23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Temmuz 1969 CUMHUr.îYET Ana üniversiteler 1964 Beform Kanunundan bu yana niye bir gelişme göstermediler? Bu durgunluk ve kabina çekilmenin sonuçlannı, Türkiyenin şimdi sancılarını çektiği eğitim sorunlanna bağlamak mümkün olur mu? îstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü, Prof. Bedri Karafakioğlu, «Ana üniversitelerin 1948 yıluıdan bu yana (Üniversite muhtariyetinin kanunlaşması ile beraber) biiyük bir atalet içinde olduğu ve kendilerini aşacak hamleyi yapamadıklan iddiasmı doğru bulur musunuz?» sorusuna şu cevabı vermiştir: Yükgek ögretisndeki gellşmenin bu kadar hızlı olacafını hiç bir poUtik örgüt tahmin edemediği gibi hiç bir öfretim kurulu da görememistir. orası muhakkak. tkinci Dünya Harbinden beri bazı uyanma ve gelişme hareketleri olmuş fakat reformist fcareketler büyüyen taleplerle aynı hızla olmamıstır. 1938 yılında biz mühendis mektebinde 300 kişiydik, şimdl yıl 1968 6000 ki?i oldu. Demek 30 yıld» 20 misli artmış fakat buna karşı hiç bir tedbir gerektigi gibl alınmamış. İmkânlar verilseydi öğrenci artışı daha da fazla olacaktı. Bir de Başbakanın mezun olduğu yıl çıkanlan An mecmuasına bakın. Mezunlyet sayısında 300 kişilik birincl sımfa o zaman 400 öğrenci almdı di.ve resimler yapıimış. yazılar ya zılmış tramvay biletçisi bile mühendis olacak denmiştl. Ergun ÇAĞATAY "Ogrenci, Universitenin esas unsurudur» 1962 yılından beri geniş alan lı yeni kampusun peşinden koşu yonu. Orası için gelişme plân lan hazırladık. Bunu da ancak son hafta olumlu ortama getirdik. Yani slzce gereği gibi genişleme oldu mu? Yeterü inkişaf için yer komısundan başka kadroların genişletümesl ve akademik mesleğin daha cazip hale getirilmesi gerekirdi. Bllhassa genç lerin bu mesleğe rağbet etmeleri ve teşvik edilmesi lazun, dışardaki ücret seviyesi ile bizim verdifimiz maas arasında ki aleyhimize olan fark azaltılmahdır. Ya dış Ulkelerde çalışan Profesörler, onların da öyle büyük bir maaslan yok. Benim maaşlar yükselsin dediğim zaman kastetmek iste diğim, bizim maaşlanmızın vera mesleğe yeni başlıyanlann maaşlannın bir müteahhit firma ile avnı seviyeye çıkarüms sı değildi. Böyle bir mtıkayese yapmak istemiyonun. Bir kamu sektöründe, P.T.T. veya Su lşlerinde bir mühendisin aldıfı parava eşit ücret ödense, daha çok yeni yetisen asistan olacaktır. Aynı soruya Istanbul Ünlversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Profesbrü, Tarık Zaier Tunaya, Üniversitelerdeki gelişimi anlatarak cevap vermiştir. Biitün diinyada bu reform hissedilmiyordu ve bizde de hissedilmedi. Asıl Üniversite reformu bizde 1933 yılında oldu. 1948 yılında yani 13 ytl sonra bir kanun çıktı ve Üniversitelere özerklik tanındı. Bu kanunla mali özerklik hariç o zamanın deyimiyle Üniversitelere tam bir muhtarivet verildi. Bu bir reform değildi çünku herseyden evvel reform ders program larında ve ders okutma sekillerinde olur. Ders okutmak için alt yapı önemlidir. Alt yapı sınıf verir, kütüphane verir, spor sahalan, sosyal tesisler verir. 1946 sis temi bunlann hiç birini getirmedi. Gerçi zaman zaman prog ram ayariamaları olmuştur fakat bugün dahi meşrutiyetten çok az farklı bir ders programı yürutühnektedir. Alt yapı teslslerinden hiç biri Ünlversite de yok. Hattâ baa fakültelerde öğ rencilerin çay içecek salonlan dahi yoktur. Benim fakiiltemde ne kendilerine çay verecek bir yer ne de oturacak bir iskemleleri vardır. Defter kalem sata cak bir magazalan dahi yoktur. Kısacası 1946 dan beri değişen hiç bir sey yoktur. Buyük değişlklik 1950 de bas lamıştır. Bunu iki asamada incelemek mftmkün: 195060 anun ve 60 dan bugüne. 195060 arasında siyasi demokrasi arayışları içine girdik. D.P, iktidan karsısına aydınlın ve Universiteyi aldı. BSylece Üniversite hocası ve öfrencisi ile birlesik olarak muhalefet safla nna ?eçti. tstenilen sey kısılan şeylerdi ve hürriyetler konusunda toplanıyordu. Bu devr* içinde Universitenin kazancı öğreticinin, öğrencisini bir siyasî güç olarak tanıması olmuş tur. tktidar Üniversite dialogu içinde öfrenci hocasından bazı şeyler istiyebilmistir. Fakat yine de 193060 döneminde Üniversite tek ve en yüksek bilitn tekeline sahip sayılmıstır. A ma biz siyasi eylem içine (çirfn ve iktidarla savaşan öfrenci kitlesine doçru dürüst bir demok rasi bilgisi verememişizdir. 19A0 dan bu yana çok büyük değişmeler olmuştur. önce bir siyasî bilinçlenme ve bir sosyal uyanış olayı gerçekleşmiştir. Bu da geniş çapta serçekleşmiştir tam manâsı ile değil. Tiirkiye'nin demokrasive olan ihtiya cı ikinci plâna itilmis ve sosyal yapı meseleleri birinci plâna ıreçmistir. Bunlar synı zaman ekonomik meselelerdir. Türkiyenin az eelişmts bir mem leket oldu^u âdeta kpşfed'lmistir ve bütün meseleler de bu (kesiften) çıkmıştır. ÖJrenci kitle haberlesme araçlarının ve teknolojinin mfithiş bir hızla gelişmeni neticesinde bazı seyler kazanmıstır. Bol bir yayın \e tercüme faaliyeti her larafı sarmiftır. öğrenci sokaklarda kaldırımların üstünde 2,5 lira ile 5 lira arasında para vererek Marks, Mao \eya Lenin'i okuyabildifi yibi Hitler'i de. l l u Hakan Abdülhamid'i de okuyabilmek yeteneklerine kavusmustu. Böylece üniversite dışında, (ekstra üniversiteler) çevreler kurulmuştur. Yani öjrenci daha iiniver«iteye s'rmeden birtakım bileilere ve eylemlere sahip olabilmistir. Bugün ?enç bir Bjrenei daha Universiteden ilk dergini almad.in fsağcıyım) ya da (solcuvutn) diyebilmektedir. Simdi universitenin içinde bulundugu bunalım buradan dofmustur, En aktüel bilrileri dısarda bulan ötrenci üniversite içinde aradıtını bnlamamaktadır. Teknik bilgiler yanında sosyal bileiler kendisine verilmemektedir. Öfrenci yaptıtı bir karsılas tırma sonundafiniversitenineeride kaldıSını (kendi imkânları ile) kesfetmiştir. tkinci mesele, kuşaklar arasındaki mesafenin gittikçe artması ve hızlı bir bilinçlenme sonnnda, ötrenci Dnivergitenin esas nnsuru, yapısal untnru oldujunu anlamıstır. Bn bakımdan bütün dünyada oldnjtu gibi bizde de ögrencinin i<ıtedİği iki prensipte açıklanabilir : (î) Dıalog f2) Yönetıme katılma. Ana üniversiteler de özerkliğin istismarı olmamıs mıdır? Genis «ekilde olmnştur, her seyden evvel aşagı katlarda bulnnan ve yetisen öfretim üyeleri yukanda bulnnan suyuıı basını tutmus öjretim üyelerinin insafına, hegemonyasına terkedilmistir. Isîanbul Ünıversitesı RektöIÜ Prof. Ekrem Şerif Egeli, rektörü olduğu universiteyi belki de istemiye istemiye savunmak zorunda kalnmştı. Üniversiteleri özerk kılan kanunun kabul edilmesinden bu yana, evet, Ana Üniversiteler gereken aşamayı vapamamış sayılabüirlerdi ama Türkiye'de hangi kurulus bunu basarı ile tamamlamıstı. Biz sayın rektöre. bugün üniversitelerde görülen başıbozukluğun nedenlerini Ana üniversitelerin yirmi yıla vakın cîevam eden uykusuna baSladığımız zaman, kendısi şu cevabı vermistir : Memleket çapında etki yapacak bir kurulusun tenkid konusu olan faaliyetlerini elestirirken yalnız o kurnlnsnn deJil içinde bulnnduğu ortamın koşnllannı da gözönüne almak îerekir. Yerlesmiş, ans müesseseleri istenen ölçüde sabitlestnis ve türaü bir demokratik nizam içinde beklenen, özlenen çörevleri yerine eetirmis bir ülkenin bir tek kurulusn örne PROF. TARIK 7.AFER TUNAYA ğin üniversite bn sistem dışında kalaydı, bu elestirmeler haklı oiurdu. Buna ragmen, ben universitenin söylendiği kadar hareketsiz kaldı£ı kamsında defiliın. 1946 yılından bu yana yerli ve yabancı dilde yapılmış yayınlar ve bu yayınlann sonucunda Türk ilim ve buluşlarının dünyadaki akisleri gün geçtikçe artmaktadır. Bunlara bir örnek verebilir misiniz? Birçok genç Türk bilim adamlan birçok klâsik kitaplarda yer almıştır. Meseîâ kimler? Hepsini hatırlıyanuyacafım. Bundan başka birçok üniversitelerimizde yeniden kurulan enstitüler ve fakülteler hareketli bir Universiteni.ı verdigi örneklerdir. Son be? altı yıl fçinde, Istanbul üniversitesinde yaşları küçük olmasına rağmen etkileri büyük altı fakülte kurulmustur. Yani bu durumda, slzce üniversiteler tam mânası ile çalışmış mı oluyor? Hayır, ama bence üniversitelerin bu kadar afcır lthamlara maruz kalması haklı defildir. Üniversltelerde üzcrkllk: ıs tismar edilmemiş mldir, ögretlm üyeleri eanları lstediği yerde ç»lışmarmş mıdır, bütün bunlar Üniversitenin gereken aşamayı yapmasını köstekliyen etkenler değU midlr? Kanunun muhtariyet diye tarif ettifi essslan dikkate almak lâzım. Muhtariyet bir yandan dSşünce ve yayın hürriyetini, öteki yandan da bu özelligi gerçeklestirme acamı ile idarede aynı paralelde genigliği saelıyan bir müessesedir. Fakat bu esaslar hiçbir zaman AnayaHanın ve kanunların koydugu hükümler çerçevesini »şamaı. t'niversite dışında hangi kosuilarda ve ne biçimde «8rev alınacafı kanunda açtkça belirtilmiştir. Üniversitelerde mevcut vesikalar kanun dışı bir evlemde bulunulmadıfı merkezindedir ve bunun aksini iddia e < den bir kanuni müracaat da şimdive kadar yapılmamıştır. Biz bunu göz yumma dlve tarif edebülr mlyiz? Bu taraflan yeni kanunda düzelttik. Hazırlanan ve hükümete sunulan yeni üniversile kanununda eleştirm? konusu ol maya müsait çeşitll konulann yani sıra. tam tün çalışms prensibi kabul edilmis ve üniversite dısı çalışma bnkâm kaldıruV mıştır. Bunu tatbik etnıek için maddeten imkân yok, en. basit örneği ile özel okullarda okuyan 40.000 öğrenci sokağa dâklüeccktir. Yavas yavas ünirersiteve rerdiğim ömriime acımaça başlıyorum ve buradan anlaşılma» van bir adam olarak ridecefcim. İlimde otorite her seyden ev»el zaman faktörüne bafclıdır tırmanın intediti huzur v» net ortamı saglanırsa Türk IImini önümüzdeki yıllarda hüvük ümitler beklemektedir ÖSretim fiyelerinin tam eün cahşmalan özel okullanr. öiretVi kadrosu vanındi sizin «nvlrdiJinlz sakıncalan taşır. özel okullar sizin tarif ettitiniz anIamda alınır. ve üniversitelerin teklif ettitf devletle$tirme vera buna benzer blr hareketle tt*'i hallne getlrilirse bu çaprasık düzen sons erecektir Dfçi Bond MODESTV BLAISE yö&ıAe BÖYLE aeNEE Yarın : Gençlik ve Yüksek Tahsil ve pipUĞUMUZL İÇİNİ SıZiMLE &BEDOI, İZ <3İ / ĞİOlP 5 İ Q4UA J VALMAKJIZI KÂĞITCI 58 ll başkanı bir ara pencereye gitti, dısanya bafc t:, heyecanlandı: Ooo... dedi. kalabahğa bakın: Nefise fırlayıp kalktı, İl baskanının yanın» gittı. dışarı baktı: A... dedi, millet iyice toplanmıs.. Kudret, gel Kudret Yanardağ kahvesîni ağır afır içmege'de^* vam ederek, kalkmadı. Ke diye kaikacaktı? Halk elbette loplanacak, kimbilir, belki de ondan bit şeyler söylemesini isteyecekti. Gerekirse söylerdi. Şu pısırık, uyuşuk l l baskanının inadına, halkın istediğince coşar da coşardı. Kapı vuruldu, parti ileri gelenleri birer ikişer doldular odaya. Hiç biri yakmdan tanımıyorlardı beyefendıyi ama, ne zarar? Genel başkandan daha kerli ferli, ondan daha kalıplı kıyafet li, çalımı ondan daha fazlaydı. Mıknatise yak»lanan demir parçacıkları gibi yanına sokuldular: Geçmiş olsun beyefendi! Beyefend: geçmiş olsun! • Allah bir daha öyle yerlere dü?ürmesin! Iskemlesinde bacak bacak üstünde, olanct heybetiyle oturuyor, uzanan elleri sıkıyordu. Vatan, millet, memleket sağ olsun, dedi, Gerekirse bir değil. be?. beşyiiz defa da düjülebilır. Hapishaneler korkulacak yerler değildir. Orada da insanı bağrına basan evlâdı vatan var Memleket kocca bir denizse. hapishaneler o denizin suyundan birer goldür! ll başkanmdan baskalan: Hakkı âliniz var, dediler. Binâenaleyh, hazreti Yusuf mekânıdır orası.. ll başkanı elinde olmıyarak: Nâmık Kemâl mekânı desek daha doğru galiba.. Bakmadan gene azarladı: Önce Hazreti Yusuf, sonra Nâmık Kemâl: Yerinden kalktı, ll başkanına hışımla baktı: Bu milletten oy almak, iktıdara gelmek is tiyorsanız, dıninden, diyanetinden bahsedeceksiniz. Üst yani lâfu güzaftır bay Başkan Evet ama, din... mâlumu âliniz... • Isteriz isteriz Kudret beyi isteriz tsteriz isteriz Kudret beyi isteriz • İl başkanı'nın sözleri silinip gıtti. Kudret Yanardağ pencereye yaklaştı. Arabacı Kel Mıstık sanki orkestra şefliği yapıyor, tempo tutuyordu. Onu pencereden bakar görünce bir alkıştır kopru. ardından da: «Ya ya ya, şa şa şa. Kudret Kudret çok yaşa Ya ya ya, şa şa şa, Kudret Kudret çok yaşa Kıyametler kopuyor, kalabalık gittikçe coşu Tifffany Jones TIFFANY JONES iiiiHiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii LİtC KUPrAff^^^K P E < yordu. ll başkanının donukluğuna karşın, ll yöne» tim kurulunun öbür üyeleri heyecanlanmıs, halkıa bu beklenmedik coskunluğunu partileri için bulunmaz bir teveccüh saymıslardı: Beyefendi çıkıp birkaç söz söyleseniz.. Tam sıratı... BttJonmaz fır»»t, y y Kudret Yanardağ tam zamanında taşı gediğine koydu: Ne dersiniz bay Başkan? tl başkanı'nın kanı donmuştu sanki. Ne dıyobilirdi? Herlf daha partiye resmen yazılmadin parsa toplıyacak, bu da Genel Merkezin kuiağına gidecek. Genel Merkez de oy avcılığı do!*. yısiyle mal bulmuşçasına saniacaktı dört elle. Valla, dedi, ne diyeyim? Malum u alınıa, henüz partlmize şeref vermiş degilsinız de... Kudret Yanardağ giildü: Bu o kadar gtiç bir şey ml? Alt taraft teklif varakasını doldurup ımzalamak' Teklif varakasım Eetirmelc ÜzeTe fkl, üç k!?i birden fırladı. Halk'sa dışanda kabma sığamıyan. dalgalı bir deniî gibi kıyılarmı döğe ddjSs şehri çmlatıyordu: «Ya ya ya. şa ?a şt. Kudret Kudret çok yaşa Ya ya ya, şa şa şa. Kudret Kudret çok yaşa Ya ya ya, şa şa şa, Kudret Kudret çok yaşa» Arkadan başkası: «İsteriz lsteriz Kudret beyi isteriz İsteriz isteriz Kudret beyi isteriz İsteriz İsteriz Kudret beyi tsteriz» Teklif varakası gelmişti. \ldı, balkona fırladı. Korkunç bır alkış, ardından da: Yaşaaaa! Varoooooool! Allah senı kem gbzlerden saklasuım! Tezahüratın dinmesinl bekliyordu. Heyecan falan duydugu yoktu. «Teftış heyeti reısi» TJmarası yaptığı günlerin sogukkanlılıgı ıçındeydl ki, az sonra tl başkanına darbeyi tam vurmalt için ağzına geleni sövliyecek. zaten heyecan İçinde şahlanmış kaîabalığı daha da coşturacaktı GürültU, ugultunun sakınleştiğı bır sıra, elindeki teklif varakasını havaya kaldırarak: Vatandaslanm; diye bağırdı Az önceki purültü bıçakla (te«ılmişçesıne şıp, dindl. Koca kalabalık sâfi kulak kesildi sansi. O, ardını getirdi sözleriıJn: Hakkımı, mâsumiyyetiml koparıp alarafc zındandan yeni çıktım! Kalabahkta gene bır d&lgaianış: (lievamı var) M£VE=CCt: WO â £ CTUDUSUMU M a I lc o ç o ğ l u k^ü veresim: AYHAN BAŞOĞLÜ İJNTİKAM YEMİNİ KERESTEİMALCİLERİ! ^ Abdurrahman 011 Şekerci Unrıumî satış yerı: ATATURK BULVARI İŞÇİ SIGORTALARI 2 BLOK 15/A Tel: 2 1 2 8 0 3 2 1 6 0 0 5 Unkapanı lıtanbul TÜRK MARANGOZLAR! MAKİNE Celâlettin Erol Fabrika: KarUI Yakacık yold Ufiur Cad. No. 31 Kartallstanbul VERMEKTE ACEIE EDİMİZ. LÜTFEM İ Z t H l l MOSÜ* ISTErİ» MAMULLERİMİZ SAMSUN FUARINDA TESHIR EDlLMEKTEDİR. Reklâmcılık: 2291/8048 • ELEMflN ALINACAKTIR Büyük bir İktisadî Devlet Teşekkülünün îstanbulTeşkilâtında Gümrük, Nakliye, Depolama ve Muhasebe işlerinde çalıştırümak üzere asgarî orta okul mezunu elemanlar alınacaktır. Tahsil derecesinin üstünlüğü tercih sebebidır. İsteklılerin tercümeihal, adres ve varsa telefon numarasını bildirecekleri elle yazılmış bir mektuba birer fotoğraf ekliyerek engeç 20.7.1969 tarihine kadar (P.K. 540 Beyoğlu) adresine müracaatları rica olunur. (Basm: 18247/8024) Izmir Belediye Başkanlığından: Küitürpark dahilindeki Manolya Açık Hava Tiyatro mahallî, birinci smıf saz, söz ve ses, Türk ve Batı müziği programlan, tiyatro ve konser topluluklan temsilleri tertiplemek üzere üç sene müddetle kiraya vrilmesı işi kapalı zarf usulü ile artırmaya konulmustur. tsteklilenn Fuar ve Turizm Müdürlüeüne müracatla ihsleve ıstirak belgesi almaları sarttır. Senelik muhammen kira bfdeli (120.00liı lira ve geçici teminatı 0250.) lira olup, lhalesi 14.7.1969 Pazartesi günii sast 112.00) dedir Sartnamelerj mesat günleri saat f7.30ll.00) arasında Enciimen Kaleminde gbrülebilir Isteklilerin (2490) sayılı kanunun tarifstı dairesinde hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale günü en geç saat fll.OOi • kadar Encümen BaşkanlıSına vermeleri ilân olunur. (Basin: t. 2750 13064/8009)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear