02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 9 Nîsan 1973 AAA î ?EK MuHTSSfM KKAMll, pÖNMODA $ A W B A v/ALLAH HEPİNİZİN. BUfCANUK CİNJi B£..pEFOüiüüHİ YÎĞİTLİK DESTANLARI ALİ Anlatmı? oluyordu ya, bir kez girdiği bu suç yolundan da dönmüyordu. Yıldınm, Çultan Murat'ın Kosova Savaşında bir Sırp soyhemnm hayın hançarirle ölümünden sonra, babasınım yerine geçmifti. Babasiyle birlikte savaş alanlarıııda pişen Yıldınm, padısah olunca, Bizans împaratctrluğunu haraca bağlamış, 25 Eylül 13S6'da Haçlılar ordusunu Niğbolu'da bozguna uğratmış, l'îalkanları ve Orta Avrupa'yı Türk egonenliği altına almıştı. Anadolu beyliklerini de bir bayrak: altmda toplamış, sonra da Istanbul kapılanna dbyanmışü. Işte tam bu srralaraa, Aksak Tunur oıayı patlak vermişii. Timor, Anadolu'yu bir çeırirge sürüsü gibi kaplayan askerleriyle gclmiş, Ankara önlerinde Yüdınm'la tutuşmuş ve ordusunu dagıtmış, kendisini de tutsak etmisti. • Tutsek Yıldınm'ı, Aksak T1mur*un çadınna getfrdiler. Timur, Yüdınm'ı çadmmn kapısında karşalarken. kasıklarını tut» tut* gtilmeğe basladı. Yıldırım'ın yüzünü uzünç gölgeledi: «Tanrı'nın bu hale düşürdugU biriyle alay etmek ne köfü!» dedi. O vakit Tımar, ona şu karşılıgı verdi: cSana değil, Tann'nın DU dünyayı senin gibl bir körle benim gibi bir topala bırakmış olmasına gülüyorum!» Tarihlerin yazdığına göre, Tımur'un ayagı topaldı, onun için ona «Aksak Tımur» da der tarihçüer. Yıldırım'ın da bir gözü hafifçe şehlâ idi. Timur, bu sözle. bunu belirtmek istemişti. Timnr, tutsağını çadınmn kapısuıda karşıIadıktan sonra, onu içeri aldı ve saygıdeğer bir konuk gibi ağırladı. Ona, «Üzülme. canında da, Ulkende de gözümüz yok... Birkaç gün sonra ülkeni yine yönetirsin... Biz kalıcı değil gididyiz...» dedi. «Dedi ya, Aksak Timur bu sözünde ourdu mu?» derseniz... Durmadı. Birkaç gün degü, guniesl^*$aar geçti aradan.Veriügi sozde durmadı Timur. Yıldınm'ı bırakmaaı. onunla da kals«,iyi,!OT~duIaşnı Batı Anadoiu'ya doğru yola çıkardı. Ta Kütahya'ya değin.' Yüdınm'ı da yanından ayırmadı, onu da sıötürdü oraya. Timur'un torunu Mehmet Mirza da bir yandan ta Bursa'ya ginniş, Yıldırım'ın hazfnesine el koymuş, karısı ile iki kızını da yakalayıp Kütahya'ya, Timur'un yanına göndennisti. Yıldınm, bunu duyunca yilcurımla vnrulmuşa döndü Timur'a naber saldı ki, «Ankam' da kazandığı yengiyi, böyle kUçültücU şeylerle gö'lgetemesin» diye. Kansını, kızlarını, ogullannın yamna göndermesini istedi Timur*d*n. Ama aldırmadı bile Timur buna. Yıkfenm, PÜSKÜLLÜOĞLU • 6 SlNEMA VE SİYASET... Yazan: Philippe ESNAULT Türkçesi: Bertan ONARAN yemeden lçmeden kesildi, o dag gibl yiğit, günden güne erimeye başladı. Timur. onu Kütahya'dan sonra Akşehir'e götürmüş ve de artık ona konuk degil tutsa* gibi d&vramr olnıuştu. Kaçmasın diye de demtr p*rmaklıklı bir yere koymuştu. Yıldınm, Işte böyle bir yerde, olacağı bekleyip duruyordu içl lçini yiyerek. Aksak Timur, çekirge sürüsü gibi ordusuyla, Anadolu'yu yakıp yıkarak, KürJer geçirdi. Sonunda, her şeyi yerle bir ettikten sonra, geldigi yere, Semerkand'e dönmeye karar verdi. Tutsagı Yıldırun'ı da oraya götürmeyi düşünüyordu. Yıldırım Bayezit, Timur'un bu isteğinl öğrenince, şöyle demişti: «Biâ Semerkand'e götürmek Usterler demek? Tatar baskentinin sokakjannda bizl halka gösterip, iste Anadolu'nun koca «ultanı, onu tut«ak olarak getirdim diyecek » Yıktınm, Timur'un art düşüncesine böyle bir nokta koydulctan sonra, sözlerini şöyle sür dürmüştU: «Bugüne degin bu tutsaklıga neden dayandım? Murat H&n gibi sanlı bir padişahın oglu olan ben, Rum ülkesinin sultanı olan ben, bugüne değin neden sabrettün? Dayandım, sabrettim: Çünkü, bir gün yeniden ordulanmın başına geçeceğimi umuyordum. Beni Kosovada. Niğboluda şanlandıran ordulanmın başına... Ama, görüyorum ki, artık umut yok. Ben daha ölmeden, ofullarım taht kavgasına başlamış.» Yıklırnn Bayezit, gözleri dolu aolu, bunlan sdyledikten sonra: «Ama» demisti, «yiğitlik destanıanm hal. kımm •nnmrtan kolay kolay sillnmevecek, hep Derler ki, bu söder Yıldınm Bayezit'in son sözleri obnuştur. Yıldınm kapatıldıgı yerde bu tutsaklık yasamına dayanamamış, yüzügünUn kasma saklı bulunan ağuyu vatarak kendini öldürmüstür. 8 Mart 24O3'te, kapstıldıgı oday* girenler, onu ölü olanüc buldukr. Yıldınm, yedi ayı «şan bir süre tutsaklık çekmisti. Ama, Aksak Timur'un raptıklan, onun ölümu seçmesine yol açnnştır. Yıldmm'ın ölüm baberi Timur'a ulasınca, onun ook usüldüğünfi ve cYazık, dünya bir yiğlt yitirdi:» dediğini yazar tarihlet. Evet, aevgili okurlir... Yıldınm Bayezit, gerçekten de ylğit bir Türk büyü^ü ıdı. Onun, Timur gibi yine yaman bir Türkle savasmıs olması, Türk taribinin UzücU bir olayıdır. (Deramı var) Eğlence adında eşsiz bir bahane lerinin sonradan her gösteriliîte elde ettikleri başanyı hepimiz biliriz. Düşsel öykfilere daSomut dünyanuı, şimdiki zayanan filmler için de dnrum aymanın sanatı olan Sinema, Geor nıdır. Gösterinin çekidliği artges Sadoul'un sık sık tekrarlatıkça, filmin belgesel değeri de dığı gibi, kimi zaman larkına biartmakta, asıl imlemi ortaya çık le varmadan, yaşanan çağın hamaktadır, yeter ki bn imlemi vasını yakalayıp yansıtır. Tarihaçıklayan ortamı unutmayahm. sel bir film bile, yönetim biçiBaşka hiçbir sanat bizi geçmine ve anlatımına bakılarak mişle böylesine yüzyüze getirip belli bir çağa oturtulabilir. Seonu bize sinema kadar ayrınyirci, günlük yasamla bağlantı tıh yakalatamaz. Dedelerimizin kurularak verilen birtakım beçevirdiği en sıradan melodramlirtilere göre tepki gösterir. Bu da, en saçma gazete romanında gün bizlere yurtsever bir film gördüğümüz gerçek bir ev içi gibi gelen La Grande lllusion ıBUyük Yanılgı), çevrildiği gün ya da bir Paris sokağı, açıktan geçen metro treni, evine doğru lerin Fransız'lanna bir banş çağhızh hızh yürüyen yorgun bir nsı gibi gözükmüştür; La regle işçi yüzü, yitirilmiş zamanı yedu jeu (Oyunun Kuralı), o vaniden yaşıyormuşcasına bir duy kitler Action Française dergisini gu verir içimize. Yaşam ve efhop oturtüp hop kaldırdıgı halsaneleri konusunda her şey söy de, bugün toplumsal bir bildirilenmiftir. Doğru, ancak karanden çok yanıldığım görmüş bir lık, gölgeli kesimlerden fışkıahlâkçının yapıtı sayılmakta. rır: Her film bir belgedir. Alman işgali altındaki seyirci Ben, önce, savaşçı, »zınlıkta Pontcarral ve Les Visiteurs du kalan, kuşkuyla bakılan sinesoir'da (Gece Ziyaretçifcri'nde) manın şemalarını değil, eğlenDirenme Hareketı'ne uygun bir ce filmlerindeki ideolojik izlehava aramaktaydı; savaatan heri inceleyeceğim. Gerçekten de, men sonra. tngiliz'ler, L'Etemel her eğlence filminde, belli bir ıetour*u (Sonsuz DOnüs'U) Alman egilimli bir fllm ttymışlarsinema dizgesi içinde belli bir dır. yaşama dizgesi (sistemi) yatmaktadır ve bu tür filmlerin et1939'dan sonra Müttefikler'de kisi, gizli kapaklı, dolaylı ya da çevrilen hayal tirünü filmlerdeki tuzaklı olduğundan, daha da Almanlar son derece iğrenç ve büj'üktür. gülünçtU; sonra, zamanla, ele Eğlendirme bahanesj harikaalınan durumlarla birlikte kişidır elbet: O zaman, seyirci. kaller de değişti, öyle ki, Nobert Carbonnaux bütün hayalgücüyle kanını indirip savunma duruKızıl Haç'a yuklenecek (Candide, mundan cıkmaktadır. Bu filmÎW)), Jean Dewever, Les honne lerde etki, «consensus»a (çeşiturs de la çuerre'de (Savaşın Onuli organlar arasındakl uyum), ru'nda) Kurtuluş günlerinin Fran seyircilerin töre ve zihinlerine sız'lannı alaya alacak, Jean göre hesaplanacaktır. Çağın ePaul Rappeneau Normandıya Çı gemen ideolojileri, olu7nlu ve kartması'nı insanı kınp geçiren tir güldürü naline getirecektir. (La vie de château Şato Yaşamı 1965); Alman ve Japon sinemacüanysa, yitirilen saygınlıkları geri vermeye ugrastnaktadır bu sırada. Siyasal etkenler, bir dönemde sincmayı savas fUnıleriııe yöneltü olumsuz baskı gruplan hallnde etkinlik gösterecek, bunlann gizli gücü ancak birtakım, az ya da çok hesaplı, parlak fırsatlarda ortaya vurulacaktır. Devlet, denetim kurulUn v e i yardımlar^ araeıhğıyle; yer'eşik değerleri kurtarma goreviri yerine getirecektir. Yapımcılar, farkına varmadan ya da ihtiyatlı davranarak, kitlelere insana huzur veren, deney ve alış kanlıklann desteklediği bir dünya görü?ü runacak, böylece yerleşik güçlerin çıkarlarına hizmet edeceklerdir. Ba?kaldıranlar, yadsımaeılar5a pek rahat yüzü görmeyecektir: Böyleleri, seylrdyi eğlendirecek yerde tedirgln etmekte, kamuoyunu bölmekte, düzeni bozmaktadır çünkü. Her an, sağa zola zarar vermeleri önlenebilir: Parasa ve teknik olanaklardan yoksun film çevrilemez; gelisiguzel bir şey gelisiguzel bir yerde, gelişigüzel biçimde filme alınamaz; çevrilen filmler kurulu düzenin dısmda dağıtılamaz. Hollywood fabrikası (sinema, bir zaraaolar, Birleşik Devletlerin üçüncü büyük sanayi koluydu) birtakım deger ölçüleri koymuştur. Film, tekSmekleştirilmi?, uraa yaratma yOllarıyle tek tek bireylerden kurulmuş bir kitleymis gibi ele alınıp işlenen bir seyirci topluluğunun çeşitli ihtiyaçlarmı giderecek ödunleylci bir düs olmalıdır. Burda basvurulacak kurnazlık, düfOnme engelini düşsel ogelere, ülkucülüğe ve duygusallığs yaslanarak asmaktır. İyi duygulann suç ortaklığı, rerilen daTTanış dersinin de denetim lcurulundan yakayı kurtarmasıru sağlar. Burdan yola çtktınız mı, kahramanlar türküsü kaba kuvvetin övülnıesine dönüşür, aşk flyküsü toplumsal drarru gölgeler, dolayısıyle eylem gerçek imlemüıi yitirir. Filmin dtiğümü, genellikle, olağanüstü ya da şematik kişiierce jaşanan günlük deneyi basiüestirip dram haiine getirir; söz konusu klsfler, uîoslann bmlerce yıllık bilgeligiyle yarplanaralc kalrplaştınhnı?lardır: Fara mutluhık getlrmez, suç Jşleyen önünde sonunda cezasım görür» Ayrıca, anlatım yasalan da, öykünün heyecanh bölümlertnin kesin veriler haiine geürilm»sine yardım eder. Nitekim, 1914 ten önceki filmlerde, isçilerln alkolikligi suçlu bir zayıflıK olsrak verilmekte, bu olguntm n«denleri üzerinâe hiç mi Mç dnrulmamakta, iyi aile çocuklannın haylazlığıysa, biridk kalıcı degerler olan kentsoylu erdemlerin geçlci çifnenmesi gibi gösterilmektedir. Son olarak da gö>terinin güzelliği var tabü: Süslü püslü kadın yıldızlar, dekorlann ve görünümlerln görkemllliği, geniş bir perdeye yansıtılan renklerin göz kamaşöncılıfı, birkaç kanallı sesin ve müzigin gücü.» Bütün bunlar, seylrdnin eleştirl duygusunu, uyutacak şeylerdir. Hey gidl Jivago hey! MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU KILIÇ YARIN: IRKÇILIK KÖRÜKLENİYOR DIŞI BOND Demek ki, filmleri, çevrildikleri çaga bakmadan anlamak ve yargılamak olanaksızdır; ancak, fılmin tanıklığının değehni ölçebilmek için, belli bîr tarihsel uzaklık da aynt derecede gereklidir. Teknikler eskimekte, kusurlar belirgınleşmekte, birçok film zamanla unufak olinaktadır: Daha geçenlerde, gençlorin, Notre pain quotidienin <Günlük Ekmeğimiz, 1933) gözüpek bir toplumsal film, Pâques sanglantes'msa (Kanlı Yortu, 1949) İtalyan yeni gerçekçiliğinin belli başlı filmleri arasında sajıldığını öğrenince dfiştükleri saşkınlığa tamk olmuştum. Bu düş kmcı değerlendirmeler, neyse ki, pek ender de olsa, bir zamanlar küçüm senen filmlerin sanıldığından daha çok sey anlattığmm görülmesiyle duyulan sevinçle ödünlenmektedir. Kendi ölçütlerimiz konusunda fazla yanılsamaya kapılmak sızın (Rene Clair, İtalyan Hasır Şapkası'ndaki güldürüyü, 1972'lerde yeniden moda olan bir giyim kuşamın gülünçlüğüne dayandırıyordu), belli bir çağ konusundaki kişisel fikrimizle o çağın görüntüsünü karşılaştırabiüriz. Böylece, Paris 1900 gibi sırf kurguya dayanan bir filmin değerini anlayabiliriz. Ayrılıklar, genel çizgiden sap malar, zamanla azalır; bakış açıları daha iyi belirir. Belli bir çağın ya da ülkenin filmleri açık seçik bir akrabalık kazanır. 1932 1945 yılları arasında Amerikan ginemasına yan sıyan Roosevelt etkisi inceleme>'• defer. SSmürgecinin sömürgecilik konusunda neler düşünüp neler yaymaga çalıştığını anlamak üzere, sömürgeleri konu edinen özellikle Fransız ve tngiliz filmleri bir araya toplamak epey ilginç olurdu sanırım. Metroyla gidip gelen halka, her hafta, Hindiçini ya da Cezayir savaşlarını yansıtan haber filmlerinin baştan sona gpstetijmesi, .bütün elsaneieri yıkıcı, aydınlatıcı bir etki yapardı her halde. Eski haber film TİFFANY JONES BBAKIN GBCSİSİLE5 (3E.ÜMCE 8«JUN <WTtXıSCl V4S.R ASTEA...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear