26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 25 Eylül 1973 öprülerin altından akan sular, Türkiye'yi, seçimlere getirdi. Fakat bu; seçim takvimınin zaten önceden gösterdiği 1973'ün doğal seçimi değildir. Doğalın üstünde ve dışında bir seçimdir bu: Kimsenin, önceden açıkseçik olarak görmediği, ancak, tarihsel evrimi anlayanlann sezdiği yeni koşullann ortamında bir seçimdir. Gittikçe kııvvetlenen yeni bir «dinamik» ln etkisi altında ve bu «dinamik»in gereğini getirecek olan bir seçim... Bu dinamik büyük burjuvalaşma olayıdır; modernleşmenin, büyük burjuvalaşma yolu ile başanlma deneyinin sürecidir. îşte Türkiye, bu sürecin içinde, bu dinamifin etkisi altında, şimdiye kadar görmediği bir seçime gidiyor. Bu; yiizelli yıh aşan bekîeyişlerden arayışlardan sonra, yolunu, kesin olarak büyük burjuvalaşma yöntemi ile modernle?meyi gerçekleştirmede bulmus olan bir tercihe, hukuksal kıhğını giydirroe seçimidlr. Türkiye'de, sosyoekonomik bir oluş olarak, egemen güçler, böyie bir tercihi yapmışlar ve benimsemişlerdir. Şimdi 1973 secimlerı ile bu tercihi uygulayacak faktörler suyun üstüne çıkacaktır; ona uygun olmayanlar ise, suyun dibine itilecektir; ve böyle bir hukuksalsiyasal koşullar içinde, bu tercih. hukuksal kılığını giyecektir. Bu durumu daha açık olarak deyimlemek gtrekirse diyebiliriz ki. öyle bir sosyoekonomik oluşum yaratılmış ve bunun emrinde öyle bir siyasa uygulanmıştır ki, Türkiye'nin modernizasyon olusması, artık, kesin olarak. büyük burjuvaiasma yöntemini deneme zorunda bırakılmıştır. Büyük burjuvalaşma dediğimiz bu yöntem, Türkiye için bir tek tümce ile deyimlenebilir: Modemleşmeyi, bunu verecek olan ekonomik büyürae ve sosyal kalkmmayı, böyle bir büyüme ile ve kalkınma ile sağlamlaştırılacak olan ulusal birliği: tüketim mallan üretimi üzerine dayatmak, ulusa! ekonomi hareketliliğini de, kendi sine bu tüketim mallan tiretiminl konu kılan bir ticaret yolu ile sağlamak... Evet bunda, modaya uyularak, bir endüstrileşme olacaktır. Pakat bu endüstrileşme üretim araçlannın üretimi olmayacaktır. O, daha çok tüketim mallan endüstrileşmesi olacaktır. Aynca ekonomik sistem daha çok bu tüketim mallarına dayalı bir ticaret sistemi olacaktır. Eno.üstrileşme bu yolda gelişerek, ekonomik büyüme ögesi olacaktır. Böyle bir modernlesme, Türkiye örnegi bir K Olaylar ve görüşler Demokrasiden Soyunmak Prof. Bahri SAVCI burjuvalaşmamn hem itici gücü, hem de sonucudur. Böyle bir modernleşme ve burjuvalaşmanın en belirgin niteligi de; seçtiği bu «tüketim mallan üretme ve onun ticaretini yapma süreci»nin finansmanını da, altorta ve alt tabakalara yansıyan bir vergiciliksubvansiyonkredi sistemi ile sağlamaktır. Böyle bir burjuvalaşmamn sosyal ve siyasal ilkelerine gelince; onlar da çok açıktır: smıflar dengesi aramaktan çok. hsr sınıfın içindeki açık gözegrrişkenegözü peke, kişiliği etrafmda sosyal ve siyasal ilişkiler demeti kurma becerisini gösterene, grubu içinde ve bir tist gruba geçme yönünde olanaklar ve sosyoekonomik ortam hazırlamaktır. Aynı sosyal ve siyasal prensipler, bunlardan geri kalan kişileregruplarasosyal katagorilere, serbest düşün odaklarına. sistem ile bütünleşmeyi bırakıp tersine. sistemi eleştirmeye yöneldikleri vakit, bir müeyyide uygular: Bu da, onlan önce nötralize etmek, etkisiz kılmaktır; sonunda da tasfiye etmektir. Aslında Türkiye'de Enver Paşalann, Menderesierin, Demirenerin kösteklemelerine karşı, yıne de bir modemleşme vardır. Yeryüzü morlernleşmelerinin gösterdiği belirtilere bakarak bu yargıya varabiliriz. Yeryüzü ınodernle?me deneyleri, bir modemleşmenia şu ögelerin var olması ve gelişmesi ile gerçekleştiğini göstermiştir. Kentleşmenin hızlanması, haberleşme araçlannın kitle üzerinde etkinleşmesi, üretim mallan üretimine kayan bir endüstri ile pazar ekonomisinin. tarımın ve hizmet sektörünün önüne geçmesi, lâyik kültür ve cğitimin yerleşmesi, siyasal gücün dar oügarşiailezümre tekellerinden kurtulup büyük grupIara kayması yo:u ile demokratikleşmesi, ama fiili kumandanın merkezsel otoritelerin ellerinde yoğunlaşması. fakat buna karşın, çoğulcu sosyal ve siyasal kuvvet odaMarının seçimden gelen otoritelerin hakkı olarak gözüken «siyasal tercihte bulunma» olayını etkilemesl ve böyleos bu odakların ıkarar»a katılması... Bu dar sütunlarda kanıtlama olanağımız yok ama Türkiyemizde bu olanaklar bir modemleşmeyi yaratmaya elverişlidir. Faka' Türkiyemizde, aynı zomanda, üretimi daha çok tüketim mallan üretimine doğru itcn; teknolojıyi, daha çok, bu alanda kuUanmayı öngören; üretimin finansmanını, ağırhğı alt tabakalata yansıyan vergilere ve enflasyona dayalı bir kredi s:stemine bağlayan eğilimler de vardır. Onlarm iktidar olma istidatları da vardır. Bu seçimlerin, onları getirme tarihsel olurluluğu vardır. Bu eğilimler gecmisteki antilayik. geleneksel değerlere ve eğitime dönük kalmaktadır. Bundan ötürü, toplumda âdeta kendiliğinden olmakta olan modernleşme. tutucu bir dönüşe kaymaktadır. Böylece, modernleşmenin olumlu ögelerinden olan la yik külturden uzaklaşümaktadır. Kitle haberlejmesi, ulusal ve layik görüşe sykırı bir yolda etkinleşmektedir. Bunlann sonucu olarak da, siyasal karan, emek kitlelerinin eğilimlerinden gelecek katküardan soyutlayan bir oligarji tekeli doğmaktadır. Böylece ne oluyor? Ya da ne olacaktır? Gelecek ortam içinde var olan ve var olacak olan siyasal sürecin altında olmakta olan sosyal ve ekonomik hareketlenme içinde, bu iki tür öge, birbiriyle karşılaşacaktır. Bu da bir siyasal ve sosyal bir sıkıntıyı doğurma istidadındadır: Zümresel kredi Ue enflasyona dayalı ekonomik oluşum, giderek gelir düzeyleri arasmda uçurumlar açabilir. Sağlıksız ekonomideki fiyat artışları, emek ve hizmet sektörlerinin insanlan için çıkmazlar yaratabilir. Onlar, bu çıkmazlar içinde, siyasal güç haline gelmiş olan burjuvalaşmadan ileri isteklerde bulunabilirler. O zaman bu istekleri kendi ekonomik hareketlîliğine yabancı görecek olan büyük burjuvalaşma akımı, elindeki siyasal zecri, kendi tekeli ile bütünleşmenin dışında kalanlar üzerinde, şiddetli olarak kullanmaya itilebilir. IKİSi ARASINDA B ir buhış'in fabrika'ards ü;etiUp p:;»st.ya ç.karılması için zaman ister. Fotoğraf, 1727 yılma» ic«» edilmış, 112 yıl sonra üretiıne geçılnrıU, satua b»ş]anmış. Telefon 1820'rfe bulunmuş, yaşama uygulanması için 56 yıl beklenmiş. Aynı süre, radyo için 35, televizyon için 12, transistor için 5 yıl. Görüldüğü gibi hayat hızlar.ıyor. Gazetelerde bir yeni iliç bulunduğunu okuyorsunuz. en çok bir yıl sonra o ılâcı eczane vıtrinlerinde görmek doğal sayılıyor. Aynı yasa tarih bilimi için eeçerli. Eskiden doğrudürüst tarih yazılması için aradan uzun süre geçmesi, olaylann soğuması, objektivite için gerekli ortamm doğması şart sayılırdı. Şimdi degişti iş. Dünyanın neresinde bir büyük olay patlak verse, insanoğlu atmaca gibi atılıyor üstüne... Oçbeş vıl içlnrfe bütün çizgileriyle ortaya riöküveriyor. Tarih yaşarken yazılıyor sank:... Guatemala'da Arbenz'in devrilisı, 1967 Arap • Yahudi savaçı, Küba'ca Domuzlar Körfezi harekâtı, Çekoslovakya'nın işgali, ve son günlerde Şili tragedyası... Demokrasiden Soyunma.. Oysaki bir gerçek modernleçme, siyasal alanda ancak bir demokratik güç kullanabiiır. Bu demokratik yol da, çoğulcu sosyal ve siyasal kuvvet odaklarının katılması Oe ' lirlenir. Bu gerek yerine gelmezse, modernleşme onun siyasal deyimi olan demokrasileşme, tökezler. Bundan yararlanan büyük burjuvalaşma, devlette tek karar merkezliliği yaratarak. bunu. kendisini temsil etmekte olan parti oligarşisinin ellerine bırakır. O parti oligarşisi de elindeki tekele dayalı kuvvet kullanma olanağını, ulusal irade ile bütünleştirerek meşrulaştırmaya uğraşır. Oysa ki bu durum, aslında demokrasiden soyunmak ve dolayısıyle modemleşmeden uzaklaşmak teşkil eder. Bu durumda, önümüzdeki e\Tede demokrasi yanhlannm dikkatli olmaları gerekir. Ekonomik sosyal • siyasal kültürel modernleşmenin, tarihsel birikimimize göre oluşmasını gözetmesi gerekir. Bu yapılmazsa, buna uygun kamuoyu olgunlaşması ve etkinleşmesi sağlanmazsa modernleşmeden uzak kalmak, demokrasiden soyunmak olayı yoğunlaşa yoğunlaşa gerçekleşir. Daha şimdiden, büiün sağcı partilerin seçim kampanyası düşünleri diye ileri sürdüklerinin bir son analiıi, demokrasiden soyunmanm istidat halindeki izlerini belirtmektedir. Bizden haber vermesi.. Seçimin Getireceği İşte seçim, bu rürden siyasal güçleri ortaya çıkaracaktır. Ama bundan korkmamalıdır. Bu oluşumu sadece kavramaya uğraşmalıdır. Gerçekten, ürkmeden, telâşlanmadan, seçim sonu gelişim istidatlarını görmeye, yakalamaya ve onlar üzerinde düşünmeye kalkmalıyız. Bu istidatlar, bir açıdan, bir gerçek modernleşme birikiminin ve koşullannın habercisidir. Fakat bir açıdan da. hem modemleşmeden uzaklaşmanın. hem de demokrasiden soyunmanın yolunu açıcı niteüktedir. $öyle ki: Birinci Dünya Savaşından önce Dfiveli Mnazzama' nın, yani o zamanki Sfiper Devletlertn Türkiye üzerindeki etkilerini şimdi üçbeş cümlede özetlemek kolaydır: O sıralarda Ortadoğu'ya sarkmak için Almanlar «Bağdat Demiryolu» tasarısına yönelmişlercfi. Ingilizler Süveyş Kanah yolundan Doğu'nun altın anahtarlarını ellerinde tutuyorlardı. Osmanlı yönetıcileri arasmda İki politikanın da taraftarlan vardı. O dönemde Türk aydınlan ve Babıâli yöneticilerl arasında Düveli Muanama'nın egemenüîi bir önyareıydı Süper devletlerin lstek ve lstemlerf dışında bir tutum ve davranışın o*ünya politikasına ve gerçeklerine aykırı olduğunu muteber yöneticiler bilirlerdi. Milli Kurtuluş Savaşı arifesinde, bu yırgı daha koyulaştı. Çağda; dünyada ya?ay«bilmek için İngilu him«yesi ve Amerikan mandası ötesinde bir formül olanaksız sayılıyordu. Yaşadığımız dönem d* Düveli Muazzama dönemidir. Şimdi de Süper Devlet dedigimiı birtakım güçler dünyayı kendilerıne göre nüfuz bölgelerine «yınyorlar. Bu bölüşme ve paylaşma üstüne kuruluyor dünya politikası. tkinci Dünya Savaşından «onra SCper Devletlerce kararlajtırıldıjı üzre sürdü her şey... Tam bir çeyrek yüzyü böyle geçtl. paylaşmadan söz Şimdi yeni bir anlaşmadan, hatta eden yazarlar var. Değerlendirmeyi iyi yapmahyız RÜŞTÜ ÖZAL oğduğum sokağın başınd'aki bir kerpiç duvar, mühendislik açısından yıllar boyu ilgilendirmişti beni, ta yıkıcınm elinde yere indirilinceye dek. Öğrenim yıllarındaki taze, acar, kuramsal (teorik) bilgilerimize göre de, sonraki pratık bilgilerimize göre de duvarm çoktan yıkılmış olması, kendisini taşımasına olanak bulunmaması gerekiyordu. Temel yoktu. Kerpiçler biçimlerini yitirmişler, çamur harç toprak hale gelmiş, unufak olmuştu. Duvar ağırlık noktasına göre falan değil, herkesi yamndan geçmeye korkutan ikl bükülmüşlüğüne göre çoktan yıkılmış olmahydı. Sonra anlaşıltfı ki, bir yuvarlak ağaç hatıl (bağlayıcı) en olmayacak, hesaba, tekniğe. akla uymayacak biçimde bir rastlantı ile duvarı tutabilmışti, yıUar yılı. Bir örgüte, örgütün yöneticilerine, yönetimine bakıyorsunuz, akıl yoluyla yaptığınız değerlendirmede bu örgütün ç> kar yolu olmayacağı sonucuna varıyorsunuz. Yargılarınızı, kendisine inandığımz, hatta değişik anlayışta, hemen herkesin dogruladığını görüyorsunuz, karşıt görüş bulamadığınız bile oluyor. Oysa bakıyorsunuz. sözfljjtfınu olan ççgüt varljğım sürdürüyor. Bu durumda duvar^yyTwItaaSıĞL.'engellejTen hesap dışı hatıllar, baska deyimle W ^ tutıııa'JHfifiU ' 8 a w i p veriler aramak gerektiğine inanıyorsunuz. «En eski üyemiz» diy8 tanıtılan bir kimsenin yanındaki iddiasız, sade vatandaş, ağır bir hakarete uğramışçasına, atılıp ortaya, gözleri dolu clblu, «En kıdemli olmak» şerefinin, hakkının kendisinde olduğunu söylerken duyduğu heyecan düşündürüyor sizi. Varlığın sürdürülebilmesindeki gerçek dayanağı bulmuş gibi oluyorsunuz. Köşede, bucakta, karsılıksız temeli oluşturan erdemli insanlara bağlıyorsunuz bu varlığın sürmekte olmasını. Işitiyorsunuz, her gün, her vesilede yolsuzlukların akla gelmez türlerini, örneklerinl, işlerin görülmezliği, hatır, iltimas, rüşvet, güçlükler, çaresizlikler tümen tümen; kimi kez organizasyon yokluğundan ya d*a bozuklugundan, kimi kez personel yetersizliğinden ya da yeteneksizliğinden, kimi kez ekonomik, sosyal, duygusal nedenlerden, kimi kez ve belki en kötüsü alışkanlıklardan doğan olağan dışı olayları, olağan sayar hale geüyorsunuz. Hatta basına yansıyan ve büyük yankılar yaratmak üzere verilen kimi yolsuzluk haberlerine gülümseme ile bakıyorsunuz. Bunda «ne var» diyebiliyorsunuz. Adı karışanlara garip, bir acıma duygusu geüyor insana; bunlara çarpmış gibilerö*en. 3u da bir sey mi demek kanıksamışlığındasınız çoğu kez. Bir kayırmayı, bir haksız yararlanmayı gazetelerimiz ilk sayfa manşetlerde kamu önüne çıkanrken şaşıyor, gerçekte öyle bir olayın kayırılmamış olmasının manşetlenmesi gerektiğini düşünebiliyorsunuz. Ne var ki. bu vardığımız yerde de duvarın yıkılmamışhğı ortadadır. Bu yıkılmamışlığın görünmeyen hatıh ayakta kalmanın nedenleri olacak elbet. Bakıyorsunuz, bir Karadeniz fıkrasında olduğu gibi «Babacığıma Rize» den ibaret adVesiyle mektubun sahibini bulmasmdaki görev anlayışına, bakıyorsunuz postacılarımızın çalışma koşullarına, dağıtım sisteminin kontrol olanaksızlığına. Yargılannızın sizi «olmaz» lara götürmesine karşın ahlâkm, vicdanın köklesmiş bir geleneğin yönettiği sistem işliyor. ayakta, süre gelmiş, süre gider, ana doğrultusunda. 70 yıl önce durdurulmuş bir yetim maaşı tahsisi işlemi, bakıyorsunuz tozlann, perişan dağınıklığın içinden, gözlerin tutmadığı tiyatroiarın tipleştirdiği kara kolçakh birisi tarafından, belki bir aferin karşılığında çıkarılmış, işleme konultnuştur. Hukukun, anayasaların, insan haklarının dışında yapılmış haksızlığın, zulmün, kanunsuzluğun toplumda görmezlikten, dujmazlıktan gelindiğini, duyarlıkların yitirildiğini, umutların artık filiz vermediğini sandığınız, inançlarınızm kundaklandığı bir anda, hiç bilmediğiniz bir ses, tanımacfığınız bir kalem, yıkılmazlığın görünmez hatılı oluveriyor size. Hukukun ve tüm gereklerin bilgili tezgâhlarda açık ve aydın düşüncelerde dokunuverdiğinl görüp, yaşamın tadmı duyabiliyorsunuz. Gazetelerimizin köşelerinde, sohbetin bir bölümünde, sokaktaki insanın erdeminde, tüccannda, memurunda, politikacısında hatta, toplumların ayakta durabilmesinin gözden kaçabilen nedenleri var. Kesinİikle verileri tam bulmak, değerlendirmeleri iyi yapmak gerekiyor. Batıyı Kavrayışta Anlayışsızlık Bir Kültür Festivali atı ile olan ilişkilerimiz bugüne değin hep üst düzeyde, görüntüler ölçüsünde kalmıştır. Başka bir anlatımla «Batının görüntüdeki yaşam biçimi» Türk toplumuna yorumsuz aktarılmıştır. D B BATILILAŞMA ADI ALTINDA DÜŞÜLEN HATALAR, BATI'NIN DEĞER YARGILARININ YORUMSUZ İTHALİNİN DOĞAL SONUCUDUR. İcen BÖRTÜCENE Osmanlı toplumuna yerleşürirken. bu rasyonelin gereğı üst yapı kurumlarmı da Osmanlı aydınları «islâhat» adı altında topluma hediye ettiklerini sanıyorlardı. Bu olayın ortaya koydugu man oldukfia acıklıçbr. BUrokra:ar «Tauzimat Ferrnanı ile yeni bir Lâle^DeVri» yarâtıriarken bir yandan işsizlik artıyor bir yandan Batının makinalı sanayiinin mallan ile rekabet edemıyen Osmanlı Sanayii (esnaf ve sanatkâr faliyetleri) gerileme yoluna giriyordu. Bu büyük ölçüde üretim güçlerinin gerilemesine işaretti. İslâhatçılar bu yıllarda Batılılaşma adı altında balolarda eğlenirken halkın büyük bir kesımi işsizlik ağina takılıyor, kentlere göç ilk kez bu yıllarda ağırlık taşıyordu. İşte Batının değer yargılarmın yorumsuz ıthalinin doğal sonucu. Yakın tarıhlerımızde de sık sık rastlanan bu olaylara dikkatle bakmamız gerakli. Avrupa Ekonomik Topluluğuna yalnızca Batüı olmak İçin katılmak durumunda olduğıımuzu ileri süren «Tanzimafzade» genç dış politikacılanmızın tutumları. yakın tarihimizden bir örnek. Tüm bunlan anımsamanın bir gereği var elbette. Bodrumun duru sahillerinde yine böylesine yorumsuz bir değer ithalâtı yapıldj geçen haftalar içinde: Bodrum, Sanat ve Kültür Festivali (tıpkı benzeri öteki festivaller gibi) Batı standartlarında bir kültür festivali Ankara ve benzeri kentlerimızin aydın ve bürokratlanna, topluma yabancılaşmış davranışları içinde sunuldu. Ama ne var ki, bu toplum 1800'lerdeki toplumdan biraz olsun farklı bir tophım. Bakm bir Bodrumlu, Dursun Mutlu, mahalli gazetede festivaı için neler yazıyor: «Halkın, turistln ağzında Festival, düzenleyici ve yöneticilere göre ise Sanat ve Kültür Haftası. Bodrum talhsizlijjto» tabii zellffclerinden, insanlann sıcakkanlıiığından, dl$srlıkrl kirnseleri hiç tereddütsüzce, uzun bir yaşantı için de olsa, aralanna kabul etmelennden almış. Hani «dağdan gelen bağdakini kovar» derler ya. Bodrum, bucaklan ve köyleri ile 25.000 kışinin yaşantılannı kendi mukadderatma bağladıgı ufak bir Akdeniz kasabasıdır. Bodrum'suj bu halk, bu halksız Bodrum"un olmayacağı muhakkak. Bakm ki Bodrum «entellektüellerin» yöneldigi bir kasaba oluyor... Saint Tropez gibi. Türk kaşığıyla 50 senelik bayat Avrupa... yemek gibi. Yerli halk ne olacak? İşçi olarak Almanya'ya ve Aktarma işlemi yapılırken bu kurumların Batı kapıtalist toplumlarmın kendi İÇ akılcılıklari karşısmdaki tutarlıhğı çoğunlukla gözden kaçırılmaktadır. Böylece özü ve akılcılıgı topluraun yapısma uyum göstermeyen birçok kurumlar Türk toplumuna bilinçsiz bir biçimde yerleştirilmiştir ve yerleştirilmeye devam edilmektedir. .., Bir yşndan bu stürec foplumu} muzu etkilerken öte yandan Batmın kavramsal düzeyde yerleştirdiği değer yargılan, farkına varmadan alt yapıya ithal edilen kapitalist ekonomik değerlerle bütünleşince toplumun kendi kendisine yabancHaşması olgusu ortaya çıkmaktadır. Kanımızca «Devleti Kurtarma» adma Batı kurumlanm savunan ortanın solunun ilk paşası Mustafa Reşit Paşa'yı burada hatırlamak konuya bir ölçüde açıklık kazandıracaktır. «BatıMaşma adı altında gelen yenilikler «mal emniyeti, servetlerin müsadere edilememesi» gıbi, Osmanlı toplumunun mülkiyet sistemini hukuken değiştiren, teb'a arasında eşitük, kardeşlik v.b. gibi değer yargılarımn benimsendiği Gülhane Hattı Hümayunu, 1839'larda toplar atılarak, büyük bir merasimle kutlanıyordu.» Oysa bu yıllarda toplar atılmadan sessiz sedasız bir başka olay daha cereyan etmekteydi. Bu, sanayi devrimini tlcaretten elde ettiği birikim ve Osmanlı hammaddeleri ile birleştirerek geliştirmekte olan İngiliz'lere en ağır kapitülasyon imtiyazlannı veren İngiliz Osmanlı Ticaret Anlaşması idi. Böylece İngiltere kendi ülkesinde bile uygulamaktan kaçındıgı bir liberal ekonomi anlayışını ve uygulamasını altyapidan ya büyük turistik tesislerde müstahdem! Kım mısafir, kim ev saintjl? Sanat, Kültür Haftasının ana gayelerinden birı turizm sezonunu uzatmak ve Bodrum'a Eylül ayında daha çok turist gelmesinı saglamak. Bu haftanın anlayış tarzı, değil turist gelmesinı sağlamak, artık yavaş yavaş Bodrum u terketmekte olan turisti dahi bir iki gün daha bıraktıramadı. Pansiyoncu, otelci ve öbür turistik faaliyetlen olan kimselerin hüzünlü bakışlan altında turistler araba, otobüs dolusu gittiler. Geriye kalanlar tümüyle Bodrum halkı ve ondan tamamen habersiz kalenin üç sıra duvarlan arasmda kaparup kendini eğlendiren (pseudo intellectuel'ler) «kaliteli insanlar». Sırt Çantalariyle kamp yerlerinde, tıcuz ev pansiyonlarında veya talebe yurtiunda 'kalmaya gelen turist lere artık yer yok. Kaliteli turist olacak, yani Huxleyin alpha'lan. Neydi o folklor gecesindeki kalabaiık, çoluk çocuk, köpekler, kediler. Aksilik bu ya folklor gecesinde bilet satış rekoru kınldı. Ama haftanın yöneticilerine bu lâzim değil. Seyirciler az olsun temiz olsun diyorlar. Ama çok da az olduğu zaman telâşa düşüp, gelip geçeni polis zoruyle bedava olarak içeri itiveriyorlar. Kültür, Sanat Haftası bu yıl Bodrum turizmine hiç bir şey getirmedi. Bir dahaki yıla da getirmeyecek.» Acaba Türkiye'nin yeri ne bu hikiyadeT Herhalde çok yakın zamanda olan bitenlrrl Sğrene. bileceğız. Çünkü çağımızda tarih. vasarken f;ğreniliyor. Simdilık kendi ülkemiz için 12 Mart sonrası çızgileriıü şöylece saptayabiliriz: Türkiye'de 12 Mart 1971'den önce ve 27 Mayıa 19«ftan sonra heyecanlı bir dönem yaşandı. Unutulınuj ve unutturulmuş bulunan Mılli Kurtuluş Savaşı tarihi gündeme girdi. Aydınlar, yazarlar, çizerler. bilim adarman bir yandan çağdaş bilim yöntemlennı ve felsefesinı ögrenmek. bir yandan da bu yöntemlerle yakın tarine egilip, kurtuluş ve bağımsızhk saynaklarını irdelemelc oıanakjaruu buldular. Atatürk döneminde olduğu gibi Süper Devler. lerden bağımsız bir politikanın olanak ve koşul.an mrtışıldı. Iktisadi kalkınmarun, ancak milli kaynaıdara tam anlaaunda sahip çjkmskla gerçekleşeceğıni savunan aydınlar, ülkede heyecanlı bir ortam yarattılar. 12 Mart'tan sonraki uygulamalar ise yük ölçüde degistlrebildi. bu ortamı bü 1973 yılında Türkiye'de çoğu aydın, değişen dünya dengesine bakarak Avrupa ve özellikls AbnanyB'dan medet ummaya baslamıştı. Avrupa siyasi gelentgnın özyürlükçü re sola «çîk olan«Wanndan yararlanmak en man tıkta ftH sayılıyunJurBu yOla girilemezse Ameruta'rıiD sü. per gücüne dayanan iç tutuculann katı bir reUnn uygıılayacaklanndan korkuluyordu. Temelde TürB avdını, Amerika ile Almanya arasında bir seçim yapmak zonınluğu karşısında bırakılmıştı. Atatürk dönemındek) gibi bir bafımsız politikayı, artık ne düşünen, ne «öyıeyen vardı. Evet, yannki tarihçi böyle ları anlatırken... yazacak, yaşadıguruz yıl BAŞSAĞLIĞI Üyelerimizden Topkapı Sarayı Müzesinin kurucusu, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanı sayın VEFAT Merhum Miralay Ahmet Abdullah beyin ve Merhum Nazire harumın kulan, Necdet Sander'in ve Merhum Günay Başar'm annelerl, Bedia Taş'm kızkardeşi, Merhum Muhsine Akkaş"m ve Merhume Selânattin Yazgan'ın ablalan. Sabahattin Taş'ın teyzesi Fahika, Fakihe öymen'le, Semiha Emil'in teyzezadeleri, Nilüfer Sander, Fikret Sander ve AU Flrüz'un büyükanneleri şair, yazar, öğretmen TAHSİN Ö Öz'ü kaybetmiş bulunuyoruz. Ailesine ve Türk Tarih Kurumu üyeleriyle müzecüerimize başsağlığı dileriz. TÜRK TARİH KURUMU Cumhuriyet 7601 Şükufe NÎHAL vefat etmiştir. Cenazesi 26.9.1973 Çarşamba günü öğle namazından sonra Şişli camiinden alınarak Rumelihisan Aaıyan mezarhğmda toprağa verilecektir. Tann rahmet eyleye. AtLESt (Üâncüık: 3936) 7603 BAŞSAĞLIĞI Komisyonumuz üyesi Nermin Öztürk'ün eşi, Jale Öztürk'ün babası, değerli insan ve Maliye Teşkilâtmuı örnek mensubu Gide. Vergileri Dairesi Müdürü SAİT ÖZTÜRK'ü âni olarak kaybetmiş bulunuyoruz. Acımız büyüktür. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve arkadaşlarına bassağlığı dileriz. tst. 1 Noln Mnvaızaf İtiraz Komisyonn Mensuplan Cumhurivet 7594 = = MALÎYE BAKANLIĞI 1,5 MİLYAR LİRALIK VERGİSİZ .%' 9 FAlZLt İKİNCİ TERTİP ADANA HAVA MEYDANINDA KARGO BINASI YAPT1R1LACAKT1R 55 = == = ~ == =5 S5 5E 5E ^= = 1 Yaptmlacak kargo binası keşü bedeli 876.890.39 TL. olup muvakkat teminat: 43.844.52 TL'dır. 2 Bu işe ait keşif ve projeler. şartnameler Gümüşsuyu Dersan Han No: 90da Malzeme MUdürlüğü Inşnat Başmiihendisliğinde Eörülebilir. 3 Istekliler tekliflerini 4 Ekim 1973 günü saat 15.00'e kadar Ortakhk Malzeme MOdUrlUğü Inşaat Başmühendisliğine vereceklerdir. * ~ Postada vâki genikmeler kabu! edilmez. 5 1973 KALKINMA İSTİKRAZI TAHVILLERİ 1694 Sayılı Kanunun verdiği yetkiye idayanılarak karşılığı Kamu yatınmlannın finansmanında kullanılmak üzere Hazinece İkind Tertip 1973 Kalkmma îstikrazı Tahvilleri 10 Eylül 1973 tarihinden itibaren bütün banka şubelerinde satışa arzedilmiştir. Satışlar 28 Eylül 1973 akşamı sona erecektir. Bu tahviller : HER TÜRLÜ VERGİDEN MUARIR. TAHVİLLER İTİBARÎ DEĞERLERİ ÜZERİNDEN HER AN PARAYA ÇEVRİLEBİLİR. DEVLET İHALELERİNDE TEMİNAT OLARAK KULLANILIR. Tasarruflannı değerlendirmek ve sağlam bir kaynağa yatırmak isteyen sayın halkımızın bilgisine sunulur. = VEFAT Aziz varhğunız llll lllll III ' NURETTÎN GÜRSEL 24 eylül 1973 günü vefat etmiştir. Cenazesi 25 eylül salı günü öğle namazmdan sonra Beylerbeyi Camiinden alınarak Kuzguncuk Nakkaş Tepedeki aile kabristanında toprağa verilecektir. Mevlâ Rahmet eylesin. Esi ve Evlâtlan Cumhuriyet 7595 DtŞ TABÎBÎ ~ Ortaklıgımız 2490 sayılı artırma ve eksiltme fcanuna tabi değildir. thaleyi diledıgine vermekte serbesttir. TÜRK HAVA YOLLARI A.O (Basın: 23162/75891 : = Orhan TÜZÜN Saat 13.30 19.30 Samtava Cad. No: 400 TEL: 21 75 82
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear