24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 22 Aralık 1972 01 UMilıMİ... UftA TUTüKUP T1RMAMA. HA01 AZ UZATTI». <xUUİ U 7WAfcYAV/rç BülUTUBIK ARASiKA İMS*?AHlNP,W^ (tADlK , ELIERÎNDE 8İHPAKET, ü LA EKOP MEZARUöMA <rELpîLE*« İzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 138 YıMbz, tmıtfsğa girdl çüttı; çayı getırdî. Babam, bınm duyanadığunrı sozlen. eoiştemie teiefonîa aoyfedikfcnni anlattı: «Şa sıra feinm Safcn, birkaç »rkadaşıyie hlrtOrte Ceraal Paşs'yı uçakla Ankaım'ya gotnruyoriar. Paşa, iiıtilâicüenn başkanı olacak herfealde. ött yarodan isJer iyice yolunda: Uhtç Pasa, Mnhaör Atay Komutanı Albay Osrnan Kofcsai, Albay Sami Küçuk; Celâl B*y«r"ı tntnklayjp, saat tam aitıyi an geçe, Harp Ofcvhmdaki fcır odaya fcapsmışlar ö t e k i Bakanları da orada topluyorlarmış. Ankara Radyosunu ilk eylemcfe ele geçirmisler de makıneleri işletecek adamı mı bulamannşlar. birseyler oJrouş iste... B u de borada dokuz doğurduk bu yfczden Celâl'ı tutuklayan Burhanettu'i tanirım. Albaylar gençjerâeıı olacak, büemedroı. Aierin çocuklara ..» «Yapüacai eylemi, çok guzel planlaraışlar; bafbayaği baskin oldu • dedim. Babam, «Baskın basjmndrr oğlum...» dlye, gtilıunsedl Bu srada Kadyo, Adnan Alenderes'in de Eskişehir. Kütahya yolu ilzerinde tutuklandığını bildirdi. Albay, föyle bir elini saUadı: «Bunu unutuyoıriuk .. Yakalanmış. . Zaten nereye gidebilİT kı...» tüye söylendi. Ben, bu ıç kolay olmnş pibisine bir dtişünce daha ortaya atıyordara ki, babam., «Santnıyorum Emre ..» dedi. «Sabri söriedi, şnndilik bir şehidımizin olduğu biliniyor... Bir Teğmen oğlurauz» Neydi adı? Tamam buldum: Teğmen AK Ibsan KaJmaz... Başkaca şchii. yaralı adlan çıkabüir daha .» Radyo, roar^lar çalmaya baslanuşü. Pencereye yaklafüm. Ortalık gjmdi günlük £üne$llkti. Araa caddede kirasecilder yoktu. Sonra bir motor gürültüsü ortalığı sardı. Askerlerin araçlan goründü. Babam oturdu£u yerden söylendi: «Önemli yerleri, iabrikalan, su, elektfik merkezlerini korumak jçin düzene giriyorlar.» Ablam Yıldız, sedire aımemin yanına otultStİ9> anneme dert anlatayordn' ' •Görüyor musun anneciğim; ben de gerçekten îanir'e atandığımızı sanmıştım. Ne dedi teleıonda bılıyor musun Sabri? Ben, sana haber venrim, Ankara'ya gelirsin dedi...» «E.. ne yaparsın.. askerlik bu kızım...» diye, annem onu teselli edjyordo. sevinç, bu heyecana, dikkat ettim, Demokrat Par tılıienn buyuk çoğunluğu, çıkarcı gnıplar, hiç katılmadılar; ya da katılıyormus gibi geründüler. Yakından bildiklerimin çoğunun ağzını bıçak açnuyordu. Hele, Celâl Bayar'dan, Menderes'e, Menderes'ten bütün hükümet üyelerine, oradan Demokrat rrulletvekillerine dek, hepsinin tutuklanması, Anayasayı çığnemekten, Tahkikat Komisyonu kurmaktan, daha birçok suçlardan Yüksek Adalet Divanına gönderilecekleri haberi, yırmi gün once. astığı astık, kestiği kestik çevreleri, kor Tcudan sokulacak delık arattnaya başladı Ihtilâli yapanlar, Millî Birlik adı altında memleketin yör *netimini ele almışlar, kendilerindcn birkaçuu katarak, sivillerden bir. hükümet kurmuşlar, millete, çok yakın bir gelecekte seçimlere gidileceğ^ine üişkin s5z vermijler; üstelik bir de Kunıcu Meclis toplamaya hazırlanıyorlardı. Bu olayların, eylemlerin içinde en önemlisi, yeni bir Anayasa hazrrlığıydı. Bu Anayasa hazırhğı, tutuculan büsbütün şaşu^mış, ilericileri çok sevindirmis, umutlandırmıştı. Öuphi Bey, SıdcUk Hocamız, bu işi ele aldı mı, almadı mı! Bakın ne Anayasa ortaya çıkacak!» diyordu. Cahit, «Anayasanın sol yelpazeye kar§ı tutumu ne olacak?» diye, çok merak ediyordu. Suphi Bey, bir hukukçu olarak ne değin dil dök se, bir tuıiü Hasip Beyin kuşlcularını gideremiyor, Demiroplu, durmadan, «Ah.. herifler yine pusuya yattı; Ismet Paşa'mınn Demokrasi sevdası depreşti. ben, bu gidişin sonunu karanlık görüyorum!» diye, soyleniyordu. Bu heyecan, bu sevinç dalgası, yavaş yavaj yatışırken, Milll Birlik Hükümetine, Ankara'da ve Izmir, Istanbul gibi illerde" ihbarlar başladı: SiviUerin yaptığı büyiık yolsuzlukları, düşük hükümetle birlikte nüfuz ticaretini bilenler, yönetici leri uyarmaya başladılar Bu yolda da araştırmalara, kovuştunnalara, askerler, askeri yargıçlar elkoydular Öte yandan, Maliye BaVanı, Hazinedeki 157 ton altınımızın, hemen hepsinin Menderes tarafından, Amerika'ya rehin olarak venldiğini, 17 ton alünımızın kaldığını açıkladı Bu açık lamadan sonra, milletin iyi yürekli insanlan, hazineye parmaklarmdaki nişan, nikâh yüzüJflerint armağan etraeye başladılar. Ne yalan söyleyeyira, sokaktakiherkese bir disiplin, bir saygı geldi. De mokratlann öıgürlük anlayıçı (I) ortadan kalktı. Bizim nikâh yüzünden once, Avrıupaya gidemiyen Bay Hidayet Koryurek, sonra da Millî Birlik Hükümetimn koyduğu, yabancı ülkelere gitme yasağmdan ötürii, sıkı^tı kaldı. Ağzını onua da bıçak açmıyor, bir zamanlar giyimi jüzünden kmadığı Menderes'in ne iyiliğine, ne de kötülüğüne ilişkin bir söz ediyordu. Onun modeli birçok işadamı, kuliipte çok az görünüyorlar, göze batmamaya gayret ediyorlardı. Önceleri buna bir anlam vereraiyordum. lArkMi tart Ben bu Işt yapairiıyacagınu ıararla, söyledim. Sonunda kabul etti. Beni tekrar Birinci Şubeye verdiler. Günlerimız yogun çalışmayla geçiyordu. Son tren ıstasyonuna yığılan eşyalan da hayvan sırtında Musul'a yoUuyorduk, Kendimıze çekidüzen veriyorduk. Ahmet beyin eşyalarıru vs hay vanlannı getirmişlerdi. Eşyalannı sattırdım. Hayvaru ben aldun. Şehit Ahmet beyin eşyalannı sattırmak benim için « a olmuştu. Ablam Ernıne'nin'dört yüz krüsur lira'im pos'ayla yolladım. AJtabeyime yazdıgım mektupta Ahmet beyin nasıl tahramanca şehit olduğunu anlattım. Emine'nın yavaş yavaş alıştınlması gerektiğini ona Ahmet beyin yaralı olarak esir düştügUnü soylemelerini ve esaretten mektup beklijrerek bir süre oyftlanmasının doğru olacagını yaı dnn. , Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı insan gücünün üstünde beni seven ve sayan Cel&l'e unu tulmaz bir dostluk duygusu içimi sardı. Derleyen : İlhan SELÇVK O günkü düşman kaybı dört binden (azlaydı. bizdea de bin kayıp vardı. Gece sabaha kadar yürüdük, sabahleyin Samera kasabasına gelmiştik. Ben bu savaştakı hizmetimden dolayı vtizbaşılığa tnha edildim. Ve dokuz p" sonra 1 Mart 1918 de yUzbaşı oldum. BİRTEKLİF Sabah erken saatlerde düsman cephedeki 52. Tümene (Bekir Sami'nin tümenirte) saldırmaya başladı. Ögleye dogru taarruz bütün siddeüyle devam ediyordu. Görevuniz bu akşam bitecek, birlikler aksam karanlık basınca çekilecekti. Yeter ki aksamı bulalım. öğleye doğru tümenin sol cenahını düşman çevirdi. Bir bataryayla istihkam bölüğünU esir aldı. Sonra sol cenahtan gerilere doğru sarkmaya başladı. Şu halde tümen esarete doferu ' gidiyordu. Yeni Kolordu ' Kumandanı Şevket üzüntülü ve telaşlıydı. Ben hemen Kumandana: Arkamızda bir Arap ihtlyat taburiı var, müsaade ederseniz bu taburj alarak çevirme yapan düşmana taarruz e'deyim ve çevirmeyi durdurayım. Ethem Çayı adı ile anılan çetln çarpışmalar başlamadan önceki dönemde, müspet bir sonuç sağlamak amacı ile birlikler kesif bir hazirlık faaliyetine geçiyor. Kolordu Kumandani bu önerımi kabul etti. ' Ben harekeU başanyla yürüttüm. Kumandan takdirle karşıladı. Aksam yaklaşıyordu. Cephede durum kanlıydı. Uzaktan îran dağlarmdan bir ışık göründu. Bu ışık gelmesini beklediğimiz Kolordunun 14. fırkası olabllirdi. Kumandan derhal topluca durduğurouz yere gelerek: Bu ışık 14. Tümen olabilir, bizim bu gece çekileceğimizi bilmez, yürüyuşüne devam eder ve yarın tngilizlerin eline düşer. Şimdi birinüî ata atlayıp yetişiniz ve tümeni Ethem çay n a değil, daha kuzeye Samera'ya getiriniz. Erair saşkuıca bir emlrcll. Işık nedir, belU değil. Sonra çölde yol yok. Işık sönüverse gjden adam çölün /rtasında kalır ve çöl Araplaruıca öldürülebilir. MALZEME 31 Mart 1917'den 23 Nlsan 1917 ve kadar Samera'da kaldık. Ve Samera güneyinde tstabılat dolavında birçok muharebeler vaptık. Bağdaftan pek çok sey getirmiştik. gerek yıyeceğe ve gerekse çiveceSe degsin bUyük bir malzeme • vığım Samera'davdı. Buraya kadar trenle gelen esvala bundan sonra deve katır, at, eşek sırtında gide«kti Elimizde az sayıda hayvan kalmıa, kalan hayvanlar da yük çekemez hale gelmişti. Bu sırada öteki neler ohıvordu? cephelerdB SELÂMET Ama emır yapılacaktı. Hiç kimso sesini çıkarmadı. Baktım ki kimse kıpırdamıyor.. Kolordu Kumandani çok sinirll bir kişiydi, hepimize hakaret edebilirdi bu durumda. Pırladıtn ata atladım. Tam gideceğim zaman beal durdurdu. Yerime süvari yüzbaşısı Gelibolulu Kemal'l yolladı. (1) Aksama kadar cephede muharebeyi yöneten Bekir Sami büyük kahramanlık ve askeri bilgi gösterdi. Tümeninl düşmandan kurfardJ ve selAmetle geriye getirdt LVTİKAM Kutulamraare dolaylarmdaki savaşlardan sonra memleketine giden Alman Hava YUzbaşısı Schultz geldi. Muharebelerde bi2i maskaraya çevıren düşman uçaklarından intikam alınacağı umudu hepimizi sevtndirmişti. Yalnız gerek Ordu Kumandanı, gerekse Kolordu Kumandani Schultz'un bir muhajebeyle ortadan kaybolmasım genel savas bakırrundan tehlikeli buluyorlardı. » • Bir gun üç düşman üçagı üstümüze geldi. Schultz bunlara saldırdı. tkisi kaçtı, uçüncüsüyle ugraşıyordu. Başrmızin üstünde devam eden bu heyecanlı hava muharebesinde son düşman uçagı kaçınca Alman peşine düştü. Bir süre sonra ikisini de gözden kaybettik. Bir süre geçin'ce Schultz geri dönmeyince hepimiz korkulan şeyin başa geldigine inandık, Al mana acıdık. 4 0 Yıl önce Cumhuriyet 22.12.1933 Ruslar 16 Şubat 1916 da Erzurum'u 18 Nisan 1916 da Trabzonu, 25 Temmuz 1916 da Erzincanı i«gal etmişler ve orada kalmıslardı. (1) Ketnal az sonra yolmro kay» betmiş. on gfio kadar* ' rollerde kalmıs.. Araplar soymuş. dSğtnfiş, yaralamışVe güç belS. aç. çıplak ve yalınayak hararrâha gelebO mişti. Sonradan Saffet'in bana s5vlediçine göre ben ata atladıçım zaman Kolordu Kumandani Saffet.e «Bu işe giden adamın 51mesl çok biıvük ibtimaldir Selâhattin bize lâzım olacak, buna cöre bir adam gönderelim» demiş ve bunun uzerine Kemal'i göndermişler. A m Şu son on beş günü. büyük bir heyecan içinde geçirdık tlk gunlerinde hukümetin devrıjme«inin millet, sokakla<a, alanlara doküldü. Mitingler, marşlar, fener alayları, birbirini izledi. Üniver sitelı gençler, askerlerle omuz omuza daha ilk gunden tanklarm üzerinde gösteriler yaptılar. Bu BİR ŞART Anika yaşarken YAZAN: İVO ANDRİÇ ÇEVİRENLER: Adnan ÖZYALÇINER Ühami EMİN Aradan üç gün geçti. Schultz yuzü gözü sanh per.şan geldi. Ve anlattı: Bizim üstiimüzde muharebe ederlerken makineli tufeğı anza yapmış. Düşman bundan yararlanarak kaçmaya başlamış. Schultz bakmış ki h»rıf kaçıyor, silâhla yapamadıjlnı uçağıyla yapmayı denemlş ve uçağı düşman uçağına bindirince tekermeker yuvarlanmaya ba;lamı;lar. Yere yaklaşırken Schultz kendisini atnus, tngiliz yere çarpıp yanan uçagında ölmüş.. Schultz düşüş %onucu bayılmış, ama yaralanarak işln lçinden ^ıynlmak başarısmı göstermiş. Alman bunlan anlattıktan son ra dedi ki: Nişanlınr evlenmek için Purlemerit nişanım almamı sart koştu. Almanlar bu nişam vermek için bir pilotun oniki uçak dUşürmeslni isterler. Benim düçürdügüm uçak onikincidir. Ar tıl: nişam alacağım ve evleneceğim. Schultz'un eline Irak'ta onöci uçak düşürdüğune değgin belge verildi «• Almanya'ya gönderildl. Olaylar gelişiyordu. tran'da bulunan 13. Kolordu hızla geliyordu. NKARA 21 (Telefonla) Ziraat Vekâleti, ekmeğin üzerıne pul yapıştırmak su retiyle yeni bir vergi ihdası için bir kanun tasarısı hazırlamıştır. Tasarı, buğday mübayaası hakkındaki kanun tatbıkatının genışletilmeai için bir karşıhk teminı maksadını gütmektedır. Ziraat Bankasının mevcut Vekıller Heyeti karamamesine dayanarak yırmi mubayaa merkezinden buğday satın alması koylünün, fiyat düştnesine karşı himayesi için kâfi bir tedbır teskil edememekle beraber ahfverişin bu mahdut şekli bile bu işe mühim bir para konmasını gerektırmektedir. îki senelik tecrübe buğday satışı EKMJEKTEN BİR KURUŞ VERGI nın genişletilmesi lüzumunu anlatmıştır. Bunu temin için yeni bir tedbire başvurmak mecburiyeti hasıl olmuştur. lşte bu kanun tasarısı bu maksatla hazırlanmıstır. Yapılan tetkiklere göre memleket nüfusunun üç buçuk milyonu sehir ve kasabalarda ekmeği fırınlardan satın almak suretiyle tedarik etmektedir Bu vaziyete göre bir gelir sağlanamamaktadır. Ekmekten alınacak vergi kesin seklini almış olmamakla beraber bir kilodan eksik ekmeklerden yirmi para, lazlalardan bir kuruş, fırancaladan iki kuruş alınması düşünülmektedlr. Yalnız îstanbul'dan elde edîlecek gelirin senede bir milvon lirayı bulacağı sanılmaktadır. I YURDUN her tarafında kar tipi halinde devam etmektedir. Karadeniz'de fırtınadan bir çok kazalar olduğu haber verilmektedir. DÜN GECE Tepebaşı'ndaki Asri Sinemada yapılan Balkan Güreş Şampiyonasında (6) galibiyet kazandık. | TÜRK • BULGAR ticaret muaheded dün Ankara'da imzalanmıştır. YARIN : BAŞ EĞMEYEN BİR VARLIK DtŞİ BOND 19 Başpapaz büyük odada mumu yakıp kapıyı kitliyerek sakalını. göğsünü, genif solgun jrüzüyle karanlık bırer çukuru andıran gözlerıni panldatan ışığın yanında oturdu. Dışardan köpek hav lamaları gelıyordu. Kapmra önu iyıce karanlıktı, yalnız derenin öteki kıyısmda, Tasıçin evinin dolaylarmda bir takım ışıklar yarup kıpırdıyordu. Başpapaz, ellerini önünde kavufturmuş, bir olü nun üstünde oturur gibi sandığını üstunde oturuyordu. Içindeki öfke hafifledıkçe düşünceleri yoluna giriyor, ama acısı artıyordu. Bu durumda kendisıne bir dayanak bulamayınca bunu daha öncede, geçmişte arıyordu. Yakında Dobrun'daki papazlığmm otuzbirinci yılmı dolduracaktı. Kilise ve halkla içiçe yaşadığmdan birçok kotülüklere tanık olmuştu. ama boylesini ummamıç, kendi özunde, üstelik kendı evinin eşiğınde bu türlü beklenmedik bir talihsızlikle karşılaşacağını, ana, babanın içini paralayıp yüzüne tükürten. hiç bir feyle teraızlenemiyfcek, ne savaşla, ne ölümle ortadan kaldırılamıyscak olan böylesme bir |«yi uü|ünememi;ti. Içine düştüğu sonsuz boşluğu, birdenbire sınırsız bir acıma duygusu yaraladı. Insan oluşuna, soluk alışına, yemek zorunda olduğu ekmeğe acındı. Şu zavalhya, büyük oğlu Yakşa'ya. enayiliğijle içine düştuğü rezılliğe acıdı Bu durumda, sandığın üzerinde. bırakılmış bir öksuz gibi yüıü avuçlannın içinde hayatmda ilk defa katıla katıla ağladı başpaptz Güçsuz ve silâhsızken bunca kötuluSüa utancı, haksızhğı karşısında kendini tutmak için d ','e"n sıkarak boş yere ağlaraasını durdıTmak istiyordu. Gözyaşları içıne iyice kaldırıp alt üst etmişti. Daha güçlü daha acı bir ağlayış la sarsılacakken birdenbire kend.ne gelip doğruldu; canı yurekten, bütün varlığıyla utanması olmayan, düşünceden yoksun o kahrolası kaduıa beddualar savurdu. Eylül avı. Bonopob'e'nin ustündeki kara ormanlardan her gece Yakşa'nın yaktığı ates görülüyordu; başkaldınp dağa çıkmıştı Yakşa, çunkü ne Dobrun'a gidebilir, ne de kasabaya inmeji göze alabilirdi. Onu yakalamak için boşuna koşup durdu zaptiyeler. Çabucak da vazgeçüler bu içten, böylece Yakşa'nın ateşi her gece, kasabaya yanm saat uzaklıktaki Borovaç'ın ardında yarup durdu. Herkes ormanda yanan bu ateşin Yakşanın ateşi olduğunu biliyordu. Bazan Anika da yal» nız başına avluya çıkıp ilk yıldızlarla birlikte panldamaya başteyan Yakşa'nm ateşine bir göz atar, ateşin gittikçe büyüyüp kızararak dağlann ardıyla gökyüzünü kuşatan geceyi nasıî daha çok aydınlattığını seyrederdi Yakşa. ormanlarda gizlenırken Dobrun Bajpapazı evinde ölü gibi kjmıldamadan yatırıyordu. Bjsucunda gece gündüz sulu gözlü kansı bekliyordu. Kadın, kendısinden tek bir söz söylemesini istiyor, herhangı bir şey buyurması için yalvanyor, başpapaz ise ak sakallanyla bıyıklanrun arasında kaybolmuş olan dudaklarmı kemiriyor; durgun bakışlarıyla kaskatı, bombo; bakıyordu. Kaymakam. kasabada. gecelerinı Drina'mn kıyı sındaki bahçesinde dostlariyle içerek geçiriyordu. Zaptiyelere Yakşa'nın tutulmasmı buyurmuş, ama şundi hem onları. hem papazı unutmustu Yarası çarçabuk geçmisti. Sarayevo'dan gelen şifmanca iki Osmanlı konuğu ağırlıyordu Konuklar, gündüzleri kaymakamın ırmağın kıyısındaki bahçesinde oturuyor, kumar ojnuyor, erler e tepeden suya sarı kabaklar attırarsk bunlara nişan alıyorlardj. Karanlık basınca da çingene çalgıcılan çağınyorlardı. Geceyi hoş geçirmek için de Avusturya'dan getirdıkleri demei demet havai fişeği yakıyorlardı Bu görülmedik nesneler bütün kasabayı ayağa kaldırmıştı Çocuklar uyumak istemiyor, pencerelerde, kaymakamın bahçesinden havai fişeklerin atılmasmı bekliyorlardı, Bütün kasaba halkı bu kızıl, bu yemyeşi] ışıkların yaz gögünün altında parcalanıp parıltıh su damlaları gibi dökülmesıni. ardmdan ortalığuı eskisinden daha çok karanlığa gdmülmesini. bayırlarm üstünde parıldayan y:Idızlarla Yakşa'nın durmamacasına yanan ategini garip bir Inançsızlıkla izliyorlardı. Anika. artık hiçblr şcy yapmryor Hiç klrnsevi de evine almıyordu. Akşamlan da avluvu kitlevip Yelenka'nm şarkı söylemesini beklıvordu. Yelenka'nm sesi, bütün kasabanın bir baştan bir basa duvabılecegi kadar kalın ve dokunakhydı Anika, onun yanına oturup sessiz, hareketsiz bir bicirrde, yusunde hlçblr kıpırtı olmadan dınliyordu şarkıyı. (Arkası rar) ETHEM ÇAYI Bağdat muharebesinden sonra kuzeye çekilen 14. Tbmen de kuzeyden yaklaşıyordu. Buna karşıhk îngilizler bu iki Türk ku'vvetinin birleşmemesi için a raya girecek biçimde Dicle sağ sahüinden harekete geçmişlerdi. Biz de Bekir Sami kuvvetini karşı yakaya geçirerek düsmana karsı koymayı tasarlıyorduk. 29 Mart 1917 günü Kolordu karargâhı 52. Tümenin arkasına gelmiş ve tarihte Ethem Çayı muharebesl adıyle anılan ssvaşı yönetmeye karar vennişti. Ethem çayı muharebesl başlamadan önceki birkaç gün Insan gücünün üstünde bir çaüç ma yaptık. Bir gece sabaha karşı çok bıtkin ve aç durumda karargâ ha gelmiş ve boş bir çadır bu larak toprak üstünde uzanmak istemiştim. Çadıra girdiğim raman Tegtnen Ce'fl gözünü »ç TİFFANY JONES ' ÖNCE. o pteıte peofX <&«Z SEVfN OİZİM ÖSIE \ yEMEĞİMİZ. OLOOÖÜMU & BİB ^ " M D£«£CLI OIUP OlMuMÛSl S<Z/ Hfc GARTH ın O gece, ay ışığında Anika Vigegrad a döndü. Ardmdan Yakşa da geldi Ertesi gece Kaymakam, Anıka'ya giderken kahkaha çıçekleriyle kaplı çıtlerden bırinden üsjüne ateş açıldı. Alibey, sağ omuzundan hafifçe yaralantnıjtı. Aynj gece Yaksa, kasabadan sırra kadem bastı. Ai'ika, çingene hizmetçisini Al' beyin Jağl:ğmı sormaya gönderdi, ama kadını delıkanlılar sopayla kovaladılar. Anika bu yiızden çok kaygılanmadı. lyıleşir iyıleşmez kaymakamın geleceğini biliyordu, haber salarsa daha da önce gelirdi. Dobrun'a gidıp geldikten sonra her istediğıni yapabileceğini biliyordu. Bunu korku, kararsızhk, ve büyük bir düzensizlikle idarpsizlik içinde yaşayan kaspbalılar da bilip görüyordu. VESEMDe BAV CM ĞÖTÛBÛLE tı: < Selâhattin bey, dedi, yornın ve aç olduŞunuzu sanınm Ben size vemek ayırdım. Siz yemek yivinceye kadar bir de çay pişireyim size.. Ben uykumu aldım. Sonra *iz benim yatağurn uzanırsınız. O gtin için bu ilgi dünyalar degerdı.. Geldiği günden beri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear