28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JMHURÎYET 3 Mayıs 1973 ski Romalılar «Senectus ipsa mcrbus» vani, yaşlılık kendisi bir hastaliKnr, derlerdi. Bunun ne derece doğru oldugunu anlayabilmek lçin üıttyarhğın ve hastal'ğır; tanımlarmı tefcrarlamak gerekir. ihtiyarlıK yash orâanizmada detişiklik, vücudun anayasasır.oa Daşkalasma, ihtiyarlık hastalıgını da özel sebepleroen dolayı nor maJden ayn olan ve hayatın devaTiına ?arar veren patolojik fonksiyonlar olaratc tanımlamaic mümkündür. E Olaylar... ve götüşler YAŞLANMA OLAYI Doç. Dr. Esat ERENOĞLU ti 30 y&slannda düşmeye başlar Ostwald, dahiyane fflrirlerin insanda 30 yaşmdsc önce riogdugunu söyîemiştir. Tamnmış f zyolog Pulton ise 76 fizvolojik keşif toplamıs Te yfcnsıodan fazlasının 40'tan daha vaşlı arastırıcüar tarafından yapıldığını bildirmiştir. Sunu da unutmamak Iâzımdır ki, bazı dahiyane iikirler akla geldiğinden çok daha geç bir zamanda yayıl. mıştır. Darvin de meşhur seleksıyon teorisini 28 yaşmda bulmuş, fakat 50 yaşında yayımlamıştır. eder Te fena hava şartlannd» şiddetll soğuk Te sıcaktan korunmak içtn öğütler vertr. Dr. Julien Besançon da kıtabında t<>bii Smür hak. kmdA bilgi ve bmzı salıklar verir. Tabii fimür hakkında ileri sürüien rakarnlar çeşitlidir Incil bu rakamı 200 olarak soylemiştir. Bakon organizmada olgunlaşmanın tamEmlanmasından sonra hayatın bu devrenin n misıı devam etti^ini iddia etmistir. Yani tam tekâmül 2â ya$'ta oldufuna göre, Bakon insank 200 sen» vasati ömür tahmin etmistir. Button ise bulug çagı olan 14'il 7 ile çarparak 108 yasmı bulmuştur. Sonradan çeşitli araşrıncılar ve bilginler 65 Oe 90 arasında rakamlar üerı sürrnüşlerdir. Tabii ömrU bugünkü yaşantı kosullannda yukandaküerin teklif etöklerl &\A düşünmek zordur. Hele bugünkü bunaiımlar. psikolojik ezgiler. insanı eskisine nazaran aaha çabuk ve daha çok yıpratmaktadır. Yalnız şehirlinin değil, köyde yaşayanların dahi, vaşamı. hayat felsefest eskisine naaaran çok, pek çok oeğismistir. Hayat bas döndünicü bir tıusla tlerlemektedir. lyi ve huıurlu yaşamda, yülar öncesinin zengininin yaşayışındaki pbi yatott etin iyi yerinden yenmesi ya da turfanda sebze yemesi yeterli değil. Hayat bugün baş döndürücü bir hula Uerlemektedir. İnsanı yıpratan hasUlıklara sebep olan birçok stressler (baskılar), insan aklmın, mantığının ve egosunun kuvvetine göre bu stressleri yok etmeye çalışacak. hiç ohna«a tapyamryacatı yükün altma ginneyecektir. İnsan sinir ve damar sistfcmini nasta eden faktörler artmaktadır. öte vanaan bir kısım gençlik çemberi yırtmaya, bulundugu durumla yetinmeyip, cevabı güç sualler ortaya at maktadır. Tıp bilimi insan ömrünü uzatan hastalıklardan koruyan, tedavı eden met'ifitaT getirirken, medeniyetin ilerıemesı ilt hayat ko şulları insan oflunu daha çabuk yıpratan uıı şekil almaktadır. PENCERE ARKADAŞ1MIZ İLHAN SELÇUK, "PENCERE" YAZISINI YETİŞTİREMEDtGt İÇİN YAYIMLAYAMIYORUZ. OKUYUCULARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİZ. Genç Kalma Çabaları Genç kalma. gençlendirme v«i ölüme care arama çabalan. evrenin l:urulusu ile beraber ansanoğlunun en büyük uğraşı oUnuştuı Bu jnetodlann bir kısmı bilim esasıanna uymayan spekülitif ve gülünç olmakla tıersber msana bir şeyler araması yüzünden ilsr.nçtır Bu uğraşların çogunda seks gücünü artırmak eayreti vardır. 8. yüzyılda Geber, ihtivarlan gençleştirmek için âltın ihtiva eden perparatlar ortaya atmıştır. Hayat iksirlen eskiden bert bilinmektedir. Arap doktorlar bu nususta panrehir taşından (Beroard)lardan bah.setmişıerdir. Genç lere yakın olmanın. gençler ne beraber vaşamanın ihtiyarlıga engel oldufu, ilgj çekici bir teklif olarak ileri sürüldü. Sülevman Peygamberin yaşlanıp, impotans (iktidarsız) hale gelince, genç bir kadınla evlenip 107 yu yassdığını ortaya attılar. Ünlü Galınus yaslı kimselerin midesi ürerine genç ve sağlıkj bir kadını yerleştinnekle onları iyi edebıleceğıni ortaya attı. Daha sonrtları bilginler, kendi tizerinde deneyler, meni enjeksiyonlan vapmışlardır. VoronoTm önce koç, daha sonra insanlaı üzerinde mavmun testiküllerini denemesi, gençleçtirma deneyimlerini ve gençlik asilan üzerinde çalışmalan bunlardandır. Son zamanlarda Romanyalı Dr. Anna Aslan'ın iddıalan spekülâtif otmamakla beraber, insanoğlunun genç kalma ve gençleşme için ümitlerını nereye kadar sOrdürdüklerini göstermektedir. Son yılların ünlü politikacüarı yaşlı zengin ve meşhur sanatçılann gizli olarak Anna Aslan'ın kliniŞine gittiklerini bugün yayımlanan anııardan öğreniyoruz. İnsan fizyolojisi ve anotamisinln bir nevi normal değişiklik koausa olan yaslanma doğamn normal değişmez ve şaşn*ıaz bir vasası olarak hükmünü yürütecektir. Bütün mesele düşünee spektrumu, perspektif ve tulerans bakimTnrlan genç kalabilmesinl bilmektir. Devamlı aşamaya uyum yetenegi olan. çok yaşıı sa> manlarda bile devlet idaresi ve bilim alamnd» başansnu devam ettirmiş kimseler buniar arasındadır. Hayat boyunca organizjna, hr.meostasis denen dinamik bir denge<>dir. Haystırı devaım ise, siireli olarak meydana g»ien tnorfolojik, fiziksel, fizyolojık ve kimjMbal risğışikıı&erdır. Yukarıda belirttiğimiz dengs yaşam boyunca çeşitü olaylarla bozulur. Çeşitli regüıasyon mekanizması bu dengeyi tekrar dü/enıer; Enzim, Enzim taşıyıcılan, hücre ve nörohormonal (siniriç salgı bezleri) alamnda sor yıDann getirdiği yenilikler bu dengenin çok a$rııç ve hassas mekanizmalarla düzenlendiğjnı gostermek. tedir. Yaşlanma 11e hücreran re onların bir araya gelmesinden doğan doku ve organıarın fonksiyon kapasite ve potansiyellerince, normal fizyolojik gradient'de (oranda), r>ip degisiklik. bir azalma, bir yavaşlama. olacaktır. Bir organismanm muhtelit unitelerinde bu yavaşlama, eski fonksiyonlan aynı Onite zamanda ve ayni rahathkia yaprran&sı şeklinde kendini gösterecektrl. Gençlik yıllanıun ilk basamaklannda «amarun, ideaüere çabuk kavuşma'ıî içm, çck çabuk geçmesini isterie. Fakat zaman çabuk geçmez. Bu devrede insan orgaruzmosmda czellikle dış yüzeyde meydana gelen dağişikhkler hoş görülür, sevinüir; deükanlının gururla düzelttigi ilk bıyığın çıkması ile, yaşıacan kadına keder veren ilk beyaz saçm görünmesi arasında ne fark vardır. ^Okuyucu Mektupları Bir çobanm orman için önerisi Ormanda ışçı 2025 liraya çahştırılır. Ormanda tpmruk keserse metresi 3545 liradır. Sabahtan akip.ama kaaar çaiisır, ancak bir kilo et parası kazanır günde. . Yoldaa oOüiüüO m. mesafedeki ağacı keser ve iple sürüyeres ve'y* yuvarlayarak yola ind;rir. Bu esnada ölen, bacağı kırılan. sak»t kalau olur. Ama bunun stısjnı lşçinin kendismden oaşkası duymaz. Yani sosyal güvenligl voktur. Köylü işçiye 3M5 liraya kestirdiği ağacı 8001200 liraya satar. Orman idaresi ağacın yerine agaç diktirmes. Halbuld kendi haline hiç bir zaman yeniden orman meydana gelmesi mürnBakanüğıpızca 1. . derecede kün değildir. Bu büyük bir id Turistik Bölge olarak ilftn edidia ve ümi bir konu. Ancak len Çanakkale itlnin şirin bir Afcdeniz bölgesi ormanının İçin kasabası var: ÇARDAK. de buyOmüs büi olarak bu Sahildekl çamugı. denla ükanaata varmışun. Ancak bah zerindeki fcumsaUyla doğaL güçeye meyva ağacı dikilir gibi zelliklere sahip olan Çardak, dikilirse orman oluşur. ucuzlugu, taşıt araçlannın. bolluğu, gidiş ve dnnüşlerdekl VoBu bozuk orman düzeninin lavlık ile gerçekten bir «Tubir yani. tkinci yani orman rist cenneti» olacak yer. içinde yaşıyan halk küçükbaş Cumhuriyet Gazetesinin tuhayvan beslemektedir. Keçinin rizm haberlerinde fldeal) otladıgı mera ve orman saha kamp yeri olarak öğütlenen sı gitttkçe daralmakta ve or bu güselim kasaba fhmaltn ve man tahribi artmaktadır. Fa snlayıssBİıfın ellnde mahvekat bu sahada geçimînl sürdür dilmektedir. Şöyle ki: mek Için çalışan köylü ve o Sahflde bir m«baha var. nun beslediği keçi sayısı art Çimdi vahlarm arasında kalmaktadır. Zaten aşın otlatma mış olan bu mezbahada hâlft yüzünden mera ve orman verl kesim yapılıyor. Kesim arrıkminl yitirmektedir. BUâkis ey lan ve aktntısı sahlM bir plslöc lül ve ekimde yayladan. taşla* dervası haline getlrmiş. ğa inen keçiler ormanda otAynca. kasabanuı pls su latılmakta. Bu keçdlerl güden akmtısı da blr kanana aynı çoban agaç kesmeden bayvan yere bağlanmı; bulunmaktalan doyuramamakta, orman dır. muhafmlan ve idaresi ne ya Deffl yaDanci turistlerln gelparsa yapsın. keçinin kendi mesl,* vertisinin büe artık bu verdiği zarardan baska OTrnana pisllge ve kokuva tahammülü agaç kesünl yapılmaktadır. Dü kalmamıs. kaçacah yer anyor. ne kadar ben de çobanlık yap Sayın Bakan. turtzm ve dotım ve o çobanlann tteçilerin ga! güzelllkler adma ilginiz! den başka bir şey düşünme'den, sabırsızhkla bekilyoniî. nasıl insafsnca meşe kesildiğiSonsuz saygılarimızla. ni gördüm. Ormanm faydalan(tsmi sakb) nı bildiğim için onlara bazen kıymetinden bahsettim, fakat kendim de akuiarın almadığı şekilde ağao kestiğim olmuştur. Ormandakl o kesilmiş ağaçlan gördüğümde içimden ceçenlerl anlatmaya burda imkan yok. Hayvanlann doyması ve yaşayabilmesl lçin ağaç kes meye' mecbur olunuyor. Pakat insan flnünde güttüftü keçmin kıymetinden, çok daha fatla kıymett» milll servetten ormanı yojc ediyor. Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı işçilerin sosyal konut Ormanda keçi otlatıtmazsa ihtiyaçlan gibi BağKur kapveya bazı kısımlarda otlatıl samına giren Esnaf »e Sanatmassa bu imkânsızdır. Çünkü karların da sosyaj konut ve isbazen adamın kanısmdan itiba yeri kredl üıtiyaçlan bajta ren ormanla kaphdır. Yani ki gelmektedir. Esnal ve sanatkârtann da şi ormanm içinde yasamaktadır. Bunlan burda yapmak bur sosyal konut İhtiyaçlan kanuda hayvancılıgın sonu demek nun önerdigı gibi acilen ele tir. Köylüye ne verdin ki on alınmalı, kurulacak kooperstitdan, ne istivorsun. Onun için ler kanalıyle esnal ve sanatben de llgililere sesleniyonım kârlar da işyerı ve sosyaj k o orman içjndekl veya çevresin "nutlara kavuçtuıulmalıdır. BağKur Genel MüdUrlüfündeki halkm yaşamı çok zor. Bu durum Türkiye'de dtteeltil den ve Çalışma Ba«anlığırdan mesi veya ele ahnması gere bu konulann öncelikle ele alınmasını dıiemekteyü!. ken ulusal bir sorundnr. Turan SARILAR Seio ÇACLATAN Çorln Küçük Sanatkir» (Bayazıt) lar Uerneği Doğal Ömür Tabii ömrün ne kadar oldugu, evrenia kuruluşundan beri İnsan oghma ksyg: olmus bir konudur. Tarihe göz atacak olursak bazı Hint hükümdarlarının 300335 sene yaşacuklan rivayet edilir. Hazreti Adem'ın 900, oğullanndan Çit Peygamberin 912, Kabil'in torunu Methu Salâh'ın 1000 yıla yakın yaşadığı söylenir Fakat o zMnanhtr tekvim yümm 36S günlük yıl ile degil, ayla ölçüldügü ve »yın da 30 gün olduguna bakmca, bunlarm ımın olmadıgı gflrülür. Yakın tarihlerde ise Anne David 181, Henry Jenkins 169, Thomas Pars 152 yü yaşamış 1 K İ önce 88, ikinci sefer 122 yaşmda evlenmiştir. Zortan adlı Macar 187 yaşında ölmüstür. Yi. ne bir Mac*r kan kocB 147 sene evli yaşamış. lar. Zmro Ağa da 150 seneyl geçenlerdendir. 100 yaşını aşanlsra Kafkasya, Bcltvya, Anadolu'da rastlanır. Meşhur ttalyan Louis Camaro (14671566) genç kalmak konu5,unda bir eser yazmış ve kendi yasanttsının deneyine göre besin olarak az miktarda süt ve şarabı tavsiye TURİZM BAKANLIĞINA AÇIK MEKTUP Yaşlılığın Başlangıcı Yaşhlık ftzyolojik olarak ilk önce çocukluk çafında ve 1012 yaşında başlnr. Bi' gözün uyum kabiliyetinin azalmasıdır. iş.Ln^e duyumunda da işitilebüen ince sesler 20 000 titroşım iken 1012 yaşında o da azalmava başlar. Bazı istatistikler beyin ağırhğının 24 yaşından itibaren nispeten düstüğünü gösterir. Bu ruhsal k&pasitenin ataJriıginı ifade etmez. Fakat araşUrroalar, ince işlerle meşgul olanlann mebare SAĞ VAR SOL YOK!.. OKTAY AKBAL Evet Hayır EĞÎTİMlMİZ ÇIKMAZDA ajımnm ve bu mnda yurt gerçeJderinin, ço>üm bekleyen toplum aorunlarmm isteklerine uygun insan yetişürmek, egiümin. efitimi yönetme işini yüklenenlerin kaçmıTma* görevidir. DüşOncesi, tutumu, bilgi ve becerfsiyle yeni insanı ancak egitim yaratabilir. Üretiroe, yaşama dönUk somut ve pratik bir egitim uygiılamnvı bu vUeden sartttr. Pra tikte ve bilimde deriniesnıe, nes nel ve gerçekçl olma, samanm degerini de bilerek kisisel ve tophımsal açıdan gelismeye dönük bir sonuç beklenir bu uvgulamadan. Insaruann iç dünyasını ve kisisel karakter aynmıni da göaönünde tutmak kosuluyle, is egitimini hiç mi hiç ihmal etmeroek, yeni okulun an» Ukesi olmahdır. Çünkü, yaşamı boyunca kendine ve topluma yararb olabilecek insanlar, bunun için de kişiliklerinin olanca yaraücıufmı kullanabüecelt insanlar baska turlU yeUseme»ler ve özgürtüge, yurVruna ve ulusal sorunlara kıskançukta sa rüamaılar. Aynca, bu yenl ins»n, aJdıfı bilimsel gerçeklere ve oluznlu dtt şüncelere dayalı egitimden sonra, toplumu yerinde tutan, hatta çöEüp geriye göturen safsatn ve boş inanıslara savaş açabllir. Çagcıl egitimin ana Ukesi olarak Batı dunyasında çoktan kabul edibniş olan. dogayı ve toplum koşullannı insan yaranna degiştirmek, dogayı sömürmek, toplum gelismesinl sekteye ugratmadan sürdürmek konularmda okuUann ve oralarda uygulanan egitim dizgelerinin Csis temlerinin) yentten düıenlenmesl de sarttır. Bütün bu düaenlemeler yapılırken, artık 1 yice anlasılmışbr ki, iş egitimini bütün yönleriyle uygulamak, kafa ve kol birligini saglamsk, gelecek kuşaklan da lâf ebfiîiğine dönük eski egitim çarkına kaptırmamak, aklı beşmda uluslann ve eğitkenlerln baş d*rdi olmuştur günümüzde, Çünkü iş eğitimi, yeni insanın yaratılmasında başlıca roltl oynar. C emokrasi her «eyden önee dengeli bir düıen demektir. Sagduyuya dayanan bir dengenin kurulmasıyla ortaya çıkar demokrasi, bizde pek beğenilen deyimiyle özgürlükçu demoltrasi Nerde olacak tm dengc? önce Parlamentedald partiler yelpazesinde.. Anayasa'nm elverdi^i, uygun, yararlı, sağlıklı gördüğu ölçüde, oranda sağdan sola dek uzanan çeşiuı eğilimdeki partileriyle. D ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCENİN YENİ İNSANINI YETİŞTİRECEK EĞİTÎMDİR. OYSA BİZ İYİCE ESKİMİŞ ÎŞE YARAMAZ EGİTİM DÜZENİNÎ SÜRDÜRMEKTE ÇIKAR UMUYORUZ. Mahmut MAKAL da geçersl» bilgiler vermekten öteye gltinedigi de belrrtümek. tedir. Görme ve isitme artçlanmo, elektronlk beyinlerin karşısında, hali karatahta, ders kitabı ve not defterlerinin kullanılması gerçekten çag dısıdır. Klasîk okul diıgesi artık çagmı yitirmistir, yetersisdir, hatta diyebiliria ki gereksiedir. Zora, baskrya, korkaya dayanmayan, ihtiyaçlara ve dileklere göre düzenlenacek egitim diegesi gerekmektedir. Dün okudugunu anlatan, anlaması şart kosulmayan ögrenclye, bir yerde okuduklan ustüne düsüncesi sorulur olmalı, giderek de öğrenci düşünceye, eleştiriye yöneltilmelidir. UNESCO'nun egitim devrimi tasansıysa, ögrenciye düşünme yol lannı gösterroeye yöneliyor. öğrencinin, elindeki kitaplarla metinlerle bağh kalmam&sını istiyor. Sınavlan da, tarihe kanşması gereken ilkel bir kontrol aracı olarak kabul ediyor. Çünkü, yarmki toplumda ögrenci, başansmı işiyle ispatlayacaktır, diploma ile degil. UNESCO'ya bağlı uluslararası komisyon, egitim sorunlannm çözümlenmci içtn bilimsel 61çüler getiriyor ve bütün ülkeleri bunlar Uıerinde düşünmeye çagırıyor. Çagîm yitirmiş bir egiöm düıenini ayakta tutmaya kaUasmanın olanak dışı oldugunu kesinlikie ortaya koyuyor. temlnl bile yfirutemiyorus. ElimüEde çaga uygun düşünen kaç kişl varsa sistem dısına ltip ondan sonra da gazete duyurulanyle emeklileri işe çagınyorua. Egitim düsenlnin de işe yarar yanlan kabmşsa, törpülüyorus. BilimseUife ve olumluya karsı bir uygulamayı yürütmekte direnlyor, boş inanışlarla kafa kanjtırmayı sürdüruyorus. TJNKSCO'nun yetersiz buldugu karatahtfc, ders ldtabı ve not^teftft. ri sorununu bilo çömaüş sayılmayıs. Çünkü Anayasamısa göre örnegin ilkokullar sorunlu ve parasa oldugu halde, orta ögretimle birlikte bu okullan nerdey se parah hale getirdik. Ders kitaplarını önüne gelen basmakta, çesitleri, yanlıs biçimleri, diileri, anlattıklannm dogruhıguyanlıshğı, basüıslan.^ yonünden onulmaz dert olmaktadırlar. Fiyatlan da öylesine. Dahası, Köy Enstitüleri gibi, dünyanın ileri gelen egitkenlerince, iş eğitimi içinde insan yetiştirmeye, üretîme yönelmiç olduklan için yeğlenen kurumları bulan biz oldugumuz halde. onların da yerlnde yeiîer estirdik. Bu bir geriye gidi»tir. UNESCO, geri kalmış ülkelere bir eğitim kurtancısı olarak yıllarca önce bitim Köy Enstitülerini sahk vermişti ve Köy Enstitülerinde öğretmenlik yapan bir çok arkadaş, o ülkelere gidip bunlara benrer kurumları kurmuşlardı. Bu sörü de, hem Köy Enstitülerinin ku rulusunun otuz üçüncü yıldönümünde olmamız dolayısiyîe bir hatırlatma olarak, hem de rNESCO'nun İş e|itimi ilke^i üstünde 6*urduğundan, bir örnek verme geregtyle ediyorum. Bir de. yüz binin üstündeki köylü çocuğunun. bu yıl da ilk okuldan sonr» gidecek yer bu Şimdi birim demokrasuniz böyle bir dengeye dayanıyor mu? Ortası, ortanın solu, sağı, gerçek solu sağıyla eşit koşull»rda çalışan, sesini duyuran partilere sahip miyiz? Ben Anayasamızva. sola ya da sağa açıldığı oranda solcuyum, sağcıyım, böyle partilere üye olurum, oy veririm diyebiliyor musunuz «çıkça! Korkmadan, çekinmeden. başun derde girecek diye garip endişelere kapılraadan!. Işte aocak o toplumda, öyle bir ortamda gerçek donokrasi vardır. Seçme seçilme özgurluğu vardır. Diktalarlarla, baskı yönetimleriyle yönetilen, belirli bir azınlıgın kendi yararuıa, çıkarma herşeyi, elinin alunda tuttufu ülkelerde partiler yelpazesine zoraki smırlar çirilir. O zanun «nlarsmız, o ülke nc ölçüde demokrasiye yakmdır ya da uzakbr!» Türkiye'de tmgOnkü . görünüş 51^:^ Ortşnın sagtnda derece derece daha sağa, daha sağa kayraıs partiler Oıta yitip gîtmiş. Kendini ortanın solcusu sayan bir parti var karşımızda tek başma yapayalnız. Soi bomboş. Bir tahterevalU düsünün, bütün ağırlık bir yanda toplanmış, iyice çökroüş bir «Ç, Sbür uç havada kalakalmış. Çocuk oyunu bile ovnanmaz böyle bir dengesizlikte, nerd« kaldı demokrasiyi bütün koşullanyla oynamak!. Bir Türkiye Işçi Partisî vardu 196S secimlerinde onbeş milletvekili çıkarmıştı. U69 secimlerinde seçira yasası değiştigi »cin ikiye indi milletvekfli sayısı. Bîlmem ne olacakü durumu 1ST3 Ekhnindeki seçiralere katılabilseydi? Oy oranı durmadan artıyordu, örgütleri genisliyordu, bu kez milletvekili sayısı yirmiye, oruza çıkacaktı belki de. Olmadı, olmadı. Anayasa Mahkeme since suçlu görülerek kapaüldı. Böylece partiler yelpasesinin en solunda yer «lan bir parti ortadan kalkü. Yerini kim »lacak? Anayasa'mıım nygun görduğü oranda sol eöruşü geregi gibi temsil eden bir parti kurulraamalı mı? Kurulmayacek ım? Bu seçiınlere «sol»suz mu girecek Türk demokrasisi? O zaman Türkiye'de gerçek bir demokrasi, bir partiler düzeni. bir düşunce, seçme sejilme özgurlüğu olduğu nasıl anlaşılacak; nasıl söylenecek?. Anayasa'nm sağa tamdıgı smırlan epey aorlııyan sağcı bfr MHH Nteam Partisi vardı. Bu parti Anayasa'nm detiştirilmesini istiyordu. "nirkiye'nin düseninin tepeden UrnAga «Baska» laştınima^ınri^n yanaydı. Bu partiyi rutan basın organlannda çok garip yanlar çıtayordu, bu partinin sözcüleri Atatürk cumhuriyetine karşıydı. Durmadan yaygmlaşıyor, durmadan güçleniyordu. Bu parti de kapatıldı. Hem saga, hem sola karşıvız anlayışmm sonucu olarak... Ama yöneticileri adalete verilmedi, cezalacdınlmadı. Üstelik Milll Nizam'cılar veni bir örgütt« birleşiverdiler hemen. Dayandıklan güç'er vardı, parah Ürelert vardı. destekçflerj vardı. yıgmlaria taraftarlan vardı. Şimdi MilU Nizam yok. Mîlll Selâmet var! Her yerde görüyorsunuz tabelâlannı. Birkaç ay sonra seçim kampanyası başlavınca Milli Selâraet'cüerin ne denli güçlü olduklan ortaya çıkacaktır. Partiler yelpazesinde sağa açılı$ azmış gibi. daha daha ssgda bir parti, oysa sol uç bırakılmış kendi yazgısına, boş, bomboş, kimsesi2... Sağlam bir demokrasi bir toplurrmn dengeli oluşuna dayarıır. Sag varsa, sol da olacak. Anayasa'nm sınırlan safdan w>rlansın zorlansın, ama sola uzanan çizçide kimsecikler bulunmasın, bu olmaz. Anayasa'mız bu haliyle bile sola açıktır. Sosyal demokrasinin kurulmasmdan, çerçekleşürilmesindten yanadır. Hatta sosvalist bir partinin kurulmasmı önlevecek bir niteligi yoktur Anayasa'mızın. Bunca deSiştirilen Anayasamızm... Geniş yıgınlann yarannı ön plana alacak bir sol partinin varlıgı AnayasamHin gereSidlr diyecegim. Türkiye'de demokrasi vardır kesinlemesinin ilk kosuludur bu. özarürlükcü demokrasi savlannm kaçmılmaz gerçeğiciir. Sosyal demokrat, sos\'«list. kısacası Anayasamızm sol ucunda ver alacak bir parti uygar bir toplumdaki güçlülügün, saglamhgm, tuUrlılığm belirtisidir, güvencesidir, inancasıdır. Sağda. hatta a?m ssfda bir sürii parti... Sol tam bir bosluk içinde! Seçimlere böyle gidiyoruz işte! Tannımızm alscaft biçim, kazanacajh antom simdiden belll olmuvor mu? Bir yanlışa dogru prittigimiz. hatta bir çıkmaza. Evet çıkmaza!... Bir insan düsünün sağ bacağı, ?a5 kolu ivipe güçlenmiş, kahnla1:mış. sol kolu kopuk. soî bacsKi inmeli! Saglam bir in<;an sayar mısınız onu? Bizim demnkrasimiz ona benziyor işte. Istesek de saklanamayacak gerçek budur. bu. lamıyacaklannı düsündügunı içîn1? efitimlni, lâik egiürni. dev rimci egitinü gerçekleştirmek, uygutanmakta olan çag dışı sistemi degiştirmek için bir «eyler yapılması gerekmeı mi? Gerekir ama, biz nedense daha başka seylerle ugraşıyoruz. O yüzden de, okuUarımıtı, bu(ünkü sistem içinde btle dörtlü, üçlü ve iküi ögretimden olajan ögretlme geçiremiyoruı. Köylerimizi, kent ve kassbalardaki semtleri okula, Sgretmene kavuşturamıyorut. Öğrenim çagmda milyonlarca çocuga egitim olanağı saglayamıyoruı. Eğitim yatmmlannı kı sıtladıkça kısıtlıyoruz. Bunun yanında da. sanki süs eğitimine yönelmiş bir durumdayıı: Okullarda yoksul çocuklan 6tekiler yanında eımek İçin çare arar gibi, tanısma çayı, yoksullara yardım, emeklllere dinlenme evi parası, okula aicîat. adı altında para toplayıp duruyoruz. Ipe sapa geimez ama, eğitim yetkflilertnln yazmış olduğu, katanç yolu olan man«ıme ve hikâye kitaplarım zo> la verip ağlayı ağlayı çocukların evden para Retirmesini önleyemiyoruz. Haftahk dergi* 1er resmt araç durumuna geidi, Bakanhksa, bir yandan bunlnrın yasak oldugunu, bir yandan da yapılmalan gerektiğini çelişkili genelgeleriyle önerir durur. öte yandan, ortaögretim kurumları, özellikle Anadolu kentlerinde, karatahtada ders verecek öğretmenlerden bile yoksun. Yann bu çocuklar altı Tem • mus'da Üniverslte sınavlanna eştt koşullar alUnda mı girecekler sanki? BağKur kapsamına ' girenlerin sosyal konut ve isyeri kredisi ihtiyacı.. Ne Yapmalı? Biz de UNESOO'ya üye oldumuza göre. külfthımızı önümüze koyup dOşünmemi? gerekir. Acaba, yukarda, üye ülkelerce uyguianması İçin ileri sürüîen İlkeler karsısındaki durumumuü nedlr? Bir tek sözcüMe, sefalettir... B1r kere, geçtik devrhrtden, tTTfESCO'nun çağ dısı olarak nitelediği klâsik eğitim sis Larousse'tan abarielerîne.. UNESCO'ya Göre Birleşmiş MiHetler Egitim, Bilim ve Kültür Kurumu «U>TESCOlnun geçtiğimiz yıhn sonlarında hasırİBbp kabul ettiği bir rapor da, deneme uygulamalan yapılması için üye uluslara yol lanmıştır. UNESCO"nun sflrekli egitim raporu diye adlandırılan bu rapor, şimdilerde üye üîkelerde tartışılmakta ve uygulamaya çalışılmaktadır. Belki ilerde, kıyımdan ve uyutumdan ferman okunmayan ülkemizds de bu raporla ilgili bir tarbsma ve raporun uyffulanması için deneme ortamı yaratüabnir. İşte bu rapor da, çağdaş eğitim ılkelerinin artık kaçınümaz bir biçimde uyguianması gerektiğim, dünyanın değiştiğini, eski egitim dizge ve ilkelerinin işe yaramaz hale geldiğini, bu eskimişliği begenmeyen, istemeyen gençlerin haklı oldugunu kabul etraektedir. «Bugün okulların çoğunda, hâlâ çagını yitirmiş bilgi ve yöntemlerle öğîenci yetiştirilmektedir. Okullar kahplaşmış, özleriru yitirmiş, çogu yerde biçimden öteye gidemeyen birer araç olmuşlardır. öğrencilerin bilgi ve görgü ölçüleri, toplumun gerektirdigi ölçii'erin altında oluyor. Okulu bitirmek bir Işe yaramıyor. Diplomah işsizlerin sayısı gittifcçe artıyor. İş bulamayanlar, okullarda öğrendiklerini hiç degerlendiremeden baska çalısma al&nlarına yöneliyorlar. Bir yıgın emek ve para boşa gidiyor. Bu da egitim sistemindekı bozukluğu gösterml yor mu? İşte ögrenciler bu düzeni yeriyorlar.» Bu cUmleler, btelm de Ornek aldıgımız PransaMafa egitim içtn soylenmektedir. Genij halk kitlelerine degil, mutlu azmlıga göre ayarlannuş bu esklmis egitim düıeninin artık teknolojik ve bilimsel gelijmeler karpsu* TEŞEKKÜR Cerrahi müdahalesiyle eşimi şifaya kavusturan pek kıymetli hekim. • Jinekolog Dr. GÖKÇE ERGÜN Oe aynca, bu hususun gerçekleşmesinde emeklerl bulunan Amlral Bristol Hastanesi, vefak&r sarın hekim, hemşlre ve saft • lık personeline alenl teşekkürü borç bilirtm. f Or. Sedat COŞKÜNER i ^ • • • • • • •n •« • • • • • « • • • « ^ » • « • • • • • • • • • • • • • • k • • • • • • • n «• • • « • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • . Anesteziolog Dr. BAHA ÜNAL ve Cumhurlyet 3189 Ishenderun Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi Müdürlüğünden Elekrrfle montajında lürumhı Bakalit ve Plastfk m&lMmeleri imal ettirilecektir. 1 Bu İşe ait şartname a> îskenderun'da Müessesemi* Tlcaret Müdürlügünden 100. TL. bedel tnukabillnde alınabillr. b) Ankara'da Tunus Caddesi No: 63 (Uvakbdere adı«stndeki Tlcaret ŞefligimiKle KOrülebilir. 2 Teklif melctuplan en geç 16.5.1973 Çarsaanba günü saat 14 30'» kadar Îskenderun'da Müessese MudUrlügumuz MUhaberat Servislne tvvdi edilmls olacaktır. Belirtilen saatten sonra verilen veya gönderilen Ukllfler ile postada vftki çedkmeler fcabul edilmtyecekttr. 3 Muessesemlc 3490 Sayılı Kanuna tâbi olmadıfuıdan fha. leyi yapıp r«pmamakta veya düedijine yapmakta tam*men aerbesttir. (B«m: Ç. ST4 > 145593153) ıanLarousse'un sonl2,cilt abanekaydı 5Mayısl973günü sona erecektır. Bu tarihten sonra hiç bîr mazeretle abone kaydı ve yenileme işleminin yapılmayacağı,sayın abonelerimize duyurulur. .Nof: lVinti cilt aboıulerl İstanbul 1 inci İflâs Memurluğundan İflas alacaklılan sıra cetvelinin ve ikinci alacakhlar toplantısının ilânı Dosya: 1971/22 Müflisin adı, scyadı ve ikâmetgâhı: Mıgırdıç Şellefyan. Müflis Mıgırdıç Şellefyan hakkındaki alacak ve istihkak iddialarmın tahkik ve tetkik fşlemi bitmş, l.İ.K. nun 206 ve 207. maddeleri gereğince düzenlenen alacakhlar sıra cetveli incelenmeye hazır bulundurubnuştur. Sıraya ve alacağın esasma ve miktarına üişkin itirazların, ilândan iübaren 7 Gün içinde İ.lK. nun 235. maddesi hükmüne göre yapılması, gereken kanunî işlemin ifası (müflis alacaklılanna karjı konkordato teklif ettiğinden, bu cihetin müzakeresi) içîn ikinci alacaklılar toplantısı günu olarak tayin edilen 24.5.1973 günü saat 9^0'da İstanbul 1 inci İflas Dairesinde hazır bulunmalan veya yetkili bir vekil göndermeleri liîzumu l.İ.K. nun Î32, 234. 235. maddeleri gereğince ilin ve tebliğ olunur. (Bann: 3095) 3156 MEYDAN Gftzetccilik ve Neşriynt LTD. ŞTİ. Sulunmektebi Sokak 2325 ,C*ğaloğlu • trtanbul 160 lira Uityenkre nosta ile / *JUtrri olcrak posftaıamjtır. Manajans: 1 U Jİ65 U 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear