26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 CUMHURİYET 29 Mayıs 1973 A îfetmek» bizim, milletçe, ikinci bir tabi• atımızdır. Çoğu zaman yersiz bir duyarlık, bir merhamet, bir şefkat duygusu, bizleri olmadık hoşgöriilere sürükler ve en tiksinç, en bayağı ve insanlığa a3'kırı bir suçun suçlusunu rahatlıkla af havasına iter. Adam öldüren, kız kaçıran, sevgüi bıcaklayan. kasa soyan, ve ilâh, her kim olursa olsun ve ne yaparsa yapsın, mutlaka bizim sınırsız hosgörümüzden, adalete fazla değer vermez yönümüzden yararlanıyor. Bundan dolayı değil midir ki üç beş yıl arayla af kanunlan çıkarır ve suçlular cennetinin insanını adeta yeniden suç işlemeğe hazrrlanz. «Suçluya ancak suçlu yakmlık gösterir» formülünün yer yüzünde tek kalan uyeulayıcılarındanızdır. Siyasî partilerimiz, ov vatırımındaki hisselerini kapışabilmek icin af vanşma girismişlerdir. Evet her şeyi affetmeğe hazınzdır. Yeter ki, siyaseî adamı olarak mümkün olduğu kadar bol oy sağlayabilelim. veya toplum olarak, filieenaphk davranışı içerisinde bulunuyor görüneHrn. Fakat bütün bu samimi ya da samimî oyunlanmız içerisinde ve her seve ra&men. affetmek istemediğimiz bir şev vardır. Hür düsünce ve fikir sucu! Aslında «fikir sucu» ya da «suçlusu» diye bir şey olmaz: olmama>:ı gerek. Ama biz yaratmışızdır bu suçu ve hiç bir meden! ülkede olmadığı kadariyle ezeriz bu suçu Işleyeni. Bundan dolavıdır ki «halkın zihinlerinde adeta sağlam akideler sribi kökle$miş kalmış muazzam bir itaat veva köle eibi miskincesine hükümete» boyun eğmek gibi bir ortam yaratmışızdır. Hep «fikir suçu.» işlemenin en büyük günah olaca&ı ve işleyenin cehennemlere jrideceği tehdidi ile hür düşünceye yer vermemekten dolayıdır ki bugün yer yüzünün en geri. fakir, en az itibar gören ülkeleri arasında sıraya girdiğimiz söylenir. Siyasilerimizin bir kısmının eiziiden gizliye ya da açık olarak teşvik eder oldukları hatalı davramş şudur: Af çıksın fakat fikir suç'.ulanna teşmil edilmesin. Oysa affedilmesi her şevden önce öngöriilmek gereken kişiler de bunlardır. Yanlış anlaşılmasm: kastettiğimiz kişiler anarşik hareketlere ve kaba kuvvet gösterilerine başvuranlarm değil: hür düşünceyi temsil amacıyle hareket edenlerden suçlu durumda bırakılmı? olanlardır. Gerçek aydınlara ve fikir serbestliğine karşı bazı çevrelerin giriştikleri yıldırma siyaseti veBilesiyle ne söylesek, veya söylenenleri ne kadar tekrarlasak faydasız. Bunu biliyoruz. Fakat yine de başimızı şöyle gerilere çevirip geçmiş devirlere ve özellikle Osmanh toplumunun çöküş nedenlerine bir göz atmanın ve bu arada uygar Ülkeleri bugünkü düzeye eriştiren hür fikir gelişmelerini izlemenin yersiz olmayacağını düsünüyoruz. Cünkü Osmanlı örneği, ki fikir ve düşünce dünyasmdan daima uzak yaşamışlığımızın ve uygarlık yaratan düşünce eğilimlerine daima « Olaylar ve görüşler Düşünce Suç Savılırsa.. Prof. Dr. İlhan ARSEL yabancı kalmışlığımızın acı bir örneğldir, bize en kıymetli ders hazinesi olmak gerekir. Hiç bir devirde ve hiç bir ülkede YENİ FİKİR, ya da başka deyimle HÜR DÜŞÜNCE, Osmanlı devletinde olduğu kadar iktidar sahiplerini ve onlara destek sınıflan ürkütüp korkutmamıştır. Hiç bir dönemde ve hiç bir ülkede tktidann, Osmanlı devletinde olduğu kadar, cehalet içerisinde rahatlık aradığı ve bu rahathğı sağlamak için, kendisine daima haysiyetsizce yardımcı olan gerici çevrelerle birlik olup AYDIÎTa karsı sindirma savaşma girdiği görülmemiştir. Bu gerçekler ortadayken «Osmanlı İmparatorluğu neden çöktü, Osmanlı toplumu neden ilkel kaldı» seklindekl sorulan cevaplandırmamn başka yollarmı aramak gaflet olur. fikir aynlığı olur, toplumun imanî sarsıür, din elden gider, devlet güvenliği yok olur bahanesiyle fikir ve düşünce hürriyetini baltalamışızdır. Beşer tarihinin kaydettigi en despotik hükümet ve devlet idaresi altında toplumumuz inim inim inlemiş, köle hayatı yasamış, sosyal ve ekono mik sefaletlere boğulmuş, ve bu durum memleketi ve millet! dünj*a ülkelermin HASTA ADAM diye alay ettikleri zavallı durumlara düşürmüş, ve ytirekler acısı bu hallere isyan eden, sesini yükselten bir Iki ldeallftimiz ve vicdanlımız çıkmış, Batı feli?mesini örnek vermek lstemiş, hurriyet filozoflannın rRousseau. Voltaire. v.s.) göriislerinl aksettirmeğe çalışmış. fakat onlann bu davranışlarma karsı basmışız bllgisizik, kâfirlik ja da ihanet damgasım. Daha ağızlanm açarken susturmuşua onlan; susturmakla kalmamış zindanlara sürmüşüz ve hırsız ve katilleri affederken boğdurtmuşuzdur onlan. Bu arada büyük sandığımız bizim küçük devlet adamlanmızm ağziyle o birkaç aydınımızın ideolojilerin» sarüdıklan ve Batı'yı ilim, medenivet ve düşünce aydınlıgma kavusturan düşünürleri btlgisiı. dinsiz ve «halkı inek siirüsü haline getiren kişiler» diye ilan etmişiz (ömeğin R«is ül KOttab Ahmed Atıf Efendi'nin Voltaire için yaptıgı gibi) ve tabiî dünyayı da kendimize ırüldürmUşüs. XIX. yüzyılın ortalannda Voltaire veya Rousseou'nun ya da öbür hür düşünce şampiyonlannın fikirlerini eleştirmenin. benimsemenin: hattâ bu filozofların adlarını zikretmenin SUÇ sayıldığı tek ülke Türkiye idi. Bütün öteld ülkeler. daha XVII. yüzyıldan itibaren bu filozoflan ve hür düşünce temsilcilerinl başlanna taç etmişlerdi. Zira Batı'nın, özellikle demokrasi ve hürriyet geliştnesinin ve halk egemerıHği fikirlerinrn temellerini atan ve sağlamlaştıran bu büyük düşünürler bizim cahil ortamımızın değer ölçülerine göre «Zindık» idiler, «Bilgisiz» idiler, halkın kötülüğüne çalışmakta idilir. Bundan dolayıdır ki ne dogru dürüst bir düşünür, ne gerçek bir bilgin, ne samimi ıslahatçı (Atatürk hariç) yetişürmiş ve tabil ne de kendimizi gelişme ve iler leme rayma sokabilmiîizdir. Bir zamanlann o ORHON kitabelerirü yazacak zekâ ve akılcüığma sahip Türk, bu niteliklerinl yitirip medrese kafasına ottırtulmuş ve «Dev'.et güvenliği». «Din» bahaneleriyle hiç bir hür düsunceyt benlmsevemez ve tartışamaz hale sokulmuş ve sokulduğu andan itibaren de HUr Düşünce niteüğinde ne varsa her şeye HAYIR'ı ve tSTEMEZÜK'ü başmağa başıamıstır. Muhakkak K kendi niteliklei riyle "ıaşbaşp kalmış olsa. birazcık fikir özerkliğine kavuşsa idi bugün en gelişmış milletlerden biri olabilecek toplumumuz, kendisine çelme takan ve düşünmek ve düşündüğünü açıklamak imkânını tanımavan bir sistem ve düzen içerisinde ataletten atalete sürüklenmiş. bugünkü T noktaya Eelmiştir. Ve bütün bunlar ortada iken soruyoruz kendimize: Neden geriyiz. neden gelişemedik? Elbette gelişmezdik ve geüşmeyeceğiz. Özgürlükler Almıı arihte bir olayı incelemek için önoe yazılı belgelere baj. vurulur. Sözgelişi. Senedi İttifak ele alınmadan Alemdar Mustafa Paşa dönemini, Gülhane Hatı Hümayunu'nu okuraadan Tanzimat harekeüni anlamaya kalkışmak eksik bir çabadır. 27 Mayıs'ı belgeleyen yazı. 1961 Anayasasıdır. 1960'da Bayar Menderes iktidarını devıren darbe, çesitli çalkantılardan sonra bir Kurucu Mecl'ıs'e yönelmiş, ardından hazırlanan Anayasa halkoyunca onaylanmış, ve seçimler» gidümiştır. 27 Mayıs'ın ürünü ve temeli 1961 Anayasasıdır Bu belge devrime karşı güçlerle. devrime bağlı eüçler arasında bir uzlaşma da sayılabilir. Nedir bu belsenin niteliği? 1961 Anayasasi özgürlük yolunda Türkiye için bir aşamadır Bir bakıma ın.Tanlık tarihi bir özgürlük savaşı tarih; ol. duğuna göre V Mayıs aydınlıga doğru bir büyük adımdır. Bu adımla kazandığımız 1961 Anayasasının üç büyük ozelliği vardır: 1 Özçürlükler 2 Bağımsız Anayasa Kurumlan 3 Reformlar. Özgürlükler 27 Mayıs Anayasasında güvenceye bağlanmı=tır. Fikir ve vazı özgürlükleri. işçilerin sendikal öz£Ürlükleri, insan haklarının pekiştirilmesi özel maddelerle şağlanırken. özgürlüklerin teminatı olarak bağımsız Anayasal kurumları benimsenmiştir. Bagımsız üniversite, bağımsız radyo, ve siyasî iktidann özgürlükleri kısıtlayıcı siyasal eylemlerine karşı bağımsız Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs tetnel yasasının kalın çizgilerini meydana getirir. Bunların yanısıra. siyasal hakların sosyal ve ekonomik içerığe kavusmadan degersiz kalacağmı bilen bir anlayışla, 1961 Anayasasında reformlar öngörülmüstür. En başta toprak reformu olmak üzere çejitli alanlarda yapılacak düzsnltmelerle Türkiye'nin çağdaş uygarlığa yakışlr bir düzene yaklaşması isteruniştir. Görüldüfü gibi 27 Mayıs Anayasası, temel Szgürlüklerî amaçlamış bir belgedir. Bu belgenin tam uygulanması halinde bile Türkiye'nin kapitalist bir ekonomik düzeni asmaşı sözkonusu değildir. Anayasamız, yürürlükteki ekonomik düzende feodal kalmtıları tasfiye etmek, ama kapitalist gelışmeyi özgürlükçü bir tutumla sosyal devlet anlayışı içında yurütmek çabasının ürünüdür. Bu amaç, 27 Mayıs'Un önce iktidarda bulunan rutucu güçler ittifakının. işine gelmiyordu. Bunun içindir ki 1961 Anayasası tutucular koalisyonunun he. def tahtası olmuştur. Çoğulcu demokrasinin gerekleri yerine getirilip seçimler yapıldığı zaman sandıktan çıkan tutucul'r ittifakı. siyasi iktidara geçmiş ve 27 Mayıs Anayasasını da rafa kaldırmıstır. Anayasanın teminatı sayılan bağımsız kurumlar. tutucu güçler ittifakının yıkmak istediği kaleleı sayılmışlardır. 1961'den 1971'e dek geçen on vıl bo mücsdelenir» hikâyesidir Bir yandan Türkiye'de kap'taJ.zn. jelîrir sermaye çevreleri güçlenırken, bir vandan r g oış pa/arı olmayan, * bir sermayeciliğin sıkıntıları ounpiımiar varatmaya baslamıştır. Bunahm yoğunlaşıp muhüıef<*ı ooğaıdı^ça. özsürlüklerin kısıtlanması programı sahieye k&nmuştur. L'aha açık deyişle kapitalist kalkınma voıunda 27 Miyıı Anayasası bir büyük engel ve ayakbağı olmuştur. Ve birka? gün önce "kutladığntuz Hürrivrt ve Anayau Bayramı'nda vardığımız noktadan ?er;ye baköğırr.ızda 1 OztrürlUkler kısıtlanmıştır. 2 Bağımsız Anayasa Kurumlanrun rctkJerl Bsıtlanmıştır. 3 Reformlar yapılmamıştır. • Garip bir raslantıyla, 1973 vilı Öz^ürıüir ve Ana\asa Bayramından birkaç gün önce SaviD Cumh'irbaskanı Madencilik Kanununu veto etmiş ve.nayran? k ;tlamrken tzmir Barosu Başkanı, Cumhurbaşkanına j*aayl« başvurarak, insan haklanna ve özgürlüge aykm Anaya8' ae?'ş:KIikleri için Anayasa Mahkemesine baçvurmasırj ^nermiş> tir. Salt şu iki olay bila içinde buiundugumus durumu ortaya koymaya yetmektsdir. Bütün bunlara rağmen 27 Mayıs devriminın ışıgında, mücadeleden hiçbir devrimcinin kicınmaması eerekır. ,özgürlükler verilmez alınır ilkesini unutmayacagız ve unutmayalun. T Hür Düşünce Beşer tarihi gelişmenin ve medenij'ete erişmenin bir t:k yolu olduğunu ispat etmiştir: Htir düsünceye, fikir tartışmasına (fikir anarçi.si derecesinde bile) yer vermek. Batı'yı BATI yapan bu ortamdır. Eski Yunan'da hatta fikir anarşisi içerisindeki kültür hayatmı tetkik ediniz: Sokrat okulu; Eflatun'un ve Aristo'nun fikir mihrakları: Epikür'ler: Stoik'ler: Septisiîm: Eklektisizm v.s. Batı'nın Orta Çağ'da Renaissance yolu ile karanlıklardan kurtu'.up fikir anarşisi içerisinde nasıl geliştigini ara^tınnız. Aristo'nun Nikola (of Cusa) elinde aldığı şekli. Platonizmin, Okultizmin, Reformizmin, Rasyonalizmin çatışmalarını izleyiniz. Modern Felsefe Çağı'nm Bacon'larından, Descares'in rasyonalizminden, Malebranche'in idealizminden. Pascai*m mistisizminden, Bayle'in septisizminden. Kanfm tenlddci telsefesinden, Fichte'lerin, Hegel'lerin, Schellins'lerin isledikler. idealizm'den. Herbet'ln realizminden, Schopenhaurlerin ve Nietzschelerin süzgecinden, XIX. yüzyılın pcreitivizminden geçerek eünümüze geliniz ve gelirken rastladığınız bu fikir çatışmalan dünyasını tanıyınız. Şaşar kalırsınız. Na> sıl olmuş da bu ülkeler devlet güvenliği nedeniyle fikri yok etmemişler diye. Evet onlar da asayişe ve toplum düzenine önem vermişler. fakat fikir ve hür düşünceyi yok etmeden ve kunıtmadan; çesitli ideolojilerin tartışılması ortamına halel getirmeden. Bu yollan bulmanın sırnnı keşfedebüecek miyiz bir gün? Bunu lceıtirmek güç. Fakat güç olmayan şey şu ki bunu keşfetmedikçe geri kalmışlığımız devam edecek ve sonunda bizi mezara sürükleyecek. Batı medeniyetini yaratan fikirleri benimsedi ve yaydı diye suçlu kıldığımız aydın kişileri affetmekten kaçınan bir siyaset ortamı içerisinde iyimser olmak çok eüç! Yenilik Düşmanlığı Nüfusumuzu teşkil eden her insanımızı, hepimizi her an huzursuz kılan, hüzün içinde yasatan, yüreğimizi kapkara eden şudur: GERİLİĞİMİZ, KÜLTÜRSÜZLÜĞÜMÜZ, FAKİRLİĞİMÎZ, GELİŞMEMÎŞLİĞÎMİZ... Sadece üzülüyor değil fakat asıl utanıyoruz da bu yönlerimizdeo. Üzülüyoruz, sıkılırız ye utanınz, fakat bizi geri kalmış tilke balinde tutan nedenleri araştırmak ve eleştirmek istemeyiz. Hiç bir zaman istememişizdir. Isteyenleri de «fikir suçu» nedeniyle sürgünlere yollamışızdır. Mustafa Fazıl Paşa ne güzel bir örnek. Çökü? devirlerinde yenügi üzerine yenilgiye uğraznışızdır ve bu fadalar, bu korkunç gidiş karşjsında vicdanı ve birazcık aklı olanlanmız çıkmış: «Felâketlerden ders alalım. Hür düşünceye yer verelim» demişler ve bunu diyenlere karşı kalkmışız, malum çevrelerin ağziyle, «Zindık» veya «Dinsiz» diye haykırmış ve «Yeniliktir bunlar, şeriat yeniliğe cevaz vermez» diye ayak diremişizdir. Buna karşı doğru dürüst bir tek insan çıtap da: «HUr düşünce şeriatın üstündedir, şeriat yeniliğe muhaliftir diye vatanı ve milletl feda edemeyiz» diyememiştir. Çünkü ağzını açtırmamışızdır. ÇünkU Ç. ALTAN'I KUTLARKEN. OKTAY AKBAL Evet Havır HESAP UZMANLARI KURULU umhuriyet idaresinde vergl reformunun başlangıç yüı, aşar'ın kaldınldıgı 1925 yılı olarak kabul edilir. Aşar kaldırıldıktan sonra 1926 yılında beyan esasına dayalı kazanç vergisi getirilmiş ve bu vergi, muhtelif değişikliklefle, 1950 yıhna kadar yürürlükte kalmıştır. Asar'dan sonra vasttalı vergiler alanında da yeni vergiler getirilmiştir. Yine 1926 yılında kabul edilen umuml istihlâk vergisi ile bunu t&mamlamak için getirfien özel, tuketim.ye eğlence. resml bu arada sayılabilir. 1929/1930 yıllarında ortaya çıkan dünya ekonomik bunahmı, (buhranı) Gumhuriyet idaresini vergi alanında da etkilemiştir. Bina ve arazi vergisi, buhran, muvazene vergileri, hava kuvvetlerine yardım vergisi bu buh randan sonra Türk vergi sistemine katılmıştır. Umuml istihlâk vergisinin imalâttan alınan ve beyan esasına dayalı muamele vergisine dönüşümü de bu döneme rastlar. İkinci Dünya Savaşı'nin Cumhuriyet yönetimini, vergt politikası yönünden etlrilediğini söylemek gerekir. Bu dönemde bir yandan yürürlükteki vergilere samlar yapıhrken; öte yandan da Maliye ve Cumhuriyet tarihinde gerçekten derin izler bırakan yeni vergiler getirilmiştir. Varhk vergisi, toprak mahsulleri vergisi, aynl muamele vergisi, ihracat vergisi gibi. C çlım «Geçip Giderken»i... Bu akşam da Çetin Altan'la başhaşa geçsin. Dursun TV, radyo pikap, en yeni Kitaplar bir yerde. Balkona çıkmak, penotreden bakmaK. kıyı boyunca doîaşmak.. Hepsi dursun. Âçtım Çetin Altan'm bir feitabmı. daldım onun dünyasma. Başka kitabı vok şu anda clımiıı altında. Arasam belki bulurum bir iki kitabmı daha. î"e gereği var? «Geçip Giderken» yetmez mi bu aksemımı doldurmaya, Çetin'i anmaya!Bakın Orhan Kemal Ödülünü.de aldı «Büyük Gözaltı. romrnıyla. liginç birîoman bu. Bir baslayınea elifiizden bırakama;«cağınız" türjdenl bir uzun öylöi •Yaşadjîıaıji;..güulerln. . duyan, düşünen, sonra bunlan en özlii en etküi biçimde anlatmasını bilen bir yazarın kaleminden gelecege bırakılması... Orhan Kemal gerçekçi bir yazardı. Orhan Kemal ödülünü de gerçekçi bir yazar aldı. Öyle gerçekçi ki, bu uguıda herşeyi herşeyi göze alabilen biri. Yakuz görmekle kalmıyor, yaşarnakla kalmıyor gerçekleri. ille de anlatmak göst.rmek benimsetmek istiyor bütün bu gerçekleri. Yıllar yılı gazete yazısı biçiminde, ama en kalıcı, en doyurueu gazete fıkralan olarak yazmış yazmış yazmış... Sonra bu olanaktan yoksun kalınca almış kaleminl «Büyük GözaMı» romanını yaratrmş. Işte Orhan Kemal ödülü alan yapıtı bu. A 28. YILINI BUGÜN DOLDURAN HESAP UZMANLARI KURULU, 1950'DE ULAŞILAN MODERN VERGİCİLİĞİN GEREKTİRDİĞİ GÖREVLERİNİ BAŞARIYLA YERİNE GETİRMİŞTİR Vural ARIKAN • Maliye Bakanlığı Eski Hesap TTmHtu lann Maliye Bakanlığını, hatU bazen inceleme elemanlannı Dag layıcı nitelikte olmaması kararlan doktriner nitelikte bir kaynak durumuna düşürmektedir. Oysa bu kararlara dışa dönuk bir veçhe vermek suretiyle vergi uygulamasında birliği ve i*tikrarı saglamak mümkün gOrülmektedir. Dışa Dönüklüğü şimdi «Geçip Giderken» var elımde. Hangisin: okumalı? Herhangi birini... Hepsinde Çetin vardır ÇÜP.KÜ. Hepsinde Çetin'ce bir hava vardır. Işte bir tanesi «Y'iz». «VÜ2İİ kalın olanlar astar da isterler çokçası. Abtarü Rari bir yÜ7 ssjiam olur. Ne \Tirursan vur yüzüne, katiyerı k'zcTnaz Böylelerini çokçası, hırsız takımı kendilerine kalemli avıkat seçerler Bilirler ki yüz yüzden utanır sdzü bunlarj vız gelir bunlar'.n yüzü hiçbir yüzden utanmaz.» O utanmoz vüz'er bu?iın de var. Hatta her zamankinden daha ço':... Gü^lü yelerdç, yetkili koltuklarda.. Halkın karşısına çık:p Czgüriük söylevi verenler onlar, yurtseverliği kimseye kaptırma^nıar onîar, gerçekleri söylsyenlerin karşısına geçip ryalyn söylüyor«,ur> diyenler onlar!.. Çetin Altan'ı uzun zamandır göremedim. Bu yazılarmı okurken onun konuşmasını dinler gibiyim öyiesıne içten öylesine canlı. Sanki yaşayan bir varlık bu voz'lar. On yıl, on beş yıl önce yazmış, yayırrılamış. tşte buı, Dir otcmobil kazasından sonra... Ölümün eşifinden gcçrruş Çeıin. Büyük bir gerçeği yasamış: «Evet ölümle kalım arasındaki fark o fcadar. Birinde dünya sensiz devam ediyor, fiıekınde «eiı^nle... P'jnu bu sefer öylesine iyi anladım, öylesine iyi anladırr ki söhret, aşk, servet, bilgi, kahramanlık. iktidaı, natta sanat gibi hayata gıydirilmek istenen en güzel elbı.elerin uile birer ahmaklıktan başka bir şey olmadığı, bitün ç plaklı^.yle »arşıma çıktı.» Sonra başka anian Çetin'in, b&şka auypuianmalan. başka izlenimleri... Hapsi okurunu etiiıeyen, bır an'ama. bir gerçeğe götüren parçalar... Özledim Çetin Altan'ı. Birinci vılını bitirmiş içerde, Sağmalcılarna. Bir yıl dahı mı kaldı? Şimdilik öyle. Yeni bir cesa fklenme^e ilkine. Gidip göremedim de bir türlü. Bövleyiz işte, bugün yarın der, öldürıirüz zamanı. Kendimizi de birlikte... Yasamın binbir oyununda yilip gid'erek... Düşünüyorum, sanki eskiden sık sık görür müydtim diye! Yok. arada bir rastlardım. bunca yaşam süresince sayılıdır dostça konuşmalanmız. Karşılaşmalanmız. Daha Galatasaray'da öğrenciliğinden hatırlanm onu. «Yeni Adam»da çıkan yazılarını, dergilere gönderdiği siirlerini, ilk kitabı «Üçüncü Me\*ki» yi. Hep o. cin gibi zeki çocuktur Çetin. Şimdi saçları seyrekleşmiş, aklaşmış öyle mi? Bunca çaba, direnç, savaş, o binlerce yazı. bir devrim ateşini vakmak, söndürmemek, söndürtmemek, bir bilince doğru götürmek okur yığmlarını, bir öncü öncüsü olmak yıllarca... Hem yazarlık düzeyini de koruyarak. Yalnız gazete yazarı, güncel konuların ilginçliğinde dikkati çeken t i r gazete yazarı olarak kalmamak, kitaplar, oyunlar yazmak, sonra da bir roman «Büyük Gözaltı>... Onunla Orhan Kemal ödülü kazanmak. Hem de içerdeyken... Dostluk sık sık bulusmakla. çene çalmakla, gezip tozmakla olmaz. Bir büyük aydınhkta bulusmakla olur. En iyisi de böylesidir. Bir degil, on değil, binlerce. or binlerce dostunuz olur o zaman. Çıkar ortaklığma degil, düşlerin, düşüncelerin, gerçeklere bakmanın ortakhğına dayanan bir dostluktur bu. Hiç bir zaman yalnızlık duymazsmız artık. Nerde olursanız o!un! Nice kapatılmıs olursanız, boşunadır. Yazariar, ışık saçan yazariar, on binlerce dostu olan, ?eveni olan yazariar, yalnız kalmazlar ki! En dar yerierde. en uzak verlerde, en unutulmus anlarda, en korkulu dönemlerde yanı başlarında duyarlar inançlı yığınları.. Çetin Altan yalnızlık nedir bilmeyecek mutlulardandır. Bugün de, yarın da adı anılacak, anısı yaşatılacak kalem savasçılarından... «Belli artık biz kendimize ait bütün anları bir kör kuyu içinde kaybetmisiz. Bas bizim başımız ama düşüncelere geçmez hükmü. Ayak bizim ayağımız ama bildigi yere gidemez. Ve ellerimiz her gün tuşlar üstünde ine kalka sonu gelmet bir zincirin halkalannı gagalar Bu bağlar dolastıkça benliğime, bir Mkıntıdır çökv.yor bazen içime. Koptukça da kopuyor takvim yaprakları... Bir tesalli var ki, tutamak o: Daha süzel bir dünya icin, daha mutlu insanlar için vazgeçip bütün bu doyulmamış esintilerden adam gıbi çalısmak... Çalısmak adam gibi. Ya adam (fibi yasamak?.. O görmediğimiz bir armağan olarsk pelecek kusaklara kalacak.» Adam gibi vasadı Çetin Altan. Adam gibi çalıştı. Adam pibi tavaştı. Her şeye rağmen. IIPT düşmana. hatta büyük Eözaltıya rağm»n .. Adam olmak. adam kalabilmek sonuna dek... " Geri kalmış Ulkelerin bir özelligi de müesseşelerin kapalı O luşudur. Bu ülkelerde toplum adeta bir bütün değildir. Müesusul kanunlan ile birlikte 1950 olarak göze çarpmaktadır. (Türk seselerin, kuruluşların birbiriyyılına yani Hesap Uzmanlan Ku vergi sistemi oluşum halindedir. rulunun teşkilinden 5 yıl sonra Beyana dayalı vergiler sistemi le Ugisi yok gibidir. ya rastlar. Hesap Uzmanlannm mizde çoğalma oldugu gibi esTürkiye'nin geri kalmışlığıkuruluşundaki bu öncelik mem kiye oranla iktisadî gelişmeye na rağmen Hesap Uzmanlan leketimiz yönünden faydalı ol uygun olarak mükellef sayısında Kurulu içe dönük bir kurul klm muştur. da devamlı bir artış vardır. Bu liğinden kısa zaman da çıkmışBilindiği üzere bir vergi ka gelişme karşısında Hesap üz tır. Kurul ilk ilişkisini Üniversinununun en iyi şekilde çıkanl manlan Kurulu aracılığiyle in telerle kurmuştur. Istanbul Ünlmış olması o verginin uygula celeme oranını arttırabilmek o versitesi Iktisat Fakultesi Maliye mada başanlı olabilmesine ye lanagı azalmıştır. Kaldı ki, böyle Enstitüsü ve Ankara Oniversiteterli değildir. Toplumun içinde bir yolun seçimi kamu için çok si Siyasal Bilgiler Fakultesi bulunduğu sosyal ve ekonomik külfetli olacaktır. Onun içindir Maliye Enstitüsü İle kurulan sıkoşullar, mükelleflerin psikolo ki, incelemelerin serbest uzman kı iiişki buna örnek olarak gös jisi ve eğitimi başarıyı oluştu lara kaydmlması zorunluluk ha terilebillr. Üniversitelerle kururan faktörlerdendir. Maliye ta lini almıştır. Gerçekten batı Av lan bu bag, adeta Ünlversitelerihine baktığımiz zaman çok iyi rupa memleketleri, İngiltere ve rimizi Türkiye'nin vergi meselevergi kanunlarınin, başka ko Amerika serbest uzmanların in leri ile meşgul olmaya itmiştir şullar gözetilmediği için, başa celemelerinden yararlanmakta denilebilir. nya ulaşamadıklarım görüyoruz. dırlar.) Modern vergi sistemleri ise müKurulun özel sektörle de yafcın 2 Vergi reformu fle ilgili kelleflerin vergileme ile ilgıli llişkisi devam etmektedlr. Kugörevler yönünden yetişmesini, çalışmalar: Hesap uzmanlannm rul adeta özel sektörü vergi, mükellef psikolojisinin bu ver Türk vergi reformu hareketinin muhasebe ve işletmecilik sahagilere uyacak bir ortamda oluş hem doguşunda, hem uygulama sında personel yönünden beslemasını gerekli kılmaktadır. Bun sında, hem de oluşumunda öyen bir kaynak durumundadır. larm gerçekleşrnesmde de vergi nemli rolleri olmuştur. Özellikle 1960 yılından sonra vergi sistedenetimi uzvuna büjiik, önemli Hesap Uzmanlan Kurulu kaminin extra fiskal yönleri ü mu kesimine de yöneticl ve tekgörevler düşmektedir. İkinci Dünya Savaşı sona erserinden yapılan yoğun çalışmadiğinde Türk vergi sistemi hem Bizce hesap uzmanlan kuru lar sonuç vermiş, bu suretle nik elemanlar vermektedir. Ö idaresi güç ve hem de çaprasık lunun teşkilindeki bu 5 yıllık Türk vergi sistemine yatırım in zellikle 1960 yılından sonra Devlet Planlama Teşkilâtında, Sıbir Eörünüm almış bulunuyor öncelik, kurulun bu açıdan da dirimi, ihracatı teşvik, degresif nai Kalkınma Bankası'nda, Devdu. Üstelik giderek artan devlet modern vergiciligtn gerektirdiği amortisman usuIU v.s. gibi ya let Yatırım Bankası'nda, Smal harcamalanna yeterli bir kaynak görevi yapabilecek şekilde uzuv tırım ve tasarrufu teşvik edici Yatırım Bankası'nda ve öbür ka•olma olanağı da yitmişti. Bu laşmasına yardım etmiştir. Ger tedbirler katılmıştır. mu kuruluş ve iktisadi teşekkülyüzdendir ki 1943 yılında, gelir, çekten adaylar, Ekonomi • Malikurumlar vergileri gibi beyan ye Muhasebe Hukuk dallann 3 Etüdler Hesar» uzmanlan lerinde yönetici ve teknisyen o> ve gerçeklik ilkelerinl içeren da eğitim görmüşler arasuıdan nın vergi kanunlan ve uygula larak hesap uzmanlannm çalışvergi kanunlan üzerinde çalışma yanşma ile seçilmiş, 3 yıl süreli ması ile diğer iktisadî ve mali tığı göz önüne alınırsa kurulun kamu kesimi ve özel sektör için lara başlanmıştır. Modern vergi tatbiki ve kuramsal (teorik) bir konular üzerinde yaptıklan araşsistemlerinin yurdumuzda yer eğitimdeD geçirîlmiş ve sonunda tırmalarda önemli bir kaynak insan gücü yönünden önemli bir leştirilmesi amacım taşıyan bu da yeterlik sınavına tabi tutul niteligindedir. Yurt dışmda gö potansiyele sahip bulunduğu orçahşmalarla birlikte Hesap üz muşlardır. Böylece Hesap üz revlendirilen uzmanlann yaptık taya çıkar. manlan Kurulu'nun teşkili için manları Kurulu 1950 yılında mo ları araştırmalar ise genellikle Sonuç olarak diyebiliriz ki de çalışmalara başlandığmı ve dem vergiciliğin gerektirdiği gö diğer memleketler vergi tatbibunun 29 Mayıs 1945 tarih ve revleri yapabilecek bir güçle katını Türk vergi hukuku kü kuruluş kanununda ve Vergi Osul Kanununda açıklanan görev 4709 sayılı kanunla gerçekleşti yeni Türk vergi sistemini karşı tüphanesir.e kazandırmıştır. ve yetkileri sınırlı olmakla berildifini görüyoruz. Hesap Uz lamıştlr. 4 Danışma Kurulu çalışma raber Hesap Uzmanlan Kurulu manları Kurulu'nun modern verlan: Tartışmalı olmakla birlikte, adaylann seçlminde ve çalışma gi sistemi çahşmaları ile birlikte günümüzde vergi hukuku bağrm düzeyinde yarattıfı gelenek, gödoğması sebepsiz değildir. Gerrenek ve fiilen lfa ettiği görevçek kazancı verzilendiren. şah1 Vergi incelemeleri: Hesap sız bir hukuk dall olarak kabul edilir. Anayasa. kanunlar. kaza! lerle başanlı olmuş ve toplum silik, müterakkilik, yıllık ve uzmanlan kurulu faaliyetinin beyan Ilkelerini öneren vergi sis başlıca ve en önemlisi vergi in içtihatlar ve doktrinci göriiş içindek] müstesna yerinl kazanler bu hukuk dahnın kaynatemlerinin başarısı, beyanlarin celemeleridir. Memleketimizde mıştır. Toplumdaki yerine uysistemli bir şekildç. bilgili bir hesap uzmanlan kurulunun dı ğını teşkil ederler. Modern ver gun olarak hesap uzmanlariyle tarzda. tarafsız bir gözle ve dü şında Maliye Müfettişleri, Kontro gi sisteminin uygulanmasma baş ilgili kanunlarm yeniden gözden rüstçe denetüniyle mümkün o lörler, kontrol memurlan ve landığı 1950 yılında bu yana çey geçirilmesini, kurulan 29. çalışlabilmektedir. Bir başka deyimle vergi dairesi müdürleri incele rek yüzyıl geçmesine rağmen ma yılına girdiği bugünde, eski modern vergi sistemiyle denetim me yetkisine sahiptirler. Bunun Üniversitelerimiz Türk vergi hu bir üyesi olarak temenni ediyoarasında inkân mümkün olma la beraber sistemli bir tarzda kukunun doktrinci kaynağını yaruz. yan organyt bir bağ vardır. Bun incelemeler sadece Hesap uz yınlan ile yeterince verememişmanlan Kurulunda yapılir. lerdir. Kaza mercilerimiz de içlar adeta bir paranın iki yüzü pibidirler. Görülüyor ki, bugün Kurul bu faaliyetini vergi hu tihat birliği ve bütünlüğü içinde 1 L  N 28. çalışma vılını tamamlamış kukumuzun esas ve ıcaplarına; Türk vergi hukukunu oturtamamışîardır. Bir başka deyimle bulunan Hesap Uzmarilan Ku revizyon tekniğine uygun olarak Üsküdar Asliye 1. ci rulu modern vergiciliğin bir ge yürütmektedir. İncelemelerde ay içtihatlanna kaynak olma niteliğini kazandıramamışlardır. Bu regi olarak doğmuştur. H u k u k rıca mükelleflerle iş birliğı zihnijretine dayalı, öğretici, düzel konuda başlıca kaynak Hesap Hâkimliğinden : uzmanlan Kurulu Danışma KoModern vergi sistemini uygu tici bir yol seçilmesi, tarafsız misyonu kararlandır. Ancak bu 973/^ lamamiz gelir, kurumlar, veıgi olmaya çalışılması incelemelerin kararlar lçe dönüktürler. Kararbaşanşmı sağlayan bir gelenek Üsküdar Tabaklar mahallesi, Cami sokakta 268 ada, 7 OtŞ TABtBt : parsel sayılı ahşap evin hissedarı Hacer Kulaksız tarafınOrhan TÜZÜN ! dan mahkememizde açılan ÜSEAAEZUNLAM Saat IS30 I9J0 • tesçil davasmda: Samatys Cad No «00 ; 6333 sayılı ksnun lcabı 1/4 TKL: «1 15 K 2 : hisse sahibi ölü Hatice Mus'un mirasçılan veya bu his• • • • • »• »» • • • • • • •» •»• • sede hak iddia edenlerin son <• vjpt Uroioc • ilan tarihinden itibaren üç ay içinde 973/80 sayılı dosyay» 4* Ü U K I U K * müracaatla itiraı davası açmaları ilânen tebüğ olunur. X Sürevva ATAMAL • 8^.1973 t Sıraaeinier b9 rAKStM • 27 35 05 26 54 07 ÇemberlitasIst.l X f>ır? « « «4 • j (Motif Reklâm: 435/4030) (Basın: 3722/4019) • •• •• •»»• » • • » • » • »»» •• •">' . ? : ? ' "••••• K.»f}.. Okuyucu Mektupları Sakarya Valisi Mustafa Ûygur'un okullar ve bina sorunu ile ilgili açıklaması 4/5/1973 tarih ve 17510 sayılı gazetenizin 2. sayfasmin 7. sütunundaki Okuyucu Mektupları köşesinde «Sakarya'da Ortaokul ve llkokulların Bina Sorunu» baslığı altında yayımlanan haberinlzin gerçek olarak aşağıdakl şekilde ve aynı «ütunlarda tavzihen neşrini rica ederim. 1971 1972 Oğretim yılmda Erenler Kasabasandaki ilfeokulun öğrencı meycudunun birden artması okulu üçlü öğretime zorlamaktaydı. Gerekli tedbırler alınarak Eylül 1971 ayınna bir suııfı ilkokulda ve 6 sınıfı da çok yafcmjndakl Erenleı Or taokulunun zemin Satına yerleştirilerek öğretime baslatüdı. Keyfiyet izin istlhsali bakımından 6.12.1971 gün ve 22751 sayılı yazımızla Bakanüğa bildirildiğinden yazımıza cevap alınmadığı halde durum öğretim yılı sonuna kadar bu şekilde sürdürüldü. Erenler Kasabasında 1945 yılında yapılan Ukokulun 1971 yılında onarimı düşünülmüş, 13.12.1971 tarihli teknık eleman raporunda onarımm rantabl olmayacağı belirtildiğindşn kasabanın gelişimine göre ileriya cevap verebilecek bir ilkokulun yeniden inşasına karar ve» rilerek 22.12.1971 tarminde 1972 Inşaat Programına alınması îl Genel Meclisine tekltt edilmiştir. Müzakereler sırasında bütçe yetersizliği nedeniyle yapımı zarurî olan harap ve daiıa kifayetsiz okullar meyarunda içindp tedrisat yapılmasına fen ni bir sakıncası olmayan ilkOıvUİun müsait hale getirüerek bir yıl daha Ihtiyaca cevap verebilecek durumda bulunması tezi 12.1.1972 tarihle ilgili komisyonca zapta bağlanmış ve Meclisin 14.1.1972 oturu munda ekseriyetin 92 sayılı karan ile 1973 yıuna ertelenmiştir. oturan öğretmenin çıkanlması son tedbir olarak ele alınmıştır. 2322, liralık küçük bir onarımla ilkokul 1972 • 1973 öğretimine kendi binasında baş latılmıştır. îlkokulun müstakU bir lojmanı olup okulun Müdurü o turmaktadır. Ortaokulun ise Bakanlığınca uygun görülen ve Maliyece kiraya bağlanan müsait bir bölümünde ortaokul müdurü oturmaktadır. Bütün bu durumlar zamanında düşünülmüş ve Erenler Kasabaşındaki ilkokulun 1973 înşaat Programına nlmması 1972 yıiında. İl Genel Meclisine teklif pdilmiş ve birinci sırada yer veriüniştir. Müli Eğitim Bakanlığırun • tasdikinden geçen programımız gereğince Mayıs 1973 ayı içinde Erenler llkokulunun yeniden yapımı ihale edılecekiir. Mustafa UYGUN Sakarya Valisi Doğuşu Kurulun Çalışması lane mi; haraç mı? SOHIEN SHHFUUH Ankara Emniyet Müdürlüğüne pasaport almak için başvuran vatandaşlardan matbu dilekçe karşüığında 250 kuruş ahnmakta ve dilekçeye «Emek11 Polis Mensuplanna Yardım Dernefi» pulu yapoştınlnıaktar dtr. Bu muamelenin kanuna aykın olduğu ve vatandaşa ya1971 1972 öğretim yılında sal bir dayanağı olmayan haksız bir malî külfet yükledifi ilk ve ortaokulun bir arada yolundakl itiraz ve şikâyeöm tamgün öğretimi yapmalarınm mahzurlan ve 1972 • 1973 yılın ise, bu paranın «Valilik mada mevcudu artan ortaokulun kamının malumatı tahtında» adurumu ile ilkokulun bazı sı lmmatrta oldugu şeklinde cenıflanmn yine ilkokula geçme vaplandırılmış ve paranın asinl zorunlu Inlmaktaydı. Da lınmasında ısrar edilmtştir. ğınık durumunu düzeltmek, îaneyi kanunsuz vergl ve do mahzurlan gidermek ve nor layısıyle naraç haline getiren mal eğitim öğretim yapmak bu bidata yalıuz Ankara Emamacıyle geçmişte lojman ol niyet MUdürlügünde değü, tüm madıgı halde ilkokulun Müdür devlet dairelerinde son verilve öeretmenler odası bölümü mesinin teminlni ve ugraştıknün salona açılan kapısı örü lan büyük işlerin yanısır» bilerek muvakkat mesken haline raz da bu tür ktlçük lslere getirilen kısmırnn kapısı açıl eğllmeienni Ugili devlet büyüK mak suretiyle ilkokulun bütün lerinden diler ve beklerim, sınıflannın bir arada olmasım ŞtAR £ALÇIN sağlayacağı müşahade edildiKennedy Cad. 119/19 ğind'en .bir yıldan beri orada ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear