01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUiniUIÜYET 25 OcaU 1974 oğr.ıayan Hıirrıyet» adlı ilginçfcitabınvazarı rahmetli Hasan Amca'dan diniemıştim; «Biz Harbiye'yi bitirip subay o'ıriuğumuz zanıan. aylıklanmızın halktan ahnan vergılerle veııldiğini bilmezdik, bu para Padişahın kese^inden çıkıyor sanııd.k,» demi?.i. Aşağı yukarı altmış yıl önre, ü«tellik de uyanık. yurdunu d'iişunen, yurt yönetiminde daha iyiyi, daha doğruvu aravan üikucü bir gencin., basit bir ekonomi sorunu üstüne bilgisini, anlayışını göneren gerçekten önemli bir anı, değil mi? Hasan Amca. II. Mpşrutiyet donemi yoncticüerinın. tarihîerimize buyıik adlar olarak gcçmış o tnlü kişilerin arkadaşı, yardımcısı ^ t d* muhaüfi durumunda bir yığın siyasal olayın içinde bulunduğu için, onun vergi anlayışındaki bu yanlışhğı daha d"a genişleterek, bütün bu donem oncülerınin yurt yonetimi alarında T\e kısır ve temelsiz çörüşlerle etkin olduklarmı duşünebihriz. Daha eskiye, Padisahın devlet ve devlete hizmetin Padisaha hizmet sayıldığı J!onemlere şitmeden, artık otokrasiden ulus kavranıına geçilnıek iter^diği bır zamanda boylesıne bir bilsisizliğin bizi nerelere sürükleyecsfiini kestirmek hiç de zor olma^a Rercktir. Talât Pasa'nm bir Romanya yolculuğu sırasında, vapurda, «Ben sosval demokratım» dediğini, ve bu sozle neyı aniaim?.k istrdiâini kendİMnin de açık seçık olprak biinıediğini okumuştum. Örnekleri çoğaltmanın gereği yok; suncasını da ekleyevim; Ismet tnönu, Cumhuriyet donemi basisr.nda *rîdvİ7»in ne d'emek olduğunu bilmediklerini sd>ler anılarında. Devlet ybnetieilerinin bilgi düzeyleri konufu açılınca, Platon'un, «Ya devlet adamlan filozof, va da filozoflar devlet adamı olmalı» sdzünü an«ımamak eîde de£il. Bunca'inı kimse i=teır,ez, bek!eme7 de: ancak yaygın olan kanı. basa £pçmek isteven ya da geçen kişilerin, okumuş. bilgıli kimieler olması gerektiği kanmdır. Ku.ckusuz, bızim yakın tarîhimud'e de böyl? olmujtur bu. Tanzimaftan bu yana. belki pek az avncaM ile, hep yüksek okullardan. Harbiye. Tıbhiye. Mühendishane gibi yeni ve Avrupa*al okulları bitirenler, çogunlukla yabancı dil bilen. iyi yetişmiş kişiler arasından çıkm:ştır yönetioiler. O Olaylar ve görüşler Niçin Yönetici Oluyorum,, Melih Cevdet ANDAY lik vermek ancak okumuş yazmıs kişilerin hakkı olarak bılınıyordu. Böyle*,:n.e güç ve yuce bir işe, bilisiz bir yurttaşın kend"ini aday saymas: giilunç bir heves diye karş:lanırdı ancak. Bundan öturü de halk, bir yonetim biçiminden hoşlanmadı mı, onun çekilmesini ıster, fakat yerine \eni bir okumu« yazmıs takımının geçınesini bekler, bunu çok oiağan karşılardı; devlet yonetimi gibi bunca kansık, bunca güç bir işi, kendi gibi bilisizler üstlenecek değüdi ya' Durum, yalnız binm ülkemiz için d"ğil, bugün ileri ve demokratik ülkeler diye bilinen ülkelerde de böylevdi; oralarda da önce soylular, sonra yeni yetısen zengin sınıf. yonetimi baba malı gibi kendi hâkkı bilirdi. Halkın, varlıkh sınjflar gibi okuma yazma olanağına k.ıvusmamı? olsa bile. salt toplum yasamında, özellikle üretim alanında oynadıgı önemli ve vazgeçilemez rolden ötürü .yönetimde söz sahibi olma«ı, olabileceği savı ve önerisi. dupedüz sosyalist anlavışın ortaya attıgl, zamanla bütun dünyaya yayılan bır gorüş ve tutumdur. Yavaş da oİ5a anlaşılıvordu ki. bilgi. sadece bılgı, bir toplumun hakça yonetilmesini, dalıa iyiye döniiştürulmesini, o toplumdaki biıtün bıreyler için daha adaletli ve e?it olmasını sağlayamıyor. Okullann, kökü çok eski zamanlara değin inen öğretim yöntemleri ve bu yöntemlerle edinilen soyut bilgiler yanında. ancak çalışma, üretme sürecinin içinde bulunmuş olmaktan gelen baska bir bilgi. bir yaşam bilgısi daha vardı ki. Tanrı buyruklarına ve egemen smıfların çıkarlarına gore yönetilen bir devlet biçiminden, karmaşık üretim sürecini karşılamağa yetkin yeni de\let biçimlerine geçilırken, bu ikinci tur bilginin de gereği anlaşılıyordu. Boylece. zamana ııymakta gecikmeyen ve yenılenen toplumlaıd'a, doğrucian doğruya halktan gelme, çalısma ve üretim alanından yetişme yeni bir yönetici ö'rneğı ortava çıktı. Diyelını, bir kamyon soforu, Ingilız îşçi Parti^i Hukumetinde Dı^ısleri Bakanı oldu. Sınıflı d'zenin kaldırılması ile bu.'butün yeni bir deneye girisen sosyalist toplumlarda ise, sorun elbette büsbütün başka bir çozume geçiyordu: babadan kalma yönetici olma hakkı ve siyasal ayrıcalıklar kaldırılıyordu. Bunları niçin yazıyorum? Bizimki gibi. ba«Iangıçta tümden yukarı katların okuma, yazma, gorgü bakımından ayrıcalıklı ki^ilere Ö7gü sayılan, sonra yavaş yavaş, çesitli tarihsel ve ekonomik dcğişimİerin etki^i ile bilinçlenen, doğrudan dogruya üretici katların söz sahihi olmaya başladığı toplumlarda yönetim, biçimsel de oNa herkc» için açık ıayı!dı. Demek aTtık, yukarda beliıtmeye çalı^tiğım iki tür bılginin, kitap bilsisı ile, vajanarak edinilmiş bı'.ffinin karma biçimine yönclmek gereği duyuluyordu. Ar.cak, durumu böyıece özetleaikten sonra. ortad'a yıne çözümü g'iç. hiç olmaz^a çok soz gotüren bir «orun kalıyor. Bizrie bunca yıl, bilgi edınme olanağjnı elinde tutmuş olan ayrıcalıklı katlardan gelme yöneticilerin b?«arısızlıkları ve toplumu düşürduklerı çıkmazlar, acaba bu kisilerin yeterince bilgili olmamalanndan mı, yoksa «adece o tür bilgilerin toplum yonetimi için yararlı sayılamayacağından öturü müdür? Baska bir deyisle, devlet yonetimi için, her çağın, her dönemın ayrı ve belli bir bilgi dizgcsi mi gereklidir ve kimler, nasıl bir yöntemle bu tür bir bilgi için ayrılacaîdar, seçileceklerrfir? Daha açıgı. veni yöneticilerimizde ne gibi bilpler ve özellikler arayacağız? îşte dönüp dolaşıp, Platon'un «Devlet» adlı ünlü yapıtında uzun uzun araştırdığı soruna geliyoruz yine. CHP, bütün halkımızda sevgi ve coşku uyandıran yeni tutumu içinde, yönetici kadroların düpedüz halktan gelme adaylarla oluşacağını açıkça ^öyledi; fakat sanıvoruz ki, kimi seçıime olanaklarının «ınırlanmasından ve kim; parti cfuzenı gerekİPrınrien ötürü, adaylann buyuk bir çosunluçu, kendilerini yönetim içm hazırlamış, yönetime tutkulu kisiler ıçinden çıktı. Ama sariece halk olmak yeterli miydi bu İs için? Şunu da soralım; acaba günümüzde devlet yonetimi denilen ış. artık tümden u?manlaşraış kadroiar: gerektiren bir nitelik mı kazanmıştır? Bilgisini. görüs ve tutumunu bur.a gore hazırlayan kisilerin alanı mıdır vdneticilik? Yainızca kendi ülkemızden soz ederek konuşmuyorum, yabancılaşma kuralının gücünü arttıran etki'i ile, devlet iMeri, bizim gibi sırad'an vurtta^ların akıl erdiremevecekleri, ancak urmanlara özjü bilgi ve pratik isi midır? Tereyağı erit Devellioğlu'nun «Tfirk Arjto Sözlüğii»nde tereyağının karılıgı şövle. «Bön. saf. budaia kisi. Avran aeızlı. hangoboz, düdük makarnası. hısır. pangodoz. pilâki. kereste. vh.» Goruldüğü sibi tereyağının anlanıı bir havlı zensın. Ama siz zensm değiUeniz kilosv kırk lirava tereyağı satın alamaz. aneak argodaki tereyağını istediğiniz gibi kullanırsıniz. Eğer baremin. ya da toplu sözlesmenin alt merdivenlerinde t'knefes kalmışsanız, sizi terevağıncian nasıpsiz kılanlara veriştirin: Ne terevağı, ne banaoboz heriflennis... diye. Argo'nun dısında terevağı. herke=in bild'Si sUtten çıkanlan vagdır Biz çok zenein bır ülke oldugumuzdan şimdi dışandan terevağı sa'ın aldık. Hey pdı koca Anadolu hey! Düşünün kı. Fransa'dan. Hollanda'dan terevağı ıthal edivor. İthal etmekle de kalmıvor: ba?ı acıkcnz'pr. ithalâtçıdan bakkal dükkânma dek beş aracıdan geçinp kilosu yirmi lıraya satılacak tereyağını 3540 liraya pivasaya sürüyor. Ne terevağı is değil mi! Bir sün önceki sazetelerde okuduğuma göre, Mı«ır Çarçısında dükkâncmın biri tereyağınm kilosunu 28 liradan satmak istemiş öteki esnaf bastırıp enKellemişler. Simdi kızacak mıvız bu esnafa? Hayır. Zira tereyağı ışi ne Mısır Çarşısı'nda bashyor, ne de Mısır Çarşısı'nda bitiyor. Çok daha çaplı bir iş bu! Önre bir milyar dolarlık dövız birikimı üstüne kuluçka tavuk gibj oturup civciv çıkmasını %nllardan beri bekleyen vüksek deha sahıplerinden ba^lıvor hikâye! Dışardakı tşçilerin almterinl s:fıra indirgej'en vUkseic ekonomi uzmanlarından bashyor Sonra bekleyip bekleyir> de ithal etmek için bula bula terevağını bulanlardan. başlıyor! Sonra Almanva'dakı işcıleria Tiirkive'ye gönderdikleri dövizlerle TUrkiye'ye Pransa'dan. Hollanda'dan terevağı ithal edip bir kalemde açıktan para vuran ısai.nmlanndan başlıyor! Sonra... Bakın sonrasında ne var: Turkiye hayvan sayısı bakımından dünyada 6 ıncı sırada gelmektedir Ülkemizde 32 milj'on koyun, 16 milyon keçi, 5,5 milyon tlftik keçisi, 12 milyon sığır, 1 milyon manda, 50 bin deve, 1 milvonu aşkın at, 2 milyona yakın eşek, 200 bin katır vardır. Ama bunca zenginliğe rağmen yoksuluz. Türkiye'ye gelip uzun uzun incelemeler yapan Profesör Baade diyor ki: • Buftün Tiirkiye hsyvancılık endüstrisine. bundan 50 yıl önre Batı'da uygulannn yeni üretim metodlan ve hayvan besleme ilkeleri sokulahilmis olsa, Tiirkiye kendi ihtiyacinı karŞilayohildiği gibi yabanrı iilkelere de genij ölçüde hayvansal üretim maddelerl ihraç edebilir.» Profesör Baade bunu söyliyeli on yıh aştı. On yıl içinde biz Türkiye'ye bir Tiirkiye daha kattık» SiUeyman bey ağzıyla; ama avuçiçi kadar Hollanda'dan tereyağı ithal etmek durumuna dü?tük. Bugün Türkiye'de nğır bajına süt üretimi yılda 734 kilo. Hollanda'da 4.385 kilo, Bati Almanya'da 3.779 kilo. Fransa'da 3.120 kilo. Yani ülkemizde inek sayısı çok, süt vermeye gelinee yok. Hayvan neslinin ıslnhı da gerekiyor hiç kuşkusuz. Geçenlerde gazeteler dışardan damızlık getirtildiğini yazıyorlardı. Bir damızlık boğaya bir Mercedes parası ödeniyormuş. Kimbilir belki bir 15e yarar. Biz şimdiye kadar iyice bir öküz bulduğumuz zaman meraya süreceğimize en müstesn» koltuklara oturtup yetki veriyordıık. Onlar da memleketi o biçim kalkındırıp Avrupa'dan tereyağı ithal edecek hale getirdüer. Anadolu çocuklan besinsizhkten dökülürken, ülkemizde sıgırdan geçilmezken. Hollanda'dan tereyağı getirtip aracıları zengin etmek hiç kuşku.njz ancak bizim ülkenin nasü bir dehayla yönetildipini göstermektedir. Simdi ben gazetelerdeki tereyağı reklâmlarına baktıkça, zengin mağazalar.n vitrinlerinde HoUanda'mn, Fransa'nın pırıl pırıl tereyağını gördükçe, Ferit Devellioğlu'nua Argo Sözlüğünde'ki tereyağı karşılığını okuyorum: Bön, saf, budsla.. Ayran ağızlı hsngoboz.. Pangodoz, pilâki.. F İyi Niyetliler Bu kaygılı soru, yönetime geçmek için sadece iyi niyetin yetecegine inananların davranıs ve tutumları ile karşıla^ıyor hâlâ. Hem üretim alanından gelraeyen. hem de yöneticihk için kültürel bir esin kaynağını gerekli görmeyen siyasacılarımız yine de ortaya çıkabiliyorlar. Işte bir örnek: MSP Gcnel Baskan Yardımcısı Sayın Oğuzhan Asiltürk'ün. Sayın Apti Ipekçi ile konuşmasından bir parça: «Soru: Siz bu politik görüşlermizi olustururken, oigunlaştınrken hangi kaynaklardan ilham aldınız? Yanıt: Özellikle bir kaynaktan ilham aldım şeklinde dusııniilemez. Milletin içeri=inde vaşayan insanlar olarak. milletin kendi değerlerıne sahıp olmavı dü=undCk Herke« milletin ıçinrien çık.p geliyor ama, biz köydeki Mehmet Aâa ile İrtibatımi7i kesmemış bir tnpluluguz. Bu gtirüş içerisinde oldujumuz için zannediyorum ki millete bir yakınlıgımu var ve oluşagelen fikirlerimiz de milletin kendi içlnden çıkan fikirler. Milletin kendisi olduğumuzu kabul ediyoruz. Soru: Yâni fikirlerinizl ve görüMerinizi pratik müşahadelere dayandırdınız. Bunun yanı sıra da kitap olarak, felsefe olarak ilham aldığınız... Yanıt: Yok bövle bir sev.» Hangi kaynaktan gelirlerse gel«inler, bence kendilerine durmadan ?u soruyu sormalıdırlar: «Niçin yönetici oluyorum?> İki Tür Bilgi Başka türlü de olamazdi: çünkü ta 1946'ya gelinceye dcğin halkımız, yönetim kadrolarını, seçen ve seçilen olarak saptama gücunü eline geçirebilmiş değildi. Dahası, boyle bır gücü eline eeçirmek konusunda, pek istekli. çabalı da değ^di. Basa jrermek. yönetime belli bir nite ÖLÜYE SAYGI OKTAY AKBAL Evet Hayır «HALKA AÇILMA» VE IÇYÜZÜ Holdinglerin İddiaları: HALK SERMAYESİNİ KENDt ALANLARINA ÇEKMEK İÇİN BAZI HOLDİNGLERCE ÖNE SÜRÜLEN GARANTİ VE AVANTAJLARL\ TÜMÜ, KANUNÎ DAYANAKTAN YOKSUNDUR ka. birinci ve ikinci kanuni yedek akçelerle Kurumlar, Ma'.i Denge ve Stopaj Vergilerini de karşılayacak kadar yıllık kazanç sağlamış olmasıdır. Bu hesaba jöre meselâ. dört yüz milyon lira 4sermayeli bir anonim şirketin ,ıl0 net, yani kırk milyon lira kâr dağıtabilmesi için yüz milyon lira civarında yıllık kazanç elde etmesi gerekir. Yıllık kazanç, daha az, örneğın altmış milyon lira olduğu takdirde, ortaklara dağıtılacak net kâra takaddüm eden vergiler ve kanuni yedek akçeler sebebiyle VılO net kâr yüzde sekize, yediye ve icabında daha aşagüara düsebilir. ir ulusun vazgısında etken olan kişiler yalna ailelerinm malı değildir. Bir kardeş, bır oğul, bır kız, bir eş, bir damat sahip çıkamaz 05lara. Yaşadığı sürece o büyük adamdan zaten yeterince yararlanmışlardır, onun sırtmdan. adından, olanaklarından çıkar saglamışlardır. Hiç değilse ölümünden sonra yakasını bıraksalar! Ama kim bırakır bu ömür boyu sağlam gelir getiren hazineyi? Kullan kullan eskimez, bordur bozdur tükenmez!... Hepimiz okuyoruz bir anı dizisini bugünlerde. Anı dizisi dedım, pek öyle değil; O tarih kişisi deft«rine bir takım notlar almış. olaylar. insanlar konusunda... Kısacık cümle parçacıkları.. Kıminde belli nasıl bir anlama geldiği, kiminde üstü kapah geçmiş .. Hep böyle notlar çiziktiririz not defterlenmize. An!ık izlenimler, gözlemler. Kendimiz için bazı hatırlatmalar. Başkası gorsün is^emeyiz. Bizden sonraya kalmalarını, hele yayınlanıp kamuoyu önüne çıkmafarın» ise hiç... B Çekmecem bu çeşit defterlerle dolu. büjükbabanıınkıler, anneminkiler, babamınkiler. Ayakkabı almış pahalı bulmus. Hizmetçisine kızmış «Şunu kovmalıyım» demiş. Aylıfmı tutmuş borca yatınnış. Bir akrabasınm söyledigi bir söz kulağına gelmiş, kınlmış. Böyle, buna bcnzer şeyler. Belki bir usta yazar alıp işlese bunlan bir öykü çıkanr. Ama o kişinin yakınında bulunan biri alır da onlarl yayınlar, altına da kendi yorumunu eklerse o zaman işin rengi, anlamı değişir. Mektupîar geldi bu konuda, telefonlar edildi, yolda karşıma çıkıp sordular. Bir hanım şöyle dedi: «tnönü'nün anılarını yayımlamakta bu kadar acele eden hanımına, kızına bir mektup ^zarak. üzüntümü bildirdim. ölümünden hemen sonra bütün bu geçmiş defterleri ortaya dökmenin zamanı mıydı? Paraya bu kadar mı ihtiyaçlan vardı?» Gerçekten de bu denli acele gereksizdi. Bütün bu not defterleri Tarih Kurumuna verilir on yıl yirmi jnl sonra açılıp incelenmek üzere saklanırdı. Böylesine sıcağı sıcağına, çağdaş kişiler, olaylar konusunda iiç beş sözcükle verilmiş yargıları alıp, enine boyuna yorumlamak en basta Inönü'nün anısına saygısızlık olmanus mıdır? Hem kimler bunu yapan? Yakınlan, hem de en yakınlan, cetraf»ı .. Gazetede yayımlanan anı defterindeki üç beş satırlık sözleri istediği gibi yorumlayan o kişi Atatürk'ün de «etraf»mdan çok çektiğin: yazar durur. Bütün kötülükler hep o «etrafodan gelmiş. Nüfuz ticareti, devlet eliyle kişileri zengin etmek, hep hep Atatürk'ün son yıllannda yapılmış, hepsi de bu «etrafmn işleri Etraf yanj Atatürk'ün 193738"deki yakınlan. Ne olmuşsa denıek hep bu bir yıllık sürede olmuş. Daha önce tnönü Başbakandı, etraf etkisizdi, o çekilince devlet bunların eline geçivermis! Devlet eliyle insanlan zengin etmek politikasl İnönü devrinde hiç mi olmadı? Bugün de olmuyor mu? Dostum İlhan Selçuk da geçen günkü yazasmda, «Görülüyor kj büyük adamların etrafı çok önemlidir» diyor, şöyle bitiriyordu yazısını: «Atatürk'ün etrafını koca bir devletin hayatmı kırletecek kadar yetkili ve mü?tekreh bulan îsmet Paşa'nın etrafı bunu çok iyi degerlendirecek durumdadır» Inönü son yıllarında etrafmdakilerin etkisine iyiden iyi kaptırmıştı kendini. Yanlışlıklara düşmesinde ou lcişilerin payı büyüktü. «Yaşlılık bir batık gemidir» d€r De Gaulle. Bilseydi ölümünden bir hafta geçmeden not defterlerindeki sozcükler bile paraya çevrilecek, en gizli notlan yüzbinlerce insanın gözü önüne serilecek, anılarınm en azından yirmi yıl sonra ortaya çıkanlmasını vasiyet etmez miydi? Bunu yapamadı, kendi etrafının ne japacağını ne yapmayacağını bilemedi. düşünemedi. Bu da «Yaşlılığm batık bır gemi»den farksız olduğunu bır kez daha kanıtlar bize... «Bir marifetleri oldu mu hemen bana sırnaşırlardı» diye yazmıs İnönü 1939'da Cumhurbaşkanı olduktan sonra not defterine... Bövle bir cümlenin kamuoyuna açıklanmasını istemezdi herhalde. Büyük kişilerin ölümlerinden sonra belirli bir zaman boşluğu bırakılır. Güncellikten kurtulsun, belleklerdeki taze anılar bıraz eskisin. insanlar daha yansız, daha gerçekçi görebüsin o kişıyi, o kişinin yaşamını diye Ama İnönü'nür. «etraf»ı bunu bile engellediler. Bir hafta geçmeden İnönü'jü not defterlenvlp bu yetmezmiş gibi kendi özel yorumlariyle sürduler gözler önüne... İyi mi ettiler kötü mü? Kendileri açısından belki i;i. ama ölüp gitmiş o büyük adam açısından çok, ama çok kotü .. Türk ekonomisi yönünder» 1974 yılının en önemli ve sansasyonel haberi, bazı büyük aıl« Holding Şirketlerinin halk* açılma ve halk sermayesıne iyi bir Prof. Pr. Hayri DOMANİÇ kâr sağlama arzusunda bulunİst. üniversitesi öğr. Üyesi muş olmalandır. Adeta yarışırcasına ortaya çıkan bu şirketler, halk sermayesıni kendilerine çekebilmek için sozde bir takım avantajlar da melerinin geri almmast da fis dağıtımı yapılmadıkça) şirketin fevkalâde yedek akçe ayıramatanımaktadırlar: tirdadn mümkündür. (TK. 473). masıdır. 2) Bir holdıngm yine kendi Kâr ve Şirket • Halk sermayesine yılda en Anonim şirketlerde, genel kuartaklanna yılda şu kadar kar az 0.12,5 brüt k i r dağıtmadan Dört yüz milyon llralık anorullann çogunl»ılc karariyle, yıl nim şirketin yılda yirmi, otuz fevkalâde yedek akçe ayırma sağlayacağmı ve bu kârı şirkelık kârlann tamammı yedek aktın kurulduğu tarihten itıbaren DOSTLAR! ARKADAŞLAR mak, milyon lira kâr etmesinde ise, • Yılda en az "»10 kâr da aylık taksitler halınde ortakla çeye ayırma, yanı ortaklara bır ortaklara dağıtılabılecek kâr, yüz BU AKŞAM veya bir çok yıllar hiç kâr dagıt de bir civannda olabilir. Şirkerina ödeyeceğinı taahhüt etmesi ğıtmak, bu °D10 kâr'ı icabında mama kanuni imkanları düşü tin yıllık kazanç elde etmemesi ı" hükümsüzdür. Şöyle ki: aylık taksitler halınde hemen 20'de şimdiden ödemeye başlamak, a) Bır şirketin hemen kurul nüldüğü takdirde, şirket ana söz halinde ise, hiç bir kâr dağıtımı SPOR SERGİ SARAYINDA" leşmesine konacak bir hükümle, söz konusu olamaz. Şirket her• Bir yıl sonra kâr'a geç duğu günden itibaren veya bir ortaklara "»12^ brüt kâr ayırma yıl sonra başlamak üzere kâr hangi bir yılda faaJiyetini zararmek, edecegini, kâr etmediğı takdır zorunlulugunun bir değer tasıdı la kapatmışsa, gelecek belli yılgibi öneriler bu üstünlük (avanğı kabul edilmelidir. Ancak aşa lann kârları da bu zarara tahde ortaklara belli bir mıktar taj) ve garantileri teşkil etmekkâr vermeyi ancak bir üçüncü ğıda sunulacak nedenlerle bu sis edilecek ve gelecek yıllann dir. Feyzullah Çınar, Âşık thsani, Âşık Nesimi, şahis, bu arada bır banka ga °')12,5 kâr dağıtımı da son de •ılO net kârları da tamamen ranti edebilir. Bu nedenle hal rece yanıltıcı, holdinglerin tutum tehlikede olacaktır. Âşık Daimi, Şah Turna, Hüseyin Kaçıran, Değerleri kı ortak olmaya çağıran şirket ve ınsafına göre icabında, halk B Daha çok halk sermayesermayesine hiç nasıp olmayaÂşık Zamani ve Oivriği Sema'i lerin bu yoldakı garantılerınin sının holdmglerin idaresinde Önenlerın ve garantilerin cak bir hayal kazanç kalmaya hükmü yoktur, birer reklâmdan toplanmasıyle kurulmak istenen değen: mahkum olabilir. Şöyle ki: bu şirketlerin en az "M0 net Halk sermayesini kendi iş sa ibaretıtr. (Cumhuriyet: 688) A Halkı katümay» çajm b) Anonim şirket sözleşmekâr dağıtacak kadar yıllık kahalanna çekmek için holdingreklâmlannda ustalıkla formüîe siyle taahhüt edılse bile, (ki zanç sağlayacaklan da şüpheli JIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIHIMIIIIIIIIIMIIIIIIIIIII^ ler tarafından önerilen garantı o edilmesine ragmen, bu ol2,5 mümkün değil) yıllık muhtemel dir. Zira, bugün halkla ortakhk ve avantajların tamamı kanunî >apmayı jleri süren holdinglerin, dayanaktan yoksun veya sade kârlann yıl sonu beklenmeksı kâr, anonim şirketin veya bunun zin, aylık peşin taksitler halın bir garantörünün yıllık kar ga birçok iştirakleri, nominal serce holdinglerin isteğıyle sıfıra de ortaklara dağıtılması da müm rantısi değildir. Bu öneride bu mayelerinin beş on mish öz varmdirilebilecek minıcik haklardir. Kıymetli varlığımız Sabıha Zeren'in uzun zamandır E lunan holdinglerin ilk iki önen lıklanna rağmen önemli kâr da E kün ve muteber değildir. Zira Bu iddialanmızı kanuni dayadevam eden ve sonunda kendisini yürüyenıez haıe getıren = önce, TK. 72 gereğince, ticari he yı yapanlarm aksine, yıUık kâr ğıtımı yapamamakta ve hele ilk E nakları ile birlıkte teker teker hastalığmı teşhis ve tıbbm en UstUn tekniğı iıe tedavi edeE sap devreleri 6 aydan az 12 ay garantileri söz konusu değildir. kuruluş yıllannda daima rarar E açıklayalım: ş rek tamamen iyileştiren, E dan çok olamaz. TK. 457'ye gö °ol2,5 kâr dağıtma taahhüdü, da gözükmektedirler. 1) Önce, bır anonim şirketin, şirket, vergilerle kanuni yedek Fiziktedavi ve Romatizmal HasteJıklar E Halk sermayesinin katılmasiy E kendi ortaklarina .10 veya baş re ise, anonim şırketlerde kâr Mütehassısı, Sayıo E ka bir oranda yıllık kâr sağla yıllık bılançolara göre hesap ve akçeleri, geçmiş yıilar rararla le kurulacak anonim şirketten = rını karşıladıktan sonra, ° ol2,5 tespit edılır. Şu halde anonim başka birçok şirket ve iştirakleyıp dağıtacağını vaad ve taahşirketlerin aylık hesap çıkarıp kâr dağıtacak kadar yıllık ka ri olan, ve bütün bu şirketlerin hüt etmesi mümkün ve muteber bulunan holdeğildir. Böyle bır taahhütte bu b\i hesaba dayanarak bir ayazanç elde etmişse, bunun bir kıs idaresine hakim dinglerin, daha büyük oranda lunan holding şırket, şu veya bu isabet eden kâr payinı ortakla mını olağanüstü yedek akçeye hissedan bulunduklan öbür şir ş sebeple yıl içinde kâr sağlaya ra ödemesi kanunen yasaklan ayırmaksızuı ortaklara yıllık kâr 1 «fcjymetliasistan ve yardımcılanna aiıemız âdına son "~ 1 olarak paylaştırma vaadinden ketler dururken, halk sermaje E mamışsa şırket ana sözleşme mıştır. S'Jz teşekkürlerimizi arzederim. M. FETHt ZtRtN = ibaretir. Bu durumda, bir sürü verci siyle kurulan anonim şirketlere TÎllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllMlllllllllllllh?. sındeki açık taahhüde rağmen, kârlı işleri yaptıracaklan da düortaklar şirketten ve hatta ıda yük ve problemini de birlıkte Başka bir ifade ile. °/ol23 brüt (Cumhunyer : 687) recilerın şahsından kâr ödenme getırecek olan aylık kâr tevzı kârı ortaklara ayirmaksizm, fev şünülemez. Bu normal bir ticari • • • • • • • • • • < • • • • • • • » • • > • • • • • • •»• • • • • • • • »» sıni isteyemezler. Zıra aksı hal etme beyanı, bir reklâm nıteli kalâde yedek aiçe ayrılamıyaca kuraldır. de, kâr etmeyen şirketin ortak ğine bile yilkselemeyen kanun ğı kaidesinin halk sermayesi leÎ A R I N : NOTRE DAME DE SİON LİSESİ larina sermayeden ödeme yap suz bır tutumdan ıbarettir. hine gerçekleşip, yatınlan serKâr Sağlansa da Orması gerekecektir. Böyle bir o 3) Şeklen kanuna uygun ola mayeye oranla »M2.5 brüt, yani Okulun kuruluş günü münasebetiyle 27 Ocak Pazar güdeme ise TK .405 ile yasaklan rak bazı holdinglerin halka tek "olO net kârın ortaklara dağıtınü saat 15 de bütün Dame de Sıon'luları davet eder. taklara % 12,5 Dağıt £ mış olduğu gibi, bu tür yasağa lif ettikleri başka bir garantı, labılmesi için en iyi ihtimal, Cumhuriyet 679 l ragmen yapılan asılsız kâr öde (yıUık kârdan S124 brüt kâr mak Garanti Değildir. şirketin bu '.olO net kârdan baş Halkın Ozanları 1 TEŞEKKÜR 1 | Dr. NEJAT URAS { • • • •• • • • •• • » •• »»» • • • »O • • • » • • • • » • •• » •»»• • • •» ARANAN KÎTAP HIFZI VELDET VELIDEDEOGLU f Parça ve Top Kıımas Satılacaktır Müessesemizde mevcut, 1 70 1 U CmJik 3641,00 Metre muhtelif Parç» 0 Kumaş. 2 Standart dısı 2783.00 Metre muhteiif liplerde top kumas, 7 Şubat 1974 Perşembe gunu saat 16,'ya kadar kapali teklif alınmak suretiylc satılacaktır. 3 Şartrvames). Müessesemız Ticaret Müdürlüğünden, Istanbul'da Alım ve Satım Muesse»»st Tedank Dağıtim Müdürlügünden temin ediiebüır. SGMbRBANK Merino* Yünia Sanayii Möessesesi B II R S A (Basm, B: 48 • 10551) 661 SUSI/ 8OL8UZ DEMOKRASI HER KÎTAPÇIDA BULUNUR Fıyatı: 15 Lîra İSTEME ADRESt: Çağdaş Yayınlan Cağaloğlu, Halkevi Sokak 39 . 41 Cumhuriyet 683
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear