23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SATf*"" DÜRT 23 Temmuz 1969 CUMHITRİYET POllTIKfl GÜLERISI *BÜSTLERvePORTRELER MAREŞAL ÇAKMAK Yazan: C1HAD BABAN 1 inönü, inönü 1946 yıhnın Nisan ayı... Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri yenilemeğe karar vermiş olduğu için Halk Partısiyle Demokrat Parti arasında çatışmalar alabildiğine sertleşmişti. Herkesin kafasındaki soru şu: Acaba Türkiye'de dürüst bir seçim yapılabilecek mi? Demokrat Parti gafil avlanmış, daha teşkilâtını bütün memlekette kuramadan zorlu lıir imtihanla karşı karşıya gelmişti. Resmen, Ocak ayının başmda kurulrnuş olan bu parti daha birkaç aylık çocukken ve emekleme devresini aşmadan nefes kesici bir oldu bitti ile karsılaşmıştı. Bu da şöyle olmuştu: D.P. Başkanı Celâl Bayar, Tasvir gazetesinin sahiplerinden Ziyad Ebüzziya'ya belki de Ziyad Ebüzziya'yı mânen kuvvetlendirmek ve Tasvir'i D.P. cephesinde daha mücadeleci hale getirmek için özel bir konuşmada kendi partisinin seçime hazır olduğunu söyleyivermişti. Halk Partisinin bu blöfünü görmeyeceğine emin olarak rest çekmişti. Belki de bu söz milleün hakemligine başvurma yolunda tıir istekten ziyade kamu oyuna D.P. nin kuvvetü olduğu fikrinin verilmesi için söylen Parifye meydan okuyor duş tesiri yaptı. Her ne kadar Ziyad Ebuzziya, Tasvirde bu demeci tevil etmek için acele bir makale yazarak bir yanlış anlamadan bahsetti ise de D.P. bir oldu bitti ile karşılaşmaktan kendisini kurtaramamıştı. Bayar, partisi namına endişeli idi. Inönünün verdiği kararı durdurmarun mümkün olup olmayacatını düşünüyor, her zaman yaptığı gibi alt dudağınm sağ kenannı ısırarak Tasvir idarehanesinde Ziyad Ebuzziyaya bu oldu bittiye sebebiyet verdiği için çok nazik kelimelerle de olsa üzüntüsünü belirüyordu. Fakat, artık yapılacak bir şey kalmamış, D.P. kıskıvrak bağlanmıstı. Seçlm istemedim dese, Bayar çelişmeye düşmüş olacak; parti bu yön den sarsılacak.. îstiyorum dese, hazır değil, parti bütün illerde bile henüz örgütlenmemiş.. Seçim mücadelesi sert olacağa benziyordu. İnönü Halk Partisinin başmda etkili bir milli şef havasıyla bu seçimlere giriyordu. Türkiye'de bugüne kadar muhalefet daima hüsranla kendi içine kapanmış, ne zaman kendini göstermek istedi ise arkasında mağdurlar, fişe geçrnlş aç insanlar, bütün bir yaşantı gidişirj etkileyen olaylara esir düşen kışiler, bırakarak iflâs etmişti. Terakkiperverler işi yüriltememişler, ümit le kurdukları parti, Istiklâl Mahkemesinin suçlu sandalyesinde can vermişti. Atatürk'ün candan teşviki ile kurulan Serbest Fırka ise Terakkiperverlerin âkibetine uğramamak için üç ay içinde beyaz bayrak çekmişti. Partinin kapanmasından evvjl Ali Çetinkaya'nın Meclis kürsüsünde kan ve tehdit kokulu konuşması, işin şakası olmadıgını göstermişti. Olaylar Atatürk'ü bile aşacak hale gelmişti. HERKESTEN UZAK Bu misaller Demokrat Parti muhalefetini yaşatmak istiyenlerin gözünü açmıştı, öyle bir tedbir alr..ak gerekirdi ki, DJne Terakkiperverlerin, ne de Serbest Fırkanın akıbetine uğramasm... Bu tedbir Mareşal Fevzi Çakmak'ı, küskünlüğünden istifade ederek muhalefet saflarına çekmek, böylece siyasal hayatta D.P. ye oy verecek vatandaşa bir nevi emniyet ka. kanı temin etmekti. DP.. vatandaşa «C.H.P. iktidarı D.P. yi feshedemez, senin btşına Serbest Fır<arah kspatılmasında olduğu gıbi b^lâlar gelmez.. Işte tstiklâl Savaşının üç büyüklerindsn ":>Lri. Marsşal Fevzi Çakmak senin öniinde göğsünü sana siper etmiş... Sana zarar verecek, seni fişe gcçirecek, fabrikadan attıracaK. sana memuriyet vermiyecek olan iktidann, bütün bu zorbalıklan yapabilmesi için evvelâ Mareşali tasfiye etmesi lâzım... Bu işe yürek ister, buna kimse teşebbüs edemez...» demeli idi. Ah, Mareşal siyasete muhalefet cephesinden bir girseydi... Marejal, enıekliye ayrıldıktan sonra evine çpkilmişti Saraçoğlu. kendisine Milletvekilliği ve Meclis Başkanlığı teklif ettiği halde «Olmaz» demisti. Çünkü ona göre. askerlikte ihtiyarlayan bir adam politikada yararlılık gösteremeıdi. dim. «Süt gününüzmüş..» O beni fazla söyletmedi: Evet, perhiz ediyorum. Aslında kimse ile de görüşmek is temiyorum.. Lâf getirip götürenler çok oluyor, ben de kendimi bir az insaıüardan uzak tutmak istiyorum.» dedi. «Bana Saracoglu geldi, uzun yaşadıkiannı ve bu hasmilletvekilliği ve arkasından talıktan şikâyetçi olmadıgını Meclis Başkanlığı teklif etti. söyledi. ^'tim. Askerlikte ihtiyarlaArtık her şeyden uzak duryan ise y&ramayan adamm, pomak istediğıni, haysiyet ve şer« litikada hizmeti olur mu? fiyle kendi âleminde jraşayacaO zaman kendisine Napolyoğmı tekrar etti. nun bir sözünü hatırlattım: «Ge înönü'ye küskündü, fakat ük neral 60 yasını buldu mu onu defa karşılaştığı bir lnsana daaskerin başından çekmeli, şeha fazla açılmak istemiyordu. refli fakat rahat bir milli göreYalnız, «Geçen gün» dedi «Inö ve nakletmeli.» nü'nün harumı bizim hanıma Mareşal, Napolyonun bu sö gelmiş!. Kaç para eder, gönül zünü duymamazlıktan geldi. kırıldıktan sonra!.» DEREDEN TEPEDEN Konuya doğrudan doğruya girmek zor olacağı için hemen herşeyden konuştuk.. Söz bagımsızlık saiaşına, onun Arnavutluktaki amlanna geldi; anlaşılan o da benden hoşlanmıştı ki, birbirini tanımayan in sanlann ilk ziyaretlerindeki soğukluk hiç ortaya çıkmamıştı. Söz tabii yolundan yine ken disinin emekli olmasına geldi. «Hiç bir şey istemiyorum» KENDİ ÂLEMİNDE Şeker hastahği dolayısiyle yaptığı perhizin bir bakıma fay dası olduğunu, tansiyonunun yükselmediğini, şekere karşı dikkatli olanların genel olarak Y arın : SEÇİME D OĞR U Atatürk'ün randan teşviki ile kurulan Serbest Fırka, İstiklâl Mahkemesinin suçlu sandalyesinde can vermlşti. Partiyi kapama kararından önce Ali Çetinkaya'nın (resimde) Meclis kürsüsünden yaptıği tehdit dolu konuşma da işin şakaya çelir tara.fi olmadığım pekalâ göstermişti. mişti. Halbuki bu söz gazetede yayınlanır yayınlanmaz İnönü, meydan okumayı kabul etmis ve hemen ertesi günü, D.P. nin arzusu üzerine 22 Temmuz 1946 da yeni seçimlere gidilecegini ilân etmişti. lnönü'nün bu baskın s t r a t e j i s i D.P. çevrelerinde soğuk bir YEDİ YIL SONRA tşte bu düşünceyle 1946 yılının serin bir Nisan fpjnü, Mareşali Elazığda çeşme başmda kır yemeği yerken uzaktan tar.îmış olan genç saz»tcci. yani ben, yedi yıl sonra onun muhalefet cephesinden politikaya girip girmiyeceğini anlamak için Çankayada küsüp kapandığı evin kapısını çalıyordum. Bir er kapıyı açtı. Parlak bir gündü, bütün Ankara ayaklarımın altında idi. Köşkün kapısma ulaşan merdiven basamakları gibi bendeki basarı duygusu da kademe kademe sağlam, sapasağlamdı... Gerçi bulutsuz göğün altında Ankara rehavet içinde yatıyor gibiydi ama, gene de binaların tepesinden boşalan kalorifer dumanları da benliğinıi saran acemi heyecanımla bence şaşlunlık yaratmıştı. « Paşa Hazretleri burada mı?» Kapıyı açan emreri ceırf>p verdi: « Paşamın bugün süt günüdür, kimseyi kabul etmez.» Kapıdan boş dönmek Istemiyordum. Onun için askerle biraz dostluk ve yârenlik yapmak istedim: « Süt günü de nedir?» « Paşamın şekeri var... Haftada bir gün süt perhizi yapar. o gün yalnız süt içer...» « Süt içmesi misafir kabul etmesine mani mi?» Mareşal imzamı her halde, Tasvir başyazarı olarak tanıyor du. Onun için israr ettim: « Sen git, Cihad Baban kendilerini görmek istiyor, diye söyle..» KAGITCI I KEMSU? 8ü Ba'.kkal, komşu. komşular.. O neşeyle kapı kapı dolaştı, mektubu önüne gelene okuttu. Kabına sığamıyor, uçmak geiiyordu içinden. Kudreı'çiği vaad ettiği mektubu yollamıştı jükür. Bir de . Yollamaz, beni aldatıyor. En az yirmi yaş büyüğü bir kadma neden yollasın? Ben onun küfvü müyüm? Yirmi yaşındakiler bile çıldınrlar ona!> diye düşünebilmişti. Yaşı altmıîtı ama, câmi yıkılsa da mihrap yerindeydi. Bilmiyor muydu kendini o? Pudraya, allığa mallığa liizum yoktu. tozpembejdi cildi. O gece Kudret de öyle dememiş miydi? Demek adamın damağında kalmıştı tadı? Şaşkaloz Şehvar derdine yansındı. Gerçekten de bakkaldan. mahalleden işittikleriyle çatır çatır çatlıyan Şehvar, ekini belli etmemeğe çalışıyordu ama. kendi kendini yiyordu alimsllah. Nasıl olurdu, nasıl olurdu da altmışındaki karıya o türlü mektup yazar, evlenme teklif edebilirdi? Deli miydi bu? Evlensin, yeniden yurt yuva sahibi olsundu ama. kart, kırış kırış bir Deli Sarayh'yla değil! Ifakat Dürdâne hamfendi katına müşteri bulmaları için bir değil, üç komisyoncuya birden başvurdu. Komisyoncular kollarını sıvadılar. Hamfendinin katı doğrusu şâhaneydi. Her komisyoncu birkaç ahcı birden getiriyor, hamfendiysealıcıların cakiuîundan5itwrarak, her y â~l sonrâ~gelene, bir onceklne'lstediğrTiyattan fazlasını istiyordu. Şehvar bütün bunlan işittikçe çıldırıyordu. Nasıl olur. nasıl olurdu? En az yirmi yaş büyük bir kart karıya nasıl evlenme teklif eder, Milletvekili olduktan sonra, Ankara'da nasıl, nasıl birlikte oturmaktan söz açardı? Bu adamda hiç mi akıl, hele hele hiç mi mide yoktu? Ebânım: Ah Şehvar, diyordu, ah.. ben sana acele etme demiştim o zaman, dinlememiştin! Ellerine sarılıyordu Ebânımın ağhyarak: Eşeklik ettim Ebânım, vallahi eşeklik! Estafurullah ama şekerim, inan bana, sana hakaret! Bana da öyle geliyor. Peki. ne yapim? Ne yapacaksın? Atla git, bul. Buradayken kafasına vazo fıtlatmak mârifet değil. Bak, yazının kaşkalozuna gidiyor. Yolundan çevir onu. Olmadı mı? Sarıl gırtlağına. üç, beş, on... Ne koparabilirsen kopar, atla gel! Öyle yapim Ebâmm, bu sefer dinliyeceğim sözünü. Ah nasıl pişmanım, nasıl, bilemezsin! Kızıyia oğuüarı da Ebânım gibi konuşunca, aklına iyice yattı. Kaç vakittir güttüğü domuzun huyunu bilmez miydi o? Karşısma bir dikilsin, • Kudret!» diye bir bağırsın, hoşafın yağı kesilir, başlardı eskiden olduğunca titremeğe! Kızından, oğullarından. daha çok da Ebânım" dan aldığı paralarla bir gün deli gibi atladı trene. Rezil rüsvâ edecekti gerekirse onu. Başkası, yaşça daha küçüğüyle evlense, vallahi de billâhi de bu kadar kızmazdı. Ama o kartaloz, o kokmus, o anası yaşındaki kanyla evlenmeğe kalkması... Ebânım doğru söylüyordu, dosdoğru söylüyordu hem de. Belki de evieneceği yoktu da sırf kendisine nisbet olsun. duyup kıskansın diye... Tabi <abî, kıskansın, kıçkançlıktan çatlasın diyeydi. Ama soracaktı bunun hesabım. Bakalım adam çatlatmak ne demekti, nasıl olurdu? Yolda hep Dürdâne'yi düşündü. Utanmaz, arlanmaz, yaşından, başından. gerdanı, yüzü, ensesindeki kırışıkîardan âr etmez hayasız karı! Elinde Kudret'in mektubu, kapı kapı dolaşır: « Bakın, Kudret'çiğimden mektup geldi. Sağ olsun, beni de düşünüyor. Mebus olunca Ankara'da oturacağız!» derdi ha? Daha çook Dürdâne'leri sulu dereye götürür de susuz getirirdi. Midesiz köpeğe gününü gösterecekti! Yol boyunca, mora kaçan acı bir kırmızıyl» dudaklarmı boyadı durdu. Boyadı durdu ama, ne o? Kompartmandaki üç erkekten hiç biri dönüp de bakmıyordu. Neden? Dürdâna'den de mi yüzüne bakılmazdı? Dürdâne Kudret gibisini peşine takıyordu da, o? Dürdâne'den hem yaşça küçük. hem de gözleri hafifçe şehlâydı ki. bey babasının memuriyetle bulunduğu G. Antep'te « Kallc gidek gözlü» der, bayılırlardı. Tam kar^ısında oturmakta olan yirmilik geng adamı göz hapsine almış bir şeyler kuruyordu. Şu delikanhyı tavlasa. Kudret'e birlikte, kol kola gitseler. Kudret onları öyle görünce ayaklarına kapanıp. « Karıcığım ben ettim sen etme!» dese. Belli etmemeğe çalışarak eteğini yukarıya az çekti. Diz kapakları fırlak dizleri. kuru bacaklarının bir bölümü mevdana çıktı ama, genç adam da aptalın biri olacaktı. Karşısında erkeksiz bir kadın oturuyordu. Budala eibi dışarlara bakmanın âlemi var mıydı? Eteklerini az daha çekip, bacaklannı biraı daha açtıktsn sonra cıgara paketinden cıgara aldı, ağzına koydu Çakmağı vardı ama mahsustan çıkarmamıştı. îstiyordu ki genç adam farkına varsıjn, kibrit ya da çakmağını çıkarıp yaksındı. Uzun uzun beklediği halde tınmayınca: Küçük bey, dedi. Ateşiniz mar mıydı? Genç adam bir an baktı: Hayır, yok. Gözleri kadının dikkati çekecek kadar açılmış bacaklarına kaydı, kıpkırmızı kesildikten sonra utançtan gebererek, kompartmandan çıktı, Aptall diye homurdandı arkasından. XIX. Zaman, Kudret Yanardağ'ı halkın gözünde her gün biraz daha büyütüp yüceltmek için, slabildiğine çalışıyordu sanki. Önce. o gece, kebapçı cfükkânında söylediklenni not edip, âmirlerıne rapor hazırlıyan sıvüe söyledigi sözleı bire bin katarak şisirilia yayılmış, şimdi de, tstanbul'dan gelen koca hır gazeteciyi kendine kul köle edişi dillere dolanmıştı. « Vay anasını, koskoca gazeteciyi ha?» « Hem de Istanbul gazetecisinı!» « Kimbüir neler dedi ki ga^eteci p?s etti hı?» « Ne dıyon kardaşım? Herif bildiğin gıbi değil!» « Derya anam avradım olsun...» « Bunca yıl bu memlekette öyle konuşmaları kımden duvduk?» « Hiç kımseden!» « Mılletın haklarını kurtanrsa bu adam kurtarır arkadaş!» « Allah at;nı eşgin, aşını pişgın etsin!» «Müstafi tl Başkanı»na rağmen, aklı eren okumuslar bile, «Doğrusu adamda bir iş var!» diyorlardı. « Dini politikaya âlet et, bun» karşılık öküz altında buzağı arıyan bir ikti* dar seni kahretmesin. Hayret!» (Devamt var) DiSi Bond MODESTY AMC£İ£AU LfiP OENlZAlT' . 50KÜUDÜâONE. v/E. GarfH ... teatf er. (2UUU BEYMÎMIN İÇINDG LUMİEEE EX V 6 TESfcl'Kl ETOMO. İNSANLARDAN UZAK TIFFANY JONES DEM BEEi s£Mi BU cx>OMEİNI U4TIP LADIMŞİM £1 KATE SU3AM ÎS NE GİYECE&ı konu veresim: AYHAN BAŞOĞLU ||MTİKAM Y E M İ N İ Askerin mukavemeti kırıldı ama, kapıdan da pek isteyerek ayrılm&dı, acaba Mareşal lütfedip «gelsin!» diyecek mi idi? Askerin gidip gelmesı uzun sürmedi, saniyeler ne kadar ağır agır işliyordu: «Buyurun, paşa sizinle görüşecek!..» Anlaşılan, bir muhalefet gazetecisi olarak ismim, Mareşalın ruhundaki küskünlügün buzlarım çözmüştü. O tarihte muhalefet saflarında, yer etmeye başlayan bir yazardım. Pek alışık olmadığımız pervasız bir üslup ile ortaya çıkmıştım.. Mareşali misafir odasındaki kanapenin üzerinde entarisi ile oturmuş buldum.. Eski bir tanıdık imişim gibi, kendi varlığı nı bana yadırgatmadı: « Rahatsız ettim Paşam» de Elibank Genel Mıdürliiğünden (Enerji) Tejefojı Sanlralı Nunarası Deg.isik.iği Gene! Müdürlüiümüz Enerji Grubunun faaliveffe bulunduju Necatibey Caddesi. AKÖN. Maro ve 11 numaralı Necatibey îşhanlarındaki telefon santralma ait: 12 52 11 12 52 19 PBX (8 Hat) Yenişehir'de kurulmuş olan yeni santralın faaüyete geçmesi üzerine: 17.7.1969 tarihinden itibaren: 18 11 5İ 18 11 59 ve 18 12 00 18 12 01 PBX olarak değiştirilmistir. İlân olunur. (Basın: A. 12542 19424/8897» / LA N Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından Aşağıda adı ve soyadı île çekilen kur'ası veçhile tayin edildiği mahal yazılı Doktorun tayin mahallinde bugüne kadar işe başl^madığı anlaşılmışur. îlân tarihinden itibaren 20 gün zarfında vazifesine başlamadığı veya Bakanlıga müracaat etmediği takdirde hakkında 2000 sayılı kanun hükümlerinin tatbiki suretiyle san'at icrasından men olunacafı teblig makamma kaîm olmak üzere ilân olunur (Basm: • A • 1252319417) 8900 SOSYAL SIGORTALAR KURUMU FATİH ŞUBESİ MÜDÜRLÜGÜNDEN Kurumumuza Lise mezunlan arasında yapılacak sınavla menrar almacaktır. 1 Sınavda kazanacaklara girişte emekliliğe esas aylıklanmn \\: derece üstü, basan halinde altı ay sonra üçüncü üst devce verilir. 2 Yazılı sınavlar 4.8 1969 günü saat 14.00'de, sözlü sınavlar :c.e 7.8.1969 günü saat 9.00'da yapılacaktır. 3 Sınava gireceklerin: a) Devlet Memurlan Kanununda yazılı şartlan haiz olması, b) 1 S.1969 mesai sonuna kadar bir dilekçe ve ikl fotoğraf üe Şube Müdürlüğümüze müracaat ederek sınava giriş kartı almaları şarttır 4 Sınavı kazananlann bir göreve tayin edilip edilmemeleri tsyi.i mercilerinin takdir ve kanaatlanna baglıdır (Basm: 19309) 8899 EDİRNE DEFTERDARLIGINDAN 1 17597,36 lira tutarındaki Gümrük vergi ve resimleriyle fon alıcısına ait olmak şartiyle cem'an 26597,36 lira muhammen bedelli 1994,80 lira teminath Kapıkule Gümrük Müdürlüğü sundurmasında bulunan çahşır vaziyette. H 6258527 motor, 7 A 1141630 şasi numaralı 1954 model Buick marka rot mastar tipi otomatik 8 silindirli. benzin motorlu siyah dört kapıh eski Büyükelçilik makam arabası, 2 3000. lira muhammen bedelli 225. lira teminatlı Şa. habettinpaşa mahallesi Hacı Hasan sokağında kâin 267 ada 2 parsel sayılı ahşap ev enkazı, Yukarıda yazılı menkul mallarin ihalesi 4.8.1969 Pazartesl günü saat 15.30'da Millı Emlâk Müdürlüğünde müteşekkil komUyon huzurunda kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. Taliblilerin 2490 sayılı kanunun 32'nci maddesi tarifat: dalresinde hazırlıyacakları teminat makbuzu ve ikâmetgâh teskere» sini h8vi teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri ilân olunur. (Postada vaki eecikmeler kabul edilmez.) (Dasın: 19297) 8898
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear