26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAIFA DÖRT= 21Eldml910 Hintti Mustafa Sagir Mustafa Kemali öldürmekle görevliydi " NGİLİZLER, îstanbul ve An«dolu'da (daha doğrusu, o günlerde, bütün Ortadoğu'da) ca susluğa, gizli istihbarat teşküâtı kurmaya çok önem veriyorlardı. Fakat, lngiliz İstihbarat Teskilâtını ajağı yukan tamamen tesbit etmiş, gerekli tedbirleri da almıştık. (Bennett karargâhına ajanımızı nasıl soktuğumuzu daha onc« anlatmıjtım.) tngiiiT İstihbarat Teskilati şu kuruluîta idi: . B£N İDARE EDİYORDUM GİZLİ TESRİIİTINP ti| Q tstanbul Isgal sahasmdaki teşkilatı Kroker Otelinde Yüzbaşı Bennett Idare ediyordu. Padi$ah hiikumetinin emnlyet teskilâtı da Viu başı Bennettin emrine verilmistl. QAnadoIu Istihbaratmı 1se Râmiz Bey {Albay Nelson) özel olarak ŞlşU'de kiraladığı Ittks bir apartman katmdan idare edtyordu. özel snrette yetiştirilmis bn Inglliz Albayı tamamen bir sivil hayatı yasıyor, Râmlı Bey adıyla faaliyet gösteriyordu. Anadolu'ya bellrü böl gelere sürekJi ajaniar gönderip o bölgede yerli halkla temas eden bn ajanlar kendilerine yardıro edecek satüık kijiler bnlayor, lsyan çıkarmak Içln çalısıyorlardı. NGİLİZ Albayı Ramiz Beyta Anadolu'ya soktuğu özel ajanlann kimlikleri Istanbuldaki te&kilâtuıuzca tesbit olunuyor, fotoğraflan üe birlikte Ankara'ya Genel Kttrmay Başkanhğına CErkânı Harbiye Reisllğine) gönderiliyordu. Gönderflenler arasında Îstanbul Rumlanndan tutunuz da Hintll Türkoloji profesörlerine kadar sahıslar vardı. Tesbit edip Ankaraya bildirdiğimiz Ingüiz Ajanlarının listesi ve kod numaralan jöyledir: lan üe f|*n» Ingfila ajanlan. 4 Buna'da (ABD28J/3) kod nomarah ajan. 5 Konya'da (NBS495/1) ve (KB81/1) kod munaralı ajaniar, 6 Karaman'da (DBSM/S) kod numarah ajan. 7 Kayseride (ABD285/3) ve (MKB) kodlo ikl ajan. 8 Maras, Urfa, Diyarbakır, Silrt illerinde görevll (DER 3/141) kod numaralı ajaniar. (Bu ajaniar çok güzel Türkçe, Kürtçe ve Arapça büiyor, Seyylt Abdülkadir ile muhabere ediyordu. Seyjit Abdülkadiı, Kurt TeaU Cemiyeti Başkanı idi. Ingiliı ler bu ajanlarma çok genis bir çaksma alanı vermlslerdl. Bundan da anlaşılacagı üzere bu ajanlarma çok güveniyor» lardı. Aynca, bu ajan bu böl gede çok para sarfediyordu. 1 MUSTAFA KEMAL'iN SAYDAft Casuslar ve özellikleri I 1 Ankara'da Erkânı Harbiye Karargâhma TUrk hiiviyetl üe er olarak yerlestiTİlen tngiliz ajanı Rum Yorgi. (Berber olarak faaliyet gösterdiği sonradan anlaşıldı). 2 Adapazarmda Bikmet Bey adı ile çalıgan tngiliz a3 Ankara'da (ABD285/3) ve (KDS93/1) kod numara Bu bakundan da bir ozelUk arzedlyordu. Bu özelliğin petrol alanı olan bölgenln Türkiye'den kopanlması yüzünden doğduğunu tesbit etmiştik.) 9 Anadolu'ya son defa mkulabHen İngiliz ajanı: Londra "liversiteslnde cğlUm görmüş Türkoloji Profesörü lhtisası yapmıs Hbıtll Mustafa Sagir idi. Bu ajan Mustafa Kemâl'i öldürmekle görevliydl. (Tarihlmiıde Mus tafa Sagir olayı. diye anılan bu olay içftı lleride genls bilgl vereceğiz.) 18 Ve aynca ktanbul içinde çalışan ve pslkolojlk yolda yürüyen Rahlp Fru. (Ra hip Fru da Seyyit Abdülkadir Ue isbirliği yapıyordu.) Bu ajanın görevi halkı İnsüiı idaresine ısındırmak, tngillzler'i İstaııbul halknıa sevdirmek. böylece İngUizlere karşı halkuı mukavemetlnl kırmakh. Rahlp Fru bu amaçla •Topkapı Fukarapervet Cemlyeti»ni kunnuştu. Hergün 20 kadar koyun kestlriyor ve hal ka dağitıyordu. I • tNGİLİZ ajanı rahlp F n ı . Seyit Abdulkadlr İle lîbirllğl yapıyor, tngllizleri., Îstanbul halkma sevdlrmek İçin çaba gösteriyordn. «Topkapı Fıkarapever Cemiyeti» nin kurucusuydu. Her g ü n 20 kadar koyun kestlriyor. fakirlere dağıttınyordu En yakın Türk arkad a ş l a n n d a n birl d e Sait Molla idi. •••••••••••••••••••••••^•••••••••••••••••••••••••••••••••| •••• ••• ••• •• FAK1R BAYKURT 34 «Değiştir bu kafaları Havana kadın 1 Oe> ğiştirin bu kafalan da, birbiriniıe lannaktan vazgeçin ! Kabit kimdeyıe, nerdeyse, ona dönün yönünüzü. Afınızı, atasuuzı birbiriniıe ziyan etmeyin. Düşman çok bu sidikli dönyada. Emme ömürler kısa. Bir insanın gttcfl yetmlyor fnrusmaya. Toksulluklan harp edilmiyor ! ^ Dürüye döndü. ellni omuzuna koydu: «Su doldurup geldin mi Dürü?» dedi. «Doldurup gelmedlm!» dedi Dürü. «Vah vah vah. Ekmek yemedini», tn da yok! Ne olacak böyle hsUniz? Hadi giz içmediniz deyelira, evinize gelenler »nsars» onlar da mı içmesinlcr?» «Snyumuz var Clnjjuş!» dedi Havana. Ayağa kalktı. önce lâmbanın fitilini açtı biraz. Sonra kaplığa gitti. Uluguşa bir tas *u getirdi. Clugnş snyu içip şükür çekti: «Ben de yitik tırpanımı anyordnm lözde!» dedi. «Gidip birkaç kişiye daha sorayım diyordum. Emme vakit eyice gtç oldn. Bugünlük kalıversin madem. Bulnnacaksa bulunur, bnlnnmayacaksa, uyumadan arasan gine bulnnmaı! Tırpan yitigi bn, baska yitiklere benzemes ki! Kocamın tırpanıydı...» Dısanda morluklar İçinde btr g«ee hurulmustu. Tıldızlar çingillenip duruyordu nfak afak. Hem de uzaak!.. Gökçlmen suynnun çıkıp aktığı yerlerde kurbafalar ötüyordu. Evin hayatı nd a, saçaklannm altında geee kuslan uçusuyordu. ülugn» camdan dısan baktı bir «üre. Baktı baktı s «Eskiden bnralardan develer teçerdl ulu kervanlardan kopmus. » diye bafladı. «Tâ kıılığımda durnr da bakardım. Boynnlannda çanlan vsrdı, öterdl. Bir taoşuma giderdi, bir hosuma giderdl o çanlann fitfiffl! Çocnk başımlan beçbirin) antamazdım dediklerinln. Emme hosuma giderdi. Sonra ben bSyudöm, eriskin kıa oldum. Sordum benden öncekilere, ne der bn develer, neye 5ter bn çanlar? Bilenler snsardı, konnsanlar da bilmesdi. HerkesleTe w>raTdım deli gibi. Dlnsm» Amat, Kayadipli Hayrinin cobanıydı. Gflndelige elderdik o yandaki tarlalara. O da davan bizira «kin biçti^imiı tarlalara yakın yayardı. Giderken gelirken görflverdik biribirimizi. Belkim suç bende, ben erken gördüm. Bir düstük blribirimize blz! Bubam der olmaz, yoksul o! Anam der olmaz, çılbağın biri. Kendi kendine bırakırsan aevenl »evene vermez bn dfinya! Bir fün ben ellmdeki orağı bıraktım, o da çomafı. Tuttuk biribirimizin elinden de Catak kSyUnfin yaylâlanna doğrn asıverdlk. tki el bir baı İçin defil mi bu boklu dünyada? Gfin kaıanır, gfln yeriı de* dik.. > . Masal gtbi anlatıyor, anlattıklannı dualaf tırıp Dürünün yüzüne yfisfine üflüyordu: «On gfin mü, flç havta mı, felmedlk buratara! O zamanın candarmalan çok zalıtn dejfiilerdi ellebem! Kuznkulaği topladıgımız, su dökündüfümfiz derelerden başlannı eğerler de geçerlerdi. Cavir bnham ramnsadı, cavır anam •an balm mumnna dSndu en *onu. Ondan sonra el ele dntuaarak çıkıp geldik biz. O ulu kervanlardan kopmus develer gine geçerlerdi. Canlan 8yle datlı datlı BteTdl. Emme ben cahal, Amat cahal, anlsmazdık ne derler, neye öterler. Çok severdim seslerinl. Sorardım kendımden •aşh kaneıklara, bilmeılerdl. BUenler sövlemeıİerdi. Taslandık, ak saçlı avrat oldnm, develer geldl geçti, bilemediro çanlan ne der. neye öter... Şimdl bakıyorum da. gelip geçmez oldn o develer. Diyorlar ki kervanlar tükenmi». Si« heç görfiyor musunus bu gidenlerde deve var mı? Duyuyor tnusunuı o ulu kervanlann çanlan ötöyor n a gine Svleî Arpalan, bufdaylan kamyonlar eetlrip rBtürüyor. Develer tellâl olup gitmisler. Emme çan sesleri hâlâ kulaklanmdadır. Ne çare, hâlâ bilemem ne derlerdi, neye öterlerdt. Bende kafa yok ki bilevim a Vell, a Havana! Rlzin de duymusluihınuz yoktur. Nerden ola«ak? Siz de bilmezsiniz. Nerden bileceksîniz? Lfizım Snltan Süleyman olmak, her kusun, her mahlugun, develerin, develerin boynundaki çanlann dillerinden bilmek içint Sultan Süleyman da her zaman gelmez ki ei' hana! Havana kıııı, sn lSmbayı dut da gideyim ben. Velinln nykusu geldl. Glâeyim. çocuklar da yatsınlar. 8enin de gSzlerin sisti bakıyorum da... Sen bireı dayanırsın uykuva emme Vell dayanamaz. Lftmbayi dut da gideyin...» konu veresim: AYHAN BAŞOGLU endülüste fsyan .EU V«XCC>OBB Bir «İsbirlikçi» R AHİP FKC'nun en yakın Türk arkadası Sait Molla idi. Bu işbirlikçi îngiliz uçağı Sait Molla, Türkler arasında lngilizlerin genis propagand'asını yapıyor, dint taassupla karısık etkiler gağhyordu. Başlıca faaliyeti, îngilizlerin tslâm dinini ve Halifei Müsliminl (Padisahı) kurtarmak için îstanbul'a geldiklerini, bu kutsal görevi yaptıktan sonra gidecekleri propagandasını büyük bir ustalıkla yürütüyordu. Rahip Fru, kolayc» tahmin edileeeği gibl, Yüzbaşt Bennetf ten ve Albay Nelson'dan (Ramlz Bey'den) da talimat alıyordu. Şu noktayı önemle belirtellm: Tesbit edip Ankara'ya çifre ile bildİTdiğimiz İngiliz istihbaratımn bu geni; çahşmalannın elde edilmesi, PTT memurlantnız sayeslnde olmuştur. Bu ingiliz ajanlarının tesbitine PTT yolu ile haberleşen Albay Nelson'un haberleşme sistemi yardım ettnistir. Bu haberleşme mektupla yapılıyordu. xn. ÇIKMAZLARIN İÇÎNDE Ertesl gün ellerl yfizlerl şiş sis kalktılar. Veli gSzlertnl oğdu durdu. Sonra açıp karmm kasıdı. Kıçım kasidı. Ocaktan ırbığı alrp damın ardına ayakyoluna gitti. Kafası hSlâ kaxan gibiydl. «Kazan gibi emme, kalavsız kalmıs!» dedi kendine. «Evirivorum çeviriyorum. aktanp gönderiyorum, bir yörfinecek yol bulaaııyorum. Keçiden Inat bir avradın elinde, insanhğımı nd paralık edip Kİdiyorum. ülan «nin Dürü dedlğin bulanık btr kız daha. Onun finfl sıra bn yaptıklann dojhn mu? Onun önü sıra, flt kızım, bubaym sSzünden çıkma, senia için de, bizim fçln de çok eyi olur, deyeceksîn. SanU ben kendi öz belimden enme kızımı atasa atryorum! Emsali değilmis! Ulan kıı kısmınnı evlenmesinde emsal mı aranır? HeriHn malı. variyetl eyiyse tamam! Baştan blrez canı t»» temese de, Bonra eonra isdeklenlr eider. Dü« sflnsene, sen bana geldiginde pek mi istekliy din? Sen de anaym, bubavm 8nünde ağlayıp buzlamadm mı? Kendini asacak obnadın mı? Şu evin, köyfln kryısında olusu da bir baknna çok eyi! tnsan damınm ardma dolanıp ırSt ırfit çatlıyor. Halbuysam benhn ona yaptığtm bir insan mSmelesi! Havana Havana deye, bütün yânış tutumlarına göz yumuvorum. Anlamıvor. Bundan belll lapraşdj mı kafasma yumruk. Krp» rasta mı sırtına yumruk. Hem 6yle yumruk kl, furdum mu yıkacam namıssızı! Melek plbi kızrn zeynini bılandırdı! Bu Clugus serserisi de fldde bir ne arar böyle tırpan tırpan deyi? Bir bılandına da o!.jı (Arkası var) Klorürlü mektuplar K DtŞl BOND URTE ile gSnderdikleri mektuplar hariç, İngiliz istihbaratTnın bütün mektuplan teşkilâtımız tarafından açılmıs, okunmuş. bundan sonsahiplerine gönderilmiştir. Ancak, bu mektuplar kimyev! maddeler kullanılmak suretiy le yazılıyordu. Iki çeşit kimyev! madde kullandıklannı da kolaylıkla nniaıfık. <| tstanbul «ehri lçindekl mektuplannı pembe kSgıt fizerine kobalt klorürfi ile yazıyorlardı. (Birkaç satırIık siyab kalemle yazılmıs uydurma bir mektuptan sonra bombos törüken pembe kâfıt parçası kobalt klorurlü vazıyla dolu oluvordu.) C> Anadolu'dan etlen mektuplar Fenol Fitaleyin İle yazılıyordu. Bu mektuplan geceleri blr bir Inceleyen teşkilâtımız, tngilizlerin bütün tertiplerine böylece vakıf oluyor, zamanında Anadolu'da gereken tertibat alınabiliyordn. (lleride, bu mektuplar konusunda ve Ramiz Bey'in faaliyetleri ile ilgili genis bilgi verece ılmıllNmıııııılıılliNiııııııııınıiHiınııııııııııııı 56 Ceplerlnden bir sürU banfcnot çıkararak devam ettl: « Burada da hatın sayılır miktarda para var. Bak. Hepsl de bes dolftrlık..» Mlsh şöyle bir göz attu « GörünUşe bakılırsa yabana atılmayacak kadar para var sende..» Chandler, ö s a sürell blr tereddütten sonra tomarlan lklye bölerek birinl Mish'e uzattı, diğerinl kendi cebine koydu: « Davransak artık detü mi?..» Ozgün bataşlarla iayının sa> gını solunu şöyle bir inceledl. Hâlâ bir sürü İnsan vardı oralarda. Çekingen davranmakta haklıydı. özellüle layafetien her an dikkati çekebüirdl s Çıkaralım şunlan» dlya Mish homurdandı. Böyle soylerken hfiki Uniformayı üstünden sıyınruştı blle. c Basmuza yeni bir belA daha açılmasm. Göreceksin. Normal kıyaletle bir tek klsl bile başını çevlıip bizden yana bakmayacaktır. Dur, dur. Aklıma pratik bir şey geldi. Şunlanrı paçasını feeselim..» Ceplerinl karıştınp çakısını bulduktan sonra dediği gibi yaptı ve pantolonu tekrar giydi. Mükemmel bir şort haline gelmişti. Çevrede aşağı yukan herkes buna benzer şortlar giy mişti. <t Fena fiMr degü» diye Chandler mmldandı.. Çatayı alarak aynı şevi yaptu Daha sonra kesilen parçalan, ve ceketleri kuma gömerek doğ ruldular. « Haydl gidelim» dedi Mlsh. Gizlendikleri kuytudan çıkarak denize dogm ytlrüdüler. Şimdl bulunduklan yer aydınlıktL Karmlannı doyurmak İçin yaktıklan ateşte et kızartan tu ristîerin yanmdan geçmelerl ge rekiyordu lster istemez. Her halinden sarhoş olduğu anlaşılan blkinili bir kız onlan selâm TİFFANY JONES MERAKLAM Şimdi biraz da Anadolu'da, bildirdiğimiz haberlere göre olup bitenlere bakahm YARİN Ankara'da Rum ajan Yorgi nasü teşhis edüdi. Eşim Nuran Sanlar^ın bobrek ameliyatını başarı ile yapıp sıhhate kavuşturan Sosyal Sigortalar Dışkapı Hastanesi Opt. den Urolog Dr. ile yakın llgilerini esirgemeyen Baştabib Dr. Nilıat Yörükoğlu ve Ur. Opt. Dr. Bedii Balcı, Ur. Opt. Dr. Siret Gürsoy, Dr. Oktay ETSItan, Narkozitör Dr. Kâmil Temersoy. hemşireler Şengül Tümel, Fatma Ünal, Suna Yavuz ve Bevliye personeline minnet ve çükranlanmızı sunanm. Fşi Osman Sanlar BıE £OAMİ TEŞEKKÜR James Hadley CHASE Turkçesl Şehbal AYGEN ladı. Mish duraklamaksuan sukunetla cevap verdi. Koşuyor sayılmazlardı ama ca buk çabuk yürüyorlardı. Bir an önce Malsky'nln villâsma varmak zorundaydılar. *** Jack Parry, gögüs kısmında t.BM. markası bulunan tülumuntm ceketini çıkanp hemen oracıktakl bir çaulığın arasına soktu, gizledl. Kamyonetto hareket ettlğlnl görür görmez bir kedl çevikliğl ile sessizce süzOlnıuş, yolun öbür tarafina geçerek çlçeklerin, çalılann arasında ilerleyerek çimenll sahayı geçmls. gâzlnodan uzaklaşrAiştı. Nihayet, emnlyette olduğuna Kanaat getlrdigi zaman tabancasıni cıkarmış. susturucuyu sökmüş, sllahı pantolonunun arka cebine yerleştirmiştl. Polls birliklerl blrazdan gaztnoyu ve bütün çevresini mıshasara altına alacaklardı muhakiak. OnceM tecrübelerine dayanarak bunu gayet tyi biliyordu. önemli bir nokta daha vardı. thtiyar kapıcı eninde s o nunda polise tarifinl verecekü. «Keşke onu da gebertseydım» diye düşündü. Böyle bir şey yapmasına imfcân yoktu arük. Şimdi en kestirme yoldan Maisky'nin villâsma gitmeliydl. Ortalama bir hesapla en azınâan Uç kilometre yürUmesl gerekecekti. Çok tehlikeli bir gezintl olacaktı ama baska çaresi yoktu. Bir süre yürüdükten sonra du rakladı. Sahil yolundaM gezlye vardığını farketti. Karşıdan dog ru bir gençler grubu yaklaşıyordu. Kızlann hepsi bikiniliydi. Erkekler de mayolu. Oysa kendisi? Bu kıyaîetle derhal dikkati çekeceğine hiç şiiphs yoktu. Gençler grubu geçip gittikten sonra gömleğini çıkanp bir kenara attı. Bu defa tabanca mey dana çıknuştı. Gündüz gibi aydınlatılnııs yollar boyunca bunu gözlerden uzak tutmak hiç de kolay değildl. Silâhı sağ avucuna alıp kolunu aşağı sarkıttı Bu şekllde yOrUmesine devam ettl. Beş daMka kadar sonra gezlyl bırafcıp kıyı yoluna sapacakb. Ortalıkta bir sürü insan vardL Birden, yüz metre kadar ilerde ufak boy bir spor araba farkederek durakladı. Bir palml yenin altmdaydı otomobil Yanı başında bir kız belirdi. Bikiniliydi. Arabadan aldığı bir bluza giymeğe hanrlanryordu. Perry, saga sola şöyle bir baktı. O yönde kızdan başka kimsecikler yoktu. Serl adımlarla iler ledi. Arabanın y^nına vardığında genç kız direksiyon başma geçmls kapıyı kapemak Uzereydi. Perry"yi yarubaşında görünca yüzünü kaldınp baktı. (Arkan var] BÜLENT ARK AYLÂK MUSA TEBClkCLEC, BOCÜUİM ..1 '. (Cumhuriyet: 10519) TEŞEKKÜR Sevgt ile Cevat 18/X/1970 günü nişanlandılar. Nişan törenine bizzat veya çeşitli sekillerde renk katan seçkın konuklanmıza candan tPspk kür ederiz. Gürbüz ve Gürel Aılelcrı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear