Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CAYFA İKİ CUMHURtTET 5 Mart 1971 «tahkir» ve «tezyif» edenlerin bir yıldan altı y<la kadar hapis cezası ile ceıalandmlaeakları hüküm altına ahnmaktadır. Çok partili demokratik düzenlerde eleştiri, hakaret ve hükümetl küçük düşürme gibi eylemlerin sınırlarını çizmek eiictür. Çiinkü, siyasal iktidar, çok partili düzeni oluşturan partilcrden bir tanesine dayanmaktadır. Bu parti dç. her türlü elestiriya arıktır. Anrak, iek partîJi ntoriter rpjımlerrip, paıli dpvlrt VP hükıımpt kavramları nynı arl Inmlsrds kullanılır. Bu düz*nl#rde t*k parti, rirvlrtin kifüiğini dç tçmsil eder, Tek pnrfili fiıi7pnlpıdrkı. jrınptfei ynnrten lHşkiler} J)P, fok pârtİH iUtnnkrritik düzenJerdpkî Hişkılpı* hîrhirjcrindçn farkhdır. Konuvu. Anavssa ve CPM Hukuku açılnrdan nyrı ayn ineelemek g^frkiri iirk 159 uncu maddeT •sinde Ceza Yasasının manevi şahsiyeti»ni '«hükümetin yn«a hiikümlprî, yasama yfivfıtme ve yarm ©rganlarıyla, idare ve kişilcıi bağlayan temel hü kümlerdir. Savcı ve yargıcların, bütün hukuk kurallannı, Anayasanm temel ilkelerine göre yorumlamaları jrerekir. Bu, savcı ve yargırlara verilen Anayasal görevdir (5). Eğer yürürlükteki yasaların Anayasaya aykırı olduklan kanısına varılıyorsa, konunun Anayasa Mahkemesine gonderilmesi izlenecek tek yoldur. Ordu'nun varlık gerekçesi Ordunun varlık eerekçesini anlamak için, millet gerçeğinin ne olduğunu öçrenmeliyiz. Millet nedir? Bir milleti yaratan etkenleri söylece sıralayabiüriK: 1 Dil birlifci 2 Toprak bırligi 3 Kültür birli^i 4 Iktisadî yaşayış birligi 5 Ve bunlara dayanan ruhsal hiçimlenme.. Dil, millptin do&us nedenlen basmda ge\ir. KültOr birlfjine ST&türen vc ruhsal biçimlpnmenin özünü varatan dildir, Aynı dille konuşmak, insanların birbirlfrivlc kavnasmasmı sa$lar, Tnprak birliöi «vainn» kavraminm kökeninde vatar, Vatan tppraklarmın kutsal oldu^tı inanoı vicdanlara verleşmiştir. «Vairin ölmek de var Fakat bnrcun va<samak<ır» mısrainı ilham edcn toprak birliîidir. KuHur hirliüı, gpçmMen ^elen ortak mira<5a sahip olmak vc çelpcekte beraher vasamak ülküsü eevresinde zencinleşir. Bir millptin ortak kültürü. n milletin yasa>ısına yön veren en önemli ctlîrnlerden birisidir. îkti^adî v a w ı = birli«1 millelin bir «millî pazar» çevreslnde toplanmasıdır. Bnna bazan ' K pazar», bazan «millî pıvasa» denır. Millî pazar sıntrlarda korunur. Ve hiitün bu etkenler. topluluîrun üyelerinde m>T5a1 biçîmlennip vnratır.. ki, millî rııh dediîimİ7 sev milletin üyPİerîni «kıvnnçta VP tasaria nrtak, bölünmP7 bir butün» yapar. MiHcri varatan etkenler bunlardır. Ru etkpnlerin kîndeki »millî pa?;ır» veva «iktı^artî yapavıs bnh''i» milİPt ka\rarnı okutulurken kasten hnsıraitı edilir. Oysa «millî p.i7nr» kavramı millî bilinrin olusmasında birinci derecedp asırlık tasir. Cünkü bir millpt, her seydfn once ya«ammı sürriürmek rornnrfadır. Evrenîn kanunu. varlıkîarın r a i a m l a n m knruması üzerindpdir. Millî îıazar'mı yahancılara kaptıran, iktisadî vasavıs'm hâkîm tepelerini yabancılara emanct edpn miîletin; 7amanla oö7ÜImesi. çökmp«ii. fakirle«mcsi. vasama ve ilprleme nlanaklarını kavbetmefii tablit vasasıdır. Tarih bovunca bu nedpnlp savaslar çıkmıstır. MiIIetler «vat?n topraklarını» bir baska devisle «millî pa7arı» korumak icin ordular beslerler; her varhk kendisini korumalc icin araç varatır. E£er bir ordu. kendî millî nazar'mı korumak için «sartlanmıssa ve hazırlıklıvsa, millî ordu'dnr. Baska milletlerin pazarlannı sömürmek icin sartlanmıs ve ha7irlanmı^sa, empervaiist ordudur. Takın ve uzak tarihte baska tnplulukların pa7arlanni sömürmek için cıkan savaslann haddi hesabı yoktur. înc:ilter<» Hint ' a7annı sömürmek icin Hindistan'ı istîlâ etrnistir. Franfa Cezavir'i aynı amaçla fstilâ etmistir. Sömürçecilik dediîimiz sey budnr. Rir de empervalist nluslann. ma7İum nln"5İarın pazarlarım kapısmak ve paylaşmak için kendi aralarında savas. ması vardır ki, Birinci ve tkinci Dünya Savasları da bn yüzden çıkmıstır. Yabancı ordnlan, Anadoln'ya, Türk paxannı eie srpcirmek veraltı ve v e r ü s t ü kavnaktonna çl kovmak için çıkmıstır. Millî Kurtulus Savası, millî pa7»rı vabancıya teslim etmek istemiyen Türk milletî ordnstmun savasıdır. Sonuç : Ordulann varlık gerekçesi, miIM pazarı yabanciya sömurtmemektir. îkinei Dünya Savasından sonra jreli^en yrni sSmörffecflik, bn yollarda yeni usuller yaratmıstır. Millî pazarlan sömürmek için orduiarla dpâil, iktisadî ve «;iyasî anlasmalarla nvçulanan blr strateji, çojŞu ?aman basarılı olmus. ve ordnlar smırlan heklerken millî pazarin hâkim tepeleri vabancıların eline s;eomiştir. Emperyalist, askpr iiniforma'sın? cıkarmıs, kravat takarak vatamn ha^rına d r m i ş t i r . Millî pazar'da mal satmak, vatan topraklarının altını vc ü^tünü sömürmek; ekonnminin hâkim tepelerînî ele çeçîrdikten sonra siyasî iktidara nüfn?, ederek, bir mületin .yönetfminde etkin olabilmek yeni sömürgecili^in asrfi&âyıt^'^n durumda kalahalık ordular besliyen miHetler hi"le. farhıiiöfç'plma'âtın 1 millî pamrlarını yabancı devlctlerc kaptırmıslardır. «Millî pazar» yabaneıların eline ^ectiSi zaman ordunun sınırda beklcmesinin bir hikmeti kalma7. Çünkü sınırlar ve sımrJardaki çümrükler, millî pazan kornmak ı'cindir. Millî pazarının hâkim tepeleri yabancı pline çeçmis vatan topraklarınd.i, ordunun rolü, yabancı sömürü«;üne hekrîlik derekesine düser. tste yirminoi yüzvılın mazlum nlnslara çetirdigi sorun b u . dur. Ru sonına cevap aramak, sivil ve asker bütün millet üyelerinin başlıca görevidir. Sonııç Uğur dp, «Bajbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı nlarakn şpklînde bnşiamaktadır, Drnifk ki, buıadâ «ÎBakaHJar Kurulu» ile Iliikühîet ayrı an lamdadır ve hükiimet vüıütme anlamma gelmektedlr. Aıuıyasnnın genpl sistemi göz öliüne alınırsa. Hükiimetin, yürütme demek olduİn ve Yiirütme Orffanmm da Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kıırulundan otuştu^u sonueuna Vafabilmz. Türk Anayasa sisiemine Kİire, Bakanlar Kurulu. Yüriitmp or^anmın bîr unsurudur, Yiırütmçyi Cumhurbaşkanı temsil edcr (1). MUMCU yetkiji organlar, yasama ve yargrıdır. Devlell uluşturan or^anların tpk bn'şlarına mahfivl kigiliklevi olama7, (.1). Bu kifşüik sadece. üike içindcki en büyük tüzel kişi olan Devlcte özgüdür, aldı ki, Anayasada yer alan «Yiırutmc» île, Ceza YaSasında yer alan hükürtjet» kavramları arasmda özdeşlik yoktur. Anayasa da yurutnte, Cunıhurbaskanı vc Basbakandan ohışHn bir butıın nlmasına raRnıcn, Türk Cr>7a Yasasmın korud«ığıı kişilik, sadrce, Baknnlar Kurulunundur. Yürütmenin bir parca«ı olan Bakanlar Kuruluna hukümet ndı vermck. hiç bir Ana>asal teniple da>nnmnmaktadır (4) Bufifünkü uy^ulahiaya göre, Türk O z a YasaSi, Yıinitmenin bir parcasmı almakta ve bu parçaya manevi kişilik vecmektedir. Cumburbaşkanı yü rutmenin başıdır ve bu niteliği dolayısiyle, kcn disine yapılmış hakaretier, Turk Ceza Yasasının 155 inci maddesiyle cezalnndırılmaktadır. Bakanlar Kunılu üj r elerine yapılacak hakaretler irin de, Ceza Yasasmda ö'ze! hukümler bulunmaktadır. Yasanın 480 ve 482 nci maddelerinde, hakaret ve srivme suçları yer almaktndır. Basın yolu ile işlenen suçlarda, bu maddelerin son fıkraları uy^ulanmaktadır. Bu suclar, sıfat vo hizmetlerinden dolayı resmî niteüktcki kişilere karşı işlenirse, cez.a, yasanın 21?> üncıi maddesiyle artırılmaktadır. Ceza Yasasmda bu yollar varken, Anayasa Hukuku kavramlanna göre, varlığından soz edilmeyecek kavramları, suç konusu yapmak. ancak, yasamizın VP düzenimizin lipnu/ faşizm anılarından kurtulamndı^ım anlatmaktadır Bugunku uvgulama or•aya bir celişme v'karmaktadır: Anayasa başka bir hukümet tanımı benimsemektc, anoak Ceza Yasası bir başka hukümet kavramını esas aimaktadir. Sivasal kunırn ve organların lanım larında, temel kaynak Anayasadir. Bu durumda, bağimsız mahkemeler bir hukuk kurahnı yorum larken, iki seçenekle karşı karşıya kalmaktadırlar. Anayasanm 8 inci maddesine göre, Ana ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ ASİSTANI Anayasa v& hühiimet dufrı. ancak mjlletfn bu rgemenlifrl «Anayssanın knydıığu PTOiIarıı Rore, >ptkili nrganlar» rliylp kuünnarağı bplirtilınpktedîr. Anâyasartirt 5 i'nci maddesinde Yasama yetkisinin, Türkiyp Buyıık MHİPt MecHsinçe, 7 nci mnddesindc ısp, Yargı «yrlkİM»nin bağımsız mahkemelercp kullanılafağ'i a^ıklatımaktadir. Atıayasanın G nc» maddcsine jröre yürütme bir yetki utjfil anrak bir «gnrpv.dir, Bu £«rev. Çumhurbaşknnı ve Bakanlar Kurulunra «kanunlar çerC?VfSÎnd«» yprine tfeti'rilir. Yasama ve yargı nrsanlannın ejremenlik yetkisini kullamnaian bu nrganlann Tıîrk ulusu adına yasa koymaları, bplii kararları vırebilmçleri vc uyusma'/lik lari çtfzmpleri demektir. Yurutnıe nrganı Turk UİU5U adına efifemenlik yetkisini kullanBn nrdcjnldir. Sadeoe yasalar eerçevesinde yapnn bir oTandır. Bu vasaJarı Yasama ko>ar; bu çerçeve irinde çörov yapan idarenin #vl«m ve işlemleri dp yargı nrganlannca cn7Ümlçnir. Anayasanın 6 ncı maddesine güre Bakanlar Kurıılu, yürütrne orgamnın ken dlsi dcjril. sadere bir parrasıdır. Anayasanm Ikinri B»Iümünd« Cumhurbnşkanı ve Bakaıılar Kurulıından «luşan Yıirütmenin görev ve vçtk'lori ^rr almaklndır. Bu bohımdcki 97 noi ınndderîe, Cumhurbaşkartinın gerekü KÖrdükçc Bakanlar Kuruluıia bagkanlrk edecpg^j, 9S İnci mftddodp isp. runılııırbn'jkanının bütün kararlarının Basbakart ve llf;ilî Bakanlarca imzalanarağt bolirtilmpkfodir. »HÜkÜmet«» terimi, sa Atin^aNaniıı 105 inri mnddcsinde Ter nim.'ık r, Bu madde, Başbrikantn Bakanlıkl«r arasındaki işbirligini saslnvafağ'ı Ve «hıikumet»in siyasetini goreteeeği belirtilmektedir. Mad A najasanın 4 ünrü mnddpsîfıde rgemertlig'in ksrıtsız şartsız Türk mill«tind« ol K ükümftln manevi şahslyeti, Anayasal nnîamdan >nksundur, Dcmukratik ülkelerrie hukumptlerin manevî şahslvetlcrinden w ı edilemez (6). Bu kavram, ancak dçvlctin yücelffth'üdiffi. Fagîst devletlere o/gıulıır. An.iv.ısamız. çaidaş dcmokrasi ilkelerini benimsemiştir. Bu Anayasa ile, tek parti devrinin yasalanm bir aıada j aşatmak UHİmkün degîldir Bİ7, bu antidemokratik nitdiktcki >asa nıaddelerinin. partilerimiz aracılığı île kaldırılarağı kani•sında dpgili7. Ynrgıç ve. Savcılarımizdan bckledifîimi/. bib ük pörovler vardır. Türk Cera YaS.ismm J>i) uncu maddcsinde ^cr alan «htıktımctin manevi şahsiypti» k a u a m ı Anayasaya aykırıdır. Knnunun Anayasa Mahkemesine gönderilmesi için, savcı ve yargiçları gorcve çağırıyoruı. H Ceza yeısası ve hühiimet urk f>7asının 1S9 uncu maddpsinde *Türk]ut;i], Cumhuııyptı, Bujuk Mıliet M*>clî*ini, hükümetin manevi şahsiyetini, Bakanlıkları, Devletin Askeri veya Emniyet Kuvvetlerini ve^'a Adliyenin manevi sahsi^'etini tah kır ve tezyıf edenler .»'in bir yıldan altı yUa ka dnr rp7alandınlarakları bplirtilmektpdir. Bu madde dört kez değişikliğe uğramışsa da, «hükümetin manevi «jahsiyeti kavramı, her değişikliktc de muhafa7a edümistir. .Hükümetin malıevi şabsiyeti» T Temnıuz 1931 tarihli İtalyan Ceza Kanununda yer ainııştır. Madde şu blçîmdrydi:' «Kırallık ınakamıni, kıralın hükümetını, fasi^min yüksek meclisini, parlamentoytı veyahut ıkı meclisten yalnız bırini tahkîr eden kimse cezalandınhr» (2). Faşizm, devlet parti hukumpt avırıma ycr vermeyen bir dü Zpn çpşididiı. Bu dÜ7endr, dp^Ictin ki«ijiği iJe hüküniftin kisilijji arnsmda bir fark yoktur. Bu ppşit dü7enlprde, hükümetin manevi kişiliği kavramını. devlptin nıanpvi kişiiiği şeklinde an lamak jjerekir. Çünkü faşizmîn da>andığı ideoJoji bu siyasal temele bağlıdır. Faşizmin benimsediğ'i bu kavramın demokratik hukuk ddVİPtinde yeri yoktur. Çünkü, devletin tpınel orgnnlan, birimsH olarak, yasama, yüriıtme ve yargi olarak iice ayrılır. Yürüttne, ulus adına egemenllk kuJIanan «yetkili organ» dcfildir. T (1) Onar, SırMık Ssmi, îdare Ilukıjkunun Umumi Esaslart, 3. Bası. s' 729: Arsel tlhan, Anavasa Hukukunun Umumi Esasları, 1965, s: 363 Ba3ta, Talısın Bekir, İdaıe Hukukuna Giıış, 19S970. s; 7 (2) Cağîayan Muhtar, Türk Ceza Kanunu, 1970. s: 256. (3) Kubalı, Hüseyin Naü. B M. Meclisinin Manevi Sahsıyeti, 912 Şubat 1964, Cumhuriyet. (4) 159 uncu maddenin uygrılamasında şu karar ilgi çekicidir: Dovletin askeri ve emniyet ve muhafaza kuvvetleri deyimleri, TCK'nun 159 uncu maddesinde, devletin bütün silâhlı kuvvetleri anlamına almmıştır. Burada bu kuvvetlcrden herbirinin bütününe, tamamına yapılacak saldırılar, ancak 159 uncu maddenin kapsamına girer. Bu itibarla, bu kuvvetlerden bir kısmını ve veya belli mcnsuplarını tahkir ve tezyif 159 uncu maddede yazıh cıırümü meydana getirmez (Yargıtav 1. Ceza Dairesi, lfi.ıl9B8, 1234/1470). Bakanlar Kurulu ise Yürütmenin tümü değildir. (5) Spçkm Recai, Hukuk Kurallarmın Anayasaya Uygım Yonraıu, Yargıtay Yürüncü Yıldönümü Armağan!, s: 151. (6) Akguc, Atıf, 1leri Hukuk Dergisi, no: 73, s: 1230, Yıl: 1951. • Psrlak flunresans Y k,rtmo7nml.ilım (nkİR İşaı^ilılpr ) parlak noktalan nlmavanlar ı*e X kronm 'nmlarını fiöstermektcdır. IIIIIIIIUIIIIIUMIII HIUni.'' GaJlımard kıraathanesil •• Orhan Kpnidl'in «Berekctli Topraklar t T zerinde» adlı ünlü romani rraıısi7La.ya cevrihU, Galliraard yayınevinde basıldı. Sevinilpcek bir nla\. Her Türk aydını bununla övünmeli. GAllimard'm bir Türk ınmanını lıasması önemli olay sayılır. Çünkü bu yayınevi elli yıldan berj Fransanm en itiharh yayın kurumudur. Orhan Kemarîn «Bpreketli Topraklar Üzerinde» si de çağdaş edebivatımizın önde gelpn rom.ınlarınUan biridir. Yurt dışında ya. Tinlanan her Türk eseri ulusça SCVİnmemize, gururlanmamıza yol açnialı deRil mi? \mn olmuyor. Tam tersine üzüntü yaratıyor kimindc!.. T$te aşa^ıda nkuvacağınJZ satırlan yazan Knmiinizmle Mücadele riiyprok (îmrünü pcçirmiş biri. Otuz yıldır dergilerde, ga?ptrlprdp riurmaksızm «komünizm» saydı^ı düşüncelerle, komünist dıye mimlcdigi aydınlarla savaşır durur. Soylevier, konferanslar verir. Bu alanda ün yapmışî Hafta miilietvekili bile sei^: Her gün yazılar yazıjnr. Mucadeîesini hem Mecliste, hem . hem de dernppnde sürdürüyor. Orhan Kemal'in romanının Fransada basıldıgım okumuş, fcna botuimuş. Ona göre Orhan Kemal kıpkızıl bir komünisttir. Romanlarını okumak da komünist nlmak sayılır. Tutmuş Fransiz diline çevirmişler, öylcysf". işin îçinde bir iş var dcmiş sarılmış kftlpme. Bakalım neler demis? «Kaldı ki bu kitabı neşreden Gallimard yayinevi Fransada rnfşhur bir komünisfc yayınevidir. Hattâ ki kıtabevmin yakmlannda komunistlerin oturduğu Gallimard kahve ve kıraathanesi olcjukça maruf bir yerdir.» Gallımarri kırpıathancsini hiç duymadim. Bu adı taşıyan bir kah%r vç%u birahane olduğıunu da hiç sanmam. Tutalım ki Gallimard >a\mevîne yakın bir Gallimard kahvpsi olsun. Burad» yalnız komunistlerin otıırmasının nedenini anlıvamadım. Bizim mücarlrîeci milletı'pkilî kendini kendî ilinde, ilçesinde sayıyor hâlâ. «Solcularm oturduçu kahvc» derlcr ya hahi. Pariste de «solcular» ın ftturduRiı belli bir kahve var sanıyor öyle! Oysa Fransada miljnnlaıca uvcsi olan bir komünist partisi var. Bu partinin orKanJarı var, pazetPKİ, dprgileri, yayinevleri var. Fransada komünist olmak bir suç da rieçil. Her kahvecle, bıı bayın deyimiyle hpr Kiraathanedp s p lıp oturur komünistler. Konuşurlar, tartışırlar, kimseriebir şcv demez. Ama adanı otuz yıldır yerinde saynifş' Yaşlanmış. milletvekili setilmiş, ama en ufak bir değişme, bir ilcrlrnıp, bir a^dınlar.ma yok, yok, yok!.. Hele Gallimard vavınçvîne «meşhur bir komünist yayınevidir» dcmçsı!,. Giılünçlü^ün dc ötesine ^eçiyor bu. Kapitalîzmin yavın alanmriaki en önemli kuruml.ırından biri saysaydı, yanlış denemezdi pek. (raliimard tayınevine komünisttir diycbilen adamdan knrkııimaz, h.Utâ boyle birine kızılamaz da! Tatlı bir gülumseme yaratır kişide, o kadar. , mılhyetçı cephenın de tercume edilmeye lâyık eserlen yok mu, nıçın yabancı dillere tercüme ediimiyor?» diye gelip sormuşlar bu baya. V>rdipi >ar.ıtı tahmin edersinijc, komünistler birbhini tutarmış bu yiızdcn de komünist yazarların eserleri çevrilirmiş yalnızca. Milliyetçilprin değerli eserleri dış ülkelerde tanınmazmış. Ru arada bir kaç da deçerli «Milliyetçi yazar ve rsrr» adı vcrscydi ya. Vcremcz. çünkü yok! Kendilerini yanlış yerc «ıniJîiyptçi» sa\aıi, oysa hal gibi dış güçlere bilerek bilmi\prck jar.ırlı olan, bu ulusu, bu yurdu çağların gprisine sürüklemcjc ugraşan kimsclrr dfğerli bir sanat, bilim. düşünce yapıtı ortaya kojanıazlar da ondan! «Dunyanın her yerinde beynelmilel komünizme ajanlık yapanlar, parah hızmet edenler vardır. Gallimard öyle bir müessesedır» dcmiş yazısının sonunda. Bu kafayla komünizmle mücadele edeceklpr de komünizmi durduracaklar! Komünizmin ne olduğunu ya da ne olmadığını bu baylar öğretecek bize! Çcyrek yüzvıldır bu çeşit saçma »apatı sözlcrle sürdürdüler savaşlarını. Kcndilerine hir çeşit jreçim yolu oldu bu, para, mevki, ün kazandırdı. Hepsi o kadar. Amaç buymuş dcmck! Komünizmle mücadelo falan rrvasalmıs! Öyle ya, komünizmin ne olduğunu bilmiyen bir kimse nasıl sa\aşacak onunla? Gallimard'ı komünist savacak, Fransız komünistlerini a>ni kahvede toplanıyor bilecek, cn deRerli Türk yazarlarını, şairlerini, düşünürlerini suçlandıracak, vabancı ülkelerde yapıtlariyle Türkiyeyi tanıtan, Türklüğün önemini duynran yazarları, sanatçıları komünist diye tanıtacak!.. Sonra da milliyetçiliffi kimseye kaptırmıyacak! Nasıl kaptırsın, bu yafta elinde oldukça çıkar o't^&*g*m^ ıllardanberi bir kan koca arasındaki en büyük problemlerden biri de çocuklarımn erkek veya kız nlmasıdır. Bu yüzden karıkoca arasmda çıkan anlaşmazhklarm mahkemelere kadar intikal ettiğini her gün gazete sütunlannda görmekteyiz. Adeta bir dert haline gelen bu durumu önleraek için yıliardan beri yapılmakta olan çahşmaîar bir sonuç vermemekte idi. Fakat geçenlerde Ingiltereden gelen bir ses gerçek bir ümidin parıltısı oldu. Londradaki GUY's Hastahanesinin araştırma lâboratuarlarmda çalışmakta olan Dr. Peter Barlow'un verdiği müjdeye göre artık bundan böyle, bir annenin doğuracağı çocugun cinsiyetini tesbit etmek, hattâ müdahalede bulunularak istenilen cinsiyette doğmasım sağlamak mtimkün olacaktır. Y Kız mı? oğlan mı? Hazırlayan : Türk Mühendisleri ve Kamu Oyuna Vecdi KIZILDEMİR Durum böyle iken kimyasal usullerle seks kontrolünün kolaylıkla yapılabilecegi kanısı hasıl olabilir. Ben ise orta yolu seçmekteyim. Buldugumuz usulün bazı alanlarda pratik onem taşıyabileceğine inanmaktayım. Bu alanlardan biri de spermazoıt ayırım metodunu kapsamak tadır. sile zarar verici jenetik hastahklann aşılanması önlenecek ve bu hastalıkları taşıyan kromozomları ayırmak mümkün olacaktır. Meselâ Hemofili (kan kansen> ve diğer benzer hastahklar yok edılebılecektir. Sperm ayırması ayrıca faydalı hayvan üretenler için de yararlı olacaktır. Meselâ et üretımi için erkek, süt için dışi inek isteyen kocabaş hayvan yetiştincileri bundan azami faydayı sa* layabileceklerdir. Her ne kadar bu önemli hayvanlardaki seks kromozomlan Kinakrin ile ayrılamışsa da, bazı flüorokrom maddelerinin taydah sonuçlar temın edeceği anlaşılmaktadır. DUYURU înşaat Mühendisleri Odasınm 26/2/1971 giinü toplanan lî. genel kurulunda, eski Oda yöneticilerince onceden plânlanan ve azınlık bir grup ile birlikte yürütülen üzucü olaylar meydana gelmiştir. Eski Yönetim Kurulu, toplantı yeri olarak Siyasal Bilgiler salonunu seçmiştir. Ankaradaki bir kısım üyelerimızin sözlü ve Odamızm îstanbııl Şube Başkanlığmm yazılı tekliflerine rağmen. eski Yönetim Kurulu toplantı yerinl değiştirmemekte ısrar etmiştir. Toplantı salonu, penel kıırııl toplantısma katılmak üzere gelen üyelerin tamamını alamamıştır. Oturulacak yprlerin bütünü ve ayakta durulabilecpk her nokta doldurulduğu halde, kalabahk bir pnıp salon dışında kalmıştır. Bu şartlar altınrla toplantımız, eski Yönetim Kurulu Başkanmca açılmıştır. Eski Başkan, usule ve gündeme aykın bir şekilde yıllık çalışma raporunu takdim edercesine ve kendisine karşı olan üyelere hakaretlerle dolu uzun bir konuşmadan sonra Divan Başkanlığı seçimini açık oyla yapacağını söylemiştir. Bir kısım üyenin, salonun çok büyük ve tamamen dolu ayrıea, salon dışında bulunan kalabahk üye topluluğunun varhğı nedeni ile açık oylamanın münakaşalara sebep olacağmı, kaldı ki salon içindeki yerleşme şekli dolayısivle oyların dotrtı olarak sayılamıyacagmı belirterek uypun bir seçim usulünün bulunması yolundaki teklifleri reddedilmiş ve derhal el kaldınlmak suretiyle açık oylamaya geçilmiştir. Açık oy kullananlar, tüzüğümüze aykırı olarak kimlikleri bilinmiyen 4 şahıs tarafından saydırılmıştır. Oylama esnasmda, el kaldırarak adayırmza oy verenlerin sayısmın büyük bir çoğunlukta olduğu açıkça görüldüğü halde, eski Baskan toplanfıya girişte üyelerin imzaladıkları cetvellerden toplantıya katılanların 1200 kişi oldugunu ve kendi adayınm 745, adayımızın 436 oy aldığını ve 19 üyenin de oy kullanmadığmı ilân etmiştir. Bunun üzerine, salondaki üyelerin çoğunluğu sayıma itiraz etmiş ve tekrar sayım yapılmasını lstemişlerse de, eski Baskan bu isteği kesinlikle reddederek kendi adaymı Divan Başkanı olarak goreve dâvet etmiştir. Kongrenin selâmetle yürüfülpmiyeceğini anlıyan ve çoğunlukta bulunan üveler, kendi sayılarmı bir notere tesbit ettirmek üzere salon dışına çıkarak koridorlarda toplanmıslardır. Bu sırada, üyemiz olmıyan bir takım kimselerce gösteriler yapılarak üyelprimi7e ağır hakarette bulunulmuş ve noterin sayımına fiilen mâni olunmuştur. Bundan sonra, ayelerimiz emniyetle bir sayım yaptırmak amacı ile DSÎ salonuna a;irme müsaadesi almıslar ve noterle birlikte bu salona gitmişlerdir. Olaylardan sinirleri bozulan bir kısım üvenin DSt salonuna gelmemesine rağmen, giriş kartları toplar.arak noterlikçe yapılan tesbitte, 597 üyenin grupumuz adavma oy verdiği saptanmıştır. Bu suretle tesbit olunan 597 rakamı, Oda Başkanlık Divam seçimindeki ov sayımmın doğru olarak yapılmadığım açıkça ortaya koymustur. Daha sonra, ilk gün DSt salonuna gelmiyen ve fakat oylamaya iştirak ederek giriş kartlarını ibraz ve adavımıza oy verdiklerini bevan eden üvplerimizle birlikte bu rakam 648 e ^oikselmişfir. Adayımıza ov verdiğini bevan eden ve kartlarını kaybeden üvelerimiz bu sayiva dahil değildir. Bu salonda toplanan üvelprimiz, olaylan şiddetle kınamıslar ve 17 nci genel kurul toplantısmın ga^rri meşru olduğuna oy birliği ile karar vererek eereğinin yapılması irin bir ylirüt me kurulu seçerek bir ağı/dan su andı içmişlerdir SİYASÎ KANAATİMtZ NE OLURSA OLSUN İNSAAT !MttHENDİSLERt ODAS1 SEÇtMLFRİ KANTJNÎ ŞEKİLDE YAPILINCAYA VE ODANTN YÖNETİMİ HAKtK? SAHİPLERİNE VERİLİNCEYE KADAR KURDUĞUMUZ YtrRtîTTME KURUT.tlNU SONUNA KADAR DESTEKLİYECEĞİMT7E NAMUSIPMUZ ÜZERİNE AND İÇERİ7. Atatürkpii ilkelrrrle birlcsen, Anarasamız ı yapıcı, bağımsız püçbirlieimizle; anarşist, yıkıcı, bölücü eylemlerin ve işhirlikçi grupların, herhanşi bir idpolojiye meslek odamızı âlet edenlerin karşısında | oluşan İnpaat Mühendisleri. "4 N B ü konuda yapılan araştırmalan bizzat Dr. Peter Barlow'un ağzından dinleyehm: «Kullandığımız teknik, flüoro krom adı verilen bazı kimyasal maddelere dayanmaktadır. Bu maddeler kromozomlan flüoresanlaştırmaktadır. Yani Flüorokrom kromo?,omla birleştiği zaman muayyen dalgadaki bir ışıkla aydınlanmakta ve fliiorokrom başka bir dalgaya ışık yansıtmaktadır. Bız daha ziyade malarya tedavısınde kullanılan «Mepacrine» adını taşıyan ilâca katılan «Kinakrin» adı verilen bir flüorokromdan faydalanmaktayız. Kinakrin ile boyanmtş kromozomlar ultraviyole ışmda parlak bir s a n renk vermektedir. Bunu başarabilmek için kromozomdag yayılan ışıkları tesbit edebilecek ve aynı zamanda zarar verici ultraviyole ışını gdzden koruyacak hassas bir özel mikroskopa ihtiyaç olmaktadır. uhtelif şekillerde «Y» ve «X» kromozomlanm ihtiva eden Spermatozoidleri ayırma yoluna gidildi, fakat bütün bu işlemler ayanmın doğru şekilde yapıhp yapılmadığım tesbit eden bir usuiun bulunmaması sonucu akamete uğradı: Bizim flüoresans teknigi ise her çeşit ayırma metodunu kontro! etmeye yaramakta olup bu yolda tecrübeler lâboratuarımda devam etmektedir. «Y» ve «X» spermazoidlerini ayırabilecek güvenilebüir bir metod bulunduğu zaman daha rahimde cenin meydana gelmeden doğacak çocuğun cinsiyetini tayin etmek mümkün olabilecek tir. Ancak, ondan sonra bu buluşun pratik sonuçları elde edilebilecektir. Meselâ bu sayede nesilden ne İLAVE Y KROMOZOMLARI nsanlardakı Y kromozomla rının flüoresan parlaklığma bağlı birçok başka kıymetli özellikler de mevcut bulunmaktadır. Karakter bakımından cürüm işlemeye mütemayil veya antisosyal eğilimlere sahip bulunan bazı kişilerde gereğinden fazla Y kromozomu mevcut oldu gu tesbit edılmiştir. Oksford U I niversitesinde Toplum Genetik Tıbbi Araştırma Konseyi üyelorinden Dr. Peter Pearson, bu tip insanlardan elde edilen hücrelerde iki parlak flüoresan noic ta bulundugunu ve bunların X kromozomlan niteliğinde bulundugunu ispatlamıştır. Normal insanlarda bu tip kromozomlardan bir tane bulunmaktadır, ka dınlarda Y kromozomu bulunmadığı için bu tip noktalara rastlanmamaktadır. CİNSİYET TESPİTI lüoresans tekniğı, doğmamış çocuklarm cinsiyetinin tesbitinde basarılı şeküde denenmiştir. Ceninden alınacak hücreler tabiî olarak zerkedilmekte ve ceninin etrafını dolduran sıvıdan temin edilmektedir. Böyle bir ameliye muhakkak ki, tehlikesiz değildir. Ancak ceninde kromozal hatalar bulunduğu takdirde genetik uzmanlarının tavsiyesi üzerine ya pılabilinmektedir. Bu şekilde temin edilen hücrelerin kültürü çok zor olmaktadır. Bu ana kadar iki seks kromozomunu teşhis konusu üzerinde durdum. Peki insan bünyesinde mevcut bulunan 22 çift diğer kromozomlar ne olacak? Bu koromozomlarda Kinakrin ile boyandıktan sonra, Y kromefeomundan daha az parlak ol•makla beraber gene de bir parlaklık vermektedirler. Bugüne kadar kromozomlar şekil ve ebadlanna göre tesbit edilebilmiştir. Kinakrin ile boyandıktan sonra aynı ebaddaki kromozomlardan bazıları insandan insana değişen şekilde boylarma göre değişmektedir. t F ASİSTANLARA ÇAĞR1 îstanbul"daki bütün üniversite, yüksek okul ve akadpmı asıstanlarmm, 5 MART 1971 CUMA GÜNÜ SAAT 15.00 de MACKA MADEN FAKÜLTESİ MUSTAFA KEMAL ANFİSİNDE yapılacak olan, Üniversite Personel Kanunu ile ılgılı FORUMA mutlak katılmalan rica olunur B nun, koltuk onun, ün onun. ıOBLTM | | Gün hugün saat bu saatî.. . Y, ötekılerde ise X kromozom ••»•••«•••••••••••••••••••••••s m u ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı i ı ı ı ı ı ı i M M n î lan olduğu sonueuna vardıit. (Cumhuriyet; 1935) J y (Cumhuriyet: 1934) undan birkaç yıl önce Vosa ile birlikte bitkilerdeki kro ' ^ ^ k ' ^ ^ * mozomlann bünyesıni tesbit Cumhuriyet 1930 için kinakrinden faydalanmış••••••••••••••»•IIIMMn ••••••••••«•••••••••••••••••••fl tık. Fakat Stockholm'da Karolinska Enstitüsü mensuplarından Lore Zech'in 1969 yılında insan hücrelerindeki Y k r o m o zomlannm diğer btitün kromo2/2/1971 tarihinde vefat e2/2/1971 tarihinde vefat ezomlardan çok daha parlak bir den değerli aile büyüğümüz, den değerli büyüğümüz flüoresan ışık verdiğine dair babamız M. ALÎ TÜREL'in tekniğini okuduğumuz zaman M. ALİ TÜREL'in rahatsızlığı boyunca ilgi ve çahşmalanmızın yönünü değişcenaze törenine çelenk gönihtimamlannı esirgemiyen tirmiştık. Zech'in görüşünün deren Vefa Spor Kulübü, doğru olduğunu teyit ettik ve Y Sayın Dr. kromozomlannın bir çok hücreVefalı futbolcular, GalatasaKemal Keskinel'e, de daha fazla flüoresan ışık ray Spor Kulübü, fst. P.T.T. verdiğıne göre SpermatozoidlerSayın Dr. Spor Kulubü, Vefa Lisesi, de de daha parlak bir şeküde Atillâ Gürün, Oktay Dura, V. ra&cıoğlu'na gorülmesi gerekeceği kanaatine Edip Işıklıoğlu. Ahmet Bilbaşta sayın Strato Manedi vardık. dik'e; telefon ve telgraf ile olmak üzere Balıklı Rum încelediğimiz spermatozoidleve bizzat gelerek acımızı payHastahanesinin bütün perrin yarısmda parlak flüoresan laşan diğer dostlanmıza tesoneline teşekkürü bir borç bir noktaya rastladık. Diğer kı • şekkür ederiz. biliriz. sımlarda ise bu parlaklık yoktu. I Metin ve Cuneyt TÜREL AÎLESt Bu suretle parlak renktekilerde ÜNAS İSTANBUL ŞUBESt r TEŞEKKÜR TEŞEKKÜR B irçok lâboratuann flüoresans tekniği ile insan kromozomlanm inceleyeceğine eminim. Bu flüoresans tekniğine güvenim çoktur. Aynı şekilde birçok ilginç sonuçlar elde edileceğinden de emin bulunmaktayım. Bu buluşlann genatik ve ırsivet vönünden büyük faydalar sağlayacağına şüphe yoktur.»