24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 20 Mayıs 1973 EPTESi SAFAH, ZÎNDE, ilti y İSTİ^HM"Eİ?E(îcK 3,'Ü. çtKiÛDEK, MECLîSı MEİ?ü jNİZ ÇELMÎ5 Sı'ZLt.AcELt ( r t J ^ İSTEPid'İ i u f ü / TU£*WI Çe.\cuK trOZLÜKÜİ HAMı.» ÎR BufcV/AU ÎSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 33 Bir süre pencereden yağmuru ve bahçeyi seyrettım. Bahçe seyrek agaçlı ve tümden çimdi. Ilk çalıştığım küçük yapı buradan görunmüyordu. Hava kapah oldu&u için gdrünü çok azdı, kısa idl, büyük caddenin öte yanı bile sis içinde yitiyordu. Dönlip masama geldim. Canımı sıkan tek şey, odada benlm iskemlemden başka oturacak yer bulunmaması idi. Masamm üzeri bom boştu, ne bir kalem, ne bır kâğıt. Oturdum masama; sağdakl üst çekmeceyi açtım, boştu. Onun altındakinl, sonra en alttakini açtım, onlar da boştu. Sonra soldaki üç çekmeceyi gözden geçirdim, onlar da boş çıktı. Ya benden önce çalışan bir şey bırakmamıştı, ya da llk ben başlıyordum bu odada çahşmağa. Kendi kalemimi çıkanp masanın üstüne koydum. Böylece bu sıkıcı boşluğu biraz olsun değiştirdim. Sonra yemek paketimi açtım, üç katı yumurta ile iki dilim yağlı ekmek harırlamıştı kanm. Önce yumurtaları yedim. Yumurtalardan birinin kırmızısı, olduğu gibi masanın camma dfiştü. Camın temiz olduğunu gördüğüm için, onu da arkadan ağzıma attım. Sonra yağlı ekmekUrimi y~ dim ağır ağır. Bu iş de bittikten sonra, paketin kâğıdı ile masanın camını sUdim. Kâğıdı atacak bir sepet aradım, bulamadım. llk kez o zaman rile bagtım. Ama zfl s«8İnl duy madım. Belki de koridorda bir yerde bir ı?ık yanmıştı sessizce, benim bilmeden yaktığım bir ışık. Nelerin nedeni oldugumuzu biliyor muyuz?. Çok geçmeden Kutyüzlü göründü. Biraz yaş lanmış gibi geldi bana. Üstünü değiştirmi?, koyu kurşuni, uzun bir gömlek giymiştl. Tuhafı şu ki, bu iş gömleğinin belinde bir palaaka vardı. Buyurun, dedl. Zıle basınca ışık mı ymıyorî diye sor. dum. Duyulu*" dayulmar bir Mttot **#.*• Hayır, dedi. Ben biraz sesımi yükselttim. Şu kâğıdı atacak bır septt bil« yok burada, dedim. Nasıl yer burası? Sonradan bunları her ansıyışımda. acaba düı mü goruyorum dıye dujünmüşumdür. Kusyuzlu bu sozume cevap vennedi, «limde tuttuğum paketi aldı gitti. Gene yalnız kaltniftım. O uğursuz çelık kasa sağımda İdi. O gun ve ertesi gün, o odada ne yaptıgıım en küçuk ayrıntılarına değin büdiğimden hiç kuçkum yok. Tuhaftır. beni sorguya çekenleri te lâşlandıran nedenlerden birl de bu oldu. SlTUt gelınce anlatacağım. Bır ara çelık kasayı açmayı dusünmedim degil. Bundan ilk vas geçişim, susamamdan oldu. Zile bastım gene. Kuşyüzlü bu kez anuıd* görundü. Çok ça?tım. Buyurun, dedl. Susadım, dedim. DöndU gıttl. O ara nedense Adem Elması'm düşündüm. Diyorum, insan aklının büinmez yetenekleri v»r, biıden ayn ve sürekli olarak keadlne 0»gü bir ödevi yerine getiriyor sanki. Sonra, «Isa,» dedim kendi kendinM, <N» den açnuyorsun çelık kasayı?» O sırada Kuşyüzlü, temla blr tepsl lçlnd* bır bardak su getirdi. Tepsinin içinde t«mlx bir peçete rardı. Suyu lçtitn Te peçeteyle ajzımı kuruladım. Kuşjüzlü ciddi blr yüre: ÖgJe paydosu oldu, dedi. Dif*n çıkacak mısmız? Biraz düîündükten sonra, Evet dedim. ^'oşyüalü koşup pardösümü getirdl, tuttu. Koridora çıktım. O arkamdan geliyordu, Bir ara koşup asansorü çağırdı. Konuşmadan bekledık. Ben yalnız inecefimi sanıyordum aşağı, oysa o da benimle geldi. Merdıvenlerde ve büyük girişte gene kimseler yoktu. Bahçeye. oradan sokağa çıktım. Gıttiğim yerlerl bir bir bfllyorum. önoe ağaç altlanna sığtnarak yürüdüm bir süre. Sonra hafıf tüfeklerle atış yapılan bır eglence yeri gördüm. Coluk çocugun arasına katılıp bir tüfek istedım. Adam: Ne yapacaksmız? dıye sordu. Atış, dedim. O başka, dedl. *•' Knflant'bir horozu tam ibiğinden vurdum. Blr çmgırtıdır koptu ve horozun önündekl teneke kabın lçine bir tarak düştü. Taragı koyduktan sonra bir de mayolu bir kızın sağ gb'ğsüne nlşan aldıra. Sevgılimin göğüslerine benzıyordu onun da göğüslerı. Akşama glder yatarun diye düşündüm. Karavana. Üçüncü kez denedim »ansımı. Yuvarlak bir ayna çıktı. Tarak ve ayna. Ne rastlantı. tkislni de ce bime koydum. Ben oradan ayrüırken yağmur hafifler (ibl olmuştu. (Devanu var) OKULSÜZ KÖYÜN ÇOCUKLARI Hikmet ÇETİNKAYA Oğretmenler Almanya'ya gidedursun.. Okulsuz Çukunlan köyünün sosyoekonorruk yapısı dağ ve orman köyleruün öMllığinl taşıyor .. Çukuralan'da aile; anne • b«ba ve çocuklardan kurulu. Aile büyükluğu lse 6,3'diır. 11 çocuklu aile oldugu gibi, iki çocuklu aile de var. Evlenme çağında olan erkek, aynı köyde kız alıyor ve evlendlktan sonra ayn bir eve taşınmıyor. Kadınlarda altına karşı tutku var. Çocuklarda suça yonelrae ise yüale 10 oranmda. Şehire goç şımdihk hiç düşünülmuyor. Erkeğın büyük kentlere çalışmaya gitmesi, bazı yıllar oluyor. Ancak, bu gidış dağ ve orman köylerinde oldugu gibi uzun süreli dejfü. Soruyoruz köylülere: tOkul olmadıgı halde bir saat lik uzaklıktakl Nebiler köyüne okumaya gidip, daha sonra orta ve lise ögrenimi yapan var mı?» diye. Aldıgımıe yanıt, «Hayır» oluyor. Ya, bugün içinde bulundukları yasamdan memnun olup olmayanlar? Hemen hemen tümU mem nun degil. Şimdi söyleşiyoruz karsılıklı: «Memnun musunuz köy yasamından'» Ahmet Demlr yanıtlıyor sorumuzu: «Koy yeri irezıllık beyım... Ama n'apcaksın, istesen lstemesen...» Bu kez karşımızda duran bır kız çocuğuna ıletıyorum aynı soruyu«Sen memnun musun köyde ya şamaktan?» Biliyonız yamtlamıyacak ve bu sorunun anlamını dahi bılemiyecek. Ardından ekliyoruz hemen: «Adın ne senın?» «Şennaz..» 9 «Soyftdın » «Bılmlyorum...» Şennaz'ın dudaklanndan «Bılmıyorum» sozcuğü çıktığmda; Aradan bır ses soyadının «Akbulut» olduğunu bellrtiyor. Şennaz ise başı öne eğık, bır umursamazlığı yansıtıyor. Daha önce yazdığımız gibi, Çukuralan koyunde askere gidenlerın çoğu okumayazma ögrenmısler. Rahat yazamamakla beraber, gazete okuyabiliyorlar. Çukuralan'da yaptığımiB ankette okuma yazma bilenlerin yüzde 30'u, ayda bır iki kez gazete okuyabıliyorlar. Kadınlar; yanl 1517 arasındaki eenç kızlarla 17 30 arasındaki kadınlar, tümü sayı dahı sayamıyorlar: «Gazete gonderen oluyor mu?» Bu sorumuza verılen yanıt: «Hajir olmuyor...» Şımdi, Türk koyunde modernleşme eğılimleri araştırması adlı bır raporda bu konuyu daha somut bıçımde gormeye çalışalım. Devlet Planlama Teşkılâtı tarafından hazırlanan «ORMAN KÖYLERÎNtN SOSYOEKONa MlK DÜRUMU» adlı raporda şun lar yazüı: «Okurnayazma bılen kbylülere «Ne kadar sık gazete okursun?» diye bır soru daha sorulmuştur. Hiç okumadığım bıldirenler oranında orman köyleri ve orman dışı köyler arasuıdaki fark küçiıktur. Orman içi köy lerinde okumayazma bilmesine rağmen hiç gazete okumayanların oranı yüzde 23 5; orman kenan köylerinde yüzde 19.2 'dir. Cinsivet aynmına r'ire de, orman içl kovlerde kadınlar ve erkekler, orman kenannda bulunanlara gö re daha düsük oranlarla gazete okuduklannı bildirmişlerdir. Hsıf tada bir defa gazete okudu&umı bildıren orman kövlüleri yüzde 2<>1. orman dışı kövlüler yüzde 19.5'dur. Buna ragmen. her eün e«7ete okuduğunu bildiren kövlüierin oram orman köylerinde yüzde 12 7 ve orman dışı köylerde yüade 12.5'dur. Diger taraftan orman ıçı köylerın yüzde 142'si, orman kenan koylulenn ise yuzde 11.8'i her gün gazete okuduğunu bildirmiştir..» Cumhurbaşkanı kim? 40 koyunu olan Suleyman Eriş gunde 2530 kılo sut alıyordu. Ortalama 2 liradan kılosunu sat tıgına gore 60 lıra ederdı. Yenu ve banka borcu filan derken, bır bakardı kı, yıllık kazancı 34 bin lıra. Gazete okumazdı ve radyo dinlemezdi... Çukuralan kbyluleri gelişen sı ÜMMÜ, 15 YAŞINDA. OKUTABtLSEYDİ ÖGRETMEN OLMAK İSTİYORDÜ... yasal olayları izlemiyorlar hiç. Koyde radyo dınleyenlerin oram yuzde 10'u a?mıyor. Dinleyenler ise haberlerle UgUenmeyip sadece türkuleri dinlıyorlar: « Y e n i Cumhurbaşkanumz kim?» Evet hiç bır Çukuralanlı yamtlayamadı bu sorumuzu. Oysa Cumhuriyetımızın 50. yıldönumü hazırlıklan başlamıştı. Eğitıra Reformunun hazırhklan göa den geçiriliyordu. Ama Türkiyenin üçüncü büyük kenti îzmir'in Dikili ilçesinin Çukuralan köyünün insanlan kör blr dUnyamn içindeydüer. Onlar mı suçluydu, onlar mı dğrenmek istememislerdi? Siirt'in, Kars'ın, Urfa'nın ve Mardin'in insanlan vardı hâlâ mağarada yasayan, Türkçeyi konuşamayan. Elbet bu diziyi oralarda hazırlasaydjk; hiç, ama hiç önemi yoktu. Oralar bilinen gerçeklerle yüklüydü. Ama Ege de, ama Batı Anadolu'da, ama uygarlığın beşıği dediğimia bır bolgede insanlar unutulmuş; ço cuklar karanlığın içine itılmişti. Işte sanınz önemli olan da buy du. Slzleri 15 yasındald Ümmfl Akbulut'la tanıştıralım. Ümrnü 11 yaşındaki Şennaz'ın ablasıdır.. «Ummü soyadını söyle bakalım?» «Ne bilem bes...» «Yaşınî» «Onbej...» «Okumak ister miydin?» • îsterdim... Okuyup ögretmen olmak...» Dığer çocuklara lealeniyoruz: «GordünCz mü, ümmü oku* yup ögretmen olmak istiyor. öğretmen olmak isteyen var mı? ögretmen olmak isteyen kaldırsın parmagını...» mü ve dljer çocuklar sandalye* r.in ne olduğunu bilmlyorlar. Sonra, evet sonra «Evet» ve «Hayır» sSzcfiklerinin kavrımını kanştmyorlar. özellikle 1011 yaşlannda olanlarda rahstlıkla görülüyor bu durum. Daha gelişkin olanlar ise, sık sık yap> mıyorlar kavram kanşıkhğınu örnegin: «Keçiye gittin mi?» sorusun» başını sallayıp «Hayır» diyor. Oys« glttiğıni belirtmek istiyor. îste okulsus1 koyüu' çocaMarı, iste gerçekler. tşte Ümmü, 15 yaşında okumak isteyen Ümmü. Okuyup ögretmen olmak lsteyen Ümmü... Kimler geliyor aklımıza bllW yor musunuz? oğretmenler geliyor; Almanya'ya ışçi olarak giden öğretmen ler! Oradan oraya sürülen öğretmenler. Yargı organlarından ahnlannın akıyla çıkan: ama gorevlerinden alman, maaşsır emekliye sevkedilen öğretmenler!.. Sen biliyor musun , bunları Ümmü? Söyle biliyor musun, bizi anlıyor musunî Sen biliyor musun Ümmü? Birikl parmak kalkıyor. Hasbi Ergln: • Kaldırın parmaklanmzı, kaldırın be ..» diye uyanyor çocukları. Şımdi tum çocuklann parmaklan havada. Hayrullah ise ıkı parmağını birden kaldırmış ve bağmyor: «Ben de ögretmen olacağım, ben de ..» Ümmu hiç birşey bilmiyor. Arasıra radyo dinliyor Ümmü. Ama türkucülerin atîını bilmiyor. Sabahleyin yataktan kalktı mı, ev işiyle uğraşıyor... •Sandalye var mı evinlzde ümmü?...» «Ne?» «Iskemle...» «Ne?. Gözlerlmlz buğulamyor. üm MALKOÇOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU BEYAZ İLÂHE T A RI N: Oknma olanağından yoksnn çoevklardan biri de sarı kafalı, ftileç yüılü Osman'dı.. Şu dağın ardı... DİSİ BOND SON C3ÜMÜM MEMIt? OSTUNJPB LÜKANTARA BEKJ E M Vf l Z l'LE > ŞENLI'K fç'Ni TİFFANY JONES GARTH OYÜN(A SETlClÜ Y O B l M UEP»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear