26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHÜRİYET uafa. 19 Nisan 1973 KAjty t PÎL'ÜZATAMIM Hı'LİYE NAZıft 6UCAĞI İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 2 ÇIKAN BÖLÜMÜN ÖZETİ îşyerindeki yeni çalısma odasına girdiğinde, garip bir korku kaplar içini. Üzücü ya da yıkıcı olaylardan önce duyulan boslufu dnyar.. önsezisine kesin inancı vardır amı, bunnn hiçbir seye çare olmadığını da bilir. Esinin ölümü hastaüğın pe&cesine düşmesinden önce de önsezisinin kendisini yanıltmadığı geçer aklındaa... Sonra, önserinin, doğanın işe yaramaysn bîr iirperişi ve yasam kadar eski oldagun düşünür: «Oysa, önsezim bana konnma #uyçusu ü y e verümia ol&aydı, ik kasayı, beni bu odaya getiren nüdürün yanıoda açsrdım» d*r. 33 YIL SONRA KÖY ENSTİTÜLERÎ Mahmut MAKAL'ın incelemesi Bu bakımdan (kişinin hareketlerine ba£hlığı bakımmdan). başımıza gelen olayların kaçmıl mazlığı savı jânlıştır; climi çelik masanın yuvarlak tokmağına atonaraia başlayan, baflaması ille gerekli olan değfldır. Önce şundan ki, dimi o yuvariak tokmağa atmayabUirdim, sonra o gün hastalanır, çalışma yerine gebneyebilirdim, dahası o sabah ölebüirdim. Benim buaca olasılıklar taşıyan varhğıma bağlı bir kaemılmazlık dü şünemem. Fakat onsezi bu olasılıkların yasası olamaz, onsezi hiç bir işe yaramaz. Meğer salı gunu yapmam gerekeni, çarşaraba gunü yapifim arasında bunca büyük bir ayrım olacağmı ner den kestirebilirdım? Kestirecnezdiın, çünkü ruh, gunleri bilmez, onun için zaman tektir. Yaşamı bir rastlantılar dızisi saymaktan baj ka yol bulamıvorum. Belki de rastlantılann bir yasası vardır denecek olursa, ben de derim ki, bız o yasayı bdlemıyeceğız. Neyse, bunu bırakalım şimdllîfc. Şiındilîk deyişim, başıma gelenleri anlatırken, bu konuya belki yine değinmek zorunda kalacağımdandır. Bu notları tutmağa başladığım şu ana değin, olaylar aydınlığa kavuşmuş değil; dahası git gidı gırıftleşiyor, yayılıyor, benden başkalarmı da kapsıyor, benım gibi olaydan habersiz olanları içine alıyor. Hattâ onlar için dnrum. benim bildiğiraden daha korkunç olabılir. Sah günü çalıçma odam değiştîrılıyor, çarsamba gunü çellk kacayı açıyorum, perfemfae cunü efimi doktor hastahaneye çağırıyor ve muayene sonunda hastalığın yenıden başlıdığını söylüyor, cuma gunu bacanagım evınden çtkmağa kalkıyor, cuma günü KVijtığim kadın evleneceğini (yalan) söylüyor... Bunlann birbirine bağlı olduğuna inanıyorurn. Çalıştığım yerin ;ıdı. •İthal Ambarlan ve Ulus lararası Elektronik Birüği Kurumu.. Kentin ortalarında bir yerde, hahçeler içinde. ikisi büyük, biri küçük, üç yapıda yerleşmi; bu kunım. Ben gıreli dört buçuk yıL oldu. Zamanda yanılmış olabilirim. Bundan oldum olast kuşkulanmışmıdır. Bellek de zamanın içinde. Han^isi hangisini bilecek! Geçende eşim, «Ben öJüyonım, ıcn rıe yapıyorsan?» diye sordu; cBen de öldürülme. yi beklıyorum,» dedim. Söylediğim doğru, ama bundan bir korku duymuyorum. Olaylar sanki benim dışımda akıp gıdiyor duygusu içındeyim. Kısacası ılgisızım. Gcrçi hemen her gün sorguya çekıhyorum, ama konuya o denli yabanaynn to, kendimi bu işın dışında tuubülyorunn. Öîdürül. mem olafüığı ise, doğa yolu iie gelecek olan ÖU çüsünde gibi görünüyor bana. Bu yüzden ijkoe düz«nli olarak gehp gıdiyorum. Hattâ son *ünlerde, kimi sabah, daha da erken geliyor, yağmur da yağsa <ki boyuna yağıyor\ bahçede durup •iıç yapıyı gözden geçiriyorum, küçük yapıya bakıp, «Orada kalsaydım bunlar başıma gclmeyecekU.» diyorum, kendi kendıme, büyuk iki yapıya ayrıca bir düşmanhk duymuyorum, hattâ onlarda garip bir guzellik bile buluyorum. îçlerinde geçenlerden habersiz varlıklar, yaratıklar gibi görüyorum onları. Bunu çoğun, bir çam ağa cmın altmda du}ünüyorum; o ağacı öylesine seviyorum ki, bu yüzden, arada bir, ortada bir olay yokmuş gibi geliyor bana. Agaçlan eskıden beri sevmişimdir. Bundan once, özel bir ortaklığm muhasebesinde çahşıyordum. Ortaklığm çegitli iskri vardı, ama bunlann başında geleni gaz sobaları yapımı idi. Görevim mutemeüîktl. Ticaret okulunu bitirıp askerliğımi de yaptıktan sonra, açılan bir sınavı kazanarak girmiştım o işe. Iyı çalıştım, l sevdirdim. ıSrjtlr bîr imanııııdn verilenle yetinırim, hıç bir büyük amacım olmadı bugüne değin. Kazandığım para az da olsa, onunla geçınmeği bıldım hep. Temız giyinirim, sıkıntıya sokmam kendimi, fakat elimden geldiğince az harcanm. Yalnız ve bekârdım o zaman. Annemle babam taşrada idiler, benden bir bekledikleri yoktu, küçük gelirleriyle yafayıp gidiyorlardı. Son kez askerlik dönüşü gitmiştim yanlarına, ancak bir hafta kalabüdim. Onları uzaktan sevmek, birlikte olmaktan daha güzel geldi bana. Aynlı$unda, iki kuşak arasındakj anlasmazlık soz konusu değildir, kendimi onlardan üstün bulmadım. (Devamı var) Bibitiigipie ve Kişiliğe sapgt ile ilett. K öy EnstitUsündcn çıkaa oğretmenler, koy muhtarından, bucak mudüründen tutun da, vahsı ve bakanı tarafından yadırganmışlardar yıllar boyu. Çunkü bu oğretmenler, yurdumuzda alışılmamış bır yontemle yetiştirüdiklerı için, alışılmamış bıçimde gözlere çarpıyor ve yadırganıyorlardı. Asıl yadırganması gereken onların karşısındakilerdi ama, ne yazık lcı aEinJıktaydüar ve yeniydiler. Zaten olağanla olagandışının sının azlık çoklukhı çmlir. Koy Enstıtulerındekı öğretmen öğrenci, ya da oğrencı usta oğretıcı üifkıiert, ki*üıti aadeleyici ve not yuzünden kışılikten odün verme durumuna düşmek değıl, yaklaşmamıştır bile. Kaynaşma, hep birlikte ileriye, ama kişiliğe saygı, kişilik sahıbi insan lar yetıştirme kuralına dayalı olarak.. tuğlaolık gibi belli işlerdo u«un sure çalıçUrmak. yasaktır. 6 Şartlar ne olursa olsun, mevsim hangi mevsim bulunursa bulunsun, öğrencilere her gun serbest okuma yaptırüacak ve onlara kıiap okuma «îışfcan. Lğı mutlak surette kazandınlacaktır. L H. Tonguç.» (1) Arada şunu de ekleyelim: Aradan yıllar geçıp de Tonguç İlkögretım Genel MUdürlügünden aynkuktan sonra, bu genelpeyie ılgih olarak hakkında soruşturma açılır. OzeUikle de «öğıeacilere dayak re hakaret yasaktırs sozü üzerınde durulur ve burrunla neyi sağlamak istediği soruluT. Neden bumı bir de ögrencüerin cep defterlerhıe yr.zdırmışmış? Rahmetli, insana saygıyı büe bititn eski ka/all sbzde e£ıtuncıleruı kâgU üstunden ındiremediklerinı söyler ve sorgulayan müfettıse verditi tek cümlelik karşılıği yenilerdi: «Bugün de yetlnm olsa, yahuz Köy Enstitüleri için degü, butün ogretim kurumlan için aym emn verirdim. Şunu da eklerdım: Dayak atan Sğretmene ögrenci de dayak atabüir...» (Bu soruşturma, böyle bir ceraptan sonra işleme kcnmamış, hasıraltı edilmiştir.) Okutulan dersler EnstitOlerde okutulan dersleri üç kttmeye ajnrmak dogru ohır. Bunlardan birincisi, külrür dersleri dediğımiE dersler. Bu kümeye; Turkçe, tarıh, coğrafya, Turttaşhk bilgisı, matematık, fizflc, kımya. tabıat ve okul sağlığı bilgisi, yabancı dil, el yazısı, resimis, b«den egıtimi ve ulusal oyunlar, müzık, askerlik, ev idaresi ve çocuk bakıraı, ögretmenlik bilgisi, tanm işletme ekonamisi ve kooperaUlçihi:. Hep smıfa haftada 22 saattır. Tanmla ilgili derslen Tarla zıraatı, bahçe ziraatL, sanajrl, Töcel, bir Serendye içtenliMe 6|«t bitkı ziraatı ve ziraat sanayii, zooteknı, kiimes hayvancılıgı, arıcılık ve ipek böcekçıhği, balıkçıük ve su mahsullerı. Her sınıfa haftada onbır saattir. Teknik ders ve çalışmalar: Demircüık (acak ve soguk demircılik, nalbantlık, motorculuk.), Dutgerlik: (dulgerlik, marangozluk, duvarcüık.), Yapıcılık: (yapıcılık, betonculuk, dülgerlik.), Biçkidıkiş: (dıkış, or}çü ve dokuma. tıraat sanatlan kızlara). Her smıfa haftada her 4 Tarım derslerine kız v« erkek bütün ögrencıler devam eder. Yalnız. tarım çalışmalann da kız ve erkek öğrencıJerın ozeUıklenne gore knnıılar secilır. (2) . Günümüzde, tarun, müzik, resım, yazı gibi en önemli iş ve jfade derslerinin programlardan çıkarılmasını bile öneren egıtimciler çıkmıstır. Misisipı'nın uzunluğuyle Kartaca ordulartnın çarpısma öyküsünün dısında hıç bır şey ügılendırmi»«yor onla«,**pıra» e#thm ^ e ontarm eseridir ve Köy Enstttü" lerınde yapıl JHiıi1 aksine, bu ifa d» dersleri döküntü dersleri olarak görülmekte ve bu konular ögrencilere sevdırilememekte, benimsetilmeye çalışilmamaktadır Yabancı dfle gelince, en çok Köy EnstitUlerinde hedefine var mıştır, yabanct dil öğretimi... 1) 2) O lamanki eep defterimden. Ş«vket Gedikogia, Evreleriyle Köy Eostit&leri S. 90. rıyle ilgili dört ilke de şunlardın 1 El yazısı ve resimiş dersleriyle ilgüı önemli konular için, bir ya da birkaç hafta sür mek ve günün ya da haftamn belli saatlerinde ders göstermek Uaeri bir grup ya da smıf ögrencisine kurslar açılabilir. 2 Her sabah, onbeş dakikadan az ve yarım saatten çok olmamak üzere jimnastik hareketlerine ve haftanın en az dört gunUnde de yirmiser dakikalık »man müzik aiıstırmalanııa^ aynlır. 3 Ders uygulamaUn öfrenct gruplanna aynlmak suretiyle köy ilkokullarında, çızelgede yanlı ders saatlerinin dısında yapüır. MALKOCOĞLU yazan vecizon:Ayhan BAŞOĞLU Bunun ıçüıdir ki, îlkötretim Genel Mudürü Tonguç'un imrasiyle 3.1.1945 tarıhınde, ofrencılerin defterlerine yardınhp görönünde tutmaları sağlanmak ko şuluyle alU maddelik bır genelge gelmiştir. Tüm Köy Enstıtüsü ögrencilerinin cep defterlerine yazdınlan bu genelgeyi aşagıym alıvorum: Y A RI N: KÖYE GİDEN ARAÇLAR KILIÇ «1 Köy Enstitulerinde her türlü yapun, zıraat, sanat, idare işleri ile ögretmen ve ögrencüeri ilgilendiren resmi işler nöbet le ögretmen ve ögrenciler taraImdan görtilür. Nöbette bulunmayanlara bu lşlerin gördürulmesi, ögrencilenn, öğretmen ya da usta ögrencüerin ösel işlerde çalışürümalan yasaktır. Kendi işuü kendi göremiyecek derecede kimsesizlerin işleri de nöbette bulunan arkadaşlan tarafından yapılır. 2 Derse ve goreve geç gelmek, öğretmenliğe yakışmıyacak l&ubalı hareketlere girişmek, sarhoş olmak, kumar oyna mak gibi ögrencilere kötü ömek olabilecek hareketlerde bulunmak, ögrencileri dövmek, onlara hakaret etmek yasaktır. 3 Ycmek listesine alınan oğretmenler, haklan olan yemeği ögrencilerle birlikte Enstitüde yemege mecburdurlar. öıel evlere ya da odalara yemek gotur mek yasaktır. (Yatalak bastalar müstesna). 4 Enstitü işleri en az onbeş gunde bir bıitün öğretmen ve dgrencUer bir araya gelerek ko nuşulur ve bu konuşmalarda o Bakanuktan verilen yboergeler göz fim'inrt» tutularak verilen kararlara uygun ola rak yürütülür. Enstitülerde en az onbeş günde bir eğlenti düzenlenır. Bu eglentilere öğrenci lerin ve ögretmenlerin katüraası şarttır 5 tş bolumune gore türlu islere dağıiacak öferenci küraelerıne, yapacakları ışın onemı, yurda, ulusa onlann Idsiliklerin de saflayacagı yararları arüatarak iş gördürülür. ötrencilere, angarya seklınde anlamı bilinmeyen işleri gördurmeye bu kurumlarda asla yer vsrihniyecektir. Bir Enstitüde işlerın soysuzlaştığı gorulürse, bundan bırinci derecede bğretmenler sorumlu tutulacaklardır. Her çocuk, öğretkn programmda saptanan çekillere göre, kültür, tarım ve sanat çalışmalarına mutlaka katalacaktır. Belli çocuklan yalnız terzilikte, soföri yardımcüığı, davar ço çabfaıalarmdaa Wr DİŞt BOND TİFFANY JONES g SÜNU GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear