25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT; SCUMHUBIYET: İMDİ, 1926'dan bu yana, aradan kırk yıl geçtikten ve bu da büyük atüımlar )tıktan sonra biz bua, örneğin gene bir rÜl Elhan veya obenzer bir kuruluş uaya teşebbüs etsek reketimiz doğru ve tmleket hayrrna saabilir mi? ;tte ki hayır; sdra, nrusiki a değişılclılderinden en geç ıdiğıne gore, doğa dışı kallmakla beraber, şu veya bu e hâlâ suriüdenen eski anboylece geniş tâviz kapıçılmış oVur. Ustelık, bu korahathkla ve bol bol deji yapılmasma da îırsat haımış olur. Örneğin, yeni dü? sahipleri, vaktiyle bana ya ş olduğu gibi, milliyetsizlikürklüğe saygısızlıkla, ihanet ıçlanabılir. Şahıslar hakkme söylenirse söylensin, bir öyoktur. Ama devlet, sanat ıkasını çizip şekillendirirken şeyin enine boyuna hesaplan ve ne olursa olsun, doğru an yürünmesl gerekir. Keza, ğin eski büyük sanatırmzı :mak iyi rüyetiyle de olsa. etin resml makamlarıru işgal ı sorumluların eski layaîettüzi, kavuğu ile, kaftaru ile ı ortalıkta dolaşan mehter ıçerilerinin takma Isıyıklan sun"i bir surette ihya ederek stik «Türk musikisi» ziyafet leri düzenlemeleri de egitim ve kültür konularında daima gözönünde tutulması gereken tarih ve toplumbilim verilerine aykırı düşer. Çağdaş sanatıraız, daha Cumhuriyetın llk yıllarında, tarihi ataşın gerçeklerini çok doğru değerlendirmiş olan Atatürkun işareti ile çızilmiş ve bugüne kadar, bazı s&pmalara rağmen yürütrülmüştur. Atatürkçü bir anlayış bu sapmalara îırsat vermemeli ve hatalı hareketlere zemin hazırlamamaUdır. Ezbere otılan her adımın sonu husran olacaktır killerinİD korunması» diye Türkçeye çevirebileceğim acayip bir şeydl. Benim de bir bildiri ile k&tüdığım bu konferansta Batıdan gelmiş olanların devamlı telkinleri «Aman sizler büyük bir bazineye Mhipsiniz, sakın o hazineyi şu veya bu türlü bir bid'at ile bozmayınız, onu olduğu gibi saklayınız ve okuUarınızda o yolda öğretim, radyolarımzda o yolda yayın yaparak yayümasım SAYGUN AĞDAŞ sanatın yonü kalın çizgılerle yıllar önce devlet tarafından belirtilmiş olduğuna göre, eserlerüı icrası alanında sorumlu devlet örgütlerine düşen görev nedir? Burada da, sırası gelmişken, birbirini tamamlıyan ıki hâtıramı anlatacağım: 1 1961 yılında Tahranda ünesco nun önayak olduğu uluslararası bir müzikolojı konieransına katıldım. Konferansın ana konusu, «Doğuda ve Batıdaki halk ve sanat musikUerinin geleneksel şe c • İKİ HÂTIRA sağlayımz» yolunda idi. Ben, konuşmalar sırasmda durmadan söz alarak doğa kanunlanna aykın düşen böyle telkinlerin çok sakat sonuçlar vereceğini, toplum yaşamı ve düzeni değiştikça bu değişıklığm sanatta da yankısını bulmasımn önüne geçüemiyeceğini anlatmaya çahştım, ama fayda vermedi; alınan karar, bu ukirlerin Unesco yoluyla devletlere iletilmesi merkezinde oldu. Bunun üzerine kararı protesto ederek konferansı terkettim. Ardından bu karara karşı yazmış olduğum raporun sonunda özet olarak, «Böyle düşünenlerin bir kısnu arkeoloğ kafab müzikoloğlar, bazılan ekzo tizm âşıklandır... Gerçekte bütün bu efendilerin katasında, biIinç altınd» da olsa, yatan şey koloniyalist zihniyettir» dedim. VECD tÇİNDE UNUN devamı »ayılabllecek ikinci hâtıram da şudur: Bu konferanstan birkaç yıl sonra Yehndl Menuhin'in ısrarlı claveti üzerine gene Tahran'da bir konîeransa katıldım. Bu 8rada, konferans dolayısiyle düzenlenmiş olan bir geleneksel Iran musikisi konserini <îe dinlemek fırsatım buldum. Ertesi gün, toplatıtıda, sayın Avrupah musikl bezirgânlan, eleşttrilerini yapmaktan geri kalmadılar: Böyle bir musiki nasıl olur da smoking giyraiş ve sandalyelerde oturmuş insanlar taTalından, hem de bir sahnede çalmıp sbylenebilirdi. Onlara göre, böyle bir konser lçin, eski Iran geleneklerine uygun bir dekor içinde, hattâ buhurdanlardan sav. rulan tütsüler arssında, secfirlere bağdaf kurmuj ve milli kıyafetlerini giymis müzisyenler gerekll idi ! Nitekim iki güa sonra böyle bir konser de düzenîendi ve başta Menuhin ol. mak üzere sayın ekzotizm rnerakhlan, güçleri yettiği nlspette yerlere bağdaş kurarak çahnan ve söylenen geleneksel eserleri vecd içinde dinlediler. B yeni bir Türk dünyasının özlemini duyrnaya başlamışız ve aradan geçen iki yüz yıla yakın zaman içinde büyük hamleler yapmışız. Gelenek dediğimiz şeyi yanlış değerlendirmiyelim. An, an olah beri bal yapar; hep aynı balı aynı biçimde. Kös tebek de kostebek olalı beri yuvasır.ı ve yuvasının yolunu yapar araa hiç bir değlşiklik göstermeden. îşte, gelenek donup kaldığı anda, insan da toplum. da arılasır, köstebeklesîr, bir ba?ka deyimle, içgüdünün dtsı. na çıkamayan bir mahluk olur; kısacası, insan, insan olmaktan çıkar. Atılım, yeni bir atılımla berkitilmedikçe ölüme mahkum dur. Türk sanatında eski atılım meyvalannı vermiş ve yerlni gene kendinden yetişmis olan meyvasınm girlendiği tohuma bırakmıştır. î e h u d l Mennhin'ia 1964 yılında Londra'da Royal Albert Hali'de çekilmlş fotoğrsnsnndsn biri. Drina'da Son Gün Yazan: 64 FAİK BAYSAL • ATILIM 1ŞTE EKZOTtZM merakhst sahtekârların ve somürgeci 1 ruh sahiplerinin bizlerden beklediği... Biz buna alet ola. bilir miyiz? Biz Türkler ki, daha Üçuncu Selim zamanında I 1 JVdnan Saygnn, eski yül»rd« ysptıfı bir dıs geziden sonra ynrda dönüşü gırasında görülüyor.. BOND TİFFANY JONES GARTH Fakat yerlne namussuzun blrlnl daha bulmak zor değildl. Sırp glder marklann kokusuna Hurvat gellrdi. Her sabahkl gibi <;alışma odasına ylne erKt BİN yıl önce dendiği glkenden gelmiş ve bir sürü evrak iraıalamıştı. Şu bi, eğer tohum ölmezse, yemüftü gözletinln önünden bir türlü gitmek bilni lidan nasıl yetişir ve yeni miyordu. Slnirlenerek masasıntn basuıdan kalktı, çağa uygun meyvalannı nasıl pencereye gidip sokağa bakmaya başladı. Sokakverir? Eski sanat tohumunun tan çcşiül kılıkta insanlar gcçiyordu. Aralannda meyvaları elbette ki her zatek tük çarşaflı kaduılar da vardı. Yol keoarlannman ya^ıyacaktır ama birer ada oynayan çocukların bile yüzlerl asıktı. Hcpsl nıt olarak, tarih içindeki yerlede l$gal edllmif bir toprağın acısını omuzlarında rinde ! Sinan'ı ve Süleymaniye' agrr blı yük gibi taşıyorlardt. Uzakten Sultan Muyi, Fuzulî'yl, Nedlm'i ve cîivan rat eamii görünüyordu. Orada burada daha başka edebiyatını inkâr etmediğımıvs camiler de vardt ve hepsinin minareleri ucu «;ok Eibi, musikimizde de meselâ bır sivriltilmiş elmas birer kalcm gibi boşlugun maItrî'yi, bir Tab'i'yi, bir Dede viliptne bir »eyler yazmak istiyormuscasına gokEfendi'yi ve onlann eserlerini >uzüne uranmıştı. Mcrket binası tepeden tırnağa inkâr edecek değiliz va edemekadar silâhlı askerler tarafından kuşfit\lmi5tı. ve yiz. Ama geleneklerircizin yaşakar^idakt ağaçlann arasuıdan uçaksavar toplarımasında da bir yön. yontem var nın namluları gbrüniiyordu. Her ş«yde savas lcin dır. Bunu bîlmek, sormak, ÖSde bulunulduğunu batulatan acayip bir »essUHk renmek gerek. Benim kanaatimce vardı. yollardan geçen insanlar gibi ağaçlarm da. meselâ bizim yetlştirdiğimlz en toprağın da neşesi yoktu. Her şeyde bir durgunluk büyük sanat adamlarıntfan birf vardı ve radyolarda devamlı olarak insanhğm baolmasına rağmen, ayrı bir tnusirış iürküsü olan Lili Marlen'i sb'yleyen Marlen ki dili ile konuşmuş olması doDletrich bile kalplere Vardar gibi akıveren selayısiyle ne yazîk ki, dünyaca siyle bağımsizhğuı özlemini gidetcmlyordu. Katanınmamış tmlunan Itrl gibi na susamı; bir kaç brümcek kafah slyaset adamı bir dehânm bütün dünyaya tayüzünden dünyanın tadı tuzu kaçmıştı ve savaj nıtılması hepimize dü^en bir gbbitse bile arkasında bıraktığı yıkıntınm kuşaklar revdir. Ancak, bu görev Itri'ye boyunca kaldırılamıyacağına inananların sayısı ihanet ederek, tekrar ediyorum, her geçen günle biraz daha artıyorda. Müftüyle ihanet ederek yapılırsa, terte' konugtugu giuıden beri kafasından sık sık buna miz olmasını ve tertemir kal • bca*er düşüncelerin geçmesine bir tiirîÛ 5J* 6 ' ma?ını istedi|imiz vicdanlarıolamayan albay camdan çekildi, masasma " 'gîdemızda bunun azabı çok derin rek ga7etelere bir gb'z attı. Bu sırada kapı vuolur. Fevrî kararların en iyi olrnldu, iki metreye yaklaşan boyuyla ta? bir kuduklarını söylemek kolay deleyi andıran kumral bir asker sert adımlarla yüğildir. Duralım, dü<!Ünelim, sorikyerek içerl girdi; kösesinde bir Hitler Oaması ralım, öğrenelim. Her şeyin yobulunan çaiışma masasının önünde ayağa kalklunu, yöntemini ve zamanınt bimı? olan komutanı Nazi usulüne göre sclâmladı. lelım: fakat geleneklerimize sasonra bir adım gerl çeklldi ve betona <;akılmıs bir rılıvoruz diye bilinçsiz bır se civi gibi dimdik durarak kısık ma\i gozlerıni gözkilde yanlıs yollara sapmıvahm. lerine dikti. Çok bunaldık: aman kardeşler, aman genç kuşaklar, ister Ba Geldiler, diye bağırdı. kan olunuz, ister beneileyin saKomutan saatine baktı, on biıt geliyordu. de vatandaş, adımlarımızı at. Söyle, içeri girsinler, diye cevap verdi. madan bin kere düşünelim. AlAsker bir selâm verip hemen döndii, blraı lah için, artık hareketlerimizde sonra kapı yenlden acıldı, önce bir takıra soğuk ve tutumumuzda bilinçli, gene ve insanı ürperten silâh sesleri duyuldu, aradan bilinçli, gücümüz yetrlğince blbir sanlye geçmeden yörekleri glbi yüzlerl de kalinçli olalım; yoksa sonu hüsvışlasmıs iki askerin arasında yürüyen bir kadın ran olur. odaya süzüldü. Tavandan sarkan büyük bakıl avizenin altma gelince durdu, sonra oyuklarından NOT: Bu yazı, saym dısarı fırlamış bomboş gibi duran yorgun gözlerini Talât S. Halman albayın masanın altından görünen çizmelerinden birinin burnuna dikti ve bir daha kımüdamadı. henüz Kültür Sonsuz derecede bitkindi. Pençesinde kıvramp dur Bakanı iken ya* duğu insanlık dışı bir acının ateşiyle için için yandığı. biraz sonra davetlilerin mutluluk çıgzılmıştı. lıklan arasında kesip yiyecekleri kocaman bir >a; günü pastasının üstündeki pcmbe renkli bir salon mumu gibi hiç durmadan eridiği kolavca se • Diğer vasıta feullazillyorda. Sanşın yüzfl her şeye rağmen hâlâ güzeldi, Incecik dndakiannın arasında belU belirsiı nanlara karşı müsamabir gülüımeme san bir çizgi gibi donnp kalmıştı. tıakâr olunuz. Sırtına göğüs ve omuzlan yırtılmış, etekleri menekşe islemell bir entari giymişti. Ayaklannda iki Türkiye Trafik OerneRi tanc kocaman asker postalı vardı. Güzelim beyaz ayaklan o çirkin, kaba, kan ve orman kokan posHedef: Uev bir denla tallann içinde birer çocuk ayağı gibi kalmıştı. TuTürk Donanma Cemiyetine tuklandığı gece apar topar götüriildü|ü içln kenyapacagtmz fardımla bu dedi ayakkabılarmı giymesine bile izin verilmemiş, defe ulasabiliriz. • GÖREV İ blr gün sonra kimin olduğu bllinmeyen ve bfltta kadmlığım öldüren biçimsiı kunduralan giymek zorunda bırakılmıştı. Bununla birllkte ayakta dura raıyacak kadar güçsüz görünüşüne rağmen yenilgiyi kabul ettiği kesinlikle söylenemezdi. Susnyordu ve bu susuşta son bir kere daha döviışü göze almıs insanların Tanrıca gururu vardı. Odaya adımı nı atar atmaz içerdeki sessizlik sinirleri bozacak şekilde artnuştı ve arasıra karşısına dikfldiiluden beri kadmın yüzünden gözlerini ayırmayan komutanın kolundaki saatin sesi duyuluyordn. Ba durum iki dakika kadar hiç boznlmadan devam etti, sonra komutan slnirlt bir hareketle askerlerta dısan çıkmalannı emrettl. Kapı kapamr kapanmaz asker adımiarıyla yüriiyerek kadınm önüa« celdi çenesini tutup ba?ını kendisine doğru çevlrdi. Cozleciue bakan gözlerin içinden gizli gtall •kıp giden yaşlari gorcmiyccek kadar ünifonnasının adamı olmuştu. Duşünmek için sizo verdiğim bej günlüi sıirc buçun doldu Mitza. Fakat görıiyorum ki gerçeğl soylcmek konusunda hâlâ eski Inadınızda ıs. rar ediyorsunuz. Halbuki ben sizi bugiin eviniz< geri göndermcyi tasarlıyordum. Bunları bozuk bir Sırpça ile söylemişti. Mitz. ylne hiç kunıldamadı. Yalnu gözlerinin çok dcriı bir yerinde dağlardan kopup gelen ve Vardar'u sularını sabun gibi köpürten delice bir güz rüz gârı eser gibi olmuştu. Beni e\ime mi göndermek istiyorsunuz? Evet, doğnıyu soylerseniz sizi hemen seı best bırakacağıtn. Mitza komutanın elinden çenesini hışımla çcki Bana hiç sevinmiyorum albay, çünkü b < ölmüf bir kadmım. , , ' Albaru» gbzleri anlam*», blr klnle dolmuşt ^ *Oftriiyorum ki yavaş yavaş aklınızı da ka bediyorsunuz Magda Mitza. Bu dediklerinizd dogrusu hiç bir şcy anlamadım. Mitza genç bir kız umursamazlığıyla güldü Benim aklrni her zamandan fazla yerin albay. Ne so>lediğimi de çok iyi biliyorum. Bı kurşuna dizdirdiğinize dair gazetelerde çıkan t < Hginizden de haberim var. Böyle yapmakla gü görünmek istediniz değil mi? Benim ülkemin m insanlannı tanımadığınız ne kadar da bclli. < lar sizin benim gibi bir kadınla bile basa çı mıyacak kadar güçsüz olduğunuzu biliyorlar. ma gerçek bir gün öğrenilecek. Ben ölsem 1 bu yaphklarmız mutlaka duyulacak bir gün. H ne duruyorsunuz? Yapacağınızı yapın da bi artık bu işkence, bitsin. Albay bir adını daha yaklaştı, bakıjlarmda kirlilik vardı. Sayıklıyorsunuz galiba Mitza. Ben sizi I şuna dizdirdiğime dair gazctelere hiç blr şey : dırtmadım. Bunları nereden uyduruyorsunuz' Yalan sö>Iüyorsunuz sayuı albay. Magda, Magda! SÖylediklerinizi kulak nız duyuyor mu? Benimkilcr duyuyor, fakat her zamank bi yine sizinkilcr duymuyor. Ben yalan söyl diğimi her zaman ispat edebiürim. Mitza çok bnccdcn göğsüne sokmuş. ol bir gazete parçasını cıkarıp şaşkınlığını bfitüı basına rağmen gizleycmcyen albaja uzattı. Okuyun. diye bağırdı. Şu Neniî'in alt ki yazıyı oku>un. Komutan kâgıdı avucunda buruşturup i nm köşesindeki sepetin îçine fırlattı. Pınl paTİayan çizmeierinin bumunda Magda gülü; Yalan, bunlann hcpsl yalan. Bu habc zetelere hen \ermtş dcğilim. Sonra böyle ols size bu konnda açıklamada bulunmak zorur değilim Emrediyorum, bu gazete parçasını den aldınız? TEKZiP 1 29 Ekün 1971 günü Camilerimizde Cumhuriyet ve lâiklik ılkelerine aykın bir konuşma yapümamıştır. 2 22 Kasım 1971 tarihinde Camide yapılaa, Oruç ibadeti üe ügılı II Müftüsünün konusmasnun dogrusu şöyledir. a) Bir erkegin diğer bır erkeğı veya hanımını mücerret öpmesi de bulunulmuştur. Hatiplerimiz görevlerinin eh11, din ve modern dünya görüşü ne sahip kimselerdır. Gazetenlzin sayın okuyuculanna ve mektup sahibine dujıırulm a i üzere keyfiyetın, Basm Kanunu gere|lnce ayni sahite ve ayni sütunda, aynı puntolarla neşrıni rica ederım. tsmet SEÜM Ordu Müttüsü Cumhurtyet'* mekhıplar İCRA İFLÂS KANUNUNUN 133'ÜNCÜ MADDESİNE İSTİNADEN A GAYRiMENKUL SATIŞI Dosya No: 1964/351 10 3 1871 tanh:nde yapılan açık arttırma neticesinde mus'ıerı Mebus Erguvenç'e ıhalesi yapılan ve verilen yırmı gunlu1.: mehil ıçınde ıhale bedeli odenmeyen ve bu arada bir evvelkı muşteriler Ahmet ve Mehmet Ormr'da en son Eürduklerı pev ile gayrimenkulün satm almağa razı olmadsklarmdan bu kere îcra İfiâs Kanununun 133 üncü maddesı Ivukumlenne tevîikan; Be\oğlu, Hacı Mimi mahallesi, Karabaş caddesi 14 16 kapı, 116 pafta, 135 ada, 8 parsel sayıh 196.50 M2. sahalı asağıda vasılları yazılj gayrimenkulün ipotekli olan 4740/ 480) hıssesı satılarak paraya çevrılecektir. Imar durumu : 10 7.970 tarih ve 4970 sayılı imar ve plânlama müdürlüğünün yazısından: Bu yerin 1/1000 ölçekli. 15 8.S6} tasdık tarıhli Tophane • Karaköy ımar plânında yol sahasıröa kaîdığı ve imar kanununun 33 üncü maddesıne tsbı bulunduğu ve inşaat yapılamıyacagı, ancak plân programda olmadığı cıhetle talep edildiğı ve mezkur " ~ ' 1 :ı""^ı&irıın de bildınlmpsi îstanbul 10 uncu tcra Memurluğundan üzere ımar kanununun 11 incı maddesinın 8/B maddesı gerefince Belediye Encümeninden muvakkat inşaat karan alınabıleceği anl3şılmıştır. Tetkikat: Bu parselde nalen iki tuttlı, kârgır bir bina mevcut olup, önde ondulelı kepenkle bir dükkân ve ustte soldakı tek kanatlı, camh demir kapıdan girilen kısım vardır. Her ıkisı ayrı ayrı depo halınde olup, Nuri Onur'un icarmdadır. Elektrik ve terkosu vardır. Arkasında genış bahçe de kiraya dahildir. Bina muntazam yapılmış, kârgir ve yenidir. Kıymeti: Bilirkişi taraîmdan gayrimenkulün 4740/4800 hissesine 284.400. Iıra kıymet takdir edilmiştır. Ciayrinıenkul 5.1.1972 Çarşatnba günü saat 15.00 den 15.45 e kadar Îstanbul Sultanahmet'te Adhye Sarayı'nda 10 ncu lcra Memurluğunda tcra tflâs Kanununun 133 üncü maddesi hükürnîenne tevfikan peşin para ile satılacaktır. Arttırmaya iştirak etmek ıstevenlerın 1964/351 dosya nosu ile Memurtyetimize müracaatlan ilân olunur. Not: Arttırma1 0 sartnamesi herkesın gbrüp tetkik ede "" " " «arihinden itibaren Memurıyetunız Sokagımız 24 yıldan beri yapılacak! Harbiye ölçek sokak sâkinlerl sokagımız 150 metre ya var ya yok. Çamur deryası Karşıdan karşıya geçmek ıçın bir asma köprü ister. Bıraz otesı asfalt. Papa geldl diye çok güzel ya. pıldı, hep asfalt oldu. Çlmen sokak aslalt, bızim çüemiz nedir? Biz bu vatanın çocuklan değil miyiz? Çocuklanmız behne kadar çamurda geziyor. En kenar sokaklan yapıldı Harbiyenin. Bir belediye yetkilisi yok mu gelip görsun Her sene mUracaat edıvoruz. Bu sene yapacağız, tahsisat va rdıyorlar yine hiç bir faaliyet vok 24 senedır bu Allah askına ne olur bır an evvel yapılmasmı candan oekllyoruz. ile oruç bozulmaz. b) Oruçlu bir lümse slgara 1çilen blr yere tesadülen girerse oradaü havayı lstemiyerek teneffüs etmesi ile oruç bozulmaz. Ancak sigara içen biriıun yanına yaklaşıp onun dumanınuan istifade etmeye çalışırsa orucu bozulur, Oruçlu bir klmsenin sigara içilen yerlerde vakit geçirmesi uygun otanaz. tşinin başmda olması ve zaman kaybetmeden çalışmaa gerekir. c) Oruçlu Mmsenin hanıını İle mücerret şakalaşması orucu bozmaz. Bu şakalaşma başka şeylere yol açarsa elbette orucu borulur. Bu hallerde yaşülarda tehlike daha azdır. 3 8 Kasım 1971 tarihindeki konuşmada lçkinin zararlan tizerınde durulmuş ve vatandaşların böyle sıhhat bozucu şeylere yaklaşmamalan zarar zi Canım, yaşayan Blü olur mu demeyınız olur işte. Neden olmasın, peKâlâ olur. Diişünüyorum. Bendeniz şahsen şereîii Cumburiyet Turkıyesınde 23 yıl yine şerefle gorev yapıp 5 mci dereceden emeküye ayrümış, verilen avansla beraber eline her ay 1500 Uradan tazla para geçen, başıru sokacak evı olup yalnız kendisj ve eşı içıo yaşayan, başkaca maddî bır mesuhyeti bulunmayan. D.D. Yollan Hastahane ve klıniklerinde, eşı ve kendisi ticretsiz tedsvl gören ve aldığı ilâcın üçte bır ucretini ödeyen, buna ragmen yine de bunaümda olan mutlu bır Emeklileı yaşaya ölillere benıiyoı emeklıyım. Benim bır a; üığım ücreü ancak üç alabılen, sağlık yardımda sun, kıra ile evde oturaı su kalabalık kardeşlerıra ne durumdadır? Düşünli düşünuyorum da doğn çozum yolu bulamıyoru yın Başbakammız, Sayır monterlerımız sizler bır volu bılıyorsanız veya t senız. sızlerden ıstırhan rum formülunü bizlere tm de bızler de rahatla; huzuruna kavuşahm. E saygılarırrla. Ruhsar ürkmej P.T.T Karşısı ^ tıjzıemıt
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear