17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 22 Nisan 1973 . .FETTAH'IM MAHlüM PtY^Sİ & T N V İ H A M M 3İAD VAfc, Szfriift ATİAfcA cNlıVug... TOPLUM to BMKAr^APlM İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 5 ÇIKAN BÖLÜMÜN ÖZETİ Isyerindeki yenl ealımna odanna girdigtade, firip bir korfcn kaplar içini. OıtoB ya da yıkıcı olavUrdan önee daynlan boslutn duyar.. önsezisine kesin inaneı vardır t o ı , bnnnn hiçbir şeye çare olmadığını 4a bllir: «Oyaa, ÖDiezinj bsns k*rnnma duygusu diye verilmis olsaydı, eelik katsyı, beni bu odaya getiren raudürün yanınd3 acardım» diye düşflnör. Aflında yasara bir rastlantılar dizisidir ooa g*re... Olaylarsa hızla gelijir, giriftleşir, başkalanm da kapsar. Bütiin olanUrı blrfcirine bafh sörflr. Artık her gfln sorguya çeklleeektir. Öldürulmesi olasılıgını be doğa ile geleeek olan ölçüsfindc «ayar. 1leri Isteklere bajLanmayan, »esıizdurSSHi bir kifi ohışunu eleatirir. «ögrencilik günlerine dalar. Kitaptardan beğendiği bSUmleri ve şlirlerl nct edip «onra satır, kelime re harflerin yeric] değistirerek şaşırtıci seyler ortaya çıkarifi gelir akluıa. Bir keresindc dilbilgisi kitabından «Sevmefc» (filiııin biitün çtkimlerini gösterea bölBmü kesip duvara Mtığuu hatırlar. Bir ara. gene sorguya takılır aklı: «Okulda öğrendiğim Francucayı Uerleteeydim bugüne kadar öldürülmüstüm» der. 33 YIL SONRA KÖY ENSTlTÜLERl Mahmut MAKAL'ın incelemesi Evlenmeyi düşünmüyor dellldim, ama !leriye bırakıyordum. Kazandığım paranın azlığı değildi bu ertelemenin nedeni; bir yabanilik buluyordum kendimd"e. Daha çalışma yerin« gereğince aİLşamamış bir adam, bırdenbire evlenirse, evini yadırgamaz mı diye düşünuyordura. Gerçi «ska benzcr duyguların tümden yabancısı değildim, okulda iken sınıf arkadaşlanmrfan bir kıza böyle bir yakınlık duymuştura. O zaır.an daha mı yürekliydim ne, hemen evlenmek lstemiştim onunla. Bir gün okuldan yurda doğru giderken birden kararımı verdim, geri döndüm, onu görürsem «öyliyecektim kendisiyle evlenmek istediğimi. Göreceğiml ummuyordum hiç de, ama göröMm. Yanııula biri kız, biri erkek, ikl arkadaşı vardı. Uzaktan parmağımla yanıma çagırdım. Geldi. Yanımızdan gejen otobüsler» sert sert bakarak: Benimle evlenir miıinT diy» »ordum. Hiç sa^usnadı. .Bjçlki benirt^ jıy beklçnme. Tanı rıas Hlç unutmam, dudağmın bir ucu, sağ ucu Mraz aıagı düfük gibiydi. Ho» ama. Batbayağı, dedim. Büdijtn fibl... t v lattmck... evlenmek yok ımı canıtnT Haflf bir korku dalgılandı yüründa. Vaaar... dedi. Oülümsemek lstiyordu. Ben rfurdum bir türe. Artık dudaiımn ucuna bakmıyordum, hiçbir y*r« bakmıyordum. Bafka »eyler geçlyordu aklımdan. Ayakkabılarınu tamire vermlştim, onu alayım diy* dütünüyordum. öyletin* flgisizdlm. Bugün de aynı öz, kurtuluş yoludur.. 1946da baflar kapaıus öyküsü. Demokrası gelml?, köylere okul yapunı ve ögretmen yetiçtirilmesi ışi demokrat kesilen poliUkacı ve onlara baglı çıkar çevrelerinin gözünü korkutmuş tur. Sonuç ulusa yararlı olacak sa da, ola kl, onlara zararlı ola caktır. Bu yüzden Meclis içinde bir kazan kaynatılmaya başlandı. Ve Kâzım Karabekir, Şemsettın Cünaltay, Feridun Fıkri Düşünsel, Hasanoglan KÖy Enstitüsünü ziyaret ederek kapa nışa neden aramaya basladılar. Zaten kulaklan da doludur. Karabekir söze girdi bir öğrenci k&rşismda: •>r. *" «Stiylc bakalım sü» tlıcift Oku tuforlar mı? N»duruyorsua, sizc TUrk tarihi okutuyorlar mı?» «Toplandık baş çiftçinin Ataturk'Un «esine!.» Bu marş söyleniyordu, Ziraat Marçı. Atatürk'ün adı geçer geç mez bir el içaretiyle durduruldu, nedense. Bundan sonra yük sek kısım öfrencilerinden Çakar kendi bestelerini çaldı piyanoda. Hele halk havalanndan meydana getirilen süit dinlenir ken Günaltay kendinı tutamadı: «Görüyorum, yazma, besteleme, çalma kabiliyetleri mUkemmel bu çocuklann. Neden kalkar bo yuca frenk yazarlannı okutur, frenk eserlerinl okuturlar bun lara?» dedi. Karabekir: «Sizin Hakkı Ton puç için bir marşıruz vamuş, bir de onu söyleyin bakalım'» dedi. Ortalık ıssızlaçrverdi. Kim se böyle bir marş hatırlanuyordu. O sürdUrdü konuşmasını: «Canım, içinde köylü efendinız falan varmış » <Haaa!» dedi müdür, «Ziraat Marşı... Çocuklar, baalayın.» «Sürer eker biçerir, gUvenip öt«sıne.» «Milletin her kazancı milletin kesesine.» Fasa: «Doğacak büyuk tehlikeler düsünülerek bu mektepler toptan kapatılmak Uzeredir. Biz Âli Meclisin temsilcisi olarak buraya son tahkikatı yapmaya geldik. Demek oluyor ki, bu mekteplerin kaderi, ?u masa baçında yapacağım konusmalarda edindiğim intibaa baglı.» Orada bulunan tlköğretim Şu be Müdlirü Ferit Bayır: «Muhterem efendim, acaip buyrulan bu kurumlarda kanun ve yönetmelikler çerçevesinde egitim öğretim yapilmaktadır. Bu okullar Batı kopyası değildir. Kendi gerçeklerimizden hareket edilerek meydana getirilmiş bize göre kurumlardır.. Mılli duygu ve tarih kültürünü gerçe'ç anlamıyle ancak buralar vermektedir.» Şemsettin Günaltay: «Peki ya Trabzon'daki hadise ye ne buyrulur? Orada talebelerin gayri millî bir piyes temtil ettlgi, hadise çıktığı yalan mı?» «Yalan değil. yanlış efendim. Müfettiş piyesi temsil edilmi?, kaymakam bunu hükümet adam larmı küçük düşürücü bulmu?, yansmda durdurmak istemiş, seyirci razı olmamıs. Jandarma polis çağnîmı?. Durum incelendl. BMtitüce i$lenmiş bir hata yok. MUlkıye Muiettişlerinin raporu kaymakamın aleyhinde..» Karabekir: «Bir de şu var: Talebeler bep köyden alındığı için köy şehir, zengin fakir ayrüıgı yaratılarak yetiatiriliyorlarmıa. En büyük tehlike burada.» Ferit Bayır: «Bu da yersiz bir endişe efen dırn. Enstitülerın araaa, kor kunç aekilde mevcut koy şehir farkmı ortadan kaldırmak. Ötekı ögretmen okullannda yetişenler bu fark yüzünden köylere gitmek istemiyorlar. Köyü köjün içirden aldıklarımızla kı mıldatmaya şartlar zorluyor bizi. Hadikodular, endişeler, köyiin uyanmasmı, memleket bütününün refaha kavuşmasını çıkarına aykın gören kaynaklardan geliyor.» Ferıdun Fikri: «Ben cemıyetımizin kıymetlerine aykın taraflar görüyorum yapılanlarda...» Enstitü mUdurU ayağa kalktı: «Enstitüler, yurdumuzun özel llklerine göre tesbit edilmis 35 illik kejimler ortasında kurulmuştur efendim. Buralardan ögrenci alır, yetiştirir, oralara öf retmen verir. En ileri egitim ilkelerini uygularlar. Çalış.vnaları kırtasiyecillk tempolarına uymaz. Okuı yapımı, toprak ayırma işlerinde geri kalanlar oluyor, türlü yönlerden rahatı kaçanlar oluyor. Geçenlerde bir öfretmen kajmakama başvuruyor. Boş oldugu halde ilgilanmi Biraz daha bekledikten sonra: Allahaısmarladık, dedim. Yüzüme bakakalraıjtı. Güle güle, dedi. Bunu derken, başını <Sen bilirsin!» anla> mına yana eğdi. Ben de arkamı döndüm, yürüdUm. Bu olayın, üzerirade cok yıkıcı bir etkisi olacağını sanıyordum, olmadı. Ama Gaz Sobalan Ortaklı^ı'nda çalışırken de evlenmeyi uzak bir tasarı olarak görmemde bunun payı vardır elbet. Eğer ara vermeseydim, bende evlenme tcklif etmek alışkanlığı yer edebilirdi, bundan korkmuştum. Çünkü çok rahat konuşmuştum. Bütün rahat işleri severim. Evlenişimi daha sonra anlatacağım; evlenme. den önce başka bir kadınla başlayan ve halt süren serüvenimi de. Benim «İthal Ambarları v« Ulus lararası Elektronik Birliği Kurumu.nda, bir çar. şamba günü, çelik kaıayı açmamla, baılayan olaylar dizisi içinde onlarm da istemeden bir yerleıi olâtü Çütikü. İmsn?m <3erSi tltiz oluru otoan, yal. nız kendisi için yaşHvamıyor. Şu anda, tanıdığıtn wyid» ttınmaıltflım btTİairu a»yle ya da böyle d>*/* ranmasından benim başıma nelerin gelecegi belli olmaz. Hiç haberim yokken bir başkasının yaptıgı, hem de haberl olmadan yaptıgı bir iften ötürO, benim yafaytfunda değişiklıkler olması, olabilmesi gtrçi «açma görünür ama, genel olarak yaşamda tuUrhhk aramak daha saçma dfğil midir? Katıldığı mır, içinde bilinçle rol aldığımız olayların sonuçları değildir sa^ırtıeı olan. Ismim sıfat, tıfatın zarf olmatıdır. Sözgeliıl yağmura da, yağmurdur deyip geçcmeyiz: yerin*, zamanına göre deği|lr yagmurun a* olduju. (Dertmı var) yor, «Tann gel» «J'yo ögretmen kaybedecek günü olmadığını söylüyor. «Kh, yartn dedik ya» diye kesip atıyor kaymakam. Bunun üstüne ögretmen, «Affedersiniz kaymakam bey, TUrkiye Cumhuriyeti kanunlan içinde bangısinde (Yarın gel) vardır? deyiverince kıyamet kopuyor...» (1) O giinkü konufmalar böylece uzar gider. Ama berikiler kararlarını vermişlerdir, oraya git meleri usul yönündendir. Sonra başta Işaret ettifimiz gibi, 5129 sayıh yasa 4.9.194Tde kabul edilerek Köy Enstitülerinin adı de ğiştirilmemekle birlikte her şeyi değiştirildi. Bir adları kalmıştı, onlan da 77.1.1964'de çıkan 6234 sayıh yasayla değiştirdüer. r yümda, plana gSre bütün köyler saglık kontrolüne altnmiş olacaktı. Köy kümelerinin ortalarma yapüan bolge okullan yo luyla köy çocuklanna sekiz yıl lık ögretim olanagı saglanıyordu. Oiderek ilkokullar sekiz yv la çıkanlacaktı. Yetiskinlerin egitimi ve okums yazması kısa surede sağlanacaktı. Köylü, eko nomik seviyesini yükseltici, ya çamında işe yarayan bilgiyle donatılacaktı. Okuyan, uyanan milyonlarca köy çocuğunun alttan itmesiyle eski kurumlar de gişecek, yenileri dogacaktı. Sonuçta kazanan ba halk r« bu yurt olacaktı. Dünya gözüyle Yabancı ve yerli bir çok politlkacı, egitirnci ve aydının dikkatini çekmekte gecikmedi Köy Enstitüleri. Dünya eftitim ansiklopedilerine de Türk buluşu kurumlar olarak geçti. Kurucu Tonguç'un bu ansiklopedilere tek büyuk TUrk eğitkeni olarak geçtiği gibi... Şimdi bunlardan seçilmis ban cümlelerle yazımızı bitirellm: «Ki2 ve erkek ögrencilerin teşkil ettiği bir müzik topluluğu, bize verdiği Batı müziğl konserinde, Beethoven ve Mozart'ın bazı parçalarım hatasız çaldı.» Alman Prof. Schwarz Kessler (Cumhuriyet Gazetesi.) «Köy Enstitüleri yeni bir köylü intelliğigentsi yaratmıştır.» (Le Monde Gazetesi). «Son yülardm tasavvurumdaki okullar Türkiye'de kurulmaktadır. O da Köy Enstitüîeri*i»Ji (Prof. John bewey) «Köy Enstitüleri, şimdiyi kadar eıine az raaladıgım pek kıymetli öğrenim merkezleridir.» (Prof. Charles Latman). <ıKöy Enstitüleri. Kemalist Türkiye'nin kendine has, özel bir bulusudur.» (Friedric W. Fernau). «Dünyanın hiç bir yerinde böy le yararlı ve anlamlı kurumlar görmedim.» (George DuhamelFransu duşUnUrü). <Siz demokrasiye ulaamanm gerçek yolunu trulmuşsunuz. Bu enstitüler, dengeli ve ahenkli bir toplum tipinın garantisi. Enstitülerinizde, memleketinizin kendi bünyesinden fıskırma kuv vetli, sıhhatli bir gençlik buldum.» (Miss Jeannette RakinAmerikan Kongresi'nin kadm miUetvekili). Yeniden açılabilirler ml? Tonguç çöyle der 1956'da 96 sayılı Demet Dergisine yazdığı bir yazıda: «Geleceğın okulunu çocuklar için bir cennet haline getirmek ülküsü zafer çelenkleriyle süslenirse, Köy EnstitusU denema sinin kazandırdıgı değerlerden de yararlanarak, ulusumuzun karakterine en uygun egitim kurumları yaratılabilir. Bunlara yakışacak adı bulmakta zorluk çekilmez.» Demek ki önemli olan ad degıl özdür. Öz adını da şanmı da kendisi getirir zaten. Bu ulus, gelecekte de kendi çocuklanna, kendi gerçeklertne özgU Köy Enstitüleri benzeri kunımları mutlaka kuracaktır. Da r bo gazlardan kurtulması baaka tür lü olanak dışıdır. Lâfla peynir gemisi yürümüyor. Yıllar geçer ken artan nüfus, eğitira ve ger çekten yaşam için egitim bek lemektedir. Bugün bunun karşılanmadığı, savsaklandığı bir gerçektir. Ama, bütün bunlann yanında «K6y Enstitüleri sürüp gitae ne olurdu?» diye bir sonı aorar da düşünceleri sıra Ursak, kurtluşun gene onlara benzer kuruluslarda oldugu or taya çıkar: Her köyü okula ve öğretmene kavusturmak için o zaman hazırlanan plana göre, Köy Enstitüleri bütün yönleriyle sürdürülseydi, 1956'da ögretmeriBiz ve okulsuz köy kalmayacaktı, Her 810 köy bir sağlık memuruna ve bir ebeye kavuşuyordu. 1956 eKöy ile şehir arasında uçurum açmifauuz. Bir kaç Koy Enstituaunü ziyaret ettıkten son ra şniaHım ki, bu uçurum Köy Enstıtüleriyle giderılebilir. Enstitüler, köy ile sehir, halk ile aydinlar arasmdaki uçurumu doldurmak için bulunrnus pek maharetli btr çare.» <Arnold Toynbee Ingiliz tarihçisii. «Aradığımızı. istediğimizi bu rada bulduk. Çagın gereklerms ve çevre koşuUanna uygun e|itim kuruluşlan olduklan için çok begendik. Biz de uygulaya» cagız.» (Tayland Ögretmen Okul lan Gn. MUdürü). «Türk köylüsünün okumasını. dîvrim ilkelerini öğrenip hak . lu korur bir güce kavusmasını çekemiyorlardı ödleri kopuyor du bundan.» (Nadir Nadi, Cumhuriyet 1967). «MUkemmel neticeler temta edeıı ve Türk gencinin ruhi ihtiyaç ve ıstida'tlarına uygun düşen hür ve verimli terbiye usullerini blr an öncs büttin terbiye gUtemimize tatbik etmek, bu tecrübeden alınacak başlıca ders olmalıdır..» (A. Emin YalmanYannm Türkiyesine Seyahat). «Köy EnstitUleri, Türk egitim cilerinin ilk orijinal büyuk eseri ve köy çocuklannın yaraöcılık destanı olmuştur.^ (Prof. Sabahattin Eyuboğlu). «Köy Enstitüleri'nin gilcU, milli olusundan ve gerçeklerimizin zorlamasuıdan doğmaktadır.» (Prof. C. Orhan Tütengü). «Köy EnstitUlerine lndirilen darbe, Türk toplumunun çok ötesine taşan, bütün geri Kalmif ülkelere yöneien bir lhanetin ifadesidir.» (Prof. Mumtaz Soysal). «Köy Enstitüleri, kallnnmayı bilinçli hale getiren unsurlardan biri idi.» (Prof. Tarık' Z. Tunaya). (2) BİTTt (1) Ferit O. Bayır, K6yttn Gflcfl, s. 291294 (Ydn Der, aktarma Başaraa). (z) Bu parçaUr, Abmet K6kia> giUer'ln tmece Dergisi'nia 72. nci sayumdaki dericmesinden, Tonpuç'un «Canlaadırılacak Köy» adlı kitabınmın 628. sayfasmdan ve Ahmet Emln Valman'm «îannın Türkiyesine Seyahat» adlı kitabının S. sayfa«mdaa alınmıştır. MALKOÇOĞLU yazan ve çtzenrAyhan BAŞOÖLU KILIÇ DİŞİ BOND TİFFANY JONES T ÜRK TÎYATRO YAZARLARI DERNEĞtNDEN: Oerneilmizln yıllık konfregl •lafıdakl gUndemle 3 Mtyıı 1973 PerHmba fünü uat 17'de CaJ«loglu'ndâ »Gızetectler Cemiyetl» kiltüphınc Mlonund* toplanacaktır. Sayın üyeler* duyurulur. G Ü N D E M: 1 Yönetim kurulu raporu 2 Denetçller rıporu 3 Yönctlm kurulu v« d«nct«l> lertn ibrası 4 Yenl tüzUlün kıbulü i Yönetim kurulu v« d«n»tçller flmt 6 Öıel v« raıml tlyatrolırla lll|kilcrin yenldtn fözd«n f»Çlrllmesi. Cumhurlyet 2818 GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear