Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA İKÎ: :CIJMHURÎYET: 1 Aralık 1971 Dikkat!... X T nlvcrsiteler ile yiiksek okullar «rasında * ' görev Te nitelik bakımından büyiik bir fark vardır. Bu fark birisinin değcrsiz ve gereksiz, ötekinin gerekli ve yüksek olduğu mânasına geimez. Yiiksek okullar yeni yetişcnleri çejitli mesleklere hazırlar; bu bakımdan onlar bir toplum icin çok gerekli ve önemli olan kuruluşlardır. Üniversitelerin ise birinci derecedeki gayesi, ilim yapmaktır. Mesleklere elcman yetiştirmclcri, onlann asıl gayelerinin yanında yer alan hizmctlerinden biridir. Yiiksek okullar öğrencilerine mesleklerinin hütün inceliklerinl öğreterek, onlarm hemen işe, hayata atılmaUrını sağlarlar. Bu bakımdan onlar toplum yapısında önemli bir yer tutarlar; ekonomiktirler, vetişme masraflan daha azdır. Halbuki ünivcrsiteler gençleri seçtikleri alanda ancak hazırlarlar, fakat onları hayata, mesleğe ait bir bilgi ile techiz etmeder. Üniversitelerin gayesl, gençlere arnçtırma yapabilecek orientationu vcrmektir: bir beccri kazandırmak değildir. Üniversitelcri bitirenlerin hepsinin araştırmalara katUarak ilim adamı olmayacaklan açıktır. Bunların çok büyiik bir kısmı, techiz edildikleri bilgi ile hemen hayata atılamaziar, ancak bir staj devrcsi geçirerek bir meslek sahibi olurlar. L'nivrrsitelerde kalarak ilim alanında calışmağa devam edenler, elbette küçük bir azınlık olacaktır. Fakat bu, üniversitelerin asıl gayesinin ilmî araştırma yapmak, yaptırmak olmasını engellemez. Üniversite tahsilinin gayesi, hem öğretmek, hcm de araştırma yapmak ve yaptırmaktır. Bu saye hiç bir zaman yalnız öğretme, meveudu öğrenme ile gereekleştirilemez; yoksa medrese sisteminde oldıığu gibi, bilgi donmus bir karakter kazanır; mevcut bilgi değişmeden, değiştirilmeden nesilden nesle devredilir. Üniversite, hür ve miistakil bir düşünme ve araştırma sayesinde bilgiyi ilerleterek donmuşluktan kurtarır; mevcut biigiye daima yenisini katmak, iiniversitenin bas görevidir. Onun içindir ki. iiniversite bilginin yapıldığı, voğrulduğu yerdir diyoruz. t'nlversiteler pahalı kunıluşlardır: fakat devletin en fakir olduğu zamanlardan başlayarak bugüne kadar, üniversiteler için pck çok fedakârlığa katlanılmıjtır. Üniversiteler, Yüksek Okullar ve reform IProf. Dr. Takiyettin Mengüşoğlu îstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ilmî kariyer baska bir düzendedir. Ötıee doktora, sonra habilitation yapmak zorunda olan öğretim üyeleri, hemen profesör ünvanını alamazlar. Profesör ünvanını alabilmek için, ikinci bir yabancı dil imtihanının geçirilmesi, ilmi araştırmaların yapılıp, ilmî başarıların ortaya konması gerekir. Yüksek okulların öğretim üyeleri, atanmalanyla otomatik olarık profesör ünvanını alırlar. Üniversitelerle yüksek okullar arasuıda fonksiyonları ve kuruluşları bakımmdan bu kadar büyük farklar varken, şimdi akademi adını alan yüksek okullarda çalışan arkadaşlar, üniversitenin başkanlığından söz edilince alınıyorlar. Bunun sebebi, biz Doğuluların ber şe>i kişiscl açıdan almağa alışık olmamızdır. Halbuki burada ob jektif bir problem söz konusudur. Bu, her iki kuruluşun fonksiyonlarının. gayelerinin baskalığına dayanıyor. Yüksek okuları üniversite statüsüne götürmek istemenin sebeplerinden belki en önemlisi, aylıklar ve ödenekler meselesidir. Üniversitenin karsı durduğu nokta. aylıklar ve ödenekler mesclesi değildir; bu devleti ilgilendirir. Fakat ilmî kuruluşları aylıklara uydurmak, ilmî olmayan. sakat bir tutumdur. Bunu, sağduyusunu kaybetmeyen hiç bir memleket yapamaz. Yüksek okullar üniversiteye çevrilmek istenirse, karşılaşılacak ilk güçlük. öğretim üyesi bulmak güçlüğü olacaktır. Öğretim üyesinin yetişmesi, bir zanıan meselesidir. İlim adamı yetiştirecek bir kuluçka makinası heniiz icadedilmemiştir. •reformlar Ume uygundur» yargısıaı çıkanyor. Üniversite f5lerin i kırk sene önce yabancılara danışmağa ve.va yaptırmağa mecburduk. Nitekim Atatürk de ts\içreli Prof. Malche'ı bu ise memur etti. Fakat bagün Türkiyede ilim adamı krtlığı yoktur. Zaten Anayasa da iinİversitelerde yapılaeak değisiklikleri kendisine bırakmıştır. Bundan başka, devletleştirilen özcl yüksek okullara öğretim üyesi bulmak güçlüğü vardır. Bu güçlükten kurtulmak, devletleştirilen bu okullara hoca bulmak için, bütiin yüksek tahsil kurumJan, «yüksek öğretimin bütünlüğü ilkesi, daha doğrusu kavramı arkasında gizlcnerek birleştiriliyor; Üniversiteler, akademiler, akademilere bağlanan özel okullar aynı seviyeye ge tiriliyor. Üniversitelerin azınlıkta kaldığı, akademiler ve Bakanlığın katıldığı yeni bir kurum kunıluyor (Y.Ö.K.): bu kuruma üniversitelerin her tiirlü yönetimi teslim ediliyor. Bnnun, Anayasanuı 128. maddesine aykırı olduğunu, üniversitemizce kurulan bir ilim heycti, gcrekçeli ve açık olarak göstermiştir. Özel yüksek okullar eıkmazından kurtulmak için iiniversitenin feda cdilmek istenmesini anlamak mümkün değildir. Bu okulların açılmasına izin vermekle yapılmış olan hatalı ve sorumsuz hareketin hesabı sorulacak yerdc, meselenin kapanması İçin ilinıle bağdaşmayan, hattâ Atatürkün büyük emeklerle ve adım adım kurduğu üniversiteye ve kırk scneye yakın bir zamandır kurulmasına çalışılan ilmî grleneğe son vermek isteyen tutumlara başvuruluyor. Bugün. «devletleştirildiler» demekle kapanmış gibi gösteriien özel yüksek okullar problemi, eğitim reformu hareketinl ilmî olmaktan uzaklastıran başlıca neden olarak görücüyor. Çünkü bu okular, bizl 12 Marta getiren çıkarcı politikanın bünyemizde açtığı yaranın açığa çıktığı çıban başıdır: senclerdir süregelen sosyal, eğitim ve ekonomi alanındaki hatalanmtzın birikintisidir ve kolayca çözulebilecek bir problem değUdir. Nitekim bu çıkraazdan kurtulmak icin üniversite feda edilmek isteniyor. Bu hedefme ulasırsa, süpbe yok ki, Türk Slilletiae Yüksek okulların görevi niversitelerin arajtırma neticesinde haztrladığı bilgileri, toplumun hemen yararlanabileceği beceriler olarak, meslek sahibi olacaklara aktarmak ve toplum hayatinda kullamlmasını sazlamak da yüksek okulların görevidir. Bir toplumda bu iki kuruluş birbirini tamamlar. Örnek aldığımız Batı memleketlerinde de meslek okullartna büyiik öncm vcrilmiştir. Almanyada yiiksek ticaret ve miıhendislik okulan, yüksek pedagoji okuları büyük bir yer tutarlar. Bu okullarda çalışan öğretim üyelerinin hepsi profesör ünvanını kullanırlar: bu hocaların ilmî seviyesinden şüphe ctnıek kimsenin akJmdan geçmez. Ancak üniversitelerdeki eğitim alanında yapıIabUecek en büyiik kötülük yapümıs olacaktır. u duruma gelmemizde çıkarcı politikanın yanında bilgisizliğin büyük rol oynadığına jüphe yoktur. Ünivcrsitelerden anlamak için, onun kuruluşlanndan geçmi; olmak gerekir; üniversitede okumuş olmak yetmez, Millî Eğitim Bakanhğı politik bir nıevkidir. Bakanların ilmî yazıları okumağa vakitleri yoktur: hattâ çok defa üniversite hocalarının lise müfredat programları hakkında sundukları kritikleri bile dcğerlcndirebilecek durumda degildirlcr; Batıda olduğu gibi ilim adamlarından kurulmus bir danışma kurulları da yoktur. 153» den beri yonctim geleneğimizde üniversite elemanları ile işbirliği yapmak, ortadan kalkmıştır. Bakanlık kadroları parti düşüncesl ile gerekliginden fazla doidurulmuştur. Bakanlar ancak kendi Uhsilleri bakımuıdan bazı şeyleri bilebilirler, bazı şeyleri de tahmin ederlcr. Nitekim Siyasal Bilgilcr Fakültcsinden mezun olan eski bir Millî Eğitim Bakanı, Bakanhğı suresince, üniversiteler, yüksek okullar ve orta öğretim alanındaki problemlerden büyük bir yetki ile konuşurken, Tanm Bakanı olunca, bu defa da aynı emniyetlc tarım alanından söz etmeğe kendisini yetkili buldu. Halbuki eskidcn durum böylc değildi. Eski Bakanlarımızdan Saffet Ankan bunun tersiııi yapmıştır. Değerli bir kurmay sukay olan Arıkan, Bakanlık örgütüne millî eğitimde ihtisası olanları toplamakla kalmadı, gerektiğinde üniversite elemanlarına da başvururdu. Hattâ Hasan Ali Yücel bunu daha ileriye götürerek, şimdi ün sahibi olan Uim adamlannı. Enver Karal. Hikmet Biraııd ve Sabahattin Eyüboğlu'nu Tâlirn Terbiyeye üye olarak aldı. Sokaklardaki ilk genelik hareketleri, üniverşitelere giremeyen genrler tarafmdan baslatıldı. Ozel yüksek okullar problemi de buradan çıktı. Şimdi bütün olup bitenlcrdeki suç, üniversitelerc yüklenmek istcniyor. Hastalığın yanlış teşhis edilmcsi. tedavinin de yanlış yapılmasma sebep olur. Her yazımda üzerinde durduğum bir fenomen vardır: Millî Savunma ile Mililî Eğitime politika Kirmemelidir. Bu iki alan bir memlcketin temel taşlandır. Demokrat Parti her iki Bakanlığa politikayı soktu; bu. hcm memleket için bir yıkım oldu, hem de o partinin silinmesine sebep oldu. UNDEM B UNE işsızlik tehükesi Bu SOS işaretint Tiirkiye'yi bahis konnsn ederek cekmivorum. Türkiye, biraı sonra anlatacafım genel bir bunalımın icinde ve belki de bütön Avrnpa memJeketlerinden daha afcr kosnllar altında, issiılifin acısını çekecektir. Aslında bütün '•ünya sıkıntılı bir devreve giriyor. Amerika'nın parasını koruma oabasından sonra. Avrnpa memleketlerinde ister istemez «toklar artnj e|ilimi gösterdi. Iste aşagıdaki satırlan Fran. sızca Le Monde gazetesinden naklederek dikkatinize snnayornnı: «Muhakkak olan ve kimsenin tartışmadığı konu lstihdam durumunun geçen Mayıs ayından beri Fransa'da ağır, fakat mutlalc bir dusüş göstermesidir. Ekim ayında yerine getirilemeyen iş istekleri bir ay evveline yani Eylüle nazaran yüzde 6,5 oranında artmıştır. Bu artış bir yıl evvelkl aynı aya na. zaran yüzde 27'dir. Fransa'da 1969'da genel işsizlik oranı yüzde 1.6 iken. son rakamlara göre yüzde 2,4'e çıkmıştır. n Amerika'da 1969'da yüzde 3.5 olan işsizlik 1971'de yüzde 6'ya, y Kanada'da yüzde 4.7'den yüzde 6.6'ya, tngiltere'de yüzde 2,1 den yüzde 3.8'e. Almanya'da da yüzde 0,5'den 0,8'e yükselmiştir.» Hükümeti bu rakamJarla tedirgin etmek istemivorum. Fa. kat haberler doğru ise Hollanda ve Almanya'nın, Türk is gfi. cüne eskisi kadar hevesli olmadıklan da yazılmaktadır. Aslında rakamlar korkunç olmasa bile, bir kötü gidişin ali. meti olduğu için mntlaka üzerinde dikkatle durmak gereke. cektir. Eçer Avrnpa Türk işçisini geri çevirecek olursa ne olur? övle zannediyorum ki, Türkiyede resmen iki milyon is. lizden babsedildifine ve bn işsizlik denilen şeye yılda birkaç ay çalısıp, diğer lamanlannı bos geçirenlerin çizli işsizlifi ilâ. ve edilmediğine göre, Tfirkiye'deki işsizliği öyle iki milyon insanla ölçmek yanliftır. Hatta çalışır gibi RÖrünüp de para al. dıkları halde bos otnranlann, devlet hizmetlerinde verimli ol. maranlann hesabı yapılarak bizdeki işsizliği Avrnpa ölçüleri ile ölçecek olursak. bn issizliti 6 . 7 milyona, yani çalışan ve ralısmava ehil olan insanlann dörtte birine kadar çıkarmak mümkün olur. Yani Almanvanın vüzde 0.8'ine karsılık Tiirki. ve'de yüzde 30 veya vüzde 25 mübalâialı mı? Sövluvornm bilrnivorum, öyle zannediyorum ki benim ortava koydu^um bn soruva kimsenin kola.v kolay cevap vermesi mümkün dtjfildir. Zira bn problem baska memleketlerde de kesin rakamlara bağlanamamıştır. Çiinkii birçok memleketler ayrı ayn öl. çüler knllanmaktadırlar. Evet, Türkiye'deki istihdam dnramn aşağı yukan birkaç satır ynkarıda anlattığim gibi oldn|nna göre. Avrnpa'daki is. çilerimiz, yavas yavas veya kitle halinde memlekete dönmege baslarlarsa. Türkiye'deki bunalımın pıtlavıcı bir bal alacagın. dan asla süphe etmemek gerekir. Ne yapacağız? Galiba kolay halledilemiyecek bir çıkmazın içindeyiz. Yatırımlar vapılamamakta. Türkive'deki is hacml gelisememektedir. Devlet isledifi vergiyi toplavamamakta, bn sebepten devlet sektörü de yatırım vapamamaktadır. Mevcut vatırımlar fivat vükselmeleri vüzünden Uârlarını kaybedecekleri için önümüzdeki yıl vergi veremtyecekler, bnnun neticesinde de vatınmlar azalacaktır. Bîna versileri hakkında ortaya bazı söylentiler çıkar çıkmaz insaatın dnrmn^ olması ve daire alısverisinin çok azalması ba düsünceyi teyid etmektedir. Biriken dövizleri, alelacele ve karsılıgında piyasadan Türk parası emmek maksadıyla sarfetmek, belki bn durgnnlnğnn geçici bir çaresi olacaktır. tstediginiz kadar devalüasvona sövebilirsiniz, bizi malî iflâsın ncnna getiren keyfî israfları, dev. let iktisadî teşebbüsleri zararlannın hazineye ve halka yükletilmiş olması gibi olaylan dilinize dolar onlardan vakınabilir. siniz, personel reformn denilen seyin para sişkinliğini arttır. dıfını, kimseyi memnnn etmedifini, verilen paranın pahalılık yolnyla geri alınmıı oldnjunn söyleyebilir, bdylece earenr edjlen hazinenin (temel yapı) islerimize derman olmadığını üzii. lerek, dövünerek anlatabilirsiniz. Amı bn sikâvetler, bn dovünmeler, hatta bize bn âkıbeti reva görenlerin isbasından nzakiasmıs olmalan bizi bu acı gerçekten ayıramaz. Bnna rağmen şimdi cesaretle bir kanaatimi açıklamak is. tiyorum: Bi» 19T3 yılın» kadar yani iki sene içinde politikada ve par. «I hayatında memleket düsünctsini öne alırsak, yani politikada namnsln olursak. çalısmak isteyen tnsanlara sör'atle imkân hazırlarsak, devlet ve hükümet içindeki randımanı arttırmak icin memnrcnİBk politikasına ve bakanlıklararast ve içi. memur politikan ve çekişmesine son verecek bir tutnm* g<rer»ek, firetimi »rttırmanın yolunu ararken taketiml aıaltırsak, devlet ekonomik hayatına küITı bir görflsle vnkandan bakıp ona, ona göre bir Utikamet verinek, acele para ihtiyacı yüsünden, Maliye, bindiği dalı kesmeyecek kadar »ojukkanlı ve onnn teşkilâtı da güçlük çıkarıcı ve tntncn davranısından vazgeçerse, vatandaşa, tehlikenin sonrn verilebilir ve bir nisbet içinde onnn da yardımı temin edilebilirse, evet bir iki yıl icinde kendimizi, paramızı, maliyemizi, ekonomimizi, canımızı ve re. jimimizi Avrnpa'y» sinmege başlayan bunalıma ratmen tehlikeden knrtarabiliriz. Tabiî ynkanda sıraladıgım »artlara. bilsivl. teknifi. bile. rek çalışmayı, parti ve dost. lnk yârenli|ine v e | tntmak. imkânını bnlnrsak, kaydını ilâ. ve etmek »artiyle İ | 1 i % J a j§ Yapılmak istenen akat galiba asıl yapılmak istenen, özcrkliği zedeleyerek üniver«iteleriıı Bakanlığa bağlı birer yiiksek okul haline getirilmesidir. Buııda iki şey rol oynar gdrünüyor: tlk olarak. üniversitemizde kırk senedir kurulmus hulunan Batı geleneğinin yerine, Amerikan sis teminin geçirilmesi istcniyor. Nitekim Bakan, hazırlattığı reform projesini tercüme cttirerek, bir Amerikan heyetinin fikrini alıyor. Üniver»itelerimizin itirazları karşısına da bu heyetin Sonuc ugün yapüması gereken iş, açık kalplilîkle problemlerin ortaya konmasıdır. Türkiyede kırk yıl once olduğu gibi ilim adamı kıtlığı yoktur. Hazırlanan taslakların yabancı kuruluşlara tasdik ettirilmesi gerekmez. Halbuki biz hâlâ kavramcı Sark düşünce tarzından ayrılamıyoruz; kavramlan olaylarla. fcnomenlerle bir tutuyoruz. Eğer biz. realitcye yönelmeden, ondan korkarak karramların arkasına saklanmak istersek. problemlerimizi çb'zeceğuniz ycrde, daha kanşık durumlara düşeriz. B Kimyevî Madde ve Yardımcı Kimyevî Madde Satın Alınacaktır Sümerbank Müessese ve Fabrikalarinın yıllık ihtivaçlan için Kimyevî Madde ve Yardımcı Kimyevî Madde'ler satın alınacaktır. 1 Tekliflerin: 32 kalem kimyevî madde (3100/72) için 16/12/1971 66 kalem yardımcı kimyevî madde (3200/72) için 14 12/1971 günleri akşamına kadar Müessesemiz veya İstanbuî Şubemi2 holündeki TEKLİF KUTUSU'na 2 Evsaî ve tacıamlayıcı bilgi Müessesemiz III servisinden temin edilebilir. 3 Teklifler arasmda şartlarımızla ihtiyacınuza en uygun olanlar tercih edilecektir. Dosya No: 3100/72 ve 3200/72. SÜMERBANK ALIM VE SATIM MÜESSESESİ (Basm: 24007'9822) u konuda bir önceki yazımızda top rak • nüfus nisbetleri üzerinde durmuş ve dünyadaki sosyal gelişmeler müvacehesinde toprakla iştigal eden nüfusun topraklanıu dcvir veya terk suretiyle şehirlere göç ettik* lerini belirtmiştik. Bu yazımızda ise toprak reformu yapmış bazı memleketlerin toprak reformunu müteakıp tarımda ürün artışları B Toprak reformu ve dünyadaki örnekler X A Z AM Süfeyman TUNCEL EMEKLİ GENERAL olup olmadığını yabancı eserlere göre işaret etmeğe çalışacağız. Okujuculanmızın hatırlayacakları gibi komşumuz Irak'ta 1958 de yapılan bir hükümet darbeslsirjj müfceakip iktidan ele alan genç subaylar, mliteveffa Abdül nâsır'ın izinde yürüyerek, büjrük bir toprak reformu hareketine başlamışlard]. Toprak reformu yaparken köylüye ucuz gübre, iyl tohumluk ve kooperatifler kanalıyla kredi temin etmeye gayret sarfetmişlerdir. 1966 da Roma'da yapılan Dünya Toprak Reformu Konferansında Irak Delegasyonu tarafından verilen bilsriye göre 1.800.000 dönüm arazi kövlüye tevzi edilmiştir. Bu miktann yarısı büyük çiftçılerden almmış, mütebakı kısmı ise hazıne arazisinden tevzi edılmıstır. 1954 • 58 senelen arasında Irak'ta yetiştınlen vasatı ana gıda maddeleri reformdan sonrak: 1959 • 63 seneleri vasatilerinde bü\ük düsüşler olmuştur fl), (2). Hububat istihsali °/> 17, pirinç °.'« 20, pamuk °'« 16 dü$müştür. Bunun en büyük sebebi kuzeydeki lcuraklık güneydeki su bastanlan ıle köylünün bilgi noksamdır. Pakat her ne olursa olsun ıyl niyetlerin sonucu kotü olmuştur. olduğundan herhangl bir lstimlâk parası ödenmemiştir. 1965 senesinde tahminen 17 milyon olan köylüden ancalc 1.300.000 ki şinin ıstifade ettiği bilinmektedır. Toprak reformu yapıldıgında dağıtılmak suretiyle parçalanan arazi kooperatifler kurularak birer ıktisadl işletme Unıteleri halme getirilmek ıstenmiştir. Bu kooperatıner batılı bir zihrayetle kurulmus olup köylüye ucuz kredı teçhızat, gubre ve tohumluk, ekim sahalannın tanzimi mabsulün satışı ile devlet ve diğer borçlann köylüîerden tahsilinden sorumlu tutulmuşlardır. Toprak reformu yapılma TC. MALİYE BAKANLIĞI çLftlikitr nalinde lcurulmuflardı. Su çiftlikler toprak r»tormundan sonra küçültülerek 150200 hektarlüt Ejdos isimll optimum işletmeler halinde teşkilftt landınlmışlardır. Yeni isletmeler kollektif vey» kooperatifçililt esaslanna göre yürütülmektedir. Meksika toprak reformundan sonra istihsalini en yüksek seviyeye ulaştırmiş yegâne devlettir. tstihsal seksen seneye yakın bir zamanda yüzde yüze yakın bir artış göstermiştir. Yalnız bu artışın ne kadan bizatihi toprak reformundan, ne kadan boş olan devlet arazilerinin ç i ^ çiye dagıtılmasından llerl geldiği hesap edilememektedir. FAO' ya göre bu memlekette devlet yatınmlannın •» 181 tanm ala• nına japılmaktadır. DOÇENT J Dr. ALİ NiHAT MINBIKOGLÜ PLASTİK ESTETtK CERRAHİ Ml'TEHASSISI Muayenehanesini; Nişantaşı; Teşvikıye Cad. No. 131/1 e nakJetmıştir. Yeni Tel: No. 47 26 84 \ t f ^ VERGİSİZO/o9FAİZLİ ' 1971 KAIKINMA İSTİKRAZI FAHVILIERİ 1376 Sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, karsılığı kamu yatiDmlarınm finansrnanında kullanılmak uzere. Hazinece 1971 Kalkınma Istikrazı Tahvilleri ihrac olunmustur: 8OO MİLYON LİRALIK iran ve Mısır'da omşumuz İran da sessiz sedasız bir toprak reformu yapmış, Şehinşah'a ait arazi ile birlikte büyük çiftlikler kamulaştınlarak köylüye tev zi edilmiş, kooperatifler kurulrnuştur. Toprak reformu çalısmalan bir köylü çocuğu ve Bakan olan Arsanyani tarafından Şehinşahın direktiflerine uygun tarzda ve köylülerin arzusu istikametinde tatbik edilmiştir. îran'da reformdan sonra tanmsal tiretimi gösteren herhangi bir istatistik! malumat ne$redilmediği gibi bu hususu etüd etmek ve incelemek İsteyen pek az müşahide müsaade edilmektedir. tran toprak reformu üzerinde tetkikler yapan bayan profesör Lambton'un C3i eseri gayet ilgi çekicidir. Bütün bunlara rağmen komşumuzun yağışh mevsimleri müteakip hasatlarda eskiden olduğu gibf buğdav ihraç ettigi, kurak senelerde ise ithal etti&i bilinen bir gerçektir. tran' >n toprak reformundan sonra herhangi bir ziral ürün istatistifi vayınlanmaması toprak reformunda muvaffakivetsiziigin delili olarak gösterilebilir. FAO yavınlarına göre bu memlekette her sene devlet vatınmlannm •'• 23'ünün tanm alan'na yapıldığı işaret edilmektedir. K bu tahviller Her türlü vergiden muaf tır. Tahviller birikmiş faizi ile birlikte her an paraya çevrilebilir. Devlet ihalelerinde teminat olarak kullanılır. Tahviller. 1 Aralık 1971 tarıhınden 20 Aralık 1971 tarıhıne kadar 100. 5C0, 1000. 5000 10000. ve 100000 liralık küpürler nalınde bütün Banka Subelennde satısa sunulmustur Kalkınma İstikrazı Tahvili almakla tasarruflarınızı emin ve yüksek gelirli bir kaynağa yatırmıs ve ülkemizin kalkmmasına katkıda bulunmus otursunuz. : A. lbll924064 932tij Mısır'da 1952'den 1965'e kadar 263.862 köyli) ailesine da&ıtılan arazi miktan takriben 1.625.000 hekfar arazidir ki bunun vansı devlete ve kraliyet ailesine ait Dünyanuı nüfus ve arazi bakımından büyük devletlerinden birisi olan Hindistan da 1947 den dan önce aynı topraklar üzerinberi tngiliz idaresi zamanında de çalışan köylü aileleri büyük büyük ticarl çiftlikler halinde kapita! sahipleri namına ortakçı kurulan Zamindari'lerle büyük veya kıracı olarak çalışmakta yerli çiftlikleri dağıtmak sureıdıler O zamanlarda dafti Mısır' tiyle toprak reformu yapmaktaın dünyaca meşhur pamugunu dır. Kooperatiflesme çerçevesinbu köylüler, maJ sahıplen namıde japılan bunca yatınma rağna modern usullerle vetıstirmek men Hindistan eskiden olduğu te idıler. Bu bakımdan reformgibi kendi nüfusunu dahi besdan sonra, diğer devletlenn kar üyememektedir. Bilhassa Monşılaştıklan çiftçiyı eSitmek, bilsun yağmurlanmn elverişsız olhassa İrak'ta Olduğu gibi bir ması halinde memlekette açlık müskülâtla karşılaşıimamıştır. hüküm sürmektedir. Hind'stan Fakat buna rağmen 1962 • 63 se kalkınma plâncılan son senîlerneleri arasında üretimde bir dü de diğer sektörlerdeki kalkmmaşüş, bilâhare eski seviyesine nın ancak tanm sektörüne yardofru bir yükselme olmuştur. dımcı olabıleceği konusuna acı Mısır köylüsü Nalthus nazariyetecrübelerden «onra varmış'.arlerini nakzeden vegâne topluluk dir. Hindistanda aile başına diiolmuştur. 1960 senesinden yani sen vasati ekilebilir arazi miiîreformun tatbikaündan 9 sene tarı 12 dekard:r (1). sonra nüfus başına düşen mahsulde bir artış olmuştur. Bu Hükümetimızın tasarlamakta artış 1952 • 57 senelen vasatisinolduğu toprak reformunda örnek den 1964 senesinde •• 13 fazla / olarak etüd ettiği kanaatine varidi. Bu artış dünyada toprak redığımız Italyan toprak reformuformu yapan devletlert Mısır teo na gelince. bu memlekette Sarrübesini daha vakından tetkik dunya ve Sicilya adalan dahil ve edinilen tecrübelerden istifa7 bölgede toprak reformu çade cihetine eitmiştir. Valnız şu lışmalan jrapılmıştır (1), (5). 1nokta unutulmamalıdır ki bu netalya'da 1951 ve 1962 seneleri atice 9 sene sonra, teknik ziraata rasında takriben 700 bin hektar alışkın bir köylü ve tntensif ziarazi dağıülarak kooperatifler raata elverişli bir coğrafl bölkanaliyla işletmeye başlanmıştır. gede tahakkuk ettirilmiştir (1), Bu arazi takriben 100.000 aileye (2). dağıtılmıştır. ttalya'da tanm arazisi 20 milyon hektar olduğuna göre dağıtılan arazi ttalya". daki ekilebilen arazinin •• 4'ü/ nü teşkil etmekte ve 1951'de 8 milyon olan fcöylü miktannm ünyada toprak reformunu küçük kısmı reformun nimetlegeniş anlamda ve bir asra rinden faydalanabilmiştir. 1964 yaklaşan bir dönemde tasenesi sonuna kadar îtalya yahakkuk ettirmek çabasında olan nmadası üzerinde bulunaD beş devlet Meksika'dır. Toprak mülbölgedeki 542 bin hektarlık arakiyeti Üzerinde en büyük değiziye 672250.000 îtalyan liretl sikliği vapan Sovyet Rusya ve d6.537.O00.CO0 TL.) sarfedilmişKızıl Çın'den sonra Meksika ütir. Bu miktar vasati olarak hekçüncü devlettir ve karışık idetar başına (30.500 TL.> yatınma olojik sistemler fcuilanmaktadır. tekabül etmektedir. Bu memleBu devlet şimdiye kadar 50 milkette 1964 senesinc kadar şeçen yon hektar arazınin mülkiyet ve13 yıllık toprak reformu çalışmaya kullanış seklini değistiren yelannda tevzi edüen arazinin kul gâne batılı devlettir. Toprak relanma ve hukuklliği bak'mından formu isteven Kızılderili ve köybirçok kayıtlar konulmasına, lünün Zapata'nın teşvik ve tahdevletçe bu kadar büyük masrikleriyle vukua gelen toprak işraf yapılmasma rağmen toprak galleri sonucu olarak başlatılsahibi olan 100 bin çiftçi ailesinmıştır ve hâlen devam etmekteden takriben 15 bıni topraklandir. Eskirtpn Kızıldenhlere ait nı terk edşrek memicKetın diğer olup da isgal edılen ara7;lcr Habölgelerine. bilhassa kuzevdekı cıendaş namı ile büyük tıcari Cumhuriyet 9829 sanayi bölgelerine göç etmışierdir. Toprak reformundan sonra reform bölgesinde tanm mahsul lerı •» 10 artmış, buna mukabü / İtalyan tarım sektörü geneJ olarak Vi 4 bir artış gösterebılmıştır. Hâlen iktisadî plânlayıcılar arasında yapılan tartışma reform sahasına yapılan altyapı yatırımlan ve teknik bilgi yardımları devletçe özel çiftliklerde teşmıl edilse idı bu takdırde ıstıhsahn daha çok artacağı asıkârdır den mekte ve bu hususta devletin vatandaşlar arasında tetrik vaptığı ıddia edilmektedir. Aynca 672 milyar liretm reform sahasına akıtılacağına diğer sektorlere kaydırılırsa ıdj ttalya'nın topvekun senehk kalkınma hızı °/t 6'ya kadar artacağıru nesap etmektedirler Italyanlar yaptıklan bu reformu nâlâ tartışırlarken ve buradala hatalan işaret ederken bizdeki tıükümetm toprak reformu gibi ana ve uzun süreli bir konuyu karamame ile geçiştirmek ıstemesi ciddiyet ile bağdaştınlamaz. Son olarak memleketımızdeki toprak reformu çalışmalannda müşavırlik vazıfesı vapan FAO daire baskanlanndan E H Jacobv Roma'da 1966 «;ene«ınde vapılan Dünya Toprak Reformu Konferansında «Gen Kaimış memleketlerin büyük bır kısmın da toprak reformu konsepverinin ana unsurlan olarak müsavat ve sosyal adalet gibi ilkeleri alınmaktadır Halbuki aynı devletler yukarıdakilerle beraber ıstihsali arttıncı ekonomik müşevvikleri de nazan itıbara almak zorundadırlar» dpmiştir Ümit ederiz ki sayın müşavir bu düşüncelerini hâlâ muhaiaza etmektedir. çacağı dıSer seKinrlere her sene veva muayypn bır donerr.ae ne Kadar sermaye transten vapılabıleceâı sımdı t'alvanların vaptığı tartısma!an ı X :erde HH bızım tekrarlavıp tekrarla.Tjivacağımız sıbı soruıan sotkılilerden sormanın her vatanriaş 2!bı bızım de hakkımız oiduâuna kanıvız. Plânlı dönemde mümi'tın oiduğu Kadar en az hata vapılması en buvuk arzumuzdıır Toorak reformu topvPKun KalKınma p^ânının bır oarçası olfi:ığxına gnre TBMM üvelen ve olânlavırılarımuın bılgı ve tecrubesının bızı bu konuda enciışeden an ve salım bır vola kavuşturacağına emınız. S O N 1 Onrsen \Varnner • Land Keform ın Hrınciplc and Practice • Cmord lWi<t 2 K Hasepb • The Natınnal inrome of Irae O\forü I!tfi4 3 Lamhton • l.anrt Kffnrm S D Pcrsıa IHB2 19K« 4 (iahripl S. Saah l'hp l.ırvptıan Acrarıan Kffnrm <)x5 l^and Kerorm ın ftaly Un. F^IO bv O Barbero Korae lUtil Meksika'da D SERVET GÜNEŞİ !? 35 >• OAİRE Sonuç * 7.5 da % TOPLAM r MİLYON B ütün bu maruzatımızdan «on ra devletin sarfedeceği mil yarlar karşısında Türk Toprak Reformunun Kövlülerimizm hayat standardmı ne ölçüde etkile.vece^i ne kadar VRnıden bır istihdam lcanasıtp'ii a AKBANK