gücüne rağmen bu uyamşın etkilerinı duyacak, kân azaldıgı oranda kendi işçisine verdigi payı kesme yoluna yönelecektir. O zaman beyaz işçi, gerçek çıkannm beyaz patronun yanında değil, siyah işçi arkadaşı ile birleşmekte olduğunu aniayactktır.» Tedhiş ve gereksiz sertliğin kesinlikle karşısında Kara Panterler. Basm ve haberleşme ösgUrlüğünun dünyada en genis çapta icullamldıgı ülkede yasal ftmrlar dıştna çıkan sertlik polltikasınm kendi lerine zarar getireceğini hesaplamışlar. Ünlü basm Kralı Randolph Hearst'un Kızı Patricia'nın katıldığı «Symbionese» örgütü Kara Panterler» göre, romantik, dengesiz bir takım gencin gerçeklere ters düşen cabasmdan öteys gitmiyor. Bobby Seal, şubat ayır.da Kuzey Karolina Üniversitesind» yaptıgı konuşmada, «Birleşik A» merika, dünjanm en büyük faşist grubunu ve en azgın savas. taraftarlarını bünyesinde toplayan bir ülkedir» demiştir. Bu sözlen, kovuşturmaya uframak ya da hapse atümak korkusu duymadan soylemiştir. Cün kü sıstem ona bu hakkl tanı« maktadır. Ve sayilan 20 mHyonu bulan zenc.lerin halen en nüfu» lu örgütü olan Kara Panttrler, mücadele ıerini sistemin tamdıjfr bu haklann smırlan içinde yürütmev'e kararlı göriinüyorlar. Siyah derili lerin sistemin adaletsizligine karşı yurüttükleri bu mücadeleye katüarak, giderek daha çetin bir savaş verea diğer toplum kesitj ise ne ilginç t: r ki, beyaz işçiler degil, fakat beyaz Ameriksh kadınlardir. Tedhlş akıllı yol mu? «Ama tedhiş, bu mücadelede en akıllı yol mudur? Karsı tarafa sıze daha fazla yüklenme fır. satını vermez mi?» diye soruyorum. «Fakat Kara Panterler bir tedhiş örgütü olarak değıl, siyah halkın haklarmı savunscak, oniarın bilinçlenmesine yardım edec«k bir teşkilât olarak kurulmuştu» diyor ve devam ediyor: «Ancsk dört beş yıl önce örgüt sorumsuz. militanlann denetimi altma girdi, bu arada FBI ajanları da içeri sızarak tedhiş eylemlerini kışkırttılar; ve sonunda Kara Panterler Amerika'da bir tedhiş ve cinayet sebekesi olarak tanitüdı. Oysa partinin temel ilkesi, mücadelemizi yasaların sınırları içinde yürütmektir.» Fastadan payınızı almak mı ıstiyorsumu? Yoksa devrim yap mak, düzeni değişttrmek mi?» diye soruyorum. Gülüyor... «Pastadan payımızı alabilsek. bu kendi başına davrim sayılmaz mı? diyor. «Ekonomîk iktidar merkealeri değişmedü:çe sayılmaz. SİZ de Amerikah beyaz jşçiler gibi kapltflist sistemin bir pirçiâı olursunuz» diye cevap veriyorum. «Doğru» diyor Duvoy. «Ama bugün zenciler için, beyaz adamın statüsüne ytlkselebilmek bile büyük bir aşamadır. Fakat temel hedefimiz topîumdaki ekonomik iktidar merkezlerini değiş'irmek, bü>ük şirketlerin egemenlifine son vermektir.» «Kendinizi nasıl adlandmyorsunuz?» diye soruyorum. Gerçek sendikalar Siyah işçiler, sistemin doğrultusunda değıl, fakat sistemle mücadele eden gerçek anlamda işçi sendikaları kurmuşlar. «Çok agır baskılar var, fakat bu sendikalara giren beyaz ışçilerin sayısı gıderek artıyor» diyor Duvoy. Dı^arıdaki İnsan Siyah derill, Amerikan toplumunün dısında kt'.mıs bir ınsan. Bu gerçeği kısa süre sonrft apaçık görüyorsunuz. Gerçi hükiimet yaaalar çıkartmış. ırk ayırımını kesinlikle yasaklanmış, Zenci mahallelerinde ucu« bin»lar inşa edilmiş, otobüs, lokanta ya da o tellerde Zenci Beyaz ayırıtnı kal dırılmış... Kimi zaman bu tür yasalar zencıleri, beyazlardan da avantajlı duruma sokmuş. örneğin blr zenci bir iş yerina çalışmak için başvurduğunda, işyerinin sahibi hakh bir sebep göstermeden onu geri çeviremiyor. Boş yeri vars» Zenciyi almak zoronda. Aksi takdirde, Zenci va*:andas kendisine karşı ırk ayırımı yapıldığı gerekçe^i ile yasal mer cilere başvuruyor. Oysa Beyaz bir işçiye karşı bu denli sorumluluk altında değii isveren. Fakat tüm bu tedbirlerin yüzeyde kaldığı da görülüyor. Temelde, siyah derili hâlâ Amerikan toplumunun dışardaki seyircisi. Toplumdaki en ilkel ve ucu* lşleri j'apıyor siyah derill. otomObil yıkıyor, sokakları temizliyor, benzin istasyonlarında, lokantalarda çalısıyor ve dilenlyor styah adam. Ama öyle bildiğimiz dilencıler gi bi ezilerek, yalvararak, dua ede V ARIN: Kadınlann Özgürlük Hareketi â DOSTLAR TiYATROSU HAVANA DURUSMASI YÖNETEN:GENCO ERKAL NAZIM IIİKMET KEREM GİBİ UYARLAYANveO/NAYAN Özel koşullar «Temelde Marksistız» diyor. «Fakat Amerika'nın özel kosullarını hiç bir zaman gözden kaçırmayarak.» ALEAfiüT OLAYI YÖNETEN: MEHMET AKAN GENCO ERKAL H2O7 (ilâncıhk: 9790) 10317
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear