25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 8 Ocak 1974 Bütçesi Naim Talu hükümeti tarafından Büyük Millet Meclisi'ne VÎrildi. Bütçe Kanunu öbür kanunlardan ayrı bir yöntemls göriisüiüp tartışılır. Öteki kanunlar önce Millet Meclisi komisyonlarınui görüşülür. sonra Meelis Genel Kurulu'na gaUr. Oradan Cumhuriyet Senatosu komisyonuna 'y=ı da konu birkaç komisyonu ilgiler.diriyorsa komisyonlarına) gider. Burada görüşüldükten sonra Senato Genel Kurulu'nda görüşülür. Millet Meclisi görüşü onaylanmışsa. onaylanmak ve yayınlanmak için Cumhurbaşkanlığına gönderilir. Büıçs görüşmesinde ise durum oldukça değişiktir. Olaylar ve göriişler BÜTÇE VE KOMISYONLAR Arslan Başer KAFAOĞLU rine ait eleştirmeleri getirip. Bütçe ve Plan Komisyonu Mazbatasına geçirirler. Bu raporlar için de Bakanhkların ilerdeki icraatlarma ışık tuı?cak kadar. dikkatli düzenlenmiş. sağlam, tutaılı belgeler vsrdır. Bir örnek olmak üzere, tjeç.ıüs dönemde, Saym Orhan Apaydın'ın Dışişleıi Bütçesi üzerinde düzenlediği ya da Saym Mosut Erez'in Maliye Bakanlığı Bütçesi üzerinde yaptığı rapor ve çalışmalar sayılabilir. tir. Yine bir örnek olmak üzere 1961\l>k CHP AP koalisyon hükümetinin Bütçe ve P'.an Uarma Komisyonu üyelerini bir hatırlayalım: CHF'deıı Ilyas Seçkin (Sonra İçişleri ve Bayındırlık Et.kanıt, Nüvit Yetkin (Sonra Devlet Bakanı), Uıran Şahin (Sonra Tarım Bakanı», Muammer E/ten (Sonra Sanayi Bakann, Hıfzı Oğuz Bekata (Sonra İçişleri ve Devlet Bakanı>; AP'den Sabit Osman Avcı (Sonra Millet Meclisi BaşkanO, Nuri Bayar, Ismet Sezgin, Turhan Kapanlı, Mehmet Turgut, Cihat Bilgehan (Sonradan hepsi Bakanlık yapmışlardır'ı; CKMP'den. sonra Baksnüğa getirilen Muhlis Ete, İrfan Baran, Ahmet Oğuz. İsmail Hakkı Akdoğan vb. İşte bu kadar önemli olan komisyon bugün kurulamıyor. fYazıyı yazdığımız zaman heniiî kurulmamıştıi. Nedeni ise hükümet kuru'msyınca hangi partinin ne kadar üye ile kc.ıiisyonda temsil olunacağımn bilinememesidıf. Bu biliııemeyince de taraflar belli olmayınoa ds (ikudar ve muhalefet olarak). komisyon s«çi.'enıiyor ve bütçe görüjmelerine başlanamıyor. Eu .••dcien önemli bir kayıptır. Çünkj ır.aalesef bu komisyonun yerini hukuken tutacık bir kuıu! ya da organ yoktur. Ne yapılabilir? Şimdi hüknmete Bakan vermiş olan iki parti ı.\P v<! CGPı i tidar partisi olarak sayılıp, komisyon üyelevınin uçte ; ikisi bu iki partiye verilir, öbür partiler muha'efet kotasını (üçte biri paylaşırlar. Ama bu yol iki bakımdan yanhs olur. Önce bugün yarın hükümet kurulunca, partilerin Meclis'ıekı temsil oranı çok değişecektir. Çünkü bir AP CGP hükümeti ile Meelis huzuruna çıki'.Tn.yacasma görc. hükümet bugünkünden mutlaka f'.rklı bir poütik bünye taşıyacaktır. ikinci olarak da, Meelis ve Senato'nun üçte bir üyesine sahıp bu iki gruba bu ölçüde (üçte iki) oıanında bir temsil oranı vermek, komisyonun sahip olması g°rcken siyasal gücü sağlayamayacaktır. O halde bu komisyonun kurulması için de bekleyeceğiz hükümet kurulmasını. Birileri "dur» diyecek oksul ülkemizin zengin sınıflan. yeni yıla kederli girdUer. Çünkü Batı dünyasında ekonomik bunalım var. Türkiye iktisadi bakımdan dışarıya öylesine bağımlı ki, Bonn'da Willy Brandt üşütse. biz Ankara'da nezleye yakalanıyovuz. Washington'da Xixon hapşırsa, biz Istanbuldan bağırıyoruz: Çok yaşa! Ekonomik bunalım, Amerika'dan önce Avrupa'yı *ars"ii8 görünüyor Oysa bir tür aydınımız. Amerika'ya oranla Avrupa emperyalizmini ehveni şer saymaktaydı. Ekonomik gücü zayıflayan Batı Avrupa'nın özgüılükçü siyasî geleneğini Türkiye'de yürütmek olanağı zayıflayacak mı? Sorunun çengeli aklımıza takılmıştır. Kapitalist toplumların bunalımına suçlu aııyor: Ah şu Faysal yok mu! diyoruz, Amerikan petrol kumpanyalarıyla birlikte petrol ambargosunu tezgâhlayıp bizim de başımızı belâya soktu. Ne var ki bütün olan bitenler, önüne geçilemez bir gidişin kaçınıimaz aşamalarıdır. Üçüncü Dünyanın ülkeleri, şu ya da bu biçimde, topraklarında yatan zenginliklere sahip Qikacaklardır. Bugün Avrupa'yı vuran oluşum, yarın Amerikayı vurabilir. Ve yoksul ülkeler, ham maddelerine sahip çıkarlarsa, yalnız Avrupa değil, Amerika'daki tüketim ekonomisi de yıkıhr. Söyle kı: Dünya niifusunun yüzde 6'sını barındıran ABD. dünya üretiminın yarısma yakm bölümünü tüketmektedir. ABD. tükettiği demir cevherinın yüzde 34'ünü, boksitin yüzde 88'ini, nikelin yüzde 92'sini. manganezin yüzde 99'unu. kromun yüzde 100'ünü. tungstenin yüzde 25'ini. bakırın yüzde 21'ini. çmkonun yüzde 44'ünü, kurşunun yüzde 28'ini, kalaym yüzde 66'sını, petrolün yüzde 14'ünü. amyantın yüzde 85'ini, potasm yüzde 26'sını: kauçuk, kahve, kakao, muz gibi ürünlerin yüzde 100'ünü: şekerin yüzde 40'ım dışardan getirtmektedir. Ve Amerika dünya nüfusunun yüzde 6'nnı barındırmakla birlikte bütün dünyada üretilen boksitin yüzde 33'ünü, nikc'.in yüzde 40'mı. manganezin yüzde 13'ünü. kromun yüzde 36'sın:; tungsten, bakır ve amyantın yüzde 25'ini: kalaym yüzde 41'ini, çinkonun yüzde 23'ünü, demirin ve kur«unun 5'üzde 14'ünü, potasın yüzde 28'ini kahvenin yüzde 50'sini tüketmektedir. Amerika bu ham maddeleri mazlum uluslann yoksul üîkelerinden sağlamaktadır. Bu olanağı yitirirse ABD. tüketim ekonomisinin sağladığı bugünkü hayat düzeyini sürdüremez. Ham maddeyi ucuza ahp. sanayi ürününü pahalıva satmakta gerçekleşen bir sömtirü sürecl sonuna dajanır. Aüende, Şili'nin bakınna sahip çıkmak istediğinde bunun için devrilmiştir. Kapitalizmln emper>'8İizmi bu düzeni öngörmektedir. Tüketimin kırbacı kârdır. Daha çok satılacak, daha çok tüketilecek, daha çok kâr edilecek. Amerika'dan Avrupa'ya ve Türkiye'ye sıçrayan bu salgm, çağımızın hastalığıdır. Doğa kaynaklannı akıl dışı bir çıl • gmlıkla harcayan ve insan toplumlannın çevresini kirletip yokeden gid:$, bu gidiçtir. ABD. bu gidişin bayraktan ve UstUn gücüdür. Avrupa, Amerikan modelini benimseyerek yeni dünya ile yarışa kalkmıs; Türklve fse yoksuîluğuna bakmadan eski Cumhurbaskanı Bayar'ın dilivle ABD'ne özenmiçtir: «Kiiçük Amerika olacağız» iddiasırun kökeninde tüketim ekonomisi felsefesi yatmaktadır. Ne var ki Amerika'nın hem iç. hem dış ham madde kaynakları zengindir. tlıtiyar Avrupa kıfası kaynak bakımından eksiktir. Kapitalist dünyanın çelişkileri ortasında mazlum ülkelerin yoksuUugu üstüne kurulmuş bir tüketim yarı • şı bir yerde eİbet tökezliyecekti. Bu çılgınlığa bir yerde birisi kalkıp: Dur!.. diyecekti. Ne tuhaf bir iş ki. ihtiyar Kral Faysal'a düşrü bu rol! Ve Avrupa sarsıldı. Tüketim ekonomisi. ham madde kaynaklarını denetleyecek guçte degilse. rizikoya açıktır. Avrupa. ham madde kaynaklannı Amerika ölçüsünde denetleyecek kadar güçlü değildi Ama dün Allende. bugün Faysal. yarın bir başkası... Her biri başka yöntemle. başka biçimde ve başka serekçeyle r.rtaya çıkacaktır. Yeryüzünün doğa kaynaklannı çılsınca harcayan tüketimciler ve sömürücUler saltanatı böyle sürüp gidecek değil ya! Asya. Afrika ve Lâtin Amerika' nın yoksu! ulusları, ham madde kaynaklarınm bilincme varacaklar elbet. Y Bütçe Komisyonu ve Önemi Bütçe Kanunu Millet Meclisi Başkanlığina verildikten sonra, Bütçe ve Plan Karmo Komisyonuna havale olunur. Bütçe ve Plan Karma Komisyonu. öbür komisyonlardan çok fa.!'.l,dı;. En önemli fark, komisyonda hem Milleı Meolisi ve hem de Cumhuriyet Senatosundan üyeierın yer almış olmasıdır. Sayısı da bu nedenie fazladır. 51 kişidir. İkinci önemli fark, komisyonun üçte ikisinin iktidar partisi ya da iktidar ortağı partiler üyelerinden. kalan üçte bir üyesinin ise öteki partileve bağlı milletvekili ve sçna'.o üye'erinden meydana gelmesidir. Kuruluşunda olduğu gibi çahşmasmda da öbür komisycnlardan önemli farklar vardır. Komisyon bütçeye istediği SP':1İ verebilir. Giderleri arttırabilir, gellr'erı arttırıp, eksiltebilir, sonucu buna varan önenien resen sonuca bağlayabilir. Bu kadar geniş ystki'ere Meelis ve Cumhuriyet Senatosu bile sar.ip değildir. Bu Meclislerde gider arttırıcı ya da geür arltırıcı önerilerde bulunulamaz. Demek oluyor ki, Bütçe ve Plan Karma Komisyonu'nun yetküeri, içinden çıktıkları Meclislerden bile fazladır. Bu Meclislerin yapamadıkır.: ı şeyleri yapabüir. Böyle olunca da gerek bütçe giderlerini ve gerekse gelirlerini didik didik ccip incelerler. Hiç bir yasama kurulu bu kadar ayrıntılı ve dikkatli inceleme yapmaz, yapamHz. Kendi içinden çıkardığı, seçtiği alt komisyonlavla Bakanlıklara gidilir ve bu Bakanlıklartn içişle Ekonomik Yönden 1974 Bütçesi hukuken olduğu kadar, ekonomik bakımdan da olumsuz koşullar içindedir. Bu bütçe 80 milyar lirayı aşan bir büîçedir. Ashncîa c yeni bütçe komisyonu fiyatlardaki son yük c!melere göıe bunu aıtırabilir. Bütün dünya 1929 bunalımından daha yogun ve zor çıkıiır bir bunalınıa giderken, bu bütçe ne bu burtal.ınlaıla, ne işsizlikle ve durgunlukla beraber aeîen »Zamane enflâ?yonu> ile başa çıkacak oir bütçe niteliğini taşımaktadır. Uıers'iız bu ekonormk <jrtamı da gelecck yazımı/.ia e!c aîalım. Ve bu yazıyı bir istekle bitirpUm: 1974 ile bîrlikte yeni bir dünyayn gidiliyor. Ünlü yazar Stefan Zvre.g b'.r Avuiturynh Yahudi idi. azınlıklara yapılan zulü:ı>!»rdcn çok çtk1 miştir. Geriye di.?: ) bakmca 19H e Kadar cian yirminci yüzyıl ba.;ır.d:ık: mut'u, neşeii Avrupa'yı bağrı yanarak aınr. «Ne güzel günierdi» diye yakmır. 1914'lr hirîikte yeni bir dünya başlıyortlu. Kıyamet Jtoprr.ı.Mu lKH'te. Bu kıyametin zarannı en çok Avrups cekmiştl. Şimdi Time dergisi 1974'ü de yeni bır doncmin ilk yılı oJarak niteliyor. Avrupa için yın<? bir l.araıılık dönem başhyor. İşte böyle bir cönemrie kadeıimizi bağladığımız kıt'adan çatıriüar işıtiîiyor. 1974 Bütçesi !: bu yazgı (kader) yılına elverı^' ' olrrnk gerckirai. Böyle değil. Politikacılarrmız bu gereğe uygun çalışmalıdır. Komisyon Hükümet İlişkisi Kısaca bütçe denince hemen akla bütç» komisyonu gelir. Hukuken olduğu kaujr slyaseten de böyledir. Partiler bu nedenie en c.eğer verdiği Ü3elerini Meelis ve Senaîo'nmı bu komisyonuna seçerler. ıŞu da unutu.mamgh Bıiice Kanunu ve değişiklik tasarı ve rinerilîr dışında bu ifci Meclis'in Bütçe Komisyo:ıi?n syn ayrı ve öbür komisyonlar gibi çalışır Ö>T«eğin bir vergi kanunu Millet Meclisi ve Cun.huriyet Senatosunda olduğu gibi bunların kcdiiyonîarında da ayrı ayrı ineelenir). 194619>n î.iuhalefeiinin büyük yıldızı Adnan Menderes ile Ahmet Oğuz, Hasan Polatkan ilk ünlerini bu Komişyonda yaptıkları gibi sonradan Bakan, Başbakan o!an .ır çok poliüka yıldızları bu komisyondan yeüşmi$ BİR BAYRAMI YAŞATMAK... OKTAY AKBAL Evet Hayır ıirkaç yıl önce ziyaretine giı dişimde, İsmet Inönü'ye yö neltügim bir soruyu ansıyorum: Paşam, ister iktidarda, ister muhalefette olun, son eili yıllık gelişmelerde ön planda rol oynadınız... înonü. sorunun bitmesinı bck lemerii. hemen sözümü kesti: Yani olan biten her şeyden sen beni mi sorumlu tutuyorsun? Paşa. elli yılın büançosunun sorumluluğunu toptan yüklenmek istemiyordu. Oysa. «eili yıla damga vurmak» biçimindeki sözlerim, bir övgü olarak cîa alınabihrdi, Paşa bir yerji Kibi aldı. Elli yılın bilançosujıdan belki o da hoşnut degildi.. İKl İNÖNU 8! İNÖNÜ, DIŞ POLİTİKADA ATATÜRKÇÜ YOLDAN AYRILDIĞI YILLARA KADAR DEVRİMCİ, HALKÇI BİR YOL İZLEMİŞ, BUNU AxMAYASAYA DA GEÇİRTMİŞTİ. lendirilip, örgütlendirilememiştir. Ancak 1935 yılından sonra bu yolda adımlar aUlmaya başlanır: Rusya'da ve Hollanda'da olduğu biçimde tanm makine istasyonları kurmaya yönelinir. Ziraat Ban kası devlet kuruluşu yapılır. Devlet çiftlikleri geliştirilir. Kooperatifçiliğe hız verilir. Günümüzdeki örneklerine göre bin kat radikal bir toprak reformu hazırlıgına ginsilır. Köy Enstıtüleri, köylüye bilinç verme, örgütleme ve yepyeni bir köy yapısı kurma denemesı olarak vürürlüfe konur. Cumhurbaşkanı tnönü, bu dâvânın şampiyonlıığunu yapar. Köy Enstitülerini ve köylen Hakkı Tongjç ile dolaşan İnönü, ortaKçılık yapan topraksız köylüleri görünce, 21 Temmuz 1942 günü şöyle konuşur: «Toprak sorununu hızla çözmemiz gerek. Böyle parya gibi vatandaşlar olmaz.» înönü, Köy Enstitüleri çerçeve sinde köy ögretmenlerinin yani sı ra, birkaç yıl içinde 200 bin tarımcı kadro yetiştirilmesinı ist°r. Pakir halk çocuklarından seçilmiş bu 200 bin kişilik kaclronun, tarım memuru olmayacagı. toprak devriminin bilinçli öncüleri olacağı açıktır. , r• Kısaca. Inönü'nün liderliğjnde. geniş köylü kitlesine dayanmayı amaçlayan ve kapitalizmden uzak laşma eğilimi gösteren bir plânlı devletçiliğe yöneliş vardır. FaKaı bütün bunlar, savaş bitince dış politika degiştiğinden terketlilir. Toprak reformu, Köy Enstitülerı unutulur. Kalkmma planı, rata kaldınlır. Ovletciliğın yerini özel girişimcilik alır. yabancı sermayeye kapılar acılır. tnönü, Atatürk dönemininkinin karçıtı bir politika izlemeye koyulur Bu, «devnmcilik bitmiştir» diyen Rau! Orbay ve arkadaşlarının 1924' te önerdikleri. fakflt Atatürk ve Irftnti'nün reddettikleri potitjkadır. Sanki Atatürk döneminın İnönü'sü gitmiş, yeni bir înönü gelmiştir. Bu. ilk bakışta şaşırtıcı, sert yön degişikliginde. bagımsız kalkmma olanagı sağlayan Atatiirkçü dış politikadan aynlma aurumunda kalınmasının payı büyük olsa eerektir. ı iliyor musunuz, Türkiye'de her ononbeş bin erkeğe bir cezaevi düşüyor. Inanüacak gibi değil ama böyle. Pek az ül'kede görülen bir durum! Çalışacak yaşta, guçte, yetenekte her ononbeş bin erkeğe bir cezaevi!.. Biraz dişimizi sıktp ce<aevleri sayısını bir kat arttırdık nıı bu sayı beş altı bine iner. Gerektiği zaman ülkenin bütün işe yarar, genç. verimli. sağlam erkeklerinin tümünü toplayıp içerı atmak olasılığı bile ortaya çıkar! Şakanm böylesi kara şaka olur diyorsumız elbet. Ama bugün Türkiye'de tam 624 cezaevi var. Ba sayı bugünün de değil. 1968'in. Askeri cezaevleri bunların dışında mı, onu da bilmem. O zaman cezaevlerinin sayısı daha da artar. Yetmezmiş gibi kıık milyonluk bir ülkeyi 624 cezaevi? Prof. Tütengil'in cVarlık Yıllığı>ndaki sosyo ekonomik yaçantımızı ilgilendiren incelemesinde yer alan göstergelere göre 1968 yılında 73 bin insanımız tutukluymuş. Bunun 24 bini okumasız yazmasız, 33 bine yakını okur yazar. Lise bitirmis olanı 133, yüksek öğrenim bitirmis olanı da 61 kişi. 1973'deki durumun, hem nitelik hem nicelik bakımından değışik olduğunu sanırım. Sayıîar yeterince anlamlı. Suç işleme cğilimi mi artıyor, suç sayılan davranışlar mı. yoksa toplumda kişileri suç işlemeye i'er. durumlar olaylar, ba.skılar mı? Bir şeyler artıyor, belki de b;r feyler eksiliyor. Bir bayram geldi, geçti: Cumhuriyet bayramıydı bu. Hem de ellinci yılın bayramı. Ulusça a£ beklenai. Olmadı. Şeker bayrzmı geldi geçti, olmadı. Kurban bayramı bitti, yine yok. Bugün cczaev^çrinde yatan yetmiş bin mahkum, onlann yakmları, yani yüzbinlerce insan bir kez daha umutsuz, yıkık, bezgin... Bu yeüniş bin insanın hepsi suçlu mudur? Belfci nice suçsuz kişi de var aralarında. Onlardan kat kat suçlu olanlar aramızda dolaşıyor. Toplumlar zaman zaın^n çıkmazlara girer, kişiler de ister istemez «suç» sayılacak isler yapmak zorunda kalırlar. Nerdeyse itiiirler bileıek bilmeyerek... Bir süre sonra o «suç»ların gerçek bir önem taşımadığı anlaşılır. Bir yanılgıdır, bir ters adımdır, bir yanlış anlamadır. Hattâ bir zamanlar suçlu diye cezalandııılan tutuklanan, sürülen kişilerin ikiidarlar değişince kahraman sayıldığ' bile görülür. İşte toplumlar. uygar toplumlar hu yüzden bazı tarihsel anlarda genel af çıkarırlar. Toplumda belirli bir dengeyi kurabilmek için.. CHP, 185 milletvekilinin imzasını taşıyan bir genel af tasarısını bugünlerde Meelis Başkanlığına sunacaktır. Üç kisiük özel bir yarkurulca hazırlanan bu tasarıda siyasal suçlarla fikir suçları önceük taşımaktadır. 29 Ekim 1973'e kadar işlenmiş bütün suçlar af kapsamına alınmaktadır. Bu genel af önerisinde onbeş yıla kadar mahkum olsnların da özgürlüğe kavuşturulması düşünülmüşrür. Ölüm cezaları 24 yıl hapse. müebbet hapisler ise 20 yıla inrUrilmektedir. Basın vc fikir suçlularını tümüyle kapsayan ge nel af7 tasarısı 18 jaşıru bitırmemiş gençlerin cezalannı «nev'i ve mahİ3 eti ne olursa o^sun» bağışlamaktadır. Ayrıca memurların, öğretmen ve öğrencilerin bütün disıplin cezaları da orfadan kaldırılmaktadır. Bayram ve yeni yıl dolayısiyle cezaevlerinde yatan pek çok mahkumdan, özellikle fikir suçlularından kutlama kartları. mektuplar: aldım. Bayram sevincindsn. mutluluğundan, açıkçası özgürlüğün tadından, guzelliğinden yoksun kişiler bize mutluluk dileklerini yoliuyorlar! Bayramlar geçiyor, bayramlar geliyor, onlar koğuşlarında. kulakları radyo haberlerinde. gözleri gaze'e sütunlannda bekliyorlar af müjdesini Bir türlü verilemeyen bir müjde bu. Bugün yarın, bugün vann diye aylar geçiyor Onlar korkunç bir ruh gerginliğinde dakikaları sayıyorlar. CHP kendisinden beklenen öncülügü yapmıştır, öteki partilerimizin de bu tasarıya imza kojmaları beklenir. Geç kalrms bir bayram sevinci, bir kardeşlik duygusu, bir karjılıklı yaktnlık ve hoşgörü bütün yurt düzeyinde kendini dus'urmalıdır. Hükümeti kim kurarsa îcursun. ister sağcı. ister ulusal ortakhk. ister azmlık hükümeti, ilk ele alacağı ilk gerçekleştireceği iş bu genel aftır. Bir af bayrarr.ını yaşatmaktır bütün ulusa... B Doğan AVCIOĞLU la gidilirse, kanla ve b:n güçlükle saglanan bagımsızhğvn yitirilecefini sezmektedirler. Lozan'da verdiklerını gerı alacağını söyleyen Lord Curzon, kapıda beklemektedır. Ne var ki, ekonomik bağımsızlığın hangı yolla gerçekleştirileceğı, o günİerde Atatürk ve İnönü için de açık degildir. Ünlü ekonomi pro fusörleri, yabancı sermayeyi ve liberal Kapitalizmı savunurlar. Bolşevik Rusya. bir cıns kapita lizme dönmüş ve kspılarını j ^ bancı sermayeye açmış ulenimi nı verir. îuihatçıların «milli iktisat» dsnemesinden baska örnek ortada voktur. İzlenecek yol, lider kadro eîremen çıkarîara karsı göreceli bağımsırlıgını koruyabildiğı sürece, e! yor damıyle ve olaylarin 7orlamasıyla bulunacaktır. tsmet tnönü, 5 mayıs 1925'te OgTftmenler Bir liği Dördüncü Kongresinde yantıgi konuşmada. bu durumu güzel açıklar: «Cumhuriyetımizın, Ankara'da ki Milli Hükümetin ana politika sı kendine ekonomıyı milıver yapmaktır. Bizim başlıca baİirleyicj özelliğimiz buradadır. Geçmişin bütün hükümetlerinden, yönetim sistpmîerindcn a?'.! bu noktada aynlryoruz... Doğal dır kı. bu konudn RerettPn bütün tedbirleri bulmuş dcğıliz. Geçm;«:n uzun bir aymazlığı so nucunda. ekonomiye karşı yeteneksizliğimizı açıkça söylemekteyiz. Fakat degil mı ki. Cumhur başkanından en genç öğre'meni r.e kadar. bu milletın ancak eko nomik gehşmeyle lrtırtulacagı kanısı eşemendır; madem Ki, hepimız artık. ekonominm bizim için büyük amaç olduğunu algılsmaKtayız; elbette bu konudaki veteneksizlieimizi de venecek ve bütün güçlüklerı aşaca ğız.» Gereklı tedbirler, hemen bulunamaz. Gümıük bağımsızlığı, yabancı imtiyaziı şirketler ve d'.ş borçlar konusundakı Lozan Antlaşmasının kalmtıları ancak 1930 yılına doğru temizle nsbiür. 1930. kapitalıst dünyanın büyük bir ekonomik bunalıma sürüklendigi dönemin başıdır. Fethi Okyar, 1930da liberal par tı kurarsa da, liberal kapıtalızm .jtün dünyada iflâs etmiş gözükü». Eusj'a, 1928'de ilk beş yıllık planı uygulamaya koyar Planh devletçilik fikri güç kazamr. İnönü, planh devletçilik davasının Atatürk'ten de daha coşkun bir izleyicisı olur. Kalkınma planını incelemek üzere 1932 yılında Rusya'ya gider. Kre di ve teknik yardım sağlar. Rus plancıları sanayi ve tarım uzmanlan Türkiye'ye gelirler, ilk Beş Yıllık Planm hazırlanışında katkıda bulunurlar. Böylece. 19331937 dönemini kapsayan ilk Beş Yılltk Kalkınma Planı yürürlüğe konur. 1937 yılında İnönü ve 153 arkadaşının önerileriyle yapılan bir Anayasa degişikliğiyle, Türkiye Devleti'nin halkçı, devletçi ve devrimci olduğu Anayasa'ya geçirilir. Değişiklik önergesinin İnönü imzalı gerekçesi özetle şöyledir: «Anayasa'da... Türkiye Devleti'nin bir Cumhuriyet olduğu yazılarak, bununla yalnız devletin biçimi belirtilmis bulunuyor. Oysa devletin biçimiyle birlikte, politika ve yönetim biçiminde izleyeceği ana niteliklerin de temel hüküm olarak gösterilmesl gereklidir.» Devletçi, devrimci ve halkçı Türkiye Devletinde, Anayasa Komisvonu Sözcüsü Şemsettin Günaltay'a göre, yabanca sermayeye dayalı liberal kapitalizm artıc savunulamıyacak. Kâzım Karabekir ve Fethi Okyar'ın daha önce denedikleri biçimde liberal partiler kurulamıyacaktır. Yabancı sermaye yerine, öz kaynax lara dayah planü devletçilik uygulanacaktır. ağır sanayii kurmayı amaçlayan geniş kapsamlı planlar hazırlanırsa da, dış koşullann defişmesiyle, planlı devletçilikten vazgeçilir. Doğaldır ki. pek kısa ömürlü olan devletçiliğin bürokratik niteliği ağır basar. Uygulanan politikanın devlet eliyle kapitalizmı geliştirme aracı mı, yoksa kapitalizmden kurtulma aracı mı olduğu belirginleşmez. Yeni politika, her ikj yana kavma ol&sılığını taşır. Devletçiliğin kapitalizmden kurtulmaya vönelmiş bir vöntem biçimine gelebilmesi, dış kojulların degişmeden >Urmesine, kamu çırişimlerinMÇJjpfcfcratik niteükten arınmasınfa ve tıalîiCilık :lke=inin gerçekten uygUlsnırîosına baf'.ıdır. Atatürk. 1922 yılında «Köylü, milletin efendisidir» denıiştir, ama ağalık düreni bir türıü tasfiye edilememiştir. Köylü oılınç Atatürk'ün Başbakanı İsmet Paşa, çizmelerini ayağından çıkarıp Lozan'a gid;şinden başlayarak. Başbakanlıktan ayrılış güntjj^ı^rietjin. bağımsız ve çağdaş bir Turkıye kurmak savaşında, Atatürk'ün tck ve vazgeçilmez yardımcısı olur. Lozan'da Yeni Türkiye, bir toprak kazanma kavgası vermez; ekonomık bağımsızlık kav ga.M verir. tniinü, 27 Şubat 1S23 tarihlı Meelis konuşmasında huııu açıkça belirtır: «Arazi sorununda Milli Mİsak ile uzlaştırılabilir bir çözüm bioimi bularak, Müttefiklerin isteklerini karşılayalım. Arazı sorununda uzlaşıcı olan bu tutumumuza karşıhk. ekonomi. maliye ve ıdare sorunlarında çıkarlarımızı en büyük ölçüde sağlamaya çalışalım.» Bu nedenie, tsmet Paşa, Mtısul davasında dahi uzlaşıcı dav ranır. Fakat kapitülasyonlarm kaldırılması, gümrük bağımsızlıeının sağlanması, yabancı şirketlerln ımtiyazlı durumlarının sona erdirilmesi. milli ekonomiye ayrıcalık tanınması. Düyunu Umumiye belâsındnn Türkivenin kurtanlması gibi konularcfa direnir. İsmet Paşa. Milli Misak'm ön gördüğü bu ekonomik bağımsızhk davasının savunmasını, yalnız yabancılara karşı değil, kenrii danışmanlarına karşı da yapmak zorunda kalır: Ünhi maliyeci Câvit Bey. fsmet Pasa' nın danışmanıdır. fakat Lozan' da Fransız sermayesini savunur. İkinci Delene Rı?a Nur, anılarında yazdığına göre, Lozan'da Türkıye'yi Ingiliz empervalizmine peçkeş çeker. Rıza Nur, Lord Curzon'a şu öneriyi yapar: «Biz Rus'a karşı sizin için bir savunma siperi oluruz. Irak'ta para harcayacağmıza biz sizs parasız jandarmalık ederiz... Size ordu bile veririz.» Lozan başarısı, bu zihniyetle mü cadele ede ede kazanılır. Fakat Kurtuluş Savaşının önde gelen li derlerinde de «yabancı sermayesiz bir şey yapamayız» görüşü ega mendir. Bunlar. siyasal bağımsız lığı yeterli saymakta, ekonomik bağımsızlığı olanaksız bulmaktfldırlar. Kâzım Karabekir, Rauf Or bay ve Ali Fuad Cebesoy'un lider liğindeki Terakkiperver Parti, Büt çe konuşmasında şu görüşü savu nur: «Bütçesi açık, borçlarmı giiçlük le ödeyen bir ülke, bütçe gelirleriyle demiryolu, büyük kurum lar yapamaz... Partimiz, demiryolu ve kurumların. belli bir garan tiyle yabancı sermaye tarafından yarjılmasmdan yanadır.> Partinin bevni durumundaki Rauf Orbay, 21 ocak 1924 tarihinde Meelis küreüsünde, devrimlerin bittiğini ilân eder: •Devrimlerimiz bitmiştir. Durmadan kullanılan devrim sözlerinin memleketimiz ekonomisine yaptıfı kötülükler çok açıktır... Herkes bugün yeni bir devrim mi bekliyor? Hayır... Artık devrim yoktur, devrim bitmiş ve yerleşmiştir.» O günlerde Başbakanlıga gelen Fetbi Okyar da bu görüşleri pay laşır. Bunlara göre, yabancı sermayeye dayalı libera! kapitalizme dönülmeli, devrimcilikten vazgeçil meli ve parlamenter bir siyasal rejim kurulmalıdır. Atatürk ve înönü ise, bu yo VEFAT Baromuzun 2128 sicil sayısında kayıth meslekoaşımız, A V L K A T Eleman Aranıyor Büyük bıt şırketin Istanbul Merkez TeşKiUtmda şrörevlendırılmek üzere aşagıdakı şartlan naız eleman.ar alınacaktır. PERSONfcL SKRVfSİ | ç t N Sosyal Sigortalar ve H Kanunu mevzuatına bihakjcın vakıf olmak Her türlü ücret bordrosunu tanzim edebumeK. MIHASKBE SERVİSt İÇİN Her türlü tıesap makinasını Kullanabiimek, Asgarı lise mezunu ve iki yıl tecrübetı olmak. Bayan ve askerliğini yapmış erkek talıplerin aşağ<da)d adrese sahsen müracaatlan rıca olunur. ADRES: Cafaloftu Biçkiyurdu Sokak Or. Sevki Bev Han Kat: 2 < Cumhuriyet: 136) 1 •4 HAYRİ TÜLİN âni olarak hayata veda etmiştir. Naaşı 8 Ocak Sal; günü (bugün). öğle namazından sonra, Şişli Camiinden a'ınarak Zincirlikuyu mezarlığında ebedi istirahat gâhına tevdi edilecektir. Muhterem arkadaşımıza Ulu Tanndan rahmet, Tülin ailesine ve meslekdaşlarımıza sabırlar dileriz. Istanbnl Barosn Başkanlıfı (Cumhuriyet: 144) l YARIN: ATATÜRKÇÜ DIŞ POLİTİKADAN AYRILIŞ TÜRKİYE TURİNG VEOTOMOBİLKURUMU BÜYÜK ACIMIZ Asım RUACAN'ın esı £mekli Yargıtay Cyesi Ankare Barosu Avukatlanndan 1974 KONFERANSLARI Reha GÜNAY Dr. Nezih FIRATLI Prof. Dr. Tahsin ÖZGÜÇ Y. Mimar Leyla TURGUT Prof. Dr. Kudret AYİTER Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL Ord. Prof. Dr. Arif Müfit MANSEL Y. Mimar Melâhat RUACAN vefat etmiştir. Cenazesi 8.1.1974 Salı günü (Bugün) Maltepc Carniinde kılınacak öğle namazmdan sonra Cebeci Asri Mezarlıkta toprağa verilecektir. AtLESİ (Cumhuriyet: 141) Boğaziçi sorunlan 15 Ocak 1974 Safr Cumhuriyet döneminde İstanbul arkeolojisi 24 Ocak 1974 Perşembe . llk Anadolu Saraylart 7 Şubat 1974 Perşembe Finike Alanya arası Mengücekoğulları ve Divriği eserleri Urartu sanatı Atatürk ve Trakya kazıları 20 Şubat 1974 Çarşamba 6 Mart 1974 Çarşamba 8 Mart 1974 Cuma 29 Mart 1974 Cuma ILAN İZMİR DEFTERDfiRLIĞINDaN Birinci Kordon 76 kapı no.lu Emlâk Vergı üaıresı binasının 61 776 15 Iira keşif bedelli 4339 lira temınath, Gelirler Kontrolörlüğü kısımlarında yapılrfcas brimeler ve çat: katmın top'antı salonu vs. olarak kuilâ.niır.asıyle, elektrik tesisatları ve terasın tecridi onar:rru iş:..in ihalesi 15.1.1974 tarihir.e n.üsadil Salı günii saat iö'de uetteıdarlık Milli Emlâk Müdürlüğünde teşekkül edecok nomısyonda 2490 sayılı kaniinun 31. maddesi geregınc* napalı zarl usulü ile yapılacağından, isteklilerin geçıci te.:ıir.4tıarını yatırarak. 1973 yılı Ticaret Odası belgesi ile üıaie ?ünürıden en az 3 gün evvel Bayındırlık Miidür:üğündtn aJacakları yeterlilik belgeleriyle birlikte 2490 sayılı ianun hükümlerine göre hazıriayacaklan teklif mekt'.ıpuıım ıhaıe saatinden en geç J saat evvei komisyo'a >ev.1, jtmeleri ve daha fazla bilgi almak veya şartnarnel^ri göımeıt isteyenlerin Milli Emlâk Müdürlüğüne müracaatlan ıie postadaki vaki gecikmelerin kabul edilmeyeceği ilân ciunur. (Basın: 1 5561 28024) 130 Davetiyelerin ait oldukları tarihten bir hafta önce Kurumdan alınması rica olunur. DİKKAT: Konferanslar saat tam 1800 de baslar Canlandırılacak Köy Planh devletçilik, beş yıl süreyle uygulanır. Savaş yıllarında ŞİŞLİ MEYDANI 364 TEL.M07127474821483747 (San Grafik ) UÜ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear