24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 11 Mayıs 1973 <rÖUİ>KLu 5AMÎ, SABAH Afc HALEFYAN'itf Î4iylf > *AMı MfaAApEyi 4H E?ty VöftUlPUM, AK^AMA \ £61ENM£yi HAKEFıK... I HAyDi. MAPAM KKNZKAUAyuFkANOF'ukl EVfNf ' İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 24 O çılchktan sonra bacanağıımn vüzüne baktım, ne çok ben vardı yuzunde. Gomleğınin kollarmı •rvamiftı. dirseklerı ıkı yana doğru açık dtımyordu; gozleri bendeydi, ama aklı başka yerde... belici de kansında gıbi geldı bana. Bırdcn bafinı çevırıp yatak odasından yana bakıyordtı ikide bır. Ben o konuya değuunemeğe ealifljrorduın. Deguursem iyı mı olurdu kim bılır? Su aygırmdan hoflanmif gıbi bir halı vardı baldızmtın, bunu kocası da fark etnufti, korkmu*. tu bırar bu yuzden. Bacakl&nm birbirinc siirterek gittiğıni gormemişü o, ama belki bafka kokular aimıştı. Bacanağım kaç kez bana demijti Id, <kann karıma (dyluyormuf, biraz ıık oluyor tnıif aramzda. Hiç doğru değildir. Aç arayı bi. raz.> deznifü, «Kadında organ kedi gibidir, okfa. dıkça kabajır, böylece,» demişti, «ölçüyü gergin tutznaktan gene o zarar görür,» demijti, «kambur bir kedi gıbi olur > Yemiaa inaoır mınn? diy» sordum. Kapıya yaslanrnışü. Durvuna göre değiıir, dedi. Yemin bizi baj lamaz, biz yemini bağlanz. Çoğu zaman da korkudan yemin ederız. Ama boyle yaparken kartı. tntT/iakini korkuttuğumuzu sanırız. Karşmuzda iae hiç kimse yoktur. Yemin. yapmak ya da yaptMmaV önyargısıdır. Ardından gelen önemli clduguna göre de gereksizdir. örleyae din? dedım. O fıildır. önyargı değildir, dedi. tçunden, «Karşımızda isa hiç kimse yoktur» codmü tekrarUdıın. Ya Tann? dedim. Sesün kısık çıkmı«tı. Bacanağım dikkatle yflc(bn« baktı. Bu dikkatin içinde bırar şafkınhk vardı. Çunkü kendısıne her zamankinden daha güvenli olduğumu dufunmüftü. Bunu gözlerindm okuyordum. Onu nazik ama kayıtnz dinlediğim ramanlar, beni kendituıe inandırmak içın var giıcü ile çabalayan bacanağım, şimdi sesimin kısılmasmdan kuşkulanmış, bunda gerçek bir içtanlik belirtisf bularak korkmujtu. Etkisı, insanın yalancdağkdır (ürtkü. Bunları konı^urken ben. bir an once yeryüzune çıkmak istiyordum. Kuzum (ana ne oluyor bu akfam? dedi. Gider ayak kooufulaeak K7İ<r mi bunlar, kapı «jnünde? Bir boş vaktinde gel. Yarm akş«m uğranm gena, dedim. Ama tnnlan konusmak için değil. Her ramnnki gıbL Hadi Allahaısmarladık. Kocttıyu uzatoıadıgına pifmandı bellci. Göle güle, dedi. Önemini bilmeden sdyledi o sörü, diy« dü{u. fOnfiyordtım yolda giderken. cKarjımızda Ue hiç kimse yoktur.» Evimiz çok yakmdır bacanağıroın evine. Da. ha bız evlenmeğe karar vcrdığimiı gecenin er. tesi günü, bacanağımla baldızım buldular bu evi, getırıp anahtan verdıler bize. GerekJi ejyanın alınıp yerleştırilmesi de öyU çok lürmedi. Ben bu 14lerle hiç uğraşmadım. Gerçekte bana söz duşmedi de ondan. Akşamlan gene buluşuyorduk bacanağımın evinde. Onlar üç kişi. aldıklan ve daha alacakları öte beri üstüne lonu gelmez konufmalara dalarlar, benim düfüncemi merak bıle etmezlerdi. Gerçekte söylemek isteyip de »oyliyemediğim bir düfüneem yoktu benim bu konuda. Kırık dökOk bekarlık eşyamı satmiftus. Kıtaplarımı, yapraklarımı, tajlanmj, şiir Jdtaplarından kestiğim dizeler, sözcükler ve hmrflerle dolu rarflarımı ise getirip ycni evimin bir oda. sında yere koymuftum. Onlar eskiden da yerde dururlardı. Aneak kanm, bunları fcörünce çok telâşlandı, bu yüzden yeni evi mikrop «araca. ğını söyliyerek heprini çöp tenekesine atmaja kalktı. Benim karjı komam üzerine de ağladı. Bekirlığuıı da beraber getirmenin anlamı ne? dedi bana Bir takım «nılarla mı bağlıım bu pig şeylere? Öyleyse ne diye evlenmeğe kalktın? Bana tek başına, tertemiz gelmedikten sonra, yeni bir yeşama başladıgımızı naııl söyliyebilı. ru? Hiç unutmam, funlan da ekledi: Bence evlilık bu pU dünyadan uzaklafmak demektir. Her feyini bırakacakaın difarda, çırıl çıplak gireceksin içeri. Bdylece ikimiz de tertemiz olarak ölümümüzün mutluluğuna erece. liz. Ijte •ölüm» sözü aramızda llk o gün geçti v« surdu gıtti hep. Ben getirdığim şeylerin çop tenekesine atılmasına razt olmadığımı bugfine değin bafka hiç bir şeyi savunmadım söyleyınce de, konuya bacanağım el koydu. Üçü otu rup konuftular ve kitaplanmın, yapraklarunm, taflanmtn, zarflarımın Uâçlanmasına karar verdüer. Buna jes çıkarmadun. Falcat bu yüzden karımın yvre^inde onulmaz bir yara açmıj olduğumu da 'çok geçmeden anladun. Evimize girdiğimiz ilk gece, ağlayarak, Daha baılarkan bütün hayalleriral yıktın, dedi. Oysa funca zamandır tanıdığı adamdan ba;kası değildim. Değişmemİ5tim, ya da o güne değin gizleyip de birden ortaya çıkardığım bir yanım olmamıştı. Sonra hayallerinln neden yıkddıgını da anlamıyordum. Hangi hayallerdi bunlar? (Devaon TBT) MAHKÛM DÜNYASI Röportai: Necati YILDIRIM Bir yuva kurmayı düşünürken 18 yıl ceza Kulubeye yaklaşırken köpekler urmeye başladı. Isıracak kopek dışini gostermez dıye bır ioz vardır ama, bu ikisı o cinsten değil gibiydi. Olduğum yerde durmak zorunda kaldım. Nereye yaklaşacaksın? Bir yakalasalar dldık dldik yiyeceklerdi insanı. Gençten bir mahkum çıktı: «Hoşt'.. Ho#t!..» dlye b«ğırdı. Köpeklerl kovaladı. Bır iki t ı s attı. «Buyur abl! Buyur!» Adı nedır, nerelidir, suçu nedir. Bilmıyordum Bildigım bir şey varja, bir mahkum oluju idı. O da beni tanımıyordu. Elimdçki teyp ve makinayı gormuştu. sordu: jGaz.eteçi ralsin ab'i?» «Evet .» önden yuruyerek birkaç merdiven çıktı. Arkasmdan da ben yürudüm. îçeri gırdik. Tahtadan yapılmıs ranzanın üstündekl yatağı nosterdi. Şöyle bir uzandım. Yorulmuştum, sıcak da vardı... «Ne lş yapıyorıun?» «Bekçiyim!. Artzi bekçlsl» «Yalnız mısın*» ~ 'Bir arkadaj daha var!» «Nerede?» Eliyle işaret ederek pencereden dıjarısını gösterdi: «Araziyi dolaşmaya çıktı. Blrazdan gelir. » kaç gün yapacağını bilirslniz. Onsekiz tane üçyuz altmışbeşi alt alta yazarak toplamaya uşaniyor iman. Ya Mr fle onıekiz yıl nasıl yatsın, nasıl bitecek?.. «Onsekiz yıl çok değil mi?» Bir yuva kurmak.. Masada karjı kar?ıya oturuyorduk. Hem slgaralanmm içlyor, hem de konuyıryorduk: «Biza bu c e u çok. Bir yuva kurmak ıçın goturmuştum ..» dedi. Ve de SAinlan ekledi kOnuj maaına: «Ama cebır kullananîara az .. Az sayı'ır! Onsekiz sene degll, yirmi sekiz sene, otuz sfkiz sene vereceksln. Hatta asacakiia boylelerini.» «Kızın gönlü olmadı mı?» «Oldu!. Hem de akrabaUgırrı? vardı. Ama...» «Pekl n» oldu?» «Yaşı tutmadı!.» «Anasının babasımn fönlü olmadı mı?» «Anasının gognü vardın da babası oldUydu. Babası öldüğU içirj de amcası vermedi.» «Neden kaçırdın öyleyse?» «Analanmız bızi evlendirmek ıstedı. Askerden geldiydım. Anası hatırıma getırdi. Ve ben de kabul ettım. öyleliğinen ikimız çektik pttik...» «Birlikte ne kadar kaldınız?» «Üç ay.. » «Ne yapıyor şimdi?» «EvlendJ. Baska biriyle erlendi...» «Böylee» ceza »ereceklerini bilsen kaçınr mıydın?» Amacyalı MnstafB hem yetnek hazırlıyor, hem de şöyle dik, tam 40 yıldır kanlık yapıyoruzj» «Yok! Kaçırmazdım. tmkânı mı var?» Masadan kalktı. «Sen otur^ı dedi. «Ben bir çay demleyim.» Ses çıkarmadun. Çaydanhgı aldı dışan çıktı. Seslendi: «Su koyun mu lçine? Açık mı içtrsin, gert mı?» «Nanl istenen..3 «Pektt...» diyordu: «Bes dakika erkeklik edelim de... Bolaldı ama, ben gıttıra.» d» «Vardı!...» «Neden gitmedin?» «tsterdim ama... Gldemedım. Fakırlugumuzdan gidemedım. Yedi kardaşız. Ben davara giderdım..» kuıbac Oradan oraya.. On yıldır «kadere kurban olarak» yatıyormuş cezaevlerindt, Amasva cezaevinde halı dokuma sını ogrenmıı. Sonra ver elini Ço rum. Konya, Karaköse, Ankara, Isparta, Akfehir cezaevleri Şini dı de yan özgürlüğü elinde, Dala. man Tanm Açık Cezaevi'nd* ara zi bekçihği yapıyor. Artık dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenmif: < Şimdik» dedi, «hasmun g«Ise, beni vursa. B«n vurmak itt» miyorum. Çünkü, bir daha cezaevine düşecek olurıam, ölmü* du rumdayım zaten. O beni öldürsün, o yatsın. Hiç olmazsa, bu dünyada çektiğimi öbür dünyada çekmem....» V> de konufmasını bitirdl, yü reğinde insan sevgisi doluydu: • Allah düşmanpıızj düfürm* sin cezaevine!^ Kadından ürkmek.. Belki daha konuçacakü, k o nuju değiştirmek için: «Bunlara bak» dedim. Ga«tedeki bir resml gösterdim. Avrupa'dan gelmiş üç güzel turist kız vardı. tyice soyunup dökünmüslerdl.» Bedenlerlni günes« bırakmışlajdı.^ cAman amanl.» dedi. Eliyle gazeteyi itti: «Bacakta falan gözum yok...» Kadın mı dediniz? Resimde de olsa bakmıyordu artık. Agzı yan mıştı bır kez. Blr daha üfleyerek yiyecekti yoğurdu her hat de! «Kadere kurban olarak yatıyorum.» dedi «Daha önce yıl da üç dört ku kaçardı. Ama simdi öyle mı? Ben bu 1 1 yap« tıktan sonra hiç ku kaçıran olmuyor. Bir daha kim kaçınr, enayi ml herkes? Ben kaçırdım da ne oldu? On senedir çtirüyo rum işte. Ve kız bolaldı köy Fakirlik Yalruz kaldım bir sUre. Haflf bir rUzgar çıktı bir ara. Denizden geldigi belliydi, serm serin esıyordu. Yatağın uzerinde uzanır ken dışanya goz gezdırdım. Kızgın guneş altında SEKA kağıt fabrıtası kuçülmüş, sanki kaybolmuçtu. Dumanı ve dev gıbi korkunç bir gürultüsü kalmıştı gende. Bır sigara lçımi kadar birsey oturdum yalnız başıma. Çay demledi getirdi. Tavşan kanı gibi çay gırdi bardaklarutuza, Söyleşimizi bıraz daha koyuias.tırdık. «Ükokula gittin mi?» «Yok. Gitmedim.» «Köyünüzde okul var mıydı?» MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU BEYAZ İLÂHE 5 bin dönüm ova «Arazi» dediği yer, beş bin donumluk bir ovayı lçine alıyordu.. Pamuk, susam, muır, ay çiçeğl ekilmişti. Portakal, mandalina ağaçları vardı kocaman kocaman. Ve rfe domates, biber, patlıcan yetişmişti; san kavunlar, kırram lçli karpuzlar olmuştu... Bekçi kulubesi epey uzak sa> yılırdı garnizona. O burada ara< zi bekçilijl yaparak cezasım çeldyordu. Cezasım çekiyordu ama, eli kolu bağlı değildi, tel örguler, demir parmaklıklar, nö betçiler yoktu. Göz alabildığine açıklıktı her yer. Isterse, kaçma olanağı vardı her zaman için. Ama kaçmıyordu. Nasjl duruyordu? Firar etmeyi n«den düjünmüyordu? îşte böyle sorular ustümd"e şaşkınlık uyandırmıştı: «Ne yapacaksın'. Kışa hazırlık yapıyoruz.» dedi. Hem konuşuyor, hem de yerdeki doğranmıç, dilinmiş patlıcanları bir tabağa koyuyordu. «Beş dakika erkeklik yapalım dedim... On yıldır karılık yapıyoruz.» Î A R I N : 62 yaşmdan sonraai için umut DİSİ BOND UÂÇ îOM SEMİM O MA COK. (VT BÛJ^ MAN Ge.GE.C Kızcıhk Söylediklerlnden birşey anlamamıştım. Adam mı oldurmüştü? Yoksa birini mi yaralamıştı? Kız mı kaçırmıçtı yoksa? însanın aklına türlü sorular geliyor rfu. En «onunda sordum: «Suçun?. Cinayet mi?» «Değil abi!. Kızcılık...» Nerden başlasın, nasıl anlatsın? Bir iki sozcu^cle olacak mı bakslım! «Her halde cıgaramızdan yakarsın » dedi. Kırk yıl görmesem hiç aramam, ama bu Iş bitinceye kadar içmeliydim. Onun hatırı kalacagına yolcu katırının ayağı kınlsın daha iyi. «Yakarım!..» Üzerinde yeşil yazıyla «iiçüncu» yazıyordu sigaranın. Fiyatı elll kurus. On paket alırsan bir • Samsun» parası yapacak. O da Tekel fivatlanna gore. Siz de karaborsatına gore hesaplaym artık. Sigarsnın birini çıkarıp verdl. «Kız kaçırmak abi'» dedi Amasyalı Mustafa. Onun anlatmasına kalmadan sordum: «Ne kadar aldın?» «Onsekiz sene...» Aklım başımdan sitti. Ne demek on<=ekiz yıl? Onsekiz gün değil, onsekiz ay değil! Bir yıl üçyuz altmıs bej gün. Onteklzle üçyüz altmı? beşi çarptığımızda. TİFFANY JONES mlfflrim TECI ^^ GARTH NS2EDE.M BİLEBl"t(RİM. B 'O
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear