25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYTA DÖRTs ASAN griyeşil gözlerine gölgder dâştiL Eski günlerl dtişününee herkes böyle oluyor herfcalde. Aedı günler d« olsa, güsel günler de olsa geriyi düşününce insanm içinden kayalaı yuvarîanıyor. Gönülden kopan cahhh» lar birbirini kovahyor. O günlerin özlemi sanyor kişiyt tnsuı o n ı a hep susmak ve düşünmek istiyor. OyU yaptı b!r an Goğneclkin Uk ve «on eğitrnenl. Yüzündeld çızgUera blr ağırîık bindi, Suatu blr tür«. •Camlnin blr boltimünde okuturdum çocuklan» de» yıverdı bırden. Yine sustu. H, I Fotogro»: tffdoye* KAKAKVŞ «Topraklarm tümfi Nuh Efendinin miydl? Köyde toptağı olan yok nraydn?» «Blriki Hjİnhı toprağı 7» *ardı 7a yoktu. Olanlann da axdı za ten Ortakçrydılar. Hemen hepd «rtakçrydı. Abdallar da eker blçerlerdi. Yalnr* «okluk düğunlere ftddeıletdl. Yaılan fecetler, tele tepet örer «atarlardı. Ama yine de ortağa ekttklert ekinlet bnlnnurdu. Yoriıklerse süru beslerlerdi. Geçimlerl oydu çokluk. Toprajfr ekenler ancak kiîlık yiyeeeklerinl kaldınılardı topraktan. İJte boyleydl. Fakat yin* d* $ok Gelengeçenokusun neler geldi başıma Hepsl iuler yüılü, eandan ta«aıüarrmı. Çevre köylüler de aym kanıdalar. Babam anîattı. Göğnecik'te Tek Yörük diye biri varmı?. Tahsildar gelmiş köye. Para toplayacak. Tek Yoruk Hüseyin'i çağırtrmj. «Pata» detni?. «Vergi» demiî. Tek Yörük Hüseyin'de para yok. «Val la bir kurus desen bende yine pa Ta yok» demis Tek Ydrük. «Pekl ne yapahro» demiş tahsildar. •Valla orasını bUmem demij Tek Yörük Hüseyin. «tstersen «an* karam doyuneaya bir oynayıvereylm.» Şaşırmıj tahsüdar. Ama gülmeden de edememiş1. «Olo» mu yahn! Devietin alacagı oyunla moyunla ödenic ml?» demis ama öneri de yorgun ve nkıntüı tahBİldara çekici gelmiî. •Eh'.« demi$ •madem öyle o>na bakalım.» .Kahpe Tek Yöruk öyle blt ornadı kl tahsîldar îa;Vınlıği aU tiktan «mta «Yaşa be Tek YdTiık! Senden valla da para alma>»cağım billa da para altnayacağım. Kendl kesemden ödeyeceğim. Varol! Varol!» dıverek bağırdı dı\or babam. «Çok cönklüydıi Goncek çok cönkluydü» dıye de eklıyor. Hasan Çavuşla istemsiı lstemsiı yedık yemeklerirnızi. Kalktvk sof radan. Ava mtıaklı. Aldı tüfeğinL Çoraplar potur bıçimindeki gıysısinin üıerıne çekıli. Dü|tük yola. Harmanların içinden geçtik. Harraanda çalıjan meraklı gözler le baluştdar biz gideae kadar. Yola duzulduk Hasan Ç*vu|1«O anlatıyor: «Köykr geçlmsizdl. Biıim köylület bu yandan, Tokmacıklılaı ohur yandan. Gerçl Toktnaeıkhlar pek bir (ey yspmadılar. F.n çok bizim köylüler (Kyuplu) le geçimsizlik bajgostetdl.» Satmak zorunluğu OLITMTZ kagnt yolu. Bir çığır halinde sürüp gidiyor. Çevre tepeler çıplak. Toprak renkten renge girıyor. Kırmızv ekim tarlaları, kıteçli kılU topraklar inli ufaklı tepelerm yüzü olmuşlar. Taşlık bir bolge 1ek tuk çalı ve kuçuk koru ağaçlarına rastianıyor. Köylüler ekın bıçıvorlar. Sapları kağnüarla. at arabalarıyla harmanlara t« şıyorlar. Y Eski Götneclk'Hlerden Fatma Nine Garlp köyundo tahıl yıkarken YoW« Hasan Keskin «dlı blr koyluyle karsıla?Ok. Eyuplarlu Yanında oğlu Ue *ap çekiyordu koye. Hasan Çavu? «Göğneeik'in halinl. dağılıjnn yajtacakmı». Kurusan'dan..» di>e beni tanıttı. Hasan Keskin, Efendi oilum bl KÜzel yaı kl Gi>ncekli1er ysptıkUrı camide namaı kılmadıklart için dapldılar» dedi. Güldü «rkasmdan da. Güleç esmer yüzünde zeki göderi 151i ssıldt. Temmvızun sıcağı her yerde bir başkadır. Burd» da bir başka. Hem yakıyor hem terletmiyor. Te pelerden ok|»yarak esen UÛı yelin de etkisi olsa gerek. Göğneeik'in eğitmeni Hasan Çavuj sır 1ında «kırması» yumuldu yola. Zor yetışıyorum kendisine. Bir taraftan da konu^uyor. Göğneciklılerden sdz ederken öncelikle • cok iyi insanlardı» demeyi ihmal «tmiyor. Yine öyle girdi söre: •Çok iyi inunlardı. Nuh Efendinln oğullan S'ecip Hoca, Rü»tü ve km Hallse 1»Wde toprakları satmak lorunda kaldılar.» Yol kuçuk tepeler» ınce ak bir çızgı hahnde •uzanıyor. Bız yürü•\OTUZ. Hasan Çavu? anlatıyor. Ben dınlevemivorum. Çobanlar, «<;«ban <;eşmeleri»nden sçnnlıyorlar. Uzaklarda mavı'i, morlu dağlar Yaklaştıkça koıulafan ağaç toplulukları. Göineclk'ln eskl etltmenl Hasan Çavuv, cmminln yıkık duvan üstüne ba#dM bütün çeyreyl Te ozelliklerini anlatıyor. nın mdyoıu yoktur, *lam tlin« mikrofonu içmı doksun. I?ten b»?ını alamaz. Suy« gıder çeşm« ba?ma Kaçamağı olur çogu kez su doldurmak. Çesmede olujuverır arkadaşlıkları. Kadınlar çeîmede buluıur dert dokerler. Yani kadmlann i? »rasuıda buluşuverdıkleri yerdır çesm» baîlanKoyün içine «soı» burdan yaytlır. Kimileri de söyleyemez derdini. Çeşme bası da ols», Mvdiği, güvenebileceği birl de ols» çejmedeU k»duı; »öyUyeme*. zamaa i? türküler» kalır; O Dalmssım. Hasan Ç»vu?'un »e siyle ayıktım. Bana Goğnecık'u «orenlerıni gösteriyordu. «Ören dı>e evler», yapılar», bunlan kalıntm taj duvarlarm deniyor. tndlm çefme bajua, DesUn yaıdun taşına Gelen Iteçen okusun, Neler geldl başuna. Çesme ba^ında, taşm» yazılacak destanla derdıni, sevisini, duyusunu duyuracak halk kızı, halk kaduu. Göğnecik'ın bu çeşrneleri de n'ıce türkülerin kaynağıdır. kimbüir!. Y ARIN: Komşu köylerle çeşitli kavgalar Y a z a n : FAtK B A Y S A L 42 Kıric Ta?Urında bembeyM bit k»4ın olan Şevvala «na ocak başında börtk kııattıvordu. Hevecandan yuvarlak yüzü bir »nd.a ıap»an kesilmisti. Ne oldu, at V*T Selmiç? Sotrayı hanrlamakta olan Mnberr* Ile E L masa d a o l d a k l a n yerde donnp kalmtslardı. Her ikisl de hâli bir şey demeyen babalannın yüzündtn ne olduSunu okumaya çahpyoriard». Y a | l » karısık hafit bir mavdanot ve ek?ımv$ kokusunun yayıldıjh mutfak odasına ıckaktan «ocnk »esieri feliyordu. SÖTİesene »nn» canım, ne olmoş? En nihayet dayanamayıp heyecandan boItıUn bir sesle bajfcıran Şevvala tavayı ate?ten çektt Te kocasımn ««attığı gazeteyi elinden aldı. Gordün müt To! Blıim Mltıa'y» knr*m»» «l«mi»ler. Şevvala gaxeteyi elinden yere düsftrdtt. Ne? Knrfvna mı dinnlsler. Mitza'yı mıî Blıim kolac» kadını mı? Sakm yaalı» oknmayasın? SelraanovlçİB »e«l titriyorât». Hayır, yanlı» okmnadım. Dftn tH* •»baha kars» knrşnna di»ınl»ler. Sebep? Hiç! Gttya Nenlç'in metr«riTmij(, Iki ki* d a ' b n haberle »Mkına dSnmfiflerdı. Gaıeteyi yerden aUp heme» Içlne ««»««düler. Tavayı tekrar ate»e «üren Ştvvala kendl kendine tinirli sinitli füiay«rdn. Btt Almanlat da artık ijiet »»ttı. N» Taptiklarını kendilert de bilmlyoTİar. Mltxa klmscye metreslik yapma». H«» kalde ba»k* " Etaasa gaıetento içtoden na|nu kaM«*». ^ * kah%erengi gozleti ya»U y»1*?*»* Suçunu itirat etmlî anne, dedL Şevvala büsbütun kıtmıştt. Etrnemiîtir, ettirmislerdir, dlye bafcırtı Selmanoviç, öfkelt öfkeli bajjn» »alladu Etmi? ijte, al da gazeteyi oku'. Ben Neniç'ln metres» miylm deaüı? Evet. her seyi bülbul gibl söylemij. Allah AUah! Şaşüacak »ey doğrusu. Mttea jlbl namuslu bir kadın metres olsun. Hem d« haydut Neniçin metr«i. Hayw hayır, ben biliyorum ona neye kur?una diıdiJer. Çok iyi VüiyonHB hem de. Mitza guzel bir kadındı. Her halde Alman $ubaylanndan biri ona gö» koydtt, Mitza oa l a n olmadt elbet. Sonra da bu çirkin iftiraya uğradt. Öyle deme Şevvala. Mitaa »e de ol«a bl* Sırp mırp, ama namusuna diyecek yoktu, Kocası öldukten sonra kolacı dukkânnıı tek bajma Işletti. Yapsaydı o zaraan metreslik japardı. Doğru, ama Almanlar da durup dumrken nıdan bir scbeple niye bir Insanı kurşuna dfcstaler? Şevvala kızaran borekleri ma«ayla biıer birer alıp tabağa koydu. Bırak, şu Almanlan artık hiç «evmlyorum. VaUahi Ruslar onlardan daha i>l. Sen Almanlann Sırplarm elinden biıi kurtarmalanm bo?una b«Ulijorsun. Almanlar yalnıı Almanlan seviyor. Bunu bilmiş ol. En iyisi blz kendlmi» ba«unına «aleslne bakalım. Mitra'nm başuıa gtlenler bil gun hepimizin başuıa gelebilir. Muberra için irin ağlaraaya başlaırujta. Beni de çok severdi, deöl. Ona be» hep Tetacık derdim. Elmasa dalgın dalgtn »okakU çember çtTİrea çocuklara bakıyordu. Zavalh Mitza teyze. Onun gibl Jyi Wt kaduı daha dunyada yoktu. Selmanoviç'in gozlerinde blr korku geriniyordu. Bu Mitza'nın yuzunden bizim başnnıza da bir ftlâket gelecek di>e kotkuyoıum Çe^ Çunku gizll açık her şcji onun yanında kon duk. Hakkımızda büdikleıi»! Neniçe so>l< tamam. Onun için her ramandan lazla dıkka malı>a. Sc\\ala borcklerl masanuı ortasma koyd Mılza'nu» ağzmdan kimse lât alama». naklannı sokselcr bilc alamazlar. Sonra buiı k.mızda nc s<ole>ebilir. Onun janmda heı >adan sııdan konuşurduk. Şu sava, başla» *en dc her şe>dcn korkar bir adam oldun Kasıl. borck euzel olmuj mu? Tuzunu bUı kojmuşum galiba. Hcpsl birden boreğin çok giizel olduğuı ledılcr \e hiç konuşmadan kannlanm doy başladılar. Selmanoviç bir yandan yiyor, t dan da >irmi >ıllık kansına bakıyordu, butun ev işlcri kendisine baktıgl halde S dereccde genç kalmıstı. Yuzu saatlerce « kâğıt gibi olsunlar diye ozcndifcl patiska 1 gibi bembeyazdı. Su mavisi rengtndeld g kenarlarına aradan geçip Riden kırk yu bir çizgi bile çizememisti. Giır siyah saçl, rasma janlıjlıkla karışmı? bir kaç tel l da olmasa yetHkin iki çocuk anası Ş« Ecnç bir kız oldugu sojlenebilirdi. Halbu denen maskaralık bir insam çokertmek yapmak gerekirse ona hepsinl yapmıjtı. tcn bir jıl sonra Hırvat çetelerl annesiyl kcsmiî, olu olarak ols>un >uzlerini bile gorcmemişti. Bu fclaketten sonra da Selı koskoca e\i başına yıkümış ve tam ylr da durmadan didınip duruyOTdu. Gerçe mi jılın yalnız adı vardı, bazen bir ins meye yetcrll olan bu zaman parçası on iciııde kavbolup gilraişti. Fakat japtıfc ^a^a•nJn jalnız cllcrini berbat etmişti. cllcr evin doşcme tahtalarınj ova ova b mişlerdi. Bu ellcr juzunden en kuytu bile cn utak bir toz joktu. Tavanları kadar her tarafa sodah sabunlu bir su mişti. Bu koku jırmi jıldır evin için\ çarsaflarındajdı, yasüklardaydı, havı eller her sabah ateşi yakar, kompir haş dan da haraur >uğurup Hcldaşı fırın esmer undan yapılan bir çeşit pidcjd men hemen her gun pişetdi. \cnsin 5radan hiç eksik olmazdı. Bu eller kı jetiştrdi. Helda pişerkcn bir yandan zırlar, supurgc>le çamaşın da aradan olurdu. Çoğu zaman bu işlcrin hepsin dara jctişmesi gcrekirdi. Oğle yemej başka işler orta> a çıkardı. Muberra 1 kar ve sa\:ış nedenişle Hukuk 1 dersleıine desam edcmejen Elmasa tozlatı alırkcn bu cller akşam jem riverirdi. Voğurt, a>ran, lahana tuı dıkik, akla ne gelcbilirse hepsi bu < Sev\ala a;rıca tutumlu bir kadın o\unurdu. Selmanaviç'c sık stk «s ben de tutmasuıı biMim» dcrdt. B cimri bir insan değıldi. Hiç kimse kadar comcıt da\ranamazdı. Fakat gini \e bicimini değiştircn şu sa\a oldukca ctUUemişti. Son zamanlaı murtkan, her şeje çabucak kızan dın olup çıkıvermişti. Buııunla bi tamam\>lc unutniuş değildi, En i laketlcrın karşısında ne olursa o tirmemcsi>di. Selmano\iç yemeği dan hep bunları gccinjordu. Bu suz bir «r^gısı \ardı. Onlan duı >ijlc dejışcmezdi. Mitza'nın blu dar uzuieccğini hiç ummamışü. ' halâ jaşlı >aşlıydı. Nczir ncredc? Elmasa ağır ağıt başuıj kald Dışarıda baba, dedi. Arab Karnını do>uıdıınuz mu E\ct, Muberra sen gelm ğini ona \crdi. konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU GÜNAHKfcR KRAÜÇE Ne günlerdi o günler tRDEN bîr ağaçUk çıkıverdı onumuze. Kuçuk çobanlar okuzlen yatırmışlar. Çımenlık, yer yer su birıkıntıleriyle dolu eski bir dere ıle bırltkte sşağüara doğru uranıyor. Bir küç\ık çeşme de burda. Goğnecik"ın »lk ve son eğitmeni .tşte» dedı. Eliyle de gostererek «Goğne«iklilcr suju burdan ahrlardu Çoktu buranu» suyu. Çok da füleldi buralar. Bu dere ağaç dolu>du. Tumü kesildi. Heyyy fidl günler!...» Hasan Çavu? halkımız>n ozelliklerini taşıyor. Pek lçlı. Hemen duygulamyor. Kuçuk çeşmenin bulunduğu pı nar başından su Eyuplar'a göturulmuş. Dere aşağılara uzanırken sağ başında bir kaya yuk selıyor. Bu dere Kurbardı dere>e ulaşan, yeşüliğıni konım»ya çalışan deredir. Koyün ust başından bakıldığında yukselen kayanın karşısında yumuşak bir yamaç gorulür. Eyuplar'a giden su\un ııı bu yaroacın boğrundedır. Koy kayanın üst düzluğund» kurulmuştur. Koye doğru yöneldık. Ilk baki'şta koyun izlerıni kolay gorem'yorsunuz. Yalvaç'tan gelen yoldan da gorünmuyordu zateru Sanırım eskıden arkadan çok guzel bir gorunuşu vardı koyun. B Kuru dikenli yabani otlar ÖYE gıren yolda birkaç ağaç var. Ağaçîarm altında dıkıii bir ta^la çevresıne yığılı irılı ufaklı taşlar. Hasan Çavuş ben sormadan •Nuh Efendi gunıınden kalma çeşmc bu.» dedi. Eskiden burdan içerlcrdi suyu. Son çeşme az ilerde. O yenl yapılmı^tı, Tam okulun onundeydi. Çocukların oynadığı alanda» Az sonra o çcmenın vanındaydık. Betondan japılmıj yalağına taşlar dolmuş. Sumu hak getıre. Otlar sarmış. Kuru dıkenlı yabanü otlar. Kımbüır kaç delikanlı bu suyun avnasmda saçlarım duzeltu. Kaç genç kız jureği kupur küpur, sevdığıne işaret olsun diye örgulü saçlarıvla oynarken testileri taşırdı. Kaç gelın bu çeşmenin başmda dığer gelinlerle çeneye dalıp kaynanasından azar, kocasından dayak yedı. Bır eski çeşmedır bu. Tarladan yorgun donen, yureği ka\Tulmuş agzı kurumuş ırgata serin serm uzandt. El verdi. Guneşi yansıttı kızları yansıttığı gibi. Çocukla rın oyuncagt oldu, Çeşmenın aya ğında kuçukler çamurdan evler, çamurdan kağnılar, tekerlekler j apıüar. K T1FFANY JONES Türkülerîn kaynağı İR ESKt çeşmedir bu. Kaç ıhtiyar bağrını, dereden ge len \eşıl serinlığe vererek, onun taşında, onun şırütısıyla din lendi. Sevdalan saklayan, MVdalan bıleyen. Ve sevdalan 5trıl 5irıl sesiyle yeşerten... Şehzadenin peri kızma rastladığl çeşme neye burası olmasm. B ^Afoolmark etiketi tasıyan kejarseter en iyi sonucu verir. Deformeolmaz. Solmaz. Saf Yenı Yun GARTH Çeşme ba r 'an halkm yaşantısında onemîı yer Aitar. Anüannda, yaşantılarında çejme ba?lan a%Ti bır tıtreşim \erir halkunıza Halkm, halk Vadınm gazetesi yok tur ki derdini yazsm. Halk kads Sayın Şoförlerl 1 AUM UAZl E OİDUOU Şehirlerdcn utskta sOratli «IImevıntz Aksi halde bvırülard» ri» Ckıplcrı «i2> * lurkı>e ltalık Dcmeğı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear