Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA tKÎ CUMHURİYET 16 Mart 1971 • « • •• • 4L dı ne olursa olsun, şimdi artık üikemiz, * » Stiâhiı Kuvvetler Yüksek Komuia rinciri içerîsinde, bu koliektif etküeme faaliyetleri aiam içine girmiştir. Bu, ashnda, bir yeni devrim doğruftusu içine frirmedir. Bu evrede, siyasal partilerle, gittikçe bir koliektif yönetim biçlmi aimaya kayma istiriariı olan bu zincir arasmda, gizli ya da açık bir vanş, hattâ bir savaş da olacaktır. Bu, birbîrinj etkilenıe ve kendini izletme anîammda bir siyasaî ilişkiler yarışıdır. Bu yarısta çok jorımluk duymachkça, komuta zinciri «zecir» yoluna çitmekten kaçtnocağa evrede. bir başka plâtformda da bir yarış daha olacakiır: Bu, siyasal ilişkulhlçrfnde ya da meclisler kürsüfrrinrlp ba^lavıp ovlece sürecek bir siyasal piâtfnrm savası dçfcildir, Bu. dçvrimci ey5em salıibî çpntlik üe üretîm rüçlerî bîleşisrinin. bu ptrpnhı ikthhırnif, liHthiı kuvvetlerinin koileklif ynnrlim hieiminj devrjm ÇİZffİSİnde S Ü rckîi nlarak ptkiiemevı uğraşma çabüsı olarakiır. Bıı, amae ecUnHen reformcnlueun yü7pyılp \e sudan fcir rcform sörüntüsü kazanması îlp vciinmpmp MHncini getîrçn bir gayrpt nlaraktır. Bu, ürefîm güçîerinîn V MusC tafa Kpmalin «sai prbabı» mn İUkepîn «sah.İbİ kılınma^ını kapsavan bir ciddî vç ÎRtpçîıı, silnhh kııvvpilpr katma ulaştırıîıp, finıın amacı kıfınrnusı içjn devrîmcî eviem Kahîbi ppnçlik ve üretirl ptiçîer bİrJigînîn SPsittî duyurma faalîvetî olaeaktır. şte bu kanat üe, adı freçen silâhh kuvvptlpr etküeme ve yönetme evresini acan knmuta zindrinin iliski kurması doğaldır. Bu, «vrıca, bu yeni drvrim evresini sıhhathındTrmanm bir koşuludur da .. Fakat bu iki faktörün bir ilişkiler kurmasmm eene de bir zorhığu vardır: Devrimei ffcnçlik ve üretim erüçlprinin reform anlayışı ile griclîşi koliektif etkileme ve yönetme evrp«ini açan kuvvetin reform anlayışı arasmda bir uvusmazhğın belirmesi .. Bu uvuşnrazlık, sriderek büyüyebilir ve komnta zincirinin alcrjisini dâvct edpbilir. Onun, rpfnrmcuJuga, zecre davah bir dar sınır koymasına varabiür. O zaman da tutucudururupski dpÇprJpre ve ckonomik düzcne tarafh çpvrplpr bımdan yarar>anm komuta zinclrini hıı dpvrimci ejlpmin p^ünıesinc do&ru yöneJtebilir. Onun için, şimdîden, btı vpni dpvrimci penpl riORruItnnun prpnsiplprini aramak, saptamâk ^prpkir: Buna ilk anda, ülkpnin kalkınmasm? ve çajfdaşlaşmasini, Irapitalizm çprçpvpsî içinde karşı pplpbilirlpr. Gclpcpklprdir rie .. akat bur.un önemi yoktur. Önemi olan: tarihin obiektif koşullannın Türkiyfdc vansıttıirı, varattıeı. dinamizme îttiği kuvvrtIpri görprek vc bunlara dayanarak bir dcvrimri dn^rııllu c'7metîfdir. Hpmpn şjmdulpn, bu doğrultunnn prensipIprinl arayıp Imlmsı işine girişmpliyiz. Bu, | • Bu evrim bîzi baştan yanhş yönJere düşmekten ve birbîrimizR yük olmaktan hattâ birhirinaize kahretmekten alakor. Aynca devrimcî eylemin karşiSindaki güçlerin karşısmda birlpşik bir cpphe kurmamızı pağlar. IIİÇ de yâılsımaya katkmadan bir durtırnU olduğu g'ibi pörme ce.sarptinî göstprmeliyiz: Siyasal partilerce ba/an açık vaidlpıie, bazan da açık tâvizlerle tahrik friilmîş bir antilâyik akım vardır. Buna ftvdu karşıdir. Fakat buna rağmen bu akım, az geüşmiş bir demokrasi ovunu içinde sürüp gitmiştir. Şimdi tasfiyesi gerekir; ^iddet yohmdan çok antMâyikliğe kayma istidadımlaki dur^un kitleleri, sosvoekonnmîk olarak bir üstün plâtforma çıkarnrıakla,,, rullusunun fildirler. Tersine, çevrede ttirlü alerjiler ya^ ratarak. radikalizme yönelik akımlan durdurucudurlar. Onun için onların arkasına takılmamak fferekir. Tersine onları jrfdebildiklrri ve güçleri yettiği oranda devrimci eyleme doğru itmek gerekir. Süleyman Bey Ue sapkası tabiatîanns «T»n sosvopoîîiîk devrimcnflt âtsfrultusuım ve plâiformunu, bu de%Timci gençlik ve üretim çüçleri potansiyelinde bulacaktır. Bu potansjyelin tarım üreticiligi bölgesi, ancak çok ciddi bir toprak reformu ile bu yeni devrîmciliğe bağlanabilir. Esnafîık • zanatkârhk sanayi alanlanndaki kitleler de üretim hayatmdaki yapısal reformlarîa devrimciliğe bağlanabilir. Bu potansiyelin gençlik kanadı ise, tüm üreticilerin yararına bir se« çıkarma olanağı mevcut oldukça devrime bağîanabilir ve ona destek olabilir. bu çerçegi ihmal edip yapısai gelişme alanlarmda taleplerde buiunan öfrenci üretim güçleri birleşiğini, bu taîeplprinden ötürü mahkum ederek ezici bir yol izlemek Mustafa Kemal ile başiayan radikalizmin ve muhtırada sözü geçen reformların kısırhfa ititmesi sonucunu verîr. O zaman da silâhh kuvvetler etkisi ve deneti altındaki bu yeni dpyrim doğruliusunun gerçek reformlar yapması mümkiin olmaz. Ontm için sosyalizan politikalar arayan öfcrenei • üretim çüçleri birleşiğini ezmekten çok onlarla bir diyalog aramak. içine girilen yeni doğrultunun büyük bir prensibidir. Süleyman bev. A.P, Ortak Grubunda bir konuşma yaptı. Bu konusmada. sereften, hav^yeîten. Artayasadan, hukuktan söz açtı. Dediğitıe bakıîırsa, Süîeyman beyin istifası «şerefU ve haysiyetli» bir îstifa imis . «Türkive Cumhuriyetinde hürriyetçi, in^an hakiarîna dayah demokrssinin akhgı yarays belkı sarmak umuduyîs» cekilmiş Zannedivormuş ki .Anar^a^ ve hukuk devletine sadık kalmaktan hs«':3 bir knuru» yok smis Babıâli hasmfndakî birtakım kemiksiz va7arlar da avm minvaî Ü7re samba yapıyorlar: ve Süleyman beyi övgüye lâyık soCr«kkanhlı$ı vüzünden alkıshvorlar. N'edir bu isin anlamı? Türk Silâhîı Kuvvetleri ültimatomu dayayıp Çekü !., diyor. Ve hazret çekiliyor. Daha dün : « 226 ovu bulüp düüürürîer. ha<:ka türlü çp)dlmem» diye direten Sülevman bev, muhtırada 226'yj saymış ki, istifa etti. Serefli ve bavsiyetli hir istifa mı bu? Demokrasiye uyçun bir eekilis mi bu? Süleyman bey ve ortaklan. e&er Silâbh Knvvetierin mnhtırasını demokrasiye. Anayasaya. hukuk devlptine aykırı boluyorlarsa. bövîe bir muhtıra zoruyla verilen bir istifanm şereften ve havsivetten nasihi yoktur. Eger Süîevman bev Silâhlı Kuvvetler muhtırasını huknk devletine ve Anayasa'va avkırı buluyor idiyse, Cnmhuriyet Devleti Hükümeünin Basbakanı olarak: Devlet ve Anavasa her seyin üstündedir, çekiîmem.. diyebilmeli idi . tste o zaman seref ve havsivetten söz açmaya hakkı olnrdu. Çünkü Anavasava avkırı vp bukuk dısı bir zorlamayla makamını bırakıp kaçan insan, Türkive Cumhuriyetinin Basbakanlık koltu^unda oturmava lâvık olmıyan bir kemiksiz varatıktır. Böyle bir insan, devletin kanunlarına, temeî yasalarına, devletin vüceliçine inancı olmıvan bir ründelik politikacıdir. Cnmhuriyetin kanunlarım Hükümet Baskanı da savunmaısa, bu toplnmda kime ve neve crüvenilir? Böyle bir devlette kannn sayeıeı. devlet sayçıpı kahr mı? Süîevman bey ödleklik etmiştir. Prof. Bahri SAVCI Sol ve aşırılığı alerjisi Sosyalizan akımlara aJerji L | " akat avrıca. bir de. sosyallran akımlar •* VP nnlara duyulan alerji var. RH alnrjivi cperacn sınıflar yaratmıştır. Bir sprmaypcilik çıkar grubu, bir feodal kaîıniılar çrubu, orduyu bu alcrji Ue koşullandırmava çavret etmiştir. Şimdi bu alerjiden sıynlarak çerçeği g:örmpk \c bu ^prrpk içinde veni açılan reformlar evrpsîndeki gerçek davanak noklalarını ve mütlefiklpri piziempmpk gerpkir, koJlamak gerekir. Bu işi îyi yapabilmek için de bu ypni dpvrim doğruItuRimun dayanaca^ı prensipleri saptamamız çerekir. Bu prensipler sözünü ettigimiz koliektif etkileme ve yönetme evresinî Hçanlarm fferçck dayanaklannı ve müttefiklerini gün ışığma çıkarmaya yarayacaktır. O Öğrenci üretim gliçlp.ri bir1e$i£i ile dayanışma diyaloğu kıırmak: Silâhh kuvvetlerin karşısmda kaldıği bir önemli problem, adı gfeçen hıı hîrleşim île ilişkilerini nasıl kurarağ:ıdir. Bazi alerjilprin konıplpksi allında kahnıiTva bu hiıieşik cephe, bir aşırı tıç ithamı île sııçlanıp ta.sfiveye kalkışılabilir. Fakat alerjiler ve komplekslerden kurtulmuş bir serin kanhlıkla bir analiz yapılirsa bu yola çidilmez. Bu kitlpleri anlamaya yöneîinfr. Silâhh kuvvptler esin kaynağı olan Mu«tafa Kemal esprisi de bunu ^erektirir: Gplep emanet, üreticileri memleketin sahipleri yapmak Mustafa Kemalden hirbirine baglı iki prensiptir. Fakat, dpdiçimiz sibi. ve itiraf ptmeliviz ki burada sîlâblı kuv\retleri bir alerjiden gelen bir tuzak beklemektedir. Tarihin mîrası prensipler f| Tarihin miraslannı çeüştirme prensibi*. Türk ulnsu siyafial hayat tarihinden bazı miraslar almıştır. Bunlar bu yeni devrim doğ> rultusunda da çeçerli prenîîipleri meydana getirir: # Rıınların haşmda iktidann lâikleştirilmesi prensibi çelir. 12 Mart devrim doçruJtusn. tüm Anadoluda tıyandırılmıs hulunan şeriat devleti kurma akımına karsı bu prens;bi yeniden ve kuvvetle ele almakla savasabilir. 0 Tüm toplumun toplumsal îlişkilerinin Iâikleştirilnıpsi de, devletin lâikleştirilmesi rievriminin doğal sonucudur. Toplumun içindeki yaşamımızm her yönü lâikleştirilmezse, devletin lâikliği lâftan ibaret kalır. A Ekonominin uluslaştırıîması. baçımsızlaştırılması. üretim güçlerinin denetini deyimleyen bir yönde örçütlenmesi prensibi de, modern radikalizmin bir gereği olarak kendini getirmiştir. Ekonominin bu yönde örçütlenmesi, bu yeni devrim doğrultusunun gerçek dayanaklanndan biri olmuştur. # En sonunda özgürlük prensibi; Türklerin kendilerini îdrak etmesinin ve gelecek reformlan açık seçik olarak belirleyebilmesinin zorunlu koşulu olarak bu yeni devrim evresinin en geçerli prensibidir. Nicin? Onemli olan ilâblı kuvvetler öteden berf, jrünlük basit politikacıların kapıldıp b!r korku ile iead ettikleri bir terimin etki alanı irine girmişlerdir: Aşırı solun ülkeyi bir başka emperyalİTmin kueağına atıp, baçımh kılması; İstiklâlinden yoksun kılması Bıı yüzden «sol» üzerindeki, onun «aşırılıği'1 üzerindeki spekülâsyon sontıcu ö^renci ve üretici prüçler üzerine yüklenme yolu açılabilir. Fakat bu yol, ashnda kimseye yaramaz. Ancak bu alerjiyi yaratan sermaye çnıplarınm işine yarar. Aynca bu yoldaki operasyonlar. reformculuçu ve devrimciliçi kökten vp temelden yoksun bir yüzeyselliğe mahkum eder. \shnda vapılacak nlan şudıır: Yukanda açıklanan alpr.jiye kapılmadan iii;rpıici üretim RÜçleri ile bir dayanışma d!*,aloçu kiırulmak perekir. Çünkü siyasal hayattaki her olu«!um, kendi tabiatına uygun bir sosyopolitik temele dayanmahdır. Şimdi açılan yeni devrimcilik dojrrultusunun sahipleri dc, kendi Partilerin arkasına takilmamak fj) Sıyasal partilerin arkasma takılmamnk, Onları dpvrimci eylprrjp dn^ru itmek: siyasal partilerımiz şimdi, bu ^?ni dpvrimci akımı açanları hpmen krndilprine bafdamak vp kpndileri ile bütünlpstirmpk isteyecpklerdir. Çünkü bizdfki siyasal partilerin kodamanları, ashnda öjle ppk reformcu de Sonııc u özgürlük; empervalizmin sömürusönün RÖnderilmesi, israfh burjuvacılık çıkarlarının gönderilmesi, üretici çüçler mercepi üzerinde bir ha!k ekonomisi kurulması, insanın onuruna lâyik bir düzenin ve bağımsızlıjçın kurulması için gerekli araştırma • deyimleme örşiitlenme • devrime katkı getirme serbestlikleri ve olanaklarıdır. B ÜNDEN Zaten yıkılmıştı Su sütunları izlemek lutfunda buiunan oku^Ticularjm bilirler; Demirel kardeşlerin kredi meselesi ortsaya atıldı|ı*' günderi be"ri Riia geçmedi ki, ben çn iyi niyetle^le Demirel hakkmda bir is|ifa çağırısmda bulunmayayım. Bunu ona karşı düşmanhk beslediğim veya muhalefet ettiğim için yapmıvordum. Aksine Demirel A.P.'nin başına seçildiği ve nradan hükümete Reldigi zamanlarda, bir muhalifin memnıın olabileceği kadar memnıın olmustum. Ümitli idim, «Genç adanı Cumhurivet çocucuî Or.unla Atatürkçülük ilkelerinde mııtlaka bulıı^mak mümkiin olur.» diyordum. Ralımetli Gürsel'e rie onu bcnim tanımak istediîtim gibi tanıimıslardı, bir g;ün rahmetli ile görüsürken: « Cihad demişti, eğer Demirel gibi uyanık, batılı anîayışh bir msan A.P.'ntn basına geçerse. artık gözüm arkada knlma?' .» Onun bu sözleri de beni Demirel'e ümitle yaklaştırmıştı. Halhuki jjprepk: tabminlere uymadı, Demirel akıllı olmaktan 7İvade kurnaz oln?avı tercih etti, kâr ve zararı memleket bilânrnsunda RÖrunpeek faaliypt yerine, particiliğc, oy getirecek küçük hesapların içine düştü. Siyaset alanında bu mesleğin gerektirdiği kadar cesaretle ortaya çıkmaktan korktuğu için olaylari kendi hallerine terketti, ve memlekette derin izler bırakan yaralar peyda oldu. Eğer bugün aşırı cereyanlar re.jimi tehdit etmeğe başladılaısa bu, yalnız onun gevşekliğinin, sosyal bilgilerden yoksun nluşıınun ve hukuku da hukukçu olmadıkları halde kendilerini hukukçu telâkki eden üstün esre mütehassıslarının etkisi altında kalmış nlmasının sonucudur. Ne ise olan oldu! Demirel kardeşlerinin ve beseri zaaflann sürüklediği yere kadar etrafında sahte hir kalabahk fakat ashnda yapayalnız yürüdü ve nihavet dingilj kırdı... i î t" *i« NDÜSTRİLEŞi>IE ile birlikte artan şehirleşme harekcti ve hekimlik alanmdaki yeni bııluşlar, hijyen ve ekonomi şartlannda meydana gelen ilerle meler sonucu, özellikle Birinci Dünya Savaşın dan sonra, birçok memlekette insan ömrü görünür şekilde uzamıştır. Bu yüzden bıi£Ün jçe lişmiş memleketlerin birçoğunda 65 yaşmm üstünde bulımanların toplum nüfusa oranları %1012 yi geçmiş bulunmakta ve yüzyılı mızm sonlarma do^ru % 20 ye kadar ulaşaca^ı tahmin edilmek tedir. Böylece bugün her 810 kişisinden biri 65 yaşınm üstünde olan ileri memleketlerde yüzyılımızm sonıına doğru her 5 kişiden biri 65 yaşının üstünde bulunacaktır. Memleketimizde bugün %4 civarında olan bu orarjm yüzyıhn sonlarında oo7'ye varacağı hesabedilmektedir. Yaşlılarının oranı no4 ve daha aşağı olan mem leketler halkına GENÇ POPÜLASYONLAR denilmektedir. Genç popülasyonlardaki yaşlı oranımn düşük olmasında, yukarı yaşlardaki ölürn oranlarmm yüksekliği yanında, doğum oranının yüksek oluşunun da payı büyükiür. E Yaşlılık ve Emeklilik YAZAN Çünkü iktidan süresinee Anavasa ve hnknk devîetine saöık kalmamıstır... Çünkü basmda bnlunup yürüttö^ü cici demokrasi düzenine inanrı yoktur . Çünkü knsnrln x'e soçlu oldufunu hilmpktedir... Çünkü Anavasa'ya ihanet ettiitinin bilinci içîndedir .. Madde madde savalım : 1 Süleyman bey yolsnzluklarla saibelidir; ve bu yol«ti7lukları kovusturmak yolunda kanunlarm isletilmesinl engellemistir. 2 Anayasanm Snçördügü reformlan hasıraltı etmiş, Anavasa âmir hükümlerini hiee saymıstır. 3 Millî menfaatler konusunda milleti aidataeak biçimde konusmu*!, ırerçek dısı demeçler vermiştir. 4 Gumhurivetin temel ilkelerine ve AtatOrk devrtmlerlne daimî ihaneti, ikiidar meslefi edinmiştir. 5 Baihmsız Türkive'nin tarafsu Basbakanı diye niteleneeek yerde. vabancı bir devletin taraftan olarak meşhor oimnştnr. 6 insan haklannı ve anayasal Sıgfirlökleri devamh olarak cignemis ve çitnetmistir. Bfiyle bir kisi, elbette oturduîn makam koltu&unda, devleti dejil, eıkareılar iktidarını temsil eder; boyle bir insan. elbette .karanhkta sarkılar söyler çibi sık sık : Kimden korkacngiz, kendimİ7den ml korkacagızT. diye konuvnr. Ve Çumhuriyetin temel varlıÇına baÇîi zinde knvretlerin mnhtırasını ahr almaz, sapkasını çiyip kaçar. Süleymaneılar hiç çırpınmasmlar... Cici demokrasînin inançsız sambarılan, kendilerini bile inandırmayan çesitlemelerde kalem sallamasmlar. Süleyman bevin istifası ne sereflidir, ne haysivetlidir, ne de jjerçek demokrasiyi korumak içindir. EŞer ortalikta bir demokrasi olsavdı, serefli ve haysiyetli davranış, demokrasiyi korumak için muhtıraya direnmek olnrdn. Demokrasi çerçekten varnlmadı^ı ve Anavasa rafa kaldırıldıfından ötürüdür ki, Bay Süleyman sapkasını griyip savusmustur. Şimdi tutucular koalisyonu baska aday arayadnrsun; ve sapkası Süleyman beye, Süleyman bey de şapkasma emanet olsun. DR. REFİK ERER S.S.K. GENEL MÜDÜRLÜK MÜŞAVÎRİ 4559 : Orta yaşlılar 6075 : Yaşlılar 75'den yukarı: thtiyarlar 90'dan yukarı: Fazla ihtiyarlar Bu ayırımdan anlaşılacağı üzere, yaşlılık ve ihtiyarlık terimleri bilimsel yönden birbirinin tam e.şi anlamda değildirler. Bu seminerde • yaşlılık ve ihtiyarlık şu şekilde tanımlanmıştır: Organizmanm iç ve dış uyarılara yeteri kadar uyamaması, karşılık verememesi hali yaşhlığın başlangıcı, bu uyma güçlü&ünün pörünür ve aksakhklara yol açar dereceye pelmesi ise ihtiyarlıktır. Ferdî ihtiyarlama sürati toplumdan topluma değiştiği gibi, aynı toplum içindeki çeşitli mesleklerde de değişiktir. Bu değişikliğe de FARKLI ÎHTİYARLAMA denir. Bu konuda Üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da yaşın tarifidir. Nüfus kütü§üne doşrru yazılmış olmak şartıyla, yaşanan her yıl bir yastır. Bıına Takvim Ya^ı, daha bilimsel oiatak Kronolojik yaş denir. Cemiypt hayatmın çeşitli işlemlprinde ("okula başlama, askpre alınma, oy verme, evlenme . ) kııl lanılan yas budur, çünkü tayini kolaydır. İkinci çeşit yaş, birinciden daha önemli, fakat tayini oldnkça güç olan Fi^yolojik veya Biyolojik yaştır. Bu ya.?, insanların çoğunlugtmda, yaşanan yıllar sonucru meydana »elen yıpranma ortalaması dikkate almarak tayin edilir. örneğin 50 yaşın laki bir insanın çeşitli orpanlarında, »örmpsindp, işitmesinde, hafızasmdaki gerllemeler 45 yaşındaki insanların Rerileme ortalamasına uyuyorsa bu şahsın kronolojik vau 50, fakat biyoiojilî yası 45'dir, yani şahıs 50 yıl yaşamış Insanlara kıvasla genç kalmıştır. Durum aksine ise, yani kronolojik yaşı 45 olan bir şahsın ortalama yıpranması 50 yaşındaki bir insanm yıpran masına uyuyorsa bu takdirde o şahsa erken ihtiyarlamış diyoruz. Görülüyor ki buradaki yaş yıllara de^il, organizmanın iç ve dı$ görünüsüne davanıyor. Yarı saka yarı ciddi olarak söylenen «kadmlar göründüklerl, erkekler kendilerini hissettikleri yastadırlar» sözü bu yönden bir gerçeği ifade etmektedir. # # # # da ün yapmış bilginlere konuyu incelettirip tavsiyeler, kararlar hazırlatmak suretiyle yoğun bir yayın faaliyeti içinde bulunmaktadırlar. Bu tavsiyelerin en önemlileri şu cümlelerle özetlenebilir: «Bir insanı bir işe sahip olmak kadar mutlu kılan hiç bir şey yoktur. Sevilen bir işe sahip olmak ihtiyarlamayı geciktiren faktörlerin başında gelir. Bir insana ^eçinebileceği kadar bir çelir sağlayarak vaktinden evvel emekli ve işsiz yapmak, onıı toplum içinde ikinei üçüncü dereeede bir vatandas haline getirir ve süratle ihtiyarlaması sonueunu doğurur; bu ise bu pünkii sosyal yardım anlayısma aykırıdır. Bu itibarla bu insanları yapahileeekleri işlerde uzun müddet çalıştırmak onlara yapılabilecek en büyük sosyal yar> dım. en insanî harekettir. Yaşının ilerlemesi nedeni ile veriır.i azalan insanlar yapabilecpklpri daha aı vorueu işlere aktarılmalıdır. Tabii burada çençlerin istihdam alanlarını daîhtmamak da dikkate ahnaeaktır. Genel olarak gençler, yaşlıların işe bağhlıklanndan, iş ahlâklarından, presizyonla çalışmalarından, yaşlılar da gençlerin enerjilerinden örnek alırlar. Memleketlerin millî mevruatında, henüz çahşabilir giiçte olanlann belirli bir yaşa gelince emekli olmalannı zorunlu kılan hükümler varsa hunlar imkân ölçüsünde deinştirilmelidir. Emekli olanlar, yenl işler bulmaya teşvik edilmeli ve bu işden para alıyor, diye emekli avhğı kesilmemeli, hiç olmazsa bir kısmı kendisine bırakılmalıdır. Bir yaşlıya yalnız geçinebilece çi kadar bir emekli geliri sağlamakla yetinmek yaşlı psikolojisine hiç önem vermemek olur. Esas olan yaşhnın toplumla iltrisini arttırmak, hayata baçhh^ını kuvvetlendirmektir. Yaşlı yaşadığını duymak ve etrafma da duyurmak ihtiyaeındadır.» % m duğu halde yaşlıya yâfd'im tedbirlerine rastlanrnamaktadır. I e p g y g lama plânında da EOZ edilmemiştir. yaşlılardan Bü HAFTA MUTLAKA OKUYUNUZ Memleketimizde bugün İçin yaşlı oranının düşük olması bize şimdilik yaşlılık diye bir problemimız olmadığı kanısım vermemelidir. Yaşhlıkla ilgili birçok sorunun çozümü 65 yaşmdan önce alınacak tedbirlere bağlıdır. Kalkınma programında yalnız yaşlı bakım yurtlarından söz edilmesi de, geniş bir alanı ve çeşitli yönleri (sosyal, ekonomik, tıbbi...) olan yaşlılık probleminin çözüm yolu olarak yalnız yaşlı bakım yurtlarının düşünüldüğü ve bunlar nicelik, nitelik yönünden yeterli bir düzeye getirilirlerse bütün yaşlılık problemlerinin çözümlenmiş olaeagı, gibi yanhş bir kanıya yol açar niteliktedir. Ara sıra toplanan geniş programh SOSYAL HİZMETLER konferanslarında yaşhlığa yer verilmemesi de kammızca bu konferanslarm en büyük noksanıdır. 1EVRIM KOMUTANIJHIN MÜDAHALESİNE YOL flÇAN GEÜŞMELERİN PERDE ARKASI BÜTÜN AYRINTILARIYLA l I 1 YALNIZ 1 • Dogru teşhis, yanhş tedavi YAZAN: DOĞAN AVCIOĞLU * AKTÜEL BİR İNCELEME: Ordu ve halk Cumhuriyet 2298 DEVRİM'de •** ^ı« «*« Muhakkak olan şu: Ordıı deviet idaresinl avTiçlarının içine almayı ne dün istedi, ne de bugün arzulamaktadır. Bu işin büyük sakıncalarını herkesten çok daha iyi o bilmektedir. Fakat Meclis VP Hükümet vatan hizmetini, memleket ihtiyaçlarının gerektirdiKi ciddiypt ölçüsünde ele almayınea politikadan uzak yasamak istpven bu ordu ikî kntiiden ehvenini tercih etmek zorunluğunda kalacaktı... Halkın biribirine düşman iki cephe halinde karşihklı hiicuma ^eçmef.ine ve memleketin ikiye, üçe, zamanla beşe bölünmcsine seyirci kalamazdı. Kalamayacapı belli olduğu için Demirel ve A.P.'ye perçek anlatılmak isteniyordu. Ama sanki onlar Kudüs'teki ağlama duvarı; bizler de o duvarın önündeki Israil kavmi idik... A.P.'yi ve onun liderinî dört kumandammmn muhtırası yıkmadı. bu muhtıra verildiği zaman onlar zaten yıkılmıştı, onları 27 Mayis'tan evvelki durumdan ibrct almamış olmak yıktı. Onları pnljtikayı ışık kulübünde kâğıt oynamak telâkki eden üç kâpıtçılar. ön seçim dalavereeilpri, Meclis koridorlarını oy avcıhğı haline getirenler. cehaletî Eve* maalespf cehalet, ve bütün bunlann üstünde de kurnazhk yıktı. Başbakan dindar vatandaşlarının bislerini gıcıklayıp oy almak için duahan üslubu ile makale yazdığı. takke ile namaza durduğu zaman yıkılmıştı, onu millct biribiri ile çarpışırken herkesin yürüyüşe geçtiği bir zamanda «Yollar pskiiTiPz» diye lıikmet savurması yıktı... 194fi'dan 1971'e kadar tam çeyrek yüz yıl geçti, yirmi beş yılda a%nı zümrenin inadı ve akılsızhğı yüzünden ikinci defadır ki, deviet gemisini karaya oturtmaktadırlar. Hislerimizle değil aklımızla dü^ünmenin jrerektiğini idrak etmedikçe o seviveve ulaşmadıkra. kurnazlıgın bağrını açıp kalbinin üzerinde boğacağı daha pek cnk insanların arkasından üzüleceğiz... • ••••<••••••••••• S Ferdî yaşlanma oplam nüfus kitlesi içinde yaşlılar oranının artması olayına DEMOGRAFÎK YAŞLANMA adı verilmektedir Buna karşılık şahıslann yaşlanma olayma FERDİ YAŞLANMA adlnı veriyoruz. Ferdi yaşlanma ve ihtiyarlama zamanın akışı gibi durdurulamazs ve geriletilemez bir olaydır. Bılindiği üzere canlılar doğar, büyür, olgunlaşır, geriler (ihtiyarlar) ve ölürler. Ashnda gelişme ve ^ r ü f m e proçesleri küçük yaşlardan itibaren bir arada yürlirler, yani gerek anotomik yapımız, gerek melekelerimizden bir kısmı gelişirken bir kısmı da gerilemeye başlar. Örneğin göz merceğinin uzaklığa uyma niteliği dört yaşmda azamiyi vanr, bundan sonra gittikçe geriler. Bir yabancı dil öğrenme melekesi de yaşla orantılı olarak azalır. Buna karşılık bazı organlanmız ve melekelerimiz belirli bir yaşa kadar gittikçe gelişirler Başta, kemlk ve kas sisteminde olmak üzere bütün organlanmızdaki anatomik »elişme büyümeyi meydana getirir. Problemleri çözme, muhakeme, kıyaslama, bilimsel keşiflerde bulunma nitelikleri bir sınıra kadar yaşla artar, sonra gittikçe azalır. Genel olarak organizmada gelişme olaylarınm hâkim olduğu devreye büyüme ve gençlik çağı, gerileme olaylarınm hâkim olduğu devreye yaşlılık, ikisi ortasına da erginlik çağı denir. T imdi son olarak, yurdumuzda aktüel hale gelen bir konuya, emekli gelirinin bilimsel ölçülerine kısaca değinmek istiyoruz. Bu konuda genel olarak şöyle düşünülmektedir: Yaşlı çoğunlukla çocuklarını okutmuş, yetiştirmiş, bir iş sahibi yapmıştır, onlara artık masraf etmeyecektir. Yaşlı az elbise eskitir giyim masrafı azalmıştır. Sinema tiyatro ve partilere katılması ve sonuç olarak bunlarm masrafı da büyük ölçüde azalmıştır. Buna karşılık lojman, ısıtma aydmlatma. beslenme ve bakım masrafları artmıştır. Yaslılann beslenmesi yüksek kalorili yağlar ve karbon hidratlar gibi daha ucuz gıdalar yerine et süt peynir gibi proteinli ve bol vitaminli gıdaları gerektirir, bunlar da birincilere göre daha pahahdır Ken rîi işlerini gençler kadar göremiyeceklerinden bakım masraf+ ları da artar. Keza konut ih iyaçları da önemli bir özellik gösterir. (Gençlikte «iki gönül bir olunca samanlık seyran o \ Çok Acı Bir Kayıp Cemile Fehmi ve merhum Ömer Fehmi'nin oğlu, Acaı Başkut ve Yaman Başkut'un babaları, Vedide Başkut'un eşi, Hayri Başkut ve merhum Dr. Hikmet Başkut'un kardeşi, Gül Başkut ve Filiz Başkut'un kaympederi, Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Müdürü ve Gazeteciler Cemiyeti eski Başkam, Türk Tiyatro Yazarları Derneği Başkanı, Gazeteci ve Tiyatro Yazarı; Cevat Fehmi Başkut Esentepe'deki evinde bir kalp krizi sonucu 15 Mart gecesi saat 2'de hayata gözlerini yummuştur. Merhumun cenazesi (bugünkü) Sab günü öğle namarmdan sonra Sişli Camiinden almarak Feriköy mczarlığma defnedilecektir. AİLESİ Yetersiz urdumuzdaki çalışmalan göz den geçirecek olursak, bunların pek göntil acıcı olmadığını görilrüz. Kalkınma program;ariıTii7m sosval güvonlik ve sosyal refah hizmetleri bölü:münde konunun esası Üzerinde hiç duruimamış gibidir. 1970 profrrammda yaşlılar konusuna değinen yalnız şu küçük paragrafı görebildik: «1965 nüfus istatistiklerine çöre 65 yaşınm üstünde oJanların toplam sayısı 1.200.000'dir... Belediyelerin açtıçı jrüçsüzler yurtlan ve ihtiyarhk bakım evlerî nicelik ve nitelik yönünden yetersizdirj» Sosyal yardımların ve sosyal refahİa ilgili hizmetlerin yeterli bir düzeye çıkanlması ama. cıyla alınması eerekli tedbirler arasında korunmaya muhtaç çocuklar, gençîer. sagır ve dilsizler, sakatlar, suçlular, göçmenler, afete u^rayanlar... için TEŞEKKÜR KıymetH annemiz KEVSEK GÜRIIAN'ın hastalığmm amelıyat vo todavısındo hn?akat ve gayretlerini esirgemiyen HAYDARPASA ASKERÎ HASTAHANESİ doktorlarma, bilhassa başlangıçtan hiıgune kadar gece gunduz müşfik yardımlarmı gördüğümüz örnck ınsyn Dahiliyc Mütehassısı Dr. İSMAİL ALPASLAN'a, Bashekım NAMIK DUMLU, ikinci hekim İSMAtL SEKBAN'a, amchyatını buyük bir hazakatla yapan Op. Dr. NUSRET OZDEN ve anestezıst Dr. YAŞAR YÜKSEL'e, ihtimarnlarıyla tedavisinde yardımları olan Gastroentroloji Müt. Dr. EYUP YARDIMCI'ya, Dah. Mut, Dr. FARUK UZUNESMEN'e, tntaniye servisinde kaldıgı müddetçe sonsuz gayret ve alâkasını gördüğümüz Dr. KEMAL lLTAN"a ve servis personeline, Başhemşire SUPHİYE ALABANDA hemşire NEDRET AKGÖK vc PERÎHAN ERCENGİZ'e, Hastabakıcı MEHMET GÜNES, KADRİYE ERGULER ve HATIfF. YII.MAZ'a, her an guleryüde hizmelten kaçmmayan bütün hemşne. ameliyat personeli, hastabakıcı ve hastahane ilgililerine, rlnlayifiiyle ziyarette buiunan ve telefonla arayan bütün akraba ve dostİarımıza teçekkürü bir borç biliriz. YÜCEL . LÜTFİ GÜRHAN GÜNT5L NACİ ÖKTE •••••••••• !!••••••••••••••«••••••••••••••••••••*••••••• Bazı fedbirler ukarıda, ihtiyarlamanm önlenemez biyolojik bir hadise olduğunu belirtmiştik. îhtiyarlılr önlenemese de, erken ihtiyarlamayı önlemek ve genç kalma süresini uzatmak bazı tedbirlerle • bir ölçüde mürnmün olabilmektedir. Ya?hhgın en önemli sosyal bir konusu üzerinde durmak istiyoruz: Nüfuslannm önemli bir kısmını yaslılann teşkil ettiği memleketlerde yaslılann refahı için bir çok tedbire başvurulmakta bu arada millî ve milletlprarası kongreler, seminerler, konfe^anslar toplanmakta, keza DUnya Saglık Teşkilfttı, Avrupa Konseyi, Ekonomik İşbirliği ve Y Y Farklı ihtiyarlama Cumhuri.vet 2311 1963 yılmda Kiev'de dUzenlenen Milletlerarası bir seminer yaş lur» sözü yaşlılık için pek geçerli değildir. Yaslı gününün bir çok saatini evde geçirecegi için evinin yaşhlığa uygun bir konforu ve genişliği ihtiva etmesi lüzumludur.) îngiltere'de genel saglık plânının vapıcısı Sir W. Beveridge tarafından ^yapılan hesaplara göre ergin bir adama kıyasla bir yaşlıya beslenme için (M)87. giyim masraflan için 0/o67, lojman, ısıtma, aydınlatma ve ev hizmetleri için % 125 oranında masraf gerekmekte ve bunların ortalaması %95 tutmaktadır. Fransada yapılan hesaplar bu ortalanvnm ergin bir insanmldnd'en 1/4 oranında az olduğu sonucunu vermiştir. Bunlarm ortalamasıın alacak olursak %85 oranmı buluruz. Yani bir emekliye faal hayatındakinin %85'ine yakm bir gelir sağlanması hayntınm son yıllarını ekonomik yönden sıkıntısız geçirmesine yeterli sa yıimaktadır. Şüphesiz bu oran ülkeden ülkeye degisır ve yaşlılara emekli avhgmdan başka (Cumhuriyet: 2303) bağlıdır. Yukanda bir nebze de£indigimiz çok önemli bir nokta üzerinde bir riaha cfurahm: Vaşlı refahının yalnız eline yeteri kadar para vermekle saglanama yacagı, sosval yardımların ve sosyal refah tedbirlerinin ekonomik yardım kadar, belki de daha fazla gerekli olduğu hatırdan çıkanlmamalıdır. Bu tedbirlerin başmda da, yaşhnın toplumla, çevresi ile ilişkilerinin çok iyi bir şekilde düzenlenmesi gelir. da meydana çıkan yaşlılık problemlerinin çö?ülmesi için yurdumuzda yeterlı rlriîıl haşlangıç bir çalismanın oile mevcut olduÇunu söylemege ımkân yok» tur. Vaşhlıga mahsus birçok problemin çözümü erginlik çagında alınacak tedbirlere bağlıdır. Bu tedbirlerle ihtiyarhgın b i r ölçüde de olsa ceciktirllmesi ve şahsın lhtiyBrhga hazırhklı bulundurulması mümkün ve çok önpmlifrir Birkaç yüz yatakhk ya?h bakım yurtlan. kalkınma plânında da ifade edildigi gibi, gerek nieelik gerek nitelik yönütu den fevkalâde yetersidir. Yaşlıya, yetecek kadar bir e» mekli ayhgı baglanmış bile olsa bu, vardımların ancak bir kısmını. ekonomik bölümünü Sonue ukarıdan berl belirtmeve çalıştıgımız hususlar şu bir kaç cümle ile özetlenebilir. Uzayan insan ömrii ve sosyal yardım, srısval refah ilkelerinin Y