28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHÎFE DÖRT aynı sert tepkfleri gördüm Afrikalı olmak bir kompleks yaratmıştı t u kardeşlerimizde. > Belki bır zamanlar buna biz sa beb olmuştuk. Ama kölelik ga çen yüzyılda tarihe kansmış, Af rika çoktan Afrikalıların olmuş ve Afrikalıların da en az beyaz lar kadar sevilen sayüan, akıllı, zengin bir kültürleri ve tarihleri olan insanlar olduklan çoktan anlaşılnııştı. Siyah insan ar tık heryerde cEvet, ben Afrikalıyım» diye öğünmektedir şimdi. 8 IVTart "70 CUMHURÎYET TURKLEH F°P SIYAH 4FRIKA masından, Afrikalılıklan üzertade durulmasmdan rahatsız oluyorlardı. Bugün Türkiye'de hiç Zenci köyü var nudır, bilmem. Melıh Cevdet Anday Marmaris yakınla nnda bir Zenci köyü olduğunu duymuş, araştırmadım. Âbidln Dino da Toros'larda bir Zenci köyünün bulunduğunu işitmiş, onu da öğrenemedim. Bir zamanlar Bergamada, Manisa' da, Akhisar'da (2) ve Konya yakınlannda Zenci köyleri varmış. Bu köyler hâlâ duruyor mu, inceleyemedim. Bilenler be ni aydanlatırlarsa çok sevineceğim. Bugün gerçek olan birşey varsa o da Siyah Afrikalı kardeşlerimizin bütün ülkeye dağılıp kaynaştıklandır. ÜRKİYE'deki Zenciler Afrikadan ülkemize kendi dille riyle, inançlanyla, gelenekle riyle gelmişler ve bir süre bun TÜRKIYE'DE SIYAH AFRİKALILAR SMANLI împaratorluğu çağında Türklerin bazı Siyah Afrika ülkelerine gidip oralarda eğemenlikler kurduklarını gördük. Bunun yanı sıra, aynı dönem içinde onbinlerce Siyah Afrikalı da, cariye, halayık, bacı, lala, köle ve haremağası olarak Türkiye'ye gelmiş ve böylece burada «Zenci» veya yanlış olarak «Anp» dediğimiz dağinık bir Siyah Afrikalılar kitlesi ortaya çıkmıştır. Ülkemize yüzyıllar boyu renk vermlş olan bu insanların sayısı yıldan yıla azalmaktadır. Zenci erkekler genellikle hadım edildikleri için çogalamamışlar, kadınlar da çoğu zaman beyazlarla evlendikleri İçin çocuklarmm siyahlığı kuşaktan kuşağa kaybolmuştur. KAYNAKLAR ÜRKİYE'deki Siyah Afrikalıların gelenekleri üzerinde bilgüere bazı anılarda, romarüarda, folklor araşbrmalannda, eski Istanbul'un yaşantı sını anlatan kitaplarda rastlana bilir. Ama bunlar derlenmiş de ğildir (3). Eski belgeleri derleyıp Türkiye'deki Zenci folklor ve geleneklerini ortaya çıkarmak başhbaşına bir araştırma konusudur. Sermet Muhtar Alus'un bır ya zısında ve Reşat Nuri'nin bir romanında kullandıklan iki eski Zenci şarkısının metninı Paris'te Afrikalı dosUanma göster dim. Son derece ilgilendiler ve beni bu şarkılann dili ve bolgesi Üzerinde aydınlatrnaya çalıstüar. Türkiye'deki Siyah Afrikalıların yaşantısı her halde Avru pa ve Amerika'daki kölelerin yaşantısından çok farklı olmuş tur. Türkiye'de kölelere Batıda olduğu gibi kötü davranılmamış tır. Bazı küçümsemeler olmuştur ama. Zenciler hep sevilen, onurlu kişiler olarak yaşamışlardır. Belirli bir dönemde Osmanlı Imparatorlugunda beyaz köle de vardır, siyah köle de. Afrika'dan gelen köle siyah olduğu için ayn bir davramşla karşüaşmamıştır. Sonra kölelik beyaz için de kalkmıştır, siyah için de. Siyah Afrikalının Türkiye'deki yaşantısmı aydınlatmak ve bunu dısanya duyurmak her halde tarihimiz için yararlı ola caktır. Aynı dönemde Avrupa' da ve Amerika'da Zencilere cek tirilen işkencelerle Zencilerin bizdeki yaşantısı karşılaştınlacak olursa bizim onlar kadar yuzümüz kızarmaz her halde. Hadımhk ayn bir konudur. Bu, TUrklerin bulduğu birsey değil dir. Zencileri hiçbir zaman Türk ler hadım etmemişlerdir. Bunu aynca inceleyeceğiz. O Bugün Türkiye'de ne kadar siyah insan vardır, bilemeyiz. Nüfus sayımlannda bunu göste ren ölçüler yoktur. Türkiye'de hiçbir zaman ırk ayınmı gozetilmedigi için Siyah Afrikalüar Türklerle kaynaşımşlar, kendi din ve inançlaruu, dillerini ve geleneklerini unutmuşlardır. Eskiden zencilerin birarada yaşadıkları yerler de bugün ar tık dağılmıştır. Bir yazaruaız birkaç ay önce GUnaydın gazetesinde Adapazarında Fındıklı köyünde yaşayan Sudan asıllı zencilerle bir röportaj yapmıştı(l). Bir karikatürist ile bırlikte kalkıp bu köye gittik. Fmdıklı köyündeki zenciler köy nü fusunun onda biri bile değildi. Mübadelede Yunanistan'dan öte ki muhacirlerle birükte Türkiye'ye gelmiş olan bu siyah renk li vatandaslarımız kendilerıne karşı en ufak bir ayırım yapü T ları kendi aralarında uygulamışlardır. Bunlar bugün Afrikalı tarihçileri, antropolojlstleri yakından ilgilendıren bir konudur. Afrikalıların bize neler geürdiklerijıi araştırdıgımız zaman Afrika tilkelerinin o çağlardaki kültür ve gelenekleri, ta nhleri üzerinde bir takıın bilgilere varabilirız. Bugün son haremagalarından biri olan Sadi ağa'yı (Sadi Yaylımateş) Tuzladaki kahvesinde gidip buldum. Eskl yaşantısı üzerinde . tek kelime söylemsk istemedi. «Eskiyi unuttuk çoktan. Bugüne bakalım. Biz cahil insanIanz. Ne biliriz zaten..» demek le yetindi. Melih Cevdet de Sadi agayı konuşturmak için bır hayli uğrastı. Ne yaptıksa Sadi agaya tek kelime söyletemedik. Aynı evde büyüdüğümüz, yarı Afrika asıllı bir yakınımdan da I Siyah Afrikalı, Osmanlı öevrinin âzameti, h<rç görürlüğü içinde hürraet mevkllerinde ya«anıış, huzur duymuş. itibar görnıüştür. Peygamberin «bir müslümanı esın âzâd eden cehennem âzâdcn dan kurtulur» dediği rivayet clunur..» İşte Osmanlı Imparatorttgu çağında Türklerin kölelere re Siyah Afrika'dan gelme insor»ara karşı davramşlarına gereilikle bu insani egilimler pca vermiştir. (1) Gflnaydın, 10 Temmuz 19ta (2) Beyobs köyü? (3) Bu konuda en önemli inceleme Pertev N. Boratav'ın bir derglde çıkan yazısıdır: Les Noirs dans le Folklore Turc et le Folklore dcs Noirs de Turquide, Journal de U Societe des Africanistes. tome XVIII (1958). Aynca bak: Pertev N. Bora tav, The Negro in Turkisb Folklore, Journal of American Folklore, 1951, Alessio Bombacai, Pratiche kölelikten çok sevgi ve he Africane, Folklore (II. No 34, 1949, Napoli, sayt» 3II. (4) Îslâm Ansiklopedisi, Cilt I, 1950. Bak: Abid. YARIN BİZDE KÖLELİĞİN KALDIRILMASI Mcıllcoçoğlu Konuv,,.,„,: A Y H A N BAŞOĞLU j CEM SULTAN DEFINE TALİP APAVDIN 34 Dedin emme kim potürecek öğretmenî Nerede o para? (Elini salbadı) Boşver, mevlâsına kavuştu. öğretmen cevap veretr*iı. Gözlerl bir noktaya dikili kaldı. Muhtar pencereden bairtı, Defineyi nerede and.lar acaba? Bir şej buldular mı dersin, ha? Ne taraftan geliyorjîrdı? Şu bahçe duvarınını arkasından geçtüer Omuzlannda kazma kürek. uç kişi. Muhtar eğilip Kızıl tea>£nın eteklerıne doğru kırlara baktı. Tepenin ttijinda Ballıbaba tekkesi belli belirsiz görünü^'trtîu. Orada koca ağaçların dipleri gölgeliydi Şimdi anlarız onu. Bekçiyi yollar baktırırız. Acaba bir şey bulduüar mı? Keşke usulca yanaşıp dinleseydin b« öğretmen, bakalım ne konuşuyorlardı? Dedim ya korktum. kotü şeyl«r geldi aklıma. Herhalde bir cinayet ı$tediler de geceleyin kimse görmeden götürüp pcmdüler dedim. Define işi hiç akhma gelmeıft. Ararlar. Her sene kır heves gelir bu bizim köyün adamına. Şurıtn burayı kazar dururlar. Dün Modul Osmania Efe Seyit bir mezar bulmuşlar. tskelet çıknrş içinden. Para neyi çıkmamıs. Demek ona beveslendiler. Anlasıldı. Onlardı öykyse. Ama gece aramaları... Bir şey buldular mı acaba? Gene o Amerikalı kaçakçıya kaptrmasınlar? Bir daha köye sokauyacağım o gâvuru. Seyide de açıkça diyecem. «arkadaş hökümattan izin almadan kazı yapıaa's yok. Gider habar verırim.» Hem de versceğim valla. Bu köyün muhtarı olaraktan, heı t i r sey benden sorulur meselâ. öyle değil nr? Öyle. Sana haber vîir.lmesi gerekir. Sen de üst makamlara bildireceüsin. Kazı yapılırken başında görevli birisi bulımacak. Çıkan eserler çar çur olmayacak. Ktnnn böyle der. Böyle der emme geJ de anlat bu bizim deyyuslara. Gece gidiyorla: baksana, hınzır oğlu hınzırlar! Bekçi kapıyı vurdu. Gel, dedi öğretmen. Bekçi girdl. Yorulmuy.Ti. Yüzü burgundu. Gelmiyorlar muhtar, dedi. Hastaymış ikisi de, yatıyorlar. Osmasa vardım yatıyor, Seyide vardım o da yatıyrr. Muhtarla öğretmen btnnrlerine bakıştılar. Ne hastası? Sıtma cu tutmuş? Bilmem Kalkmadı :4isi de. Bir hasta daha olmam Uzım, dedi öğretmen. Üç klşiydiler. Bekçi bir şey anlamadı Ayak değiştirdi kapının yanında. Oturacak hfcr yer arandı. Git, dedi muhtar. G » » cfefine aramışlar. Nereyi kazmışlar. ne bulnr3«lar bak, öğren gel. Bekçinin yüzü karıştı. Ne tarafta aramısİ£:Yr Ne bileyim? Gece inıradan geçmiçler. Kızıl tepenin eteklerine filin bak. Belkı kazıp örttüler, belki öylece bıraktılar. Yenı kazılmif toprak belü olur. Bak işte... Bekçinin omuzları büsbütün düştü. Bir S*T söylemeden çıkıp gitti. Kafasuu sallıyor, ağzınrtt içinde homurdanıyordu. Öğretmen saatine baktı, Derse yirmi dakka var, dedi. Istersen bea iri çocuklardan göndereyim. Şu çevreye çabukça baksınlar. İyi olur. Bekçi akşama kadar gezer oralarda. Gene de bulamaz. Biraz sonra birkaç çocuk tepelere doğru kof» tular. 11 Yirik Habip sabah namazma kalkamamıjtl. Omuzları kolları ağrıdığı için uyku arasmda inli» yordu. Karısı kuşkulu kuşkulu baktı, Hu herif, dedi. Neyin var senin? Hasta mısın? He. Arkasını döndü. Çorba hazır, yemiyecen mi? , Yok. Bi az yiyiverseydin? Kız git başımdan diyorum! Kadın çekildi. Akşamdan beri bir şey «nlamamıştı. Ne oluyordu bu adama? Hiç adeti rtpğılken kendisini anasıgile yollamıştı. Gelir alırım demiş, almamıştı. Üç çocukla gece anasıgilde yatmıştı. Sabahleyin de yatakta hasta bulmuştu. Gün yükselmiş, hâlâ kalkmıyordu. Ne oluyorduT Neyi vardı? Soluk çiçekli yorgana bakü, yorgan Habibln nefes ahşına uymuş kalkıp kalkıp iniyordu Pek hastaya da benzemez, diye düşündü. Gene okudular mokudular herhalde. Onun için geç yatü. Belli zati lâmbanın gazı bitmiş. Camı da iyU* kararmış. Ne okudularsa... Gelin, dedi çocuklara. Oturun da çorban»zı için hadi. Bobanız hasta, gürültü etmeyin. Küçük kız daha uyu yordu Fadime ayaktayd^ Ne olmuş ana? diye fısıldadı. Hastaymış. Niye? Bilir miyim? Sus diyorum. Otur d» çorbaas iç. Kanşma her şeye. Uyuyan kızı kaldırdı. Sessizce sofraya dizfldiler. Koca ağaç kaşıklarla çorbayı içmeye başla» dılar. tkide bir dönüp dönüp babalanna bakıyorlardı. Yoksul bir evdi. Yere serili boz renkii kilim birkaç yerinden yamanmıştı. Toprak suvalı du« varlar kirliydi. Asiye kadın soluk çiçekli yorgana bakıyor düşünüyordu. «Gece bilinmedik bir iş mi yaptı yoksa bu adam? Gene hasta getirdiler de hastaya mı okudu? Bizim yanımızda niye okumadı da yalnız başına okudu? Yoksa kan mıydı gene? «Arkadaşlarla kuran okuyacağız» dedi. Kimdi arkadaşları? Akşam anamgil de meraklandılar Yoksa gizli tarikata mı girdi bu herif? Evde tarikal toplantısı mı yaptılar? Niye böyle ölü gibi yataı şimdi?» Yügm gözlerle bakıyordu. (Arkası *ar) ANSİKLOPEDİLER 6 DİŞİ BOND RANDE Encyclopedie köleli ğın Osmanlı împaratorlugu çagındakı durumu üzerinde yöyle demektedir: «Asya ülkelerinde köleler daha çok ev hizmetlerinde ve ha fif islerde kullamlnuşlardır. Si yasal rejim despotluk olduğun dan efendi ile kölenin şartları birbirine yakındır. tslâmlık, köleliği kendi yaratmanuştır. lslâmlıktan önce de kölelik vardır. Müslümanlar höleliği dah» iyiye götürmeye çalışmışlardır. Kur'an, insanlara kölelerine karşı iyi davranmayı emreder. Köleleri özçürlüte kavusturrr.ak sevabtır. Savaş esirleri ne Muhanutıed'in zamanında köle olarak kullar>ılınışlardır, ne de oııdan sonraki halifelerin zatnamnda, Haçu seferleri çağında müslümanlar A\rupahJa'la karşılaşınca savaş esirlerinin köle olarak kullaıiilmasını oniardan üğrendiler. Ba gelenekle r Osmanlı İmparatorluğu zamanında da devam etmi^j ve büyük leıio evinde hizmet eden kole leıe karşı hep iyi davranslmıştır. Osmanlıiarda köleler nüfusun çok ufak bir parçısıdır. S*raydaki köleier her zamau en yüksek görevlere ulaşabilmişler dir. Bazı görevler de yaiııız haremağalarına ayrılmıştır. Bunla rın başiarı cnemli ki.nie'erJi.J Büyük Fransız Ansiklopedısinin geçen yüzyılda verdiği bu bügi bizdeki köleliğin öteki ülkelerdekinden çok aynntüı olduğunu gbsteren önemli bir bel gedir. îslâm Ansiklopedisinde de kö lelik konusunda şu yazılar yer alıyor (4). «Kur'an «AUah'a ibadet ediniz ve kullarınıza daha iyi muamelede bulununuz» demektedir. Peygamber esirlere iyi mu amele edilmesi bususunda israr etmiş ve «esirlere yediğinizi ye diriniz, giydiğinizi giydiriniz ve onlara kudretleri fevkinde bir şeyi emretmeyini» diye buyurmuştur. Müslüman ülkelerde bu dusturlara tamamen veya ge niş ölçüde riayet olunmaktadır. TİFFANY JONES UANUSA eeçBEoJ S fsTEA^İŞ A M A , a VACDlB C 3 â ü © Ç DOCTOB MJG.TOI Deniz Kuvvetleri Komutanlığı GARTH Şeyir ve Hidrografi Dairesi Başkanligindan bildirümiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 14 SATIU BtLDtRt 9 Mart 1970 tarihinde 09.00 ile 17.00 saatleri arasında aşağıdaki noktalann birleştiği sahalar içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahaların 500 metreye kadar olan yukseklikleri can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir. BİRİNCI SAHA : MARMARA DENtZt ÇANAKKALE BOĞAZI GtRİŞİ 1 ınci nokta : E. 4878 No. lu Gelibolu fenerinden 042 derece ve 5.6 mil mesafede, enlemi 40 derece 29 dakikika kuzey, Boylamı 26 derece 46 dakika Dogu. 2 nci nokta : Enlemi 40 derece 26 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 46 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 40 derece 30 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 57 dakika Dogu l üncü nokta : Enlemi 40 derece 27 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 57 dakika Doğu. İKİNCt SAHA : EGE DENtZt ÇANAKKALE BOÖAZI GİRtŞt 1 inci nokta : Enlemi 40 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 12 dakika Doğu E. 4848 Kumkale reneri. 2 nci nokta : Enlemi 40 derece 00 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 39 derece 57 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika Doğu 4 üncü nokta : Enlemi 39 derece 57 dakika Kuzey Boylamı 26 derece 07 dakika Doğu. DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURTJLUR. (Basın: 11414/22i2>. Tekel Likör Fabrikası Müdürlüğünden Nakliye îlânı 1 Paşabahçe îçki Fabrikasından Fabrikamıza nakledilecek fıçılı ve bidonlu şarap ve ispirtolar ile bunlann bog kaplannm iadeleri işi pazarlık suretile yaptırılacaktır. 2 Takribi miktar % 25 azaür çoğalır 800 tondur. 3 Şartname her gün fabrikamızda görülecektir. 4 Muvakkat teminat 2400 liradır. 5 İsteklilerin 13/3/1970 Cuma günü saat 14 de Mecidiyeköyündeki Fabrikamız Müdürlüğü Satınalrra Komisyonunda bulunmalan Uân olunur. (Basın: 11612/2230) i •fî MUSA ? C MAVOİ ^ O T l V i "N Türkiye Bilimsel ve Teknik Araşfııma Kurumundan: Keban Projesî Yönetim Etüdunde, blrl Ankara diğerl Keban'da çalıştınlmak üzere iki İnşaat Yfllrsek Mühendisine ihtiyac vardır. BaraJ tnşaatında tecrübe sahibi bulunmak ve tneilizce bilmek tercih sebeplerindendir. Müracaat: TBTAK Yöneylem Araştırması Ünitesi. Keban Projesi Yönetim Etüdfl Direktörlüğü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 7 İnci durak. Tel: 13 20 40/761 (Basın: A. 606511676/2231)' POCUKA K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear