26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5AYFA: İKİ CumhurtyeT 11 Ocak 1970 Yusufcuk nl adı, Joieph Mo«koviç, Na»aneagı beyinin ahmnda yatıp kalkan ekiz on yaşlannda Dal naçyalı blr çocuktur. Üs U bası perlşan ayakl&n çıpak, goğuktan moı mor olmuş, /olda merhametll bir kadına astlar. Bu kadın ona eski pü»« cü bir ayakkabı verir. Oralarian geçmekte olan Ennenl Mustala adında bir Enderun âğası da bu çocuğu alıp «arava getirir, Enderuna yerlestirir. Yüzü gözü düzgün olduğu için burada on» «Yusuf» adını korlar. Gel zaman git zaman... Yu»ufcuk silâhtar ağahğa, kaptarıı deryalığa kadar yükselir. Serdar olarak Girit lelerine gıder, Hanyayı fetheder. Padiçahın önce musahibi, sonra damadı olur Yusuf Pasa. Sultan îbrahimin kızı Fatma Sultanla nikâhlandığı zaman Sultan blr buçuk yaşındadır. Günün birinde Nadin aancak beyine kaptanı derya tarafından bir tezkere ile bir torba gehr. Bu torba, tezkerede adresi yazılı kadına verilecektir. Kadın aranıp bulunur ve emanet kendisine teslim edilir. lhtiyar kadm torbayı açınca için den ağzına kadar altın dolu bir çift eskl kundura çıkar ve ilişik pusulada çu aatırlar yaalıdır: «Bunlar, ayaklanmı donmaktan knrtaran *ra pabnçlann borcndur.» Bu Yusuf paşa, çok sevdiği halde günün birinde düşman]an tarafından kıskırtılarak padisahın hısmına uğrayıp katası kesilen Yusuf Paşadır. Tarihten YARENLIK Elif NACİ o Izmif H SineU emmnı ııcağı, ates» dokunmus gibi, injanın her yakasını yakıyor, ıırtına yapısıyordu. Otobüsten inip alanın beklem* talonuna girlnce, basbayağı lerahladım. Salonda, ierin bir hava rardı. Ortalık kaynasıyordu. Camların öteslnde, pistin üstünde ikl uçak vardı: Birinin merdiveninin önüne, ayakh bir latanbnl tabel&sı, ötekinin önün« de Ankara tabelâu konmustu. îçim içime ıığmıyordu. Çok acele bir lş için Ankara'ya çağınlmıştım. Yıllaryıh uçağa binmemistim. Uçaklara karsı bir koltuğa oturdum. Kendi kendime içimden ona değin saydım; ne var heyecanlanacak, telaslanacak? dlye düsündüm. Her isi, her olayı, anlayışla, serinkanlılıkla karşılamaya karar verdim; yatıştım. Bir el çantamdan baska esyam yoktu. lki yakamı leyretmeye başladım. Uçağa binis kartımı, gömleğimin üst yan cebine koydum. Büyük »alondan piste çıkan yolun, çıkıs kapısı solundaki bir baska kapının önünde sekiz on kişilik bir topluluk vardı. Adamlar, yan asker, yan livll gibi duruyor, orta yerde dikilen ad"amla konusurken eğilip bükulüyor, kınlıp dökülüyorlardı. I Yazan:murtudur basladı. Büfedekl kıza, «ne olnyoroz?» diye sordum. «Hic~> dedi, «nçaklan deJiştiriyorlar Ankara'ya gidecek olan Istanbnl'a verilmis olaeak..» Meraklandım: «Neden?» Kız, omuz tilkti; «B»zı böyle yaparlar ama bilmem^j karşılıJını verdi. Oysa kalkıs laatl gelmişti. Gittim yerıme oturdum öfkeyle. Baktım bir sinek, el çan Samim KOCAGÖZ riye buyur etti. Bir de baktım »inek, yin* ceketimin üstünde. Uçağa girmeden salladım ceketi kovaladım. Hmzır, benden önce girdi uçağa. Merdıveni çıkınca, karımın öğüdü akiımj geldl; gerilerden bir yere oturmalıymnım; hanl uçak burnunun üstüne duşerse, kurtulacağım. Döndüm, geriye baktım yer var mı diye; ohooo... benden ve yolculardan .m e b'ir'İTİ'ıPn adam, yâranı Nareşol NEY APOLYON ordulan baskumandanı maresal Michel Ney, kurşuna dizildikten 31 »ene ıory ra ölmüstür. îddia, lnsana oldukça garip geliyor ama bcn okuduğum hlkâyeıini anlatacağım. Tarihlerin yazdığı ve ünlü reuam Gerume'un da tablosunda görüldüğü gibl Maresal Ney, 1815 de Paris'te kurşuna dMlmiştlr. Fakat kendisini sevenler onu kurtannak için bir plan hazırlıyorlar, hepsi de kumandanlann» hayran, gönlerl yaslı bir askerl müfreze havaya ates ediyorlar. Mareşal, koynundakl at kanı Ue dolu bir bumbarı delip yere yuvarlanıyor ve blr sedyeye koyarak onu Mantemit hastahanesine kaldınyorlar. Burada da arkadaslan tarafından ustaca makyaj ympılmıa blr baska cesedl gömüyorlar. ^ Mareşal Ney, o akaam Orlean kapuından çıkarak kendisini bekleyen General Löfevr Denu et ile ata binip ortadan kaybo luyor. 1821 de Güney Amerıkanın Carolina eyaletinin Bransr e m r a t s?^5S y* ville $ehrinde okul öğretmenl e m r a t Dağı'nda bulduğu P İ y e r Stuart N e y Dağı'nda ' s a b a h gaze" larayla altın Wim\^ hıılHu»,ı V rj/<^\ E »0 telerlnde Napolyon Bonapart'm heykelciklere olduğü haberini okur okumaz çocuk glbi intihar edlyor. Doktorların mü sevınen arkeoloğ L a y a r d ' a dahalesi ile kurtarılıyor. Sonblrkaç gün s o n r a blr ra 1846 da ölen Ney'in kendi ağ YUzbaçı gellr, Vali Fm zından dinlenmiş bu hikâyenin tarihe kalan tek sahidi Brasşanın yasak emrinl fetirir. ville'dekl mezar taşıdır. Bu taÇünkü bu kazılan yaptıgı yersın ü^tünde şu cümleler okunde bir Müslüman mezarlıgı devrinde maktadır: Fransız ihtilâl orduvarmış. Akan lular durur. Ellan eri aslen Fransıı Piyer «Bnrada, Napolyoh Bonapart bette ki Araplar, bundan sonStnart Ney yatıyor^ ra bu kazılan hof görmeyecektir. Ama Layard öyle sevimll blr adamdır ki, gösterdlği dostluk ve yakınlıkla Yüzbaşımn gönlünü fetheder. YüzcVaktiyle bir bası nihayet btr lfsaatta bulundeve yavrusu mağa mecbur olur, lki gecedir annesinin arsabaha kadar etraftaki köylerkasından hızden buraya Paşa'nm emriyle ı v y •%! lı hızlı gldiyor mezar taşlarını nasıl zahmetle «V. A f TTJ muş. Annesine guçlukle yetlştıği için: tasıdıklarım, bu lahte mezarhğı yapmak için bir Müslüman Anne, demis, biraz yavas yürü. Işte görüyorsun kl sana mezarlığım nasıl tahrip ettikyetisemiyorum. lerini anlatır. Layard sasakaAnnesi de ona: lır ama yılmaz, lempatisi ile Ah!.. Evlftdım, yular beçevreyi büyüleyerek ifine denim elimde değıl ki istediğim vam eder. Netice: Brltiş Mugıbi yürüyebileyim. Yular kiceum blraz daha cenglnleşmi* min elinde lse bizi böyle hızlı olur. yürüten de odur» demis. nırken; kemerlerimlzi bağK dık. Uç bin beş yüz metre yuksekten uçacak, bir saat kırk beş dakika sonra Ankara'ya varacakmışız. Yanımdaki kulağıma eğıldi: cYetkilinin sayesinde.j» dedi, «nçağımızı değiştirdik, cete bindik. Şansımız varmış..^» Bir «Ya!.* çektim; sonra da ayıp olmasın diye, yol ' laşıma, «çok iyi oldn..» karşılığmı verdim. Kafamda bir şimşek çaktı, az kalsın ağzımdan, «Vav bizitn Balkabagı 1 Biyografi Mezarlık H 191«<da Söke'de dflnyaya peldi. tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Ede"biyatı kolundan mezun oldu (1942) Bir süre Isviçre'de, Lozan Üni\ersitesi sanat tarihl derslerine devam etti. Kişiliğini belirten ilk hikâyelerini 19391940 yıllarında yayınlamaya basladı. 1938'de bir romanı yayınianmıştı. Eserlerinde, Anadolu' ya, halka eğilen, memleket »orunlannı inceleyen toplumcu yam görünür. Hikâye ve romanları bugüne değin yabancı dillere çevrilmi», l luslararaaı iki antolojiye kabul edilmiştlr. «Yağmurdaki Kız» adlı hikâye kitabı ile 1968 Tülk Dil Knrnmu Hikâye ödülünü Napolyon APOLYON Bonapart'ın Saint Helen adasına sü rüldükten sortraki hayatı gayet sâkin ve sessiz geçmiştir. Onun bu sükunetine sasan maiyeti birgün kendisine bu halini çıtlatmak istemiş, O da; Ben ya hükmederim, ya losarım, demis. Bir defasmda adanın hiç sev medığı valısi Hud'son Low için hislerıni şöyle anlatmıştı: tgrenç mahluk. Bn adamı bir fincan katave ile bir odada yalnız bırakırsanız sakın o kah veyi içmeyiniz. Devo vo yavrusu Kalabalığın arasından sByle bir bakınca, ortada dikilen adamı gözüm ısırdı. Gözlerim göryaşıma karsın, uzagı iyi rür. Adamm üstünde siyah, pırıl pırıl bir elbise vardı. Kolah yakasında siyah bir kravat. Kimdi bu yahu? diye kafamı yormaya başladım. Sonra da adam sen d'e bana ne? dtylp büfeye yBneldim, bir soğuk gazoz içtlm. Kalabalık artmıs, ortalık kaynasmaya başlamıstı. Hoparlör, durup durup blrilerinl giseye çağmyor, eksik bilet işlemlerini yaptırmalannı rica ediyordu. Benst tstanbul mu, Ankara mı Snce kalkacak diye merak ediyor, hoparlöre kulak veriyordum. A., bir de baktım, uçaklara yerlestirilen eşyalar gerisin geriye dışan çıkarıhyor. Salondakl kalabalıkta yine bir kaynaşma bir ho (Resim: A, ARAD) tamın üstündeki ince ceketimden kalkıp, elimin ıistüne kondu. Sol elimle hızla sağ elimin üstüne vurdum: Kaçtı sinek. Sonunda bağırdılar, çağırdılar, bütün yolcular çıkıs kapııına toplandık. önce, Ankara kalkacakmıs. Tabelâlar değişti uçakların önund . Ama bizi bırakmıyorlar. önce o kabak kafalı, siyah kostümlü beyi, gotürüp uçağa yerleştirdiler. Yolcularda bir homurtu daha.. Sonunda biz de uçağa yürüdük, konukçu kız, kartımt aldı ehmden merdivenin başında, ıçeile en arkadaki sıralan kaplamıştı bile. Gözgöze geldık ama hemen başını pencereden yana çevirdi. Canı cehenneme, beni tanıdı ama tanımazhktan geldi. Ay çatlayacağım yahu! Ben, bıınu nereden tanıyorum? Yıne öfkelendim ^â en önlerde bir yer bulup oturtfum. Baktım, hep bakıyorum yine sinek kucağımda.. Altfırmadım bu sef" Yanıma oturan gbbekli, kırmızı yüzlü biri, bana ivi yolculuklar diledi; ben de ona... Konukçunun yumuşak sesl duyuldu uçağın ıçinde havalayetkK olmus?» scrusunu kaçıracaktım. Kendimi tuttum. Okulda adı, Balkabağı'ydı. î terdık, kakard^k, bir türlü sınıf geçirtemezdik. Yıne, ağzımdan, <. t günlere kaldık...» kaçacaktı, tuttum kendimi; yanımdakine, «demek o, en arkada otnran bey, üst makamlarda görev almıs bir yetkili ha?..» diye sordum. «Elbette...» karşılığmı aîdım. Eh, diye dü<ii^im, çekiver dünyanın kuyruğunu.. Sineği izlemey» baslsdım: Konukçu, bize yemek dağıtıyordu. Sinek onunla birlıkte dolasmaya başladı uçağın lçln> de. Yemekten lonra, pencereden yemyesil yurt topraklannı, granit kapkara yurt d»ğlarını, yılan gibl kıvnla kıvrıla akan yurt lularını leyrettim. îçlm burkuldu; içim* bir gariplik çöktü. Kulaklanm uğuldamaya, nefesim daralmaya basladı. «TJçak çok yükselmi$ elaeak^» diy» kendimi ayuttum. Yine kızın sesi duyuldu nçaJm İçinde; kemerlerimiıi bağladık, Ankara'ya indik. O n«T Sinek yine el çantamın üstünde sehre gitmek için otobüs* binerken. Hısımla salladım çantayı, sinek uçtu uçtu, evet Izmir'li sinek uçtu uçtu, izledım, tâ karşıda elpençe divan duran kışilerin arasında siyah bir otomobile binen yetkilinin, hani bizim Balkabağı'nın omuzuna kondu; arabaya onunla blrlikte girdl. Sinek aklı işt« diye mınldandım kendi kendi* me; amma akıllı tinek ha'. \v mirli sinek, tzmirli lineği bultfu ne olacak.M BULMACİS Hece Bulmacası HECE BULMACA8I A AĞ AZ BU ÇA ÇUK DA FA FIR HAN HAR HO HUN IL 1 İG İK ÎM LO KA KAL 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 M 12 13 U 15 16 17 18 19 SOL6AN SAĞA 1 Müzik ötrenlmi İle 10 y»lında glttıgt Italya'dan batı müziginin güçlıl yonleriyle donüp ilk def» Türk müziğini işleyerek Operet; (Ariıln ÇUesl; Leblebici Horhor) opera; komik opera; beıtelemiş Ermenl asıllı bir Türk be»tecısı; Bir orkestra çalgısı. 2 Telefon lMı; Gemllerde Is» retle anlafmada blr cihaz karada hattın »çık kapalı oldugunu blldirir lsaretler; İlk »dı Alphons* olan; Tarasconlu Tartarin'in yaratıcısı blr Franna romancuı. 3 SevglUy* kavujm» (Eskl dil); TERSt ktaıyada mangeneı; TERSt Osmanlı teyhüslamlannın 11U ve devrln en büyük ftllml yüzü «san eserlyle Mehmet 5<nî»ettis'ln lakabı; TERSİ blr çejlt toprak. 4 TERSİ esklden blr ç*?lt gezme arabaaı; MÖ. üçbln yıllarında Mezopotamya'da medent blr kavim; tklncl DUnya Savaıt'nda Amerlkalıların Pon adalarını bom bardıman İçin 43 bln kifl zayiat vererek ele geçlrdlkleri Japonya güneylnd» blr ada; Kimyada helyum. 3 TERSt dlva; Mmeral blr ya{; tzmlr'ln Uçeıt 6 yaratan siyum; TEBSİ Reiim heykel «lbl «anatlar; Klmyada Sabahın İlk ışıma blr tnglUz agırlık ıekffler itronvaktl; SlçOıtt. ve «Çıplak Maya; Alba tablolariyle çetitli klsüeri Ispanyol resumı; Fetihte Iltica etoüş top döktUgü (Müslihiddln varken) bir TERSİ kötülük. düçesl. ile bir Fatih'e yalan Macar; h ordusuna A%Tup&'ya yayılma dâvasındaki kazandığı savaş; ö n adı Thomas olup halka mtlzigi sevdirmek uğrunda miras kalsn bııyuk servetl tüketmls blr tnglllz orkettr» sefl ve Str. 4 Blr ajaç; Kuzey Kutup b«lgesine varan Amerikalı blr k&sif. 5 Kaybolan Llvlngfton"u bulmak İçin gazetecillkle lndlğl Afrlka'da kalarak keslfler yapmıs biı tngillz kâsifl (asıl adı John Rowlands). 6 TERSİ klmyada kalay; Intikam; Bıx denlıı adı. 7 Harp'e benzer eskl blr çalgı; Ceviz; Kendi kendlnl yetlştirml?; etki görmemls bir Frantız ressam ve teoristl (Andre). 8 Arap yarımadası guneyinde bir denlz ve devlet; Çeklrdek; öz; Daha iyi m&nasına. 9 TERSİ blr acı nidası; Kabiliyet; bılgi; karakter anlamak için finav; Osmanlı devrinde; Boğ dan'la beraber bir Romanya prenfliğl (Ulahya). 10 Caka; İlk adı C f T o'.in oratoryaları ile ünlü bir Fransız bestecl ve organlst; lisyum. Klmyada fl» Nefes yerine düdük sesi Blackpool'de günün en önemli olayı yedi yaşmdakl Terry Mc Grory'dir. Çocuğun durup dururken gırtlağından garip sesler çıkarması ailesani meraklandırmış, hemen bir doktora koşmuşlar. Terry, derin derin nefes aldı mı ağzından düdük sesi çıkıyor, geceieri uyurken de horlama yerıne yıne aynı sesleri çıkarıyormuş. Muayene sonucu durum anlaşılmış ve küçük derhal hastahaneye yatınlmıj. Bacaksız şımdı garip sesler çıkarmıyor artık... Çünkü kazara yuttuğu oyuncak düdük bir kavanozda hâtıra olarak saklanıyor, kendisi de nekahat devrini geçiriyor. m\\\ KAN KON ME NEF PAR RA RET ŞI Tt Tl TOM YA YUS. Yukarda görduğünüz dağınık heceleri aşağıdakl sorulann karşılığı olarak bir kerede kullanıp numaralı çizgilere yazınız. Meydana gelecek kelimelerın sıra ile yukardan aşağıya İKİNCİ ve DÖRDÜNCC hartlerini okuduğunuzda Atatürk' ün, kendisinden bahseden bir gazetenin manşetinde harf hatası yapmasıyla sahibinin alelacele Yalova'ya celbedilmesinde gazetecinin tlrtir titremesi Uzerine ona dönerek; «Senin musahhihlerinin» diye başlayan bir sözünUn gerl tarafını bulacaksınız. 1 Bir üimlz. 2 Yeter bulma (eskl dil). 3 Kan flökücü. 4 Smav. 5 BütUntl yapan kısım. 6 Amerika'da bir eyalet. 7 Üzümün bir içeceğl. 8 Koyun sürüsü bannağı. 9 Parti (eski dil). 10 Eskimolann buzdan kulubeleri. 11 Bir balık. 12 Biraz mânasma. 13 Tiksinme, kin. 14 Maddeyi meydana getiren en küçuk parça. 15 Kederll. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 II) 11 12 13 14 15 İmtihanlardan kurtulmak 11 Camille İlk adı İle atölye dışmda çalışanlarm; Barblzon eko lunun kunıcularından bir Fransız ressamı; Radyomdan doğan bir gaz; Vılâyet12 Asya'da blr devlet; Müzik eserinln veya koşunun »on kısmı. 13 TERSt flzlkte bir ls blriml; Kimyada oamiyum; 19. asırda yaşamıs dlvanı da olan blr halk salrimlz. 14 Bir lenf hastalıjı; Blr beıln; Denizcllikte yarım aerenlere ıat; tol; orta yaptıran donanım. 15 Yiyecek lçecek parası; Tokat'ın blr ilçesi. 19 Ağır yük kaldıran blr maklne; TERSİ Meriç'in blr kolu. 17 TERSİ eskl at arabalarından; TERSİ «ahile başka gemllere açık bulunma (Denizcllikte). 18 Kara (eskl dil): Delll İle belirtmek; Küblzm realm öncülerinden (Juan) blri. 1» AmerlkVda blr eyalet; Blr peygamber; TERSİ boğa gtlresi yapılır. 20 îtalyajı asıllı Amerikalı ıper» bestecisl (Konsolos: Telefon.) rERSİ kimse zat m&nasına. 13 Şehlr; TERSİ bir lcus; TERSİ İzmir"ln llced; Kocaman. 14 Esklden madenlerden altın yapma llml ve gayretl; Bir hitap edatı; Makamla okunan dlril nazım TEKSİ bile bile yapma. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1 Fatih devrinde Rumeli Beylerbeyi ünvanı, top Uzerinde bulusları, Ijkodr» muhasarasl ve 2. Bayazıt devrinde saârazamlığı İle unlü; Topkapı dışındaki bir savaş geçiş alanına adı verilmi^ blr vezır; TERSİ klmyada radon. 2 Erzincan'm bir llçesi; Yakuta benzer bir taf; TERSİ duyurma yayma. 3 Aynı adlı yerde 59 yıl ara Ue 1. Murat ve 3. Murat'ın; Haç Kamuflaja rağmen New York'ta yaşayan ve renk ayırımı sebebiyle uzun süredir iş bulamıyan Porto Rico'lu Juan Mirez, düşünmuş taşınmış, kendince bir çıkar yol bulduğu kanısına kapılarak kararım vermiş. Bir fırça, kutular dolusu da pemt2 vernik. Şimdı her gün kendini tepeden tımağa pembeye boyaya rak sokağa çıktığı ve iş aradığı halde yine de boş gezenin boş kalfası. Fakat ümitli... Eninde sonunda halden anlar birine rast layacajından da emin. Angers'tekı Fransız Kız Enstitüsünün ikinci smıfında okuyan öğrencıler. coğrafya öğretmeninden pek hoşlanmıyorlar... Çünku kadın ! aks mi aksı. sert mi sert. Sorduğu sualler de yenir yutulur gıbi deeil. Sömestre imtihanma girmemeğe karar vermişler. Hepsi de yatüı okuyor. Sabun tozuna boca etmişler limon kolonyasını ve sırayla içmişler... Netice karm ağrısı ve amel... Dört gün sürmüş sabunlu kolonyanın etkisi. Coğraf ya imtihanmdan kurtulmuşlar ama tavır ve hareketten hepsi de sıfır almış. 7 Bir ajansın rumuzu; TER8İ kamer; K. Amerlka'da blr göl; Paçavra. g Çankm'mn blr ilçesl; Tridtjof ön adı ile Norveçll blr kutup kâşifi; yazar ve politlkao; At takımı (Eski dil). 9 TEKSİ bir renk; TEHSt klm yada klor; 17. asırd» yasamı» bir divan sairinin mahlası (Aııl adı Abdullah); Klmyada tltan; Blr hayvan. 10 Eskrimde blr karjılasm» teklt; Kıbrıs'ta blr sehir; Çabuk tututan blr çegit mantar kurusu. 11 TERSt hlılerln d i | tetlrla cosmaıı hall; ö n adı Pletro olan cCavallerla; Ruıtlcana; Marat; Nerone» operalannın raratıcul Italyan bestecisl. 12 TERSt eskiden kagıtlan dazgünlerdi; Francesco İlk adı lla 27.37S hap Welwyn Garden Cityii iki kızkardeş: Janet ve Susan Williamson, ancak günde 75 er adet hap yu'mak suretiyle yaşayabiliyorlar. Çünkü, çok ender rastlanan bir anomali hastalığı var ikisinde de. Günde 75 erden yılda 27 bin 375 er hap yutmadıkları taktirde hazım, teneffüs ve deveran yetersizliğmden ölüp gidebiliriermiş. ~ ~ ~" "~ ~ Protestonun * böyiesi Dallas'ta yaşayan protestan bir rahip çağdaj uygarlığm insanlara mutluluktan ziyade ıstırap getirdiği gerekçesiyle »avajlan, soygunlan, ırz düşmanlıklarını, ci nayetleri ve benzeri şeyleri protesto etmeğe karar vermiş. Özel surette yaptırdığı put şeklindeki bir anıtı da kilisesinin kapısına dikmiş. Anıt, tabanca, tüfek, bıçak, kama, dikenli tel, viski ti;e leri, hurda otomobil parçaları ve benzeri şeylerden yapılmıjtır. Bulmacaların çözümü yannki CUMHURİYET'te CİNAYET BULMACASI KAATİL K!M? siyonun varlığını kimse pek bilmezdi. Yilnız geçenlerde bu iştcn anlayan tiç kişi çelmisti buraya. Bir ara misafirlere kahve getirdiğimde; konuşmalardan bir tck pulun kırkhin lira değerinde oldutunn işitmiştlm. Galiba buffün dc buluşup bir alıcıya gideceklerdi.» du: «Bir gürültü ve konuşmalarla yatajımdan fırladım. Hemen saaTam bu sırada masadaki çalar saat çınlamaya başladı. Şef; zate baktım. İkiyi gösteriyordu. Sesler yukandan geliyordu Merdiveni Tiansız çalan saate uzandı ve; «Bey hep böyle 4.30 da mı uyanırdı.» tırmandım. O sırada merdivenlerden iriyan; şapkası gözlerini 8rt Üşak: Hayır. Ben de ilk defa duyuyorum», şef saatı susturup evırdı müş birisi aşağıya iniyordu. Bana Dur orada! Yaklaşma! dedi. çevirdi. Tam altına ufak bir kftğıt yapışık oldugunu farkettı. Söktü Elinde bir bıçak vardı. Şaşkınlık ve korku ile kenara çekildim. ve okudu. «Pullar tablonun arkasında» yazılıydı. «thtiyatlı adammı* Karşı koyamazdım. Adam İndi ve kapıdan çıkıp gitti. Kolunun al evln bekar ve zengin beyi» diye düşündtl. Uşağa dönerek: «Bosana tında kâçıda sarılı bir şey sıkıştırmıştı. Yukarı çıktım. Bey, yatak öldü adam. Deierli pulları buraya saklamıs,» diyerek puUan masaodasında yoktu. Sonra işte bu çalışma odasına reçt'm. Gördüğiı nın Uzerine koydu. Uşak gözlüğunü düzelterek yaklastı. Nadide seyniiz sibi kanlar içinde hareketsiz yerde yatıyordu. Dolap kırılmış teri yakından seyretmeye başladı. içersindeki değerli pul kolleksiyonu, o meçhul kimse tarafından Şef: «Beyinlz, dün tize birseyler olabileceginden, hımzlıktan faahnmiftı. Hemen merkeze telefon ettim. Birşeyden haberi olmalan bahsetti mi?» diye sordu. Uaâk: «Hayır. KJmin ne zaman gelecevan vaslı ahçı kadını da nyandırdım..* ğinl nasıl bllfbillrdl?..» Şef: «Sokalt kapısı içerden sürgülü olduğnna gSre...» Uşak Şef, telefonu açıp merkezle konustu ve uşağa donerek: «Hep «Evet», dedi. «Adam balkondan tırmanarak (çirmis. Balkon kapısını da «orlanmı». Zaten eve (lnaek blr mesele detiL Ne var ki kollek ytuka konnftun bir yerefc™«»«<>t»ı»oklua» dedi. Nigla?* EF; merkeze edilen telefondan bir saat sonra kapısından içeriye gırerken koşkun saati dordü vuruyordu. Şimdi cesedin bulunduğıı odadaydı. Gbzlüklerini silen uşağın anlattıklannı dinliyor Kattviılt Bulmacası TALİP TANKOP 0 lııkarıda kartvizitini Kordu. juıııız Bay; jolcuların hayatlarını emıınet ettikleri bir meileğin mensubudur. Mesleğın ne olrfıı&u kart\ Uitteki harflerin arasındadır. $ Bu da bir ilân Paten/e dünya turu Oiayın kahramam Kanada'lt bir ünivenite öğrencisi. 20 yaşında şüçlü, kuvvetli bir genç. Amaeı, tekerlekli patenle dünya turu yapmak Şımdi Yugoslavye'no başkenti Belgrat'da bulunuyor. Avrupa'daki son durağı Londra. Oradar Japonya'ya geçecek ve önümüzdeki Nisan aymda açüacağı blldirilen DUnya Puarında haar bulunacak. Tom Struve, geçtiğimiz pazar günU seyahatlnln Asya kısmma başlamak Uzere lataobul'a gelmls, lki gua kaldıktea »onra tekrar yola (ümusUr. Aşağıda okuyacağınız ilân New York'taki günlük gazetelerden birinde yayınlanmıştır. Tercümesi aynen şöyledir: «Orta yajlı bi • adam aranıyor. Yüzünün ren gi yerinde ve güçlü kuvvetli olacak, nezaketle konusmasını, tatlı tath gülmesini bilecek. Görevi, bir doktorun bekleme salonunda iyilesmiş hasta rolü oynamaktan ibarettir.»
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear