26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
trUMHURÎYET I Aralık 1973 S af partiler, Türk sly««sl yaşamında gSrü. memiş bir şiöMetle, Anayasal düzene «Vetoı çekmektedirler. Hükümetin kurulması islni Sayın Devlet Başkanı'nın gösterdıği yoldan Baptınp, bir çtkmaza sokmalarımn ve kendilerinden, bu yüksek makamca, açık çöıüm ynlu istendiği halde, bunu vermekten kaçarak, Türkiye'yi bir kaos içine itme'.erinin başka bir •nlamı yoktur. Sağcı partiler, Türkiye'de demokratik bir siyasal yaşam gelişmesini değil, kendi mutlakiyetlerini, kendi egemenliklerini lstemektedirler. Bunu da kendilerine sağlamayan Anayasal tfüzene ve sonuçlara, hınç ile bakmaktadırlar. Her fırsatta onu veto etmekten kaçınmamaktadırlar. Olaylar ve görüşler REJİMİ VETO EDİYORLAR Prof. Bahri SAVCI ml ve sa8 kavrımı, lerüven filirr.leri yönetaıenlerinden başkalarınm ügisini çekmez oimuştur artık... Bu 3üzden, Fransız devriminin; ekonomtk gelişmelerin yarattığı yeni sınıfların yeni ekonomik durumlannı ve güçlerini «devlet»e kabul ettirmek için var olan siyasal sosyal ekonomik düzeni değiştirme işlemi olduğunu görmeyen görüşlerle sağı tanımlayıp ona bir kredi sağlamaya uğraşnr.ak da boşuna bir çaba durumun» düsmüştür. Dinci • gayri dincl, ahlâkçı gayri ahlâkçı, tnaneviyatçı gayri maneviyatçı, ruhçu gayri ruhçu gibi ayntlar da sağı ve solu birbirinden bilimsel olarak ayırmaya yetmez. Bunlar olsa olsa, aydınlanmamış saf seçmen vatandaş idrakinden. bir çeşit duygu hırsızlığı ile. kendi yararma bir bölgeyi çalmaya yarayan yobazlık konbinezonu araçları olarak kullanıiabiiir. Ama ne bir «ulusal görüş» kurma öğesi olarak işe yarar, ne de, bilimsel gerçekler dünyasında. bir «ulusal görüş» tahlili yaprnada bir ölçüt olma değerine yükselebilir. Türkiye'de sosyal uyanışımı ve demokr»tik gelişimi engellemek için, boyutlarını, ahtapot kollan gibi, bu gelişim ve uyanışın baçazma doğru büyütmuş ve uzatmış bir sağ akım, bir sağ siyasa, bir sag ittifak varö*:r. Bu: aslında, dinci değildir. Çünkü, dinin saf metafi*ik prensipîeri ile yetinmez. Türkiye'yi doğu eskilliği (arkaikliği) demek olan hurafelerle yönetmek ister ki, din ile hurafeler ayrı şeylerdir. Çünkü, birisi bir toplumsal kurumdur. Öbürü ise, bir bozulmuşlukiar yığınıdır. Türkiye'deki sağcı akımın. bu bozulmuşlukiar, boiukluklar yığmını aşmada ve bir kurum olan dine ulaşmadaki rolü, tümü ile olumsuzrfur. Sağcı akım, yine aslında, gerçek ahlikçı ve maneviyatçı da değildir. Arıcak, doğu eskilliği (arkaikliği) ilkeleri ile insan ruhunu us'unu sınırlama tutumudur ki, gerçek felsefi anlamındaki ahlâkçı ve maneviyatçı bir görüş, ruh ve usun sınırianmasını değtl. serbestlik temelinde geniçlemesini kapsar. Türkiye'deki sağcı akımın, ruhunus'un sınırlanmasını kırıp, serbest bir açıklamaya kavuşmasındaki rolü de tümüyle olumsuzdur. En sonunda, bu sağcı akım, Erbakan'ın ulaşmak istediği «Ulusal görüş>ün kurulmasına bir katkısı olacak bir cevher, bir öz olma niteliğinden. de yoksundur. Çünkü bu akım, îkinci Dünya Savaşından sor.ra onun temsilcisi olan Menderes'in, onun koydugu oluk içinde: siyasada, parlamenter görünumü altında bir merkezci otorite mutlakiyeti olmuştur; ekonomide, sermaye bekçiliğini yapmakla bile yetinmemiş, toplumun ekonomik verimini bu sermayecilik yararmda tükenmeye yöneltmiştir. Sosyal alanda da, toplumsal kesitler arasmda ulusal bir barış değil. "=ermayenin tahakkümü savaşını, aramıştır; böyle bir sava^ı a'eslemiş. büyütmüs, yürütmüş ve sonunda bu tahakkümü kurmuştur. Sağcı görüşün bir tek firma altında, bir llderin otoritecilik politikası altında birleştiği zaman da, halkçılayik anayasal düzene böyle bir vetosu vardı. Ama bu kısır yo! sağcı görüçü, Yassıada'ya götürmüştü. 1961 Anaya?a düzenine karşı kullandıkları veto da, onları, '2 Mart köprüsünden «onra, 1973 ıfcçimlerinde ufalanmışhğa götürmüştür. Yardımcı Değiller Ştm(fl de işte bu ufalanmışheın hazırrmxhğı içinde, bilinçsiz öfkelerle, 1961'in tüm işlemeslni bir kıyıya iten bir kaos yaratma yoluna girmişlerdir: 1973 seçmen iradesini türlü seçenekleri içinde, onu en iyi bir yolda yakalamaya uğraşan Savın Devlet Baskanı'na yardımcı değillerdir. Ülkenin beklediği sosyal barış ve kalkınma volunu açmalan gerekirkcn, parlamento iradesini işlemezlığe mahkum etrae yolunda günahkâr gelişmelere girişmişlerdir. Şimdi yine biraz basa giderek durumun tahliline ve açıklanmasın» giriselim. önce «Sağ ve sagcıhk nedir?» konusuna yine bir ışık tutarsk işe başlayahm: Sağ ve sağcıhjı, parlamentodaki oturuş düzenine göre belirlemenin artık hiç bir bilimsel anlamı kalmamıştır. Sağcılığı; düşün kumaşmdaki örgüleri artık belirmeye baslayan ve parti olarak söyledikleri ile, lider olarak yaptıkları arasındaki kaypak çelişkiyi, düşün adamı onuru, siyasal lider dürüstlüğü kayn»klarına dayah bir cesaret ile. bu günlerde çözemez ise tarihin vereceği mahkumluğunu boynunda taşımaya hazırlanması gereken F.rbakan gibi çelişik açıklamalarla belirtmek de yetersizdir. Onun yaptığı gibl. ekonomik içeriğinden soyutlanarak tahlile kalkısılmı» bir Frsnsıı devrl Olumsuz Üslup öyleyse şimdi. kendiınizl Erbakan'ın ;ag kavramına getirdiği kargaşalıktan kurtararak, sağ ve safcılığın gerçek »nl;mının içine girelim. Ve bu akıroın, Türkiye'nin Sosyal uyanışım, demokratik gelisim, ekonomik kalkının» devinimine (hareketine) ve bunun da olduğunu teşkil eden rejimin kendisine yaptığı vetoyu açıklayahm. Sag ve sağcılık; siya;ada, ekonomlde, sosyal bağlarda, kültürel ilişkilerde bir tutum, bir flsIOptur. Klml görüşlere 6*aTTanışlara tflm aykırılık güderek oluşmuş bir olumsuz tutum ve üsluptur... Onun ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için, kendisinin cedel açtığı değerlerden, davranışlardan hareket etmek daha uygun olur, o zaman şöyle söyleyebiliriz: Sağ ve sağcılık; siyasaria, özgürlüğe karşıdır, karşıtlıktır. Ekonomide de, üretimin ve ontfan yararlanmanın halklaşma?;na karçıdır. Sosyal bağlar aianında ise, kişinin ailenin • meslek guruburvun sosyal sınıfın kendi bütünlüklerini idrak ederek kavuşacakları serbestliklere, geiişim olanaklanna karşıdır. £ n sonunda da, insanın ve ?ruplanr.ın kültürel bütünlüğünü veren moral er.tellektüel gelişmesinin bilime davatılmr^ına karşıdır. Böylece sağ ve «ağcılık; insanı, çajdas özşür insan: toplumu, modern teknoloji ile bütünleşmi? serbest us toplumu; ekonomiyi, çalışrr.a ölçütleri ile dengeiemiş ve verimlemis 1 üretim tüketim süreci kılmı ; modernleşmeve karsıt bir tutum bir üslup olmuştur: Siyasada, merkezci otoritercilik gütme; ekonomid'e ha!k kaynaklarını sermaye zümreleri çıkarında bir tekelciliğe bağlama: sosyal ilişkilerde, kişiyi ve sosyal gruplarını, kuvvetlilerin zümreciliğine bağlama; küliürü. metafizik ve eskil (arkaik) değerlerle çevirme tut'jmu. üslubudur sağcılık... İşte niteliği bu olan saîcı partilerimiz, 1973' fin arad'.ğı hükümeti meydana getirmek üzere, demokratik ve anayasal süreci işletmeye başladığı andan beri: 1973'ün kendisine, Devlet Başkanı'nm kendisine. cnun işlettigi demokratik ve anayasal sürecin kendisine, böylece rejimin kendisine,. boyuna, veto çekmekte sürüp gitmekterfirler. Evet 1973 seçimleri haydi. kendisinin. sözü başka, tutumu başka da olsa, biz yine onun sözleri ile anlatalım Erbakan'ın dediği ü?ere, «Faşizme. otoriter demokraşiye, sermaye bekçiliğine, sömürüye karşı» olan bir seçmen iradcsine Bncülük ve bası çekmecilik vermiştir. Ama sağ partiler bu iradeyi veto etmişlerdir. Sayın Devlet Başkanı, görülmemis bir hoşgöril ve katlanma eücü ile, Türkiye'nin hükümetini türlü seçeneklerin olanakları içinde ortaya çıkarmaya uğraşıyor. Ama sağ partiler, işte bu iradeyi veto etmislerdir. Sağ partilerimizin aslında veto ettikleri ise ciyaşa özgürlüğüdür, ekonomi halkçılığıd'ır, sov yal barıştır. Bunlar ise, üzerinde uzun boylu speküla»yon yapılabilecek tekin konular değildir. • Kinross'ım Açıklaması D ADALETÎN GÖZÜ AÇIK OLMALI OKTAY AKBAL Evet Hayır YİNE YANLIŞ BİR YOL! '•arlara baglamıslardır. Aracı tüccar kredi bulur, sanayicı bulrfmaz. Sanayıcinin kredıyı ara cıdan agır komisyonlar karşılığı temm ettıgi de vakidir. Şim ayat pahahhğı artıyor, genel di alınan tedbirlerle, krediler pa fiyat düzeyi yükseliyor. 1970 halanmca ya da azalınca hayat devalüasyonunun etkileri hepahalılıgının nasıl azalacagı bize nüz sona ermeden bütün dünyaanlatılırsa sevıniriz. Bu yargıda fiyat yükselişleri Türkiye'yi mız, ya da sorumuz yerleşmiş etki alanına aldı. Bunlara, Türk: katı ve batıl inançlar ve düekonomisinin enflâsyonist yapısünceler karşismda belki güsırun verdiği fiyat jükseltici etlünç görünebilir. Ama kredil» kiler eklenince, hayat pahalılığı rin nerede kullanıldığı düsünüdayarulmaz hale geldi. Yiyecek lürse haklılığımu ortaya çıkar. ve hele giyeceklerde pahahlık akıl senet) gotürsün. Merkeı Ban rarla bu karşılıklar da artirilmıı almaz bir diizeye geldi. On üç yaKısılan krediler mal alımına kaynağı kası bunun tamamı kadar değil yani bankalann kredi şmdaki kızıma dün bir ayakkabıdeğil üretime giden kaynakları fakat bir kısmını keserek o ban burfadan da azalmıştır. yı, hem de öyle lüks sayılması azaltacaktır. Tüketiciye zaten Görülüyor ki hükümet ve Mer kredi açümamaktadır. O halde gerekmeyen bir dükkândan 220 kaya para verır. Şimdi yüz mil kez Bankası makapılan kredi liraya alabildim. Düşünün ki bir yonda 8 milyon 750 bin Hra kes kredilere konan sınırlamalar mal zlalığının para hacmini artır talebini (tüketim malı talebini) işçi için asgari ücret düzeyi bu me durumuna girmiştir. Bu serees 'dıfcma t e fiyatlartn bu nedenle değil, mal arzını etkileyecektir. nun üç katı değil. Yani bir işçi netlerden kmlan kısıma üç çocuğuna ayakkabı alsa, harca kont oranı ya da reeskont had arttığına karar vererek bu yola Hatta aracı kredıleri bile düşü girmişlerdir. Aslında olaylar ya nülse, durum böyledir. di denir. Merkez Bankası bu Tükeyacak parası kalmıyor. Durumun kından izlenmedigi takdirde, bu agırhğı bu ıken yöneticilerimiz hâ kırma oranını artırmıştır. YÜ7 i.ararlann pahalılığın artış hı ticiye gıden krediler, tarım des de 1 oranında artırmıştır. Bu tek kredıleri, Hazineye kısa lâ ayak oyunları içindeler, bir Bankalar, zıru keseceği ve bu nedenle bu vadeli avans ve bir dereceye ka hükümet kurup da fakir fukara önemli bir artıştır. konjonktürde alınması gerekli dar da iktisadi kamu kuruluşMerkez Bankasma tahvil, altın nm derdine çare aramıyorlar. filan devrederse bunların bede kararlar oldugu kanısma varılarına açılan avans ve kredi» labilir. Oysa bu yüzeyden bir Bugünkü hükümet, Talu HükU linin bir kısmı kadar kesinti ya lerdır. Bu kararların da bungörüştür. Olaylann derinliğine meti için ne yazalım bilmiyorum. par ve kalanı bankalara verir. lara etkisi düşünülemez. Düinmeden yapılmış bir gözlem ve şünce yoluyle Yalnız şunu rahat söleyebiliriz: Merkez Bankası bu oranı da vardığımız bu dığerleme sonucudur. Türkiye kuruldu kurulalı iki hü artırmıştır. Yani, Merkez Banyargı geçmış uygulamalarla da kümet ekonomiyi kötü idarede doğrulanmıştır. kası yoluyle bankalar bundan en ön sıraya konabilir. Birisi sa böyle hem daha az ve hem Geçtiğimiz yaz aylannd» d ö vaşın ilk yıllarındaki Refik Say de daha pahalı kredi alacaklarvize çevrilebilir mevduat karTUrkije'de pahalılık konusunu dam Hükümeti, öbürü Talu HÛ dır. Bankalann bir ka>mağı Mer »ılıkları açılan krediler tasfıye .azümlemek öylesine kolay bir kümeti. Hatta Refik Saydam Hu kez Bankasından borçlanma ise sorun değildir. Kitaptan ezber edilmiş ama hayat pahalılığı akümetı bile içinde bulunduğu koöteki. kendilerine yatınlan pa lenmiş 'aman «kUaplan bir ya zalmamıştır. Türkiye'de hayat şullarda Talu Hükümetinden da ralardır. Buna mevduat denir. na bırakm» dediğimiz sanılma pahalılıgının .hele bu kez başha iyi yönetmiştir ekonomiyi, Bankalar kendilerindeki mevdu sm) «dolaşım hacml azaldıkca, ka özellikleri vardır. Bunu bu hükümet hâlâ aniayamamıştır. atın bir kısmını da karşılık ola pahalılık azalır» gibi sözlerle rak ajnrırlar. Ne kadar kısmını dersn ekonomik sorunlarımıza Çok yazıkl çare bulunamaz. Bizde kredi bol Hükümet, tekrar edelim, bü ayıracaklarını da mevduat kar şılık oranı belirler. Bu oran ar luğu değildir dert. Kredüerin yük yanlışlar yapıyor. Bütün dünyanlış kullanüışıdır. Bankalar, yada pahalılık almış yürümüş, tınca bankalann kredi verecekhammadde îiyatları yükselmiş leri para azalmış olur. Son ka kredilerinin çogunu aracı tücken elindekl dövizlerle sanayiciye ucuz ve bol hammadde sağlayacağına, yanlış bir fiyat kontrol mekanizması kurdu. Fabrikada J 73. Aralık sayısı çıktı. Bütün J mal teslimine konmuş fıyatlan • Bayilerde bulunur • denetlemek istiyor. Ojsa fiyatları fabrikada düşük tutmak bir Sevgili büjüğümUz ve kardeşimİB, şeye yaramaz. Siz tüketiciye kaça mâl oluyor ona bakın. Demir ADİL TAĞCI ZEYTİNTAGLARI MÜESSESESfnin TBTAK î fivatma zam yapılmadı da demir kurucusu, inşaatçıya ve tüketiciye daha ucu «a mı geldi? Aksine demir fiyatBasın: 270719926^ lan dünya düzeyi altında tutulun ca. herkes parasını demir spekülasyonuna yatırdı. Karaborsada • • • •• • • • » • » • • • » • • • •• • demir Karabük fiyatımn en az ••••••••»•• • • • • • • • •• • yüzde 80 üstünde satüıyor. Devaratruzdan ebediyen ayrılışının 52'nci gunüne rastlayan letin kazanacagı para aracının 2 Aralık 1973 Pazar günü (yarın) aziz ruhu için Beylert DOKTOR l cebine giriyor, o kadar. Petrol beyi İskele Camiinde öğle namazını müteakkip H. Halil kimyası ürünlerinde de aynıdır Ibrahim Çanakkaleli, H. Fevzi Mısır, H. Yahya Eskişet TARIK Z. durum: Komite fiyatlara sam hir, H. Aziz Bahriyeli tarafından okunacak Kur'anı Keyapmadı ama, fabrika sahipleri rim ve Mevlidi Şerife akraba, dost ve din kardeşlenmiKIRBAKAN Ein teşrilini rica ederu. petrol kimyası ürünlerini 1,52 Den, Saç *e ZUhrtvi AtLESt katı fiyata bulamıyorlar. Deri fii t Hastalıklar MUtehassısi <> yat ma zammı fabrikada • kabul £ tstıkl&l Cati parmaKKgpı <* etmiyorum dese de rr.ağaza vit(Cumhuriyet: 9929) W No <» rEL 44 10 13 Z rinlerinde ayakkabı fiyatlan ba?mı alıp gidiyor. Hükümet malı • • • • • •• • • • • •••••»•••• yapanı degil, bu lcraatiyle, aradan geçinenleri himayo ediyor. Böyle olunca mal hacml d«h» darahr, pahalılık daha d» artar. Artmıyor mu? Kredi Politikasında Hata Alıyorlar sizi. tutukJuyorlar, ssvcının önüne çıkarıyoriar, sorg\ılar birbirini izliyor. Günlerce sonra mahkemedesiniz, bir hafta, bir ay, bir yıl. Yine haftalar, aylar geçiyor... Savcınm iddianamesi çok ağırdır, birçok ıdam istiyor, ağır hapisler!.. Savunuyorsunuz kendinizi, avukatınıı konusuyor, tanıklar, belgeler. İtiraflar türlü yollardan alınmı». Sonra «Hayır ben bu ifadeyi zor altında verdimı sözleri.. Işiniz bczulmugtur. çoluk çocuğunuz sıkıntıdadır, belki parasızdır. açtır, kimsesizdir, üstelik de kötü gözle bakılır mahallede, toplumda. Esiniz kıme ba^vuracağını bilemez, ananız babanız jaşırıp kalır. Böyle ağır bir suç işlenmese savcı <idam> istemez, diye düşünür insanlar. Ne demişler ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Oysa bazan ateş yok, duman vardır! Düşünürsünüz suçum nerde diye, bulamazsınız. Ufak ufak olaylan büyütürsünüz, şurda şöyle bir söz göylemiştim, onu mu yetiştirdiler, çalıştığım yerde ajanlar mı vardı, mahaUede bir saym muhbir mt türedi? Ne yaptım ki bu denli ağır bir davranışla karşılaşayım?.. Çıka. mazsınıı bir türlü i|in içinden... Zaman yürür gider. Acılan büyüterek, derinleştirerek... Tutnklarevinde sağlığınız bozulur, dünyayı kapkara görürsünüz. Ne zaman anlaşılacak gerçek? Anlaşılabilecek mi? Böyle bir suç işlemedirn, ama «itiraf» ettirn «onu da ben yaptim, bunu da ben» diye. Öteki arkadaşlar (ne arkadaşı, ilk kez gördüklerim var içlerinde, arada bir selâm verdiklerim de!) da beni suçlamış. O şöyle şöyle yaptı. şöyle şöyle söyledi demiş. Ben de başkaları için söyledim buna benzer sözleri. Söylemesem olmazdı. Çaresizdim. Herkes de benim duruımraıdı. Kendimiz kabul etmiş olmuyor muyuz bu idamhk suçlan? Öyleyse kurtuluş kapısını elimizle kapatmışız! Kar a n r herşey, tek bir aydınhk kalmaz yeryüzoinde... Sonra bir gün sizi idam cezasiyle cezalandırmak isteyen savcı senin de başka arkadaşlannın da serbest bırakılmanızı ister rnahkemeden. Hatta suçunuz olmadıgını aklanmanıı gerektigini de söyleyerek... Neydi o kâbus? O geçen aylar, yıllar neydi? Niyeydi bu çile, bu kapatılma, bu suçlanma? Demek hiç bir şey yokmuş! Demek savcı da anlamış yanhşhgı, .iem de kendi yanhşlığını! İşte adalet budur. Gözleri bağhdır göremez hemencecik ger'çeği, anlayamaz. Ama bir de görün:e. anlayınca yanıldıgırn yanjltıldığını çekinmeden, ürkmeden kabul eder gerçeği. Suçsuzu ayınr bir yana, özgürlüğüne kavuştunır. Böyle durumlarda sanıklar sevinçlerinden unutuverirler çektiklerini. Oh, bitti ya, kurtulduk ya, daha aylarca yıllarca yatmak vardı, ipte sallanmak vardı. Sen, senden gittikten sonra suçsuz olmussun, olmamışsın ne ayrım var arada... Kurucu Meclis zamanında «haksu yere> tutuklanan, hapis yatan, sonra da aklanıp serbest bırakılan yurttaşlara belirli bir tazminat ödenmesi uygun görülmüştü. Büyük bir para değildi bu, yoksun bırakılan özgürlüğü karşılamazdı elbet. Hem özgürlüğünüzü ncyle değiştirebilirsiniz? Tutuklu kaldıgımz ayların yılların bedelini kim, nasıl ödeyebilir size? Yoktur yeryüzünde bunu karşılayacak değerde bir şey... Ama yine de suçsuz bir insanı aylarca, yıllarca hapislerde tutmaııın, yanlıslıkla da olsa bir insanı özgürlüğünden yoksun bırakınanın bir <bedel>i, bir karşılıgı olmahdır, devlet adına bir tazmınat ödenmelidir. Bunun bir anlamı vardır. Gerçek uygar bir toplumda yaşadığımızı gösterir bu. Bilmem bu Kurucu Meclis'in bu kararı böyle durumlarda hatırlanıyor, uygulanıyor mu? Suçsuziukları saptanan sanıklar böyle bir giriSİmde bulunuyorlar mı? Adalet'in gözleri bağlıdır. Yanlışhklar yapmak da insana özgüdür. Adalet dediğiniz yüce duyguyu da sizin gibi bizim gibi insanlar temsil eder, yürütür, uygular. Öyleyse yanlışhklar yapılacaktır, hem de yerine konulmaz yanlışlar. düzeltilmez. geriye dönülmez yanhşlıklar, ünlü deyimiyle adli hata>lar... Hiç değilse Adalet adına yapılan bu yanlışlıkların açıkça kabul edilmesi gelecekte islenecek yanlışlıkları önler biraz. Bu da bir yarardır. HI KREDİ KISMA VE REESKONT HADLERİNİ YÜKSELTME YOLU YANLIŞTIR. BU DURUM, MAL İSTEĞİNİ DEĞİL, MAL SUNUŞUNU ETKİLEYECEKTİR. Arslan Başer KAFAOĞLU ikkatli okurlarımız hatırlaypcaklardır, bu koşerie tngiliz tarihçisi Lord Kinross'u ilgilendiren iki yazı çıktı. Bırincisi 28 Ekim 1973'te Sayın Kinross'un Türkiye'deki bir basın toplantısı üzerineydi. Îkinci ya?ıda ise bir okurumdan aldıgım mektubu yayımlad'.m (11 Kasım 1973). Hiç kuşkusuz her iki yazı da bir amaca yönelikti. Son zamanlarrta At?.türk'ü antiemperyalist kişıüğınden sıyırmak, ya da Türk Mılli Kurtuluş Savaşını tarihn r 6 sel anlamından saptırmp.k yolunda eâilimler ilsi <T ° i î * lişme izlemiştir. Lord Kinross'u ilgilendiren ya/.ılar, bu konuva değinmek için kaleme ahnmıştır. Sayın Kinross, 11 Kasım 1973 Jarihli yazı üstüne bir mektup yollamıştır. Aynen yayîmlıyorum: Sayın llhan Selçuk, \esilkoy Pansiyonlu llkokuln'nda yaptığım ve okornnujtın bildirdisi konuştnam hakkında baıı açıklamalarda bulunmak istivorum. Okula, 29 Ekim lKS'te kurulan Türkiye CnmhnriyeM hakkında kısa bir konusma yapmak üzcre davet edilmıştim. Konu.şmam aslında sadece 15 dakikalık bir konuşma idi. Ancak tercüme lorunluSu, lamanı biraz daha uzattı. Bendtn sonra, Atatürk'ün son yıllarında Ankara'da r!çi olarak go'rev yapnıış Sir Perc.v Loraine'nin hayat hikâyesini kaleme aimıs yazar Gordon Waterfield de bir konnşma yaptı. Daha sonra bize dinlcyiciler tarafından sorular soruldu ve cevaplarımız tercüme edilerek bildirildi. Okurunuz, sorusunu tnsilizce olarak sorduçn zam»n, kendisinin de işaret etti|i gibi vakit hayli çecikmişti. Bn Roru ancak biraı derinliklere inilmrk suretiyle cevaplandırılabilirdi. Bn arada 19'uncu ve 20'nci yfizyıl emperyalizmleri hakkında bilçi vermek. Osmanlı lmparatorluğunun çöküşü ve yenilsiye ufcravısı V e Atatürk'ün kurduçu cumhuriyet yönetiminin önemi hakkında açıklamalard» bulunmak ftrekecekti. Hiç kuşkusuı bunu karşılıklı tartışmalar lıleyecek. başka soruların s«rulması ve cevapların verilmesi ferekecekti. O eeç saatte böylesine şcnis bir konuva girmrnin doirn olmavacasmı düşündum. \»kit çerçekten geçti ve dinleyicileriraiı de bir hayli kalabalıktı. Bnndan özüntn dnyuyorum. Oknrnnn* Ataturk hafckındaki kitabımı okuyacak olnrsa. sorularının cevaplannı en ayrıntılı biçimde bulacaktır. Kitabımda drvamlı şrkilde Atatürk'ün emperyalizme karsı mücadelesıni savnndnm. Bnjün kendi ülkemde re diger Batılı ülkelerde Türklerin emperyalizme karşı ayaklanıgi ve AlatürU'un yeni bir cnmhuriyrt «evleti yaratmayı başarması takdif le anılmaktadır artık. Zamanın « l ı g ı nedeniyle şerekll «çıkUnıalan T»p»madığım için gerçekten üzeünüm. Bnna karşılık 19«8 yı. lında Atatürk hakkında verdiftm bir konferansın metnıni tam olarak ilisikte snnuyorom. SaygilarımU. Bu mektupta bizi ilgilendiren nokta Atatürk'ün emperyalizme karşı eylemi ve «Türklerın emperyalizme kar?ı ayaklanışnmın Lore Kinross'ça açıklanmasıdır. Bu noktanın iyice bilinrr.esi ve algılanması. bizim tarih. anlavışımız bakımından önemlidir. Tarih. salt büyük adamların kişiliklerinl sergileyen bir galeri, ya da ekonomilî kökenlerinden uzak sa^şlar dizisi değildir. tster savaşta olsun. ister barışta, sosyal olayların ekonomik nedenleri üstüne eğilmektir bilimsel turum. Lord Kinross'a açıklamasından btürü teşekkür ederiı. Mektubuyla birlikte, 1968 yılında, TürkAmerikan Üniversiteliler Derneği ve Ulkemizdeki bir yabancı petrol kumpanyasının ortak düzenledikleri bir toplantîda verdiği konferansın metnini de bize yollamış. Hem bu konferans hem de ülkemizde rağbet görmüş kitabı üstüne düşüncelerimizi bir başka yazımızda ele almak üzere saklı tutuyoruz. Türkije'de tarih üzerine dikkatler son yıllarda giderek yogunlaşmaktadır. Bu dikkat, geleceğe doğru kararlar arıfesinde bir toplum için kaçmılmaz sörev sayılmaııdır. Türkiye Milll Kurtuluş tarihiyle ters düşen politikadan kurtulursa çağdas uygarlık düzeyinde kendisina lâyik yeri alabiUr. Mılll Kurtulu*, farihjmize dikkatimlzin gerekçesi budur. EĞİTİM CİDDİ KURUMLARIN İSİDİR Pahalılığı Önleme FEN BİLİMLERI MERKEZİ ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK SINIFLARI KAYITLAR DEVAM EDİYOR Btşiktaş Çıragan Caddesi 71 İSTANBULTel .48 09 50 (Ajanstür: 4504/9905) Çözüm Yolu mu? •Bilim ve«< MEVLİT İTeknik'ırt : Devlet Malzeme Ofisi Ana Depo Müdürlüğünden ADİL YAĞCrnın Memur, Depo Memuru, Bekçi Alınacaktır Ünitemizde boş bulunan Genel Idare Hızmetleri Sınıfından 1 adet «MEMUR» 1 adet «DEPO MEMURU» ve yardımcı hizmetler sınıfmdan 1 adet «BEKÇİ» kadrolan ile ileride boşalacak memur kadrolanna atanmak ve 657/1327 sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre aylık ödenmek üzere eleman alınacaktır. İsteklilerin Ünitemizden temln edecekleri görev lsteğl formunu ve formdaki belgeleri en gec 10.12.1973 gününe kadar Devlfit Malzeme Ofisi îstanbul Ana Depo Müdürlüğü P.K. 22 Kadıköy adresine göndermeleri veya vermeler: gerekmektedir. ' ' GİRtS ŞARTLARI : 1 657 Sayılı Devlet Memurlan Kanununun 48. maddeslndeki sartlan taşımak. 2 Mecburi hizmetle yükümlü bulunmamak, 3 Askerlik görevini yapmış olmak (Erkek Memurlar İçin) 4 Memur ve Depo Memurlugu için en az ortaokul veya denşrt okuldan çık.slı olmak. ı 5 Bekçilik için ortaokul veya den.si okuldan çıkışl! ol • i mak, (Bulunmadığı tasdirde ılkokul mezunu olabil Uir.) \ (Basın: 27067/9918) İLÂN I.T.Ü. MÜHENDİSLİK MİMARUK FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN t l1 Teknik Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler Sınıfına Eleman Alınacaktır 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu 48. ve 75. maddelerindekl sartlan haiz askerlıkle ve öğrencilikle iliskisi bulunmayan, aşağıdaki derecelere intibak etmeye hak kazanmış olan yeni» den ve naklen tâyin edilebilecek vasıfta erkek elemanlar aljnacaktır. Sınıh : Teknik Hiz. Yardımcı Hiz. Derecesi 12^0,7,7,7,7 14,14,12,12,12,12 Adet Görevi: ( Teknisyen ve Kaynak Ustaa ( Hademe v« Odacüar İsteklilerin dilekçelerine kısa hal tercümesi v* birer fotoğrsf ekliyerek 17. Aralık. 1973 günü akjamına kadar Dekanlığunıza müracaatlan ilân olunur. (Bajın: 26999/9907) Hükümet baştan sona bütün ekonomi kararlannda yanlışlar içindedir. Temel ürün fiyat politikası, enerji politikası, vergi politikası, fiyat kontrol politikası, Ucret politikası baştan basa yanlıştır. Tarım ürünlerl fiyat politikası, genel seçimlerin jüzü suyu saygısına yaz boyu bir nebze düzelmiştir. Şimdi hükümet aslında çok temel bir konuda kredi politikasında da önemli bir hataya düşmüstür. R«eskont hadleri yükseltilmiş ve mevduat karşılıklan »rtmıştır. Bunlar ne demektir. biraz basite indirerek görelim: Bankalar para bulmak İçin Merkez Bankasma giderler. Giderken de onlara va kendi müsterilerine ait senetleri götürürler. ya da devlet tahvili (ya da devlet tahvili niteliklen olan başka tahviller) altın gibi değerı olan karşılıklar götürürler. Merkez Bankası kendi kanun ve yönetmelikleri ve bankacılık yöntemleri içinde krndine gelen senetleri iskonto eder. Merkez Bankasına diyelim bir banka 100 milyon liralık tenet (Merkeı Ban kabul etmeyi bellrlediği ÎLÂN Y.S.E. XI: Bölge Müdürlüğünden | S. NO. İŞİN ADI Bingöl ili GençMirklayn köprüsü 2 Elâzığ ili PaluAncakÜçok köprüsü KEŞtF BEDELİ 499.806,39 TL. 458.530^0 TL. GEÇICÎ TEMİNAT 23.742,28 22.091,21 İHALE GÜNt) 18.12.1973 19.12.1973 İHA1E SAATt 11 11 • 1 Yükarıda isimleri ve karşilannda keşif bedellerl ile muvakkat teminat miktarlan Ihale günü ve saatleri belirtilen işlerin 2490 sayüı kanunun 31. maddeıi gereğince kapah zart usulü ile eksiltmeye konulmuştur. 2 Eksiltmeler Y.S.E. XI. Bölge Müdürlüğünde yapılacaktır. 3 Talipler bu tşlere ait eksiltme dosyalannı her gün mesal saatleri dahilinde Y.S.E. XI. Bölge Müdürlüğünde görebilirler. 4 Eksiltmeye girebilmek için; a) Kanunl geçici teminat. b) 1S73 yılına ait Ticaret Odası vesikası, c) 15.12.1973 tarihi mesal saati sonuna kadar Y.S.E XI. Bölge Müdürlüğünden alacaklan yeterlik belgesi (Yeterlik belgesi almak için Bavındırlık BakanlıSı ınsaat ve tesısat ve onanm isleri ihalesine iştirak yönetmeli^inde yazılı belgeler ile Bavındırlık Bakanlıgından alınmış en az işin keşif bedeli kadar (C) grubu müteahhiîlik karnesı veya işin keşii bedelinin ",'t 80'ni kadar benzeri iş yaptığına dair belge ekliyerek müracaat gereklidir. 5 tsteklilerin eksiltme şartnamesinde venlen izahat dairesinde hanrlıyacaklan teklit mektuplannı mevzuata uygun şekilde ihale saatlnden bir saat evveline kadar Komısyon Başkanlığma makbuz mukabillnde vermelerl l&zımdır. 6 TelgTafla müracsat ve postadakl eedkmeler nazara alınmaz. Keyfiyet ilân olunur. (Basın: 26823/9906) DENIZCILIK BANKASI T. A. O. Genel Müdürlüğünden Istanbul ve Tsşra leşkilâtımız için yanşma sınavi tle memur ve daktilocraf alınacaktır. 1 Bankamız mevzuatına göre memur olabilme şartlarını haiz olmaları, 2 35 yafindan büyük olmamaları, Memurlann: 3 Lise ve Ticret Lisesi mezunu olmalan, 4 Erkek olmaları ve askerlikle ilişkileri bulunmamalan, Daktilosrraflarm: 5 En az Onaokul mezunır olmaları gereklidir. İsteklilerin en eec 8 12.1973 Cumartesi çünü mesai saatı sonuna kadar nüf'is hı'iviveı cüzdanı ve tabsil belgeleri üs birlikte sahsen müracaatları. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear