23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHİFE DftRT 19 Şuhat 1%9 lar ve yıllar geçmlsür. Fakat onun bırden rengi deglşir. Yüz haUan gerüir. BeUl kı, bir buhrana gıtmektedır. Arkadaşı onu teskin etnıek ister. Fakat hayır. O boşalacakür. Ve her zaman bu gıbi haUerde oldugu gibl bosalır d». Kendini bırakır, hıçkınklar kopar. Basını arkadaşınm omuzuna yaslar. Ve gene hep bu gibi krızlerde olduğu gibi. mendilinl çıkarır, topak yapar, ağzına tıkar. O bunun itiyadıdır. Gülme buhranlannda da, ağlama buhranlarında da.. Ve bu buhranlar, hemen her zaman, blrbirlerini kovalarlar. Birt btterken dıgeri başlar. Arkadaşı onun bu hallerine çok şahit olmuştur. Bekler. Çünkü bu buhranm sonu bir diğer bosalma ol&caktır. Hâtıralannı ve lç âlemlni mutlaka açığa ruracaktır. Nitekim öyle olur: «Düsfin kardesim, dfisün. O lün son yakmımı, kanı kanımIa bir olan, canı canımla bir olan tek kardesiml de kaybetmiştim. Halbuld evde b«nden olan, beni anlayan, ovalayan oydn. Blz onunls iki çocuk; birbirimize dayanacak, yenl âlemimizi yapacaktık. Gerçi bunları o zaman böyle açık. bellrll elbette dfişfinemezdim. Ama inan H, birtakını sezilerim vardı. Ve »nbyordum td o fta gidince. ben artık tamanüyle yalnızım...» Evet, hakikaten yalnızdı da. Varhklı, fakat yalnız bir çocuk. Anasını, babasım, kardeşıni kaybeden, sokaklara, akranlanna da bırakılmayan, arkadassız bır çocuk... Artık onun tek dayanagı, duygulu, fakat yaşlı blr kadın olacaktır. Babaannesi Fitnat hanım1 Artık onun gölgesinde, bir ürkek ve yalnız çocuk olarak vaşayacaktır... Hem ne malum ki; Anasını, babasım, kardeşini alan verem, yarın onun da yakasına yapışmayacak' Onu da ölüme cağırmayacak'. Evet, küçük Adnan İçin istikbal, hıç de güteryüzlü degildir. Teneffüs ettiği hava kötüdür. Umitsız gibidir. Ve mutlak yalnızlık, artık bir gerçektir. Bu havada, böyle şartlar içinde, bu tırkek içı daima UrpertıU ve mutlak surette yalnız çocuk, nasıl gelişecektir? Hayatın da CUMHURİYET MENDERES'in DRAMI Yazan ha şlmdlden kendini saran problemlerine nasü mukavemet edecektır? Ve sonu ne olacaltür? Bir toprak mirası ve bir yalnız çocuk Haa Ali Paşanın ölürnü, ailenin mihverini ortadan kaldırdı. All» dağıldı denebillr. Menderes'ln annesi Tevhide, sonradan şekle uyan atüasmalara ragmen büyüklerln rızası dışında bir evlenme yaptığı Içln, n t e o btraz üvey evlât gibl olmustu. Eiğer evlatlar da »T&larında pek sıkı ve fazla kaynaşma görünmeyen kollar halinde, kendi hayatlanıu yasıyorlardı. Şükrü bey »ten rahatsızlaşıyordu. Bir ruh rahatsızlığından muztariptl. Pasa eiünce büyük bir mlras bıraktı, geniş çiftlıkler şekllnde ve ayrıca para olarak. Anlaşüdıgına göre bu miras; ıcavgasız, ihtilâfsız paylasıldı. Adnan'ın annesine, uzun saman geçinebilecekleri kadar paradan baska, Aydın tarafındaki Çakırb«yll Çiftliği düstü. Tevhide hanım bu mlrasa, tek başına sahip oluyordu. ÇakırbeyU Çiftliğine ilerde, hem de çeşltll cephelerl lle döneceğiz. Çünkii Menderes'ln hayatmda önemli bir aafha vardır kl, o safhada Menderes demek, Çatarbeyli ÇiftUği demektir. Bütün renkleri, lhtiraslan ve h&vasıyla. lsAdna» Meodaraainl yojuran orasıdır. ÇakırbeyU Çiftliğt, Aydınm karşı tarafına, Menderea Vadlsinin gimeyıne düşer. Oraya vannak için Aydın'dan çıtohnca, evvelâ Güneye dogru Menderes Vadisi geçilır. Sor.ra bir kttprUdan nehrl asm&hdır. Amı daba Mkllerde bu lcöprü yoktu. Mandere» KöprUsü geçillnce, bir «uya daha rastlarur: Çine Çayıl O cilveli, o taşkuüı ve ne zaman, neler fetirecegl bilinmeyen, güvenilmez Çine Çayı!. ÇakırbeyU Çiftligl toprak Topra£ımız, 6z ananm gfbidir. Ama, onun dilini anlanıak, ananuza bağlanmaktan da* ha güç bir sanattır. Ve bu sanat, ancak, eğer kabiliyetimİB varsa, yıHar yılı onu ihmal ettikten sonra, bir gün ona dönüMüşjü zaman üğrenitir. Nitckim Adnan Mendereate de toprak sevçisi, bir gün böy^^ lece ve loprağa döndiikten sonra doğacaktır..M l&n, MenderM kıyısındaa baslar ve nehrin Güney yakasım isgal eder. Şimdi buralarda ve hemen Çine Çayını geçince, Menderes'in sonradan yaptırdıgı köşk görünür. Bu köşk, Çakırbeylı Köyıi yolunun kenannd» T« yolun solundadır. Ama bia bu köşke, daha sonra geleceğiz ve orada yaşayacagız. Asu Çatarbeyli köyü lse, buralardan görUnmez. Biraz daha Güneye üerlemek, dalgah araziye glrmek linmdır. O saman ye bir dönemecl geçince, karşuıııa ÇakırbeyU köyü çıkar: Menderes çevreslndeki bütün köyler gibi ve onlardan bırl. Bu topraklar Menderes'in anasına miras kaldığı zaman, galiba 35.000 40 000 dönüm arasında vardı. Ama ou topraklann Menderes Vadislne düşen, düz ve sulanabilır kısmı, ancak 45 bin dönüm «msındaydı. Çiftliğin eskl evl, yahut merkez bınası, Çakırbeylı köyünün ortasında, kuleli, tek katlı ve daima harap, önemsız bir blnaydı. Bu binanın, Menderes'ln hayat ve hâtırasmda önemli bir yeri vardır. Ama bina şimdi yoktur. Yerini köyün meydanı işgal eder. Zaten Menderes Çiltliği de, bugün eskl genişliğinde değıldir. Daglara, dalgalı araziye ve Çakırbeyli çevresine düşen bütün topraklar, srtık Mendereslerln deglldir. Bugünkü Menderes çiftligl, ama hepsi de ovada ve sulanabilir düz topraklarda olmak üzere 3 500 dönüm kadardır. Bunun nasü böyle olduğunu, daha üerıde ve bizzat Menderes'ten dinleyeceğiz ve bu çiftlîge döneceğiz. Bizi llgilendirmediği içın de, Hacı Ali Paşa topraklannın diğer mirasçılanna ise, hiç değinmeyeceğiz. AYDIN YEŞtL PINARBAŞI lik yaşma vannc» burada yaşamaya çalısacaktır. Ama kısa bir zaman. Menderes, Karşıyakadakl evde kızkardeşının oldügü günü anlatırken, o günün heyecanını, daima artan bir buhran içinde duyanmş. Meselâ çok daha sonralan, hem de artık bir sıyasi Uderken, yakın siyaset arkadaşlanndan bınsi ile, Karşıyaka' nın Mezbaha semtinden geçıjorlar. Bu semt, kızkardesı öl dügü gün, onu evden uzaklaştırmak için bırinın yanma katıp, oyalansın diye dolaştırdıklan yerlere düşer Fakat Menderes, oradan geçerken, yine o günü hatırlar. Yalnız hatırlamakîa da kalmaz. O günü tekrar yaşar. Halbukl aradan yıl YARIN îşte bir takım sorular ve blr takım problemler ki, o pün onların cevaplan ve çözüm «ollan, koyu bir karanlıktan ıbarettlr. Ama ne var ki bu karanhk. zamanın akışı içinde daha da koyulaşacaktar. Bir ürKütücü istifhâm, bir esrarlı soru lşareti halinde, onun başının etrafmda halkalanacaktır .. Ne zamana kadar rm diveceksiniz? Fakat bu esrarlı sonı lşareti, zaten hiçblr zaman açılmaz kl!.. Eğer açılmış, eğer çözülmüs olsaydı, onu hemen bütün hayatı boyunca, sık sılc gelen buhranlar, bunahmlar İçinde mi görürdük? Birden v» alabildiğine gUlme, gerse Dirden ve alabildiğine ağlama buhranlan.. Hem hepsinin dügümU şurada toplanır: Ben yalnızdım kardeşim, hayat boyunca yalnız.. Yalnu ve künsesiz... Ama diyecekslnls ki, bir gün gelecek ve etrafını yüzbinler saracaktır. Evet, o günler de gelecek ve etrafmda vibbınler pörecektir Dostlar. düşmanlar, dost eeçinenler veya düşman pörünürler... Ve bu halkaiarın dışmda, her kendine gelen 'çin avaklanan, her kendine konuşanı alkışlayan, sekilsiz, hüviyetsiz kalabalıklar... Evet. bir Rün gelecek.o da bu kalabalıklarla sanlaeak'ır O da bu kalabalıklan Rörecektir. Ama, yolunu kaybedip valnız başına düştüğü bir dağbasmdan. etrafmdakl aleme. anlamsız gözlerle bakan bir volcu gibl, etrafmdan gelen ve seslne ses veren bu kalabalıklara, aslında anlamsız cör!erl« bakacaktır. Ve öyle sanıyorum kt, bu ftlem, onun ruhunun »>b«dî yaînızUSım, hlçbir zaman gideremlyecektlr.. Yolunu kaybeden yolcu gibi: Yalnız bir adamm yalmzlık kompleksi DİSİ Bond MODESTY BLA1SE V Suer BOS\, BUTA Yalnız bîr çocuk Adnan Menderes'in hâtırasında. Aydm'da geçen ilk çocuKluk yaşlarının izleri yok glbidır. Çünkü dostlanna, çevresine anlarağı hıkâyelerde, bu Aydındakl çocukluk hemen hemen yer almaz. Ama mümkündür ki, Aydm'ın Sarayiçi mahallesindeki evde bir süre yaşarcus olsun. Evde diyoruz da, Sarajıçi mahalleslnln sokakla'nnda' demiyoruz. ÇOnTrii lctiçük Adiıan, hiçbir *aît«n scfcâf» bırakılmadı. Sokak çocukluğunun hareketlıliğinden, sokakta ve mahalle çocuklan Ue bir arada geçen, imtiyazsız, sınıısız ve yetiştirlci havadan, ovunlardan. kavgalardan, ne Aydın'da, ne de daha sonra îzmır'de Adnan ıaydalanamadı Ama göreceğız kı, bunun hasretini, özlemlni daima çekmiştir. HülJsa, Küçük Adnan'ın hâtırasrnda, ne Aydın'ın, ne Sarayiçl mahallesi sokaklannın çocukluk hâtırası yoktur. Ama ne var ki, dedesinin ölümü lle beraber Adnanlar, artık kendi malları olan, geniş topraklara ve hatın sayılır bir servete mâliktirler. Yani Adnan artık, varhklı, ama ne var kı, yalnız bir çocuktur. ÇünkU annesi ile babasmı. nasıl ardarda ve veremden kaybettiğini artık bUiyoruz. Onlardan kalan, kız kardeşi Melike'dır.. Ve Melike, Adnan'dan 3 yaş kadar büyüktür. Aydın'da yui'a dağılınca, ortada bu ocuklara sahip olacak, y&lnız biri kalır: Babaannesi Fitnat hanım. MTIYOR GENCIİK 73 '•' MfHMET SEYDA Tiffany Jones \&rt'L İNTİKAM YEMİNi Bir kardeşîn ardından Fitnat hanımın, daha doğrusu onun mensup olduğu Kâtipzade aüesinin ıse, Aydın'la pek ilişkilerı 3'oktur. tşte o zaraan, çiitlık bir kâhjaya bırakılır. Tireli Mehmet Ağaya. Adnanlar ıse, Izmir'e göç ederler. Melike beraberdır. Adnanlar Izmır' de, başlıca üç kira evlnde yaşamışlardır. önce Karşıyaka'da, Alaybeyl denllen semtte, sonra Beyler sokağmda.. Kızkardesl MeUke, Karşıyaka'da ölür. ÜÇüncü evlerl, Başoturak'ta, KesteUi caddesine açılan Karanlık sokaktadır. Menderes, Uk genç TEŞEKKÜR Eşim Mediha özden'in ameUyatmı yapan Dıyarbakır As. Hst. nin değerU Operatörü llikmet BÜYÜKALP'a Tbb. Bnb. ve yakın mesai arkadaşlann& teşekkür eder, bu sebeble bizzat gelerek veya telgraf ve telefonla üzüntülerimlzi paylaşan dostlarım ve arkadaşlanma minnet ve şükranlanmı arzederim. ömer ÖZDEN Tnk. Yb. Basın D 11289 • 1792 ••••••••••••••••••••• • U U K 1 U K • | Tarık Z. Kırbakan! 4 ••••••••••••••••••••• üen. Saç ve ZBhrevt Uastalıkian MOtenansın tstıklSt Cad Parmatckapı No « • M M I» T J • J • J nemalarla plâjları öğrenmek için Istanbul'un dörl bir yakasından koşup gelen altmıs yetmis ki«ji arasında hıç biri, eskiden gazeteci olduğu söylenen a1 Mayıs 1960 Pazar günü sokağa çıkmajnısular. dam kadar arkadaşsız. dostsuz, sipsivri değildi. Biraz tuhaf gözle, en çok çeki^ilerek bakılıyordu ona. Durum karışıktı, karanhktı. Kasınt:lı tavırlanyla, donyağının biriydi. Yanına 28 Nısan'da. Üniversite bahçesinde Rektör tartak yaklaşılmıyordu. Yaşı, kadrodaki genç memur ka lanmış. Beyazıt Meydanında gençHğin kanı akıtıllabahgının birçoğundan büyüktü. Gelgelelun, onmıştı. Üniversitesiyle, lıselısiyle, kaynıyordu genç dan çok yaşlı olanlar da vardı kadroda ve bunlar, lik. , birtakım deneylere girişerek, onunla arkadaşlık ediV • onlann buna dehsetll canları sıkılıyordiı. Iş. lemiyeceğj, çünkü kendini beğenmisin biri oldugu lemiş gundelıklerini almağa gelmişlerdi ve sorgu sonucuna varmıslardı. En büyük eksikhği, ya da dolu bakışlarla, koridorun başını tutmuşlardı. İçen yadırgatıcı yanı, geçim zorluğu konusunda kım lerini ' " • güvensizlik bürüdüğünden, gslenlere sonı seyle dertleşmemesi, akan kokarı yerinde olup, bu lar yağdırıyorlardı. Sayıca çok değillerdi, 1011 ki. işi sırf hoşça vakit geçirmek içm kabul euniş görun ji kadar vardılar yoktular; e, aynı kadroda ünivermesiydi. Sen, tramvaya binerken 30 kuruşu hesapla siteliler de vardı bir o kadar. yacaksm, okula giden çocuğuna alamadığm ayakka Geçmi? günlerde borulannı öttürmüşler, denetçl bıdan, evlenir evlenmez yardımı kesen hayırsız oj lere ve hattâ Müdüre, kimi günler üstü kapalı, kimi lundan yakınacaksın. ama o susacak. günler açıktan açığa kafa tutmaktan çekinmemişler De buyrun işte; simdi de, üç beş sözcük konusdi. Bır korkulan, bunların gerilerde kalıp, geçmışe tuklarını başıyla selâmlamıs, (Bre sen kimsın, nekansmtısıydı, ikinci korkulan, Üniversitelilerin ge sin, necisin?^ sessızce kayıp uzaklaşmıştı. Onunla lip de kendilerine söz atması ve hır çıkannası.. en çok yârenlik edenlerden biri, bir süre arkasmNeyse ki, korktuklanna uğramadılar. dan bakıp, çok anlamlı sekilde başını salladı. V« Sırası gelen, içerdeki odadan gündeliklerini ah onun. «Biliyoruz, ama kalsın..» diye mınldandıjh du yor, sonra, o ay nereye verildiğini Müdürden öğren yuldu. mek iç; >., gene sırayı boanadan, Müdüriin kapuı îlkyaz görmeyen îstanbul'un yaza kucak açmıs önünde toplanıyordu. günlerinden biriydi. Avîudaki ağacın tepesinde uçu Bucak Başkanlanndan biri, kendi arkadaj gruşan sinekler, o gölgliği beğenerek, daha çok havapundan usulce sıynldı. lanmağa üşeniyor, ikinci katın açık pencerelerin Hayrola. nereye? dediler. den içeri girmiyorlardı. Yahu, öbürleri de arkadaı değil miî dedi. Bi Vakit öğleye yakmdı. Kontrol Kurulu Müdürltt raz da onlarla dertlejelim. ğü'ne ayrılan bölümün aralığında ne insan, ne siKonuşacak adam arıyordu Koridor boyunca, nek. hiç bir canlı göze çarpmıyordu. üçer beşer bir araya gelmiş olanlara sokuldu. Ya Adam tramvaydan indi. Sinemanın merdivenlesözleri incir çekirdeğini doldurmamaktaydı, ya da rini sonsuz bir yorgunlukla çıktı. Kimi gangsier o, aralarına geldi diye mahsus konuyu değiştirmek filmlerinin fedaileri ile Sanctuary'deki Popeye gibi teydiler. Bir, iki yoklama yapıp hepsi fos çıkınca, baştan aşağı karalar giyinmiş, sinemanm «koltuk» ileride, tek başına dıkilmiş olanı gözüne kestırdi. ve «birinci» kapılarmda el çabukluğu ile bilet keeskiden gazeteciymiş o, kıvıramamıs. Daha eskiden sip yürüten K5r Ali'yi tanıyarak. hafif yollu selâmavukat yanında çalışmış, olmamış. Hangi işe girdiyladı. se, ujumsuzluk gösterip dikij tutturamamış. Yanı Hoş geldiniz, dedi Kör Ali. Evlâdım, beye bir na gidilmez, konuVulmazdı ya, konu?acak adam an kahve yap' yordu Bucak Başkanı. Hayır, istemem.. dedi adam. Eski gaîeiecisin. kulağın deliktir.. deyip kolKara üstüne sarı ibrişimle görevi yazılı kol ba"tukladı onu. Sen ne diyorsun bu olan biten Ulere? • ğmı taktı. Kör Ali'nin yanına dikildi. Dün. bütün gün evde oturduk. Bes, on dakika sonra merdiven basuıda bir m« Gazeteci eskisi ağzını açtı. «Hiç bir jey demlınur daha görününce, yorum .» demek üzereydi, ama ona seslendiler: Kör Ali: Sıra senin. Muhsin Bey, hadi bakalım, sıra AnlayaUm beyler, baskın mı var? diye jaka laştı. sende! Sıra bendeymiş.. diye mırıldandı. îki değil on iki olsunlar, istese ayakta uyuturSimdi memurdu; ceketinin düğmelerini daha Sn du hepsini, sonsuzca güveni vardı kendine. ce ihklemiş, hazırlanmıştı. Oradakiler gülüştüler. Kalabahk aralanıp açıldı, kendisine yol verildi. Üçüncü filmden sonraydı, elektrikleri yandı sa Kamburmuş gibi dururken, kamburunu düzellonun. Kapılar ardına kadar açıldı. Ortalık mahtip, Müdürün kapısını hafifçe tıklattı o. ses gelmesi sere dondü. Ter içindeydi seyirciler. Her yeri, sani beklemeden girdi, kapıyı kapadı. Çok sürmedi londan boşalan ağır kokulu bir sıcak hava dalgası içerde kalışı, kapı yeniden sçıldı. Muhsin Bey çıktı. kapladı. Bengi uçuktu biraz. İki memur, bastıran kalabahğın etkisiyle. söBaşına üjüjüldü. Herkese sorulan ona da *onük kalorifer radyatörünün önüne doğru gerilediruldu: ler. Fena sürüp sıkıştınyordu kalabalık. Sonradan Bu ay nereye vermişler? gelen, saçı çok seyrekniş üniversiteli memur, sesini Şehzadebaşı'na.. diye mırüdandı. kısü: * «Şap gibi yandın!» dediler. cGünde 12 »aat..» de Bu"K5r Ali'yi tanır mısınız siz? diler. «Hangi sinemaya?> diye sordular. Tanımıyorum, ama ününü duymujtum. dedi Dudaklanndaki donuk gülüj çoğalarak, görev5bürü. landirildiği sinemanın adını da söyledi Muhsin Bey. Bileti kesermis gibl yapıp insanı kandırması Dediler: «Sabahın 9'unda baslar birader.» dedibasınızı çevirmenize bakar. Huy bu, mezardan baba ler: «Kim demiş kapanır? Sen defteri kapatıp, bin çıksa gelse dinlemez. letleri yakıp gidersin, arkadan giseyi gene açarlar.» Anlıyorum. Dediler: «Yatağı yorganı götürsen iyi edersin.» Bizim Müdürün tutumu bir garip. Az koOnunla konuşmaya çalışan Köpe Bucak Baskanı nuşur olan adamı ilgiyle süzüyordu. Buraya yol» yapılan haksıziığa dayanamamıscastna. birden patlarken, arkadasınıza da dikkat edin Vural Bey deladı: yisi, o bize pek güven vermiyor deyiji, garip. Bu ayhk Hsteleri hangi dinsiz imansız, kitap Eski gazeteci, «Bana da aynı seyi söyledi... d«nz düzenliyor be kardeşim! Kadıköy'ün bilmem nemek üzereyken cayıp, bir bıçak yarası gibi açılan resinde oturan adam, tâ Şehzadebaşı'na verilir ml ince dudaklarınm arasından, usulca: be! Aylığın yarısmı yol parası yer. lnsaf dediğin di nin yarısı.. Siz de dikkat edersiniz.. diye mırıldandı. Veriyor veri<tiriyfcr, bu işi Partiye getireceğini, Hiç is kalmadı, artık arkadaaı arkadasa gamParti kanalıyla düzelttirecğini söylüyordu. «Çok ba mazlatacak. gırma, stra senin..» denilince, sustu hemen. Kuşkuy Ne yapsın, bu onun görevi. la sağına soluna bakmdı, Bakınıp yiirüdü. Biraz Hayır, dedi Üniversiteli, ben bu tutumun kar •uındayun. sonra çıktı Müdürün odasından. Kıyamet, kötü yerlere, çalısma süresi uzun, eve Karşısmda olamajaınız, çünkü içindesinlz, nzak yerlere verilme yüzünden kopardı. Düzgün ça Bu toplumda yasıyorum, bu toplumun içindeyim, ama bu, b»zı eeyler» karjı çıkmama engel lışır, çalışması süresi az, eve yakın bir eğlence yedeğUdir. rine düşerse sevinirdi memur. Herkese sorulurdu, çünkü, kötü yere düşen, bir başkasını o aylık, o Hangi fakülteye gidiyorsunuz? yerden kurtarmıs sayilırdı. Bu yüzdendi basa üşüs ~ Yüksek Iktisat ve Ticaret Okulu'na. meceler. Bucak Başkanınm gözlerinin içleri gülüYaşlı memur, delikanlıya, onu beğenerek, seveyordu. Ancak, zehir zakkum yemişcesine ağzını, yü cenlikle bakmağa çahşıp, bunda utanılacak bir şey zünü ekşitiyordu. varmış, ona böyle bakması hakkı değilmiş gibi çe«Allaha şükür... diye sSylenip, elleriyle yol aça virdi başını. rak, merdivenleri paldır küldür indi gitti. Bizim müdür ahlâksızhğa çanak tutup, iki Verildi veriştirildi arkasmdan. Her zamanki nu kişinin anlaşarak, büyük voliler vuracağını unutumarasıydı; biçimsiz, hesapsız yerlere verilenleri kıs yor. kırtırdı önce, kendisi en rahat yerlere konardı sonNe ki, adam onu duymamıstı, hâlâ karşıda bir ra, bir terslik olsa bile Müdüre yalvarrp yakararak yere bakıyordu. Bunun üzerine sesini yükseltmek bu tersliği düzeltirdi daha sonra, en sonunda İŞte zorunda kaldı: böyle apar topar, kimseyle konuşmadan, çeker gi Bir yolsuzluk olursa. düzenleyeceğimiz tutaderdi. Hemen hemen arkadassızdı. nağı polise de imzalatacağız. Gene de, ücreüeTİni almak ve o ay gidilecek «i(Arkan n t )
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear