25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 18 Ocak 1974 ı TU lar. Hep ABDÜL r ALİAHlM PİF, N t YAPI ... ITÛÛLU 1 PAMQm ! K o o \ > ^s Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN 116 Zlber yapanz, ne atacalt? Siae zahmet venragaâinL Şimdüilt abm temizfer orad» tonnınz. Ahıra bir şey ulmacnış. Yofc yolt.. Olmaz öyle seyf Tophyn» ejiayı, Btadi Sromprinr, yarıSm e«Bn. ATŞ» s n çabuk ol. Mahmud'un ; I U tcmüıteyln. T«kı vurun, tez iyi cdio. Durun, götücmeşut. dedi. burao. Hiç bir yere gjtmeyiz. emme temeli duruyor. Temeli düüp h ı M ı 1 MOSKOVA, AZERBAYCAN NOTLARI İbrahim OLGUN Ayşa kadın içini çekti: Gtâel ofca ne olur. olmasa ue olur, h'ç yt*. Düşmaa yaıuı buraiara da gelirse... Gehrse göçersiniz aoa. Sia içerüer» cvimâ yribtdı zim 6VİBÛ2 bmasıi " BirbirlecnB Geüjv ahırı temizle, yüriü Haeer geiia sünürgeyi Itüreji alıp yüradti îbrahim bey cfifceö, çıkardı: Hacü kamşular, davranın. Blrüiıe yapacağız MahmudTuu evinL Birlitte... Önce temızieyelîm. Getirfa kazraa. kârekıen. Biaim avluda btraz agaç, var. Bizaz da faJunıı tki günde yapar bitiririz, hadi... îşe kjuyuldıılar. Guneşli bir gündü. llollft Mahmul kaptmn önür.e oturmuş, fcnftına açmıştt Aaası yarayı temizKyonfck îyi olmuş gayri, kapanıyoı. Mahmut ejilip gormeye çalıstı: Boyuna kaşuuyor $u kıyılan» dedi. Clf Kaşuur eltact. lyi otayor da ondsn. S ı i Gâvur oghtnun kaaaturası bayâ ts)e> miş. Ben bafif bir çuik sanıyontuu». Ailah irnrumu». Y» daha atik. danrratu saydı da göğşüne batırsaydı? KsraınA batu* saydı? Ee olur olurdu, n* yapaıan? Su tcsb» su yoUuıda kınltr. O anı düşÜDdü. giüdii kendıkendine. Güçlü bir gavurdu ba. Sîlâhı zor ahtam elinden. Bııdea ustune atılıaca şaşırdı. O şasoldu ne olduysa. Degitae batkkındHt Avşa Itadın eline SArg'lar, bcsler Hahmud'a baluyordu: Ailah korumuş, dedi teknr. Knrban olduğum Allab .. Murad'ma ba&ştamış teni. Bız ne olarduk burada çoluk çocok? ETİ &t yıklüar, perişsuı ohırduk. Öyle... Evın üstü örtulraüştü. Koyde baslt kspı pencere yipürmıjlardı. Duv^rlaıtbt hâ!â jwuk izUri duruyordu. Eas kerpiçler kuıbp <KMUmüştü. N'eyse şimdilik idare edeti» 1lerde iyi bir stvanz içini dz$mı. Eslusinden daha güze> ohır. Hele ?u kolum bir düzelsin .. a Nereye? Akşehir'e, Konya'ya. Bskafrm nereye olur. Grtmem. Sen gebneyince biz ne edeihn onlarda? Yalnız olnıayac3ksınız canım. İbrahim beyin kanlarıyle birlikte gicVtıcrigini». Kendisi öyle dedi. îbrahim bey gitmeyecek mi? Yot. O çetenin ba^, uereye pdijor? Bir çete i!e ne yapacaksımz siz burada? Yalnız bız degiliz anc, bizlm gîbi çok var. Hem gerMe ordu hazırlsnıyor. Yann biz de orduya katıiırız. O zaman gör de bak. Inşallfjı emme bilmem ki, hiç aklım kecnuyor. Kötu günlere dogru gidiyoruz. Ailah torusun. Mahmut lcolunun düğmelerini ihkledi: Başa göen çeicUîr an*. Gelsinler bakalun. Gelsinler de görelim, ne edtoekler? Ayşa kadın içeri »irecekti, kapıda durup baktı: BâTâ bekJlyorstHj iıa? Nerde kaldılar diye üzültryorsun? Yok caınnı, niye bekleytn? Şeytan görsön ytizlerini. Bekleyen var emme ben defi!im. Kiınmiş? Ziver hoca, Kadir aga, Hacı Nuri... onIar. AUah ctnlarını alsın. Ne edeceklermiş givuru? Niye bekliyorlar? Bize dijecekler ki «hani kofrryordnnuz, aba neküler ıjte . Hadi onian! Bunu demek için düşmamn gelnıesi istenir mi? Ö mal Pa*> kazahamasm, mahçup .\ ADah Ailah! O nasıl şey öyle? Yaa!. . Bizim kartmrzti* *i?man tex defil ki ana, trir de bunlar var. Bak bız Ala?ehir'e gece baskma jridiyoruz. onlar gplip benım errmi yakayorbr. Ne dem^c bu? Emme »z de onlara yapmifnnız? Mahmut bozuldu: Yok, bıı Klm yaptı ya? (DCVAM1 VAR) Baskı ve disipiin konusunda bir anlayış tarzı r gece Azerbajcandaki türenlerin sonuncıısu yapıldı ve bükumet taraiındajı Dostluk Erı dedüüeri, büyük bir park içiodeki salonda bir veda yemeii verüdi. Oraya gittiiim. sırada. dışarıda bekleyen otolardan biri dikkatimi çekti. Bu, büyük bir Cadillac'a benziyordu. Arfca bölü mün üç yanı açık renkli, kalın büzgülü perdelerle örtülmüştü. Dışardan hiç kimse içerde birimn oturup oturmadığını bilemeyecekti. Bu her halde Azerbaycan Partj Birinci Sekreteri Aliyefin resmi otosu olmahydı. Bu denli gizlenmeye ne gerek vardı diye kendi kendirae düşün düm. Sonra, Şamahı'da yemekte birirle komışmamız hatınma geldi. O diyordu ki, «Bu rejtm insan tabiatına aykındır. tnsan, doJdnğTi andsn itibarcn birşeylere sahip olmak ister. îçten geçen bu dojal isteklerle sava?mak çok güç bir iştir. Son eüi, altıroj ^ ¥ içertsinde ne kanlar döküî4ü. Bu rejimi ayakta tutböyle devamlı işlemeye, sonra da disipline ihtiyaç var.» O zat, bu ardı arkası bitmeyen konuşmaları, bu bizce baskı şeklinde yorumlanabilecek durumu böyle açıklıyordu. O nmm ayırttı. Miloria birlikte on birinci kattaki bıtı»ik odalaruruza çıktık. Her odada ıkişer yatak, ikişer koltuk, bir de televizyonla telefon rardı. Her odadaki telefon ayn bir numara taVyotdu. BumiD neden böyle olduğunu bir türlü anlamadım. Baku'deki otel odalarında da bu altılı telefon oumaraları dikkatimi çekmışti. Otelin sag yarunda yaldızlı kubbeleriyle Kremlin Sarayı bulunuyordn. Hemen önümâen Moskova nehıi akıyordu. Nehrin Üzerinde küçük vapurlar, römorklar, onların çektiğı koca koca mavnalar durmadan yük taşıyorlardı. Sulardan burada tam anlamıyle yararlanılıyor. Amervka'da da deniz gıbi sulardan yararlandıklan bir yana, drdeklerin yıkandıklan küçücfik goleklerde bıle taşımm y»p tıklan gozünvlen kaçmamıstı. Bıraz sonra otelin restoranında yemek yemek ürere ikinci kata indim. Hizznet eden garson bayanlardan biri beni istedıği bır masaya oturttu. Bekle. i$in yoksa birşey soracak diye. Neden sonra gönlıi oldu, masaya ııgradı. Yemek listesinden birşeyier grösterdim. Getirtli. Öyle ya, daha çok bekletebiürdi. Otelin bemen her koridornnun iki yamnda kafeîer vardı. Burada peynir, çay, kahve, yumurta, söfüş, pihç, meyve gibi ırfak tefek şeyler bulunuyordu. Restoranda uzun unm beklemektense, msn> btmda nefsinı köreltebilirdı. Oraoa saçmı, sakalını uzatmış, kısa boylu ellıbeş aRrmş yaşlarmda bir adam, pDndeki ttırist rehberinden yararlanarak bırşeyler almaya çalısıyordu. Sonra bir ara bi r masada büyük bir deftere düzgiin Arap harflenyle notlar aldığını gordüm. Baktım, Farsça yazıyortiu. Kendisınin hoca mı, yazar mı oJdugunu sordmn. Bomancı ve yazar olduğunu öğrendım. Iranlı tanınmı§ yazar Sadık Çubek. Bana dert yarnyor du: «Azızim diyordu, bu ne bal böyle. Bugiin ögleyin restorana indim. Beni tam iki saat bir çeyrek beklettikten soora yemek getirditer. Ayot, burada jrtsanm hiç bir deferi yok mı? Ben kiznim? Bir memleketin tanmrm^ bir sanatçtsı, bir yazanyım. Memieketimde iki arabam, msan p bı oturacak bir eviın. Sayfiyede dinlenecek bir köşküm var. Kitaplanm birçok dıllere çevrılmiş. Bu insanların gözünde inamnm hiç ml bir deferf vok? • Buraaı için ne kadar değişik bir değerlendirme' deftil mı? Işte o da benim gıbi burada kafede olanıyla yetinmefı yeğliyormus. Yafnmr yafıyor hara da Mzım buralara göre soguk sayılır. Sırtnnda ince bir elbise, içinde bır atletle fömlek vmr Daha dört gün buradayım. Güwl bir süeter almalıyım kendime diye dtişünüyorum. Danı$madaki bayana sordum, süeter ve benzen çeyleri nereden alabflece£imi. «Burada çok büyük bi» Gum mafazası var. Fakst kalabalıktan bir şey almaraz mümkün olmaz sanınm» dedi Içimden, «Bu da lâf nn?» dediın. Törkrye'de indirimü satışlar y»pwı mafazalara yazın töf mi hiç gıtmedim, diye düşiindiim. Pekı. başks bir yer yok muydu acaba? Soıthım ve ötrendim ki, bır de UnirernuK]m £um deı.ılen departn<an«tore gibi dükkânian varmış. Otelin onündekı taksilerdeu birine biodizn. Guxn fip^if^ Soför yakın anlamına gelen işaretler yaparak beni Rötürmek istemedi. En sonu büyük bir kapının önünde indirdi. Bir cad deden üç büyük kapryla gırilen üç katlı bir çarşı. Uç kapısı da öbür caddede. Sokaktan hiç bır çey gontamüyor. Arka caddedek.* bır kapının içinde hazır kadın elbiseierira sergileyen küçük bir vitrin var. Içerrye girenhı çıkanm h»ddi hesabı yok. Müthis bir insan kslabaiığı. Sanki bedava bir seyler dağıUyorlarmış, kapanın elinde kahyormuş gibi. Benim seagime göre çarşı biçimindeki bu bıiyük magazada 10 bin kfşinftı üstönde bir kalaba MOSKOVA'DA TStOVKOVSÖ ANITI Kostantin Tsiovkovski Sovyetl«rin Cosmos ilim adaroı. Uzaya yol alan, betondaa muazzam bir füze önürd* beykeli var... lık vardı. Ayn ayn reyonların önünde, 4050 metrefflt kuyruklar. Dükkânlar biraz bojaldıktan sonra oradaki isçi »"^m^^ kuyruktakilerin iiçer beser iceri girmelerıne izın veriyorıar. Içer de ne bir müsteıiyıe ılgılenen, ne de bir yardımcı olan var. Ne bulursan ona alarak bir an önce kasaya parayı verip çıkacaksın. Mallar, kaba saba, itinasız, o günkü partide ne çıkmışsa o. Beğendiğiniz ter hangi bir şeyi bir saat sonra alroalc üzere gelseniz bulamazsınız. Kazakların satıldığı bolümo baktım. Burada kötü IşpoTtada bile o denli kalitesiz süeter bulmanız mümkün rtegildir, samrım. Bu koskoca çarşıda bir danısma bürosu bularcadım. Çare siz bir sey alamadan ttril ttril dışarı fırladJm. Yagmur yagıyor. Bir taksiye binmek istedim. Kımsenin kulak astı£ı yok. Çu bizim Ankara'da fırsatçı tofdTlerin yağmurlu, lcarlı bavada yaptıkları gibi. Caddelere bakıyorum. Gârüriıikkân var. Koca koca binala nn dış yüzü, duvarlan, kapılan görünüyor. Sonunda bir şoförü razı edıp otele kendimi ata bildim. t*ürd6 ne bir mnggyy j^g jjîj MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGLU İCIL ^ ^ $ÜPHELİ ZAFER 1 1 1 L p J Yeroekten önce Cumbuıbaşkanı Halikrf konuştu re konuşrnalan o yönetti. Sonra sözti Parti SekreteTi Aliyefe verdi. O, yine uzun bir komısma y»ptı. Ona, Soryetlertn Tüm Yazarlar Birlifı Bafkanı Tihanor'un komifması izledi. Daha sonra da, öbür cumhuriyetlerden gelenler konuştular re getirdikteri deferli arma|anian Başkanlara sunduiar. Bötün bu konuşmılar Rusça olarak yapılıyorcfu. Ben arada bir yammdalri Mirza Aga Kulizadı^ye korrtjşmalarm özetlerını yaptırıyordum. Ziyaret ve konuşmalar sona erdi. Sonra I. Sekreter Aliyene, Cumhurbaşkan: Haiilof konuklarla vedalastılar. Salonu terkeden kormkların ellerıni sıktılar. Eaı aynhrken Genel Sekreter Aliyef arkamdan «Türk gardaşlarıma çok selâm» diye sesleniyordu. Ertesı sabah çok erkenden Moskovaya gıtmek Uzere 3»anım da yine vefalı dostum Prof. Mırza Aga Kulızade olduğu halde bize ayrılan bir otoya binerek havaalanma doğru yola koyulduk. Baku havaalanı kente yakın olduğu için onbeş dakikada oraya vardık. Bakü saatiyle 8'de havalandık Uçakta saatlerimizı bir taat ilerı aldık. Yanımda bır Bulgar şairi vardı: Milov. GerçckJcn içli, duygulu, ince bır şair. Bana Moskova haıraafanmda hiç bir yere ayrılmayınız, Bulgarca konuşan bir bayanla bır otomobıl gelecek, bizi otel Russıa'ya götürecek», dedt TBrmınalde baYUllanmızın gebnesmi bekösel bır oto jle bir bayan Otele dek bir saat kadar süren rahat bir yolcuhık yaptık. Hava yağmurlu, hara sıcaklığı 1 derece idı. Altı bin yataklı kocaman Hotel Russia'ya geldik. Rehberimız olan bayan, pasaportlarımızı alıp oteldeki odala Y ARINr Üretİmin halka sunuluşu DİŞİ BOND i 1 TİFFANY JONES VEFATLAR İÇİN Kıymetlı hocalar ve duahanlardan mütejekkil eenaze merasim ekibimiz bır telefonla emnnizdedir. Gazete ılânı ve aınum muamelât için ayn ucret alınmaz. Cenaze Işlerlni isletmemız deruhte eder. Acı günlerinızı paylaşınz. GARTH TEL: 47 20 06 İslâm Cenaze İşlcri NOT Bütün muaoteleler isletmeye ııt olmak üzere yurt lçt ve yurt dışı, jrurt dı^ından yurda cenaze nakli yapılır. Gunün ber saatfade (Çiçek ReKİâm: 4) 408
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear