22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Pages
SAYFA DÖRT 24 Mayıs 1971 GtRİŞ S ANAT emrleri sahteciliginin tarihi, en mı, sanat tarihi kadar eskilere ıızanmaktadır. Apayrı bir dünya olan sanat •ahteciliği, Firavnnların kadim Mısınndan, tinlü filoıoflarm Tunanından baslayıp, Roma'dan jeçerek günümüze ulasan serü•veni, vakından nskıldıgında, defrae polisiye romanlan gölgede bırakacak derecede ilgi çekicidir. O kadar ki. laman caman taklitciler ostaları. sahte eserler sahicilerini asmış ve sanat sahtecılerinin »erüvenleri, yeryüTiinün en akılalmaz dolandırıcılıklarını fersaf fersab geride bırakmıslardır. Bütün çağlann en büyük tab10 sahteciliği ise süphesiz Macar »ristokratı ELMYR DE HORT' nin öyküsüdür. De Hory. çeşitü isimler altında Avrnpa'dan Amerika'ya, Siyah Kıt'adan Japonya'ya, aralarında yeryüzünün en büyiik devlet miizeleri \e rn ünlü kollcksiyoncnlan da dahil olmak üzere 20 ytl bütün dünyarı büyiik ressamlann sahte eserlerivle kıyasıya dolandırmıştır. De Hory, 1 milyar Türk Lirası gibi korknnç düzevlere raklasan sanat sahteciliğini, sanat eksperlerinin, billmin de >ardımıyla, bn konuda asıU maı bir engel teşkil etmesine rağmen, vukarıda da belirtildi11 eibi, tam yirmi yıl sfirdürmüstür. Olav 1967 yılında MEADOWS fkandalının patiak vermesiyle ortaya çıkmıştır. Tesas'ın ünlii petrol milyırdrri bugün 38 rnili on Türk Lirasından fazla paba biçilen bir dizi modern tablonnn sabihidir. Kolleksiyononda Ma. tisse'Ier, Picasso, Modigliani, Duîy ve Derain gibi ünlü Fran. sız nstalarının eserleri ycr alı. jordu. Ovsa bütün hnnlar, dünvanın rn bü^ük tnüzelerinde kıskanrlıkla korunan yttzlerce benzeri gibi, sahici degildi. Ve bütün çafclann en büyük tablo sahte. ciliğinin ardında Baron Herıoç, Louıs Rajnal, Joseph Boutin gi flHTE TABLOLAR Her şey bh raslantı sonucu başlamıştı... bi lsimler altında «icrayı sanat» eyieyen Elmyr de Hory'nin ef. »anevi kisiligi vardı. Elmyr de Hory »avaşta bütün varlıgım kaybeden bir Macar aristokratının, bir büyükelçinin ofluydn. Budapeste'de güzel sanatlar akademistai bitiıdikttn sonra. o da çofu ressam gibi Paris'in yolunu tntmus ve ora. da Leger, Modigliani, Picasso, Derain, Van Dongen, Matisse gibi büyük Fransız ustalarınııı cevtesine girmeyi başarmıştı. Ne var ki, ressam olarak bir türlü kendisini kabul ettiremi. >en Elmyr de Hory. bir raslantı sonncn ynkarda sözü edilen büyük nstalar gibi resim >aptıgını farkedince, bu hariknlâde serii. \tn\ sttrdürmeye karar vermisti. De Hory'nin sahteciliği tam 2fl >ıl sürdü. \ e bu yirmi yıl resim sanatı dünyasını bir bas. tan öbürüne allak bollak etti. l«viçreli resim nzmanı F. R. Fehse'nin «Onun gibi birinin daha olmaması için Tannya yalvanvorum» demekten kendi«;ni alamaması De Hory olayının onemini kanıtlayan nususlardan biri sayılmaktadır. Amerikah gazetecı \e yazar Clifford trving yüzyılımızın bu akıllara durgunlnk veren olayını bizzat Elmyr'in agzından \e knrbanlannın tanıklıklanndan adım adım izledi ve Ulenimlerini «SAHTE» adlı eserde toptadı. Bu yazı diziılnin, en ilgi çekici bölümlerini yayınlıyoruz: Elmyr, AdaMa modern bir hayat sürmeye başlamıştı. Ada'nm kozmopolit yaşamına gırmiçt;. Bazan yakın ressam dostlann. dan tablolar satın alıyor, bazan da oturup bizzat kendisi resimle meşgul oluyoTdu. Bir gun, Tokyo ve Venedik «Biennalle» lerindeki başanlarıyla tanınan ressam Pıerre Dmıtrienko, EU myr'ın burosunda çıni ıle yapılmış, imzasız bır nu deseni fark etmiştı. «Sizin mi?» dıye sordu. Elmyr «evet» anlamında başını sallayınca, Dmıtrienko deseni daha dıkkatle incelemeye koyulmu'itu. «Hele bele !. Dogranı hic de fens det»l Şaka yapıyor «lma. lısınıc. Bu nii sizin olamaı :» Tabiî olamaı, diye cevagladı Elmyr sinirli bir biçimde. Snka yaptım. Descn benim değil.» îbiza sakinleri arasmda söylentıler altp yurümüştu: Bu zengm mirasyedinin serveti fauve, empressıonist ve empressionist sonrası donemine ait bir aile kolekfıyonundan geliyordu. Yani Dufv'ler, Vlaminck'ler, Renoir'lar. Bun lar savaş sonu gizJıce kaçınlrr.ı<tı Macaristandan.. Parisli iki genç tablo satıcısı olan Fernand Le?rcs ve Real Lessard sık sık Elmyı'i ziyarete geliyorlardı. Söz konusu ziyaretler kısa sürüyordu. Ada sakinlerinin tablolann piyasaya bu iki tablo satıcısı taraf ından arz edildiğinden ku?kusu yoktu. Mısır doğunüu, ne var ki Amerıkan oyruklu olan Legros, otuz yajlarındaydı. Garip bakıjh, esmer bir jarklıydı. Hafif kadınsı tavırları vardı. Ada halkı ondan <Pigal'de sabahın dördünde yanınıza sokulup müstehcen fotoğraflar teklif eden tipte biri» diye soz ediyordu! Real Lessard ise Lcgros'dan on yaş daha gençti. Sarı ondüleli saçlart olan Kanadalı b:r De Hory'nin dunjanın en ondc gelen devlet muzelerini susleyen dört sahte tablosu, soldan saga Recoir, Picasso, Mo dijliani; altta: Matisse Fransızdı. Çekik gözlü. neşeli. yakışıklı bir gençti. Güldüğü uman bzel koleksiyonculann va da u'u mıştı Elmyr'den. Ama Elmyr, kân >ok. Bu is için müthiş ye> harikulâde beyaz ve düzgün dişBaşkanın kızına gizlı servıs ajan sal müzelerm duvarlarını sus>tenekli olmak gerek!» dedi. leri föz« çarpii'ordu. lannın da refakat ettiklenni öglv\yx>rdu. Çajın en venmlı ve yeAma mimar yanıhyordu. MeaBu yuzden Le»«rd etrafta semteneklı sahte tablo ressamı boy renınce bu ıstejj geri çevirauşdows Pontoise ve Tokyo'daki pati y«ratıyordu. Resmî sorevı lece, yakayı ele venneden, tam tı.. tablolann tümü Elmyr'in ekn Legros'un «yol arkadaşı ve cizel 20 >ıl ıcrayı sanat eylemışü den çıkrruştı. sekreteriydi". Ama herkes böjle. YARIN: hükümetının Elmyr 1946 ıle 1967 arası fc'ran Bırleşık Amenka •ine sempatik bir gtncin kaba ve oylesine saygısını ktzanmıştı kı sız ustalarına an oldukları soyantipatik Legros ile nasıl birlıl:BİR GERÇEK 1966 yazında Lynda Bird Johnlenen 1000den tazla resim vapte olabildiğine akıl erdinnekte son'un Iblza'yı zıyaretı sırasmda mıştı. Buyuk ve ünlü galerilere DAHA güçlük çekiyordu. Yine, sövlentiMadnd elçihği Başktnın kızıru lere bakılırsa tablo satıcüan Pa satılan bu eserler New York'tan vıUasmda tais&fır etmeslnı ısteTokyo'ya, Cap'tan Stockholm'e rıs'ın ünlü avenülerinden olan ••••••I Henri . Martin'de şahane bir a••••^•»•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••ı partmanda oturuyorlardı Butun işleri, dunyanın büyük başkentlerıne seyahatler düzenleyerek ranat eseri alıp . satmaktı. Onlan bu tur ticarete iyi kalpli ve comert Elmyr yöneltmişti. **# Bir tesadüf TILI başında, kendl. sını Elmyr Dory . Boutin adıyla tanıtan 50 >aşlannd'a bekâr bir Macar goçmen Balear Adalanndan tbıza'ya gelerek son derece konforlu bır vıllaya yerlesmUü. Saclan sıyaha boyanmışü. Ince aitırı zincırı olan bir monokl kullanıyordu. Parmaklarında çesıth yüzukler göze çarpıyordu. Kolunda ise koraman bir altın saat vardı. Hıçbirıni tam olarak değılse bıle 5 jabancı dılı kolayhkla konuşuyordu. Epikür'ıitı felsefesinı benimseraiş sevimli bir mirasvedıye benziyordu. Her hangi bir işle uğraştığım gören olmami'jtı. Etrafa sanat eserlerıyle ilgılenen bır kollcksiyoncu olduğunu soyluyordu. Arfam böylece üç yıl süreyle pek ortahğa çıkmadan .yaşadı. Sonra adanın yüksek bir yerinde kendısine ultramodern bır vılla yaptırdı. Vüla, pısıni ve çiçek bahçeleriyle Hollywood'un unlü köşklerım andınyordu. Meadovvs skandalı tRDENBİRE, 1967 yüının ilk aylannd» M*adows skandalı patiak verdi. Femand Le:;ros ve Real Lessard petrol kuvulan sahibi ünlü Texaslı milyoner Algur Hurtle Meadows'a, Dufy, Degas, Vlaminck, Modigliani, Picasso ve Derain gibi büyük Fran. sız ustalarınuı imzasıru tal;:j«n sahte tablolar saünışlardı. Gerçe't ten de Legros son yıllarda birço1: kez Dallas'a giderek Meadov.t'a çejitli tâblolar sunmuştu Legfos Texaslı rnUyonere, tablolann gerçekliğinl kanıtlayan uzman rnporları ile yine ünlü ressamların aılelennden elde edilen gerçeklık belgeleri göstermeyi de, tabiî ihmal etmemişÜ. General American Oıl Company'nin başkanı olan Meadows çov resinde açıkgöz bir iş adamı olarak ün yapmıçtı. Ona göre Legros ve Lessard «basit birer «racı» dan ba;ka bir ^ey değildi Garetecilere «Bana 100.000 Dolara bir Modigliani teklif etmislerdi» diye •nlatmıştı. «Tabîonun bu pâTâyr "efligînr' biliyord'um. Ama kesmlikle reddettim. Ertesi gün 75.000 Dolara indiler. Ben yine kabul etmedim Bu böylec» haftalarca sürdü. Çeşitli bahanelerle onların benimle görÜTnesini engelliyordum. Bütün bunlara rağmen peçimi bırakmıyorl»!dı. Sonunda: «Ben size tablo falan ısmarlamadım. Ama ıîle de bu tabloyu bana satmak istivorsanız sıze 45.000 Dolar teklif ediyorıım demek zorunda kaldım.» Texaslı milyoner petrolcü toplam değeri 2 milyon Doları buîması gereken bir Fransız resimleri koleksiyonunu iste böylece «ucuzs» kapatmıştı. Ne care kı tab lolar gerçek değildi' Sonunda asıl kazığı yiyenin kendisi oldugunu •nlayınca soluğu Polis'te aldı • tbıza'da herkes Macar goçme• ninin «bu dolandıncılıkla ılgısı olduğunu» biliyordu. Ama neydi bu ilgi' tşir organızasyonunu mu fınanse etmışti? Yoksa bir şantajın mı kurbanıydı? Sah'.e olduklan ilen sürülen tabloiar kendı Itoleksiyonundan mı geiıyordu? Böyle bir koleksıvon ger çekten var mıydı? Bır sure sonra 1967 yılı Martında Fransız gazetelen yenı bır skandalı daha açıkladılar. Pontoiss'dald bır açık arttırmada satılması gereken iki Duly. bır Vlaminck ve bir Deraın'e polıs sahte olduklan tddıasıvla el koy mustu. Tablolar Legros'va aittı Bır hafta sonra bır Japon par lamenterı Tokvo Batı Sanatı Uusal Ntüzesi tarafından 1964 yılında satınalınan ve Dufy Deraın ve Modighani'nın ımzasını taşıyan üç tabîonun eerçek olup olmadıklannın araştmlmasını ts tıyordu. Tablolan satan bu kez de Fernand Legros idi Legros adı artılî uluslararası pazarda sahte tablo tıcaretı anlamına geliyordu. B EFSANESI 90 «Biri ihbar edı\erirse...» «Ne olur, ne olur'.» «Hiikümet gelirve, yer götürme« asfcer ile..; Işte o zaman, nc olur, ne olur . » «Halil dağl&ra kaçmaz mı'.'» «Bcnim iki çocuğum taş altında kaldı. HalU juzundcn.» «Çukura bızı sığdırmıyorlar Hahl Tiizünden.» «Bir de Cereni kaçıracak. bici böyle eisus ayaksız, desteksiz. beUiz kojacak Çukurovanın ortasında.» «Halil juzunden.I Halilin haben yoktu. Süleyman Kâhyanın haberi \oktu. Bir de Cerenin haberi yoktu. Inanılmaz kötülükler düşünüluyordu HalU için. Bütün oba, birkaç kişinin dışında, kadın erkek, coluk cocuk bir beden, bir kafa olmuş düşünüyorlar açıklamıyorlar, düşüniijorlar, Halil için tuzafclar kuru>orlardı. «Bu gece, o Beylik çadırında uyurken. basına kocaman bir taş, hınk di>e canı çıkar. Kimbilir kim oidürdü. Ne ılersin Kâmil?» «İyi olur Fethullah.» «Gitsek karakola böjle böyle desek... Halil bizim obada Halili dc gece uyurken kıskıvrak bağlasak, teslim etsek. Biz bir obayıı, o tek adam. Nasıl olur Osman?» «tyi olur Rüstem, iyi olur. Sen daha' iyi bilirsin bu isleri...» Konuşma. gizli tartısma geceyarısından sonra>a kadar sürdü. Geceyarısı bir karar keodıliğinden ortaya çıktı. Üç kisi, Fethullah, Rüstem, Osman, üçü bir araya gelip gece Halil uyurken basına çökecek elinı ajağını bağlayacak jandarmaja teslim edeceklerdi. Niye bldUnneli Halili. Nasıl olsa jandarmalar onu öldürurlerdi. Az is mi, bir koskoca Çukurova köyünü yakmtstt. Halil tetikte\di. Eli her an tabancasında>dı. Havavı hemen sezmi'j, basına geleceği anianus, bekliyordu. Kapıdan içeriye bir karartı süzttldü, Halil ayağa fırladı. Karartı birden uzadı. eeldi, Halilin boynuna sarıldj. «HalU, Halil, Halil,» dedi. «Senı dünya gözüyle bır daha görmeji nasip edene sükrolson. Seni bana oldu. dediler. Kanlı gömleğini önume serdiler. Kinjsenin eli » «Bilivorum, dedi. Bır sürc öyle kaldılar. Konuşamadılar. Ceren terlivordu. Titrivordu. L'çar gibi. Eli Halilin elinrie\tli. Hiç bir şev düşünemiyordu. Bir Halilin kuda göğünüyordu. Ne olacaktı? Aklı durmustu. Halili görünce. geldiğini duyunca her şeyi, <lün* va\ı. kendini unutmustu Her sey, bütün dünya. Mallcoooğlu Konu ve resim: A Y H A N BAŞOGLU TUNADAKIHAYAIET OYie Bıe ses DIŞI BOND p*^£r*?l ' «^2^^( sı £ s ellen, gözü, kulakları, saçları hep HalU ohnusto. HaUl düsünüyor, HaUl soluk auyordu. Halil: «Ceren,» dedi. «Her şeyi biliyorum. OUnı biteni... Basına gelenleri. Senin yaptıklarını... Her seyi.» Ceren ona sokuluyor, sığınıyor, titrıyordu. «Çabuk olalım Ceren. Obalı beni öldürecet Sulejtoan Kâhva söyledi.» «Bana da sö>ledi.» dedi Ceren. «Ne iyi adam.» dedi HaUl. «Ne yurekü bir adam.* Halil kalktı, titreyen Cereni kucakladı. Dısan cıkardı. D«?arda eölgeler kaçıstılar. HaUl önce Cereni aU birdirdi, sonra kendisi bindi, surdü. Atı sürer sürmez rie birden ona doğru kursunların vızıldadığını duydu. Atı doldurdu. Bu gec« sabaha kadar dağlan tutmazsa haU yamandı. Simdi ohalılar da jandarmayla birlik olacaklar, onu en büyük, can alıcı düşmanları gibi kovalıvacaklardı. Halilin atı gün burnuna Kırmacılıyı astl, Ak« TOU düstü. Dikenlivi ıreçip, Karatepenin kayaukİarını tutunca Halil ardına >arım dondü: «Ceren^ ıiedi. «Ceren » ., Bu gcee beş Mayısı altı Mayısa bagsr> " layan gecedir. Bu geco Hızırla Üyt» buJ • '• '' luşacak. Onlar buluştuklan an gökyüzun. de bir çıft yıldız tokuşur. Yıldızın birisi valp yalp ederek mağrıptan, ötekl pervazlanıp dönerek maşnktan gelir, toku» «urlar. Tokuşur tokuşmaz da büyürler» çoğalırlar. yeryüzüne top top ışık olur s.ağıhrlar. Tam bu sırada da yeryüzün» ne varsa, o an için durur, ölür. Damarlar. daki H»n durur Yeller esmeî, sular akmaz, yaprak kıpırdamaz, kuşların, boceklerin kanatları kalkmaz. Her şey kırp diye kesilir Ses durur, uyku durur. Çiçeklerin açması, otların buyümesi durur. Tekmil canlılardaki, cansızlardaki devmme, yaşam durur, ölür. Bir an için her fjey olur. tçte bu anda bir insan gökteki yıldızların tokuştuğunu, tokusup yeryüzune sağıldığını görurse, işte bu an bir insan akan suyun kırp diye kesildigini görürse, tam o an, ne isterse olur. Isterse, isteği hiç bır vakıt olamaz bir istek olsun. olur... Eğer bes Mayısı altl Mayısa > bağlayan gece Hızırla tlyas buluşmazlarsa buluştukları an dünya ölmezse, bir daha çiçekler açmaz, bir daha doğanlar doğurmazlar .. Onlar buluştuklaruıd» topraktaki her sey birden ölür, sonra, bır an sotıra yeniden daha gür, daha canb vasam yenilenir, fışkırır. (ArHan var) PECD6. a IO TİFFANY JONES Yakayı ele vermeden 20 yıl K GARTH b.*~Vv«3p,:r~.r=s; ÜSÜ I 1 V^ , Bü ÜCÛMCU OuuvOfc ^«ç5«*\ [ ÛC3BA SİMVALLE Olîi 1 V^gt /tff CçÜK tbıza adasınırı kendı ıçıne kapalı topluluğunda soylentıler aJıp vurumuştü Genç Alman ressanu Edıtn Somrner Elmyr'ın bir gün kendısine söyledıklerım hatırlıvoıdusSîze sırrımı açıklasam, birdenbire Marrin Bormann'm ta kendisı oldugumu öğrenmenız kadar deh$ete kapılırsınız!» Oh hayır korkmanıza lüzurn yols Azılı Dır kaatı) değılım Ama kıs kançlıkJa sakladığım bu sır vıne de sızJ dehşete düşürur.» Bır baskası ise bir gün Elmyr in «kötü bır Matısse'iD kötıi kopyasını» andıran bir vaglıbova tablosunu eördüğünden soz ediyordu. Kulaktan Kulağa vayılan şuydu: Dallas. Pontoise ve Tokyo' da ele geçen sahte tablolann bır kısmı va da tamamı Elmvr'ın elinden çıkrruştı Ada'da bu var gıya kaulmayan tek insan Elmyr'in vi'lâsını lnşa eden mimar Erwin Broner'du. Broner vapım sırasmda Elmyr'i suluboya veya yaglı boya calışırken bır çok kez görmüştü. Bır gun Elmjr'e «Bu söylentilerin tek kelimeıine inanmıyomm. Ben senin vnnttHTrm çördum O re umlerı »eııın japmış oimana ım Daha sonra yol kenarındakı çop bıdonlanndan bırının yanıbasınoa durarak kutuyu ufak parçalara ayırdım, ıçıne attım ve Kırkıkmci caddeve vöneldım Yurürken, sanki tıerkes bana bakıyormu'3 gıbı garip bır duyguya kapılıyordum. Yine hatalı bır ıs becerdığımın pekâlâ farkmdaydım Ya karşıma bır er, ya da kuçuk vütbelı bır subay çıkar da bana selâm verırse diye odüm kopmağa baslamıştı. Selâma selâmla mukabele edemeyeceğımden emindım. Çevrede şüphe uyandırmamak ıçın çenemı havava kaldırmıs, omuzlarımı şoâsumu germış, genış adımlarla ve koUa» nmı sallavaraktan \uruvordum. Günlerden ben ıhtıvar taklıdl yaparak ve golaelık verlere sığı narak vürürneğe gavret eden bır adam ıçın şu anda askerce bov eostermek hiç de kolay olmuvordu Sınemalardan Dirıne gırdım. O saatte salon erukonu tenhaydı Koltuğa çomulerek bır sigara yakum . Zevkle ve denn nefeslerle ıçmeğe başladım Bır vandan da düşünuvordum Her muhnte herkesm gavet m tamdığı bır postacı bulunuvordu. En asına sımadan daha a^ına bır sima . Fakat unıformalı olduğu zaman bu bovlsvdi Tatıl gunlerınde unıformasmı çıkardı mı aynı oostacıvı tanımak hiç de kolav olmuvnrdu Benzer durumlarda unıforma bunu glyen kisıden bnce gehvordu daima. Tamamlavıcı bır unsurdu gıysının bu çesıdı Benırn bakımımdan kurahn tersıne t»leyecegınden vuzde vuz emındim. UnıtormaU bu adam stvıl gıvmdıgınc'e nasıl ranmma? bır hale celıvorsa. sıvıl bır adam da sırtıns bir tirıiorma geçırdığınde ajnı şekılde tanın OLUM CIKMAZI Yazan: L BLOCK maz hale geitvorau. iju anda benım de aynı dunımda olauğuma hıq şüphe vokru Garıp şeydl doğnısu. Akşam koca bu şise nski lçmış, tçerKea ae butün bunlan düsünmüş, feurm'.ış ve plâolamıştırn demek $ırodı de fiilen uyguluyordum. Kaatile vaklagabilmek. Kim olduğunu bğrenebilrnek ıçm tek çıkar bu vol kalıyordu önumde. önce Vsaldırım dilberıerımn, sonra da çevredeta bevaz zehır muptelâlannın »gzanı aramahvdun. Bunun IUD de özeilıkle ge ce yarısmdan sonra söz sonusu semtlerde rahatça ve serbestee dolasmam eerekiyordu Yeru bir knslliğe oürunmüş bulunuyordum Bunun ıçın de yenı ayrıntılaı üstünde durmaın, bazı önemJı noktalan çözumiemem sarttı. Mesela adım ve soyadun ae olacaktı?. Rütbe, sıoil numarası n oenzen şey. lerı de dikkate aimak zorundaydım. Subaylarm da kendılerıne göre birer Ihtisasları olms lıydı. Benlmkl neydl? Nererte oturuyor. nerede eör»» vapıyordum? Bu sorulardaD çoğu cevapsıs Kalıyordu tnaalesel Netıce lttbanyle beo bır aktör değıltüm. Bazı şeyler üstünde tstedigırn kadar ısrar edebilirdlm... Ama vüıe de nalıleydı Behrll bır noktanın ötesinde rolümü eeregı Ribl ovnavamavacağımüin, boylece de bütün fov8İanrrnn meydana cıkacaKindan ermndim. tsim, rütbe. tadem çöre» ren veeairey) bir kenara ıterek sadece bir binbssı olarak Kaımayı her bakımdan uvçrun tjul dum... Evet meçhul blnbası... Sayet biri çıkar. benden şüpnelerur ve bana bır takım sualler sormak hevesine kapılırsa derhal tabanları kaldınr tüyerdım. Ben kaçarken arkamdan ateş edecek değillerdi herhalde ON ALTINC1 BÖLÜ1VI Muhaîız, benimle gözgöae gel memek için ne lâzımsa yapıyor tlu. Bana doğru yavas yavaş vurüdü, bera geçü. biraa öteya gıtü. daha sonra dönaü. yanıbasıma geldl, durdu ve hep baska taraflara bakaraktan k o nustu: «GUzeı ve körpe kızlarmus var sayın general.,.» Bu sözlere aldırmamıs görünerek vürümeğe devam ettim. Bagımı çevlrıp ondan yana bak mamıştıra hic. Ağır adımlarla uzaklaştı. İki üç dakıka sonra karşıma etlı butlu genç bır zenci kadın çıktî Bütun dişlerinl gostererek ?üldü Konuşmak için durmağa niyetlenmemle vazgeçmem bir oldu Tekrardao vürümeğe basladım, Vakit ffeceyansım çoktan geç mısti Saat Cumartesi sabahının üçune seliyordu Şehvet > mahallesinde hafta sonralan i s * EenellJkle ceç baslıvor sabaha karsı da hızlamyonJu Avm gece saat oniklye doğru çevrede şfivle bir dolaşmıs, dunımu tncelemıstım Fakat vakıt henüz erken oldugu Içhı sokaklar adamakıllı doluydu. Kolkola eirmis ciftler Uyatro ve sınemalardan çıkanlar, bır de turistler ortahgı dolduru\ordu. » iA.ik.aa *««)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear