28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet AYRICA PARA ILE SATILMAZ Antik Yunanda ve Anadoluda zanaatçı kültü n«anoğlu evrenın nasıl varatıldığı scıru«una bınlerce jııdır vanıt bulmaja savaşı>or. | însdnlıgın ılk çağlarında mıthosiar, antık Yunan çağında Jse nkel bır bılım goruşunun gelısmesıne onculuk etrnış bu soru tlk çağların ınsanları evrenın ve msanın varolusu ustune savısız mıthos'lar duzmuçler, evrenı «kisilestırerek» vorumladıkları ovkuler anlatmıslar. Yer\u,unun, gokjuzunun Babıllılerın jaratılış mıthos'unda olduğu gıbı bır canavar b çımrade kışılesmıs Kaos un oldurulmesı »onucundd olustuğuna, Kaos'un olu bedenının bır bolumunun vervuzunu bır bolumurun tfe gokyu'unu meydana getırdığıne ınanmışlar llkçağ mıtho'larının tumunde evrenın varatılı«ı Kaos''a baslıvcr Mıtbos Çijınn başlan^ıcmda loprak gok denız bırer tanrıdır: doğamn *anrılardar bpğımsız bır varlığı joktur daha: Gaıa hem tanrıdır hem topıak. Uranos hem tanııdır hem gckyazu Tarrıların atalannda doga ı!e tanrı ozde^ken, onların «ovundan gelenİTde doğa ıle tanrı bırbııınden a u ı du«anulme\e baslandı Antık Yunanda doğa, bu >uzden bağımsız bır nesne olarak (1) gorunur, denıztanrı değıl, denızın tannsı vardır. da vaptığı i;>lerı, onceden behrli bır tasanva uvgun olarak gerçekleştırmez çunku Atına tanrılarından bır boluğu mithos çafından artakalan «varatıcı» nıtelıklerıyle, bır bolufu da < ^ozgehmı Hermes gıbı) Antık bılım çağının «bulgucu» nıteljğı ıle belırlenır Kısaca sovlemek gerekırse Hephaıstos'tan başka «vapıcı» tanrı \oktur Atına tanrılan arasında Yoktan \ar edeı sojrfan bır tanrı değıldır Hephaıstoseurdekı demlrı ışler, oklar, arabalar, e\ler, he\kelıcr vapar Bunların hepsı onceden belırlenmıs bır taslağa gore yapılan nesnelerdır Ev japmak :çın bır e\ taslağının, bır ev «idea» <ının onceden var olma'i gerekır Platon. evrenl \aponın da tıpkı Hephaıstos gıbı davrandıgırı ve oru onceden var olan bır taslağa uvgun claıak \aptığını dusunmuş olmalıdır Platon'un Demıurgos'u, ev renı «yapan» bır Hephaıstos' tur. *WwKBÎL ^Z^J H a ntık Yunan çağı Sokrates oncesı fılozoflan\la doğanın kışıleçmesırıin son buidugu çağdır Doğanın, bır başına var olabılen bır ne»ne olarak ortava çıkışı, elbette e%renın > ırat'lısı konusunda mıthos çağının ınançlannı değıstırecek >enı bır varsavımı temellendırecektı Nıtekım oyle de oldu Doğanın ontolo ık bır bağımsızlık kazanması, evrenln kokenı ıle ılgılı olarak ılkel bır bılım anlavısının geh^mesıne olanak hazırlamıstır Ev renın varatılışı bır Kaos'tan olusan tanrılarla değıl bır doğa r.esnesı olan suyla, ateşle, havavla ve toprakla açıklanma, j a başlamıstır Bu bılım geleneğı Demokrıtosia son bulur, evrenın ve ınsanın yaratıliM sorunu Demokrıtos'la birhkte, mıthos'Iar alanmdan bılım alanına geçer. enım asıl belırtmek istedığım mıthos alanından bılım alanına geçen evrenın varatılışı sorununun, buradan felsefe alanına geçmesl, bovlece gerçek verını bulmasıdır. Bu da Platon'la gerçekleşmıstır. Evrenın ve ınsanın var olduğunda bır erek arajan Platon ıçın «evren nıçin \ar oldu?» sorusu, «evren nasıl \ar oldu?» sorusundan once gehr Şovle soylıvevım evrenın na*ıl var olduğu sorununa bır çozum volu bulabılmek, ancak evrenın nıçn \ar oltfuğunu bılmekle'mumkundur ona gore. Evrenın jaratılışmda behrli bır erek gozetılmısse, bu ereğın gerektırdığı bır bıçım, bır taslak olmalıdır Işte Platon'a gore evren, doğal bır gelısmenın kaçınılmazhğı sonucunda değıl, belırh bır taslağa uvgun olarak kurulmuş ya da vapılmış olması sonucunda ortav a çıkmıştır. Platon un Tımaeus'unda ev renı >apanın bır Demıurgos, bır zanaatçı olmaM bundandır Demıurgos, Vpkı bır marangozun bır ma<a vapması gıbı, evrenı onceden belırlı bır ta^lağa uvgun olarak vapmıstır. Platon, bır zanaatçı (Demıurgos) sımge=ljle evrenın belırlı bır taslağa gore vapılmış olduğunu anlattrken, evren gerçeğının bıçım de aranması gerektlğını sov'emek ıstıvordu Sozgelımı bır çavdanlığı dusunehm Platon'a gore çavd'anlığın altından, topraktan porselenden yapılması ozunu değıstırmez; çavdanhğa adını veren bıçımıdır onun (2) Evrerın gerçeğını bu biçımde, (ıdea'da) aramalıyız demek ıster Platon Kısaca Platon'da evren yaratılmış değıl japılmış eskı devımle soylıvevım «imâl tdilmıs» tır Bu juzder, de Demıurgos, nevı na^ıl vaptıgı bılınmeyen, «hıkmetinden sual olurunayan» gızemlı karanıık, sovut bır yaratıcı değıl ne vaptığı, nasıl vaptığı neve davanarak japtığı apaçık ortada olan bır zanaatçıdır. B hilmi yavuz ırıstıvan metafızıkçıler zanaatçı kavramını tekranrıya donuşturerek bır d"ın dogma«ı durumuna getıredursıınlar, halklar bundan laık bır kult çıkardılar Hephaıstos'un Atınalı zanaatçıların pırı savılması bu kultun başlangıcıaır Işın ılgı çekıcı olan vanı. bu kultun vuzyıllar sonra hem de Atına toplum duzenınden çok farklı bır duzende. Anadolu'da Futuvvet ınancı bıçımınde gorulmesırfır Uygarlı* tarıhmın gelısmesı içınde doğa aşamasından kultur aşamasma ceçışı sağlayanlar, en genış anlamda. zanaatçılar olmuştur Antık çağ Atın>>.ı ıle O=manlıhk oncesı Anadolu halklannın doğa nesnelenni kultur nesnesl durumuna getlren zanaatçıları, mıthoslardan kopmus lâık bırer kult bıçımınde kutsamalan bu halklann ujgarhk karsısmdaki tutumlarının bırbırınden farklı olmadığının sımgesıdır Futuvvet ınancma davanan Ahıllk kurumunun Anadolu'da kokleşmesi, Antık Yunanda Hephaıstos'un kışılı|ınöTe belıren zanaatçı kultunun, başka bır gorunus altında devamı nıtelığınde olmuştur «Ffltflvvet yolnnda esnaf zumrelerinden her biri zümreve tarıhî ve>a mevcnt vahnt muhayvcl ve avdurma bır vfliyi» pîr sa\miî, Ahının bır «sanat ehlı» olmasını sart koşmuştur (4>. Zanaatçı kultunun dın dogmasından arınmı; laık bır kult oldugunun en açık orneğı de «Futıivvet ehlinin diinvava \erdii[i dnem» de gorulmektedır «helâl kazanmak ve bır sanat ehlı olmak, hrrkesı kendıne tercih ederek ihvan» vardımda bulunmak \e tesanut Fütnvvet volunun ana sartlanndandır. Tarikatlann çoğu, muntesibinı dünyadan çekerken Ftitav\rt. salıkinj diinvava ve dtinyalık kazanca sevk eder: ancak bu sevkte g*yc, ferdi menfsat değıldır, halka ve ihvans yardımdır» (5) Gulsehri ıe Ahılerı «alnı, sofrası ve kapısı açık» kışıler olarak tanımlıvor ıkar^ı? bır =evgı ahlâkına da>anan Ahıhk, bovlece herhangı bır esnaf orgutu olmaktan çıkmakta. Futuvvet gıbı lâık bır dunva gorusunu temellendırmektedır Bu dunva goruşunun o^u de ıj'ihk ınancıdır Futuvvet ehlının Ivılık ılkpsıne bağlılıklan, onların, Platon'un evrenın varatılmasında ongorduğu ereğe, Ijılık ıdea'sının gerçekleştınlmesı ereğıne dayandıklarını gosterıvor Bu Idea'yı ıse ancsk elının ve kafasının emeğını bırlestıren zanaa*çı gerçeklestırebılır Zanaatçının kultleştırııme~ırde onun, el eme§l ıle kafa emeğı avıımına usjramamış bır «Tapıcı» olmasınm, nerbalde buvuk pajı olmalıdır OUSMANE Türkiye'de Sanatçımn Durumu ve TRT Ödülleri anat bır emeğın urunudur. \e her emek jribı karşıIığını bulması, bu karşüığın emeğin sahıbine msanca vaşama koşullarıııı sağlaması gerekir. Bu da Devletın gorevıdır Ajıcak bu ilışkı, >ânı sanatçmın enıe ği ıle bu emeğin karşılığı ola\ı toplumlann ekonomık vapılarıiKi gore değışık ozeUikler gosterijor. Orneğm endustrıleşmış kapıtalıst ulkelerde, sanat eserleri de eııdustrinin konusudur. Endustrıvi kontrol eden guç ler sanat eserlerinin satışını, dağıtılışmı, odullendirılışini hattâ varatılışmı rasjonel bır bıçimde kontrol eder, duzenlerler. Bu duzenlcme'nin ana kuralları elbette ekonomık •»apmın korunmasını. propagandasmı, va da en azından eleştıri dışı bırakılmasını amaçlar. Bu hedeflere u>gun olarak da hep bilınen jontemler kullanılır. Yığınlara ulaşan sanat urunleri içüı daha kaba ve dola>sız yontemler. seckınlere ulaşan «inceeserler içın de daha incelikli. daha ustaca yontemler Bırincive omek gazete. TV, Badjo, smema gibı jığın lara ulaşan sanat \e duşünce urunlermin sağlam bır sansuru facık \a da gizh sansur), uzun surelı birbe•vın jıkama çabası sonunda elde edılen halk desteğinden yararlanılarak surumu artınlan cserlerin sahjplerıne sağlauan çıkarlar vs. ikıncrvc ornek olarak da, bu >uk endustn kuruluşlarıııca duzenlenen kultur vakıfİarınrn (Rockefeller. Ford vs.) kalıteli sanatçılan odul ler, burslar. eser sıparışlerı ile satın alışlan gosterılebilir. Ajrıca HoH>"wood. Cinecıtta tıpi sinema endustrileriıîin va da TV şebekelerının bırçok sanatçıvı parlak çıkarlar karşılığı rararsız hale getirdiği çok go rulmüştur. S vuştuk turundcn aşırı umutlanmalarm biraz çocuksa olduğuna inanıvorum. Turkivede duzenlenen varışma ve odullerden belkı de en çok \onlu ve bol karşılıklı olanı geçenlerde ılan edildr TRT KULTUR, SAN\T VE ÖÎLEH ODIT, LERI. Çcşitli çevrelerde ilgıyle karşılanan bu odul ler 17 sanat ve bilim dalında venlecek. Verilecek odullerın toplamı 1 mılvon TL. sına yaklaşıyor. Her daldaki odul sa.vısı, bır bakıma o alanda bir jılda varatılan ba şarılı sanat eserlerinin savısına vaklaşacak kadar bol, Bu odul'un a>nntılan konusundaki duşuncelfrımızi belirtmeden once bazı genel konulara dokunmakta }a rar var: rm bir sonucudur TRT'nin iç sorunlarmı elbette hllemevız Bu kurulların bile bır başarı olduğunu sovlivpnlcr var. Belkı dc onlar haklıdırlar. Ancak uııutulmaması gerekcıı onemlı bir çercek var TRT, bu buvuk çaptaki ödullendırme sırısimımn hdsarılı olmasını istivorsa (kı mutlaka ıstıyor). seçıcılerm kurulla nnın her turlu dış va da iç baskıdan (otosansur) uzak, on var?ılarm mumkun olduğu olçude dışındd, teorık >a da pratik hiç bır odunu hoşgormeksızm değer lendırme yapmalarını saglamak amacı.vla butun olanaklannı kullanmalı, gereklı uvarıları vapraalıdır Her >arışma, vargıcılar kurulunun ılânından ba«lıvarak bir takım dedikodulara vol acar. Bunlar onemlı değıldır Ama bu sovlentiler ters jonde bazı somut gcrckçelere bağlanabildiği anda >arışma >ararlı olmaktan çıkar buyuk olçude zararlı nlur. TRT odullerınin bir de avnntı plânında bazı olumlu va da aksak >onlerine dokunmak >ararlı olacak. Once şunu belirtevim: TRT Odullerınin Deııcme Sıır, Araştır ına. Rcsinı, Hevkel. Hikâ.ve gıbi ılk bakışta radvo va da TVnin sureklı javı n alanına gırmejen dallaıda da vcrılmesi çok olumlu bır davranıştır Çunku bu sdiut eserleri gpnellıkie karşılık bulmakta guclıık cckcılcr Bu alanlarda calışan sanatçı ve bılım ddamlarınııı dcsteklen mesi guzel oır şejdir. Avrıca henıen her dalda hır va da ikı esere cok vuksek oduller vernıck verınc <ok savıda odul dagıtmak ışin piyango vonumı lıu\uk olçude azaltıjor Odullerın ozel şartnameleriıim kapsadıı;ı hukumlcr tıtizlıkle hazırlanmış. Sıııırlavıcı hukumlcrııı pck az nlu şu, konulan sınırlamaların da gcnellıkle ılcııve donuk bır bıcımde duşunuluşu (nııızık sıııema alanlaıındd olduğu çıbı) araştırma konularınm ulkcnın en aktuel sorunları arasından seçılışı gene bu olumlu vonler arasında savılabılir Buna karşılık orneğin bazı alanlarda, odullprin seç llân edılmış olması nedenıv le daha once v av ınlanmış dağıtımı vapılmış eserlere de odul venlmcsı varışmaı^n jenı eserlere vol acıcı vommu sakatlamaktadır \ratır ma dalında 12 000 kelımelık asgaıı sınır cok çeııiş tutulmuştur. Aşağı jukarı 60 daktılo savfası tutan bovle bır araştırma bızce zorunlu bir gerekceje davanmamaktadır. Daha kısa bir aıaştırma ıle de konu derınlemesıne ışlenebilirdi Tabanın vuksek tutulması vukarda belirttığımız emek ka.vbının cıddıvetini arttıracaktır. TV fılımleri konusunda da bazı sonınların gercğince gozonunde tutulmadığı anlaşılıvor. Sıııema. pahalı bır varatış alamdır Butunuvle amator bir çalışma duzeni içinde 35 mm lık bır fılmiıı zorunlu masrafiarı dakıka başına 1000 TL. tarzmda hesaplanmalıdır 40 dakıkalık bır fılm en az 40.000 TL na mal olur demektır hu. Vorılecek I7ö«0 TL. lık odul (elbette kazanılırsa) hu masrafı bile karşılamıvacaktır Buna kaışılık kısa fılim lerın şımdılik hıç bır tıcan şansının bulunmadıgı du,unulurse bu dalda tser vapılıp vapılmavacagı kuskuludur. Avrıca TV vavınlarında çok sevilen Canlı Resım» filımleıinın ulkpmizdeki >apım koşulları da hesaba kitılmamış Bu fılıraler teknık zoruniuluklardan oturıı cnk pahalıva çıkmakta, bu vuzden de kısa sureli vapümıktadır 35 dk gıbi. Bu durumda İS mm lık fılımlerdeki 6 dk lık. 35 mm lık filımlerdeki 10 dk lık asparı uzunluklar canlı resim varatıcılanmız icin esaslı bır engel mevdana getırmektedır. Butun bu aksamalar, duzcltılemcz şe.vler değıldır. \e koııuju bovlesınc bır cıddıvetle ele alan TRT'nın bu noktaları jeniden gozden geçirmesi kolavhkla umulabıhr. Son olarak bir de bu jarışmalara katılma olavı uze rmde durmak istıvorum. Yarışmanuı başarısı, dcgerlcndırmeler kadar, jruclu sanatçıların ve scııc veteneklenn en ivı eserlerı ile katılmalarına bağhdır Bu koııuda butun sanatcılar kışisel kavgılan bır vana bırakıp toplu kararlar Mmalıdırlar. Ya objektıf olarak bu odul vararlıdır. o zaman pcrcektcn gııclıı ve ulusal sanat orııeklerıni bır arada değerlcndırebılpcek hıcıınde bır katıl/na olmalıdır. va da vararsızilır kımse katılmamalıdır. Herhalde bu ıkııırı ılılimalı duşuııdurecek gurlu gerekce lerc şu anda sahıp dejılr O haldc Turk sanatçılan. araştırmacıları vc cenc vctcucklcrı nrtak bır davraııışla, bu varışmavı vc alam sadece adıklılne bırakmama tavrını hrnımsemelıd rler Çunku riacrıMi' ıpjıııa hasanın horesı deâi! saıatçıja, en ıvı eserler ıçiıı halkın tırdıgı olanaktır. C onat kutlar 1 Oduller ozerk bir devlet kurumu tarafından verilmektedır. Bu son derece onemlidir. Devlet kurum larının ıslcvışı, ulkenin sı.vasi yapısmdan hıç bır zaman tam anlamı.vla sovutlanamaz. Bu vuzden bır kurumun devlet kurumu olması, onu sıyası ctküerden kurtarnıaz. Ama ozerk bır devlet kurumu. kendısiııe Anavasajla sağlaıımıs bulunan davranış ozgurluğıınu odun vermeden kullanabılırse olumlu sonuçlar elde edılebılir TRT bo>le bir olanağa sahiptir ve umalım ki bu olanagi «vavınlarından» daha etkili bır bıçimde bu odullendirmede kullanabılsiıı. TRT odullerimn bu ozel lıgı hıç kucumsenmemelidir. ? Bır kitap biçiminde jajınlanan «Odul Sartna mesı.nın Oenel Esaslar bolumunun 2 maddesiııde behrtildıgıııe gore TRT her >ıl kultur sanat ve bilım alanlarında sadece odul vermekle varışma duzenlemckle kalmıvacak. ajnı zamanda «Ismarlama» da vapacaktır. Benre bu nokta uzerınde onemle durulmalıdır. SanatciM her bakrmdan ozgur bırakarak japılacak bır ısmarlama, toplumun ulkernizde bır sanatçı' >ı, odııllendırmeden ve varışmadan daha etkili ve vararlı bir bicimde desteklemesi anlamına gelır Orneğın Turk roman sanatına emeği gecmiş, değerlı bır roman cı'va onceden bır miktar odenerek jeni romanını vazması ve TRT've vermesi ıstcnse, o romancı. ımzasının ve sanatınm sorumlnluğunu taşıyan bıri olarak ve geçım sorunlannı bır yana bırakarak calışacak >enı eserıni daha ınsanca koşullar içinde haznrlavraktır Obur sanat dalları içuı de durum avnıdır. Ismarlama'nın Yanşma'ja ustunluğunun uc onemlı nedenı var: Bırıııcısı sanatcılar kendilerım bir vanş atı> gibı gormekten genellıkle hoşlanmazlar ve bunda haklıdırlar. Ikıncisı ^arışmaıun, sajıatcı eserini hazırlarkeh sağladıgı guvence bir çeşit pivango guveııcesidir. Yaııı >aşama koşullarını hiç bir bicimde etkilemez. Lçuncusu ve en onemlisi de jarışmalar bır «emek israfı doğnrur Orneğm belırli bir fconuda 100 sanatçı varışmava katılır. Sonunda sadece uçunun eserı odullendırilır. 97 escr ıhele araştırma alanı gıbi sınırlandııılmış bır alanda ise) ja.vın olanağı bıle bulamadan «evrakı metrukc arasma girer. Yarışmalar sadece tanınmavan geııç veteneklerın bulunmasında jararlı olur. Bu •»uzdeıı umalım kı TRT gelecek vıldan başlıyarak, hatta hic gecıkmeksızin ısmarlama yoluna gırsin. lsmarlanacak sanatçıların seçimi de odullcndirmeden ne daha zordur. ne de daha kola>. Avnı jolla, J'âni seçici kurullar >oluvla ısmarlama japılabilir. 3 Hiç bir ulkede odul ve >arışmalar, duzenleyiri kurumlarin ve katılan sanatçıların ulkenin ;apısı ıcındekı ver ve tavırlarından avrı soyut bir alanda degcrlendirilemez. TRT. huçunku duzenımız içinde oldukça krıtık bır verdcdir. Nc acıkça devrimci ve >a ratıcıdır. ne de gerıve doııuk ve tutucu. Sımdilık uzlajımcı bır tavrı benımsemıştir Seçıcı kurulların vapısı da hu dııruma uvgundur Kurullarda va tutucu >a da uzlaşıı kışılıklere jer vcrılnıesı bu •karına» tav K P laton, Demıurgos'tan söz ederken onu Atına kentdevletının adını bıldığımız tanrılarından ayn tutrnuştur Evrenı «>apan» Demıurgos, tanrı değıldır Platon'a gore. Demıurgos'u evrenı yaratan bır tanrı bıçımme donuıjturerek Platonla kesınlıkle ıl]şkı«=ı olmayan bır yorumla temellendırenler ortaçağın Hınstıyan metafızıkçılerıd'ır Hınstıvan metafızıkçıler Platon' un evrenın belırlı bır taslağa gore vapüdığı konusundakl lâık gorusunu alıp bununla tektanrının varlığını kanıtlamaya çalıştılar. lâık bır yaratıhş felsefesınden kiranlık bır metafızık çıkardılar Bunlardan birı, Palev, bu çıkarmavı şoyle ozetledı • Nasıl kı saatın varhğıcdan bır saat vapıcısının varlığını çiKarıyorsak, evrenın varhğmdan da onu yaratan bırının var ığını çıkarırız Bu sov bır akıl vurutmemn vanlıshgı apaçıktır Bır kee bu, saatın vapılan bır nesne oldugunun onceden bılmmesı demektır. Ov=a evrenın belırlı bır taslağa gore yapılmış mı, voksa varstılmış mı olduğu onceden bıhnmedığı ıçınrfır kı, Platon bunu Demıurgos la açıklama\ 4 yeğlemıstır Hınstıyan metafızıkçıler, evrenın bır zanaatçı tarafından vapılmış olmasını yakışık almaz buldukları ıçın olacak, Platon'un guzelım Demıurgos'unun venne tanrnı kojuvermışlpr. ıveceğım, Platon'un tektanncılıkla bır alışverışi yoktu, Atına kentdevletının geleneklerıne karşı gızlıden gizlıye tektanrıcıhk guden bır dın sapkını değıldı Öyle olsa Demıurgos'a gucu her şeve yeten bır tanrılık bağışlamava çalışan goruşlere kesınlıkle karşı durmaz, onu bır zanaatçı gıbı gostermekte dırenmezdı (3) Tam tersıne, Platon'un Demıurgos'u tasarlarken Atına kentdevletının resmı kultlerınden bırını ornek aldıgını sovleveceâım Platon'un zanaatçısı Atına kenttîevletı tannları ıçınde en çok c'emırcıtanrı Hephaıstos'a yakındır Hephaıstos jn riısmda Atına tanrılarından hiçblrl, tanrılığının geçerh olduğu alan ul"erın, tektanrıcı dlnlerın egemen oltfusu toplumlarda vavaş javaş ortadan sıhnmelerı lâık bır dunva goruşune sahıp olmalarının sonucudur. Nıtekım Anadoluda da durum ou doğrultuda gelısnus ve tslâmlığa dav anan teokratık yapısı ıle Osmanlı düzenı Ahı' lıŞm gelısmesıne olanak vermemıştır Ankara' nm Osmanlılann ehne geçmesınden sonra artık Ahılenn gorulmemeve baslaması bundan dolavıdır Osroanlılar. Anadoluda sıvasal bak'mdan guçlu bır eeemerlık kurdııktan «onra Ahılık'ı «herhanjrı bir esnaf teskılâtı haiınde bırakmıs» lar •'6), bovlece bu lâık dunya gorusunun geiısıresını onlemısİTOir rulık Iturumunıın Turk toplumunun «O«manlılaştınlması» sürecı ıçınde sılınıp yok olması, bır bakıma olağan sayılmalıdır Os manlılık, kultur kavnaklar nı tektanrıcı ıslâm değerlennden alan bır devlet nıtelıgı ıle Osman lı'ık oncesı toplumların lâık geleneklerıvle, ka çınılmaz olarak. çanşmak durumunda kalmış tır Bu laık geleneğı sürduren kurum'.arla (bu arada AhılıMe) açıkça bır kultur çatısmasına gıren Osmanlılığın, eğemen kultur değerlerırı sımgelecîığı açıktır Bu da «kiıltür \abancılasması» nın kökenını, Osmanlılıktan kopmakta aramanın tarıh olçusunden tutarsızlığını be lırten sağlam bır kanıttır. Bu ulkelerde. duzene karşı çıkan sanatçıların durumu da ilginçtır. Bu sanatcılar zengın ve dengclı goruneo bınmsel drmokrası ulkelerınde, tıcari değerlerı» oranıııds .sanat cndustrısı.nın ilgisine kavuşurlar. Çok satılacagı bılinen bır roman, buvuk gışe gelirı sağlı>acağı tahmın edılen bir fılım va da ovun duzene karşı çıksa bılc «kapıtal>ın desteğinı bulabılır. Aj rıca, sistcmın keskınleştirdıgi ve uzun bir tarihsel çabanın hızlandırdıgi sımfsal bilınclenmc. bu ulkelerde gerek biçım ecrekse oz vonunden devTİmci eserlerb >avıbnasına vardımcı olur. Kısaca gelişmiş Batı ulke lerinde sanatçımn ckmeğı «knrtlar sofrasında»dır Zordur bu ekmeği bulmak Yol tuzaklarla doludur. Kma hiç olmazsa mutlak bır imkansızlık soz konusu değıldir. D A D (1) Behçet Necatıgıl • 100 Soruda Mitologva s. 18 • «Hades kelımesı klâsık çağda valn;? veraltı hakımının adı olarak kullamlmış, veraltı ulkesı anlamında kullanılmamıştı » (2) F M Comford • Greek Natural Phılosophv and Modern Scıence, The Unurıtten Phılosophy S 86 (3) J. E Raven • Plato's Thought in the Ma kınş Ch 13 s 241 (4) A Golpınarlı • Islâm ve Turk îllennıie Fı tuvvet Teskılâtı ve Kavnakları tk Fs Mpcm S 88 fii (5) A g e . s 90 (6) Fuad Kopruhı furk EüebOdlındd ilk Mu tasavvıflar, s 184 cvrirn .vapmış ulkelerde sanatçı topluınun desteğıne kavusmuştur. Insanca jajamanın en ılkel sorunlarıvla ugTaşmak zorunda değildir Sorunlan daha çok ıdeolojik, daha çok duşunseldir. Az gelişmiş bir ulke olan Turkıvede ıse endustrinin ve kapıtalist surecin başıbozukluğuna paralel bır bıcımde sanatçımn durumu tek sozcukle' «içler acısı» dır. Ekonomık durumdan bahsedıvorum Duzeıı ve bu duzenden vararlananlar gozunde sanatçı tehlıkelı, ne ıduğu bclirsiz. topluma coğu kez zararİL koku dışarda. gereksız işlerle uğTaşan ja da gızli amaçlar guden bir varatıktır. Hapse girmemişse. eserleri jasaklanmanıışsa lıenuz kulp'un takılamadığındandır. Yoksa vardır mutlaka bir •suc»u Devletin desteklemeshle değıl, kosteklemesi ile karşı karşıvadır. Bilinclenen kıtle ulkenın eğıtım durumuna uvgun bir bicimde he nuz guclu bir destek olmaktan uzaktır Yığınlara ulaaıı sozıım ona sanat urunleri ıse butun sanat dcğcrlerinden yoksun. çalma cırptna. bajafı. vozlaştırıcı ve uvutucudur Duzen. bu eserlerin uretıcılerine zaten sanatçı gozuvle hakmaz. bir değer vermez. sadece eğlendirici sovtarılar olarak bahşışlcrini verir. Bu duvarı aşabilmiş hirkac sanatçı ıle bu duvarda gedık açmava cabalıvan bazi kurum ve >aym organları şhndılik genel kuralı bormamaktadır Sonuc olarak sanatçı, va ddun veımeve, ja ikincı is'e va da >oksulluğa mahkumdıa. Lç cıkış yolunun da gerçck sanat eserlerinin yaratılmasında ne denlı kısıtlajîcı torpulevici ve vozlaştırıcı olduğu apaçık ortada Bu rıkmazdan kurtuluşun ise, ulkenin can alıcı sorunlan i | e ne derin ve dolaysız ilintileri olduğunu bıiivoruz. S nruna bovle hir perspeklıf içındeıt hakıldığinda za man zaman duzenlenen iyi nivetlı vanşmaların \e odnIlendi'Tnclerin çcrcek bır care olınadığı hemen ^orııluvor Bu odul vp varısmalan kııçumsemek doçru olmar plhette Ama hazı vazar.ir ^ıbı «Iştf souunda bizde de sanatçı) ı destekliyecek gırışımlere ka
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear