02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTVET 28 Ni.«an 1973 gttihat ve Terakki Fırkastnın üç büyükıerinI d e n biri olan Talât Paşa içın çe^itli söyien•tiler vardır. Birinci Dünya Sava^.nda. Osmanlı Devletinin son satirazamıanndan olan Talât Paşa, savaş içinde devletin kaderinde rcl oynarmş bir devlet adamıdır. Hıç kuşkusuz öteki Iki büyüğünden Enver ve Cemal Pasalardan Ittihat ve Terakki'nin, /amanın Koşulları içinde, daha başanhsıydı. Başarısı ne iç polıtikada ne de dış politikada Osnu,nU Devltti'nin Iehine sözü edilebilecek bir başarıdır: Biz, onun başarısını, Ittihatçıian Dir bütün haıınde Cumhuriyetten sonralara değin KOMİTACI fikir ve eylemlerle biraraya getirebilmesinde, yürütebilmesinde buluyoruz. Elbette Osmanh Devleti'ni kurtarabüecek bir yeteneği yuktu, nem Talât Paşa'nın hem de arkadaşla r ımn. Birinci Dünya Savaşının bir devamı olan Türkiye için Kurtuluş Savaşı; Osmanh Devleti'ni kurtarrnak amacı değil, Türk U.usunu kurtarmak amacı taşır ki bu büyitk başan da Jlustafa Kemal Pasa'nındır. tttihat ve Terakki Fırkası'nın bir büyük devlete dayanıp Almanlara Osmanh Devleti'ni kurtarma zihniyeti, zaten çıkar bir yol degildi. Bu yolun çıkar bir yol olmadıgı, son yülarda vazılan anılardan, ortaya çıkan yakın 'arihinıizle ilgili belgelerden anlaşılmaktadır. Almanlann hesabı ne Türkiye'ye yardım etmek, ne de Osmanh Devletini kurtartnaktı. Onlartn hesabı Ingiiizlerle kozlannı paylaşmak, tngilizlerder, önce Osmanlı Devletinin mirasına el KOymaktı. Aslında Birinci Dünya Savaşı'nda Türk Ordusu, (müttefiklerinin) uğradığı venilgrve de bütün olanaklardan yoksun olmasına Karşmuğramamıştı. Çanakkale'yi tngiJiz*er peçemediler. Doğuda da savaşın sonlarına dogru IrakSuriye cephesinde Almanlar yenildikten sonra ç ö küntü başladı. Almanya yenilince Osmanlı Devleti de yenik sayıldı. Böyle bir ortamda Ittihatçıların başanlı olması olanağı voktu. «Üç büyükler» rnemleketten k»çmak zoranda kaldılar. Uç büyükler yabancı ulkelerde öldükten sonra. Itühatçılar, KomitacüJc ıuhu ile (!) durmadan memleketin D0litikasır.da söz sahibi kendilerinin olduğunu iddia ettiler. Ta ki 1926' da Gazi'ye «suikast tertipleme»ye değin işi vardırdılar. Zaten Balkan Savaşı'ndsn sonra da iktitfan böyle bir suikast ve hüKümet darbesiyle alnuşlardı. BUtün Kurtuluş Savaşı boyunca Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa'nın yakasını bırakmak istemedi; ille yönetimı, Ordunun Komutaıüığını Mustafa Kemal den ahnak istiyordu. Üstelik Halife'nin damadıyciı. Büyük Olaylar ve gor iîşfcr DURUM Samim KOCAGÖZ Millet Meclisinde ondan yana dönecek ittıhatçıJar, hacılar, nocalar vardı eski ce örtülü öder.ek parası var; arzu buyurduğunuz parayı oradan alıp, sonra yerine koyamal mısınız''» diye sormuş. Talât Paşa «O. milletın parası, el sürerr.em!» karşılığını vermiş. Bu rivayet uydurma olsa da. doğru olmasa da Talât Paşa'nın yurtseverliğini ispatlayacak belçeler var elimizde. Örnegin, şu olay gerçekten önemlidir: O dönemde Türk Dili'nin on birinci yüzyilda yazılmış en büyük sözlügü bulunuyor: Dhanı Lugatit Türk. Yazan Kâşgarlı Mahmut; dünyadaki ilk Türk Dili bilimcisi. Eseri yüzyıllarm karanlığindan bulup çıkaran, bir kıtap h?.stası, kolleksiyoncu Ali Emiri Efendi. Kitabın önemini. değerini saptayan, Vefa Lisesi Arspça öğretmeni, KtLİSLl RİFAT HOCA. Bu büyük eserin tıpkı basımını yapmak, Türkiye'ye, dünyaya tanıtmak gerek. Ali Emiri Efendi, kitap konusunda çok kıskanç. Bir türlü kıtabı o zamanır. Maarif Nazareti'ne vermek istemiyor. Büyüklerin kendisine yalvarmasmı. l:endisinden kitabl istemesini bekliyor. Uzatmayalım: Maarif Nazjrırun aracılığı ile Talât Paşa, Ah Emiri Efendinin elini öperek kitabı alabiliyor. Kilisii Rifat da baskısını haarlayıp yaptırabiliyor Maarif Nazırhğının yardıraiyle. Türk Dilino büyük bir sözlüğü kazandırmak için o dönemde Talât Paşa'nın el öpmesi gerçekten ulusuna, ve ulusunun diline büyük sevgisini gösterir. Kaşgârlı Mahmut'un sözlügünün ortaya çıkması, sadece Türk Dünyasında defil, bütün dünyanın bilim çevrelerinde büyük bir olay olmuştur(l). însanın aklına bir soru geliyor: olmak, namuslu olmafc, bir vurriu yeter mi? Akhbaşında her yurttaç, dir. Kendisini bilen her yurttaş da musludur. Bir dsvlet adamı için, bir Yurtsever yönetmeye yurtsevercaten naparti için, Namusluluk Yetmiyor Öte j'andan Mustafa Kemal Pasa da biliyordu ki, Enver Paşa Anadolu'ya girer girmes;, bütün sakmcalar bir yana, ortaya bir senben kavgası çıkacaktı. Ingilizler'e, Yunanlılar'a karşı savaşı yitirme tehlikesi de görünüyordu. Yine Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa'nın Birinci Dünya Savaşmda Türk Orausunu. Sarıkamış'ta nasıl bozuk para gibi harcadığını, kumandanhk yeteneğinin sınırlannı da biüyordu. O dönemde bir subay için rütbe almak, savaş alanlanndaki yeteneğiyle ölçülürdü. Enver Paşa, yüzbaşılıktan damat olunca, Baskomutanlığa atlamış bir Pasaydı. Kurtuluş Ssvaşında ille Anadolu'ya (vatana bizmet için) geımek lsteyen bu Enver Paşa'ya Mustafa Kemal Paşa şöyle yazmıştı: «Yurda hiamet etmek istiyorsanız, Sovyeüer Bırliğinde kalıp, bize yardım sağlayınız. Yok flle Anadolu'ya gelmek istiyorsanız; geldiğinizde sizden Birinci Dünya Savaşının hesabını bu ulus soracaktır!» Ve Enver Paşa, Anadolu'ya gelemedi. Talât Pasa'dan söz edeeektik. Onun namuslu bir adam. olduğunu, Enver Paşa'nın da naır.uslu olduğunu yazarlar, söylerler. Namusluydular elbette. Buna Tarih de ulus da tanıktır. Yurtsevsrdiler; bundan da kuşkumuz yok. Anlatırlar; Talât Paşa. sadrazan>üği sırasında aylıklar çıkmamış, parasız kalrrus. Kâtibinden evinin masrafı için on llra ödünç istemis. Kâtibi parayı verirkeo, saskınlıiını aa ortaya koymuş: «Beyefendi, Paşa Hazretleri, arkanızda koskocaman bir kasa var. îçınde yüzbinler ya da yönetiei bir topluluk için «efendim, yurtseverdir. namusludur» demek. düppdüz h?.karet olmaz mı? Yönetim kurallanna bu erdemler girmez; zaten kuraüarm. sözü edümeyecek temeli sayılır.' Yör.etimde bilgili olmak, bilinçli olmaktan söz eailebilir. Yönetiei politikacılar için bilginin bilincin ötesinde de kimi jetenskler. erdemler olması gerek. İttihatçıları sadece ordu gücüne dayanma politikası başarısızlığa götürmüştür. Devletin çıkariarını iyı hesap etmeden çok acels savaşa eırme politikası basarısızlıga göiürmüsrür. Ordu da kendilerine yüz çevirince. Gazi'ye suıkaste değin eitmek inadı g:bi inatlar İttihatçıları başansızlığa, giderek idam sehpalarına değin götürmüştür. Aslmda içinde bulunduklsrı ortam çok nâzik bir ortamdı. Sadece yurtseverlik, namusluluk, onları kurtaramazdı. Hele hele «komitacı» inadının yönetimda, politikada yeri yoktur. Halka dayanmadan, zorbalıkla ancak dikta rejimleri, e=ki kıralhklar, şahlıklar, padişahlıklar ayakta durmuştur. PENCERE Cadı Kazanı •1971 Haziranında Gazi Eğitim Enstitüsünden mezun olan ve 28.91971 tarihinde de Midyat Lisesinde göreve başhyan stajyeı öğretmen Ahmet Orhan. gerek mesleğinde gösterdiği başarısıyla ve gerekse davranışlarıyla kısa, zamanda başta öğrenci velileri olmsk üzere Midyat halkı tarafından sevilen ve sayılan bir oğretmen olmuştur. Ancak kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen bir ihbar somıcunda MilU Eğitim Bakanhğı. öğretmen Ahmet Orhan hakkmda idarî soruşturma açtırmıştır. 1972 yılınm Haziran ayı sonlarında Midv^t'a soruşturmayı yürütmek üzere bir müfettiş gelmistir Öğretmen o sırada Midyat'ta bulunmadıiı için. müfettiş. okul müdürünün odasında ve müdüriin J;'anmda bazı öârencileri sorguya çekmis ve ayrıca b'.rkaç ögretmenin bügisine başvurduktsn sonrq Midyat'tan ayrılmıştır. Eylül 1972 tarihinde Bakanhk Midyat'a tekrar a\nı müfettişi «öndermiş öaretmeni sorguya çektirmiştir. Sorujturmayı jiirüten miifpttisin, Ahmet Orhan'a sorduğu başlıca sorular sunlar olmuştur: V Sınıfta öğrencilere sol prorjaganda yaptıfmız, onlara bir çanta dolusu kitap ve dergi dağıttığınız ve bu kitap v« dergileri geri vermeyen öğrencilere ba«kı yaptığınız iddia edıliyor. ne dersiniz? Bu dergiler sizin mi? 2> tlçede «solcu» diye tanınan kişilerle gezip dolaştıgımı iddia ediliyor, ne dersiniz? 3) Sınıfta NATO'yu. Amerika'yı kötülediğiniz, Türkiye'nin eeri kaldığından söz ettiğiniz iddia ediliyor. ne dersiniz? 4> Postahanede gizli» bir posta kutunuz olduğu ve şifreli mektuplar aldısınız iddia ediliyor, ne dersiniz? 5) Gazi Eğitimde okurken olaylara katıldıgınıı ve Sıkıyönetimde davanız olduğu iddia edilivor, ne dersiniz?. Müfettişin Midyat'tan aynlmasından sonra EKim 1973 tarihinde öğretmen Ahmet Orhan'ın staHerlik dirumu öğretmenler Kurulunda ele alınmış ve kunu KenCıSiDi başarılı bularak oybirHŞiyle stafyerHSinin Kalriırvmasıne karar vermiş ve durum Millî Eğitim Bakarlığına bildırilmiştir. Ancak öğretmenler Kurulunun oybirli?nyle eldığ? bu teklıf kararına rağmen. M.E.B. Müdürler Komisyonu ' İJL. 1973 tarihinde öğretmen Ahmet Orhan*uı stajyerUt auru. munun kaldınhnayarak görevine son verilmesinı sararlaştırmıştır. MUdürler Komisyonu karan şövleair: «Mardin Midyst Lisesi Türkçe ögretmenı Ahmet Orhan'ın stajyer olarak istenen derecede ve setalae çalışan ve gerekli davranışlan gösteren bir formasvona sahıp olmadığı hal ve hareketlerinde memunyetle bağd&şmayacaB durumlan tespit edildiği bu sebeple öğretmen olarak vapmakla mükellef bulunduğu kamu hizmetiaı sslâmetJe ve msksaâına uygun ve başarılı olarak yapamıyacağı aruaşıldığmdan...» Halka Dayanmalı Ittihat ve Terakki'nin fedaileri vardı. Fikir fedaileri deg;i, silâhla kelleyi koltuğa alanları. tttihat ve Terakki Fırkası, hiçbir vakit halka daj'alı bir Fırka olmamıştır. Tepeden inme bir fırkadır. Oysa en az yüz yıldan beri dünyada halka dayanan yönetim biçimleri, partiler belü halk yığınlanru temsil etmeye başiadı. Bir ulus, toptan halkın bir sınıfma dayanan yönetimi benimsiyor. ya da çeşitli sınıfları temsil eden partilerin yönetim içın çekismelerinin sonucu bir yönetime razı oluyor Bütün yukarıdan beri yazageldigimiz sözleri. olaylan düşünmemizin nedeni, Sapn Cumhurbaşkam Korutürk'ün Başbakanlık görevinl verdigi Naim Taiu'nun Başbakan o!.îrak Milliyet Gazetesine (12 Nisanda) verdiği ilk demeçtin «KaDor.ma, doktriner görüşlerle gerçekleşmezl» buyurrnuşlar. Doktrin denince, sadece sol doktrinler mi aklma gelir sayın Talu"nun. Yönetime halkın hangi sınıfı adma elkoyduğunu açıkça söyleyebilme cesaretini göstermelidir. Üreticinin elinden, üzümünü, buğdayım, pamuğunu kaça almıştır? Tüccara kaça satmışrır? Yukanda anlatılanlarla bu sözlerin ne ilişkisl var den«billr. Okurlarım bu ilişklyi k o layca bulac&klardır. (1) Geniş büjrl için bakımz: M. Ş Mahmnt, T. D. K. yayını. 1972 "BİR ADINIZ VAR SİZİN DE OKTAY AKBAL Evet Hayır nadolu'da bir çok köyün ilkokullarında çocukların «Atarürk kimdir.» sorusunu yanıtlayamadıklanndan söa etmiv tim geçenlerde. Çok ilgl uyandırdı o yazım. Bir çok mekrup geldi, kimi üzüntülü, kimi kızgın... «Ne demek efendim, Atatürk'ü bilmemek mümkün müdür, her yerde heykelleri, büstleri, okul kitaplannda resimleri var. Radyolar, gazeteler, ögretnıenler hep Atatürk, Atatürk der durur, öyleyse nasıl bilmezler Atatürk^ü? Köpürdüler, kırdılar, hatta bazı tutucu gazetelerin açıkgöz yazarlan üstüme üstüme de geldiler. Yalandır, böyle şey olmaz dedüer. Üzülenler de vardı mektuplarla dert döken, «Bu bir ?ey mi, öyle yerler var ki TUrkiye'de daha padişahhk yönetimlnde yaşadığımız sanılıyor» diye...  Geçen akşam TV. seyrediyoruz. 23 Nisan törenleri var ekranda. Spikerin sesi durmadan Atatürk, Atatürk, 23 Nisan 23 Nisan, deyip duruyor. Bir takım manzumeler okuyor, abuk sabuk. Nenin nesidir, kim yazmıştır, ne anlama gelir, kulak kabartıp dinlerseniz şaşar kahrsıruz! Neyse o gürültü patırdı arasında bu şiire benzer sözler kaynayıp gidiyor anlasılmıyor. Bir ara kulak kabarttım, «Vatani, hamasi» bir şiir, Sakarya'lar, Dumlupınar'lar, derken Kunuri'ler, Pusan'lar? Nerde Sakarya, nerde Kunuri? Bir benzeyiş var mı'ârada? Türk bağımsızhtınm ÖMm kahm savaşını rercHğimlz yer S a * « 7 » , T ü ı * • yengiEinin başlangıç noktası Dumlupınar, istilâcı ordulan donanmalan durdurdugumuz bir ad, Çanakkale... Ya Kunuri, Pusan? Yanyana getirilir mi bu adlar? Böyle bir seye kalkışmak herşeyden önce Atatürk'ü, Sakaryaiann, Çanakkaleierin şehitlerini, gazilerinl incitmek, küçültmek değil midir? Kunuri, Pusan Güney Kore'de bir takım yer adlandır. Bir zaler Rdı değüdir Kunuri, Pusan... Biıim birliklerimiz buralarda geçen çarpışmalarda yiğitUk gösterdiler, Birle?miş Milletler birlikleri çekildigi halde bis direndik, dayandık, kırudık, düşmanı da kırdık geçirdik. Ama sonunda yengi düşmana kaldı. Çünkü bugünkü savaşlarda bir noktada düşmanı alt etmek yetmez, tümüyle kazanmak gerekir yengiyi? Birleşmiş Milletİer ordusu, yani Yunanlısıyle, tngiliziyle, Amerikalısıyle, Fransızıyle, Füipinlisiyle, bilroem nesiyle tam bir yengiye ulaşamadı Kore'de. Sonunda sllâh bıralaşması yapıldı, kimin kazandığı kimin yenildiği de pek anlaşılmadı. Yalnız Türk askerleri giriştikleri her çarpışmada yiğiülk göstererek ün kazandüar, babalarmın, dedelerinln, atalarırun savaşçüıkJannı sürdürdüklerini dosta düşmana Ispat ettiler... Ama blr Kunuri, hiç bir zaman Sakarja, Inönü. Çanakkale değildir, bu adlan yanyana getirmek saygısızca bir iştir. Neyse, konu bu degil, Atatürk'ü tanıvıp tanımamak... Bir çocuk vardı bizimle birlikte TV'deki programı izleyen. Kentımizin en seçkin bir semtinin ilkokulunda, üçüncü sınıfta. O gün gördüm onu okuluyla semt caddelerinden geçerken, elinde balonuyla. TV'de «Atatürk, Atatürk sesleri, resimleri o denh çoktu ki!. Birden sordum: «Sen biliyor musun kim Atatürk?» Durdu düşündü: .Mustafa Kemal» dedi. «Peki ama, kim bu Mustafa Kemal Atatürk? Ne yapmış? Niye bu kadar çok admdan söz ediyorlar?.» Durdu durdu durdu. Tek söz etmedi. Ama tek söz!... fşte Istanbul'un en seçkin bir semtinde, öğrenim görmüs bir ana babanm çocuğu bilmiyor Atatürk kimdir, nedir, ne yapmıştır? Uzağa gitmeye gerek var mı? Istanbul'daki bilmezse Anadolu'nun o uzak köylerindeki nerden bilsin, neden bilsin, nasıl bilsin? O mektupta «Atatürk kimdir?» sorusruna «Futbolcudur» yanıtmı aldığını söylüyordu bir ilkokul müdürü. İnanmamıslardı bir takım kimseler, yazılar yazmıslardı. Evet. gerçek ortadadır. Atatürk bir ad olarak ayaktadır, yaşamaktadır bir heykel. bir soğuk büst olarak. Bana çatan o açıkgöz yazarcıklara da sorsam bilmezler. bilmezlikten gelirler Atatürk'ün gerçek anlanunı. Atatürk'ün devrimci yönü yok edilecek. Atatürk'ün ulusal bağımsızlık önderliği yozlastınlacak, Atstürk'ün <bedhahlar» «iç ve dış düşmanlar» adını verdiği kişiler kapalı ya da açık yollarla yöntemlerle bir kum ad olarak belletecekler Atatürk'ü... Atatürk Atatürk Atatürk!... Sonra da onun yengilerini Kunuriierle eş tutacaklar, böyle manzumeler yazdınp. radyolarda TVlerde okutacaklar. Türk çocuklanna onu gerçek büyüklüğü ile değil, yarattıgı devrimci Türkiye Cumhuriyetiyle değil. Türk halkına verdifi temel uygarlık ilkeleriyle değil, bambaska, lemelinden kopanlmış, bozulmuş, değistirilmiş, anlamsızlaştırılmış bir takım yanlış sözlerle, yalan öykü. lerle tanıtacakîar. Bir kuru ad o kadar... Hani ne demişü bir şiirfaıde Aziz Nesin dostumuz: tAtam Atam derler ama Bir adınız var sizin de«.» Öyle işte, öyle.. ürk »anatının en eski örneklerinin, tarihimizin oluşum kökleri Uzerinde bulunacağı pek doğal bir gerçektir. Günümüze değin «ürdürülen ar keolojik ve tarihsel araştırmalar Orta Asya'nın insanhğın en eski uygarlık beşiklerinden biri olduğu gerçeğini doğrulamaktadır. Altayların ve Güney Sibirya'nm arkeolojik değeri 17. y ü ı yıl sonu ile 18. yüzyıl başlarından beri biliniyordu. Çar 1. Petro Sibirya kurganlanndan çıka rılmıs değerli bir eşya koleksiyonu edinmiş; Moskova ve Leningrad müzelerinde Altay dajt larından getirilen Hun atlarının koşumları sergilenmisti. Türk Sanatı Kaynağında Araştırmalar O. ASYA'DA ARALIKSIZ SÜRDÜT RÜLEN ARKEOLOJİ ÇALIŞMALARI, TÜRK SANATININ KÖKLERİ ÜZERLNE YENİ AÇIKLIKLAR GETİRMEKTEDİR; Ahmet KÖKSAL yet nmrları içinde bulundujundan, çoğunlukla bu ülkenln ar> keolog ve sanat tarihçilerl tara fından incelenmektedir. Hunlardan kılma birçok tanat yapıtı ve esyalarla, buzlar için de binlerce yıldır bozulmayan insan ve at kalıntıları Leningrat Hermitaj ve Moskova müzelerine taşınarak sergilenmiştir. Bu çalışmalar 1925 yılında Kozloff'un bugünkü Moğolistanda Selenga ırmagı yakınmda NoinUla'da kazılarda açtığı kur ganlardan çıkarılan bulgular, ar keolog Grieznov'un 1927 yılında Ursula ırmağı kıyısında Şibe • • • 'TÖB DER (Tüm öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) dergisinden aldığun yukandaki olky sonucunda büyük tepki uyandırmış, Midyatlnar 16C imzah bir dilekçeyle Bakanlığa başvurmuşlar. haksız Kar»nn Kaldınlmasmı istemişler. CHP DP AP tlçe Baskanla.ı da ortak imralı bir telprafla bu dllege katılmışlar. Ne <rar <d bir işe yaramamış. öğretmen Ankara"va dönnıüs ve <? aramaya başlamış. Bu olay öğretmene kıvım rnekanamasında bir ayn çarkın işlediğini de Röstermektedir. Bakanlığın müfettişi bir lise öftretmenine: Solcularla geziyor musunuz? diye sorabiliyor. öteki sorulara da baktığımız zaman bir cadı kazanı kaynatıldığmı, ortaçağdaki gibi büyücü avına çıkıl(tığını anlıyoruz. Bir Bakanhk Müfettiji bir lise öjretmenine: Postahanede «gizli» bir posta kutunuz var mı? diye «orabilir mi? Solculugun anayasal bir hak olduğunu bilmiyor mu Bakanlık Müfettişi? Anayasa'nın 17'nci maddesinde «Herkes haberleşme hürriyetine «ahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır» dendiğinl bilmiyor muî öğretmeni görevden uzaklaştiTacak yerde bu müfettiş hakkında kovuşturma yapmak gerekmiyor mu? Midyat'taki olay tek tfeğildir. Son TÖB DER dergisi baştan aşağıya böylesine kıyım hikâyeieriyle dolu. «İnsan haklarına dayalı millî, demokratik, layik cumhuriyet» te bu tür olaylara yer var mıdır? Eğer olağan düzene geçiş isteniyorsa, Anayasaya aykırı öğretmen kıyımıyla mı geeüecefe? » * > ^ öğretmene dösmınlığın tonu gelmiyor, bn gidişte de • ' gelmeyecek. Bu yazıda biz, ortaçağ kafasının Milli Eğitim Bakanlığının bazı çevrelerine naııl yerlesüğinl bir daha göstermek İstedik. İlk Araştırmalar Rus arkeologlannın çalışmaları 1865 yılında Orta Asya'dı Berel ve Katand'a kurganlanm bulan Avusturyah Wilhelm RadAltay daglarında ilk arkeololoff'un kazılannı bütünleyen bir jik kazıları 1865 yılında Avusdoğrultuda ilerlemiştir. Güney turyalı "Wilhelm Radloff yapSibiryada Dogu Altay eteklerruştı. Güney Altaydaki içi don rindeki Pazırık bölgesinde 1924 muş Berel ve Katand'a kurganl a n m balan Avusturyalt bflim:. TgtiftiMU batenan » ' D o M ' arkeologlan Grieznov İle Rudenadamı, Berel bozkırındakl kurçıkardığı mumyalanmış cesetko'nun ortak yönetiminde 1929* ganda bulduğu on altı at kalınler, at koşum takımları, tahta tısını, çok süslü koşum takımla da girişilen Hun kurganlarının uzerinde ince altın kaplama ile rı, kürk giyecekler, lpek Jcuaçılmasına Ikinci Dünya Savayapılmıs süs eşyalanyle çok yamaşlarını gün ışığma çıkarmısşı yüzünden ara verilmişti. 1947kın benzerlikler, ortak yönler tı. Bunların sonradan yapılan 1948 yıllarında Rudenko'nun bu taşımaktaydı. Böylece Hun göçe araştırmalarla bütünlenen üsbölgede başladığı kazılar 1948 be sanatının ortak yönleri, özel lup benıerlikleri, ortak yönleve 1949 vıMarında da sürdürüllikleri ile motif geleneklerinin ri ile Türk göçebe bozkır sanadü. Pazınk'ta Rudenko'nun açilk belirtileri aydınlanmıs olutının ilk örnekleri olduğu anlatığı M.Ö IV ve III. yüzyıla ait yordu. jılmıştır. Türk soyunun ilk göçebe imkırk kadaı kurganda bulunar. Orta Asya'nın uygarlık kayna j ı n ı ilgi duyan öncülerden biri de Isveçü gezgin ve bilgin Sven Hedin (18651952) olmustur. İlk kez 18941897 yıllarmda ve sonraki yıllarda uzun süre Çin Türkistanı ile Tibeti dolaMerhum Hacı Mehmet Tevfik ve merhum» Nesime hanımın çan Hedin, bu gezilerinde Tak kızlan, merhum Ibrahim Paşanın geüni, merhum Abbas Kavalamakan çölünü, Lop • Nor bölgesini ve yataklarını, Larfakh, lalmuı eşi, îbrahim Kavalalı, Hami Kavalalı, Altın Kavalalının İndus ve Satlee kaynaklannı, anneleri, Can ve Rita Kavalalının kayınvalideleri, Nüüfer ve Transhimalaya'yı inceledi. GeAtillâ Kavalalının babaanneleri zf gözlemlerini Durch Asiens paratorluğunu kuran, Çinlilerin cHiungNu» dediği Hunlar, M. ö . VI. yüzvıldan M.S.l. yüzyıla kadar Çin Seddi ile Batı Türkis tan arasında egemenlik kurmus lardı. Hun kurganlanndan çıkarılan çeşitli eşyalarda, süslemelerde, heykelciklerde çoğu hayvan biçimlerini ışleyen dogacı bir sanat görüçü, bir anlatım zenginüği, çok usta bir çizgicilik ve biçim anlayışı ile eşyanın biçimine sığdırılan bir üsluplaştırma ve deformasyon görülmektedir. Pazınk kurganlarında mumyalanmış İnsan govdeleri üzerindeki döğmelerde üs luplanmış kıvrak, hareketli «ha yali yaratık» figürleri bulunmaktadır. Hun bozkır sanatı, Sanat Tarihimizin kaynağını ve başlangıg dönemini teşkil eder. Bu yapıtlarda eski Türk topluluklarırun • erken dönemine ait kalıplaşan ve yüzyıllarca uzayan motif gelenekleri beliriyordu. Oğuz, Avar, ÎÇrrgızrKajak, Karakaipak, Çu vaş, Türkraen gibi birçok Tüık boylan bu sanatın motif kalıplarını yüzyülar boyu sürdürerek, geieneksei sanat davranışlan çerçevesinde geliştirdiler. îran yaylasından Mezopotamya, Anadolu, Avrupa, Afrikaya kadar çok geniş bir alana bu motif geleneğinin ömekleri serpilmiştir. Altın Kaplamacılık Orta Asyada araiıksız sürdürülen arkeoloji çalışmalan Türk sanatının kökleri uzerinde yeni açıklıklar getirmektedir. Bunlar arasında özellıkle Kazaklstan başkenti Almatı (AlmaAta) yakınmdaki Esik kasabasında yapılan ve 1970 yılında bilim dünyasına açıklanan buluntular önem taşımaktadır. Kazaklstan Büimler Akademisi, Tarüı Arkeoloji • Etnografya bölümü müdürü Kemal Akisoğlu başkanlıgındaki kurulun Almatı kentinin 50 km. yakınında Esik yakınlannda yaptığı kazılarda çıkarüan yağmalanmamış zengin bir kurgan çok ilgi çekicidir. Burada dört bine yakın altın eşya ile üzeri baştanbaşa altın plâkalar ve aplikasyonla kaplanmış genç bir adamın cesedi bulunmuştur (Altın Elbiseli Adam). M. O. VIV. yüzyüda yapüdığı aninaian ou kurganda bulunanlar, Hun sanaü çerçevesinı geniş» letmekte, birçok yeni gerçeklere ışık tutmaktadır. Kazakistanda Kazak arkeologlannın yönettiği bu yeni kazılardan çıkan sonuçlara göre, bu döneroe ait bul gulann birçoğu ince bir altın tabaka ile kaplanmaktadır. En erken dönem Tîirk mezarlan üzeri ne tamamlayıcı bilgiler getiren Esik kurgarundan çıkan bir gümüş kepçe uzerinde gözlemlenen yinni alü harfli yazının, Göktürk yazasının en eski örneği olusu önemli bir buluş sayılmaktadır. (1) Yaton yıllarda bazı Macar bilim adamlan da Avar topluluklannın eşyalan uzerinde Orhun yazılanna rastlamışlardır. Son yirmi beş yılda Orta Asya"nın ıssız bölgelerinde, uzak dağ eteklerinde, ırmak kıyılannda yoğunlaşan kazılarda açılan yeni kurg^nlar, eski Türk naezarları sanat tarihimizin kaynağına yeni katkılar getirmektedir. Böylelikle atalanmızm üygurlarflan, Goktürklerden daha önceleri çok özgün oir sanat beğenisi ile yeteneğine sahip olduklan anlasılmaktadır. Birkaç yıl önce Orta Asya'da bir inceleme gezisi yapan bilim adamlanmızdan Nejat Diyarbekirli, bu konuda derledigi bilgilen flkin, «Türk Sanat Tarihl Araştırma ve încelemeleri» derglsinde yayımlamıştı (1969). Bu kez önceki lncelemesini genişleteTek, bol resim ve fotofraflar ekliyerek • «Hun San&tı» adıyle yayımlanan kitabı ise yukanda degindiğimiz boşluğu gidermeye ça lışan bir belge nitenğtndedir. (1) Nejat Diyarbektrtl, Hnn Sanatı, Milli Eğitim Bakanlığı yaymlan, 1912 st. 189. V E F A T Milli Piyongo ÇEKİLİYOR BİR BİLETLE ŞANSINIZA YARDIMCI OLUNUZ Wüstens, 1899 (Asya Çöllvinde), Im Herzen von Asien, 1903 (Asyanm Göbeğindei adlı kitaplarında toplayan îsveçli bilgin, bilim ve sanat dünyasımn ilgisini Asya bozkırlanna çekti. Bu çalışmaların ardından iki Alman bilgini, Von le Coq ile Grünwedel Doğu Türkistanda Uygurlara ait birçok sanat yapıtları ortaya çıkarmıs, bunları inceleyen yayımlar yapmıslardır. Grünwedel. «Gandhara. Kutça, Turfan. (Leipzig, 1925) adlı kitabında Orta Asya'nın Ta rım bölgesindeki Kandhar, Turfan, Kuca, Kızıl. Kumtara, Kınş gibi Uyeur kentlerinde inceleme ler yaptığı birçok Manastır ve tapınaklann duvar ve tavanlarındaki bezeklik denilen boyali duvar resimlerini biiim dünyasına tanıtmıştır. ŞERiFE KAVALALI 27 Nisan Cuma günü Hakkm Rahmetine kavusmuştur. Cenazesi 28 Nisan Cumartesi günü Şişli Camiinden öğle namazını müteakip ebedi istirahatgâhına tevdı edilecektir. Allah rahmet eylesin. EVLÂTLARI NOT: Çelenk yollanmaması rica olunur. (Hâncılık: 1967) 2995 ÜZAKYOL GÜVERTE ZABITI VE ÜZAKYOL MAKİNE VÂRDİYA MÜHENDİSİ ALINACAKTIR Teşekkülümüz f»emi!erinde üzakyol Güverte Zabiti ve üzakyol Makine Vardiya Mühendisi olarak vazifelendiriimek üzere, Üzakyol Güverte Zabiti ve üzakyol Makine Vardiya Mühendisi ehliyet belgesîni haiz elemanlar ahnacaktır. Tayin olunacaklara verilecek ücret tatminkftr olup, aynca çeşitli sosyal haklar sağlanacaktır. tlgilenenlerin tahsfl, ehliyet belgesi ve bir dilekçe ile birlikte Tesekkülümüzün tst. Fındıklı Meclisi Mebusan Caddesi No: 35 de Persone! Müdürlügüne ?3hsen müracaatlan rica olunur. NOT: Yüksek Denizcilik Okulu mezunlarına öncelik tanınacaktır. D.B. DENtZ NAKLtTATI TJ\.Ş. G E N E l MÜDÜRLÜĞÖ (Basın: 144842969) Macar bilginîerîn Kakacs bu konuya iki önemli yazı ile katılmış, Laufer de Türkistan'da bulunan on iki hayvan takvimini gösteren bir halıyı tasvir etmiştir. 1931 yılında Fin bilgini Appelgr Kivalo, cEski Altay Sa nat Armağanları» adlı yapıtında Altaylardaki Türklerin bıraktığı sanat eserlerinin resimlerini yayımlarfı. Eu ilk araştırmalar Szellikle Doğu Türkistan üzerine olup, daha öceki çağlann sanat yapıtlarını henüz aydınlığa çıkarmıyordu. Oysa Türk sanatınm en eski dönemlerine ait yapıtlar Mançuryadan Macaristana kadar uzayan çok geniş alanlara yayılmaktadır. Bu toprakların büyük bölümü günümüzde Sov KARAMÜRSEL BELEDIYE BAŞKANL1ĞINDAN 1 Belediyemize ait Halk Bankaa 2 nci kısım lojman inşaatınm 2490 sayılı kanuna göre kapalı zarf usulü üe eksiltmesine talipli çıkmamıştır. 2 Adı geçen inşaatın 2 nci sefer ihalesi 93.1973 günü saat lTde Encümen huzurunda yapılacaktır. 3 Keşjf bedeli 285,158,77 lira olup • 7,5 geçici teminati 21387.00 ' » TL. 4 Şartnamesi mesaj saaüerinde fen işlerinde görülür. (Basın: 14186) 2978 YİNE MİLYONLAR, . YİNE YÜZBİNLER, YİNE ONBİNLER BİLET ALANLARIN OLACAKTIR. GÜMRÜK VE TEKEL BAKANLIĞI MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞİ YARISMA SINAVI 1 Açık bulunan MUfettiş Muavinliklerl için 6 Haziran günü baslamak üzere yarışma smavı yapılacaktır. 2 Devlet Memurlan Kanununun 48 irıci maddesîndeki sartlan taşıyıp smav cününde 30 yaşını bitirmemiş bulunan ve askerlik görevini yapmı? veya ertelenmtş olanlardan Hukuk, tktisat, Siyasal Bilgiler. ODTÜ. îdarf tlimler ve Atatürk Üniversitesi îçletme Pakülteleriyle tktisadl ve Tlcarl tlimler Pakülte ve Akademflerini veya bunlara eslt yabancı okullan bitirenler bu smava girebilecektir. 3 Müfetti? MtıavinHiHne alınanlar, stajlarmı bitirip Müfettişliğe atandıktan sonra inceleme yapmak üzere yabancı ülkelere gfinderilecektir. 4 Aranan belgeler ile smav konulan için Ankara. îstanbu) ve îzmir'rieki Bakanhk Teftis Kurullarma başvuruîman ve istenilen belıtelerin noksansi"; olarak en geç 28 Mayıs 1973 gününe kadar Ankara'da Teftis Kurulu Başkanhtında bulunacak sekilde gönderilmesi gerekir. (Basın: 135362979) 1973 9 Müym 28 Bio Lira 1M1Y0N URA BÜYÜK İKRAMİYE ŞANSINIZ AÇIK OLSUN. (Basm: 14X46) 3986 TOPLAM İKRAMİYE: Gülsen ve tlhan Ulusan, kızlan MELTEM'in doğumunu dost ve hısımlarma müjdelerler. Ist. . Güzelbahçe 26.4.1973 ÇANAKKALE İL DAİMİ KOMİSYONU BASKANLlGlNDAN Çanakkalenln Kemalpaşa mahailes) Matbaa Sokaktaki Ö Basımevı oinası makina ve alâti sabiteleriyle 3 Marın 1713 Persembe günü saat 15.00'de Komısvon ouzurunda 249ü sayıb kanunun 31. maddesı uyarınca tdraya vertlecektlT ?ıihk muhammen kira bedeU ylrmı dörtbln Hrs OIUTJ eeçtci temtnsö Dts «ekizyüz TL.dır. Tekltf mektupiannın Ihaie saatlnden ott saat evvel KoBilsyona vertlmesi lazımdır Şartnamesi mesai saatlennde Komlsyoo kalemtade KÖrulebilir. (Basın (Cumhuriyet: 3004)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear