17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 Nisan 1973 , f r l S i B&AD fNAIMMA KALKtyRfc, Bifc İ6iüİHE^flf^,KılıBiK'İ MflNAL Kİ5ÎUPÎ NEHME KM. ( Burîm, İSA'NIN GÜNCESİ MELİH CEVDET ANDAY 1 yoktur; n* biçbn bir olayın, nereden, ne zaman patlak vereceğini bilemiyeceğiniz için hiç bir tedbir alamazsınır. Ama olay patlak verdikten sonra iızi o ana getiren yakın zaman içindeld hareketlerlnizi en küçük ajrnntüanna dcün düsünür, neden ıdyle yapacağuna böyla yapmadım diye ürülursünüz. Boşunadır bu üzflntüler! tnaenda gerçekten böyle bir Snsezi varsa bu ya, doğamızm acımasız bir şakası, ya da başka parçalan unutulmuf bir korunma dizgesinin işe ya. rameyan, zavaÖı bir kalmtındır. öns«zilarin« dayanarak tcdbirU davrandıklarmı aoyliytnl«r g»rCekte biıi aldatıyorlar. Onlann onsczl d«dlkl«ri, bir takım bilgiler toplamıdır, bunu ya biz» aoylemeıler Cdaha ilginç olmak içbı), ya da bilrnezler kendiler} de. Ikisinda de «dnsezi> terijnj» nin anlamı yittr gider. Eğer .önseı.,, bilgileri. mizi ayıklayamamaktan, gereğince d«ğ*rl*ndir«memekten doğan aldatıcı bir gizse, gltgide akıl. landıkları ölçüde intanlar ilcrd* bu çcfit bir gO« t«n hiç a6» etmey«e«klerdır, çiinkü bir gün «m» rafinı kesankes büceeklerdir. ÖyUyt* biz n«d«n k«ndtrniıl aldatıyanu? Bsnae öns«iy« inanırım, bunun yalnız blt lnsanlara değil, bütün canhlara, daba ilcri gidt. yim ml, bütün varlıklara özgü olduğuna inanırım. Bence, önbilgiltrımizin bir ürünü değildir bu. Doğa'nın isc yaramayan bir ürp«rişidir, yasam kadar eskidir, çünkü y&jamın doğujunda vardı. Bu ürpariş olmasaydı, b«Iki Aa&ı da olmazdı. îje yarapıadığı bundan da belli. E?imin o diörnlü hastalığa tutulduğunu 5grcndifunic gunden bir gün önce da duymu|tum bu örueziyi: ama önleyici bir tedbirin olanağı bulunmadiğı için (nasıl bulunabilirdl?). ruhurnon bu (izli hsberlesme yeteneği ile gflçsüzlüğüm aranndakt karşıtltfı o dcnli faema bulmarnıştım, çünkü haıtalık bafUyalt çok olmufhı. Ama bir süre senra hastalıgın yenildiği sSylenince, önserimin feçlel bir sıkmtıyı haber verdiği kanısma vardım. Durumun sonunda n« blçim aldığını anlatmayı ileriye bırakıyorum. Sadce* ausu söyleroekla yctineyim: Burada otiMiim, k»n di hareketlerima donük değildl. Oyta yeni çalıama odamda çaraamba sabshı baflayan olaylar dizisinin ncdeni ve amact doğrudan dagruya bendun, tümdcn luçsut o'sn ben, Onun için diyorum ki, önMiim bana korunma duycutu diye yerumiı oİMydı, e«lik kaaayı, b«ni bu odaya getiren müdürün yanında açardım. Böylec* de bufun» değin açıkUyamadığım, beni serseme çeviren bu karabasan bajlamaldi, baj. lama oUnağını bulamaîdl. (Denımı Tar) Olay bir çargamb* günü basladı, ijyerimdeki yeni çalifjn* odamda. Bu odaya beni, oUyın baıladığj gunden bır gün önce, sall günü dğleye doğru gtünnişlerdi. Hava yağmurluydu, soğuktu; gerçi yapıya gjrer gjrmtz kalorifer sıcağı vücudumu ısıtmıftı hemen ama, yeni çalısma odam dordüncü katta olmasına karjın bana çok karanlık gelmifti; buluUu havadan ötürü, oturacağıtn masayı bile rar zor seçmiştim. 809 bir odaya getirilmisim izleniml uyaromstı bende. Bu yüzden garip bir korkuya kapüdığunı çok iyi biliyonan. Bütün yenilikler geneUlkle korkutur beni. Gerçi boîluk (kapalı havanın o odaya girdiğim jaroan bende uyandırdığı bu duygul, hiç de yenilik demek dejildir, giderek bun» eskillk de diyebiliriz. Boşluktur gerçek olan. Ama yaşamın hep yeniliklerle dolu olduğu sanısı blzi her zaman aldatmıgtır. Değifmeyem «eylerin bizde degi^n şeyler lzlenlmi bırakması düpedüz bir aldanmadır ya, ortada aldatanın bulunmaman. ya da aldatanın billnçll olarak bulunmaman, bir kendine inanma duygıuu yaratır inaanda. tyi ki yaratır. Az sonra alıstı gSzlerim odaya, Snee masayı, cenra o uğursuz çelik kasayı, kapmm yanındald palto askısını gördüm. Bütün eşyam buydu. Bir konugumu oturUcak lskemle bile yoktu odada. ögl» yemtği paketiroi muanın ürtün» koydum, ulanmif pardoaumü aıkıya astun. Dönüp pencereden yana baktım. Bu oldukça büyük, dıkdortgen biçimindeki odeda, bahçeye bakan yön turaden eatndı. Benim çahîacağım masa, bu eamdan boyutun t*m karşıundaki, demok diptaki duvora lurdcyM bitııık gıbi yerl«|tirilrni|ti. Bcn muımt oturduğurod», b«hçtyi göran bu duv»r boyu ctma bakacaktım. Sag yanun duvar. âı, çıplak bir duvar; aol yanımda U«, eamla aynlmıs iki küçük oda il« bir eamlt kapı vardı. Bu kuçük camlı bolmelerd» birer masa, bir«r dolap göı» çarpıyordu, ama çalı?«n kimce yoktu. B»lki Mtlanrn olac«k jnemurlar için ajmlraıstı bu küçük bölmeler. Onları buradan rahatç» kontrel edebileeektim; istadigim zaman »ad«ct bafimı kaldırmakla onlardan birini yanıma çağjrabilteektim. Çünkü bmim odim <J«ha büyük, bir ü«te yakışır bır odaydı. Polii kulübtlerırvin küçük clduğunu unutmuştum, Ben de, herkes gibi. önsezimln benl hiç yamltmadığına inanınm. Üzücü ya da yıkıcı olaylar ortaya çıkmadan önce, yüreğimde bir daralma duymuj gibt olurum, ya da gerçekten duyanm. Ama bunun hiç bir işe yaramadıâmı da billrim, yine herkes gibi. tstediği kadar yureğiniz bunalsın, beyninlr ürpersln, beklemekten bajka çar» İTÜ 33 YIL SONRA KÖY ENSTİTÜLERÎ Mahmut MAKAL'ın Sncelemesl Başacılı ve zevhli falışma yöntemi 5y Enıtltulerl, y«»anu b> yunca köylerln eğitim yoluyle uyandınlmaıı ve ctnlancfırılmaii yolunda çalıjacak ögretmenleri ve kdye göre yetlfmij, çeşitll yönlerden köya yararlı olacak öteld metleklerın ustalannı yetiştirmek için kurulduklarından, bu ereg« varabilmelc için şu ilkeler* gcre eirencı yeti»tirmeye c«hfiyorlardı: 1 Kcntlerin difinda kuru* luş: Tarım ve iş alanlarında yetıştirilmcteri geraken 8|r*ncıler, herşeyden once tarıma el verışli alanlarda yetiştirilebilirlerdi. Bu yuzden, ekim, üretim ve bunlarla ılgili araçların ya pım ve kullanımlan, kent dışında kurulmalerını gerajctiren başlıca nedenlerdi. 2 Koye gore yetişme: Köy yaşantısınd'a ve köylü içinde etklli olabilecek öğretmen ve bteki meslek ustalarının, görev alacakları koylerin kojulların« göre, yanl toprağı işlemeyi, traktor kullanmayı, yol, koprü yapmayı, kireç yakmayı, tuğla plşlrmeyl, ağaç yetlştirmeyi, peynir yapmayı, hayvan bakıcunı bilmeyi, kııların sm biçkldiki? ve dokuma i?lerinl biimelerini «aglayacak de yetişmelerl gerekiyordu. K MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLÜ S Kdyden alıp k3ye verme: Çünkü baska kaynaktan ahnanların köylerde başarı gösteremeyeeekleri biliniyordu. Doğanın sömürülmesi, doğa iie savajarak mumkün oluyordu. K8y sorunlarınj çözme ve ılköğretlml gerçeklejtinne savaşçısı, kulağa üfienen lâflarla, yani, klisik dera dinleme yontemiyle yetıştirileınezdi. Üretlmi erek olarak alan, gerçek 1? Içinde 1? yoluyle eğltimdir bu. Ve bu, eğitimin tek yo ludur. Gunümürtfe de sürdürulen ve zıhin yormaktan başka bir sonuç vermeyen, uygulanmayan, güce donüjmeyen bilgiler verlci eğitime paydoı den5 Dcmokratik eğitim: Köy Enstitulerinin her bin, gerçekten bir koyü andınrlardı kuruluş olarak. Öğrencıler, öğretrnenler, usta oğreticiler, oğretmen aılelen, konuklar... Her Enıtitüd* bindsn fazla 6Jrenci bulunduğunu duşunun. Üçbef bin dönümluk araziye yayılmış bu köyun, temizlik işlerınden tutun, yemek, j'apı, tarla, koyun gütme, sulama işle. rı vardı baçtan aşkın. Bu işler topluca alman kararlarla yuni tulurdu. Hafta sonlarında, bu çalışmalarla ilgili olarak kıyasıya tartıjmalar yapıhrdı. En kuçuk bir yolsuzluğun gozden kaçmasını önleyen aşağıdan yı» karıya bir denetim düzeni. De mokratik eğitim ve kendi kendini yönetmeden dolayı disiplin kurullan Işsizdi. Yirml bin öğrencmin barındığı Koy Enstitulerinin dlsiplin isleri lncelen« le, bu kurumlardaki olay sayısının, bir lisenin bir yıllık di«iplin kurul kararlan kadar blle olmadığı görülecektir. 6 îmece: Halk arasında ya şayan ımece geleneği, Enstitülerde bir egitım yontemi durumuna getirıldl. Enstitülerin kesımine giren kdylere, koy oku lu, çamasırhk v.b. işlerln yapımı İçin eklpler yollandıgı gibi, Enstitüler birbirine de ekıp ler yolluyorlardı. Bu gldiş g«« liçlerde, yurdun çeşitll bölgelerinin gezilmesi olanağı da yaratılıyor, öğrenme, kaynajma pekişiyordu. Köy Enrtitülerinde günlük yaşam, kalk kampanasının ala şafak vurmasıyle bajlarrfı. Soğugu, sıcağı, kıs: yazı hep aynıydı. Yataklarda eanlanma, aianlarda k«yna?ma, derken ha laya ve türküye dönüîürdü. Mandolln ve akordeon teslerl karşı tepeleri çınlatmayt, bin kiflden olufan bir halka, hey heylerle blrllkte tek bir ayak, tek bir kol gibl halay çekmeye çoktan bajlamiftır. Ruhun ve bedenln gerçek egitlml olan bu çoskulu sürede Sivaı afiırla masuıdan tutun Tavas Kırmasına kadar aklınıza gelebllecek ne kadar oyun varta, Harman rfahsıyla, Benglsiyle oynanırdı. Sonra büyuk alanda toplanıhr, İş ve ders yerlerine gıdi? baş lardı. Bu alandan, dershklere, iıliklere, tarım alanlanna, U» ve tugla ocaklanna, yapı yer lerine yollamrdı öğrenciler. lf yerleri uzak olanlar, marş söy leyerek uygun adımla başlarlardı yürilyüşe. Birden, EMtitttnün her yarurda ve türlü ı«=ıerde arüar fibt çalışma öaslardı DersUklerde ya da açık h*vada dfrs yapanlann deney ve incelemeleri, tartısmaıar.. Başka bır yerde yapılon müzik dersl ve kulağa gelen mandolln akor. deon cesleri.. Demırcilik, dülgerlik, biçkı dıkl? i$liklerindekl çaüşmalar.. Yeni \^pil*n bir yapıda duyulen rende. keser. çakiç sosleri bl'birini ko. valar. Ötede kazma. kürek, balyoz ve k&ldırnçlanyle t«ş ocağmda valifanJar.. Toprağı «ulayanlar, fldanlan ternizleyenler, danalan, lcıızulan güuenler. Bulgur icaynatan, *üt s&ğanlar... At ft'abası ya da Zcamyonlarla taş, irum. kireç ta Siyanlar, Motor, hızar gibı makinelerin başında çalışan öglenci küroeleri... Dört saatlık yorucu, umutlu ve verimli gercek bır çalışmaclan sonra oğle yemegl.. Sonra, Arifiye Köy Enrtitüsü Xtf44: Iüc«l v* beraberindeki efituncüer, tahto başuıd* Od sabahki gibl cürer ders ve lı yerlerindeki çahşmalar. Aksam, dinlenn.e ve yemek «onunda, iki aaat okuma. Geoe. lO'in, yataklıkiar0b ve alanlarda nobetçüer. Derın, Utlı. hakedilmiş ve yarımn düşleriyle üolu uyku FurmeKtedir.. Hafta sonlarıoda serbest konuşma, tartışma ve ortak okuma saatlen vardı. Bu saatlerde, 4aâ* cek «kulun duzenı, yon*tlcilerin ve yönetime katılan oğrencılsnn elestırıleri yapılır, i.ksaklıklann giderilmesi ıstenirdi. Enstıtüler robot yetıştiren kurumlar olmadıklanndan, tartışmalar korkuiuz. çıkareıı ve tatlı geçerdi. Çünkü getçekten eğıtimci yetiştirmek ıstıyor du bu kurumlar. Topluluk bnunde mudurüne <Siz bıze ilkelerden söz ettınlz. örneğin, bzel izinler kaldırılmıştır, ded)niz. Oyaa bu hifta iki arkadaş koylerıne ?itti Bdnlaruı gıt melerini gerektiren neden var mı?» diyebilıyordu. «Makarnalar bocelüı çtkıyor çıkmasın!» Va da «Hamam ıyi ısınmjyor» dıj'erek aksaklıkları ortaya koyuyorlardı. «CogTifya derslerın den yeterinee vhrarlanamıyoruz, yeni araçiar alınsm» diyemnden tutun da, •Fılnrüeri rahat ceyredemiyoruz bir aalon yapalım» dıyene kadar.. Akla gelen, gelmeyen her tüılü lstek ve eleştiri yapılıyordu bu akçamlarda. tKabaktan pırasadan bıktık» demek, yöneticılerl hem de Ikınci DUnya Savaşı ıçinde yeni y'yeoek çeşitîeri bulmaya ybneltırdl ama, öğrendye kızmaya asla! Çünkü orada yaşeyanlar bir aiieydi. btri^ırjç. bencilwAynı erekte likten"kurftılmuî Dir^aıle. Bazı akîaır.lar ya da sabehlar, edebiyat saatlert vardı. Bunlarda da yeni çıkan kitap ve derpler tanıtııu. gerekırse o dergi ve kltaplardan seçme öyktller, yazılar OKunurdu. Yen> çevrilip basıian klâsiklerin harıl harıl okundugu yerlerdi Enstitüler... Haltada en az Dir sece de eğ lence yapılırdı. barıalar, çiirler, orta oyunlan .. Kem de ög rencılerin yazdığı şiırler ve yıne onların köyden getirip yeni bır biçim verdıklerı ortaoyunian.. Gogol'un cMüfettif»ine varıncayadek seçme eserler de bu arada oynanıyordu tabi. Çe eıtli bolgelerden gelen öğrencıler, kendi çevrelenzuo halay ve lUrkUlenyle birlikte ortaoyunlanru da başka bölgelerden gelenlere sunmua, öğretmlç oluyordu. Bu serbest konuşma, okuma ve eğlencelerin ba^h başına bir eğitim türü oldu5unu sdyleyea eski bir Köy Enstitüsü Müdürli şöyle demektedin «Sag traşlan, diş bakindan, vaktinde yatıp kalkmalar, derse de\am, kufüner, kız erkek İliskıleri, giîim kuşaiülBr. wlam sabahlar, torenler. baırrarrüar, munazaralar. musnmereler. Usa gelen her oiuşum düzena girip yontuluyordu. Ve onun için denm ki. Köy Enstıtülert, benım onlara verdifimden kat kat çoğunu bana vermistir. Pulur Köy Ensütüsu MüdUrü Ay QIH Ankök'ün dedi»ı gibf Bis oralarda çalışmasaycük, çalışan larla çalıçmayanlan ayırdedemezdik.» (!) (1) 8afa Baner K8y Ens. , titüsü haritası S: 147. Y A RI N : Tam kişilik verme gücü Dl$t BOND NfBULMAC GEEEC. TİFFANY JONES H I U BEN BU TEUÜteEÜ & BfUfVOESJKl. GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear