29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHÛRÎYET 7 Nisan ergi Reformu Tasansının, YUksek Planlama Kurulunda görüşülmesinc'tn sonra Bakanlar Kuruluna sunulması nararlaştınldı. Bakanlar Kurulunda ıneelenip Parlamento'ya gelecek olan tasarının, ana çaJışmalan tamamlanmış ve çizgilerl belinniş bulusuyor. Vergi Reformu Tasansmın. Yüksek Planlama Kurulunda kabul edilen son şekli hakkında açık bir bilgiye sahip değiliz Bununla birlikte, gerek Bakanlar Kurulu ve gerek Parlamento'da hangi açılardan eıe aıınıp eleştirilmesi ve değiştirilmesi gerekr'ği yönünde bazı görüşlsr ilerl sürülebirir. Türkiye'de bugüno kadar çıkarılan vergi kanunlannda, yapılan değiştirmelerde, yenilemelere çok kez «fiskalist» bir görüş hâkira olmuştur. Vergi kanunlarının hazırlanmasında başlıca rolii oynavan Maliye Bakanhğı, her yıl biraz daha artan kamu harcamaJarını finanse edecek yeni kaynaklar aramış ve her yıl yeni vergüer eskilerine eklenmiştir. V Olaylar ve görüşler VERGI REFORMU Prof. Dr. Ahmet KILIÇBAY Modern maliye politikası ar.layışı ve maliye politikasmm genel ekonomi pclitikası ile bir'.eştirümesi görüşü Türkiyo'de hâlâ benimsenememistir. Çağımızda vergicilik, klâsik vergi anlayı. şından çok farkhdır. Türkiye'de vergi anlayıçının değişmesi için başka sebepier de vardır Önce, Türk ekonomisi kalkınma çabası içındedir. Kalkınmada kamu kesimınin dolaylı, dolaysız yüklendiği görev büyüktür Karma ekonomınin kamu kesimine yüklediği yük her yü biraz daha urtmaktadır. Kalkınmanın gerektirdiği sosyal ult yapı, ekonomik alt yapı, kamu iktisad' teşpkküllerinin millt üretıme dolaysız Kaıkıforını gerçekleştırmek için kamu gelirine ve bunun için vergi gelirine ihtiyaç vardır. Öte yanda karma ekonomi modell lçınde vergi, en elverişli iktisat politikası aracı olarak karşımıza çıkmaktacür. Böylece planlı karma ekonomi modelimiz içinde vergilerın farkh yönleri belirgin, açık bir hale gelmiştir Türkiye'de yapılacak vergi rcformunda vergtIeri şu yönleri ile ele almak gerekir: • Vergi, satılma gücünün kialerden ya da kurumlardan Devlete aktanlması niteliğini taşıdığına göre, bu transferin toplam harcama, harcamaların dağıhşı Uzerindeki etkisi üzerinde önemle durmak gerekir. Toplam harcamanın ve harcamalardaki dağılışın değişmesi milli ekonomideki istek sunu (arz talep) vs yatınm tasarruf dengesini çeniş ölçiide' etkileyecekür. Türkiye'de vergilerin ısiahınna PU anlamda makro denge, alt mikro dengeler ve (jenel denge sorunlan dikkate alınmamaktadıı. • Bugün, karma düzenimizde vergi geliri genel kamu hizmetleri, sosyal sabıt seımaye niteliğindeki alt yapı vatıım'ları, penel oütçe içindeki üst yapı yatınmlan ve ÎKtisacî Devlet Teşekküllerinde sermaye birikimıni sağlayacak sermaye teşkili ve transfer harcamaian için kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak, özellikle Üçüncü Beş Yıllık Pîanda ele alınan, Kamu Kesimı Tasarrufları dikkat çekmektedir. Bu lasarruflar özel kesimin yatırımlarının finansmarund» bile kulIanılabilecektir. Vergileri bu yönleri ile, milıi ekonomid» toplam tasarruf hacmine, tasarrufun kisiler, kurumlar ve kamu kesimine dağıuşına, yatırımlarm özel ve kamu sektörleri arasınd» paylaşılmasına, yatınmlann alt vapı. üst yapı ve çeşitleri itibariyle dağılışına dogrudan dopruya etkiye sahiptir. • Vergiler baska bir vönü ııe Dlan hedef. lerine ulasmayı saglayaoak iktisat rolitikası âleti olmak niteliii ile karşımıza çıkar.ar. Ver gilerin bu yönü son aylarda üzerinde en çok dikkati çeken konu olmuştur. «leşvik Teabirleri» adı ile anılan ve özel sektörü plan hedeflerine yöneltme amacım güden teobirier arasında büyiik ağırlık yine vergilere yüklenmiştir. Sonuç Türk ekonomisinin bu özellikleri vergiler sorununun klâsik fiskaııst görüş çerçtvesı içinde ele alınamıyacağını ve aımmanıası g?rektiğinı göstermektedir Vergi retomıu, vergilerin çeşitli yönleri, yanlan ve etkıleri ile bir bütün olarak gözönünde oulundundaralr yapılmalıdır. Böyle bir reform yapümaoan önce vergi ödeyicüerin davranışı, vergi öncesı ve sonrası harcama dağıuşı verşr'le^e karşı tepki, ekonomik j'apınm özelliği ve u?urj vaâeli kalkınma hedefleri bir arada dUşünülmeliöır. Böyle bir karmaşık şema içinde en uvpun vergller dameti. fiskalist vergicilik Rahplanna sığnıayan vergiler olabilir. Asıl önemli oıan vergiler mozayiğini güvenirlilik, sürekliUk ve değişen koşullara uyarlılık esasma göre hazırlayıp, kalkınmamıza en oüyük hızı verecek karışımı tayin edebilmektir. Gerçek vergi reformu, vergüere güvenirlilik ve devamlılık niteliğini kazar:dırmakla birlikte onları değişen koşullara koiayca uyaD bir esneklilik ve uyarhlık saglamak clacsıktır. Vergi reformunda ana ilke gelir için vergi değü. kaUanma için en uygun vergi olmalıdır. Konunun gerek Bakanlar Kurulunda Incelenmesi, gerek Parlameotooa ele aıınrr.ası sırasında böylesine sistemli bir degisikhlin yapıltnası güçtür. Buna rağmen konunun ekonomik hayatımız için çok büvük bir önem ve agırlığa sahip olduğu hususunun yasama ve icra organlarımızca bilinmesnde vt serekh değişmeler yolunda bilinçliliğe varmasında büyük yararlar vardır. Iş 8ilenin.M Birkaç \nldan beri Türkiye'de sol düsünce tıknefes: S15hane yokuşuna sarmış eski dolmuş arabau gibi hırüdıyor; çoğu solcu aydîn, içgüveysindea hallıca; çoğu kekeme; çoğu da konuşamıyor. Ne var ki, bu «konuşamıyarflar ortamında» rahat konujanlar da var maşallah. Işte ortamdan yararlanan barnları diyorlar ki: •Türkiye hızla kalkınmaktjadır. Karamsar tablolar ÇÎimek. sefalet ticareti yapmaktır. Sanayilejnıe alanmda çok büyük adımlr.r atılmıştır. Tarım. kesimi ekonomik yaşamımızda önemini yitirmiştir. AP. ikjidannda yapılanlar sayesinde kısır döngü kınlnustır. AP. büyük kitlenin ödem v» Isteklerini dile getiren bir partidDr. Halk şaşmaz bir sezişle beğendiği partiye oy veriyor. Kitlelerin demokratik isteklerine cevap veren bu partiyi ikiüdardan uzaklaştıran bürokrat güçler. demokrasiye paydos demislerdir. Iktidan bunun için sivilleştirmek ve sahibine viermek gerekir. Türkiye kapitalist yoldan kalkınmayı gerçe?tleştirmektedir. Ülkemiz Osmanlıdan kalan bÇr tarih mirasını yüklenmistir. Osmanlıda bir yanda devlet vardı. bir yanda halk. Bugün devlet kesimini bürokratlar ve bürokrat aydınlar meydana getirmektedir. Atatürk de\Tİnde, Osmanlı toplumundan kslan •geleneksel anlayış. içinde «geleneksel slvil asker iktidan» kurulmuştu. Bu iktidann karşısında gene halk vardı. 12 Mart Muhtıra'?ı bu tür istemlerin son hesaplajmasıdır. Bürokrat güçler iktidardan tasfiye edildikçe demokrasinin önündeki engeller kalkmıs olacaktır. Öyleyse AP. ile CHP. ortaklığının tarih! jörevi böylece saptanmalldırj , însan; eğer bağnaz değilse, hoşgörü iahiblyse, hiç b!r fikri peşih hesapla reddetmemeli. Olur a, çu yukanda kabaca özetlemeye çalıştıâımız düşürceler belki doğrudur: tümden doğru olmasa bile içinde dc»ğruluk payı vardır. Incelemeli. irdelemeli, sonra karar vermeli. Ne var ki yukarıdaki düşüısceji benimsediğimiz zaman birtakım sonuçlarını da başında kabullenmiş olacağız. Söyle ki: Kısaca özetlediğimiz fikirler doğnrysa ve Türkıye çağdaş uygarlığa ve sosyal adalete kapitalist kalkınma yolundan ulaşabilecekse, aydınlann bu yolu tutan siyasî oartileri desteklemesi amaca bir an önce ulaşmak için ^örev sayılır. AP halkın demokrafik istemlerine cevap verlyorsa, aydınlar halkla bütünlestnek. için önce AP U» bütüuleşrnelldir. Bürokrat gliç!erle mücadela konusu ise daha alengirlidir. Çağımızda demokratik uğraş, sermayv rnıflanyle emac smıfları arasındaki bir hesaplasmada somutlaşır. Türkiye de eraekten yana olduğunu söyleyen çevreJer. sennaye cevrelerini defü de bürokrasiyi karşılarına «uırıarsa bir «lleri yağda. bir elleri balda demektlr Bütfin dünvadaia sermaya emek ikilemini, Türkiye'de bürokrasi halk ikilemı niteUğine lndirgeyen düsUncenin iç ve dış w n r a y s çevrelerince desteklenmesı dotaldır. Nitekim destekleniyor da... Şimdilik bürokrasiyi kalkınmanın ve demokrasinin en büyük düşmanı ilân edenler. rahat rahat jrazıp çizip söyleşiyoriar. Xileri dert görmesin, yazsınlar, çizsinler. soyıessınler. ÜsteUk bu çevrelertn yalnız sermaye ile defil bürokrasiyle de içtikleri su ayn Hitmiyor; karaladıkları bürokrat eüçlerle igıçe, yanyana, sıkı fıkı olduklan gözdeo kaçmıyor. Acaba neden? Sermaye çevreleriyle bazı bürokrat çevreleı artık bütünleştikleri için mi? Yoksa bir baska nedec mı var? Her ne olursa olsun, bu tür solcuıuk fıkri parlaktır. ls bilenin, kıhç kusananın, marifeı gösttrerıin Şinsdilik bu noktaya küçük bir mim koyarak ve marifeül olanlar» bir «aşkolsun. çekerek, «/azıyı noktahyoruz. Vergi kanunlarında yapılan her değişiklikte ve her ıslahatta, bir ana Msefe ve genel ekonomi politikasından ziyade, vergi geliri» sağlama amacı yer almış, bu sebeple vergiler sistemsiz, ahenkslz bir demet haline gelmiştir. 1963 yılmda planlı kalkınma dönemine gırdiğimizden beri vergileri bir düzene sokmak gereği belirmisse de bugüne kadar yeterli derecede olumlu bir sonuç alınamarrustır. Plan döneminden önce, hatta planlı dönemde vergiciliğimizde hâkim olan prensip, Devlet gelirini arttıran, toplanması kolay, ödeme güçlerine uygun vergi cinslerinın seçilmesinden ibaret butunmustur. Bö"lece vergiciliğimiz, klâsik vergicüik görüşünü. biraz da sistemsiz olarak kabul etmis ve onu uyguTama yolunda bulunmuşutr. Böyie bir felsefe ve tutum sonucu olarak meydana geltn vergiler demeti devamlı getişen kamu ihtivaçlarııu karşılamaya yeterli olmadığr gibi, vergt adaletl prensiplerinden sapmış ve ekonomık etküeri çok defa olumsuz bulunmuştur. BlR ARPA BOYU... OKTAY AKBAL Evet Hayır Sovyet Stratejisinde Akdeniz Son yinnl yıl lçersinde Ortadoğu'da en büyük dram, Sovyetlerin askerl yönden gelisimi olmuştur. Moskova, Stalin döneminde Ortadogunun nimetlerine ilgisiz kalmı» ve Avrupa'dakl etki alanlan olan kıtasal cepheyi, savunma stratejlsi olarak davam ettirmiştir. 8 rev, suikast, ihtilâl, anarfl, sosyallarn, dinamo, dinamit, infilâk, kargasalık, Anayasa, vatan hürriyet «sitltk, ıstibdat, Cumhuriyet, bomba, O, Ah vb. sözcukler yasak! Kimse kullanamayacak bunları! Emir büyük yerden. K İ T bu tehlikeli sözcükleri yazısında haberinde kullanırsa y&ndı! Doğru içeri, dogru sürgüne! Neyse ki sansür var o günlerde. Yazılar diziliyor sansür memuru Hıfn beyin önüne geliyor. O alıyor kalemi, orasını çiz, burasını at. RUSYA'NIN AKDENİZ ÜZERİNDEKİ BASKISI, DOĞUNUN «BÜYÜK KARA DEVLETİ» OLMA HUSUSUNDAKİ GELENEKSEL İSTEĞİNİN DIŞINA ÇIKMAKTA, TAŞMAKTADIR. Muzaffer ÖZSOY Emekll Tümgeneral strateji daha cazip gelmektedir. Burada, içinden Avrupa'yı Asya ve Afrika ile birleştiren büyük gemi seyrüsefer yollannın geçtıgi ve petrol ikmali için kesin degerde olan bir sahaya rastlan maktadır. öte yandan Avrupa savumnasının orta kesimınde, ağır problemlere bağlı Federal Almanya, hayati meselelerinde Avnıpa'nın yanlanyle birlikte kati neticeye bağlanacağını anlamazlıktan gele mez. Almanya Atlantik ittifakında ortaklığın gerektirdiği gibi Atlantiğe battıkça, Kuzey ve Güney deniz kıyılarına bağlanmak rorundadır. Alman mukaddreatı, yalnız Baltık denizi ile değil. ajju zamanda Akdeniz ile de mü essir bir savunma anlamında hayati şekilde baglıdır. İçHat Büindigi Uzere, îkinci DUnya Savaşı'nı izleyen günlerde Sovyetler Birliği, Avnıpa uzerindeki kontrollarım Elbe ve Tuna Güneyine kadar genişletmiş olmalarına rağmen bir kara devleti kişiliğinden kurtulamamış Atlantik'e ve Akdenız'e ulaşan kapüan açmak fırsatını yakalayamarmstı. Kısaca, stratejide iç hatlar uzerindeki durumunu değiştirememisti. Bu durum, Sovjet siyasî ve askerî olanaklarım kusatılmıs bir çerçeve içerisinde » y ı f ve hareketsiz temeller üzerine oturtmuş ve yirmi yıl kadar süren bir raman boyunca «İç cephe» üzerindeki Sovyet savunmasını, daima kendi topraklannda ya da en yakm etki alanı içindeki yerlerde kurabilme mahzurlarını doğurmuştur. Öte yandan dünya çapmdaki uygulanacak müdahale edici bir politikada jeopolitik kurumlar içinde sıkışmış tş hatlar üzerindeki bir Hertland' dan yapılamazdı. Küba ve Haziran savaşı'nın ytlz kııartıcı t e o rubeleri, oynak ve etkin bir politikanın. uzak mesafelerden kullamlmasının önem ve lürumunu açıkça ortaya koymuştu. Karl Marks ve Engels'in kuramsal yapısından esinlenen Sovyet doktrininde, askerî strateji, siyasî stratejinin, bir parçasıdır. Siyasi stratejinin gayeleri neler ise, askerî stratejtninkller de onlardır. Daha açık bir deyimle; askerî stratejinin hedefi, politikanın kendisi için koyduğu gayeleri başarmak durumunda olduğu şartlan, askeri vasıtalar ile yaratmaktır Bu bakımdan, Batının ve özellikle Amerika'nın gayet hassas ve uzak olan mesafelerdeki üslerini süratle vuracak ve Sovyet yayılmasım emniyetle tahakkuk ettirecek kıtalar üstu yeni «kuvvet mevzileri» nin tesıs ve idame edilmesi, Sovyet poli'ikasınm askerî şartlann hazırlanması bakımmdan en başta gelen hedeflerinden biridir Bugün Sovyet Deniz Kuvvetlerinin, Atlantik, Akdeniz, Hind Okyanusu ve Pasifikte yığmak va yayılıs durumuna iyice bir göz atılırsa; bunlann, bu doktrin ışığı altında daha ziyade Batının deniz ikmâl yoilarını kesecek ve Sovyet Kara Kuvvetlerini, seri bir taarruz düzeni içinde Avrupa, Ortadoğu ve Şimalî Afrika'da savaş sevk ve idaresini kesin sonuç istikametlerine götiirecek tarzda, Groenland takımadalanndan Bering Boğazı'na kadar jeopolitik bir kuşak Üzerinde yerleştiği gönilür. Bu yayılış, son Hindistan ve Pakistan savaşında da siyasî ve askerî etkisini Röstermiştir. Sovyet'lerin, kuvvetli bir deniz gücü ile Akdenize sızmalarının askerl ve politik hedeflerinl şu stratejik çerçeve içinde sıralamak mümkündür: 1 Ostün güçlerin Akdeniz bölgesine müdahaleleri ile bölgedeki durumun karakterini »nemli bir şekilde değiştirmek ve bölgeyi bu kuvvetler arasındaki. dünya rekabetinin bir kısmı haline getirmek. 2 Akdeniz'de meydana getirilecek askerî güç ve olanaklarla bu bölgeyi bir doguş ve baskı noktası olarak kullanmak ve kuşak bölgelerle daha yakın ilişkiler tesis etmek. 3 Güney Avnıpa müttefik cephesini, Avnıpa'nın yumuşair karnı üzerinden kuşatmak ve Sovyet politik nüfuzunu bölgede sür'atle yaymak. 4 Rusya çevresindeki Batı çemberini kuvvetle kırmak ve ABD deniz gücü üstünlüğünü ortadan kaldıracak ilk adımı atraak. 5 Kanat ülkelerin deniz ikmal yoilarını, kuvvetli bir tehdit halinde bulundurmak ve Doğu Akdeniz üzerinde kurulacak yeni ve kuvvetli bir tecrit kuşağını, GUney sınırlanyle (Suriye ve Irak üzerinde) birleştirerek Türkiye'yi politik ve askerl bir yanm çember içersine almak. Kısaca ftzetîemeye çalıştığımız bu hedefler, bugün Akdeniz sahasında bir çok ciddl. siyasj ve askeri problemler meydana getirmiştir. Avnıpa'nın yumuşak Bir gün Ahmet Rasim dayanamıyor Hıfzı Beye gidip «Biz zâtıalinizin çizeceğini bildiğimiz kelimelerl zaten yazıiarda kullanmıyonus. Biliyoruz vatan, rnillet, hürriyet, iht.lâl, cinnet, mecnun, yıldız, intihar, zehir vb. gibi bırçon Keümeler yazıknaz. Fakat sansürden gelen provalarda ner seferinae başka başka kelimeler, cUmleler görüyoruz ki çizmişsiniz. Bazan yarım sütunu, bir sütunu kaldırıyorsunuz Bunlann ne gibi şeyler \e ne ttirlü fikirler ve mânâlar olduğunu lütfedıp söyleseniz de boş yere yasmasak ve sizi de yormasak.» Sansür memurunun yanıtını dikkatle okumak gerek «Onu ben de bilmem. Yalnız size şu kadarını söyleyeyim ki, sız anlavınız. Siz hangi yazınızı en çok beğenerek vazarsanız. Oh ne güzel oldu, derseniz, benım onu çızecegımi bıliniı.» îbret verici bir konusma... Bugün de bir sansür olsa bir sansürcü olsa, elbet böyle yazılar, böyle beğsnerek yaziıan, oh ne güzel oldu denilen yazılar çizilip çüp sepetir.e atılacaktı. Demek iyi, güzel, doğru olan şeyler toplumları yönetenierin, ya da yönettiklerini sananların gözünde tetilikeli seyler... Istibdat dönemi diyeceksiniz. Evet, Abdülhamid'ın istibdat yıllarında olmu.ş bunlar. Bir takım sözcukler yasaklanmış, hatta gazeteterde «devcmı var» ^»hi deyimler biıe kullanıimaz olmuş, «bir takım kötü. sanılara ye kafalarj. karısf.:nnaya» yol açmasın diye... Gazeteler kapatılrnış, kitaplar toplaulmış. Görüyorsunuz yetmiş yıl Öncesiyle yetmis yıl sonrası bazan pek yakın oluveriyor. Kitap istibdat dönemlerinin bas düşmanıdır. Her zaman... Kitapla savaşılır hep, sanki savaşı kazanmak mümkünmüş tibi! Kötü kitap zaten kendiliğinden yok olur gider, iyi kitap, yararh kitap ise ne yaparsanız yapın. yaksanız da, toz etseniz de kalır yarına... Bakın 1902'de Encümeni Teftiş ve Muayenenin el koyduğu kitap ve belgelerin başına gelenlere .. Mabeyn Kâtipliginden Saraya gönderilen yazıiardan bazı parçaiar okuyalım : «150 çuval kitap ve belgenin yakılıp yok edllmesi öngöTülmüştü. Sonra bundan vazgeçildi, kitapların M. E. Bakar.lığı arkasındaki bahçed'e, bir detnir kafes içinde yakılması uygun görüldü. Fakat ne kadar dikkat edilirse edilsin, yararken bazı kâğıtların havaya dağılacağı ve çıkacak dumanların da dışardan yangın sanılacağı üzerinde duruldu. Çünkü geçen yıl bazı belgeler bahçede yakılırken tulumbacılar bunu yangın sanıp işi karıştırmışlarch. Bu yüzden kitap ve belgelerin Çemberlitaş hatnamında yakılması daha doğru görülmüştür. Çünkü Bakanlığm mahzenine açılan bir geçitten hamamın külhanına geçilebilir. Kitaplar böylece kimse görmeden hamama taşmabilecektir. Encümen Başkanı Abdullah Nasib efendi hazretleri ile Meclisi Maarif Üyesi Ibrahira efendi ve tlkokullar Müdürü Şükrü bey bu işin uygulanmasını izleyeceklerdir...» Bir baska belge: «Bugün saat 12'de toplamldı. Akşam saat on buçuğa kadar 22 çuval yaktırıldı. Her ne kadar yanan belgeler bir kül yığım hah'ne geldiyse de hamam külhanmda iz bırakılmaması için üstüne su döktürülerek çamur haline getirildi. Sonra Bakanlığm yanındaki bahçede kazılan çukurun içine doldurularak üzeri toprakla örtüldü.» Kitap toplatanlar. yaktıranlar biliyorlar bu işin yanhşlığını, çirkinliğini. 1902'de bile... Yakılan kitaplan kimse görmeden getiriyorlar hamarnın külhanına, izini yok ediyorlar ustahkla. Bu bir utanç belirtisi değil midir? Yapılan işin ayıp bir şey olduğunu anlamak sayılmaz mı? Tarihten yapraklan çevirmek ilginç oluyor. özellikle Türk ulusunun fikir özgürlügü, yazı özgürlüğü, kısacası basın özgürlüğü konusunda geçirdiği aşamalan gcrmek, izlemek... Nereden gelmişiz, nereye varrmsız? Bir çok şeyi geride bıraktığtmızı sanıyoruz, sonra bir de baklyoruz ki «Arpa boyu» bir yolmuş alınan. Hatta bazı olaylar yerimizde saydığımızı bile gösteriyor bize acı acı... 100 Soru'da dizisinde çıkan «Türk Basın Tarihi»ni okurken aldım bu notlan. Hıfzı Topuz'un ilginç bir çalışması. Hem yararlı belgelerle dolu. hem de usta bir gazetecinin kaleminden çıktığı için meraklı, sürükleyici bir yapıt. Îbret veren, şaşırtan, kızdıran şeyler var içinde. Tanzimat'tan. Birinci Meşrutiyete, ordan Mütarekeye, Kurtuluş Savaşına, Cumhuriyet çağına, DP yönetimine, 27 Mayıs sonrasına, 12 Mart'a dek uzanan bir zincir... Yer yer bir roman gibi ilgiyle, bir bilim kitabı gibi saygıyla okutturuyor kendini... karrunı teşkil eden bu havza, Moskova'nın genis ölçüde btr kuşatma denemesinl bedef tutan, tebükeye marua Güney yam haline gelmiştir. Karadeniaden Akdeniz'e dofru bir kanat harekatı halinde uzanan bu kuşatma taarruzu; Mesina boğan ve Sicilya denizinde müttefiklerin kanat ülkelerle bağlantısını kesecek ve NATO'nun Alplerden geçen savunma mevzileri ni ttalyan yarımadası üzerinden geriden vuracak tarzda bir gelişme göstermektedir. Bu haliyle Akdeniz, Batının güvenliği için emniyete alınmasmın, hayat! önemi olan, birinci derece ctratejik bir kesin «onuçlarjiabj^ı olmaktadır. Akdenize hâkimiyetin klâsik va sıtası, can abcı noktalarını daima elde bulundurmaktadır, yani, Cebelitank deniz yolunu, Otranto denir yolunu, Türk Boğazlarını ve Süveyş kanalını. Bu değifmez kural, Akdenbdeki Sovyet Deniz Kuvvetlerini de büyük çapta etkilemijtir. Plan; müttefâk deniz narekfttını sıkışık, dar ve kritik geçij noktalannda maym ve deniı harekâtı ile güçlejtinnektir. Bu noktalan a Girit Adasının iki yanındaki geçitler. (1520 mil genişliğindedir) b Otranto geçidi. (İZ mil). e Gela'dan Malta'daki ValaU ta arası. (75 mil). ç ümpedode'den Sicilya kanalını koruyan Pantelarie arası. (78 mil). d Mesina Boğazı. (1 mfl). e Marsella He Tunus aran. (96 mil>. f Cebeiitank Bogazıdır. Sonuç Avrupa'nm güneyindekî genis deniz yanı, yalnız Kızıl Ordu ve onun Batı savunmasını çevreden kuşatma stratejisi için çekici değildif. Akstoe. ikinci dereeedeki havzalariyle Doğuya Karadeniz'e kadar uzanraış olan Akdeniz, NATO'ya, düşmanı açık yanmdan •vurma olanağı vermektedir. Doğu blokunun topluca bir kara kitlesi olarak sahip olduğu iç hattm avantajı, Güney ve Kuzeydekl uzun deniz sınırlan yüzünden hay li azalmaktadır. Burada Sovyet (kirpi mevzü) Batının harekftt serbestisi ile karşı karsıya bulun maktadır. Bu stratejik yapı içinde, Rus deniz gücünün en büvük zaafı. büyük çapta hava desteğinden yoksun bulunmasıdır. Bu yok. sunluk deniz dayanak noktalan, yani. üsler miktarmda da açık olarak görülmektedir. Ancak. Sov yet kara taarruzunun Boğazlara ve Do?u Akdeniz'e ulaçması halinde. Sovyet silâh sisteminde denizaltı gemllerinin. mayınlann, gü dümlü mermilerin ve uçaklarm artan bir nispette kullanılması, hiç şüphesiz sonuç üzerinde etkili olacaktır. Bu bakımdan Türkiye, Akdeniz, dolayısiyle NATO için son derece hayati bir bölge olarak göze çarpmaktadır. Avrupa Kıtası Klâsik sevk ve idare anlamında, büyük askerl kesin sonuolann cepheden harekât ile nadiren fakat kanatlar üzerinden yapılacak harekât ile ekseriya almdığı kabul edilir. Bu kural, sıcak fakat aynı zamanda soguic harp içinde geçerlidir. Avnıpa haritasına kısa bir göz atıldığı takdirde, bu kıtanın bir yanmada halinde URALIardakl çıkmtı noktasından itibaren uzun deniz yanlanyle gittikçe daralan kara mtntıkası üzerinde. Sovyet harek&t üssünün, bugün Batı tarafından savunulan LÜBEK ve TRÎESTE arasuıdaki hatta birleştiği görülür. Merkezl Avrupa hiç şüphesiz, Sovyetler Birliğinin daima, Avnıpa'nın geri kalan göv desini Batı Almanya üzerinden, Atlantik kıyısına kadar bastırabilmek maksadıyle. önce Berlin ileri karakolu üzerinde toplanmış kuvvetlerinin, ileri doğru uzanmış bir yayüma ve taarrua hedefi olacaktır. Bununla beraber, burada Rus taarruz planmda, merkezi Avrupa cephesinin kesin rolü oynayıp oynamadığı sorusu sorulabilir. Bu cephe oldukça kuvvetli ve aynı zamanda nisbeten de rinliğine kademeli olarak savunulmaktadır. Buradan yapılacak bir taarruz, bütün sonuçlanyle genel bir harbin büyük misilleme darbesine yol açabilir Buna karşılık Moskova, yanlarda sınırlı askerî harekâtla. silâh kul lanmaksızın baskı ile, korkutma ve çöküntü yaratabilecek gevşek mevziler bulabileceğini ummaktadir. Sovyet taarruz planınm Berlin üzerinde tesbitinde ve Almanya meselesinde Moskova'nın daima yanlan gözönünde bu lundurduğu, asla gözden uzak tu tulmamalıdır. Kısaca Sovyet ku şatma stratejisinin geniş terkibinde, kıta üzerinde direk çarpışmalar ihtimali arka pîanda kalmaktadır. Bu plan aynı zamanda hem Ku zey hem de Güney yanı, yani, Buz denizine kadar uzanan tskandina\Ta yanmadası ile Baltık denizi sahasını ve asağıda Yakmdoğuya kadar uzanan Akdenize sahasını gözönünde bulun durmaktadır. Stratejiyi mutlaka kıskaç manevrası ile uveulama fikrinden. Avrupa'yı Kuzeyden ve Günev'den bu tarafa, mümkünse o kadar sıkı emniyete alınmış Merkezi Avrupa"yt har camamak suretiyle, dış kenarlanndan kusatma tasavruru doSmuştur Bu durum karşısmda Balhk denizi sahası simdiden başka bi r ilffi ile muamele eörmektedir. Kızıl Ordu'nun hesftbında, Güney yanda taarruzl bir Dolaylı Strateji Akdeniz sahasını zorlamanın Sovyet lere çekici görünmesi, bu rasının kendi dolaylı strateji me todları için olağanüstü başanlar vaad etmesinden ileri gelmektedir. Onlar başka yerlerde bulun madıklan sızma, yıkıcı harp faaliyetleri şanslannı burada bul maktadırlar. Arka pîanda da bü tün taarruz gücü ile Kızıl ordu bulunmaktadır. Bu ordu ihtiyat pozisyonu olarak düşünülmüşt'ür ve hedef e mümkün olursa, düsmana hakiki bir harbe zorla mavacak tarzda bir sıra küçük, görünmez, mevzü faaliyetlerle ulaşı.acaktır Topyekün intihar demek olan bir nükleer harbi Moskova istememektedir. O bu son çareye mecbur kalmaksızın düşmanı mat etmek niyetindedir. Bu Akdeniz sahası ona hazır bir deneme sahası olarak görünmekte dir. Kremlin'de Yakmdoğunun Arap memleketleri ve Kuzey Afrika üzerindcn Avrupa'ya ulaşabi'.ecefine inanılmaktadır. Kendileri tarafmdan bulunan Neokolonializm parolasını Sovyetler. Arap dünyasma egemen olan mil liyetçilik ruhu varanna kullanmaktadırlar Bu taktik. sonunda Arap memleketlerinde gittik çe daralan işsizlik ve nüfusun süratle artmasının bir neticesi olan kötü iktisadi ve sosyal şart iardün favdalanmaktadır Moskova'nın adım adırn nufus etme yolundaki dolayh strateji anlayışmı, sflâh tekniğindekl üer leme de kolaylaştırmaktadır. Ro ket tehdidi, Sovyetler Birliği sınırlarımn çok Stesindeki bölgeler. de çıkan anlaşmazlıklara (Kanalda olduğu gibi) müdahale imkânı vermektedir. Rusya'ntn Akdenlî üzerindeki baskısı. Doğunun «Büyük kara devleti» olma hususundaki geleneksel isteğinin dışına çıkmakta, taşmaktadır. Söz konusu olan, Sov yetlerin Steden beri Akdeniz sahasında yeni strateji uyeulamala n ile nüfuz bölgeleri ve kuvvet mevzileri sağlamak ve böylece, tç hatlar üzerindeki pozisyonunu değiştirerek dışarda vurucu manevra sahaları ele eeçirmektir. Bunun la beraber bugün o zamanki gibi Türk Boğazlarma el atma, başarılması ve başarmzlığınra Avnıpa Güney yanınm kuşatılması top yekun olayı ile kesin olarak ügıli. ortaklaşa ve merkezl bir harekât olarak kalmaktadır. Sovyet tmparatorluğunun askerî ulaştırma politikası ve ekonomik bakımdan, enerjilerini, özellik le Karadenizde toplaması. üzerin. de durulması gereken önemli bir noktadır. İSKENDERUN DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN İSKENDERUN FabrikalanmB montajmda kullanılacak çesitli tip ye miktarda standart olmayan elektrik montai vardima m»izen>esi imâl ettirilecektir. (Kablo kancası. bağlantı boru oarcası, oonı» somunu. aydınlatma armatür askısı, ankraj eietcanı «wrd ve kablo kroşesi, kablo bağlamB mandalı gözü ve tjeridi. oeıik (tubel v.s. gibi). 1 Bu işle ilgili şartnameler ve dosya. ' a) tskenderun'da Müessesemiz Ticaret Müdtlrlüğünden bedelsiz olarak alınabilif. b) Ankara'da Tunus Caddesi No: 63 Kavakııdere adrestndeki Müessese Müdür Muavinlitimizde ^örülebilir 2 Teklif mektuplan efi ,geç 26.4.19J73 Perşembe günü « a t 14,30'a kadar Iskenderun'da Müessese Müc'ürJUgürr.üz Muhaberat Servisine tevdi edilmiş veya göndtfrimis oıacaknr • Belirtilen saatden sonra verilen, veya gönd«^11er) tekltfler ile postada vakı gecikmeler kabul eehıraeyecektir 3 Müessesemiz 2490 sayıh kanuna tabi olmadı^inaan ÛıaJeyi yapıp yapmamakta veya diledigine vstjrrıflk.* tamamen serbesttir. (Basın: Ç. 4$8 • 134092348) • SİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIll^ Ş Z E = ş ^ = H ^ = ~ E Ş = S = Ş ~ Ş = = ~ E S Ş E E 3 Ş TEŞEKKÜR Ablam NEZİHE PtRtNÇÇİOĞLU'nun bir boyun kireçlenmesi sonucu geçirdiği şiddetli ve devamlı stnir ağnlanm teşhis ve tedavi hususunda değerli yardımlannı esirgemeyen sayın Fizik tedavi ve romatizmal hastalıklar mütehassısı 1 = Ş = İ Dr. NEJflT URilS'a te§ekkürlerimi sunarıra. Vefik PtRfNÇÇtOĞLÜ Cumhuriyet J 2360' s BAYAN MEMUR ALINACAKTIR Başmüdürlüğümüz Şehirlerarası îşletme MUdürlüğünde boş 30 adet ve ileride boşalacak memur kadrolannm doldurulmasını teminen 17.4.1973 günü saat 14.00 de yapılacak sınavda kazananlar arasmdan yeteri kadar bayan eleman alınacaktır. Aşağıdaki şartlara haiz olanlann sınava girebilmeleri için nüfus cüzdanı, diploma ve 1 adet fotoğraf ile birlikte en geç 16.4.1973 günü mesal bitimine kadar Gayrettepe Yıldız Posta Caddesindeki Personel Servisimize şahsen müracaatlan ilan olunur. .ııııııııııııııııııiMMiıııııııııııııııımınmıııınımııımııııııııııııııııuııııııııııınuıııııııııuııııiHiı'iMiıııiıİ İLlN BÂYRAMPASA BELEDİYESt BASKANLIĞINDAIS maddesl sereğiace Asağıda dnslle miktarlan yazıü malzemeler 2490 sayüı kanunun 31 tncj kapalı zarf usuHI İle ihaleye çıkanlmıştır. No: îsin Eeyam Keşif Bedelj G. Temlnab Ihale raıihi Saat» 1) Kum, Çakü alımı 140.000. TL. 8.250. TL. 24.4.1973 15.00 2) Ocak Tası alımı 45.000. TL. 3.375. TL. 2İİ.1973 1) İhaleye fireceklerin: ' a) G. teminatlannın yatırımlan. b) 1973 yılı vizell Tlearet Odası belgesi. ' . c) Bu gibi işlen yaptığına dair tescilli belgest 2) Yeterlik belgesi için en son müracaat tarihlerl ftıale tarihlerinden üc eün evvel mUracaatların yapılması. (Tatil günleri hariç.) 3) Teklif zarflannı ihale saatlerinden bir saat 8nce Komisyona vermelerl. 4) tşlerin dosyalan her gtin mesal saatlerincte Pen îsleri MUdürlüğünde görülebilir , Posta v» telgrafla vftki gecikmeler nazan dikkate alınamaz. Keyfiyet Hân olunur. . . (Basın: 133532344) tstanbnl Telefon Başmüdürlüğü ŞARTLAR: 1 En az Ortaokul mezunu olmak. 2 Herhangi bir tahsil müessesesi ile ilişkisi olmamak. 3 18 yaşından küçük 35 yaşından büyük olmamak. 4 Gözle görülür vücutça bir sakatlığı olmamak. 5 Herhangi bir teşekktllde (Emekli Sandığına bağlı) çalışır veya çalışıp aynlmış oUnamak. 6 Şahsen müracaat etmiyenlerin dilekçelerine cevap verilmeyecektir. (Basın: 133482351) Ipsala Belediye Başkanlığından Belediyemizin fen îşleri kadrosunda ayiıklı veya söaieşmell olarak çalıştınlmak üzere bir mimar tnühendis veya inşaat mühendisi alınacaktır. Bu ise talip olanlann yapacaklan lşe karşılık almak lstedlkleıi aylık veya ücret miktan İle tercümeı hallerinl gösteren belgeye ekleyeeekleri fotoğraflan bir dilekçe ile 15 Nisan 1973 tarihine kadar Belediyemize göndermeieri rica ve ilSn olunur. (Basın: 133842345)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear