25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 12 Ocak 1974 Zulme Karşı Ismet İnönü. politik hayatmda karsısmda olaniar tarafından «Diktatör» olmakla pek sık su(,'lanrmştır. Siya5i iktidarını halkm oyu ile yitirmesinden sonra da bu tür suçlamalar süregeldi. Hatta, suçlamak niyetini taşımayan objektif göziemciler biie, onu. demokrasinin temelini atar» bir «Diktatör» diye nitelendirmekten geri kaimadılar. înönü diktatör müydü? Diktatör d'eyimme vereceğiniz anlama güre, bu soruya olumlu bir cevap da, olumsuz bir cevap da verebiürsiniz Demokratik ge'.enekleri olmayan, topyekün bir kurtuluş savaşından, emperyalizme karşı içte ve dışta verilen büyük bir mucadeleden çıkan, bölücü ve gerici unsur ve akımlara karşı kesin bir sonuç alınamamış olar. bir ülkede akşamdan sabaha demokrasi getirilebilir miydi? Öte yandan, şurası da unutulmasın ki, Atatürk. Înönü ve arkadaşları. kurtuluş hareketine, ülkeyi yeniden bir zalimler yönetimi altına sokmak için girişmemişlerdir. Iktid'arda ve yönetimde olduklan süre İçinde böyie bir kesin eğilimleri saptanabilmiş değıldir. Hatta, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun hemen ardından girişilen çok partili rejim denemeleri, suçlamaların aksini kamtlayan bir görünümdedir. inönu, Cumhurbaşkanlıaı süresince, devletin başı ve yüıütmenin temsili bir başkanı olmakla yetinmedi. Iç ve dış sorunlara bulunacak çözüm ve getirilecek çarelerde heracn r'aima son ve en yetkili merci oldu ve ülkede siyasai iktidara sahip partinin Genel Başkanhğır.ı da elinden bırakmadı. Paşa, dünyanın pek büyük bir bunalım »rifesir.de bulunduğu gunlerde devletin başma Reçti. Daha Cumhurbaşkanlığınm ilk yılında îkinci Dünya Savaşı patlak verdi. Belki bu nedenle, belki yüzyıllar boyunea yerleşmiş ge'.enek ve göreneklerden sıyrılmaktaki güçlükler yüzünden, beikı de is O&ylar fe göıpşler devleti, ona yakışan haysiyetiyîe teyen bir kimsedir. yaşatmak ls İNÖNÜ ve DEMOKRASİ ÖNÜ Prof. Uğur ALACAKAPTAN temli bir demokrasi görüşünün henüz kristalle.şmiş olmanıası nedenıyle, bu dönem demokratik özgürluklerin büyük ölçüde baskı altına ahndığı bir dönemdi. Bunda, devletin karşı karşıya bulunduğu büyük dış tehlike karşısında, onun varhğını korumak ve sürdürmeyi daima en büyük görev saymış olan lnönü'nün bu siyasal yaklaşımının da büyük rolü vardı. yük Millet Meclisi'nin vazife ifa etmesi en ufak bir tereddüde mahal vermeyecek «elabetle olacaktır...» Ardından savaş yılları, 1946 denemesi ve nihayet 1950 yılında ileri ve ozgurlükçü bir seçim yasasının kabulünden sonra, haikın gerçek ve serbest iradesine, gönülden boyun eğiş... 195P1960 yılları arfsındaki verıiiji savaşta i«e gerçek bir demokrat görünümündedir. Ismet Paşa'nın devletin kaderine on yıl hükmetmiş olan Demokrat Parti iktidanna karşı zaman zarr.an çok sert cephe almış olması, siyasal muanzlarının ileri sürtfükleri gibi, «Bir hırsı piri» liğin ürünü ya da iktidar hırsının sonucu değilrli. İktidar hırsı olan bir Înönü. o biçimde d?.vranmaz. hırsı piri ise olgun, ileri görüşiü ve denseli deviet adamı niteliklerinden çok şeyler alır götürürdü. Şüphesiz yanılgılara. hem de büyüklerine, düştüğü tle olrfu. K;rk yıliık partisinden ayrılmasına kadar gelişen davranışlarının da aynı açıdan degeıiendirilmesi geroktiijine inanıycrum. 195'; 1960 arasmcfa tnönü'.ü. ne denırse densirv, hem bir demokrasi mücahidi, hem Türkiye Devleti'nin, iktidarrfa olmayan koruyucusu, bin bir güçlükle kurulan bir 27 Mayıs Ihtilâline hızla yaklaştıgımız gilnlerde, DP iktidanna «... sizi ben bile kurtaramam...> diye haykırması. onun devlete ne büyük bir içtenlikle sahip çıktıgının kanıtıd:r. Ondan sonra da. devletin, sarsılan temelleri üzeri.ne yeniden oturması ve demokratik düzenin, tiemckratik hayat tarzır.ın yeşerip yerleşe'oilmesi için elinden geler.i yaptı. Demokrasiye inanmayan bir zihniyeîin sonradan kuş% çevirdiği 1961 Anayasasının yapılmasında partisinin oynad'.ğı rol ınkâr edilemez. Aynı yıl seçimlerden sonra, ilerlemiş yaşma ragmen Başbakanlığı da yine aynı düşüncelerle kabul etti. demokrasiyi ve onun sembolü saydığı parlamenter rejimi iki büyük siiâhlı kalkışmaya karsı bükülmez bir azim ve cesaretle korudu. Olümde zamanlama ahmetli toprağa verilirken hava günlük güneşlikse, cenaze törenine katılanlar hoşnutturiar. Bu duygularını açıkça dıle getirmekıen de çekinmezler: Tanrının sevgili kuluymuş! Berbat bir hava varsa, herkes için için söylenir: Mübarek zaten aksi adanıdı. tam öleceği günü buldu! Ne zaman öleceğinı saptamak insanın elinde mi? Eski kuşaklar bu gerçeği «ölüm geldi cihane / basağrısı bahane. diye iki dizede belirtiyorlar. Ama her ölümün yaşayanlara göre bir biçim aldığı da ortada. Sözgelişi ünlüler. olays'z bir günde öteki dünyaya bilet almanın çaresini düşünmelidırler. Çünkü savaş ilânı veya, barış imza&ı Ribi hüyük olaylar gazetelerin birincı sayfasuıı kapsadı mı. ölüm haberi isteı istemez ikinci plana düşer. Ortadoğu olaylarının basını allck bullak ettiği gün gözünü kapayan meşhur kiş: güme gittı demeklir. Yazı müdiirleri ölüm haberini tek sütuna indiıiverir, hatıa arka sayfalara atıverir Ömrünü Abdülhamitie mücadeleye sarmış kişinin 1908 Devriminden bir gün önce hayata veda ettiğini düşünün. Hemen çevresinden bir büyük acıma duygusu dalgalanacak: Göremeden gitti zavallt! Yaşamını Cumhuriyet reiimi kurulsun diye bozuk para gibi harcayan, bu uğurda zindanları göze alan bir yazann Cumhuriyet ilânını görmeden gitmesi hazin değil midir? Hiç kuşkusuz ölümde zamanm kendine özşrü bir önemi var. Ama tarih bilincj diye de birşev var. Kralın. va da padisahın. bugün olmazsa varın. yarm o'maz.a öbürsun yıkılacağını bilmek tarih bilincidir. Çünkü Eeçmişin ne kadar küflü kurumu varsa. tarih hepsine şatafatlı birer cenaze törenini şimdiuen hazırlamıştır. Sen görecek misin. göremiyecek misin? O başka bir iş. Yaşadığımız çağda para kazanma vollarında ustalık, lıayatta başarı ölçüsü sayılıvor. Bir adamı överken: Müthiş bir işadamıdır. sıfırdan başladı mülti milyoner oldu, diyebiliyoruz. Oysa dünkü dünyada böyle çey yoktu. yarınki dünyada olmıvacak. Bir zamanlar insan toplumlarında en iyi topuz kullananlar en makbuldü. Böyle biri öldüğü zaman kabile topîanır, ağlaşır, bağırır, yitirilen büyüğün ardından agıt vakılırdı. Nasıl yakılmasın ki! Heybetli topuzuyla bir vuruşta caııavarlan deviren. düşmanlan sındiren kisi değerlerin en değerlisi sayılırdı. V.k çağdan ortaçağa geçiürken de binlerce vıl hiç kimse: . İyi para kazanır. diye övgüye lâyik görülmemiş, alkışlanmamıştır. Burjuva saltanatının değer yarüiları para biriminı getirdi yeryüzüne. Yann bu egemenlik tarihe kanştığı zaman para kazanma yollannda marifet sahibi olmak övgüye layık bir iş görülmiyecek... Oysa «imdi zengin bir adamın cenazesi anlatılırken: Aman efendim, ben diyeyim yüz. siz deyin bin çelenk!. Çiçek bahçesine dönmüştü ortalık... Tarihin vasasmı bilen kişi dünden vanna (riden jnlun nereye varacağını da bilir. İnsan hayatı bu tükenmiyen yolda birkaç adım ya tutar va tutmaz. Günlük guneslik bir günde da ölebilir kişi. karlı fırtınaiı bir havada da... Ne değişir? Bavar Tanrı uzun ömür versin 1959'ria ölse. Cumhurbaşkanlanna lâyık bir torenle gömülecekti. Oysa 27 Mayıs'tan bu yana 13 yıldan beri sırtındaki mahkeme yargı?ını değiştirmek için çabalıyor. Ama degistirse bile tarih değişir mi? N'apolyon sürgün ettildıği adada hldü ama, bir savaş meydanında can verebilirdi. Ne dcâişırdi'.' Ulusçuiuk, cıımhuriyetçilik akımları Avrupa'yı baştan sona gene saracak, krallar krallıklar gene birer birer yıkılacaktı. Ölüm. hiç kuşkusuz korkunç bir sey Türlüsü var ölümün: Darağacından trafik kazasına. kalb durmasından kansere dek... Ama in*anlarm ölümünden çıkmıyor tarihtn anlamı. Çünkü ölümün anlamı şimdiye dek bulunamadı, ama tarihin anlamı biliniyor. R Yararlansınlar Demokra^iye bakısı çaj'iaş rnıydı? Bunun cevabı da çagdaşhktan ve denıokrasiden neyi anladığınıza başlı... Şurası muhakkak ki, çajdaşlannın ve hatta, kendsnder» genç olanlar;n çoğundarı daha inanclı bir demokrat ve ilericiydi. Bu açıdan. sagcı ve tutucu asla olmadı. Onun yaş.na kadar ypşayıp da kendini politi'< bakımdan bu denli yenilemeye çalışan bir şah«iyete kolay rastlar.ılmaz. CHP'ni bugür. buluıv rfuğu noktaya cetiren yenileşme akımında bu akımla sonra ters düşmüş olsa bile lnönü'nün de damıjası yok rnudur? Özet!emek gerekirse, tsmet Înönü, demokratik hayatımızda eşsiz bir örnekti. Demokrasiyi insnçla savundu. umut dolu yarınlan gerçrkleştirecek kadroları aoliştirdi, liderlerin elindcn tuttu. sahte drmnkra'i havarileri, ona bakıp hizaya gelerek bugün bile Paşa'dan yararlanabilirier. Başlıca Hedefi Biitün bunlara rağmen, demokrasiyi getirmek ve yerleştirmek lnönü'nün başlıca hedefi ve demokrasinin biçimsel koşullannı bile gerçekleştirememiş olmak, o tarihlerde kendi a<,ısından bir utanç nedeniydi. Demokratik bir düzeni giderek gerçekleştirmeyi kararlastırnııs oiduğu 1939 yılı Mart ayıncîa Istsnbu] Üniversitesi'nde yaptığı konuşmasından anlaşılabiliyor: «... Halkçı bir idarenin bütün yüksek ve ileri tekâmülleri siyasi hayatıraızda mütem.ıriiyen tahakkuk ettirilecektir. Milletin murakabesi, idare üzerinde hakiki ve flili olmadıkı,! v? böyle o'duguna millet kanaat edinmedikçe halk İdaresi vardır denilemez. Onun İçin Bü HALKA AÇ1K OLMAK. OKTAY AKBAL Evet Hayır Türk Hukukıı ve Barolar Birliği ir ülkenin politikacıları, o ülkedekı deviet işlerinin düzenlj bir biçimde yürütülmesinden sorumludurlar. Bir ülkenin öğretmenleri, genç kuşaklann eğıtiminden sorumludur lar. Bir ülkenin hukukçulan ise, o üikenin adaletinden sorumludurlar. B Y eni deyimler çıktı son yülarda: halka donuK, haiKa açiK... Ne demek halka dönük? Neresi dönük? Arkası da dönük olabiıir, önü d e ! «Biz halka dönük politika güdecegiz, biz halka dönük olacağız, biz halka dönük işler yapacağız» Karanhk bir deyim, işi gürültüye getirmek isteyenlerin nol bol kullanması belki de bundan, pek açık bir anlam taşımamasından... TÜRK CEZA KANUNU, 1961 ANAYASASINA UYDURULACAKKEN, YAZIK Kİ CUMHURİYETİMİZİN 50. YILDÖNÜMÜNDE ANAYAŞAMIZ ÇAĞDIŞI TCK'NUN ESPRİSİNE UYDURULDU. Halka açık sözü de böyle... «Halka açık olacağız, halka açıîıyoruz..» Koca koca ilanlar. haberler. Büyük ortakhklar milyonlarca liralık pay senetlerini halka satacaklannı bildiriyorlar, yani kapitallerine halkın biriktirdiği paralan da katmak istiyorlar. Buna büyük bir fedakârlık, kendi çıkarlanndan kopmak anlamını veriyorlar; vermek, kabul ettirmek istiyorlar. Bilmem öyle midir? Bir haber vardı geçen gün, Sayın Korutürk, bu tür «halka açılmalar»a karşı bir güvence verilmesini gerekli görüyormuş, Halil Tonç'la konuşurken halka açık anonim ortakhklar üzerinde önemle durmuş «Yatırım alanlarınm iyi incelenmesini, temel esaslara bağlanmasını» önermiş. Türkİş Genel Sekreteri de bu konuda hayli kuşkulu, «Iş adamlannın ucuz kredi sağlamak için bu yolda başvurduklan. yurt dışındaki işçilerin yapmış olduklan tasarruflan toplamak istedikleri» kanısında. Saym Korutürk'ün duyduğu kuşkuyu hepimiz paylaşıyoruz. Türkİş Genel Sekretennin söyledikleri de bir ön yargı değil, yaşanrruş gerçeklerin bir sonucudur. Halka açık bir ortaklığın bir genel kurul toplantısmdaydım. Yıllnrca önce. . Büyük ilânlarla büyük bir ortaklık kurulmuştu. Halktan önemli sayıya varan para toplanmıştı. Hatta yatırııpcıların çoğu bu ortaklığa borolu bin lliralık ortaksanız îjffibin beş p beş yüz için de bon^îmzalamışSlV.. l'Jeler caktı! Akla hayale gelen herşey! Ama aylar, yıllar jçeçti «birşey» olmadı. Yauıız gösterişli, görkemli ne varsa hepsi vardı ortal.kta. Işte. böyle bir genel kurul mu. yoksa olağanüstü kurul mu, yoksa bir ortaklar toplantısı mı nevdi. Seyirciler arasındaydım, ortaklar aşağıda salondaydı. yüzlerce kişi. İşi yöneten kişi kürsüde konuşuyordu; bir saat. üç saat. dört saat. Güze! konuşuyordu, ballar akıyordu dilinden, umutlar, düşler!... Bin lira, beş bin lira vermişsiniz böyle büyük işlerin ortağı olmuşsunuz, yalnız bu hayal yeter! Paranız size bir şey getirmese de, hatta batıp gitse de umurunuzda değil artık. Bunca güzel hayal. güzel düş yetmiyor mu? Eirkaç «muhalif» vardı. İki de bir söz almak, yöneticivi yanıtlamak istiyorlardı. Kürsüde konuşan kişi rahat, güvenli, İıuzurlu «Acele etmeyin beyler. herkes konuşacak. hepiniz derdinizi, isteklerinizi anlatacaksınız» diyordu, susuyor, bekliyorlardı. Sizin, diyordu, şuradaki bllmem ne fabrikası, buradaki faîanca işyeri. bilmem hangi kentte ki kuruluş, temeli atılan, atılmayan, stılacak olan yapılar, örgütler hepsi sizin. Yolculuklar, sigortalar, neler neler, hep sizin için hazırlandı. Yine o muhaüfler fırlıyorlardı yerlerinden, duyulmayan bir şeyler söylüyorlardı. Kürsüdeki. gelin burdan anlatm. Konusacaksmız merak etmeyin! Her isteyen istediği kadar konuşacak, diyordu gülümseyerek... Sonra ne oldu bilir misiniz? Dört saat, beş saat konuştu o kişi, sonra, toplantı bitti, dedi, indi. Herkes de ayağa kalktı. çıkıp gitti salondan... Donup kaldım bu şaşırtıcı ustalık karşısında. Hani herkes konuşacaktı, hani hesap sonılacaktı, hani hani?... Ön sıralarda oturan yaşh erkeklerden, kadınlardan gözlerimi ayıramıyordum. Kürsüdeki yönetici «Bunlar hep sizin. o da bu da şu da sizin, hep sizin» derken kendilerinden geçiyorlardı! Emekliler. az gelirli kişiler. memurlar... Yetiyordu hayal onlara! Birkaç bin lira vermişler nelere nelere ortak olmuşlar! Gidip nıahalle kahvesinde «Bilir misin arkadaş ben kiminle ortağım?» diyebilecekler! Para batsa ne çıkar, batmasa yüzde on gelir getirse, ne çıkar! Halka açık olmak burda. hayalleri, düşleri halka sunmak, halkın üç beş kuruşunu alarak onlara yaşama gücü vermek, umut satmak anlamına geliyor bizde... Şimdı bakıyorum «halka açık» ortaklıklar günden güne çoğalıyor. En ünlü adlar, kişiler, firmalar halka milyonlarca liralık pay kâğıtlan satıyorlar. Yılda yüzde on, onbeş kâr vereceklerini bildiriyorlar. Elli bin ver. yedi sekiz bin lira para ai: Hiç de kötü değil. Adam alacak emeklilik ödeneğini doğru falanca «halka açık» şirkete koşacak. öteki rnllardır yaptığı birikimi. öbürii yabancı ülkelerde topladığı parayı... Peki sonra ne olacak? Önemli olan yani buduı. Sayın Korutürk halkını düşünüyor. haltanın çıkarlanm... Türkİş Genel Sekreteri de... Ben de, siz de, biz de, hepimiz de... Bir güvensizlik sarmış, içimizi. Paramızı alacaklar, sonra ne olacak korkusu içindeyiz hepimiz. Reklâm, ilân, gürültü patırdı iyi hoş, ama sonu nedir, ne olacaktır? Deviet bir güvence verecek mi bu «halka açık» ortaklıklar konusunda? Yoksa daha önce birçoklarmın başma gelen tatsız işler, üzüntülcr bir kez daha mı yaşanacak? Uzmanların yazılan bizi aydmlatamıyor bu konuda. Halka açılmak, halka dönük olmak gibi sözler güzel, hoş, ama sonu r.edir, gerçek anlamı nedir? Kim kimin sırtından geçinecek? Halk mı. yoksa başkalan mı? Tunç'un dedikleri de yabana atılacak şeyler değil: İş adamları ucuz kredi sağlamak istiyorlar» diyor. Bir bildiği var elbet, bir değil bir çok bildiği!... İşte halk da «halka açıklık» konusunda «o bilinenleri» anlamak, öğrenmek istiyor.» Yetkisiz sorumluluk düşünülemez. Sorumluluk yüklediğimiz kişilere ve kuruluşlara yetküer tanımak, ya da düşünceleri doğ rultusunda kanunlar çıkarmak, kararlar almak zorunluğu vardır. Eğitım sorunlannda Türk öğret menlerinin, adalet sorunlannda Türk hukukçularının sesine ku lak verilmediği sürece, sorumluluklarından söz etmek doğru olamaz. Böyle bir durumda tüm sorumluluk ülkenin yöneticilerine geçer. Zaman zaman toplanan Millî Eğitinı Şuralarında ileri sürülen düşünceler, hukuk kongrelerinde ortaya atılan ilkeler, ne ya zık ki tutanaklann karanlık yap raklan arasında kalmaktadır. Bu nedenle de bunca uğraşılar. bun ca çabalar boşuna gitmektedir. Ülkemızin bir türlü eksilmek ne dir bilmeyen çilesidir, yazgısıdır M. İskender ÖZTURANU İzmir Barosu Başkam Anayasa degışiklığine kadar, ada leti ılgılendiren bir çok sorun önemle ele alındı. Çeşitli bildi riler yayimlandı. 2 3 2 5 nisan 1972 tarihleri arasında, Türkiye N^. ^ '^. ı*^, ^*, J ^ I ^ . ^ ^ y ^ / ^ h ^ ^ « ^ J ^ ^ ^ ^ ^^^ ^^* ^ * ^"^ ^»* * Barolar Bırliğlnin öncülüğü ile toplanan «Birincı Türk Hukuk Kongresinnde, hâkimler, savcılar, profesörler ve avukatlar, Türk hukukunun problemlerıni * ^^^ * . • ^^ ^* ^^ ** ** *^ m^ ^ ^ ^ Broşlama Makinası Satın Almacaktır JP Kang . tartıştılar. Adalet reformunun il kelerı ve Üçüncü Beş Yıliık Kal kınmn Planında adalet hizmetlerine verilmesi gereken değer ortaya konuldu. Kongreye 71 bil diri sunulmuştu. Ama ne var ki ülkemizin politikacıları ve deviet adamlan, bu kongre kalarlan üzerinde gereği gibi durmadılar. 1972 yılında Bursa'da toplanan Barolar Birliğı Genel Kurulu, yayımladığı bildiride, «Türk toplumu. adalet ve adliyerien daima şikâyetçl olma durumundan çıkarılmah, bu yöndeki çahşmalar dahs fazla geciktirilmemelidir» diye sesleniyordu. Bu sese dikkat eden olmadı. Türk hukukunun sorunları hep sözde kaldı. Ne reformlar gerçekleşti, ne de Türk hukukçusunun önerdiği doğrultuda kanunlar çıkarıldı. Aksine. çıkarılan bütün kanunlar bu kongrede alman kararlara aykırı oldu. Tersine Uygulama Türk avukatı, Baroların ve avukatlık mesleğinin özgür olmasını mı istemişti, getirilen kanun larla bu özsürlükler daha da kısıtlandı. Türk avukatlan ve Baıolfin, Ajpjasa değişiklikleri*.nin gereKSz olduğunu mu ileri a*'Jnnn5lt>rci;, <Anayasamız birbiri üzerine iki kez degiştirilerek özgürluklerin kısıtlanması yoluna gidildi. Türkiye Barolan, savunma hakkının genişletilmesini mi savunmuştu, bazı yasa değişiklikleri ile bu kısıtlamalar daha da fazlalaştı. Ve nihayet Türk hukukçulan adalet örgütünün ve yargıçların bağımsızhğuıı mı arzulamışlardı, yeni yasalarla bu bağımsızlık ihlâl edildı. Getirilen değişiklik tasanlariyle Anayasa Mahkemesinin yetkileri daraltıldı, hukuk devleti kavramı zedelendi, hâkimlerin teminatlan ve Danıştaya başvurma hakları ellerinden alındı. Haksızlığa uğrayan tüm insanlara hak dağıtan hâkimlerimizin kendi haklarını mahkemeler önünde kovuşturma haklan yoktur bugün. Hakkın savunucusu olmaktan başka endişesi olmayan Türk avukatının savunma özgürlüğü tehlikeler içindedir şimdi. 1965 yılında Türk Ceza Kanununun yeni Anayasanın esprisine uydurulacağı söjlendiği halde, Cumhuriyetin 50. yılında, 1961 Anayasası, çağını çoktan vitirmiş, çağdışı kalmış Ceza Kanununun esprisine uyduruldu. lifeîurt ŞiKSyel B ((< (ı % // Ankara Elektrik Havagazı ve Otobüs İsletme Müessesesi Umum e* r "Mödürlüğünditı «şrr * makinası teklif alma usulü ile Türk Parası karşılığı "satın almacaktır. 2 Bu ise ait şartname Müessesemiz lç Ticaret Müdürlüğünden temin edilebilir. 3 İlgililer şartnamesine göre hazırlayacakları tekliflerini '» 7,5 muvakkat teminat, kataloğ ve prospektüsleri ile birlikte en geç 28.1.1974 Pazartesi günü saat 16.30'a kadar Müessesemiz Yazı İşleri Müdürlüğüne göndereceklerdir. Teklifler 28.1.1974 tarihinden itibaren 30 gün opsiyonlu sayılacaktır. 4 Teslim müddeti kısa olan teklifler tercih sebebi sayılacaktır. 5 Postada vâki gecikmeler nazarı itibare ahnmıyacağı gibi telgrafla yapılacak müracaatlar kabul edilmez. 6 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tâbi değildir. (Basın: 10135230) 26 şubat 1965 îarihınde okunan hükümet programı ile Ada let Reformu bundan tam 9 yü önce ortaya atılmıştı. «Adalette sürat ve verimin sağlanması, adli mekani7manın yeniden kurulması, adalet mensuplarının y > e tiştirilmesi, önemli konularda değişiklik yapılması ve Türk Ce za Kanununun yeni Anayasanın esprisine ve hukuk ılkelerine göre yeniden düzenlenmesi» gibi konuları kaosayan Sııat Hayri Ürgüplü kabınesinin programmda, adalet reformunun «Sosyal hayatta büyük kolaylık ve ferahlık sağlayacağı, manevî ve ah lâki sıkıntılan önleyeceği» söyleniyor ve bu reformun ciddi bir şekilde ele alınacağı açıklanıyor du. Ama o günden bugüne, ülkemizde adalet reformuna gereğı gibi önem verilmedi. Bunun için de Türk toplumu, Türk ınsanı adaletten daima şikâyetçı oldu. 1969 yılında kurulan Türkiye Barolar Birlığı, o günden beri 6 kez Genel Kurul toplantısı yap tı. Bu toplantılarda, hukukun üstünlüğü başta olmak üzere, Türk hukukunun esaslan. Türk hukukçusunun dertleri üzerinde duruldu. Avukatların ve Baroların bağımsızhğından tutunuz da, DİŞ TABİBİ U (i ORHAN TÜZÜN Ingiltere'deki meslekl tetkik seyahaiinden hastalannı kabule baslamışlır. avcîet ederek SamatT» Caddesı No: 400 • Xcl: 21 K 83 Cumhuriyet: 236 î (l r/ <: « l(/ ^• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ^ » • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • jTatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Müdürlüğünden \ Okulumuzda çalıştırılmak üzere Geneı îaar» Hizmet ( leri sımfı 15. derecenin 1. kademesine daktilo lcursundan S mezun ortaokulu bitirmiş bir bayan ele^ıan sınavia ali ( nacaktır ( Isteklilerin engeç 26.1.1974 Cumartesi günü r.aar 13.00'e • kadar Okul Müdürlüğüne başvurmalan duyuruuır. '• Sınav 28 1.1974 Pazartesi günü saat 10.Uı.'aa Eeşıktaş ', Akaretlerdeki Okul Müdürlüğünde yap.lacaktir ; (Basın: JO?ül) 2d3 ( TEKEL GENEL MÜDÜRLÜGÜNDEN Sınavla Mütettiş Muavini Almacaktır • 1 Hukuk. İktisat, Siyasal Bilgiler, İşletme Fakülteleri Ortadoğu Teknik Üniversıtesı İdari Bölümü ile İktisadi ve Ticari İlimler Akademıleri veya bunlara muadu Vaoanc: Ülke Fakülte veya Yüksek Okul mezunlarınaan .ınav günü olan 4.2.1974 t3rihinde 30 yasını geçmemiş ve askerlik hizmetini yapmış veya erteletmiş bulunan isteklilerin sınava giriş şartlarını öğrenmek üzere. a) İstanbul'da Karaköy Bankalar Caddesı No: 48'dekl Tekel Genel Müdürlüğü Teftiş Heyeti Başkanlığına b) Ankara, Izmir Bursa. Adana Samiun Eızurum ve Diyarbakır Tekel Başmüdürlüklerine. Bizzat veya mektupla başvurmalan ve ıslenijen Dflgeleri en geç 30.1.1974 tarihine kadar Teftiş Heyet; başkanlığına tevai etmeleri gerekmektedir. 2 Sınavda kazananlara Deviet Memurıarı ve Hircırah Kanunlanna göre ücret ve yevmiye verilır. aynca veterlik smavını müteakip Müfettişliğe atananlai tetkikat için yabancı memleketlere de gönclerilebilirler. İlân olurur. (Basın: 10C44) 228 Dileğimiz Şu günlerde Ankara'da Türkiye Barolar Birliğinin 7. Genel Kurul toplantısı yapümaktadır. Türk politikacısmdan, Türk deviet adamından rica ediyoruz: Bu kongreye kulak veriniz! Bu toplantıda hukukun üstünlüğü yeniden dile getirilmektedir. «Yargının bağımsızlığından», «Haberleşme özgürlüğünden», «Telefon dinlenmelerinden» «Özel hayata say gıdan», «Savunma hakkı ve savunma özgürlüğünden» söz edilmektedir. Barolar Birliğine, «Anayasa Mahkemesinde dava açma hakkı verilmesi» önerilmektedir, önerilecektir. Türkiye Barolar Birliğinin hazırladığı raporda, aynca Deviet Güvenlik Mahkemelerinin, «mankeme» olarak topluma kabulünü sağlamak mümkün olmayacaktır» denilmektedir. Türk avukatı bundan böyle «Sessiz yaşamak istememektedir». Sesini Türk ulusuna duyurmuştur. Ve sesini ulusu yönetenlere de er geç duraracaktır. ÜSKÜDAR CUMHURİYET ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN Okulumuzda açık bulunan 15. derece Genel tdare Hizmetleri kadrosuna Ortaokul mezunlan aras:nr»!,n sınavla memur ahnacaktır. Sınav 28 Ocak iy74 Pazartesj günü saat 14 OO'de Okulda toplanacak komisyon nuzurutıda yapılacaktır. Aranan nitelikler: 1 Daktilo ve düzgün vazı yazabilmek, 2 Erkek adaylar için askerliğini yapmıs olmak, 3 35 yaşını geçmemiş olmak, 4 Diğer lüzumlu bilgiler okuldan öğrenilebılir. 5 İsteklilerin Okul Müdürlüğüne müracaatian. (Basın; 120) 234 • • \ S A T I Ll K ASTRAGAN MANTO • • • Müracaat: 9.00 13.00 arası Teşvikiye. Ihlamur Yolu No.: 4 2 ^ , D. 7 (Cumhuriyet: 237) '»••••••••••••••••••••••••••••••••»»•»••••• T. C. DZ. K.K. Taşkızak Tersanesi DÖNER SERMAYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HASKÖY İSTANBUL Taşkızak Tersanesi Döner Sermaye Genel Müdürlüğü aşağıda cins ve miktarı yazılı (1) kalem malzemeyi ilgili teknik ve idari şartnamesine göre kapalı zarf usulü ile satınalacaktır. Son Teklif Verme Malzemenin Cins ve Evsafı Miktarı Geçici Teminat Günü Saati SUNTA LAM, tek taraflı maun veya karaağaç 280x205x0.85 600 Ad. 15.750. TL. 25.1.974 15.00 1 Teklifler idari şartnamede yazılı oiduğu «ekilde verilecektir. 2 Satınahnacak (11 kalem malzemeye ait idari ve teknik şartnameler Taşkızak Tersanesi Döner Sermaye Satmalma Komisyonu Başkanlığından 100. TL. (Yüı lira) lık Donanma Vakfına bağı$ makburu karşılığında temin edilir. 3 Posta ile şartname gönder.lmez ve postsda râki gecikmeler kabul edilmez. i Taşkızak Tersanesi Döner Sermave Genel Müdürlüğü 2490 sayılı kanuna tâbi değildir. 5 Genel Müdürlüğümüz herhangi bir teklifi seçmesi ve üzerinde muameleye geçmesi Genel Müdüılük ile SATICI nrasında bağlantı garantisi yüklemez. 6 Tahmini bedel 300.000 TL. dır. 7 İhaleve iştirak eden firmalar tekliflerini şu sekilde vereceklerdir. Önce maktu gecici teminat veznemize yatırılarak veya vadesiz banka teminat mektubu verilerek alınacak makbuz teklif zarfının içine konup Satmalma Ofisine kaydettirilecek ve sonra Döner Sermaye Komisyonu Başksnına verilecektir. 8 Teklifler 25.1.1974 günü saat 15.00 de Satmalma Komisyonu Başkanlığınca açılacaktır. (Basın: 101932321 TEŞEKKÜR Beni yalnız bırakıp Tanrının rahmetine kavuşan, hayatımm manası, emsalsiz eşim Acı Kaybımız Eski Ziraat, Ticaret ve Maadin Nazırlarından merhum Lofçalı Ali Rıza beyle Melek hanımm kızJan. merhume Nebile îde'nin kardeşi, merhum Hâkim Mehmet Haşmet beyin refikası. Profesör Dr. Nakibe Uzgören'in annesi ve Amiral'Fuat Uzgören'in kayınvaüdesi CEMİLE ONAT'm acısına katlanmaya çabalarken, sonsuz teessürümü paylaşan arkada;, dost. komşu ve akrabalarıma bu derin te şekkürlerimi sunarım. Muvaffak Sami ONAT OLUM Malatya eşrafından merhum Kağızmanlı Hasan Bey ile Nene Hanımın kızları, merhum Dr. Nazmi Bilgin ve merhume Şehriban Hanımın gelinleri, merhum emekli öğretmen Ali Bilgin'in eşi, Eczacı Vural Bilgin, Desinatör Elkin Bilgin, Eczacı Nazmi Bilgin'in anneleri, Eczacı Inei Bügin. Eczacı Tomris Bilgin'in kayınvalid'eleri, Elif ve Alı'nin babaanneleri, şefkatli ve iyi insan, Emekli öğretmen TEŞEKKÜR Emekli Albiy Mehmet Serif OLCAY'ın nastahğı sırasında tedavisı için gösterdikleri oüvük »avret hazakat ve fedakârlıkla bızleri minrıet duygularma garkeden Dr. SEDAT PINAR, Dr. Necati KRCAN. Lâleli Merkez Lâboratuvan sahibı lıınus MENŞLR ve hastabakıcı Hasan Aslan'a aynca cenaze törenme ıçtırak eden subav astsubay ve erlerimize. ckraba ve dnstlanmıza. telefof ve mektupla acılar:mızı Daylaşan vakmlarımıza teşekKürlerimizi arzederiz. FERİHA TOPUZ Hanımefendi vefat etmiştir. Aziz naaşı Zin cirlikuyu aile kabristanına tevdi edilmek üzere cenazesi 13 Ocak 1974 pazar günü öğle namazmı takiben Şijli Camiinden kaldınlacaktır. AJlah rahmet eylesin. Kızı: Prof. Dr. Nakibe UZGÖREN Damadı: Amiral Fuat ÜZGÖREN Cumhuriyet 240 Cumhuriyet . 245 TEŞEKKÜR Fevkalâde maharetle yaptığı burun ve boğaz operasyonu sonucu yavrumuz Kağan'ı sıhhate kavuşturan Cerrahpaşa Hastanesi K.B.B. mütehassısı Sayın Operatör Dr. FATMA BİLGİN 8 / Oeak / 1974 günü ölmüş ve 9 Ocak 1974 günü Malatya'da toprağa verilmiştir Tanrı rahmetinı esirgemesin. Ç OC U KLA R I (Cumhuriyet 2461 DEMİRCAN AKAN ve yakın ilgilcrinden dolayı ^ değerli Başhekiırı Sayın if Dr. Ali AHÇIGtL AtLESİ (Cumhuriyet: 239) ile yarriımcılarl ve p»r~onele alenen teşekkür ve şükran lanmızı sunarız. ERTEN'ier. Cumhuriyet 241 KENDİ UÇAGINİ ©KENDİN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear