26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 11 Mayıs 1973 e Monde gazetesinin 29 mart 1973 tarihll «Kitaplar» ekinln orta ikl sayfasında, «Sovyet Orta Asya'sının Dört Yazarı» başlıkh genis blr röportaj yer alıyor. Gazetenln Anne Philip adlı yazarı, birl 1969da, öteki 1972'<ie olmak üzere Orta Asya ülkelerini iki kez gezmiş; Alma Ata'yı, Aşkabad'ı, Buhara'yı. Ssmerkant'ı, Taşkenfi görmüş, oraların tinlü yazarlan İle konuşmuş. Okuduğum röportajda «dı geçen yazarlar ve ozanlar, Cengiz Aytmatov, Süleymanov, Nurpeissov ve Simaşko. I Olâylar ve görüşler DOĞUDAN BAT1YA Melih Cevdet ANDAY Benlm gittiğim özbekistan'daki yazarlan efa buna katmalı. Bir Kırgız romancısı olan Cengiz Aytmatov, hemen bütün büyük Batı dillerine çevrilmiş durumdadır. Cengiz Aytmatov 1952de başlamış yazmağa, romanlannı, öykülerini Kırgızca ve Rusça olmak üzere iki dilde birden hazırhyor. 1963'te Lenln armağanını kazandı, 1967'den beri Sovyetler Birliği Milletvekili. Yapıtlannda Kırgız yaşamının özelliklerini, Kırgız insanmın eski ve yeni inançlannı, değişen ya da birbiri ile uyuşan eskl ve yeni âdetlerini büyük bir ustahk ve çok Ince bir üslupla işlemektedir. Cengiz, gazeteci ile konuşmasında, «Dünyanın ve yaşamın bilincine vgrma<ı bakımından toplumuma sanatımla hizmet ediyorum.» diyor; «Sanat uzun süre gerçeğir. taklidi ve tekran sanılmıştır, çalışan insan ve savaşan lnsan gibi bir takım prototiplere bağlanılmıştır: ama bu edebiyat değildir, çünkü ilkel ve yapaydır. Sanat ise yaratmadır» diye sürdürüyor sözlerini. Nurpeissov, şu çok llginç sozlerl söylüyor Fransız röportaj yazanna: «Biz o'durn oıası göçebe değildik. Bir zamaTilar bü>ük bıı uv*arlığımız vardı bizim. Censız'ir. o^lunur I232'de yerle bir ettiği Otar gibi büyük kentıer fcurduk bu kentte, Iskenderiye'den sonra düiıvanın ikinci büyük kitaplıgı vardı». Niçin yazdığı, yazmağa nasıl basladığı sorulanna Kar^um olarak da Nurpeissov, yazma yeteneğinin bir Tanrı vergisi olduğunu, kendisinin Uk kez, âsi bir nalk ozanı olan San Batak Ustüne vazmağa baş.'adığını söylüyor. Aral gölü kıyısmdiki yoksul bir balıkçı köyünde (Köy yerine Auı divor o. Ağıl ya da avlu olabilir) doğmus, yelınayak davar sürmüş çocuklugunda, sonra okumuş. «Benirn halkım entellektüel bir halktır.» diyor; açıklıyor sonra bu sözünü; okuma yazma. fcıtap. inceleme yolundan başka, doğal rufl bakımından, Tanrı vergisi bir ayâınlarmiı olduğun'i söylüyor. Röportaj yazarının, «Tann mı?» diye sorması tizerinde de, «Ben Tann dedigiın saman doğayı düsünürüm», diye karsılıK veriyor. Sonra ünlü yapıtı olan bir trilogi üstüns ayrıntılı bilgiler» veriyor. Süleymanov da AlmaAta'da doğmus, 1936 da. Yerbilim ve edebiyat okumus AlmaAta'da, sonra Moskova'da sürdürmüş öğıenirnini. Şiırlerini 1961'den sonra yayımiamata basiamış, Rusça olarak. O da İki dilli çaıışıyor Cengıı Aytmatov gibi. (Oktay Akbaı, lastent'te katıldığı Asya Afrika yazarlan toplantısında, Cengizin bu tutumunun eleştirilere vol açtıgını anlatır). Süleymanov, Rusça aracılıgi İle dtinyaya açılma olanağını kazandıgı kanısmda. Bü Sovyetler Birliği'nde çağnlı olarak bulunduğum sırada ben de bu kentlerden birkaçını görmüş ve o Cumhuriyetlerin ozanları va yazarlan ile tamşmıştım. Bizde beş kitabı baS'.lmış olan Cengiz Aytmatov bunlardan bıridir. 1928 doğumlu bir Kırgız yazan olan Cengiz Aytmatov'la konuşmamız çevirmen aracılıijı ile olabilirdi ancak; çünkü o Kırgızca konuşuyord*u, ben Türkçe konuşuyordum. Gerçi ikitnizin dili de Türk dillefi aüesindendi, ama bu birlik, anlaşma için yeterli değildir. Bilindijfi gibi. dil bilginleri, şu yüzyılımıza degin inceleyebildiklerl dünya dülerini üc büyük ailede toplamakta birleşmişlerdir. Hint • Avrupa dllleri, Semitik diller ve Türk dillerf. Bizim dilimizin en iyi gramerlerinden birini veren Jean Deny, bu üçüncü bölümde bulunan dillerin önce Türk • Tatar ve Fino Ugriyen adlan altında bölümlendiğini anlatır. Fin ve Macar dilleri ayrıldıktan sonra geride kalan kümenin, Türk Dilleri olarak adlandmldığı görülür. Ancak bu ad altında incelenen dîlleri konuşanların birbirileriyle kolayca anlaşabileceklerini düşünmek yanlıştır. Nitekim dilleri Semitik diller ailesi içinde bulunan Araplarla Yahudiler de bu durumdadırlar. Dahası, geniş Hint Avrupa dil ailesi içinde. fistelik yakın akraba durumunda olan Almanlann, îngilizlerin, Fransızlann, Italyar.ların anlaşmaları ö*3 olanaksızdır. Bize gelince. bizim Anadolu Türkçemizle birer diyelekt ilişkisi içinde bulunan Azerbaycan Türkçesi, Kırım Türkçesi, Gagavuz Türkçesi ve Rumeli Türkçesi dışındakl Ural • Altay dillerinl konusanlarla durumumuz aşagı yukarı ona benzemektedir. Le Monde'daki röportaj, Kırgız, Kazah, Türkmen yazar ve ozanlannın, dünya çapında tanınmak olanağını elde etüklerini gösteriyor. ylik ve güçlU bir geçmişleri, tarîhıerl oldu»unu edebiyatlarının yüzde doksan sözlü rutelJcte bulunduğunu, modern olmak için ge<,misl yatsı manın yanlışlığıra, sonınun bir devam scnınu olduğunu söylüyor. Biçim ile ör. arasındakı Uişki ve ayrun üzerine sorulan bir şoreya karsılık olarak da şu yanıtı veriyor: «Biçim uygarlıktır öz ise kültürdür.» Ne denji benziyor Ziya Gökalp'a, değil mi? Süleymanov ?öKien çok derinde olan bir ağaca benzetıyor halkını yemiş, yaprak ve gölge verecek oir ağaca «Bizira dövizimiz», diyor, «»şimdiKi aanıanıu geni'liği, geçmişin derinliği ve geleceğin yüJîseîıliğidır» SimasKo. 1924 te Odesa'da. Rus Vahudısi bir baba ile, bir Alman anadan dünyava selmiş Çocuklugunda Odesa'da okuduktan sonra Türkmetüstan'da, Aşkabad'da yerlesmış. Rusça vazıyor. Daha çocukken tarih rnerakı yHKalamı; onu; okuyarak ve inceleyerek dünyanın en 11ginç yeri diye Türkmenistan'ı bulrnuş, «Burası dünya tarihinin en yoğunlaştığı verciir», aıyor, «Çünkü Doğu ile Batı burada Kaış'ıasır, büyük fetihier, büyük göçler burada dügümlenir.» • tranoTuranien diye adlancırrtıgı t.r kü'.türü3 Unlü kisilerini ve olaylannı kor.u sdirjen romanlar yazmış. Söz gelişi «Mazaak» bunlardan bıridir. însan eşitliğinin burada çoa zaman önce ortaya atılmış olduğunu savtınuyor bu romenmda. Son romanı «Karakum>» an,nı taşımalctadır. Amu Derya'nm ikiye böldüğü çölün güneyinde kalan bölge. Iskendar'tn ulastığı yer. ÎranoTuranien kültürün kaynağı. PENCERE IK1LEM ürkiye'nin yazgısı bundan 10 yıl önce bîr kez daha saptanmıştır. 1959 yılmda Demokıat Parti Hükümeti Avrupa Ekonomik Topluluğuna (A£T) girmek için bas vurmuştu. Çeşitli görüşmelerden sonra 1963 vılınaa Ankara Antlaşması imzalandı. Böylece ülkemiz «Batıh.asma> yolunda bir adırn daha atü. Bunca büyük bir karan, Türkiye'rte birbınrd tzleyen bütün siyasi iktidarlar benimsemişlerdır. Demrkrat Parti Hükümetinden sonra Milll Birlik dönemi jtrlmis, daha sonra kurulan îsmet Paşa'mn koalısyon rjüKürr.eti Ankara Antlaşmasını imzalamış. ardından Demirel Enm, Melen, Talu Hükumetleri bu konuda değişmez politık^vı izlemişlerdir. Türkiye şimdilik Ortakpazar'ın yedeğırdeoir. NATO' suyla, Avrupa Konseyiyle, Yardım Konsors:yu;nuyla. Batı örgütlenmelerinde yerini almıştır. Buna «yerini almıştır» da diyemeyiz;. Bütün bu örgütlerde ülkemız sö? sahıöi aeğildir. Çoğu zaman eleştirüen. önemsenmiyen, ya da üvey evlât muamelesı gören bir üyeyiz. Neden böyleyiz? Birkaç gün önce bir konuyu incelemek için «Cçüncu Beş Yıllık Planı» açtığımda eski BaşDakan Meien'in pıanı «sunus»u ilgimi çekti. Batı'ya dönük bir Türkiye'nin Başbakanı, elbette Batı'ya dönük bir *sunus» yazrriıştı Okuduğunuz zaman görüyordunuz ki, Türkiye ne yaparsa «Batılılaşma» içtn yapacaktı. Bu düşünce tum polıtikacılanmıza egemendir. 1990'larda Italya'ya yeuşmek özlemlen, Avrupa Konseyinde eleştiriye ugrar.ıak Kurkusu, Batı basınında aleyhimize yayımlanan vazüann kaygısı Türfcıye'ye gelen Batıh kurullara kendimızi begenriirmek çabası ıliğimize işlemiştir. Amenkan etklsi siyasi değil ekonomik alanda yerini Avrupa'ya bırakır olunca büsD^flin şaşırdık. Hani eskiden daha kolaydı. B.r tek Amerika vardı karşımızda. Şimdi hem Avrupa hem Amerika ile karşı karşıyayız. Avrupa dediğin de bir tek devlet aeğil, çeşıt çeşit devlet. Eloğlu herhangi dir örgüttoi totjlantısında kalkıp söz istiyor ve baslıyor Türkiye'yi eleştirmeye... Kolay değil bu adamlan idare etmek. Herhangi bir Batılıya fikir suçlarını benimsetmelc kolay rrudır? Avrupa kaldınmlannda satılan kitaplardan iklsini Türkçeye çevirdi diye yazanmıza 15'erden 30 yıl hapis cezası veriyoruz. Hangi birimiz ortaya çıkıp sa\Tinur bu durumu? tster Başbakan olun, ister düpedüz vatandaş, karşınızdaki Batılı ya nezaketen susacaktır, ya da yapılan işin çağımız uygarlığına yakışmadığını söyleyecektir. Ama 1963'te Ankara Antlaşmasını imzalamışız. Ve Avrupa Kcnseyindeyiz. AET. üyeleri arasında emek ve sermaye dolaşımı serbest olacak, gümrük birliği sonueu, isteyen lstediği ülkeye elinj kolunu sallaya sallaya girecek. Gelene gidene gümrük kapısında yapışıp: Dur hele üstünü başmı bir arayım, sol kitap yar mı? diyebllecek miyiz? Daha beteri var. Yabancılan üstünö aramadan Türkiye'ye salıvereceğis, TUrklere de başka muamele: Geç arkadas şu kenara, sen mademki TUrksUn aramatarsma yapıldıktan sonra Türkiye'ye girebilirsin™ mi diyeceğiz? Şündilik dışarda «resml ve gayn resmls bir mUyon isçimiz var. Bunlardan yabancı dil öğrenenler çogalıyor. Dışarda istediklerini okuyacaklar istediklen biçimde yazacaklar. Türk vatanuıda oniara lâyik görmedifimlz özgürlükleri dışarda kullanacaklar. Türkiye'ye gelince de dillerini kısıp oturacaklar, öyle mi? Geçenlerde elime bir Alman sendikasınm Türkçe dergisi geçti. Neler yazıyor, nelerl... Yann bu işler gelişecek. Şubat ayında Avrupa Işçi Sendikalan Konfederasyonu kuruldu. 30 milyon üyesi var. Avrupa'vı agaç gibi saran uluslararası sendikalann dallan Türkiye'ye daldıgı zaman. bizdeki Amerikan sendikacılığına da paydos denecek. T Anlaşma Güçlüğü Ben Türkmenistan'dan ozan Kerbabnvevi tanıdım, Istanbul'a da gelm:s>ti. DostluK ettik. Dikkatle dinleyerek konuşursarız. şojle coyle anlaşıyorsunuz. Anlaşma güçlüğü sadecv bilmediğimiz sozcükJerden değil oıldiğ'mir kiml Bözcüklerin başka tüntl söylenmesmaen ve bir de başka anîamda kullanılmasindan dofuyor. Şimdi yüz seksen derece tiatı>'a dönerek Yugoslavya Makedonyast Türklerinin bizim Türkçemizle yazıp bastıklanna gelelim öııümde, Üsküp'te çıkan Birlik ga^etesı bas^azan flostum Necati Zekeriya'nın armagan. yıgınia lütap duruyor, Ama bunlar Matred..nya Türklerinin bütün sanat ve düşün etkinlıkleri ile oir arada ele alınacak ayn bir yazının konusu. Baska güne bırakalım. Yokedilen Uygarlık Kazah, Kerimoğlu Nurpelssov İse 1925 dogumlu, Kazahça yazıyor. Yapıtları Fransa'da Gallimard yayınevince basılmış. Röportaj yazannın «Dünyanın en yeşil kentl» tfiye nitelediği Alma • Ata'da yaşıyor, oralı. Elma • Baba demek. Orta Asya'da «Baba» sözcüğü yoktur. «Baba» bizim dilimize Hititçe'den, Hititçe'nin Hint Avrupa kökenli bir kolundan gelme. Nitekim Macarlar da «Baba» İçin «Atya» sözcüğünü kullanırlar. AF VE POLİTİKA M.lskenderÖZTURANLI îzmir Barosu Baskanı •• •• ygarlık Jemek bağışlama ve hoşgörü demektir» demişI I I I tir Atatürk. Ve arkasından şunları eklemiştir: «Ba• ™ ğışlama bilmeyen uygarlık, uygarlık değil zorbalıktır». Bu nedenledir ki, kendisine yapılanları bağışladığı fiibi, Türk ulusuna karjı yapılan kötülükleri de bağışlamak büyüklüğünü göstermiîti. Kendisini öldürmeye kalkışanlan bafiışladı, «Yüzellilikler» i bile affetti. Bağışladığı kişilerden birçoğu, önceleri kendisine ve Türk devrim hareketine karşı olduklan h»\üe, bağışlandıktan sonra Türk vatanına ve Türk toplumuna yıllar yılı hizmet etmişler, Atatürk Ukelerinin en güçlü savunucuları arasmda yer almıslardır. lnsanı eğitmenin yolu bazen ceza. bazen de bağışlamadır. Zamanına göre bağiîlama. bir insanı doğru yola getiren en etkili bir davranı? biçimidir. Büyük devlet adamlan, büyük devlet yöneticileri, Iktidarlannm kudretinl bağışlama yolu İle elde etmişlerdir kimi vakit. Devlet, bağışladığı zaman kuvvetli olmuş, kuvvetll olduğu zaman da bağışlamıştır çogu zaman. Ancak bağışlamanın zamamnı saptamak önemli bir sorun, önemli bir problemdir. BajSıjIama hissl, insan sevgisinden, Jnsana karşı olan saypdan doğmuştur. Ve tolerans düşüncesinin bir ürünüdür. Uygar insanlann, uygar toplumların bir knrumudor bağışlama. Uygarhğın doğuşn fle ortaya çıkmışUr. ...,. Günümüzün bas sorunu Insandır. însanı egitmek, insanı yetiştirraektir. Hem lnsana levgi ve saygı, hem de topluma sevgi ve saygı çagını yaşıyoruz. Ve her sey insan lçindir günümüzd'e. «İnsan toplum için değü, toplutn İnsan için yaratılmıştır> (Sabln). Toplum, insana değer verdiği ve onu yasattığı lüre, insan da topluma değer verecek ve onu yaşataeaktır ku;kusuz. Cezanın amaeı 11e bağışlamanın amacı arasmda hlç bir fark yoktur. tkisinin de baş amacı suçlan önlemektir. Suçlar İse kiml vaklt ceza ile, kimi vakit de afla önlenir. Çağ geçer, devir değişir bazı suçlar suç olmaktan çıkar. Af gerekli bale gelir. Gün olur, mahkemeler davaların çokluğundan isleyemez duruma gelir, cezaevleri Insanlarla dolar, taşar. Af gene gerekli bir hal alır. Gerçek genel af, gerçek genel bağışlama, toplum yararı düşüncesine dayanan blr af ve bağışlamatfır. Bunun belirlenmesi ve »aptanmasında, hangi suçlann bağışlanacağında çok dikkatli davranmak gerektir. CumhuriyeUmlzin 50. yıh büyük bir olaydır. Bir «Af Kanunu» çıkarüması için elverişli bir zamandır Cumhuriyetimlzin 50. yüdönumü. Ancak, «Devletin temellerine dinamit koyanlarm affedilmiyeceği» yolundaki sözler Üzerinde önemle durmak gerektir. Genel af esprisine aykmdır bu sSzler. Çünkü çagımus insanı her türlü tedhişçilik olaylannı hoş karsılamamakta, bu gibi olaylan yaratanlara en şiddetli cczalann uygulanmasmı istemektedir. Tedhişçilik adi suç olarak nitelendirilmektedir bu nedenle. Oysa özgürlükler için demokratik mücadeleyi suç saymak doğru değildir. 20. yüzyılda fikir sucu diye bir suç yoktur ve olmamalıdır. Bilimsel blr kitap, bilimsel bir çeviriden ötürü bir fikir adamına ceza verilmesi çağımız gerçeklerine aykındır. Bu komıda kanunlanmıza açık hükümler getirilmeli, eline silâhı alıp tedhişçilik olaylanna katılanlann dışındakiler af kapsamına almmalıdır. Aynca anarşik olaylann nedenleri ve sorumlulan üzerinde önemle durulmalı, bu ortamın yaratılmasındaki sorumluluklar iyice saptandıktan sonra, olabildiği kadar geniş sınırlı bir af kanunu çıkanlmalıdır. Prensip olarak devlet, kendisine karşı işlenen suçlan bagışlamada cömert, kişilere karşı islenenleri bafışlamada hasia davramrialıdır. Aslında af, slyas! suçlar lejn söa konusudur daha çok. 50. yıl bir vesile sayılmalıdır sadece. Her şeyden önce kamu yaran, kamu huzuru göz önünde tutulmalı, genel af bu espri İçinde düşünülmelidir. Aynca af bir adalet lşidir. Bir politika lsl. oy toplaraa aracı olmadıgı gibi yalnız bir iki partinin sorunu da değil. Turk ulusunun sorunudur. Probleme ancak böyle bir yöntemle yaklaşıldığı takdirdedir ki genel af, Türk insanma mutluluk ve Türk toplumuna huzur getirebilir. ESKI ESER KAÇAKÇILIĞI ski Eserler Tasansımn, kanunlaştığını, gazeteler haber verdiler. Bu kanunla, eski eser kaçakçılığı yapanlar veya eski eser kaçakçılığını teşvik edenler iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve 5.000 liradan 10.000 liraya kadar ağır para cezasına çarptınlacak. tzinsiz define araştıranlara da aynı cezalar verilecek. Eskl eser bulup da zamanmda ilgililere haber vermeyenler üç aydan bir yıla kadar hapis, 500 liradan 5.000 liraya kadar para cezasına, eski eserleri tahrip etfenler de iki yıldan beş yıla kadar hapis ve 5.000 liradan 20.000 liraya kadar para cezasına çarptırılaeaklar. Ve yine bu kanun, eski eserler konusunu yeniden düzenlemekte, eskl eserleri tarif etmekte, şlmdiye kadar yürürlükte olan nizamnameleri de yürürlükten kaldırmakta. Böyle btr kanuna çoktan beri şiddetle ihtiyaç duyuhıyordu. Amma, tek başına bu kanun (ne kadar kuvvetli hükümler getirirse getirsin) müzelerimiz, eski eserlerimiz. amtlanmız bakımından yeterli değildir. Başka hiçbir ülkede olmayan, binlerce yıl öncesinden bu yana birlkmiş bulunan (çoktan beri de, uygulanan sistemll bir kaçakçılık yolu İle bir çok memleketlerin müzelerini zenginleştiren) çeşitll dönemlerin eserleri, kalıntılan olan uygarlık varlıklanmızı korumak icin yeoyeni bir görüsle çalışacak bir kunıluş meydana getlrmemiz sarttır. E YENİ KANUN DA ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞINI ÖNLEMEK İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR. YURT DÜZEYİNE YAYILMIŞ ESERLERE SAHİP ÇIKACAK ÖRGÜT KURULMALI. Selâhattin ÇORUH (Eskl Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü Teşkilâtı, Vazife ve Selâhiyet Kanunu) adı verilen, bu kanun taslağı ve gerekçesi, daktilo edilmiş sayfalar olarak 86 sayfayı bulmaktadır. Kanun taslağı; 119 madde ve 5 geçici maddeden Ibarettir. 15 sayfayı bulan teklif gerekçesinin başında: Eski eser, etnoSrafik belge, tarihî Sbide, tabiî âbide, milü saray, müze, açık müzenin tarif'erine yer verildikten sonra, Eski Eserler ve Müzeler Genel MCdürlüğünün o günlerdeki durumu teskilât ve kadro bakımından, yetki bakımından incelenmekte, müzeciliSimizin, eski eserciliftimizin tarihçesi üzerinde durulmakta... Italya ve Fransa müzecillği ve eski eserciliginden 6rnekler göv terilmektedir. Iklnd bölüm; Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlügünün, yeni teskilât halinde vazifeleri ve yetkileri esbabı mucibesi olarak 17 sayfarfır. Üçüncü bölüm. Basbakanlık Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlügü Teşkilât ve Vazifeleri Hakkında Kanun Lâyıhası adiyle 41 sayfadır. Cetveller ve ekll kıımı da 11 «ayfadır. Bu Kanun Taslağı, Devlet Bakanının aynlmasj üzerine Kanun Tasansı olarak Büyük Millet Meclisi'ne sunulamadı. Parlamentolararası Turizm Birliği Türk Grubundan bir milletvkili kanun teklifi olarak Meclise sunmak için Millî Eğitim Baka*rihğından profesoTİer ve müzeciler tarafından incelenmesini istemesi üzerine, o zamanki Istanbul müze müdürlerinin bir ikisi, üstlerinde bir bölge müdürü bulunmasından hoşlanmadıklan için, çeşitli yollarla kanun teklifi olarak dahl Büyük Millet Meclisine sunulmasma engel oldular. Bugünkü Müzeler ve Eski Eserler Genel Müdürlüğü. merkeze has bir kuruluştur. Kanun Taslagmın (Kuruluş Bölümü)nde söyle denilmektedir: «Yukarda kısaca tarif edilen ve memleketimizin en büyük jervetleri arssında bulunan eski eser, tarih! ve tabit âbide, etnografik belee ve müzelerle il Bu kurulus: yurt düzeyindeki toprak altı, toprak üstu eski eserlere, anıtlara. arkeolojik her ^IIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHllllllllllllllllllllllllllllllllllllllUllıib türlü kalıntılara sahip olacak, koruyaeak. bilimsel çalışmalara yön verecek, Türk turizmlnin eşsiı servetlerinden olan müzeleri, eski eserleri, saraylan ve ceşitll irkeolojik kalıntılan de= gerlendlreeek. dünya turistleriTaksim Sanat Galerisi'nde açtığım kişisel resim serne RösteTeeek... bfilce müdürgime ssnatseverlerin gösterdiği çok büyük ilgiye, galelüklerl kurulusiarivle de kuvriye sığmayan çiçekleri yollayan müesseselere ve vetlenriirilmiş, sorumlu. yetkili dostlarıma, se\'incimi telgraf çekerek veya şahsen ve uygun blr kurulu» olmarfıkgelerek pavlaşan sevenlerime içtenlikle tesekkür eder, ça, bu kanun da. eereSini şaSliaydınlık günler dilerim. yamaz. Cünkü. vurt düzeyinde pski eserlerin. kalmtılann. anıtlann sahfbi hemun hemen yok gibidir. Müze müdürlert ken^i müzelerinin sahibidir sncak. B'i nedenle müze müıiürlüklerinin fistünde bölge mSdCrlükîerinin kurulman gerekir. TESEKKÜR gili mevcut mevzuat, H. 1322 (M. 1906) tarihli Asâri Atika Nizamnamesinden ibaret olup, bu İşlerle görevli ve hâlen Maarif Vekâleti bünyesinde bulunan Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün vazifelerini, sadece 2287 sayılı M. Eğitim Bakanlıgı Teşkilâtına dair Kanunun 16. Maddesi teşkil etmektedir: Bu madde: (Müzeler Müdürlüğü tarihi ve ebedi kıymeti haiz eserlere mahsus müzelerin idare, tesis ve ldameleri, tarihi âbidelerin muhafaza ve tâmiri işleriyle iştigal, arkeolojik hafriyat İçin vâki müracaatlan tetkik ve hafriyata nezaret «der) şeklindedir. Uzun yıllar küçük bir teşkilât halinde ve selâhiyetsizlik içinde çalışan Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğünün, bugünün icaplanna uygun bir şekilde vazife görmesini sağlamak için, yenl bir teşkitât ve ^azi.fe kanun taslağı hazırlanInıştır. Aynca evvelce hazırlanmış olan (Eskl Eser Kanun Tasansı) da, yeni kurulacak Umum Müdürlüğün, vazifelerini, memleket ve âmme menfaatım ön planda tutarak, yapmasına imkân verecektir. Birçok yabancı memleketlerde muhim bir gelir ve döviz kaynağı haline gelmiş olan turizm sanayünin kurulmasına ve inkişafına çalışılırken, bu sahada bilhassa memleketımiz turizminin ilk anda en mühim servet ve sermayesi olan eski eser, âbide ve müzeler davasının hallinı, bu teşkil âtın yeni bir «ekilde ve Turizm Umum Müdürlüğü ile yakın işbirliği yapmak suretiyle, Başvekâlete bağlı müstakil bir Umum Müdürlük halinde çalısrnası faydalı ve zaTurî görülmüstür.» O zaman ne olacak? Demek istediğim şu ki, bizim politikacılar hem Batılıyız derler; hem de Batı'nın ekonomik, sosyal, siyasi gerçeklerine ka^sıdırlv. . >:'~A "JBU ikilem gelir, bir yerde onlan bosar. Okuyucu Mektupları Parlamenterlerden dileğimiz: TRTde Ek Geçici 10: Maddenin Getirdiği Haksızlık: 30.12.1972 tarihli Kariım Hükmündeki Karamamenin muhtevası için 1327 sayılı Kanunun Geçici 10. Maddesinde, TRT'de Haber Program hızmetlermi fiilen yapan ve yürütenlerin, daha önce Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Teşkilâtmda aynı görevdeki hizmelleriyle, TRT Genel Müdürlügü Teşkilâtmda geçen aynı Haber ve Program' Hizmetlerinin birükte mütalâa edilmesi sebebiyle, eski yeni memurlar arasmda maas itibariyle yapılan intibaklardaki adaletsizliğin giderilmesine dair bir sarabat yoktur. Yeni karamame, 1327 sayılı Kanunun Ek. Geçici 10. maddesi ni kabul ettiğine göre, yukanda adı geçen Genel Müdürlüklere, Haber Program hizmetlerini yapmak üzere Lise Mezunu ola rak intisab edenlerin 19.. Yüksek Okul mezunu olarak intisap edenlerin 9. dereceden başlatılarak l.HJ970'den öncekJ Haber Program hizmet sürelerinin her 3 senesine 1 derece ve her 1 tenesine 1 kademe verilerek, intibaklannm tdilane bir şekilde hesaplanmasmı sağlıyacak açık hükmü gtrtirmek gerektir. Halbukl, TRTd» yapılan tatbikatta emeklüik esas aylığı 350 TL. olan (Haber Program görevllsi) 10. dereceye getirilirken, «»0611111116 esas aylığı 500 TL. m olan (Haber Program göreylisi) de 10. dereceye lntibak ettirilmiştlr. Burada görülmektedlr ki, aynı tahsüde olup gSreve yenl başlamıs memur TRTMe 10. dereceye oturtulurken, aynı fahsflde olup 12 sena hizmet etmiş memur da 10. dereceye Intibak ettirümiştir. Ve ytoe, emekli keseneğine esas aylığı 350 TL. olan (HaberProgram gSrevlisi) bu aylıkta 3 yü geçirmiş ise, buna aynca 3 kademede verilerek, getirildigi 10. derecenhi 3. kademesine tntl bak ettirilmistir. Emekliliğe esas aylıfı 500 TL. olan (Haber Program görevlisi) de 10. dereceye oturtuİmakta ve emekliliğe esas ayhğında 1 «ene beklemij ise 10. derecenm 1. kademeginde bırakılmaktadır. Yukandaki mlsalden da anla sılacağı üzere, TRT'de 3 sene hizmet gSrmüf Haber Program gSrevlisi, 12 senelik Haber Program görevlistnden daha yüksek ücrete sahip kıhnmıştır. Halen, Bakanlar Kuruhı içinden tesekkul eden (Bakanlar komîsyonunlda 30.12.1972 tarihli Kanun Hükmündeki Karamame nin tatbikatmı gösterecek olan karamame özerinde çslısıldığı malOmlsndır Aynca Millet Mec lisinde Bütçe ve Plan Karma Alt Komlsyonunda mezkur karamamenin. aksaklık ve adalet . sizliklerinm düzeltilmesi maksa • diyle yapılan çalışmalar meyanında, mezlrur 10. maddenin TRTdekl eski Haber Program personeline de tatbikinl sağlıya cak düzeitmenin gerçekleştirilmiş olduğunu ümit etmekteyis. Yeni yönetmeliğe de bu düzelt menin ışıgmda lehimizde tatbikine imkân verecek hükmün konıılması hususunda Ugilerini zi beklemekteyiz. TRT'de görevli eskl Haber Programcüar Örgütlenme Taslağın ikind kısmı; Kanun Taslağının (Eski eserler ve tarihi anıtlar) hakkında tatbik edilecek hükümler olarak (tescil, tasnif, muhafaza ve onanm isleri; mülkiyet • menkul eserler, hafriyat, define araştınlması • lkramiye ve cezalar) kısmıdır. Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilâtı olarak da: a) Eskl Eserler ve Müzeler Danışma Kurulu b) Eski Eserler, Müzeler v» Anıtlar Yüksek Kurulu c) Büro Müdürlügü ç) Teftiş Kurulu d) Anıtlar Dairesi e) Müzeler Dairesi f) Mill! Saraylar Dairesi g) Hafriyat ve Neşriyat Daireıl h) Zatisleri ve Muamelat Müdürlüğü I) Muhasebe Müdürlügü a) Eski Eserler ve Müzeler B51ge Müdürlükleri b) Müze Müdürlükleri c) Müze Okulu ç) Istanbul Bölgesi Eskl Eserleri Koruma Encümenl d) Bölge Eskl Eserleri Koruma Encümenleri e) Müze ve Depo Memurluklan f) Müzeler Restorasyon Merkezleri Teknik Ekip Şeflikleri g) Millt Saraylar Müdürlükleri Teşkillt Gerekcesinde de kısaca: «Umum Müdürlük Merkez TeşkilStı, memleketin menfaati bakımından bu derece ehemmiyet arzeden bir sahada vazifelerin başan ile yapılmasını temln edecek şekilde ele alınmıştır. Bu arada teftiş gibi mühim bir mevzu ve aynca hukuki sahalarda çahşmalan düzenlemeye yardım edecek bir imkân da düşünülmüştür» denildikten son ra mad*de madde kurulus sekli üzerinde durulmakta ve yeteri bilgi verilmektedir. Yetkili ilgililerce bu konu, yânl Eski Eserler • MüzeleT ve Saraylar Genel Müdürlügü ve Bölge Müdürlükleri Kunılus K» nunu konusu, vaTdt (tedrilmeHen ele almarak. EsH Eserler K» nunu yanmda, gereken kurulu gun sağlanmasına önem verilmelidlr. Op. Dr. Hayri DAVAS [ Cumhuriyet 3430 Deniz Kuvvetleri Komulanlığı Sayir, Hidrografi ve Oşinografı Dairesi Baskanlığmdan büdirilmiştir: DENİZCİLERE VE HAVACILARA 52 SAYILI BİLDİRİ 22 ile 24 Mayıs 1973 tarihleri arasmda, saat 09.00'dan 17.00'ye kadar, aşağıdaki noktalann birleştiği sahalar içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahalann 12500 metreye kadar olan yükseklikleri, can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. KARADENİZ İSTANBUL BOĞAZI GİBtŞİ BtRİNCl SAHA: K 14 SAHASI 1 incl Nokta: Enlemi 41 derece 13 dakika kuzey Boylamı 29 derece 09 dakika doşu E 4958 Anadolu feneri 2 nci Nokta: Enlemi 41 derece 27 dakika kuzey Boylamı 29 derece 15 dakika doğu 3 üncü Nokta: Enlemi 41 derece 22 dakika kuzey Boylamı 29 derece 29 dakika doğu 4 üncü Nokta: Enlemi 41 derece 11 dakika kuzey Boylamı 29 derece 29 dakika doğu ÎKÎNCÎ SAHA: K 15 SAHASI 1 ind Nokta: Enlemi 41 derece 14 dakika kuzey Boylamı 29 derece 07 dakika doğu E 4956 Rumeli feneri 2 nci Nokta: Enlemi 41 derece 28 dakika kuzey Boylamı 29 derece 01 dakika doğu 3 üncü Nokta: Enlemi 41 derece 25 dakika kuzey Boyîamı 28 derece 58 dakika doğu 4 üncü Nokta: Er.'pmi 41 derece 18 dakika kuzey Boylamt 28 d*>rece 47 dakika doğu DENtZCtLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DLTtTRrLUR. (Basın: 15053) 3424 Başka memleketler yalnız müzeler ve müze müdürlüMeri kurmakla yetinmis olabilirler. Çünkü. onlann. binlerce yıllık uygarhk kalıntılan yoktur. Bu durum bizim yurdumuza özgüdür Bunlan koruyaeak. sahip olacak bölge müdSJrlükler! kunılması zaman kavbedilmeden gerçeklestirilnvlidir. 1954 yılında bu alanda bir çalışma yapılmıştı. Bu çahşmayı ve sonucunu, kısaca duyurmak istiyorum: Çalısma, Başbakanlık adma: BasınYayın ve Turizm Genel Müdürlüğü işleri verilmlş olan, zamanm Devlet Bakanınm emriyle yapılmıştı. BasinYaym ve Turizm Genel MCdürlüğü Turizm Dairesi Müdürü olarak benden: Bakanlıga baglı (Turizm Umum Müdürlüğü) üe (Eskl Eserler • Mttzeler ve SaTaylar Umum Müdürlügü) teskilât, vazife ve yetki kanun tasanlannın, ilgililerle blrlikte hazırlanmasını istemlştl. Hâlen Esld Eserler ve Müzeler Genel Müdürü olan Hikmet Gürcay ile îzmir Fuar ve Turizm Müdflrö olan Ahmet Dönmezle birllkte; Eski Eserler Kanunu fle Eski Eserler • Müzeler ve Saraylar Genel MöıTürlügü Teskilât, Vazife ve Yetki Kanunu taslagı hazırlamıstık. Bu taslak, Szellikle Fransa ve ttalya'nın mevzuatı ve resmt kurulus şekilleri basta olmak ürere, bir kac memleketin müzedlik ve esH esercilik mevruatını da lneeliyerek, bizim Idsri, «osyal. ekonomik btlnyemize, coSrafl durumumuza ve *amsnın icaplanna eöre idl. Bende bulunan ciltli bir nüshasma göre: rıiiHiııııııııııınıınıııııiHnıııııınııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııt? MEVLİDA ŞERİF Bandırma 6. Hava Üs Gnıp Kumandanı iken 13 Mayıs 1957 ta. rihinde vazife uçuşu nrasında fehit düjen kıymetli variığımız eniştem, babamız Siirt Milletvekilleri bizi unuttu Azlz Attmınn blzîere emanrt ettigi Cumhuriyetin 50 yıldönümünü kutlama hazır lıklan içinde bulunduğumuı şu sıralarda birçok illerin dev> letten çeşitli lsteklerde bnlurr duguru rîuvuyorut. Kalkinmamtz için vatanım» zın her kösesinde yolu, suyu, elektrigl. barajı, bentleri, tt seleri. ortaokulîan, saglık evlert telefonlan yapılırken bij $irvan flçesinln biçare k5yl» rine seçim sırasmd'a vaadertjlen her şey blr yana biTakılmış durumdadır. Vaadedilen yol ve su ne olduT Yeter artık. Yolumuz sarp daglann kıvnmlannda kay> bolursa, kardeşlerimiz hastanelere yetiştirilemezse, doŞum yapacak kadınlanmız yollsr» da Blflrse ve suyumuz bizi blr> birimize düşman olmaktan kurtaracak kadar akıtılama» sa, milletvekillertmiz kSyümü?e tekrar nasıl geleceklen dir? BötCn bunlar e&zSnüne »Tınarak hlç olmazna ekonomik ve «osyal yasantımtzı «ürtfürebilmek icin milletvekillerimizin Cumhurtyrtln S0 vıldS. nümflne kadar vaa<f!erlni yertne getirerek yüzümüzü gül« dürmelerinl dileriz. Hv. Kur. Alb. NUSRET ŞENKON'un ve 5 Mart 1969 tarihinde kaybettiğimiz sevgili ablam, annemiz NERİMAN NADİRE ŞENKON'un aziz nıhlanna tthafen 12 Mayıs 1973 Cumartesi günfl üdndi namazını müteakip Fatih Camiinde H. Hüseyin Geredeli ve arkadaşlan tarafından okunacak Mevlid.i Şerife akraba, dost, arkadag ve diğer arzu edenlerin tesriflerinl rica ederiz. ŞENKON AtLESl Cumhuriyet 3426 ÇANAKKALE GÜMRÜK BAŞMEMURLUĞUNDAN Gümrüğümül cundurmasında mevcut trafik kazası gedrmiş hasarh çalışmaz durumda on adet, marka, model ve diğer durumlan Istanbul Satı». Ankara Gümrük Müdürlükleri ile Gümrüğümüz ve Çanatckale Beledlye Başkanlığı ilân tahtalannda asılı «artnamesinde yazılı otomobillerin satışı yapılacaktır. Satısımıı yurt içi satısı olup, ihalesi 22/5/1973 günü saat 9.30'da başlayacaktır thaleye girmek Uteyenler 21/5/1973 tarihi saat 16 00'ya kadar şartnamesinde kıymetleri hizalarmda gösterilen miktardski teminatlanm yalnız Gümrüğümüz veznesine yatırmak meeburiyetindedirler. Satısımız 1613 «ayıh Gümrük Kanununa göre vapıldıgınd'an, tellâliye. ilân ücreti, nisp! damga pullan ve varsa diğer masraflan alıcılarına ait olduğu llân olunur. 4/5/1973 (Basın: 15224/3422)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear