02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 9 Mayıs 1973 sçl saglığı denince çofumuzun aklına Sosyal Sigortalar Kurumunun yurdun her yöresinde yükselen modern hastaneleri gelir. Bu hastaneleri görerek kıvanç duyarız ve ışçi sağlığınm nasıl bir asamaya ulaştığını sevinerek düşünürüz. Çok az kişi bu gerçekten öğünülecek gelişmenin sadece tedavi alanında olduğurm düşünür. Yaşama koşullannın. çalışma koşullannm hastalandırdığı kişileri tedavi ederek öğünmek yerine işçinin, gündelik yaşamında ve işyerinde hastalıkları önleyici tedbirlere eğilmek için neyin beklendiğini anlamak mümkün değil. Hastalanan, rehirlenen işçiler var mı deniyorsa, var. Işte, kurşunla çahşanlar, benzolle çalışanlar. Tedavi masraflan bu yüzden devarah artıyor mu deniyorsa, artıyor. İşyeri hekimliği yok mu deniyorsa, yok. Bütün bunlan dile getirenler bu konuda araştırmalar yaparak ortaya koyan gazeteciler ve Sosyal Sigortalar Kurumunun tedavi alanında çalışan hekimleri. Sosyal Sigortalar Kurumu 6. Tıp Kongresi geçtiğimiz günlerde Adana'da yapıldı ve bu komıdaki çahşmalar Kongreye sunuldu. Ankara'ya erken dönmek zorunda olduğıım için tümünü izleyemediğim, ama konulannm öneminl bildiğlm kongre çalışmalannın yalnız Kumm tarafmdan degil, işciler, işverenler ve bütün yetkililerce dikkat'» rtaSeriendirilmesioi dilerim. I Olaylar ve gönişlşr işçi SACLIGI. Dr. Erdal ATABEK Çeşitll ülkelerin kurduğu hastalık sigortaları da, işçinin tüm saflığını değil, hastalanan işçinin blr an önce tedavi edilerek işine dönmesini amaçlamıştır. Böylece, gerçekte «işçi sağlığı» değil, «işgücü sağlığı» nın sağlanmak istendiğl açıktır. Amaç üretimin devamıdır. Onun içindir ki, alman bütün tedbirler başlangıçta sadece çalışırken hastalanan lşçiye yönelmiştir. İşçi emcklilerl, yaşlılar ve çalışmayan kişiler bu haklan sonradan elde etmişlerdir. Koruyucu işçi sağuğınm pek önemli görülmemesi deayni nedene dayanmaktadır. İşçi, hangj koşullar içinda olursa olsun çalışabildiği sürece mesele yoktur. Ama, hastaianınca is değişmekte, onun için hazırlanan »eıçekten mükemmel sağlık tesislerinde tedavi .oıunmaktadır. Bu tutum, sağlık hizmetlerinin toplumsal felsefesine aykındır. Doğru olan, insanl olan ve üstelik ekonomik olan işçiyi hastalıktan korumaktır. Hele bu hastalıklar işyerindeki Ihmallerden, gereken tedbirlerin almmayışından, bir üretiml gereekleştirmek için insan havatının tehlikeye atılmasından doğuyorsa, buna göz yummak bir insanlık suçudur. gösterir. Bunu belki bir işveren, gideri artmadığı için kar sayar. Ama eğer o işveren, işletmesinde gerçek bir işyeri hekimi olsaydı, verimin artacağını, işin daha çabuk ve kaliteli olacağmı. işçilerinin beden ve ruh sağlıklannın daha iyi olacağını, işletmesinde anlaşmazlıklann azalacağını, sevk ve idarenin daha kolay yürütüleceğini, hatta işçi huzursuzluklan daha önceden bilinip nedenleri ortadan kalkacağı için iş uyuşmazlıklannın dahi giderileceğini bilseydî, acaba, yine böyle mi davranırdı. Sanmam. Belki, yine, bunlar da neymiş diyenler bulunacaktır, ama, modern işletmecilik ilkelerini bilen, bu ilkelere önem veren işverenler muhakkak ki, konuyu yeniden düsünecekler, işletmelerinin verimini önemli derecede etkileyen bu etkenlere eğilcceklerdir. Çünkü, bir üretimin dört remel laKtörü olduğu biliniyor: tnsangücü, para. makine ve mal zeme. Üstelik, bu dört faktörden üçünü de bunlann en önemlisi olan dördüncü faktör yönetiyor: tnsangücü. Öyleyse, insangücüne ve bu gtice sahip olan insana bueünkünden çok daha fazla eğilmek gerekir. Modern yönetım bilitni de bu gerçeği ısrarla belirtîyor. Bir Amerikalı grubun araştırmasına göre. çalısmanuı itici güçleri (motifleri) şöyle sıralanır: 1 Yükselme olanağı, 2 İşin emin bir iş olması (işten ayrılma tehlikesi oımaması) 3 Kişisel düşUncelerini kuılanma olanaklannın bu lunması, 4 Bir meslek edinme oıanağı 5 Tatmin edici mevzuatın bulunması. 6 Toplumsal yararları olan bir çalısm»nın öüzenlenmesi, 7 İyi tieret, 8 İyi çalışma koşullan, 9 Uygun çalışma zamanı, 10 Halil ve temiz iş. (2) Artık, bir «İş fizyolojisUnln, bir «î? psikolojisi»nin, bir «işyerinde çevre ilişkileriunin. bir «işe uyum»un bulunduğu ve bütün bu etkenlerin işçinin saglığını, işin verimind etkilediği bilinmelidir. Eğer, bir işçi verimsizse nedeni vardır. bir işçi hırçınsa nedeni vardır oir işletme verimsizse, huzursuzsa orada insan.n Droblsuılert vardır. tşyeri hekimi bütün buntann uzmanıdır, İşçinin problemleri işyerinde başamaz. Evınde, evinin bulunduğu ortamda bu problemler başlar. İşyeri hekimi oralara da uzana. tsçinm be«lenmesine eğilir, evine eğilir. nas'j dmienaiğine, boş rakitlerini nasıl geçirdiğine eğilir. Ai'e içı huzursuzluklan dinler. Onlara yardıma olınava çEİışır. yol gösterir. tşyerini inceler Çal'$ma koşullannı inceler. İşçinin vorjumuğunu inceler. İstenen işin kalitesiyle işçinin bPdensel v» runsal yapısırun uyumunu unceler Sevk ve ıdareyi inceler. Üstlerle astlar arasındaki iiişkiyı inceler. özetle, insanı ve işi inceler. irastınr. V3rdığı sonuçlara dayanan öneriıer yar>ar ve çahşmr» hayatını olumlu yöne götürür. İşyeri hekimi ve işyeri hekimliği işte budür. Doğu Komşumuz ir yabancı gözlemd Tahran için: Bu kentte iki Tahran var, diyor, zenginlerin TaV ran'ı, ve yoksullann Tahranı. Bu sözün kapsamını genişletelim: Doğu komşumuzda iki İran vardır. Birinci tran: Yııda yüzde 14 oranında kalkınma hızını gerçekleştiren îran'dır. Başkent Tahran'da bütün Türkiye'dekine eşit araba caddeleri doldurmaktadır. Çok degil on beş yü önce sönük bir Doğu şehri olan Tahran'm nüfusu bugiin 3.5 milyonu aşmıştır. 1972 yılında İren'da kişi basma nıilü gelir 430 dolar düzeyine erişmiştir. <Türkiye"de 360 dolar) 1980 dp bu rakam 900 doları asacaktır. Ortadoşru bölçesinde en gi'ivenilir devlet olarak îran göz doldurmakta: Washington, Suudi Arabistan'la birlikte tran'a dayanan bir Ortadoğu politikası benimsemektedir Şah, petrol sorunundp biiyülî hamle yanmış petrol çıkarma islemlerine el koymustur. İranda petrolün ulu^allastınlması hikâvesi 22 vıl önce Başbakan Musaddık ile başlamıştı. Çimdi bu amaç »erçekleşme ynlundadır. Aynca Sah'ın «Ak Devrim» prograrnı onunru yı!mı doldurmus. toprak reformu büyük ölçüde gerçekleştirilmiş. toprak ağalarınm beli kınlmıştır. Sah. iktidannra güvencesini feodalierden çok orduya ve veni varatılan burjuva çevTelerine dayamak istemektedir. Bu nedenle sanavile^me volunda büyük adımlar atılmaktadır. Beşinci Beş Yıllık Plan döneminde kl önümüzdeki be? yılı kapsamaktadır 30 müyar dolan aşkın bir yatmm öngörülmüştür. Bu, 450 milyar Türk lirası eder Aynı dönemde biz İran'dan üç» te bir oranında daha asağı düzeyde yatırırtı planlaması içindeviz. (Nüfusumuz İran'dan 6 milvon dah» fazla olduju haldel. tran geçen vıl Amerika'ya 2 milyar dolarlık silâh sioarisi vermiştir. Bunlar arasında tanklar. Hawk füzeleri, F4 Phantom uçaklan ve denizaltılar dikkati çekmektedir. Sovyetler. Çin ve Amerika ile iyi ilişkiler kuran Tahran, Basra körfezinde üç adayı da iş™al ederek. stratejik bakımdan Rüvenliğini sağlama voluna girmiştir. İran Şahı: B SonuçBazı işverenlerin sandığı gibi 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, ışyerindekı koruvucu sağlık hizmetini ortadan kaldırraamıştır. Tersire, bu hizmetin devam edecefti belirtilmiştiT. Ancak. bu konu sadece kanun maddeleri Konusu değildir. Bu bir bilgi ve inanç konusudur. İşçi sağlığı işçiyi histalıklardan koru>"arak başlar ve devam eder Gıtgide daha fazla hastavı tedavi etmek zorunda kalışımız. ışçiyi nastalıklardan korumayı başaramadığımızı eösterır. Türk hekimlerinin modeın bilimi ve teknolojiyi dile getiren sözlerine işçiler, işverenler, yöneticiler dikkatle eğilmeli, önerilerine katılmalıdjrlar. «Ne yolla olursa olsun dbha fazla Ur»nm» yerine cmutlu ve sağlıklı insanlann varattıjı verimli üretim» d:yorsak. ülkemizin kalkınmasını, çalışma banşını istiyorsak. yolumuz bu olacaktır. (l) Doç. Dr. Sait DUik, •, 1971. r Tfirkiyede Sosyal Sl Işgücü Sağlığı.. Bugüne kadar işçi saglıgı konusu gerçekt» «işgücü sağhğı» çizgisi üzerinde gelişmiştir. Konuyu acıklamak için biraz gerilere gidelim. Günümüz anlanundaki modern sosyal sigortaların ilki Almanya'da 1884 yılında hastahk sigortası ile başlamışhr. Bunu, yine Almanva'daki 1885'te kurulan iş kazalan sigortası izlemiştir. Malullük ve yaşlılık sigortalan 1891 de kurulmustur. Öbür Avrupa ülkelerinde de ilk kurulan siporta dalları hastalık ve iş kazalan sigortalarıdır. Ülkemizdekl tarih! gelisim de yeteri kadar durumu kanıtlamaktadır. 1865 yılında maden işçileri için çıkanlan Dilâver Paşa Nizamnamesi'ne göre, hastalanan işçiler madende bulundurulacak hekim tarafından muayene olunacak, hafif hastalar terfoviden sonra işine, ağır hastalar isa köylerine gönderilecektir. Böylece, sağlık vardımında esas amacın işçinin sağlığı değil, üretimin devamı olduğu sonucu çıkmaktadır (1). İşyeri Sağlığı.. Işyeri sağlığı, hastalanan lşçtain tedavi edflmesi demek değildir. İşyeri hekimliği de tedavi hekimliği değil, koruyucu hekimliktir. Onun içindir M, bir isyerine haftada iki gün uğrayan ve ha^taları orada görerek reçete yazan bir hekimin bulunması, işletmede işyeri hekiminin bulunduğunu göstermez, tersine, işletmeyi yönetenlerin işyeri hekiminin anlamını bilmediğini (2) Prof. Dr. Sıtkı Velirangil. Endüstri Sağlığı ve Meslek Hastalıklan, 1970. "HlÇ BİR ŞEYİM YOK...,, OKTAY AKBAL Evet Hayır KADINLARIMIZ YÜCELTECEK edendir bihniyorum, bir süredir, her zamankinden daha derin bir tutkunluğum, bir saygım var kadmlanmıza karşı. Anadolunun çorak toprakları üzerinde çalışan, güneşte kavrulan, elleri yanlan, ayakları çatlayan kadmlarimızdan, o karanlıklara adanan bacılanmızdan tutun da ışıl 151i düşünenlerine değin bütün kadmlarımızı saymak, sevmek bir inanç olmuş içimde. Bir gezin Anadoluyu: görürsünüz, onlarto ekmeğini yiyor, suyunu içiyoruz boyuna. Karşılığım vermeden, vermeyi düşünmeden. Çalışan, düşünen kadmlanmızdır benim sözünü ettiğim. Çalısmayı, düşünmeyi kUçük gören, yeren, bü tün gücünü gereksiz işlerle, eğlenmelerle geçirenlere sözüm yok, yine de insan olduklarından dolayı saygım var onlara, Onlan da sevenler, sayanlar bulunur bilirim. Onlarm pek katkısı olmasa gerek toplumumuza. Yine de saymalı, sevmeli onlan diye geçer içimden. Ne de olsa bizim kadmlanmızdır, bizim gibi insandır onlar da. Toplumun düzeni geregi başka bir yol tutrauş giderler. Günün birinde onlar da uyanır. Neler olmııyor ki dünyamızda. M «Ben Tunceli'nin Margirt köylerinde oturmaktayım. Askerlik yapmış bir Türlc vâtandaşıyım. Hiçbir şeyim yok. Köyümüzde aga, bey var. Biz de onlara yancılJc vapryunız. Aga gelip harmanda hepsmt alıp g'üiyor. Bize liçbir şey kalmıyor. Bir sene böyle, ıki sene bovle Bakt^m ki aç kalıyorum. Hemen Batıya göç ettim. Burada gün çalışıp. gün yiyoruE. Tunceli ilinin bile içme suju vok, halki suşjzluktan inliyor. önünden bir Munzur ırmuğı ak.yür. "u sene de seçimlerde iki tane milletvekili seçiıijrır. AP ve CHP kazanınıjor. Gidip Meclis'te oturuyor, keyf^ıe bamvor, nalkı düşünmüyor. Seçim olduğu zaman yine ereliyur. k^ylüleri aldatıp, kazanıp gidiyor. Bızim bu hakkıınızı kiın sonıcak? Tunceli ilinin geçimi olsaydı, fabrikası olsaydı, oracla çalışnuş ols&ydık, ne iyi olur. Bizler ezılen köylüler ne zaman kurtulacağız ve böyle günler doğacak mı. öu durumlar son bulacak mı? Kısmet olursa önümüzdeki seçimde rayın Ecevit'i kazandırmaya çalısacağız. Ecevit'ten bışka kınısenin sesi yok. Artık ileri göriişlü insanlan Lcevit'i desteklemefe davet ediyoruz. Fakirin, dar gelirli esnafın krylünün babası Ecevit'tir. Tek umut Ecevit'tir. Bütün Tuncjii ve Mp^girt köylüsü oianca oyumucu Ecevife verecegiz S«yın Akbal, yaMm kötüdür kusura bskma. Köylü çocuîu Oidufumuz için «kıri görmedik, özür dilerinK Ben üç~senec<ent>en «Cumhuriyet» gazetesi okuyorum ve okumafa devnm eoeceğim Bij» de hayat, bize de yol. okul yok mu'» Tunceli'li bir köylü okurumun meirtutu DU K^ndi s^ylüyor «okul görmedik» diyor. Bir de özar dilıvor! Gerçekte bizim ondan dilememir gerek bu özürü! Yeuşemedik orcjara diye, ihmal ettik diye, insanlannuzı kendi yazgılsnna bıraktık diye. Yine de okumuş, öğrenmiş. k?ndi Jcendine Zaten insanlarımız ne yaparlarsa kend'liklerınden vapıvorlar. başanyorlar. Daglan yıkıyorlar, dağ^an kunıyorlaı. Ktndi ya^üarını kendileri yaratıyorlar. İşte Batı kentlfrinde almteri dökerek yurdumuza döviz getiren ışçilerinaz... Bilinçlenen yığınlajın Türkiye'yi aydınlıklara çıkartacağına ınanmamak elde değil. Bütün kötülük o bilir.^lenmoyi önleycnler, durduranlar, ya da anlamsız, yanlış bir yozlaştmoaya götürenlerde... «Hîçbir şeyim yok».... Çoğu kea «kenoi» bile kendinin değil. Topraklara, kendisinin olnıayan topraıc.ara baglı bir yancı kendi varlığına gerçekten sahip midir? tnsan haklan Evrensel Bildirisinin 25. maddesindeki «HerKes özelııkl? besin, giyim, konut, sağhk koşullan ve gereka toplam hizmetleri konusunda kendisinin ve ailesinin sağlıkh ve iyi yaşamasını sağlayacak yeterli bir hayat düzevinde ouiunmak hakkına sahiptir» îlkesinin bilincine varmış mıdı:V Ben insanım, öyleyse bir insanın edinmesi gereken koşullara ııeye sahip olmayayım, neye bunlan önleyen enşeiıen yıKmayayım? diye düşünmeye başlamış mıdır? Bir düşünse, bir düşür.sek bir düşünpbilsek «biz de insanız» diye. Bızim de vazgeçümez. elimizden alınmaz haklarımız var diye... Hangi güç var kulIanılacak, oy venne haJckı mı, onu yerinde, zatnarnnaa. Kendi çıkarlanmızın, toplumun temel yararlan yönünde kullansak hiç değilse... «Ecevit'i kandırmaya çalışacağız>. Tuncelı'nde hep CHP kazanırdı çoğunluk yöntemi varken. Simdikı yöatemde bir CHP bir AP'li mUletvekiü seçiliyor. Kardeç kardes paylaşıyorlar oylan! Bir senden, bir benden! Simdı de öyle olacak. Ecevit bir tane. Demirel bir t?ne. Istediğıa kadar Ecevit'çi ol, biri iki yapamazsın. Böyle bir şey bu... Ama Tunceini köylü okurumun Ecevit'i «tek umut» sannasında üzerinde durulacak bir anlam var. Xe aenli öğrenimsiz de olsa, azıcık okuma yazma öğrenen. kitap. gazete karıştıran bir yurttaş «iyi» nin, «halka yakın» ın ««vararlı» nın en güvenilir temsilcisi olarak ister istemez Euevit'i görüyor karşısmda... Bu ortamn solundaki CHP'ıün belirli bir aşamaya ulaştığını gösterir. Ecevit'in içtenıiğine halkımız inanmıştır, dah3 da inan2caktır. Ama Dir Ecevit'le iş bıtmeî, CHP örgüt olarak, kadro olarak. program olarak bir bütün, bir kararhlık, bir güç, bir içtenlik örneği oimalıdır. Eskı CHP'nin gerçekten değistiğine. gerçek bir «Halk Partisi». «Halkın partisi» kişiliği kazandığına Türk seçnen^ni inandırmalıdır. Bugünkü tutarsız davranışlar, yanlış sözler. tutumlardan sıynlmall, Ecevit'in «içtenıikli» yDİurtrta ııerlemelidır. «Tek umut Ecevit», sözü «Tek umut CHP» haline dönüşmelidir. Tunceli'den gelen mektup kendine vergı dil, anlatım, yazım özellikleri tasıyordu. Belki o haliyle daha içtendı daha gUzeldi. Ben yazı diline soktum okurumui vazdıklaı mı, daha anlaşılır olsun diye. Okul y»irü görmemiş bir vancı yazım borukluklariyle da dolu olsa apaçık belırtivor ba*Kaİanna ulaştınyor düşündüklerini. Bu biı aiamadır. tnsanlığım duymadır. İnsanlık haklannı aramadır, savunmadır. İlk adımlardır bunlar. Umutlu, güvenli, sağlıklı arömlar. KADINLARIMIZ KURTARACAK BİZİ. BİLGİ IŞIĞI, DÜŞÜNME AYDINLIĞI ONLARIN ELLERİYLE MUTFAĞA DEĞİN GİRDİĞİ GÜN DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİ DEMEKTİR. Ismet Zeki EYUBOĞLU leri, yazarlan, bilgeleri.. Çogunun, en başarıh olanlannın, yaşamında büyük bir yeri, başarılarında büyük bir etkisi vardır kadının. Kadınsız uygarlık, kadınsız yaratma, kadınsız başan olmuyor doğrusu. Uygarlık alanında en başanh, en yaratıcı, en ileri uluslar kadına en çok önem veren, onun insancıl değerlerlni gereğince tanıyan, bilenlerdir. Uygarhk alanında geri kalanlara bakın; kadınlara gereğince değer vermediklerini, onu insan bile saymadıklarını, erkeğin tutsağı, aracı olarak nitelediklerini görürsünüz. Böyledir insanlığın yüzkarası, şu karanlık, ortaçağ. Doğu'da da, Batı'da da böyle olmuştur. Hanpi ozan, hangi sanatçı, hangi düşünür, hangi romancı yüreğinrte kadın stcaklığı rfuymadan «büyük» olabilmiştir? Yine bir bakın eski Anadolu, Yunan, Roma, Fenike, Mısır, Sümer uygarlıklarına kadın kokusu sinmemiş, kadın degeriyle dolmamış olanı var mı? Kadınsız başarıya ulaşanı rar mı? Hangi ulus kadını atmıssa batmıştır. yapan, 1916'da Trabzon'un düşman eline geçmesi üzerine ağabeyimi, ablamı kucağına alarak bütün yakınlanyle Trabzon'dan Niksara değin dağ dağ yürüyen, bugün toprağa kanşan anacığıma, onun kadınlığına olan borcumu ödeyemeyişimin etkisinden belki. Kaduılarimız kurtaracak bizi. Bilgi ışığı, düşünme aydmlıjjı onlarm elleriyle mutfağa değin girdiği gün kurtulduk, Atatürk devrimleri gerçekleşti demektir. Bir düşünün Azra Erhat'm kultürümüze tuttuğu ışığı, değme erkeklerin başaramadığıni tek başına başarmasım, yorulmaz ellerinden içimize dökülen aydmlığı. öteki kadın sanatçılanmızm yaptıklarını, başanlarını. Geçen aym sonlannda, Ankara'da Hâle Teoman adlı gencin Azra Erhatia, onun, «İşte İnsan» adlı yapıtı üzerine olan kısa konuşmasmı dinledim. Pinl pırıl bir yüreği, insanm içini aydmlatan bir düşünce parlaklığı vardı. Okuma olanağı bulmuş, yetişmiş, en çetin sorunlara kolaylıkla eğilebiliyor. Soracağını, sorulması gerekeni, sorunlara bakmayı iyi biliyor. Sözün kısası kadına üstten bakan erkeklerimizin yapamayacağı işleri yapıyor, güzel düşünüyor, güzel söylüyor. Kimbüir böyle nice kızlanmız vardır gün ışığına çıkamamış. Köylü, kentli çok kadın tanırım, yetişecek nitelikte verimli toprak, elverişli ortam bulamamış birer güçlü tohumdurlar. Kuruyup gitmişler yaşadığımız düzenin çorağmda. çağm güçlü ozanj Sapho kadındır. Romaji yakıp yıkan Neron erkek Hangisi yararlı olmus uygarlığa? Kurtuluş Savaşımızın Nene Hatun'u kadmdır, Mus tafa Kemal'e «eşkiya», «padişahına âsi». «bolşevık» diyen Mustafa Sabri erkek, hangisi bizim için değer taşır. tnsandır? Homeros'un İlyada'smda ölümsüzleştirdiği Andromakhe bir erdem örneği değil mi? Kadmlann önemi tek tanncı dinlerin dogusuyla azaldı, bilinmez oldu. O dinlerle gelişen uygarlıklar kadmdan aldığını ondan esirgemiş, onu erkeğin elinde tutsak, araç saymış. Kadmın canma okumuş. Bugün orta yaştayım. Gençlik günleri az çok geride kaldı. Al ile yeşili seçmeye başladığım çağlardı (1943 44) tekke tekke dolaşırdım. Şeyhim bana kadının şeytan olduğunu. kadma uyaran Tann yolundan, doğruluk tan sapacağmı öğütlerdi. Ona göre eıslemli kadın gece yatmadan önce kocasına fındıklı, fıstıklı baklava, macunlu tatlı sunan kadmdı. « CENTO insanlann tatlı tath konnştnklan bir kıılüptür. Paktlara deçil yalın terçeie inanırm. Antlama o!«» da olmasa da tran'm başına birşey gelmesi Washîngton'un isine telmez» demektedir. Şah kendine özgü tutumlannda gerçekcldir. Ikinci İran: Gerici bir dikta yönetimi vardır lranda Tutukianan ve idam edilen kişilerin sayısını kimse oiksmez Çünkü siyasi mahkumları yargılayan askeri mahkcme.er kapalıdır. Ülkede çeşitli gerillâ örgütleri Dulunmaı<tadır. tran Şahı bunlann «l'Iuslararası Msrksist lronıln,larc» desıekIrndijHni ve yetistirildifeini» söylerneKTedjı. Ruyvet almış yürümüştür. Bu geleneksel nastal» Çvlfsine ortalığı sarmıştır ki, seyyar satıcılar bile oolise atanta veımek sorundadırlar. Her büyük veya küçük iş rü^vet meiKr.izması ile ytirümektedir. Ülkenin tüm zenginuk kaynaklan nüfusun yüzde l'inin elindedir. Kalkınma «!vlemi. zengini. daha zengin yapmış, fakiri daha fakirlestümıstir Tabii bu fakirleşme, mutlak değil. orantı bakımmdandu. özgürlükler ve en başta fikir özgürlüğü voktu/. felevizvonun varlığı yanında demokraük haklann vokluSu. tr»n'ın belirgin niteliğidir. Petrol gelirinden sa*larıar» milyarlar olmasa İran ekonomisinin ayakta durmak o'ıanağı kalmaj. Petrol dolarlan da büyük ölçüde silâhlanmaya s^tmekte, ordu zengin azınlığın fcekçiligini vapmaktaiır Petroı geliri dışında İran'm ihracatı sadece 250 milyon dolar tutmaktadır. tran'ın ağır basan niteligi, adaletsızlik 7e nürriyetsizliktir. • * • İşte komşumuz Iran, böyle ilginç bir ülkedır. Ne var ki İran'ı NATO'ya almak eğiunuen de yı>gunlaşmaktadır. Ortadogu'da gittikçe daha öremıi roliere çıkmak yeteneklerine sahiptir İran... Ortado*u'dHkı Amerikan tasanlannda iki anahtar devletten biri lran'dıı ve petrol stratejisi Boğazlar stratejisinden daha önemlidiı. Bu noktaya bir mim fcoyalım. . ..„,„. t OKUYUCU MEKTUPLARI Üniversitede dinî tören olmaz.. öğrendlik yıllanmda, vefat eden öğretim üyelerl lçin 1.0. merkez binasında yapılan cenaze törenlerinde hazır bulundum. Bu törenler hiç bir zaman dini bir mahiyet taşımazdu 30/4/1973 günü, Prof. Haydar Furgaç için, merkez binada yapılan törene bir imam elendinin de katıldığı, sayın gazetenizin 1/5/1973 günü yayımlanan nüshasının 1. sahifesindeki resimden anlaşılmaktadır. Bir cenaze için, elbette dini tören yapılacaktır. Bunun yeri layik T.C. Devletinin, bün yesinde llâhiyat Fakültesi bulunmayan layik Cniversiiesinin binası olamaz. Eskiden oltfuğu gibl, üniversitede yapılan ve dinî mahiyette olmayan törenden sonra, Beyazıt veya Süleymaniye Camisinde dinl tören yapılabilirdi. Emsalinin tekerrür etmemesi için. Üniversite idarecilerini uyarırım. Saygılanmla. Emin BALOGLÜ Aydınlık Kadınlar Kurtuluş savaşımızı kadınlanmızın yardnnlanyle kazandık, yine onlann yardımlanyle büyüdük. Gene de çok görürüz onlara bir tutam ışığı, bir avuç hydınlığı. Gülmelerini, gezmelerini bile istemeyen, evde otursun, erkeklere tutsak olsunlar diye diretenlerimiz bile vardır. Anadolunun en eski yerlilerinden günümüze değin kadm emeği geçmemiş bir ileri atıhm yoktur Ulkemizde. Kadınsız iş görmçye kalkan bütün uluslar yanmdır, yan yolda kalmıştır. Bütün ileri uygarlıklann, insan başanlannm, dinlerin, yaratmalann, düşünce ürünlerinin özünde kadın emeği, kadm kokusu vardır. Bu yüzden baş açık delisiyim çok tenncı Anadolu dinlerinin. Onlarda bulunur kadmlann en yücesi, en kutsalı Kübele. Evlere, yeryüzüne, insanlara bolhık saçan elleriyle okşar bizi, dolgun göfüslerinden emzirir, büyütür insan soyunu, verimli toprağı. îçin için büyüler beni Kiibele, ılık ılık yayıhr damarlanma. ısıtır yUreğimi. Onun kişiliğinde dile gelir yaratıcı fiısan gücü. Odur insanı yaratmaya, basanya, doğurucu atılımlara iten. Bu yüzden gönül vermis ona, övmüş onu ilkçagın yüce ozanları. Güzel Kübele çağlann içinde değise değiçe, dönüse dönüşe lnmiş güneye, sonra Kıble olarak çıkmış karşımıza. Şimdi ona döneriz yÜ7Ümüzü, yeryüzünün neresinde olursak. Bu yüzden verimli olmuş ilkçağ uygarlığı, kadınla do£a arasındaki sınır çizgilerini, onun önemini, degerini birçoklarımızdan iyi anlamış, iyi kavramış, Kadın olmak uygarlık doğurmaktır bir bakıma. Bir düçünün yüce Phidias'tan günümüze değin gelen heykelcileri, öte yandan ressamlan, ozanlan, mözisyenleri, öykücüleri, düşünür TV'nin Stüdyo Konserleri Artık sabnmiz tastı. Bugü71e kadar belki düzelir diye ı>i niyetle bekledik: ama görüyoruz ki, düzelmek söyle dursun, her geçen gün durum daha iyiye gideceğine daha da kötüye gidiyor. Konumuz TV' nin stüdyo konserleritlk ve en önemli eleştirimiz 15 günde bir yapılan» on beş dakikalık yayın süresiyle ilgili. Şimdi TV yöneticilerinden bir şey öğrenmek istiyonım: Bu kadar uzun bir zaman dilimi içinde böylesine kısıtlı bir program sunmanin yararını ve amacını açıklayabilirler mi? Eğer, bu tür bir programa gerek yoksa heptsn kaldırsmlar, onlar da, biz de rahat edelim. Yok, eğer gerçekten gerekli ve yararîı Rörüyorlarsa o zaman da bu tür yaymlan çoğaltmak yoluna gitmelidirlsr. Hem de TRT"nin kuruluş kanunundaki (çağdas uygarlık düzeyine) dayalı sözcükler de biraz yerine gelmiş olur. İkinci eleştirimize geçmeden önce burada bir noktaya dahs> değinmek isterim; Eğer yöneticiler, halkın eğilimme göre programlar yapmayı düşünüyorlarsa, devlet radyolan ile rekabet edebilen Polis ve Meteoroloji Radyolannı örnek almalan gerekir.. Evet', ya devlet radyolan bu düzeve inecek. ya da çerçekten ülkücü, ciddî halka örnek olabilecek en iyi prneramlan sunacak™ Konuyu saptırmadan bis yine gelelim stüdyo Ronserlerine.. İkinci eleştirimiz yayın saati üzerine. Doğaldır kı, programlann bir önem sırası vardır ve bu sıraya gBre bir uygulama yapılır. Bununla beraber her seferinde en sona ve en geç saatîere bırakılan stüdyo konserlerinin üvey evlât durumuna düşmüş olması büyük bir haksızlık değil mıdir? Hem. hepimiz kaç defa şahıt olduk ki, açık oturumlarm uzaması nedeniyle tptal edilen stüdyo konserleri, önceden ilân edildiği halde feda edilen konserler.. Durum apaÇik eörünüyor Artık TV yöneticilerinin esasli bir karar almalannm zamanı geldi de geÇiyor. Ya bu rür prograrakn hepten kaldırmak ve böylece bazı yayın araçlannm düzeyine tnip onlann paralelinde yayın yapmak: ya da Devlet TV' sinin, çağdas TVnin fterektirdiği yola girip o yolda yürümek. Aks1 halde bu görüntU, görUntUj'ü kurtarmak bile sayılamaz. Eriîiın ÖZYÜCEt Cumhurhasfcanlıği SenToni Orkestrası Üvesi Erdem Yolu Kadını toplumdan kovan, onu dört duvar içine sokan Ortaçağ bu yüzden karanlıktır İnsan so\unun ilk kadını sayılan Hav^a' yı ilk erkek Âdem'in kalçasından türeten dinlerin insanlık tarihinde evrene açık, aydınlık başanlı bir dönemi yoktur Bir bakın büyük ozanlara, kadına insan olarak değer verenler mi daha basanlıdır, yoksa onu toplumdan kovanlar mı? Bütün yaratmalannda kadın etkisi olan Dante ml daha evrenseldir, kadm için, «Şairiz şeyn verir sanımıza / Giremez fahişe divanımıza» diyen bizim divan ozanlan mı? Yıllardır oya r yüreğımi bu konu. Kimbilir bu benim için çırpman, saçını süpürge Çiftçiler veTRT Memleket nüfusunun en kalabalık sektörü */o68ne çiftçidir. Âmme teşekküllerinin urnuma ait yaptığı hizmetlerde eşit davranması memleket gerçeklerine uygun olduğu gibi, ana vazile , lerindendir. Türkiye radyo ve televizyonu gene çiftçl ve koylümüze gereken alâkayı göster memektedir. Çiftçi te^ekküllerinden yönetiın kurulunda üye bulunduğu halde bütün teşek küllerin haberlerinl dakikalarca yayımladıfı halde, çiftçimizle Ü gili haberleri haber bültenlerinde birkaç kelimeyle geçiştirmek tedir. Köylerimizden bazüannda televizyon vardır. Televizyonda gene gördüğümüze göre çiftçi li derlerini hiç göstermediğl gibi, diğer teşekküllerin mensuplarını defalarca göstermektedir. Geçen gün, birlik yönetim kurulu. Bas bakanı ziyaret ediyor, bir iki ke limeyle geçiyor. Televfzyonda maalesef yer almıyor. Atarürk bu memleketin hakiki sahibi çiftçldir dedi. Çiftçiyi tanımıyan lar bunu hatıriamalanm tavsiye ederiz. Bu memleketin hakiki efendileri olarak bizim de sesimi zin duyurulmasmı liderlerimızin televizyonda gösterilmesini Iste mek hakkımızdır. Salih TETtK Ziraat Odası Ba«kanı Tarih Karanlığı Bütün peygamberleri kadınlar doğurur da kadmdan peygamber olmaz, kadınlan tutan, onlann degerini bilen peygambe r çıkmaz. Kadm «aklı kısa», «erkeğin gönül eğlencesi», «tohum'tarlası» sayılır onlarca. İlk Ordu Belediye Baskanlığından 1 Belediyemizce yaptınlacak pasta ve kokteyl salonu inşaatı 549.136.37 lira bedelle 2490 sayılı kanunun 31 ind maddesi gereğince eksütmeye çıkartümıştır. 2 Geçici teminatı 25.215.45 liradır. 3 Eksütme 29.5.1973 Salı günü saat 15.00 de Belediye Encümen Salonunda yapılacaktır. 4 Bu işe ait proje. keşif ve şartnameler her gün Fen îşleri Müdürlüğünde görülebüir. 5 Eksiltmeye girebilmek için: a) 25515.45 liralık geçici teminat, b) 1973 yılı Ticaret Odası kayıt belgesi, c) Müracaat dilekçelert ile birlikte verecekieri (Eksiltme şartnamesinde belirtilen ve usuliine uygun hazırlanmış) iş beyannamesi sermaye ve kredi tmkanlanna örnek (2) ve (2a) formunc uygun mal! durum belgelerini ve Baymdırlık Bakanlığından aldıklan işin en az keşif bedeli kadar (C) grubu müteahhitlik karnert ibraz suretiyle Belediyemiz Fen îslerl Müdürîüğunden alacaklan yeterlik belgeleri ile birlikte teklif mekruplannı 29.5.1973 Sah eünü saat 14.00'e kadar makbuz karşılığında İhale Komisyonu Başkanîıgına vereceklerdir. 6 Yeterlik belgesi için müracaat 28J.1973 Pazartesi günü saat 15.00V kadardır. 7 Telgrafla 5'apılan müracaat ile postada vâki gecikmeler kabul edilmez. Keyflyet ilân olunur. (Basın: 14891) 3352 Adana Belediyesine «Dur» diyecek yok mu? Değerll gazetenizde her gun yeni bir yolsuzluğunu okudulu muz Adana Belediyesi, yaptığı kanunsuz davranışla aşağıda imzalan bulunan bizleri de güç durumda bırakmıştır. Şöyle ki: Adana Belediyesi, 63 pafta, 297 ada ve 68 parselde kayıtlı bulunan ve unar planında yeşil saha, atriyum evler diye gö züken alana yasalan ve yönetmelikleri çiğneyerek inşaat ruh satı vermiştir. Oysa sözü edilen yeşil saha ve atriyum evlere in şaat ruhsatı, hele ticarl gayeye dayalı inşaat için ruhsat vermek yasalara aykındır. Adana'nın en gözde semtlerinden biri olan Zi yapaşa Bulvannda bulunan, Be lediye'nın hem iınar, hem de na zım planında yeşil saha olarak görünen bu yere. yine Belediye ce verilen ruhsatla 2 katlı bir seri dükkân yapılacaktır. Belediye bu davranışıyla ken di kendisini reddetmekie kalmayıp, açıkca suç tşlemi«tir. İki katlı bir seri dükkân yapımınj öngören projeye yine Belediye lilerden konuya el koymalannı, verilen ruhsatm iptali cihetine g'dilmesini istiyor ve sonıyo. ruz: «Adana Belediyesine dur diyecek yok mu?.» Kerim Talas ve 7 arkadası. Van Garnizon Satınalma Komisyon Baskanlığından 1 VAN 21 ind Seyyar Jandarma Tugay Komutanlığının ihtiyacı olan aşağıda cins ve mlktan yazılı yiyecek maddeleri. Kapalı zart usulü ihale ile satınalınacakiır. 2 Şartnameler VANANKARA ve İSTANBÜL Jandarma Satuıalma Komisyon Başkanlıklannda görülebilir. 3 İhale VAN Gamizon Satınalma Komisyon Başkanlığı binasında aşağıda yanlı gün ve saatlerde yapılaeak. İsteklilerin lhals saaünden bir saat öncesine kadar kanunl belgelerini havı tekllf mektuplanm Komisyona verebilirler. Alınacak Malzemenin Cinsi: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Nohut Kunı fasulye Yeçil mercimek Bulgur Kırmızı mercimek Zeytin tanesi trmlk Tahin helvası Mittan: Mubammen Bedeli: 46000 Kg. 85000 33000 100000 20000 15000 22500 23500 1 ) 11 1 1 1> 1 184000 00 «25000 00 132000 00 250000 00 80000 00 150000 00 56250 00 235000 00 Gecici thale Teminatı: Tarih ve Saati 10450 2O750 7850 13750 5250 8750 4065 13000 KİTAP İSTİYORUM Sekiz yıldanberi cezaevinde buıunmaktayım günlerıının 003 geçmemesl ıçın yabancı dıl vo kitaplar üzennde çaıışıyorum maddi yeteneklerim olmadığından gerekli Kıtaplan alamıyorum, bazı Kuruluşiardan yardım talep ettım, şımdiye kadar gönderdıklen Rıtaplar üzerinde çalıştım şimdı tse yenl kitaplara ihtıyacıro var. Mahkum olarak bana, kitap yardımı vapabilecek tyilıRsever ıcışılerden kitap yardımı talep edıyorum. Şımdiden Kendılerıne teşekkür edertm. En dertn saygılanmla her türde olabılır kıtaplar. HOkümin laşar Altındal Oezaevl AUAFAZAKI 29.5.1973 4.6.1973 8.6.1973 11.6.1973 15.6.1973 18.6.1973 21.6.1973 25.6.1973 11 11 11 11 11 11 11 11 YEŞİLKÖY HAVA LİMANI BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN Idaremize ait 34 AF 610 Plâka No. 1u tasıtm arka plâkası seyir halinde iken zayi olmuştur. Yenisi alınacağından eskisinin hükmü yoktur. îlân olunur. (Basın: 15067) 3359 CBasın: 14158) 3351
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear