01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 20 Ocak 1974 r ALLAH M&TAKAK/N/ JA?ÖHLA KAMECÎNÎNİ A5KI J Toz Duman İçinde TALİP APAYDIN 1 1 8 Sonra uzun bır tren sesı duyuldu Tamam, gelıyor' Toplanın şo\le, bura5 a toplanın buyurun Halk kımıldamıyordu Kimısı oturmuştu, kimısı ayakta, elını kuşağına sokmuştu Kınle bakıyorlardı Sıze soyluyorum, gelın şoyle toplanın' Öyle kuskun durmayın, ayıptır' Resmi kışıler dugmelerıni ılıklediler Gdt mek ıçın egılıp bakıyorlardı. Bırkaç zaptıye ıkışerlı olmuş dolasıyordu Molla Mahmut la Haceli bır kıyıda dıklU. jorlardı Mahmut ağzının ıçınde soylendı Kaik gıdelım Haceli, dayanamıyorum. Sesı aglamakhydı. Dur hele, gorelım bakalım kaç kist taecek* Ikı lokomotıfın çektıği uzun tren ağır ağr geldı Yeşıl dallarla ve mavı çızgılı Yunan bay raklarıyle süslennuşti Vagonlara tebeşırle bılınmedık yazılar yazılmıştı Pencerelerde sılahlı mığferli Yunan askerleri görünuyordu Hemen inmedıler Gayrımüshm tren memurları gıdıp gelıyorlardı Ne oluyor anlaşılmı>ordu Bıraz sonra şehnn vonetıcılerı trenın ortasındakı vagona gıttıler Bırlnın elınde çıçek demetı vardı Ne konustukları belli değıldı Içerde bır sure kaldılar. Molla Mahmut ayağa kalktı: Hadı Haceli gıdelım. Ne bekliyonız da. ha' Geldıler ışte Gıderız arkldes dur Kaç kisıler bakalınT> Bır tren dolusu işte, kaç klşi olacak. Aha bır tren daha gelıyor bak? Ikıncı tren epey gerılerde durau O belkı bundan da uzundu. Ucu gorünmuyordu. Tüh' Allah belânızı versın1 Bıraz sonra şehrin yoneticılerl vagondan lndller Halk uzaklaşsın! Kımse kalmayacak, ls tasyonu boşaltın' Detnöîkl hocalar, saptıyeler bagırmağa bas ladılar Hadı uzaklaşm, durmayın burada Dağılın' Gıdelım Korkuyorlar demek N'eyimızden korkuyorlar7 Halkın silahı yok, bir şeyi yok. öyle emnw gâvur aklı işte. Tedbir alıyorlar. Arttalanna baka baka ytlrüduıer Tabancalarını bır bahçenın ç'tı altma saklamışlardı Bacaklarında dolak molak yoktu Gunluk gıysılen ıçmdeydıler Başlanna eskı feslerını geçırmışlerdl. (DEVAMI VAR) BÎR SANAT EVl... Atillâ DORSAY «Arslan Mamıt ağa, dedi içınden Gıtmiş Yonana baskın yapmıs Bınnı oldurmus, tufeğıni de almıs. Ulen >aman adam be Keşke ben de gıtseydım Bınnı de ben oldururdum Tufeğım alırdım O zaman Zeynep «he» dercu Ulen Mamıt ağa, bır daha gıdersen benı de gotur Goturmezsen danl'rım Şu koyde en yığ't adam sensjn Bakma evını yaktılar sen yokken orospuluk ettıler Olsaydm yapabılırler mıvdı hıç"1 Imkânı mı var'> Arslan Mamıt ağa Bıraz daha buyüyum, senın gıbı olacağım.» Mahmut hıç farkında değıldı Islık çalıyor, hayvanlarl suluyordu Murat da ona özenıyor, «fuut fuut» yspıyor, fakat ses çıkaraınıyordu. Başııu kaldınp babasına Daktı, guluştuler. 29 Uşak tren istasyonu kalabalıktı Gozler îzmır tarafına çevrümıstı tren beklıyorlardı. Bınanın duvan dıbınde ıkı çıngenenın çaldığı davul zurna ağlamaklı sesler çıkanyordu Halk uzakJara çekılmişti Kimısı oturmuş yere bakıyordu. Kımısi bıtkin, bezgin, kendi aralarında usul usul konusuyordu Çoğunun vtteü cab bee, bunu da mı gorecektık7» der gıbıyd' Başı sanklı ıkı hoca oradan oraja dolaşıyor, vaaz eder gıbı bağırarak bır şeyier soyluyorlardı Ey ahalııı Zy muslumanlaaar' Gelenler bızım komşumuz, konuğumuz Ijı karşılayın Padışah efendımızın emrı var, oyle uzak durmayın Yakına gelın' Karşılayın' Halk ılgısızdı, soğtık duruyordu Hatta bu çağrılara kızanlar, ağzının ıçınde soylenenler oluyordu Ah durzü oğlu durzüler an' Bır de hoca olacak bunlar Gavuru karşılayın dıyorlar, şunlara bak. Asıl acı olan bu ışte. Susun, bır duyan oluverir Çevrelenne bakıyor, dıslerın* sıkıyorlardı Istasyon yapısınm önündekl meydanda resmı gıysıler ıçınde şehrin yönetıcılerl beklıyorlardı Sık sık egılıp bakıyorlardı jola. Rum tuccar Yorgi neşeliydl. Biraz ıçmıştl herhalde, yanındakı Rumlarla konusuyor, jerli yersız kahkahalar atıyordu Yüzü kıpkırmızıydı Ikıde bır ellerım açıyor, yüksek sesle konuşuvordu Bız muslumana kardaşız Aramızds düşmanlık yoktır Vur davulcı vüür! Davulun ustune para bıraktı: Vur Turk oğlı vtiür1 . Davulcu vuruvordu Içerde istasyonun telgTaf makınesi tıkir tıkır çalışıvordu Bekleyenler ikıde bır gumuş kosteklı saatlermı çıkarıp bakıyorlardı Sabırsızlanıyordu bazıları Gelecek nesillere bir mesaj bırakabilmek annlar Tann'sı Jüpiterle Bellek (hafıza) Tannça'sı Nemozın ın kizlanydı Muz'ler Bu bereketh bırleşmeden tam 9 kız doğmuştu \e bunlar, mıtolojıye gore, «serbest sanatlar» dıye ısımlendırılen yaratışların koruyucusu, esın perısıydıler Cleo Tarıh ı, Euterpe Müzıkı, Thalıa Komedıyı, Malpomene Trajedı yı, Terpıschore Dans ı, Erato Elejı (l)'yı, Polymnıe Lırık Şıır'ı, Uranıe Astronomıvı \e Callıope ıse, Hıtabet ı ve Destan'ı koruyorlar \e esınlerıvle beslıyorlardı. (Gı rulüyor kı, mıtolojı'den bcrı, sanatların nıtelıgı, smıflaması busbutun değışmış ve başka bıcımler almjş) «MUze» (ıb&e») «Mcügu, •4«9ada Müz'ler tarafından ıkamet edılen bır kuçuk tepenın adıydı Kaynağını mıtolojıden alan bu sozcuk, tarıhte ılk kez, Iskenderın zamanmda Mısır valısı, sonra da kıraü olan \e îskenderıye'dekı ünlu kutuphane'yı kuran Bırınci Ptolome tarafından, kütuphane'nın, bılgınlerın ve filoıofların toplanmalarma ayrılan bolumu ıçm kuUanılmıştı. Burada, müze sozcüğünun, bugünkü anlamına bır olçude yakın, bir ölçude uzak bıçünde ve yıne antık çağda oldugu gıbı, sanat ıle bılım arasında kesm bır ayırım yapmaksızın kullanıldığuu goruyoruz Sanat ve bılım açısından değerı olan eserlerı bır araya getırme, toplama duşuncesının tarıhte spektakuler bıçırnde ılk kez uygulandığı ünlü tskendenye KUtuphane'sının (zaman, M Ö Üçüncu yüzyıl başlarıdır), bır süre sonra Mark Antuan tarafından Kleopatra ya hedıye edılen ve kuruluşu yıne M ö Uçuncu yuz\ılın sorüarına dek ınen unlu Bergama kıtaplığının eserlerıyle ınanılmaz b.çımde zengınleştığı, ama sonra bu ünlü Kutuphane nın jakılarak tamamen yokedıldıgı hep bılınır MÜZELER VE SİNEMATEK SİNEMATEK'İN TARİHÇESI BİR SİNEMATEK'İN GÖREVLERI T dır Cıne Club gazetesı, halk ıle sınemayı yapanlar arasındakı ılışkılerın gelışımıne yardım edecek, çabalan ve heyecanları destekleyecek, gençlerı teşvık edecek ve Fransiz sınemasının gelışmesı ıçın her turlu gırışımde bulunacaktır » Bu sozler, 1920 yılında ünlü Fransiz sınema adamı ve duşunuru Louıs Delluc tarafından çıkarılmaya başlanan «Cıne Club» adlı haftalık dergının manıfestosundan aluımıştır Sınemanın aynı ulkede, Fransa'da doğuşundan ben 25 yıl geçmıştır. Bu zaman zarfında, once kısa omurlü bır eğlencehk olarak bakılan sıncp&i duoMnıo bff Urıimda . ınantlmaz gehşmeler göstermış, buyuk yığınları kendıne çekmış, onemlı bır yatırım alanı ve bır endustrı olarak kendını kabul ettırmıştır Ama bır «sanat»0 Bundan henüz bırçok kımse kuşkuludur Amerıka da ozellıkle Grıffıth ustanjn verdığı onemlı eserlere, Alman sınemasının dışa vurumcu, îtalyanların gostenşlı yapımlardakı basaıilanna karşın, sınema henuz cıddıje alınmamak ta yapılan fılmlerın saklanmağa değer eserler oldugu ıse hıç kımse tarafından duşunulmemektedır He r yıl çevrılen ve toolam uzunluğu kılometrelere varan fılm bobınmın korunması da, saklanması da bır sorundur Bu fılmlerde yer alan gorüntulerın, insana jepjenı ufuklar açan, tum sanatları kendısınde toplayan yenı bır sanatm verımı oldugu duşunulmedığınden, ınsanoflu, antık çağdan berı sahıp oldugu sanat eserını koruma bılıncını sınema ıçın kullanma aşamasına gelmemıştır Bunun ıçm de, fılm ler, tıcari şanslannı kullandıktan TÜRK SİNEMATEK'İNİN KURULUŞ ÖYKÜSÜ BUGÜNKÜ KÜLTÜR YAŞAMAMIZDA •SİNEMATEK sonra kurtulunması gereken gereksız nesneler olarak nıtelenmekte ve çoğunlukla toptan imha edılmektedırler Ama Louls Delluc'un attığı adım gehşmektedır. 1921'de Canudo, bır «Yedıncı Sanat'ın Dost ları» dernegı kurar. Amaç, «sınemanın bır sanat oldugunu ıspatlamak, bır sınema estetığını uicelemek, meydana koymak, sınemacıların elıt takımıyla, sınemayı hala bır fuar eğlencesı olarak goren aydınları bırleştırmekutır Delluc un kulubu, yerını 1924'de, Leon Moussınac'ın (Fransa'nın yetıştırdığı en onemlı sınema yazar ve tarihçılermden) da katılmasıyla, «Fransiz Cıne Club'u» adı verılen daha vaygın bır kuruluşa bırakmıştır Germaıne Dulac, Jacques Feyder, gıbı zamanın unlu sınema adamlannin da katılmasıyla, bu kulup, ozellıkle dağıtınocıların rağbet etmedığı fılmlerı gosterL. Dunyanın, bırçok soruşturmaya gore en iyı fılmi sayılan «Yurttaj Kane Cıtızen Kane>, 1941den bu yana suregelen ununu, Sınematek'lere bopçjudur. ftesınjd^bu <dmde, jjcetmenı v» bajoytmcusu Orson Welles goruluyor. me olanaklannı sağlamaktadır. lerdı Sesll sınemanın keşfl Bu kulubun sınema tarıhıne geç (1928) ve dunyada hizla yayilmış olan en onemlı başansı, 1925 ması üzerıne, sessız sınema eser yılında çevrılmış olan Ayzenştayn lerı tıcarî gdstenm olanaklanın «Potemkın Zırhlısı» fılmını nı tamamen yıtırmişlerdı. Bu yıllar sonra ilk kez Parıs'te gos fılmlerle kımse ılgılenmıyor, detererek once Fransiz kamu oyu polarda çurumeye bırakılryor, nun, sonra da tum dünyanın dık veja yuzlercesı bırden ımha edıkatıne sunmuş olmasıdır. Ama lıjordu tkı genç, sınemanın şimfılmlerı korumak, eskı ve değer dıden tanh olmuş bu zengın mılı yapıtları aramak, toplamak, rasını kurtarmaya kararlıydılar. kısacası bugunku anlamıyla bır Bunun ıçın fılmlerı ılgısızlıkten «Sınematek» kurmak düşuncesı ve yenı bulunmuş bır yöntemle daha ortalarda yoktur. ayakkabı cılâsı yapımı ıçın anyan cilâ ımalâtçılarının sernnFILMLER dcn korumak gerekllydı. Ilk anlayışı ve yardımı, «La CınemaKORUNMALI tographıe Françaıse» adlı profesDünj'a Uzennde bugünkü an yonel bır sınema dergısının mUlamıyla ılk «Smematek»ın kurul düru olan Paul Auguste HarHarle, onlara ması ıçın 1936'yı beklemek gere le den buldular kecektır. 1930'larda, lıse oğrenci eskı fılmlerın aranıp bulunması sı olan 2 Fransiz sınema me ıçın yalniz manevî yardım değıl, raklısı, Henn Langloıs ve Geor 5000 franklık bır de maddi olages Franju, ılk kez, yıtıp gıt nak sağladı. mekte olan eskı ve ozellıkle sessız fılmlerı toplamaya gınşmış(Devamı 7 Sarfads) MALKOÇOĞJLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU SÜPHELİ ZAFER DİŞj BOND Gunumuzun 7 olarak kabul edılen sanatlarından ozellıkle muzık ve resımın belkı de mılyonlarca yıla ınen bır geçnuşı var. Yazılı sanatlardan soz etmek olanağı ıse, ınsanlıgın ılk jazıyı keşfmden sonra doğar Yanı, nesnelerı resımle anlatmağa (pıctographıe) dek uıılırse, M ö. 3000lere, ılk kez çağdaş anlamda bır «alfabe»den soz edılırse, Fınıkelıler'm ılk alfabeyı kullanmaga başladıklan M ö 12/10 yüzyıllara dek ınılebıiır Ancak yazılı olanı koruma ıçgudusu, elbette kı Iskenderıye Kutuphane sınden çok once başlamiştır Anadolu'muzda ozellıkle eskı Hıtıt merkezlerınde bulunan, çokluk çıvı yazısıyla yazılmış bmlerce tabletı bır araya getıren hazıneler, Mezopotamya uygarlıklarmın dunyanm tüm muzelermde yer alan zengın koleksıyonları gıbı. Insan, varlığını ıspat edecek, bınkımmı dışa \uracak bırşeyler yapmaya basladıgından ben, bunu korumak, kendınden sonrakı kuşaklara ıntıkal ettırmek, boylece kendı geçıcı yaşamının ve alemde varoluşunun. kanıtlarını yeryuzunde bırakmak ıstemıştır Antık çag kentlermın yalniz kıral sarayları degıl, ana cadde, kıtaplık, hamam, beledıye saravı gıbı tum kamu kullamlışına açık olan mekanlannın en guzel heykeller, resımler, mozaıkler \e dığer sanat eserleriyle suslu olması, aslında bugunku «muze» ve «müzecılık» anlayışina hıç de uzak olmayan davranışlar olarak nıtelenebılır Çağın, sanatçıları aracılıgıyla yaşamını, dUşuncesıni, bılımını ve «sanat» dedığımız kışısel yaraüşlarda bıcımlenen ortak duyuşlarını meydana koyan ve «guzel» bulunan her türlü eserı, en eskı çağlardan berı. bellı mekânlarda toplanmış ve saklanmıştı Tanh, bunun orneklerıyle doludur ve bu konuda kuşkusuz son derece ılgınç araştımalar yapılarak konunun derınlenne ınılebıiır TİFFANY JONES ÜM S.AUIBI OLSA'OÛ GARTH «SİNEMATEK» KAVRAMI.. «Bır «Turıng Club» oldugu gıbı. bır «Cıne Club» de olmalı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear