28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA: ÎKİ Cumhurîyet 17 Mavıs 1970 Tarihten YARENLIK Ellf NACİ o Sarı SelHn obtefeım Süleymandan iontahU. pkf i b l k 8 t ü MTd» Almso împaratoru tkicd VUhclm îrtmnbul'a gelmiş ve tkinci Abdülhamld'e mlsafir olmuştur. lznparator gelirken beraberinde Abdülhamld'e hediye olarak Almanya'da yeni lcadedilmlş, modern blr mavzer (etirmlı. Şaşılacak şey, nasıl olmu»sa olmus, Padiıah haflyeleri martfetiyl», gizli ajanlan dcliletiyl* bu tüfengin hab«tini almif. Zat«n »on dterece rchimli olan Abdülhamid mabeynci •• taray feaftertHlmam Munir Pagayı împaratora yollayarak bu tüfengi nerak «ttiğini r« kendisln» (Boderilmetinl riea ttmis. Imparator, Paçaya tüfengi kendi •liyle teslim edeceğlni ve nanl kullanacagını bizzat gösUrmek atfim T» Almanya iatedlginl löylemia, lilthı T«rUe Pranmemis. Munir Pa;a birkac kela aranndaki re iki hükümdar arasında gelharpt* Şarlmia gitmiş, Imparator rernuken, Birinci mtkte ısrar ettikten baska, önFramuva'yı mağ.up «tmis, ceden kararlaştırılmış kabul iaatinin geçmek uzere bulunFraruuva'nın anneti d« Kanunl duğunu ileri «ürerek «ilahı da Etaltan Süleyman'a bir mektup koltuğu altına aldığı gibi Abyazarak oğlu lçln yardım rica dülhamidin huzuruna çıkıver•tmisti. Bu yüzden Şarlken 11» mis. Bir hayli göruştükten sonKanunt'nin aran «eker renktl. ra sıra lilâha gelmij, bunu kı"Topkapı Sarayında bütün devhfından çıkarmak flzert lken let elçilerinin kabul edildiği bir Imparator'a : tcrende kasten Alman Elçisin» ımanlı ta Zahmet bnynrmayınıı, ben rihi biz* eturaeak yer gösterllmemiştl. •onra tetklk ederim» demişse çok çeşitU Elçi hiç tınmadan böyle resmt de Vilhelm kararlı olduğu için maceraiar anhiç aldırmadan silahı çıkarm.ş, kabullerde giyilen pelerlnlni latır. Bunlar renkten renge giren ve korkuarasında ibret katlayıp yere koyarak üzerin» lar içinde tltreyen Padişahın ahnacaklara, »anata verilen decturmu». Meraıim bittiktea telâşına aldırıs biîe etmeden ğer hakkında güzel örnekler» •onra huzurdan çıkarlark«n E!kullam* tarzım anlatmıa. de raslarız. Meselâ Sultan Meçi pelerininl almadan yürümü|. cıt devrine ait Hazinei hassa Sonradan öğrenüdiğine göre d'efterinden acayip ifadesiyle Teşrifatçılardan birl pelerlnin Padişaha verüen jurnallerde çu satırları alıyonım : şöyle bir haber varmış: «împayerde kaldığını hatırlattığı za«RebiOlahır, 1267 rator, Almanya'dan yanında bir naan Elçi ıu «özleri tfiyleml; : gilâh getirmij, yeni Icat edilA y r a p a aazenderAnından Temsfl ettiÇim devlet tamiş, ses vermrz, duman çıkarŞtran» nâm kirasenin bâkipâyi bası, oturduğn yeri «ırtlayıp maı bir tüfenkmiş bu. Ve Kayhümayuna bazreti cihandârlye zer YVllhelm bnnnnla AbdülhataşıyamM. takdira etmif oldnğn notadan mld'l vuracakmıa!» dolayı merkume ihsanı hiimaKanunl bunu duyduğu taman yuna eenabı mülükâne bnyuruBu hik&ye, bir vakltler AlIlçinin hareketini pek be*enlan bir adet yüzüğün icap eden man ordusunda «üvari zabiti ozniş ve her zaman bir hükümbabası olmak flzere ba emri larak çahşmıs, emekli Tütngedarın böyle adamlara «ahip olirâde! tenlyel şahane bilitâ neral Halil Paşa'ya bizzat Wılmasraf kaydoinnan ber mncibl mssımn büyük bir mazhariyet helm tarafından anlatılmı? bir ilmfl haber, 5,600 hâUradır. olduğunu tekrarlamıştır. I Bir ekinin zakâsı M tkinci Sellm, k»f»yı çekinc* •mretmlş : Şfhlr fenlik yspsın, toplar atılsın, Halk yiyip içip ıcvk etsin Ferman gellnee devlet »damlannın kaşlan eıtılmı». Sokullu Mehmet Paf« : «Olar mn bSyle *eyT lıltm dinl içklyl şer'an haram etmlş. Ba emir bir h*ltfe için hle d* ho? karçılsnmaı> diye itiraz «decek olmuş. Ama Feridun b*y dayatıp Padişahın düeğini müdafaa etmla, tarihçl Selânikll Mortafa Efendi de orada imis. Birlik olup nihayei SokuUu'yu kandınnaya muraffak olmuşlar. D«rh«l ll&n «Blmis, münadile» bagırtılmış, »svinçU ferman bfitün »ehre yayılmış. lıtanbul halkı ellerlnde renk r«nk fecerlerle »okaklarda kahkahalar atarak dolasmağa, fülöp ornannya başlamıs. Kimseya fenalıfı dokunmayan rumujak, lpek gîbi kalpll Padi?«h tekiz aenelik taltanatında kim«eyi lncitmemiştir. Ama günfln birinde Topkapı Sarayında, bugün Hazine dalre•inin yanmdakt hamamdı yine çakırkeyf lken ayağı kayarak mermerlerin flzerina düyüp Clmflftflr. a«t yanmdı. Ç gocuk, •okağm y kl l^çüerU IOM blr *üz* konnştuktan aonra ytlrOdu, * « • >• gln, ümltsia gîbiydl. Sagdald i$ yerinln kapıaı önUnds oturan, güneşlonon, çar kalaşan Işçüero doğru y»va» yavaş yaklaştı. En çok füa«a, ?»talaşan, lşçilerin aı«Hncl» en yaşlılan olan, h«rkealn «Usta> dedlfi mavi tulumlu adamıa karşısmda durdu. Usta'nın kahkahalarla sözleTini bitlrmealnl bekledl: Amcaatım nfci blr yerdraı m ? dedi. Usta, yeni gülmeler» hasrlaaaa aözlerlni kestt. Kırıa fcın» ytiründekl yranuşacak giagUer Mr anda •trtleştl. Çocng» baktı: Tok. toul, yt* «oentam. ÎM rfln Snoe g*l»eydin yat BUseydün, dedl goeok, n•mtsuz. S Ekmek peşinde Yazan lu adam, egzı dolu dolu. Bir ycrlerde olacaktı ama.. Usta be bir kere de patrona aorsana, belki çırak alır, dedi, yanındakl işçl. Dudaklannda hâlâ yanm yanm gülücükler kalmıştı. lşler sıkı bu günlerde. Belki çırak alır™ O sırada kapı önüne çıkan orta yaşlı, temız giyimli ad&mı gösteriyordu. Patron, bu kflçflk İ8 anyor. Bir konuşşann, dedi usta. Patron, çıkıp gidecekken merdlven basamaklannda durdu, çocuktan ve lşçilerden yaaa baktı. Git konns, d»dt usta, gocuğa, badi. Çocuk, güneslenen adamm ya deâi usta. Ne tsttyomuıat dedl karaı bttnm k&pjsma otunrraa çay î? lsttyormn». Btldl|in bir yerlerden çırak isteyea rar nuî dly» sordu, ıısta, 1 ? nerede? dedl karçıdakl iççi, çsvmdan kocaman blr yuâum eidı. Boytasm ha! Boyta ohnak fena, dedi usta, sustu, sigara yaktı, oldufu yerden dogruldu, baska arkadaşlara soralım, diye gözleriyle çevreyl Braştırdı. B«lki onlann bilditi blr yerde Isçi arayan vardır. Sana bir U bnlaiım. Çoktanberl ml boçta•ın? Blr aydır. d*dl çocuk, IUQta glbi başuu OnUna eğdi. Hı.. Ne Iş olaa ympmrnn, dedi çocuk. Usta, çocuga baktı: çocugun yanm koilu, temiz ama eski gömleğinden, uzurk,olduğu halde çocuk, boy atınca ayak bilekleri dışarda kalan pantolonuna ve ensesinden taşan saçlanyla cin gibi gözlerlne, kepçe kulaklanna kadar biranda her yanına baktı. Demek hrr iş yaparsm ha! Yapanm, dedi çocuk. Usta: Bildiginiz bir yerde işçl arayan var mı? diye bağırdı usta, karşıkl hanm açık kapısı önünde, ayakta, ekmeğin içine seyyar köfteciye koydurdugu köfteleri yiyen orta yaçü, tulumlu adama. Valla bilmem, dedl tulum Bir yü kadar. Arttı mı paranT Hayır. Hakka ÖZKAN Patron sanki bu cerabı bekUyordu, güldü: Artmaz, dedl, arttırmazlar. urnutla patrona baktı: Matbaalarda çalıştım, Ma Söx vennişlerdi ama değil ml? Evet, dedi çocuk. ktnisttim, dedi. Patron güneslenen işçilerden .Mürettiplikien anlar mısın? Anlannı. Makine dairesin yana baktı, anlamh an'.amlı güde işler hafifleyince patron be ltimsedl. Sonra içenye bagırarak birinl çağırdı. tçerden geni mürettiphaneye ya da oüt len çocuk, kapı önünde duran kısmına verirdi. çocugun yaşıtıydı ama tistü ba Niçin çürtuı oradanT Ha, şı boyakydı, eli yuzü kir pas neden çıktın? içindeydi. Patron, az önce lş Helâda nyudum. isteyen çocukla olan konuşma Helâda nu nyudunî lan tekrarlattı, lçerden gelen Gece gündüa çahşıyordom. çırak çocugun bilmeslni istediği îş sıkıydı. Eve bile gitmiyordum. anlasıyordu. tçerden çagırdığı Işin mutlâka bitmesi gerekll di çocuk dinliyordu merak dolu ba yordu patron. kışla iş isteyen çocuğa takılı Eee! dedi, patron, merakla. olarak. Aldığın parayı Mme Teri Söylesene. yorsun? diye sordu is isteyen Helâda uyunrasnm, dedl Biyoğrafi 1928 yüında dogdu. öğrentaıl Szeldir. Yülardan beri basın teknisyenl olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yazdı. Eserleri: «Kuşlar Gibi», «Kıvılcun», «Bakışlann», «Unutulmayan», «Kırmızı Kırlangıç» »dlı hikiye kitaplandır «Yokuştakiler», «Umutsuılar», «Döniiş», «Kandilli Güzel Mahallesi», «Adamak» adü romanları ve «Tmlgiller» adta blr piyesi vardır. Patron, içerden çağırdıgı çır» Gördün mü? dedi. Bir de be nim verdiğim parayı beğenmiyor sun. Sabahlan geç peUyorsun. Bir daha yapma. Bak ben insaflı, merhametll adamım. Başkası olsa sizin yaptıgınızı yaptı mı kovar. G8rüyorsunya baska patronlan... Çocuk ne olacak diye dinUyordu. Anladım, dedl çırak. Hadl yallah işbaşına. Çocuk. lçeriye, işlnin başın» dondü. Patron lş isteyen çocuğa baktı: Şimdi boş yerimiz yok a. ma sen birkac gün sonra bir uğra, dedi. Çocuk, sesini çıkarmadı. Çekilıp giderken, güneslenen işçilerden az önceki konuşmayı dınlıyen biri çocuğu çağırdı. Bir kâgıda birşeyler yazdı, kâğıdı çocugun elıne tutuşturdu. Bu adrese git, dedi Benden selâm söyle. Onlann saliba bir işçiye ihtiyaçları var. Hemen git. Çocuk, teşekkür etti. Güneş'ln girmediği beton iş yerlerinin arasındakı loş sokaklardan birlne doğru yurüdü, gitti. Strauss'un yiizüğü O (Resim: A. ARAD) nına gelirken ne kadar çeklngense, patronun yanına da aynı iklrcLklıkle sokuldu. Patron, çocugu tepeden tırnaga suzdü. Işe yarayıp yaramadığını anlamaya çalışıyor olacaktı. Gözü tutmuş olmalı ki: Daha Snce nereierde çalıştan? dedl. Çocuk, dn glbi gözlerle ve çocuk, söyledim ya size. Onun İçin çıkardılar ha! dedi patron. Onun için ama hetnen çıkarmadılar. Iş bitti, j»eni çırak bulunca çıkardılar. Kac para alıyordun orda? Haftada yirmibes lira. Sonra artacaktı. Ne kadar çalıştın oradaT çocuğa, patron. Eve. Nerede oturuyorsnn? TaşlıtaTİada. Peki orası oldukça uzak. Nasıl Kidip geliyorsun? Hava iyi olduğu zamanlar yiirüjorum, yağmurln falân olduğu zamanlar otobüse biniyorum. '1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 13 14 15 16 17 18 19 20 inembargo genç ve ünlü bir avukattı. îspanyol asıllı olduğunu yalnız isminden değıl, saçlarının koyu tiyahı ile kıskançlığının zeytuni yeşillnden da anlamak kabildi. Karısı Monique Fransızdı. Her mevsim, başına yeni şekil veriyor, modayı da vücudunun bütün kusursuzluğu ile meydana çıkaran modeller açısından takip etmesini gayet iyi bilıyordu. Avukat, kansına asıktı. Asık olduğu için de onu fena halde kıskamyordu. Vahşi bir kıskançhktı bu... Fakat, medeniyetle vahset arasında bir türlü orantı kurmağa muvaffak olamadığı için, sabahlan evden çıkarken kapıya bir asma kilit takmağa luzum görmuyor, tatsız surprizlere karsı sadece bır takım tedbırler almakla yetiniyordu. Genç kachn, gideceği yerlerin neresi olduğunu bir gun öncesinden soylemek zorundaydı daıma. Glttiği yerin telefonlu olması da şarttı. Elindekl listeye gore avukat, günün belirli saatierinde bu belirli yerleri telefonla arayıp kansının Orada olup olmadığmı kolayca kontrol edebiliyordu. Monique yenl bir elbise mi yaptırmıştı?.. Sinembargo tepeden tırnağa sual işareti keslliyordu derhal: «Kimin taoşvna gitmek için acaba?..» Genç kadın artık öğrenmi?ti. Kocasına hiçbir teklifte bulunmuyor, opera, tiyatro, »inema, kokteyl parti, balo ve benzeri yerler konu^undaki teşebbüsü ona bırakıyordu. Karar kocasına aitti, tarafsızlık da kendisine. Sinembargo gitmek istemiyor muydu?.. Hay hay... Vaz mı mı geçmişti?.. îsabet... Bir gün once geç yatmışlardı... Fena halde uykusuzdular zaten... Avukata göre kadınlar, ruh durumu ve eğılimler bakımından bir avuç baruttan farksızdılar. Miniminl bir tesaduf, kuvvetti bir bakış, kemikli bir çene, etkili bir ses, hınzır bir kıvılcıra gibi bu barutu her an ateşleyebilir, her an infiiâk ettirebılirdi. Onun bütün korkusu bu kıvılcımdı işte... S EVET.., NE DİYORDUK? Hece Bulmacası A A A A BE BEL BÎR DA DAM DIR Dt E EN GA HA t l İ D KA r A C KI KIB Kî LA LA LAD LAK LAY LIK MAK MAK MAN MEN Ml NA NA NE NİB Pİ BA RAL SA St TAN U VE YE. Yukarda gördüğünUz dagınA heceleri, aşafıdaki sonınlann karşüığı olarak bir kerede kui larup numaralı çizgilere yazınız. Meydana gelecek kelimelerin sıra ile jiıkardan aşağıya tKİNCt ve BEŞtN'Ct harflerini okuduğunuzda Goethe'nin, «Tehlike li kadının hançisl olduğu» sonı suna karşıhk «Kadının tehlikeUsl ne istediğini bilen... dıye baş layan bir sözünUn geri kısmını bulacaksınız. 1 1leri gelenler, büyükler. 2 Yıkılmaya yüz tutrauş yapı. 3 Eski okullardan. 4 Avrupada hükümdar. 5 Boy pos. 6 Ek. 7 " Bir maden. 8 Gelenek. 9 Arap yarımadasında bir devlet. 10 Fasulye yemeklerinden. 11 Parazit. 12 Mahçup etmek. 13 Reverans mânâsma. 14 Jimnastık. 15 Dofum yılı. 16 Beylik. dayılık. 17 Âsap. 18 Valde. 1 2 3 4 5 6 SOLDAN SAĞA: 1 Edebiyaümızın yenile?me çağında Abdülhak Hamit, R. Zade Ekrem"» batı edebiyaüna yönelmiî, «Sergüreşt» romanını yazmıs, kaçüğı Paris'ten 1908 tnkı'.âbı ile yurda dönene kadar isübdata karsı kalem kullanmiî bir devlet adamı ve edibimiz. Kimyada helyum. 2 Bir meyva; Yapraklan sebze olan bir bitki; Arap Yanmadası guneyinde bir liman; Sesin «n aîçaktan olanı. 3 Yakuta benzer taj; Yuvarlak değirmi yuz; Joseph Jerome ce ön adı ve gezegenler sistemine dair teorileri ile bir Fransız astronomi bilgini; Kimyada germanyum. 4 Habeşistan'ın bir eyaleti; Anton van ön adı ve portreleri, tarihî, dinî tablolan ile Rubens'ın talebesi Hollandaİ! ressam: Adıyaman'da ilçe. 5 Kanun; însanda yapıhş özelliği; Büvnjk bir Lâun şairi. 6 Kimyada samaryum; Çahşma; 16. asırda portreleri, yenilik dolu renk ve çahşmalarile Hollandalı bir reı sam (Frans.i 7 S*rbest bırakmak; TERSÎ tadı hoş; Amerika iç sava?larında güneyli komutan; TERSİ akciğer. 8 Kimyada neon; TERSt bir nota; Asyada bir devlet; Jules ön adlı romanlariyle ünlü bir Fransız yazarı. Kimyada sodyum. 9 Ister istemez; îtalya'da nehir; Kimyada çinko. 10 TERSÎ bir hayvan sesi; TERSÎ bir ırk; TERSÎ Çanakkale'de ilçe; Airika'da bir göl; Daire hesaplannda değışmez sayı. 11 Romen parası; Kimyada klor; Yurdundan çok, Hindıstanda, Ekber Sah'tan itibar görmüş, Nefi'nin taklit ettiği tranlı şair; TERSİ vilâyet; Asya'da bir gol. 12 Bir kelimenin nerden gelip ne olduğunu inceleyen ılim dalı; Rene ön adı ile modern füozofinın öncüsü matematikçi ve filozof. 13 Suçlu; TERSÎ direnç kanunu ile ünlü Alman fizık bilgini; TERSÎ Kenya'nın başkenü. 14 Makamla oktuıan dinî nâzun; Manisa'da ilçe; Fazla sat; Bilin bakalım ŞAYET Andorra Cumhuriyeti, San Marino Cumhnriyetine savaj açsaydı biri saldınnın, diğeri de savunmanm dünya medenlyetini knrtarmak baknomdan sart olduğunu İleri sürecektl. KADINLAR bazı defa aşka öyle muhtaç, öyle muhtaçtırlar ki, işi, kocalarmı sevmeğe kadar bile vardınrlar. AŞIRI derecedekl slgara tirj'akilerl nasıl yenlslni esklsinden yakarsa, eldekinden bıkan âşık da yenisini bulmak için yine esklsinden faydalanacaktır. her köşe başına kocaman kocaman afişler asılmıştı. Monique bu harıkulâde fırsatı kocasına hatırlatmak cesaretini kendmde bulamadı. Teklif ondan gelsin istiyordu. Teklif gelmedi »ma, bir zarf geldi. îçinde İki koltuk bileti bir de küçük karton vardı. Kar tonun üzerine daktilo ile esrarengiz bir şeyler yazılmıştı. Sınembargo bunlan tekrar tek rar okudu.. Zarftan garip bır de koku taşıyordu. Lüks bir koku... Hem cfe erkeklerin sür duçü cinsten... Bu ne demekti boyle?... Hangi küstah yapmış olabilirdi bunu?.. Monique dıye kötü kötü düsündü Monique kimin gönderdiğini belki de biliyordnr. Hiçbir şey söylemeksizin zarfı sert bir hareketle kadına uzatmıştı. Karısı birdenbıre sevinçle ürperdi... Sonra yine bir denbire tereddütle somurttu. « Şunn yüksek sesle oknr mnsnn lütfen Moniqnej> « Dostlarınızdan biri Stokowski'nin konseri için size iki bilet takdim ediyor. Dostlarınızdan hangisi mi? Bilin bakalım.» Sınembargo'nun kaşlan çatılmıştı: « Kim bn herif?.^ « Ben bilmedikten sonra?..» « Bilmeğe rneebur moynm?..» « Ben mecbur mnyum?..» • Bn da cevap mı yani?..» « Zarf sana gelmiş... Beni llgilendirmez.» « Evet bana gelmiş ama senin gitmen için... Konser, monser hastası olduğnnu bilen birinin marifcti bu...» < Biletler İki oldufnna gSre senin gitmeni de istiyor her halde...» Erkek birdenbıre «usmuştu. Sadece bakıyor, aradtğı ip ucunu kansının göz bebeklerinde bulmağa çalışıyordu. « Bu konsere gitmiyornz» diye kaAn mırıldandı. « Hayır gidiyornz^ Salonda değilse bile antraktta sigara salonuna geçip suçluyu arıyacaktı. Mektupta, isme, imzaya benzer bir şey yoktu. Meç hul adam, kadını düşünmeğe, hayal kurmağa zorlamak için böyle yapmayı daha uygun bul muştu muhakkak. San'atkâr ve ınce ruhlu hergelenın blriydi şüphesiz... Alacağı olsundu hinoğlu hinin .. *** erlerine oturduklan vakit salon dolmak üzereydi. Sınembargo öne arkaya, sağa sola bakıyordu. Fakat aradığı şupheli suratı göremiyordu bir turlü. Programı okuyormuş, maestronun değneğini izllyormuş gibi yaparak yan gözle Monique* in hangi yöne baktığınt anlamağa çalışıyor, sonra suçustü yapmak çabası ile birden dönuyor, fakat yanıldığını anlıyarak tekrar maestronun değneğini takibe koyuluyordu. « Sıkıldınsa gidelim...» Bunu söyliyen Monique'tl... Sinembargo cevap vermeksizin, ayak ayak üstüne atarak oturd\ığu koltuğa biraz daha gömüi dü. Vec/ze/er TERSÎ yapı yıkuıun. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 , Yıldınm Beyazıd'ııı imamı ve Emir Sultan'ın müridi, Mev lid'in sahıbi, ünlü şairimiz. 2 Denizcilikte bir geminin başka bir gemiye veya sahile açık geçmesi; Tarihte, beslediği sıpahılerle savaşa katılacak yerlere verilen vergili arazi. 3 Yapraklan uğuşturulunca lımon kokusu veren bitki; Denizcilikte küreklerin tokacına basarak havada tutma tâbiri. 4 îpucu; Giuseppe on adı ile 18. asırda buyuk bxr Italyan viyolonist teorist ve besteci (140 keman konçertosu, 150 piyano konçertosu...); Ay. 5 Sanat; Telsiz telefon ve telgrafın mucidi îtalyan fizik bilgini. 6 îsaac ön adı Ue îspanyol halk mü ziği etkisinde değerli besteler vermiş piyano virtüozu besteci (îberia, Catalonia, Îspanyol «üitl.); Buyiık bir ressamııruz. 7 Kadınlann omuz örtüsü; Tanıdık, bildik; TERSÎ yankı.. 8 Bir gölümüz: TERSÎ ön adı Benlto olup Fransızlann Meksika'da devlet kurup Maxımilyen'i getirmelerine karşı savaşarak tekrar reisicumhur olmuş vatanperver. 9 TERSÎ bir hayvan; TERSİ Güney Amerıka'da devlet; Jacop, Wılhe!m adlı iki profesör masalcı kardeş'.n ünlu soyadlan. 10 îsrnı; Hekim rumuzu; Hoş, güzel, sevimli; Kimyada helyum. Bulmacaların çözümü bugünkü CUMHURİYET'te 11 Balıklann geçit yerine ağlarla kurulu büyük sâbit tuzak; ' Freud'e gore zevk almayı amaç edinmiş çeşıtli, yaygın içgüdülerin hepsi anlamına bir deyım. 12 TERSÎ kimyada kalsiyum. 13 Adı ile andan çocuk felci aşı smı bulan Amerikalı doktor (Jones); Bir gezegen. 14 Öderae; Paul ön adı ve histen çok f;kir yüklü «iirleriyle sembolist bir Fransız şairi; Bir içki. 15 Tarihte Selçuklulara bağlı Musul Atabeyleri de deniîen Haçlılar'a karjı başarıh savaşlariyle bir Türk hanedanı; TERSÎ çocuk. 16 Danünarkalı büyük masalcı yazar CHans Christiani; Bir hastalık. 17 Fizıkte bir iş birimi; Cefa; TERSİ geri taraf anlamına. İS Batı Afrika'da müslüman bir devlet; TERSİ Abnanya'da bir liman şehri. 19 Sistpminde mantık'a onem vermiş bir Alman filozof CFriedrich); Ayı evi; Güney Kore'de bir şehir. 20 însan elmden çıkma değerli jey; Kalem imaltnde geçen bir maden; Kimyada neon. Y 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 •raı Z KartV'Zf! Bulmacası KANİ ATCI CUIAYET BÜLHACASI KAflTİL KİM? kabırun önünde durmak zorunda kaldı. Zira sırtında trençkot, kapalı şemsiyesi ile otların arasmda yatan Mşi, Sami'den başkası değildi. Çömeldl. tnceleii. Bir boğuşma sonunda boguldugunu anladı. Camı kınlmış ve durmuş saati 7.00 yi gösteriyordu. Üzertnde mer.dilden başka bir şey çıkmadı. Köşke döndü. Kapıda kendisini bekliyen uşağa Saml'nin odasmdaki kasanın anahtannı sordu. Kasanın ayni zamanda bekçıüğiru yapan uşak: «Dün gece benden çeri aldı. Ama isterseniz kıralrm. Bir şey ml oldu? Olduysa Sami Bey çok üzülecektir» dedi. Şef, içeride misafirlere, geceden beri bır şey dujııp duymadıklarını sordu. Adil Bey, yattığı odanm altmdaki köpeğin havlamasiyle sabahleyin uyandığını, dışarı baktığım, tam o sırada garajm duvanndan ön tarafa geçmekte olan iki ayak gördüğıınü, Saml'yi tahmin ettiğinl söyledi. Cemil ise yanındaki odada yatan Sami'nin horlamasıyle geçen gecenin sabahında, sigarasına kibrit aramak İçin merdıven başına kadar geldiğinde, uşağı kapı ağzmda birisiyle konuşurken gördüğünü belirtti. Şef, dışan çıkıp arka bahçeye açılan kapıya baktı. Anahtan kihde dışarıdan sokulu duruyordu. Oradan garaja geçti. fçeride bır çıft çamurlu lâstik çizme gözüne çarptı. Uşağa seslendi: «Bak bakalıtn! tyi bildiçin yer burası Neler eksik?» dedi. Uşak, bakmdı ve: «Garajın iş önlüğü yok! Fazladan bir de şemsiye olacaktı. O da yok! Halbuki Sami Beyin sabahleyin çıkarken gemsiyesl de vardı. Ona garajdaki çizmeleri giyseniz demiştimj Şef, lçeride misaflrleri gozucuyla süzdil ve lçlerinden iri yapılı olana ^Önerek: «Pantaltnnmnım kmnası bnrnfinas clnsten paliba» dedl... Kime? Niçln? Yukarda kartvizitıni gördügünüz Bay, üzennden zaman geçmesine rağmen değerinden kay betmiyen şeylerin dilinden anlayan bir mesleğin mensubudur. Mesleğin ne olduğu kartviziti teşkil eden harflerın arasm engln antlkacı Sami, o gec« şehir dışındalu Köşküne mes;esdaşlannı yemeğe dâvet etmlştl. Böylece, onlara en son elde ettiği nadida yüzüğün iri ehnasını ve yeni kolekslyonunu da gösterecekti. Sami, yakm dostlanndan saydığı Şefi de dâvet etmişti. Akşama doğru başlıyan yağmur geceye doğru şiddetlenrruştı. O havada ve o saatte şehre ddnmelerl zorlaşan misafirlere Sami, gece burada kalmalanru teklif etmişti. Evli olanlar da evlerlne telefon etmişlerdi. Sonra, bekâr adamın senelerdir yanında olan emektar uşağı ve sırdaşı, misafirlere odalannı gösterdi. Hepsi yatmaya çekildiler. BahçedeM köpeğin havlamasiyle sabah saat 6.30 da uyanan Şef, aşağıya inip mutfakta hazırlık yapan uşaktan sıcak EU istedi. Yagmur hâlâ yağıyordu. 7.00 de banyoya geçti. Traş oldu 15 dakika sonra dışan çıktığında, koridordan banyoya gelcn Bekir'i gördü. Selâmlaştılar. Şef, odasma girdi. 7 3 a kadar JO günlük jşlerini plânladı. Dışanda yağmur dinmiş, bulutlar dagılmıştı. Aşağıya salona indi. Böyle havalarda romatizmaları tepen yaşlı Adil Bey, bastonuna dayanarak ve yüksek sesle konuşarak ağır işiten Cernü'ın karşısındaki koltuğa çökmekteydi Birazdan Bekır de inmişti aşağıya. Ama Sami hâlâ yoktu. Oradan buradan konuşurken Sarr.i'nin yokluğu da uzamıştı. Şef, dışanda uşağa, efendisini sordu. Uşak: «Hepinizin de bildiği gibi mutad sabah ıçezintisine çıktı» dedi. Şef, uşaktan gezinti yolunu öğrenip bahçeye geçtl. Beton yoldan yürüyilp, kllitslz kapısı köşk yoluna açılan garajm önüne geldi. Durduğu yerden garaj, gerlde kalan kbşkün görünüşünU engellemekteydl Hemen önünden aşağıya uzanan patlkadan Inrlara dogru lndl. On daMkalık bir yürüyuşten sonra blr aSacm dlblnde, çamursuz tabanlan patlkaya dör.Uk blr çift G *** azeteler, Stokowski'nln tek konserini ilân ediyordu. Program neşredilmiş, Otomobllîe donerlerken avukat tek kelime konuşmadı. Etrafmın hayaletlerle dolu olduğu muhakkaktı. Anahtarı kilide soktu, çevırdi, kapıyı açtı, elektriği yaktı, hayretle durakladı. Evın içi karmakarışıktı. Yerde kâğıtlar, boş kutular ve cam kırıkları vardı. Büfedeki altın kupalann, gümüş takımların yeri boştu. Kansının bütün mücevherleri yok olmuştu. Ça lışma odasmdaki küçuk kasayı da kırmıstılar Polıse haber vermek için telefona koştu. Ahizeye dayall duran küçük bir karton parçası dikkatini çekmiştı Daktilo ile yazılmış cümleyı nknrin«Ne yazılt bilemcdin"»» Ünlü avukat Sınembı • ka
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear