28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHTJRtYET 24 Ocak 1973 FETTAH UZANlP ü ' RANA &m u'HANYAHD» ... ZAtfl MAÜ/M ARtyltfDA SAHMEYE ÇlfCTl.. EMPAMlNlMVE C t ' i k SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI13 «Evet.» cPara... En asağı yirmi lira.» «Bu iş dersi de ama pahaüya patlıyor Ayduı. Her hafta yirmi lira yaınıs bu derse harcatüır mı? Ya alamayanlar varsa?» ıBümem ki...> «Bunlara düşünen klm?..» Aydın'a Istedigi parayj verdi. Kahvesinl Jçmeye ba&ladı. Çocüklar, çantalannı alıp otaıllarına gittller. Onlann arkasından da Nesrin, öğretmenlik yaptığı okula gıtti. Besim, kansım düsünmeye basladı: «Ne de alıngan oldu. Biraz anlayıs göstermlyor. îçinde bulundnğum havayı sezmeli. Ç«hşamıyOTum, yazamıyonmı... öfff!» Giyindl çıktı evden, nereye gidecegınl düstmmeden... Nesrin, okuluna giderken, yolboyuncs BeEİm'ln huzursuzluğunu, stairliliğini dUsündU: «Aiıl erdiremiyorum bu adamın davramşlanna. Hiçblr sey yokken ah, of çekip duruyor. Sigara... sigara... Gece uyku uyuyamıyor Sürekli tedirgin, sinirli, kaygüı, alıogan... Ne olacak durumu bunun?» Nesrin, okula, giıeıken, bu düsUnceleri kafasından kovdu. «Günaydın öğretmenim!» diyerek selâm veren öğrencflerini selâmlıyordu.. Dersaneye girince de blr ba$ka dünyaya, ögrencilerin dünyasına dalıp gitti... Besim, Kadıköy'de postanenls Cnünde Sevü'le karşılasü. <Ooo!> dedi. cŞimdi aklıma gelmişüiL» «Sen de benim...» •Şaka yapma.» «Şaka yapmıyorum. Neden blüyor musun?» cBUmiyorum, nerden bileceğim.» «Hani ge$eu gün para postalarken havale kâğıdım sen yszrmştm.» «Evet.» «Yaptığın saka aklıma geldi...» «öyieyse, anımsanmak için sana sık sık saka yapmalıyım.» «Nereye gidiyorsun Besim?» «Amaçsız çıktım evden, dersem, gülme. Buraya kadar geldim. Gençlik Kitabevi'ne ugrayacağım; yeni kitaplara batanak için...» «Sonra?» «Sonrasını bilmem. Düsünmedim. Sana rasüamasaydım, belki karşıya geçerdım.» «Engel olmayayım.» «İstersen beraber geçelim.» cSağol arkadaşım. Ben de isterdim .. îkindi tizeri bıze teyzemgü gelecek. tstersen ıkindiye kadar seninle olurum. Yalnız karşıya geçersek, gecikıriz. Karşıda isin yoksa buraıarda yürüyelim.» «Karşıda isim na yok canım... Şaşkınlık yüzünden gidiyordum.» «lyi öyleyse.» Birlıkte Gençlik Kitabevi'ne uğradılar... Kitabevınden çıkmca, MUhUrdar'a doğru yurüdüler. SevU: «Üşüyorum,» dedi. «Niçin?» «Hava serin. Sen üşürnüyor musun?» « Üşümüyorum.» Sevü, güldü ve: «Benim kanım donmuş,» dedi. «Ha! gerçekten; kim Böylecüydi sana bu sOzU?» «Esin.» cBiraz da doğru mu neî» «Belki.» «Sık sık üçüdüğünü söylüyorsun.» «E ne yapayun arkadaaım; üşüyonım.» «Anlamadım gittim senin Uşümelerini » «Tut elımi de anla.» diyerek uzattı elini. Besim, Eevil'in elini tuttu. Buz gibiydi Bırakmadı. EUerinin ıçinde bir süre ovaladı yUrürken. Bu kez, Sevil'ın elleri ter ıçinde kaldı. «Sağol arkadaşım, terlettin büe,» deyince, Besim, Sevll'in sağına geçti, sag elini elleri içine aldı. Sıktı, ovaladı... Parmaklannı teker teker sıktı, parmaklan arasına alarak. O eli de ter içinde kajmıştı. «Tamam mı?» dedi Besim. «Tamam arkadaşım, tamam.» Moda Burnuna kadar gelmislerdi. Sevü'e: «Hostes glbisin.» dedi «öyle mi?» «Omuzunda çanta, kısa saç, elbısen filân..» «Ay Aliah!» (Deramı rar) Konuşmalar boşa çıktı. Üç saat sonra Harbiye Nazın Müsteşarı ihtiyar bir general geldi, benimle görüştü. O da beni kandırmaya çahfiyordu. En sonunda ?u teklifi yaptım: Siz gün kararmadan bu cephaneyi Batum yönüne yola çı karırsmız. Gece olunca trenleri kor bir iatasyona çekersiniz. Zaten bız buradan kalkıp Kütayiş istasyonuna gideceğiz ve orada birkaç gün kaldıktan aonra Batum'a gideceğiz. Siz bu trenlerden cephaneyi alırsınız. Sonradan ben Barum'da bunu Hükümete bildiririm. O da sizi protesto eder. Ben trenlere koyacağım neferlere size direnmcmeleri için erair veririm. [ Yüzbaşı Selâhattinin Romanı Istanbul'a dönüyorum «SAVAŞIN VERDİĞİ MADDİ İMKÂNZARDAN YARARLANSAYDIM O GÜNKÜ DURUMLA YİRMİ YÜZBAŞININ MADDÎ KUVVETİNE SAHİP OLACAKTIM.» Yıllarca ba^uruzda Ahmet Ağaoğlu, artık kendisini bizden saymıyordu. (1) Bu adamı orada öldürmek lsteyen arkadajlar oldu. Ben teskin ettim. 1 Şubat 1*1> gfinfl Batum'a geldim. Önce elimdekl bütün parayı Mürsel Paşa karargâhına teslim ertim. Bütün subaylar Erzurum'a gidiyordu. Bir lngflia vapuruyla gidece» Sil&hlanmı v« »ümı CeUl'« bıraktım. Celâl karadan Trabzon'a gidecekti. 3 Şubat 1919 gunu Barum'dan Ingiliz askerlerini taşıyan «Şantung» gemisiyle Istanbul'a hareket ettim. Yirmi yasmda Utanbul'dan ayruruistıın. Teğmendim. Tam beş yü çarpıstıktan sonra yirmibeş yaşında yüzbajı olarak Istanbul'» dondüm. Beş buçuk yıl savaş kıdem zanunı aldun bunun için. Harp Gümüs Harp Liyakat Madalyası. Ahnan Demir Salip Madalyası. Beşinci rütbeden Küıçlı Mecidi Nişanı aldun. ' Yirmi yaşından yinnibes yafma kadar bu yaşlarunın idraki ve takaüyle bana yüklenen görevleri yapmaya çalıstım. Bütün aosya] çevremde benim için temiz adam derlerdi. Halil Paşa benim için: « Ailına gelenl söyleyen, hiçblr şey önünde eğilmeyen adam». Basri: • « Mairur. fakat vatansererUği dürüstlüğü sayanı hürmettif». Saffet: € Küstah, fakat cesur, temiz, vatansever, zeki». Hüseyin Rahmi: « Her duyduğuna inanan, fakat çok cesur adam». Karabekir: « Kaba. Düşündüğunü oldu Derleyen : tlhan SELÇVK ğu gibi söyleyen vatanperver, dürüst adam». Bekir Sami: • Vatanseverlikte, erkek ruh lulukta ve cesarette örnek adam» demişlerdi. Basri sicilime: « Çok magrur, orta lekâlı, fakat verilen vazifeyi men e dilmezse ölüm derecesinde bir çahşma île yapar. Çok genç olmasına rağmen tabur kumandanIıgı yapmaya kadirdir» diye ya« mıstı. Saffet sicîlime: « Daima mafevklerinin (flstlerinîn) selahiyetini kullann", kendisine verilen her vazifenin selahiyetinf vukan atlar Dürus^ çalışkan. zeki, vatansever, dindar bir zabittir» diye yazmıştı. HEDtYE Müstefar çok memnun oldu. Gitti kardeşi olan Harbiye Narırına durumu anlattı. Akşama doğru adam tekrar geldi. Nazınn teşekkürleriyle birlikte, bana bir hediye vereceklerini, bunu kabul etmemi rıca ettL Ben çok şık bir ni«an olan Gürcü nişamm vereceklerini sandım. Müsteşar biraz sonra hediyeyi açıkladı: tstediğim bir bankadan almak uzere bir milyon Rublelik bir çek.. Yani yüz bin lira.. Müsteşarın bu teklifinden çok etkilendinı ve üzuldum, dedim ki: Ben size bu cephaneyi Ermenilerle döğüşeceksiniz diye ve bu döğuş bizim için yararlı olacak diye düşünerek verdim. Bu davranışımda bir vatanseverlik duygusu ve bir hizmet umudu vardır. Fakat sizin vereceğiniz parayı aldığım dakikada ben devlet malını satan bir hırsız olurum. Siz bunu bana nasü tuyıp söylediniz ve ben size bunu söyleyebUmeruz için ne gibi cesaret verdttn! Bu sözleri çok sert söylemiştim, ve kımbilir yüzüm ne renk almııtı ki Harbiye Nezareti Müs teşarı ihtiyar ayağa kalktı, boynuma sarıldı, gözlerinden damlayan yaşla beni öptü: Senin kadar genç bir subayın, devletın siyasetini düşünerek hareket edebilmesi ve bu kadar büyük bir parayı bu kadar asil bir fikirle reddetmesi beni çok duygulandırdı Size battı diyorlar Hayır. Elbetteki bu kafada ve karakterde sen yal nız değilsin. Senin gibilerin olduğu devlet batmaz. Beni öptü, sevdi, benden ayrıldı. Cephane. konuytuğumuz gibi sonuca bağlandı. • •• •BEŞ MtLYON tşte yinnibeş yıllık tarüıim ve bu hayaüm sonunda çevrenin bana verdiği notlar. Eğer ben savaşın verdiği imkânlardan yararlanarak maddl olanaklar sağlasaydım, büyük harp sonunda mütevazi bir hesapla ayda iki yüz lira getirea emîâk sahibi olacalrtıra. Yani o günkü durumla yirmi yüzbaşının maddi kuvvetine sahip olacaktım. Beş savaş yılından sonra işta böyle bir durumda Istanbul'a dönüyordum. Büyük Savaşta Rusiann bizim Kafkas cephesîne gonderdikleH insan sayısı iki milyon, bizim gönderdi jnmiz 800 bindlr. Bu muhare'belerde 240 bin asker ölmüş. .160 bin asker de sakat olarak memleketine dönmüştür. Birinci Büyük Savaşta Ruslar Kafkasva'ya iki milyon, tngiîizler Surive ve Irak'a bir buçuk mflvon. tngiliz ve Fransrzlar Ça nakka,leye bir milyon asker göndermislerdir Su hesapla bu büyük savaşta beş milyon düşman askeriyle boeiıştuk. Ve .mütareke Istanbuluna bu boğuşmanın sonunda ayak bastım. ÇAĞIRI Benim için gelen kişisel emirde Harbiye Nezareti beni Istanbul'a çağırıyordu. • • • 4 0 Yıl önce Cumhuriyet 24.1.1934 G MALKOÇOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOGUJ KILIÇ eçenlerde Sovyet Rusya îcra JAPONYA MEYDAN OKUYOR Merkez Komitesinde M. Litvinof un söylemif olduğu nutuk münasebetiyle M. Heriot ya takviyeye devam ettiklerini bil |çıktlr: bancı gazete muhabirlerine su dirmiş olduğunu haturlatıyor. M. sında gerginlik şüphe gotürmeyeHerriot Sovyet Rusya ile Ameri cek bir haldedir. Bu durumun da demeçte bulunmustun ka arasındaki münaaebetlerin tek tehlikesiz olduğu söylenemez. «Sovyet Rusya'nın Doğu Çin rar yenilenmesi üzerine duru Japonya'run artan nüfusunu ba demiryolundaki menfaatleri için raun değişmiş olduğunu kabul rındırmak ihtiyacında o]usu ve bu demiryolunun satın almması ediyor ve diyor ki: «Sovyet Bir ilerlemiş sanayiinin ihraç edilme için Sovyet Rusyaya göre Mançu liği zorluklarla karşüaştığı bir sı si zorunluğu bu sonuncu doğurri ile hudut civarında Japonya rada Amerika ile anlaşü. Şimdi muştur. tarafından yapılan askerl hazır iki tarafta da asabiyet büyük Fransa, Versay Muahedesi, Kellıklar bu hududun Sovyet Rusya çapta görünmektedir. Her şey luğ Misakı gibi fanza etmiş oldutarafından sağlamlaştınlması ve zorluk çıkarılmak için bahane Demiryolunun satın alınması ih ediliyor. Aynı suretle Japonya, ğu mukavelelere hürmet etmeğe kapaklı timali harp meselesini ortaya Amerikanın politikasını ve özel devam edecektir. Gizli her türlü hareketi, tarafgirlik ve koymaktadır.» likle deniz silahlannı göz altmda müdahaleleri asla kabul etmeyeLitvinofun nutkunu tahlilde bulunduruyor. Şu halde durum cektir.» devam eden M. H«rriot varmış • SON SENELERDE ne yazık ki önemli bir sekilde düşolduğu umumi sonuçlara göre ha müş olan tuz satışmın arürümasuu sağlayacak bir fcamm riciye komiserinin topraklarından tasansı hazırlanmışür. bir santim bile vermemeğe azmebr.iş olan Sovyetlerin ordu, • SON GÜNLERDE vukua gelen Hindistandakl depremde donanma ve hava kuvvetlerini ölenlerin sayısının 100.000 kişiyi bulduğu bildirilmektedir. S O N HABERLER O gece hareket ederek Kütayiş'e geldık. Artık oradaki trenleri de Batum'a gönderecek ve biz de Batum'a gidecektik. Geien haberler çok fenaydı. Istanbul gazeteleri de gelmışti. Halil Paşa ve daha bırçok Paşa tevkif edümiş ve hapsedilmış. Kaçan bütun Ermeniler ve Rumlar dönüyorlarmıj. Istanbulu tngilir, Fransız, İtalyan kuvvetleri işgal etmiş.. Türkıye çeşitli devletler arasında parçalanıyor, pay ediliyormus.. Akla ne kadar feci şey geliyorsa oluyorznuş ve olacakmış.. Işte bu acı gunlerden birinde Azerbaycandan bir murahhas heyeti geldi. Bunlar Azerbaycan namma Paris Banş Konferansına gidiyorlardı. Başlarında, vaktiyle Rusyadan bize kaçıp 1908 inküâbından sonra her türlü iti ban görmüş ve Türk OcakJarının başında bulunmuş Osmanlı Mebusu Ahmet Ağaoğlu vardı. Hepimiz kendisini severdik Biz de sahsen iyi tanışırdık. Kendisine haber gönderdım, çok üzüntülü olduğum, aydınlanmak ıstediğimizi ve bunun için ya ziyareüme müaaade veya istediği saatte vagonumuza gelerek çayımızı içmesini rica ettim. Saat beşte geleceği haberini gönderdi. Ve saat beşte geldi. Komiserlik subayları vagonda toplandık. Celâl de vardı. Herkes dertlerini söyledi. Düşüncesini sorduk. Cevabı şu oldu: Siz Anadolu Türkleri çok pLs (Azeri dilinde zavallı ve fena anlamına gelir) adanüarsınız. Battınız. Sizin için kurruluş yoktur. (1) Ben sonradan ba olayi btr mekrupla KemaJ Atafiirk'» bildirmiştim. DIŞI BOND TİFFANY JONES «ş i/wpl ü vc »coNuâu/vıu^ SAvt utesı NIZ. AMA Sisi BUf=ARA çauıda caçus ter GARTH Havacılık Cesaret Mesleğidir HAV» tfUVVETLERlN»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear