26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 20 Mayıs 1973 yttzyılda canlanan ve evrendeki her varlıgın oluşum ve gellşimini yalnız akıl ile * açıklama amacını giiden rasyonalist dusünce akımı, toplum düzeninde ve bu düzeni sağlayan tüzesel (hukukî) kurumlarda geniş ölçüde etklli oldu. Bu etkl ile 18. ve 19. yüzyıllarda, bireyin ve toplumun birçok konudakl görüsleri defcişti, ölçüleri başkalaştı; bunun sonucunda da, daha önceki yüzyılların değişmez ve sarsılmaz «anılan birçok «gerçek» leri kökünden yıkılıp gitU. M Olaylar ve ğof üşler Politika ve Hukukta Akılcıhk Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU Uzala gitmeye gerek yok. îlk Meşrutiyet'ten beri Türkiyemizde geçen demokrasi deneme ve uygulamaları, hâlâ bugün bile, sağlam bir sonuca ulaşmış o*eğildir. Çünkü bu uygulamaları deneyenler aklın görmeyi emrettiği özellikleri, yani memleket gerçeklerini incelememişler ve görmemişlerdir. Türkiye'nin arlaletsiz sosyal yapısı ayakta kaldıkca norm?' ^'r demokrasinin kurulamayacağını anlamanı;idr ve anlamak istememişlerdir. Bu nedenle bıreysel ve özel çıkarlar bu ülkede toplumsal çıkarlara ve kamu yaranna her zaman üstün gelmiştir. ve patlamalan önceden görüp sezmemi? olmasıdır. Oysa, «Politika olaylan önceden görrn» sanatı»dır. llk kez 17. yüzyılda, bilimsel olarak ortaya konulan, fakat köklerini eski Yunan felsefesina kadar uzatan «dogal hukuk» ve «ideal adalet» düşünceleri de, rasyonalist felsefenin bir üriinüdür. Sosyal adalet de öyle. lHrktye*yI Tikmaya çalısanlan kornyaa bir Türk döjmanı ve Ülkenlzin Konseyden atılmasına şahsen ujTaşan bir kişi» olarak göstermeye çalıştılar. Oysa ben Hollanda'da Askeri Güvenlik Knnılıınun bajkamyım. riATO'nnn ve Hollanda'nm savnnmanyla ilgili en gizii dökümanlar bn komiteden gec^r ve dpgil komünist. hattâ komünist eğilimH bir kişinin dahi bu kurula «rirmesi kesinlikle yasaktır. Tani Türkiye'yi yıkmaya çslısan komploya dahil mişim havasının verilmesl sadece gülünçtür....» Suçlamalarda aşınlısa gidilir ve yukarıda {»aret ettifim gibi akıl ve mantıshn sınırı aşınlırsa o suçlama iste böyle geri teper ve yarar geti rececine zarar getirir bizlere. Politikada «îhtiras» bir dereceye kadar gerek li: fakat gözleri ve vicdanı körleştirme ölçüsüne varmamak koşuluyle! İnsan aklı ve insan doğası O yüzyıllarda egemen olan rasyonalist felsefeye göre: toplumdaki sosyal kurumlar, değişmez şeyler değildir. Bu kurumlan insan doğasına, insanlık idealine en uygun bir duruma getirmek gerekir. Toplumu dttzenleyen tflze (hukuk> kuramu da toplumun en başta gelen sosyal kurumlarmdan biri olduğuna göre. bunun içinde de. «ideal» kurallan bulmak gerekir. îşte rasyonalistlere göre bu insan doğasındakl «ideal hukuk» akü yoluyle bulunur. Toplura içinde, örnegin krallık, kilise eğemenliği, padisahlık, şahlık gibi akla uymayan, ayrıcahklı kurumlan ve bunlann dayandığı hukuk düzenini yıkmak, yerine daha iyi, daha üstün ve daha adaletli bir düzen koymak düşünceleri, insan aklından doğmuştur. İnsanların hukuk karşısındaki eşitliği. köleliğin kaldınlması, saraylann yıkılması, halk Idarelerinin kurulması, devletler arasında hak ve adaleti sağlamak isteyen bir dtinya kamuoyunun oluşup gelişmesi, akılcı felsefenin son birkag yüzyıl içinde ulaştığı büyük aşamalardır. Tekniğin ilerlemesi ve bunun sonucunda dünyanın, uçsuz bucaksız feza içinda küçücük bîr nokta olduğunun anlajılması da, akılcı felsefenin yukarıki aşamalara erişmesinde büyük etken olmuştur. İki haber Bu haberlerden îkisî de aslcerlerle ilgili: Yankı Dergisinde okuduğumuza göre. eski Genel Kur may Başkanı Sayın Memduh Tağmaç 1970'te hükümetle yanılan hir toplantıda: «Türkiye'de >!os>al nyanma ekonomik gelişmeleri aşmıjttr. Bunun konrrot aitına almması ve Anayasada defisiklik yaoılması lâzimdır» demiş. Sonra. Anayasanm uy Biılanması için 12 Mart Muhtırası'na imza koyuyor. Bu dnnımlan karsılaştırınca, adı geçen dergideki haberde bir yanlışhk veya eksiklik olduğu sonu cuna i'armamak mümkün değil. öbür haberde şu: Gazeteciler bugunkü Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Sancar'a: «12 Mart Mııhtırası hedefine ulaşmıs mıdır?» dive ^oruyorlar. Onun cevabı söyle: «Ben aske. rirn evlâdım; 12 Mart Mahlırası'nın bedefe « *> Üv şıp ulasmadığını «villerden sorun.» Muhtıranın h»defe ulaşıp ulaşmadıjını Genelkurmay Başkanı bilmez mi? Elbette bilir. Fakat bu noktada, askerin poliükaya karışmamasi gerektiğini gayet babacanca söylenmiş iki cümleyle belirtivor. Onun «siviller» sözcüğüyle belirtmek istediği kişiler «politikacılar» dır Ü!kemizin geleceği bakımından böyle davranışiar umut verici oluyor. Başka bir önemli nokta Bu nokta, parti liderlerinin günümüzdekl tartışmalannda, gerçek dışı söylenen, sözlerde ve yapılan suçlamalarda görülüyor. Ana Muhalefet Partisinin Lideri, son memleket gezîlerinde özetle: H?lk uyanmadıkça, kendi demokratik ve s M < yal haklamıa sahip çıkmadıkça, yükselme ve refah tahandan baslamadıkça. bu ülke hiç bir zaman yükselmez. Bizim partimiz gerek sağdan, geTek soldan gelsin iktidan zorla almak isteyea herkese. her davranışa karsıdır» dedi. Buna karşılık olarak öbür partilerden kimisinin liderleri: .CHP marksist ve leninistleri savnn mustar ve savunmaktadır» diyerek, akıllannca CHP liderini komünistlikle suçlamak istiyorlar. Pekiy, buna karşı aklı erenler ve halk ne diyecek? Eser Ecevit'in söyledikleri komünistlik ise, demek ki komünistlik tehlikeli bir şey değümis. Kooperatifçilikle yGkselmek, refah» kavu?mak, halkın oyunu alarak, iktidara gelmek nasıl komünistlik olabilir? Suçlamalarda akıl ve manüğın sınırlan dikkat Ie gözetilmezse ve bu sınırlar afdırsa, o suçbmalar yerine ulaşmaz, geri teper. Şu halde seçiın tartışmalannda dozu kaçırma mak, ulkede sivil iktidarın kurulmasının en birinci kosuludur. Artık halk uyandı. Öyle eskisi gibi her lâfa kolay kolay inanmıyor. «Sen âlemi kör, herkesi sersem mi sanırsın?» sözünü hiç bir raman hatırdan çıkarmamak gerekir. Hele Türkiye'deki McCarthy'ciliği ile yetinme yen bir liderin, A\Tupa Konseyi toplantısında Yur dumuzu savunmak isterken, Memleketimizdeki gi bi ölçüsüz konuşarak Hollandall milletvekili Dankert'e de »ynı suçlamalan yapması, gerçekten iyi olmadı. 16 mayu tarihli gazetelerde okuduğumuza göre Dankert'in cevabı şöyle: •Ba$U Feyzioğla oimak nzere, söz alan Türk milletveküleri beni «Komünist komploj» dahil, İhmal edilen nokta Demokrasi uygulayıcısı politikacılardan çoğunun gözönüne almadıklan ve ihmal ettiklerl T bir gerçek de, «ordu millet» dfcdi&miz ürk ulusunun tarihsel yapısı içinde oraunun TX>1U tikada oynamış olduğu aktu roloür Atatürk ülkemizde akılcılığı egemen kıluıca, oruu da her sosyal kuruın gibı doğal olprak kendı «vatan savunması» görevinln. vani varlık ve kuruluş nedeninin, sımrlan içinde politUradan bir süre uzak kaldı. Ne var ki onun tarhimia boyunca oynamış olduğu siyasal rol unututnamalıydı; ordu millet, ordu halk kaynaşması doğal mecrasında geliştirilmeli ve bunun için (Demokrat Parti döneminde olduğu gibn kimi politikacılann ordu mensuplarını "Hıemsemernek dofrultusunda yürüttükleri &ffedilmez hatadan sakınılmalıydı. Bu uiu^ın bir ferdi olan, bu ulusa mensup olmakla ögünen ordu mensuplarının, sivil halka yüksekten bakması ne derüi yakışık almayan, kendı aslını inkâr edici bir görünüm yaratırsa. sivil rjolitikacılann ordumuzu maddl ve manevi yönden ihmal etmesi, onu küçümsemesi de o derece yakışıksız bir davranış olur. Aynca toplum gerçeklerini görmezlikten geknek gibi akla aykın bir çıkmaza dogru götürür toplumu. Demokrat Partinin duşmüş olduğu bu hata toplumumuzda bugün göriilen tedirçinlik ve istikrarsızlığm en önemll etkerüerinden biri olmuştur. Kanımızca bu parti iktidannın en büyük natası, davranışlannın doğuracagı topiumsai sonuçlan Toplumların özellikleri Bununla birlikte insan toplumlarında her sorunu akla uygun olarak tek bir doğrultuda çörümlemenin olanağı yoktur. Çünkü toplura yaşamımn kendine özgü birtakım gerçekleri vardır. Nasıl kl her insanın kendine özgü biyolojik psikolojik bir yaradıhşı varsa, her toplumun da kendine özçü bir iç yapısı vardır. Bu nedenle bir topluraun yaşamına uyan ve o toplumda akla uygun olduğu sanılan kurallann başka bir toplumda tökezlediği, yorlaştığı her zaman görülen gerçeklerdendir. Tıpkı her besinin ya da her ilâcın her insan bünyesine yararh olmaması £ibi bir şey bul Dileğimiz ülkemiz ve halkımız hesabına bizim en büyuk dileğimiz, önümüzdeki seçim mücadelesi aylarında partilerimizde kişisel kinlerin, düşmanlıklann, hırsların o*eğü, vatan ve millet sevgisinin, gerçek demokrasiyi kurma arzusunun, kı»acan aklın egemen olmasıdır. insanların ve politikacılann birbirleriyle ugraşmasmdan bıkıp u'anmış olan eski bir ozan: «fhtilâfatıyle oîraşmakta dehrin levk yok, Zevk anın mirsâdı ibretten temasâsındadır.» demis. Biz içimizde yanan vatan ve ulus sevgisi dolayısıyle böyls diyemediğimiz içindir ki. halkımıza ve politikacılanrnıza, aklın yolunu tutmalarını can ve gönülden «alık vermeye cesaret ediyonız. ABDÜLHAMlT KONUSU... OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Günün ardından DERİNLEŞEN SKANDAL enato alt komisyonunun olayı araştırmaya başladığı 18 mayıs günü, başından beri br konuda sürekli yayım yapan ve bu yüzden de Pulitzer ödülünü kazanan Washıngton Post gazetesi, resmi kaynaklara dayanarak Watergate skandalı hakkında yeni ifşaatta bulunmuştur. Gazeteye göre, Watergate olayı, ^rTîxon'un 1969'da iktidan ela aldıktan hemen sonra başlayan te~ muhalefet politikacılannı, gazetecileri, liberal fikirler taşıyan ö'ğretim üyelerini lekelemek ve itibardan düşürmek için kurulan bir casusluk sisteminin evrelerinden biridir. Merkezi Beyaz Saray'da olan bu örgüt, telefonlar dinlemiş, belgelerin fotokopilerini aldırmış, kasalar kırdırmış, kişilerin sağlık raporlannı çalmak için doktorlarm muayenehanelerine girmiştir. De mokrat Partinin Başkan adayı McGovem'in yardımcı olarak seçtiği Senatör Eagleton'un sağlık raporu bunlar tarafından çalrnmış ve sinir tedavisi gördüğU açığa vurulunca Eagleton adaylıktan çekilmek zorunda kalmıştır. Bu casusluk olaylannda Beyaz Saray Kuruluş Kanununa göre sadece dış ülkelerde casusluk işleriyle meşgul olması ger.ken CİA (Gizli îstihbarat Idaresi) brgütünü de kullanmıştır. C ocukluğumda anlatırdı eskiler: Efendim Abdülhamit büyük politika kurduydu. Bakardı Rus Çan mı kızgm, yok îngiliz Kraliçesi mi bozuk çahyor, bu yüzden bir sava? patlak mı verecek! Hemen Rus elçisini, Îngiliz E3çisini Saraya davet eder, börekler, baklavalar yedirir, Sarayın kujoımcusuna değeri ölçülmez bir saat ya da bir nijan hazırlatırdı. Yedirir, içirir, doyurur, cebine de dij kirasını koyardı. Elçinin gözünü boyadı mı artık korkmazdı. O devletle arasını düzeltirdi mide yoluyla, çıkar yoluyla I S Bir de Abdülhamit devrinde on "CaralUe. ebnek b«j paralık peynir masalı vardır dillerde gezen. Ah ah ne günlerdi onlaı, âo günlerdi derdi yaşlüar. Bir yand»**a cunUMKiyet ilkel»ri »Sğretilirdi, padişahlar çağı kötülenirdi, istibdat ölümdür denirdi. Böyle yetistl kuşaklar ardı ardma. Abdülhamit çağının cumacıhk, korku, sürgün günleri olduğuna inanarak. Derken bir gün değiçti işler. Bir takım adamlar çıktı ortaya, Abdülhamit vatan koruyucusu, büyük yurtsevermij meğer! Otuz üç yü bu topraklan korumus ne yapıp edip! Ama iş başmdan çekilir çekümez ne Balkan kalmı?, ne Libya, derken Arabistan, nerdeysa yurt bütünlüğü, bağunsızlığı tüm ortadan kalkacakmış. Abdülhamit, sonra Vahdettin... Evet, Vahdettin'i büe büyük yurtsever katma çıkaranlar var aramızda. TUrkiye'de bugün yayımlanan gazetelerin yandan çoğu aşın sağdır. Bunlann gözünde Abdülhamit ve Vahdettin hakkı yernniş birer Türk büyüğüdür. Abdülhamit Osmanlı padişahlannın en önemlilerinden biridir Vahdettinse, Mustafa Kemal'i Anadolu'ya göndertip ulusal bagımsızhk savaştnı başlatandır, onların deyimiyle «Büyük vatan dostu» dur. Bir gazetede okudum: Abdülhamit Cumhuriyet kuşaklanna yanlış tanıtılmış! Oysa o fabrikalar, okullar açmış, bir karış toprak vermemiş kimsej'e, Anayasa'yı uygulamış, Filistin'de siyonist bir devletin kurulmasmı önlemiş, Ortadoğu'nun bütünlüğünü kcrumuş, bir ahlâk ve erdem simgesi olmuş... Buna benzer düsünceler yalnız aşın safda değil aşın sol'da da var. Gerçi artık böylelerine «solcu» demek yanlış, sag'la bütünleşmiş sol demek daha doğru! AbdüKu.mit otuz üç yü bir kanş toprak vermemiş. Vermemiş ama orduâan, donanmadan korktuğu için çağın bütün ilerier.;elerinin, gelişmeterinin dışında bırakmış bunlan. Koca koca sf.ve? gemileri çürumüş gitmiş Haliç'te, ordu egitim ve ögretiîni ihmal edilmiş, en seçme aydınlar sürgünlerde mahvedihniş! Anayasa uzun yıllar raia kaldınlmış. Özgürlüğün lzi bıralalmamıs. Sönnîkler bile yasaklanmı.ş. Türk toplumu uygar dünyarın gerisinde, uzafmda tutulmuş tam otuz üç yıl. Sonunda bir avuç aydın, bir avuç gerçek ülkücü, bir avuç subayın öndtrliğind« başkaldırmış ulus. Yıkmış Sultan Hamid iktidanm... Birden kendime kısdrm! Hani Abdülhamit'in, Abdülhamit çağının yanlışlıklannı, kötülüklerini anlatmaya kalkmış gibiyim! Ne guülere k".lmısız! Cumhuriyetin ellinci yıluıda saltanat çağmm bütün kötülüklerine simge olmuş bir padişahma övgü düzenleri görecekmişiz demek! Bu gidişle Türkiye'nin yeniden Osmanlı Devle'.i adını almasını, hatta devletin başına bu hanedandan bir Şohzadenin getirilmesini önerenler de çıkarsa hiç şaşmayaüm! Menderes «Siz isterseniz halifeyi bile getirirsiniz» de^ken bütün bu geriye dönüş kapılannı açmamış mrydı? Şimdi o aralık kapıdan kemalist devrim düşmanlan akın akın geçmiş durumda! Kendini solcu sanan da, sağcı sanan da Abdülhamit'in övgüsünü y.pıyorsa devrimcüik yolunda bir hayli gerilere düştüğüınüzıT anlamamız gerekir. Ne gördük geçenlerde, bir dicuşmada bir genç solcu sanık bile «Abdülhamit»i göklere çıkarmadı mı? Böyledir, bir devrim yanda bırakılırsa, bile bile yozlaştınlırsa geriye dönüş başlar, hem de yıldırım hızıyle™ 1946'dan beri hep geriye koşuyoruz, arada bir ileriye üç beş adım atsalt da bütün amaç geriye, daha daha geriye koşmak... Geriy* koşuşta birinciliği almak... «Pentagon Dosyasi» Savunma Bakanlığmda memur iken Vietnam savaşı ile ilgili dosyalarm fotokopilerini alıp da gazetelere verdiği için yargılanmakta olan Ellsberg ile >'ardımcısı Russo'nun da telefon konuşmalan dinlenmiş ve filme alınmıştır. Bu açığa vurulunca hâkim Byrne, filimlerin kendisine verilmesini istemış. Verilmeyince yargılananlar hakkmda beraat kararı vermiş ve hükümetiı. yetkisinı kötüye kuliandığını bildirmişür. Filimler sonra Beyaz Saray'da bir kasa ıçınde bulunmuştur. Bu koşull.ır altmda Nixon'un Başkanlık görevinde devam edıp edemiyeceği sorulmaktadır. Nixon, şimdi skandal olayını arka plana atmak için büyük dış politika sorunlannı ele almaktadır ve gelecek ay Brejnev ile görüşecektir. Aslmda, Sovyetler Watergate olaymın bu kadar büyütülmesinin anlamını anlamıyorlar ve kendilerine yakmlık gösteren Nixon'u düşürmek için sağcılar tarafmdan tertip edilmiş bir komplo olduğuna inanryorlar. Telefon diıüemenin suç sayılabileceğine Sovyet yöneticüerini inandırmak zor. Çin • Hindi: O L U • • 9 9 Merhum Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal'ın esi, Adile Ayda ile Naile Turhan'ın pek kıymetli anneleri, Reşid Ayda ile Prof. Vahit Turhan'ın kayınvalideleri, Gönül Pultar, Gülnur Üçok, Tuğrul'un ve Ali Turhan'ın çok levgili anneanneieri, Mustafa Pultar ile Tengiz Üçok'un büyük kayınvalideleri, Mine ile Giray'ın biricik nıneleri, Şakir Barai kızı KAMİLE ARSAL Yeri Cennet olsun. HANIMEFENDt Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 20 Mayıs 1973 Pazar günü (bugün) öğle namazından sonra Şisii Camiinden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığmda toprağa verilecektir. ÇinHindi'nin her üç ülkesinde de Vietnam, Kamboç, Laos Kuzey Vietnamın desteklediği komünistlerle, Amerıka'nm desteklediği hükümet kuvvetleri arasında silâhlı çatışmalar devam ederken, Kuzey Vietnam Güney'e asker yıgmaktadır. Amerika bu yüzden Hanoi'yi protesto etmiş, Hanoi de Amerika' yı Güney Vietnam'da Vietkong* Uıi işgali altındaki topraklan bombalamakla suçlamıştır. Bu karsılıklı suçlama lar kontrol komisyonuna götürülmüş ise de, komisyonun kendisi de ikiye bölünmüştür. Macar ve Polonya delegeleri Hanoi'den. Kanada ^e Endonezya delegeleri de Amerika'dan yanadarlar. öte yandan Amerika Kamboç' ta komünistler üzerine bomba yağdırmaktadır. Bombalamasa, «Kizıl Khemer» denilen kom'Jnistler ülkeyi ele geçıreceklcr (Cumhuriyet • 3760) laşma» ile de ikiye baiünmektedır. Hitler, Polonya'da yaşayan Almanlan da suıırlar içine almak için «Bir Millet, bir Devlet» sloganı ile savaş açmıştı. Brandt, «Bir Millet, iki Devlet» slog&nı ile savaşı kapatiyor. Fakat milliyetçiliği ağır suç sayan komünist doğu Almanlan, bunu da kabul etmiyorlar. Onlara göre. sınıf devleti olan RusyaVfcenditerine kan kardeşleriAlmaniar'• "T"f1**lWa;ı tta~"<!Wha yakındırr'Bn nedenledir ki, «yabancılarla» temas kesilsin diye Berlin'e duvar çekmişlerdir ve «Temel antlasma»ya rağmen duvar yerinde dir... Amerlka'nın tekrar Çin îsrail'e yardımdan vaz geçire kalacaktır. Fakat ne zamana kaHir.di batağına saplanacağın miyen Araplar, petrolü silâh o dar! Böyle bir soruyu cevaplandan korkan Kongre, Kamboç' larak kullanmayı düşünmeye dıran Brandt, görmeye kendi öm un bombalanmasına karşı çık başlamışlardır. Libya lideri Kad rünün yetmiyeceğini söylemiştır. mış ve gerek Temsilciler Mecli dafi bu konuda demıştır ki: sinde, gerek Senatoda bombala «Bir gün gelecek, petroi böyle mak için yeni ödenek verilme bir savaşta başvurulacak en son mesi, önce verilen başka ödenek silah olacaktır. Arap devletleri Geçen ocak ayınm sonundan ten de aktarma yapılmaması bunu yapmazlarsa, Arap halkla beri «Karsılıklı ve dengeli kuviçin karar verilmiş ise de Nixon, n teşebbüsü ele alarak bunu ya vet indirimi» hazırlık görüşmebombalamaya devam edecegini pacaklardır.» Kaddafi aşın bir lerine girişmek için NATO ve bildirmiştir. Bu yüzden de Kong adam ise de Arap liderleri ara Varşova Paktı temsilcileri arare ile arası açılmıştır. sında en ılımlı sayılan Suudi sında yapılan temaslarda anlaşArabistan Kıralı Faysal da so maya varılmış ve hemen hazırnunda böyle bir tedbire başvu Uk görüşmeleri de başlamıştır. rulabileceğini ima etmiştir. Su Bu hazırlık görüşmeleri bittikÜrdün Kıralı Hüseyin'in Filis udi Arabistan Petroi Bakanı, ül ten sonra da konferansın kenditin gerillalarına 1971 eylülünde kesinin şimdi günde 7 milyon si toplanacaktır. Hazırlık çöindirdiği darbeden sonra «Kara varil petroi ürettiğini, üretimi rüşmelerine girişilmesini engelgünde 20 milyon varile çıkarmak liyen, konferansa hangi ülkelerin Eylül» örgütü kuruldufcu gibi Lübnan"da askerlerle Filistin gs için plan hazırladığını, fakat tam yetki ile, hangilerinin gözplanın uygulanmasının, Ameri Iemci olarak katılacağı sorunu rillalan arasındaki çatışmadan sonra «Kara Mayıs» örgrütü ku ka'nm İsraiTe karşı izlediği po üzerinde çıkan anlasmazlıktı. litikaya bağlı oldugunu söylerulacpğa benziyor. Çatışmalarda NATO, Orta Avnrpa'daki OlkeFılistinüler agır kayıplar ver miştir. Öte yandan 200 gazeteci^ lerin tam Uye, kanatlardakilerin mişlerdir. Ateş kes anlaşmasma n:n katıldığı beş buçuk saat sü d<» gözlemci olarak katılmalanvarılmış ise de Lübnan'da asayış reli basm konferansmda Kad nı önermiş, Sovyetler, Macakurulamamıştır ve buyük şehir dafi, Libya'da uyguladığı «Kül ristan'm da gözlemci olarak fcalerde dısan çıkma yasağı, eski tür devrimini» açıklarken, pet tılmasmda direnmistir. Gözlemsinden daha kısa süreli de olsa, roi şirketlerini Libya'ya Yahudi ci ülkelerden indirim yapılmadevam ediyor. Hükümet de kuru leri sokmakla suçlamıştır. Söy yacağmdan Sovyetler, Macarislediğine göre petroi şirketleri tan'daki 40 bin askerlerinin azallamamıştır. Lübnan nüfusunun yansı Müslüman. yansı da Kı nin memurlan diye Libya'ya gi tılmasım istemiyorlar. Konferanren bu Yahudıler tutuklanmış sı başlatmak için Amerika Sovristiyandir ve subaylannuı çogu Hıristiyan olan Lübnan ordusu lardır. yet görüşünü kabul etmiştir. nu, Hıristiyan olan Başkan SüZira Avrupa'dan Amerikan asleyman Franci harekete geçirkerlerinin çekilmesi için SenatoMillet, Z miştir. Müslüman olan Başbanun baskısı altında olan Nbton, kan Emin El Hafız da bu yüzDoğu ve Batı Almanya arasın konferansı ileri sürerek askerleden istifa etmiştir. Gelenek ge daki ri çekmiyordu. Toplanamadıgı ilişkileri normalleştiren reğince Başkan Hıristiyan, Baş«Temel antlaşma» geçen hafta için de Senatörler sabırsızlanıbakan da Müslüman olmalıdır yorlardı. Nixon şimdi, buna konve bu gelişmeler karşisında Baş Alman Meclisinde 217'ye karşı feransta karar verilecektir diye bakanlığı kabul edecek Müslü 268 oyla onaylanmış ve Batı bilecektir. man bulunamıyor. Yani Lübna* Almanya'mn Birleşmiş Milletlere girmesi de 121'e karşı 364 mn birliği de sarsılmıştır. oyla kabul edilmiştir. Böylece daha önce Sovyetler ve Polonya Pakistan Başkanı Zülfikâr AH ile imzalanan paktlarla Alman Butto dertli bir insandır. Ülkeya parçalandığı gibi, Doğu Al sinin yansı ayrılmıs, BanglaNormal silâhlarla Israil Qe savaşamayan ve Amerikayı da manya ile imzalanan «Temel ar.t deş olmuş. Hindistanla savaş halinde bir buçuk yıldır 90 bin esiri geri alamryor. Rejimi düzene koyamamış, sık sık darbe komplolâriyle karşılanırken, şimdi de komşusu Afganistan ile arası açılmıştır. Afganistan, Pakistan ile sınırlannı kapamıstır. Merhum Av. Hüseyin Hüsnü Ef. ve Bahriye Hamm'ın Sımnn yakmlarinda yaşayan Paevlâdı, merhum Av. Ahmet Enver, Mehmet Cemil Uzuntunlarla yakmdan ilgili olduğunoğlu ile Rukiye Melâhat Durukan, lfakat Sanul ve Ayşe dan, Afganistanla çatışma tehliGöknart'ın kardesi, Gülen Tiryakioğlu, Aysel Akömer, keli olabilir. Patunlann bir kısAli Durukan'ın dayısı. Zekiye Uzunoğlu, Hüsnü Uzunoğmı da Afganistan'da yaşamaktalu'nun amcası, Perihan, Yolen ve Vera'rın kayınpederi. dır ve Afgan Hanedam Patttn Musa, Nusret ve Ayşe'nin dedeleri. Enver Hüsnü Uzunsoyundandır. On yıl kadar önce oğlu, Ahmet Enver Uzunoğlu ve Mehmet Vamık UzunAfganistan PaJristan'daki Patunoğlu'nun sevgill babaları, Nusret Uzunoğlu'nun sevgili eçi, lar için kendi kaderlerini tayin etmek hakkı istemişti. tddiasına Beşiktaş Kulubü Kuruculanndan, göre sırur 1893 yılmda ve İnglHamiyetperver büyük insan, tüccar lizlerin Hindistana hâkim olHACI duklan zaman çizilmiştir va Patunlan böldügünden haksrzdır. Bu Afgan istegi iki ülkeyi savaşın eşifine kadar getirmişti. Butto'nun îran Şahı ile arası 18/5/1973'te Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naa'şı iyidir ve geçen hafta Tahran'a 20/5/1973 Pazar günü (bugün) Teşvikiye Camiinden öğie yaptığı gezide bu dostıuk belirnamazını müteakıp Kabataş Iskelesinden saat 13'te kaltilnıiş, çıkanlan bildiride, Pakiskacak özel vapur ile Burgazada aile kabristanına defnetan ve tran'ın «Ulusai bağımsızdilecektir. lıklarını ve toprak bütünlükleMevlâ rahmet eyleye. AİLESt rini ilgilendiren bütün hususlarda birbirinin desteği olmağı kararlaçtırdıklan» belirtilmiştir. Afganistan'a uyan olacak. (Cumhuriyet • 3758) WATERGATE OLAYINDA BEYAZ SARAY'IN KULLANDIĞI ÖRGÜT SKANDAL VE SOVYETLERİN GÖRÜŞÜ BANKALAMAYA ÖDENEK YOK! KARA EYLÜL'DEN SONRA KARA MAYIS, PfoftDr. Ahmet Şükrü lkemizde epey tartışma konusu «lan «Almanyamn Sesl» radyosu 10.5.1973 aksamı şu yaynu yapmuj: •Sayın dinleyicfler, Bugün Alman tarihinin aeı ve karanlık yrfdönömlerlnden biridir Bundan kırk yıl önee. 1» Mayıs 1933 tarfhlnde, Berlin'in ünlii Opera Meydanı ve daha birçok Alman kentinln meydanlarında o zamanki rejimin beğenmediğl yazarlann eserleri iistüste yıihlarsk yakılmıştı. Gerçi nasyonai sosyallst rejimin Almanya'da hükiim «ürdüğii frfinler arasında böylesine kara ve acı olanlann sayısı pek farladır ama, bBgünün öıel ve sembolik bir önemi vardır ve bn sadece Almanya için değil. fakat ayni zamanda birçok filke için önem taffır. Cünkü kitap yakmak demek. bir ulusun fikir yasamını son derece barharca bir yöntemle perişan etmek, düşünce hayatını öldürmek, hiç değilse onu zincire vnrmak, köle yapmak demektir. Almanya icin de bSyle olmnştnr. Karanlık 10 Mayıs 1933 tarihinde. o zamankl rejimin «Gayn Alman yazılı eser. leri yakma eyiemi* diye adlandırdığı olay çerçevesinde bfitün kitaplan yakılan ünln Alman yaıar ve ozam Heinrich Heine. sanki icine doğmuj gibi daha yüzyıl öncesinden tu satırlan y'azmıstı: «Kitaplann yakıldıfı yerde, insanlar da yakılrr!» Tabii kiilrör hayatmm böylesine «incire vnrnldugn ber yerde (sükrefmek eerekir ki) insanlar da yakılmıyor. Fakat Almanya'da kitaplar yakıldıktan, fikir hayarının en önpmli kisileri 7indanlara atıldıktan ve insafsızca öldürüldükten sonra, hiitiin kitap yakan. yasaklayan ve yazarlan hapishanelere dolduran rejimler için avnı büyfik tehlike mevcuHur. Bunun sonuru olarak da o iiike kültürel yönden kendini tecrit etmis. dünyanın birçok bölümleriyle iliskisi kesilmi» ve eerek fikîr, perekse sanat hayatı cöllesmis olur. Naziler. bütün dünyaca tanınan ve alkışlanan sanatçılan ve bilim adamlarını silmek çabası içindeydiler. İşte içlerüıden birkaçının adları: Tbomas Mann. Heinrich Heine. Arnold Zweiç. Stefan Zweis. Franz Kafka. Franz Werfel. Rertolt Brecht, Kurt Tucholsky, Sigmnnd Freud ve Alberl Einstein™ Bütün bn değer ve dehaiara karsı yaklaşik olarak bile çikarabileceklerl tek isim yoktn. O yıllann Alman edeblyatı diye ileri süriilen kilap ve benzeri yapıtlardan tek bir tanesi bile Nazi rejiminin yıkılmasından v sonra ortada kalmamıştır. Ama bunnn sebebl bu yapıtlann asaklanması ya d» meydanlarda yakılması dreildir. Ortada kalmamışlardır, cünkü o dönemin şakşakçı. dalkavnk ve sözümona felsefî yazı ve sanat yapılları. binlerce yıldır sanat yapıtının ölmezlifini «ağlayan olciilere ters düsJiyorlardı. Sebep budur. Bu şaşmaı ölçülerden biri de gerçeği Tazmaktır. Yoksa gerçeği tersyüz etmek, surannı burasını kırkarak tanınmaz hale getirmek, bir takım iktidar sahiplerinin buyruklanna uyarak yalanlara inandırmaya Derasmak değil, 1933lerde bir Alman yazan vardı. Bavyerab bn yazann adı Oskar Maria Graftı. Kitap vakma evlemi sırasında Graf farketmiştl ki kendi yapıtlan yakılacak kitaplar üstesinde yer almamaktadır. Ya Graf anntnlmuştn. va da iktidar sahipleri düşünmüslerdl ki daha çok hatk türt kitaplar yazan bu sanatçı rejime ten diişmemehtedir Bn darum üzerine Oskar Maria Graf, bvtan dünva basınınd» da yer bulan bir protesto mektpbu vnvımlavarak iktidar sahiplerine «Berd de jakın!» çağnsuu »öneltti. Protestosu üzerine gerçekteıı kiUplan MOnih'te ayn bir seans düzenlenerek ateşe verilmıştirji Almanyamn Sesi Radyosunun 7ukandaki vaymını, bir okurum mektupla Köln'den bana duyurdu. Garip btr raslantıyla on gün kadar önce Istanbuî'dan bıi Daçka • » k •e tup almıştım. Bu mektupta Bettolt Breciıt'in biı «ürinin çevirisi vardı. Oskar Maria Grafın «Beni de latan» çağnsı üzerine Brecht şu asagıdaki şiiri vazrms: «Rejim tehlikeU ögretiler geüren kitaplann Alanlarda yakılmasmı buyurmuştu, ve her verae • Öküzler zorla taşımışlardı arabalar dolusu kitabı Cenaze için hazırlanan ateş yığmlanna. Sürgünde bir şair. en iyilerinden bin. Inceleyince yaküanlann listesini. öfkeyle gördü Kendi kitaplannın unutulduğunu. Fırleyıp koştu yazı masasına Kanatlanmış gibi öfkeden, ve bir mektup yazdı egemen güçiere. Beni de yakın diye yazdı kalemi uçarcasına. yaKm beni dal ' davranmayıa hana tarakmayın beni disarda ben ~ .hep .. kitapîanmdaT Ama şimdi. BİF yaJancı yeriâe "koyuyorsunuz siz benıl Emredlyoıum size, YaJcın beni» Eitaplarm Yakılması I U Kuvvet İndirimi: ACI KAYBMIZ Dr. Ihsan Ünlüer'in annesi, Fethiye, Nerime ve Zühal'in aziz halaları; Handan, Ayda, Elburz, Yaman, Nurcan, Nurhan'ın büyük halalan; Hediye Ünlüer'in eltlsl AZİZ İNSAN, KIYMETLİ VARLIĞIMIZ «Kara Mayıs»: ADVİYE ÜNLÜER Hakkın rahmetine kavuşmuş tevdi edilmiştir. Tann rahmet eyledn. ve • (HALA) ebedî lstirahatgâhına AİLESt (Cumhuriyet • 3759) ACI KAYIP Merhum Veteriner îbrahim ve merhume Hatice Tuğ'un kızı, merhum Dr. üpr. Kemal Tuğ, merhume Güzide Tuğ, Feride özdiyar ve Dis Tabibi Müfide Tuğ'un kardeşlert, Tuğ, Samyeü, özdiyar ve Satıoğlu Ailelerinin teyzeleri, Büyükelçi Talât Miras'ın eşi, ANKARA BAROSU AVUKATLARINDAN MADİDE MİRAS vefat etmiştir. Cenazesi 20 Mayıs Pazar güDÜ (bugün) Maltepe Camiinden 5ğle namazını müteakıp kaldırılarak, Karşıyaka Mezarlığmda toprağa verilecektir. A 1L ES 1 Dertli Butto: «Son silâh»: (Has: 2253/3761) ÇOK ACÎ BİR KAY1P Türkiye Petrolleri A. 0. Genel Müdürlüğünden BATMANDA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜMÜZDE ÇALIŞTIRILMAK ÜZERE İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ ARANMAKTADIR. İSTEK1İLERİN: 1) Üniversitelerin îngiliz Filolojisi bölümlertnden veya Eğjtim Enstitülerinin tngilizce Bölümünden mezun olması, 2) Aynca dü eğitimi görmüş olması ve iyi tngilizce bilmesi, 3) Lâboratuvarh dil öğretim sistemi üzerinde en as 8 yıllık ögretmenlîk tecrübesi bulunması. 4) Özellikle teknik elemanlara Laboratuvarh sistemle îngilizce öğretecek yeteneklere sahip olması, 5) Askerligini yapmış ve 45 yaşını geçmemiş olması, ŞARTTTR. Işe alınanlara tatmln edlcî ücret verilecek ve Lojman tahsis edilecektlr. Isteklilerin, 29 Mayıs 1973 tarihine kadar «MÜDAPAA CAT> DESİ NO: 22 ANKARA» adresindeki Genel MüdürlüğumÜ2 Personel Müdürlüğüne şahsen veya öz geçmişlerini bildirir mektupla müracaat etmeleri rica olunur. (Basın: 15778 3745) MUSA KÂZIM UZUNOĞLU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear