23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
BAHİFE DÖRT tunu dışanya kaçırmı?, ionr» padişah olunca da yanına alıruştı... Fatih, oğlunu bu deîa Amasyadan Konyaya tayin etmiş.. Beyazıt, esrar (Benk) içmeyi bırakmamıştı orada da. Hattâ bir aralık fazla aldığı için hastalanmı? ve üç gün, Uç gece agzından köpükler gelmişti... Yavuz Sultan Selim'in ölmeden önce, ensesindeki çıbanın ağrısını hafifletmek için afyon kullandığı söylenirdi.. Daha sonra İkinci Selim re oğlu 3. Murad da afyona tutkundular... Ama Murad, bunun kötulüğünü çabuk farkettiği için ülkede içki, tütün ve afyon yasağı koymuş, kendisi de tutkusundan vaz geçmişti... 11 Temmuz 1068 CUMHTJRÎYET SzmlrU Nurten Oe Afro, I hapishanede kader birliği •yapmı? gibiydiler. Koğuşta ayn bir köşeye çekilip dışardan gelen haberleri mânalandırmaya çahşırlardı ber giin. Ama bir türlü ferahladjldan iyi bir sonuca vardıklan görülemezdi... Daima kötümserdi ber Urisi de. Nurten'in, bir hayll servetl olan sabıkalı bir dostu vardı. Vaktlyle kadının parasıyla kurmuştu lşlerinl... Kumarhane açmış, lşletmiş, bu ve bunun gibi kanşılr sahalarda çalışmıştı!.. Alta Bydır ondan ses çıkmıyor, Nurten başka bir kadının varlığmdan şüphe ediyordu.. Posasını çıkardıktan sonra adam kendislni bir köşeye atsın, r a a değüdi buna!.. Afro ise Kimyager Şevketin metresiydi.. Kadm, erkek ikisl beraber düşmüşlerdi hapishaneye.. Adamın kimyagerlıgi vaktiyle eroin imâl etmesinden geliyordu.. Bu defa, evinde yapüan aramada 10 kilo afyon ve blr mik tar da esrar ele geçmlş, «Benim değil» demesine rağmen yakasını kurtaramarmştı... En fazla 1,5 yıl ceza Ue yakaeını sıyıracağına göre, 5 6 ay Bonra dışarda demekti Şevket.. pek aldırmıyordu... Fakat Afro' nun bu kadar yatmaya tahammülü yoktu.. Çünkü her şeyden tince onu yaşatacak erolnt dVğil, «Aiyonu» bile temin edemiyordu lçerdeyken... Naciye bir gün, Afro ve lzmirll Nurtenle konuşurken iki kaduıın vticudunda yaralar gördü... bir türlü kapanmayan ıslak yaralar.. onlann ne oldugunu ga yet iyi biliyordu ama, soramadı hiç bir şey.. Teyzesinde de vardı böyle yaralar.. afyon kullananlann bir «üre «onra akıbetîydl bu!. Nurten, başının ağndığmı söylüyordu.. Bir haftadır dışarıya çıkamaıruş, yüzü sivücelerlş doltnuştu. Uykulan da yoktu eskisi gibi.. bir dalgınlık, bir aptallık gelmişti üzerüıe.. Afro"nun ise, ondan kahr yeri • yoktu.. Saçma eapan laflar ediyor mütemadiyen karnım oguşturuyordu... YILMAZ ÇETİNER EROİN KURBANI KADINLAR... Emir Çelebinin af dileği kabul edllmedi. Üzerinde taşıdığı afyonlan yutan Hekimbaşı bir kaç saat içinde öldü... Evliya Çelebinin seyahatnamesinde o devri anlatan satırlar çok ilginçtir... Bakınız neler a » latıyor ünlü gezgin: «Esnafı afyonciyan ilk pirleri Fisagoresi Tevhididir. Hazret asrındaki pirleri Amir Ibnl Ümeyyei Zımari'dir. Hâkkâki afyon tenavül eden, zamirişines nüktedan, zarif olur. Bunlar dükkânlanyla vacibüsseir bir halde mürur ederler ki, kimi maslubu minindillâh, kimi dilini dışan çıkarmış, kimi kaşuımakta (çünkü kaşıntı verir), kimisi hayu huy ider, kimi afyonun şiddetinden habu gaflete dalarak ubur eder. Benk (esrar) yiyerek, gülerek, çaka eder geçerler...» Çin'e silâfı zoruyla afyon safılıyordu... Hekimbaşının afyona tutkunluğu... ultan 4. Murad da tahta oturur oturmaz, müthiş bir içki ve afyon düşmanı oldu... Ve şiddetle tatbik edilen yasaklanyla ün saldı... Buna sebep, Istanbulu yakan Cibali yangınımn sarhoşluk yüEÜnden çıktığına inanmasıydı.. O devirde halk, yasağa riayet e^ meyen yüzlerce insanın idamını dehşet içinde gördü... Sultan Murad'a bir gün, çok sevdigi Hekimbaşı Emir Çelebinin afyon kullandığı ihbar edilmişti. Padişah önce inanmadı, fakat ısrar karşısında Çelebiyi satranç oyununa çağırdı. Hekimbası biraz gecikti gelmekte. O zaman muhbir: Afyon içtiği için kıpırdanamamıştır. Kuşağını çözsün içinde afyon bulacaksınız, dedi... Biraz sonra huzura gelen Emir Çelebi'ye afyonları çıkarması ihtar edilince, adamcagız kuşağının içinden afyonlarını çıkararak ortaya koydu ve kendini savundu: Bunlar etkisi azaltılmış afyon haplarıdır. Meslek icabı yanımda ta?ıyorum... Padişah, o zaman emretti: Mademki. etkisi »zaltılmı»tır, öyleyse yut hepsini!. S Yarın: Nurten, yıin çoraptan afyon emiyordu... N o t : «Sahte cennetler» yazılarını hazırlarken; ansiklopediler, sayın hukukçu Reşat Saka' nın «Uyuşturucu maddeler» adlı çok ilginç ve iyi araştırılmış kitabından, Emniyet Müdürlerinden sayın Sabri Sözer'in «Uyuşturucu maddeler ve problemleri» adlı kıymetli eserinden, Life ve Time dergilerinin yazılarından, Kriminoloji Enstitüsünün ve Bakırköy Akıl Hastanesinin kütüphanelerinden, Eczacıbaşı ilâç fabrikasuıın Toksikomaniye ayrılan gayet faydalı yıllıgından ve daha birçok makalelerden istifade ettim. Bu arada kendilerinden sık sık bilgi aldığım, Sayın Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay'a, sayın Dr. Faruk Bayülken'e, sayın Dr. Aydın Uluyazman'a, sayın Dr. Çetin özek'e, Kaçakçılık Şubesi Müdürü kıymetli emniyetçi sayın Nacl Tulun ile Ba$komiser îbrahim ve alâka gösteren diğer bütün polis memurlanna teşekkür ederim... T. Ç. Tek damla gözyaşı dökmez... ütün bunlar, afyon kullanıp, sonra o'nu bulamamanın etkisiyle oluyordu. Eroinden çoktan vaz geçmişti iki kadm; ama ckriz kırması için> şu metelik etmeyen afyonu bile göremiyorlardı günlerdir!.. Milâttan 1550 yıl önce yanlrruş papirüslerde; ağn ve sızı dindirici, uyutucu nitelilcleri taçıyan bir ilâç olarak ismi geçiyordu afyonun... Yunanlılar, bunu kullanmayı Mısırlılardan ögrenmişlerdi. Ünlü hekim Hipokrat, birçok hastalıklann tedavisinde afyondan yararlanmıştı. ölüme mahkum edilen Sokrat'm içtiği baldıran otunda afyon bulunduğu söylenirdi .. Haşhaş'ın yaprak ve kellelerinin uyku getirdigine, bir nohut kadar sütünden içilirse ağn ve sızılann dindiğine, hazmm kolay laştığına, fazla alındığı takdirde sersemlik verip nihayet öldürdügüne dair o zamanlar yazılmış eserler vardı... Orta Asyadan göç eden Türk3er haşhaştan afyon elde etmesini Mezopotamya'ya; bugünkü Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştikleri yere yerleştikleri zaman ögrenmişlerdi. Herodota göre Hazer ve Aral bölgelerinde yaşayan insanlar, bir bitkinin meyvelerini ateşe aEROİ.V KKİZİ GEÇİREN BİR KLRBAN tıp yakar ve sonra onun etrafında halka çevirip, dumanını koklayarak kendilerinden geçerlerdi ki, bu meyvenin esrar oldugu anlaşılıyordu... Omlros'un şu sözlerl mUthişti; • Bu llâçtan içenler, babasının, anasımn, dostunun, veya yavrusunun gözleri dnünde öldflrüldüğünfi görse tek damla göı yaşı dökmez!.j» kaç pipo var"1» diye sorarlardı!. Afyon, Çinde büyük yıkıntı yapıyordu. İnsanlar budalalaşıyor, uyuşuyor çalışmak istemiyorlardı. Bunu gören, Çin tmparatoru Yung • Çer; 1796 yılında yasak etti afyon ithalini... O zaman Hindistandaki mallanna müşteri bulamayan Ingiliz tüccarları, hükümetlerinin de himayesi altında mücadeleye başladılar. 1839 da Lin limanmda 20.283 sandık kaçak afyon yakalayan Çinliler bunu müsadere ve imha edince iki devlet arasında Unlü «Afyon savaşları» başladı... Ve imzalanan Nankin anlaşmasına göre; Çin, bazı limanlarını tngilizlere, Fransızlara; Portekizli ve Holândalı afyon tüccarlanna, yeniden açmak zorunda kaldı... da Çlnllleri uyutmaya devam ettiler. Hükumet, felâketl Onlemek 1 çin, sömürücülere karşı direnince, ikinci tAfyon savaşlan» patlak verdi. Yalnız bu defa Ingilizler yalnız kalmadı, Fransızlar da yanlannda yer alarak beraberce Çin'i zorlamaya başladılar. İki devletin, ekseriyeti paralı askerlerden kurulu ordusu Pekin'e girdiği zaman uyuşturulmuş olan halktan hiç kimse istilâcılara karşı koymadı... Ve böylece, Tiençin anlaşmasıyla Batılı devletler zavallı Çinlilere afyon sstmayı, afyon içirmoyi silâh zoruyla kabul ettirdiler... Afyonla mücadeleye birçok dev let adamı ve memleket sever Çinli yıllar yılı devam etti.. Ancak, Osmanh Imparatorlugunun başındaki kapitülâsyonlar belâsından daha agır mecburiyetler yüklenen; kısacası batüıların zorbalığı ile afyon satın alan Çin. gün geçtikçe çöküyordu... Fakirlik, sefalet artıyor ve zengin ulke sömürülüyordu iliklerine kadar... Batılıların bu insafsızca istisman, Çin kuru^Tincaya kadar devam etti... Çok daha sonra da bir takım beynelmüel anlaşmalarla uyuşturucu maddelerin satışı ayn bir düzene sokuldu... I S T A N B ÜL 06 2S 06.30 07 09 07 05 07 30 07.«5 07 S0 08 00 08 15 08.4.1 09.00 09 15 0S 35 09 50 1000 10 05 10 20 10 4 J ' 11.00 11.45 12.00 12 05 12.2J 12 40 B Afyon kullanan padişahlar O Batılılar, Çin'e zorla afyon salıyor... indistan'da vaktiyle geniş 01çüde haşhaş ekimi yapılıyor ve Çine sevkedilerek muazzam kâr sağlıyordu... 18. asırda bu ülkede afyon salgını korkunç bir hâl almıştı. özel evler vardı afyon içenler için... Hattâ salonlar açılmıştı. Ünlü Çin pirincinin yerine haşhaş ekiliyor, 20 milyon insana bu bile kâfi gelmiyordu. Meraklılar arasmda afyonun einslerini, kalitesini konuşmak moda olmuştu. Birçok aileler kızlannı veya ogullarını evlendirirken birbirlerinin sosyal durumlannı ögrenmek için «Evlerinde HI Gin kuruvuncaya kadar sömürüldü... B u anlaşmadan sonra Çin'de afyon çubuklarının dumanları tekrar tütmeye başladı. Yabancı tüccarlar eskisinden daha çok mal satarak bir yandan ceplerini doldurup, bir yandan smanlı lmparatorlugunda da önemli yeri vardı aiyon ve esrarın... Ünlü heKimler, eczacılar ve nihayet pek çok vezir, sadrazam uyuşturucu maddelerl zevk için, ama ufak bir dozu aşmadan kullanırlardı. Hattâ bazı padişahlar bile ofyonun müptelâsı olmuşlardı... Karaman hükümdan Mehmet bey, halk tarafından çok sevilir, tutulurdu.. Fakat onun bir kötü tarafı vardı ki, o huyundan vaz geçirüemedi öîünceye kadar.. Mehmet bey, bal, baharat, afyon ve esrardan yapılan bir macun kullanırdı. Şaraba, kadına çok düşkün olan Bejazıttan sonra Birinci Süleyman da alkollü içkilere, sefahate aşın düşkünlük gösternıişti... Fatih Sultan Mehmet, oğlu İkinci Beyazıt Amasya'da vall iken yakın adamlarının esrar ve afyon kullandıklannı, şehzadeyi de alıştırdıklannı haber almış, kafalarını kestirmek üzere cellât göndermişti... Fakat Beyazıt, olayı erken haber alarak iki dos ISTANBUL RADVOSU Acılıs: Droeraro Gunavdın ıl) Köve haberler Güııavdın (II) Haberler ve hava durumu İstanbulda bueün Ilânlsr ve hafif müzlk Hafif Batı müziâi Beraber ve solo sarkıUr Valsler Beraber ve tolo tiırkülcr Ev icin Gitar soloları Saz e^erleri Aıa haberler CvfitU iılkelerden müzik Rıza Rifdçn sarkılar Sabah konaerl A Ediboe'ıu'dan sarkılar Ara haberier: ilâniar Türküier eeoidi Radvo hafif müzik orkestrası M îıMınm ve N Hilkat Culha'dan ssrkılar Habrrler: Resmi Guetede bucün G Kasan'dan sarkıl«r Reklâm Dropramları A. Büvükataman'dan sarkılar Dans orkcstraları Kevln Ako! dan türküler Ara haberier Cocuk b«hcesl Yaz okulu Radvo ile İnmli7.ee (19. ders) Caz dünvasmdan Ar=. haberler Karms fnsıl Köv udası Rekl^nı nrceram!?rı Hnbrrler ve hava durumu tiânlar ve hafif mi'zik R. fienses'ten tiırküler Radvo tivatrosu 24 saatin olavlan: ilâniar Plfklar sra«ında A SensoVdan sarkılar Rckl?m Droeramları Habtrler Konser kıiavıızu Özetler oroeram: kaD?nıs İSTANBUL İL RADYOSU Acılıs ve oroerüm DiskoteSirnizden Kütük konser G<>r>clere ınüzik Senfonik müzik Hafif müîlk Aksam konseri Ccnclerle ber."ber Dinlevici istekleri Fransa'dan sarkılar Gece kor==eri Caz mrizisi Hafif Batı mi'ziei Pro^ram ve knnanıs A SPIOI ve arkadasları 123456789 Arkası vann 13 00 1?15 1^ HO 14.00 14.15 14 30 J4 45 1500 15 C5 15 20 1S.0O 16.15 17 00 17.05 17.30 17.50 19 O Dişi Boncf MOOESTY BLAISE 19.30 1P.45 20 00 21.00 21.10 21.^0 22X0 22'5 2S.00 23.55 SOLDAN SAftA: 1 Afrikada yaşayan dünyanın en kısa boylu insanlar grupu (çogulı. 2 Bir bahk cinsinin adı, musiki sesi işareti. 3 Nispeti fazla degü, anlamma iki söz. 4 Bir edatın kısaltılmışı, bir erkek adı. 5 Tersi eski bir Türk İmparatorluğudur, çevrilince «Bayan» olur. 6 Eskıden ellerinde yazılı bir piyes metni ve başlarında bir rejisör bulunmadan piyes temsil eden tiyatro kumpanyalarına bu ad takılmıştı (eski usul çoğul), «çok» un aksinin tersi. 7 «İlerıye doğru süren bir kııvvete sahip kuş veya uçak vücudundakı parçalardan bıri» karşıhğı iki söz. 8 Külhanbeylerin taşıdıkları silâhlardan, eskiden «buiaşıcı» hastalıklara böyle denilirdi. 9 Bir zaman parçası, tersi bir Islâm geleneğine göre dört büyük «melek» den «öz. 7 Milll Mücadelede kazanbirinin adıdır. dığunız zaferden sonra batı devVCKARIDAN AŞAĞIYA: 1 Devlet ve hükumet işleriy letleriyle barış paktuıı burada imle uğraşanlar bu konu alanuıda zaladık (söylendiği gibi yazılmışçalışmak üzere ortaya atılmışlar tır), çevrilince savaşta boş yere demektir. 2 «Küçük zıplayıcı dökülen belirir. 8 Başlıca besi maddeleriparaziti yakalayan» mânasuıa iki 1 2 3 4 5 6 7 8 9 mizden, pratilc söz. 3 Çarmıha gerilip göklere degil de teorlyükseldiği söylenilen peygamber, ye dayanan. 9 büyük üzüntülerin ruha verdiği. Demiryolu, bir 4 Afrikanm batısmda büyük kitabı veya Kurbir körfez, «ekmek yapmaya mah 'anı başmdan sus esas maddeyi tedarik et!» kar sonuna kadar şılığı iki sözlü bir emir. S Aokuyup bıtirkar sulardan. 6 «Çok fazla ıs OuoüO Oulnucaaıa me İŞİ (eski tatırap verici endişe» anlamına üç •mHertltmı» neklJ rim). 6 +] [x| / Xj I 3: 3 5 7] m> 1EZ I •T •T :îj 3 X HTT1 T] z 1 3 • X •• 1• • • • + 13 Y X 2 z |4»H { T HTTjH X • •• T x 1T X 1 X % T DÜNKÜ BULMACANIN HALLKDİLMÎŞ ŞEKU NASIL HALLEDtLECEK Tukandaki nkanıJı bulmacad» M dece 4 tane anablat (ipucn) ve 8 Une sonuç yardır. Boş kalan 12 karenin içine 1 den 9 a kadar uygun birer rakam koyarak ve toplama, çarpma. çılartrna, botme işaretlerine olkkat ederek sold«n sağa ve yukarıdan aşağıya bulınararla gösterilen sonuçlan buJunıiA. BUtu vaktinizi alır ama, boj vaktinizi hosç» peçirmia olunuuus |Tqm: "PRETORİA ATUSI» 53 Bu... bu.. güzel esmerin kim olduğunu biüyor musunuz? Tabii Onu tanırız. Otelimizde sık sık kalır. Adı Mrs Sandra'dır. Apeldorn söze karıştı: Bu Scroecier ile bu Mrs. Sandra beraber mi seyahat ediyorlardı dersiniz? Kapıcı is'.ihza i!e gülümsedi: Beraber geldiler. Yanyana iki oda istedüer. Bu gibi şeylere ahşıkız.. Bu çift iki âşık gîbi hareket ediyordu. Vakıa aynı odayı tutmamışlardı ama ka* hizmetçisi, 21 de oturan Mrs. Sar>dra'nın aynı akşam Sehroeder'i od2Sina dâvet ettiğini söyledi. Sonunu su bulun... Patricia'nın başı dönüyordu. Ne düşüneceğini bilemiyordu. Artık hiç bir şey anlamaz olmuştu. Dsha doğrusu aklı gerçeği kabui etrr.ek istemiyordu. Demek ki, James, bir kadm uğruna hem memleketine, hem de nişaniısma ihanet etmişti. Boğuk bir sesle: Beraber mi gittiler? diye sorabildi. Kapıcı alnmdaki teri si!:yordu: Hayır.. En garibi de M. Jacobus Halvan'ın... Apeldorn sözünü kesti; elmas knalının adını bili yordu; hayretle Fordu: Ne? Trekfontein madeninin sahibi mi? Tâ kendisi. Mrs. Sandra'nın resmen arkadaşı o!an M. Halvan, milyarder yokken 21 numaralı odaya gizlice giıen o Schroederle birlikte Pretoria'ya özel vagonu ile gitti. Yılışık bir gülüşle de ekledi: Şimdi artık aralarındaki bağ'.arı anladınız sanırım... Apeldorn kapıcıya teşekkür etti ve bu haberlerden perişan olan Patricia ile birlikte oradan uzaklaç tı. Afrika'ya bunları ögrenmek için mi gelmişfi?.. Asker kaçağı derken, bir de kendine ihanet... Kalbini sıkıştıran acı dayanılmaz bir acı idi. Yaşlı pözleri arfık ne mavi göğü, ne de bahçelerin çiçeklerini görmüyor du. Kurulmuş bir bebek gibi yürüyordu. Otele döner dönmez kendini toparladı. Derhal ne yapacaeı hakkında karar vermek istiyordu. Sidne> otelinde öğrendikleri, Londra'da Sir John'un verdiğ; haberden daha üzücü olmuştu. Birdenbire James ir sade bir asker kaçağı, bir kaatil, arkadaşlarınm gf) zünde düşmüş bir subay olmakla kalmayıp, bir d < ne biçim bir kadın olduğu hakkında bir kapıcının bi le tereddüt etmediği bir insanla adını saklayarak giz lenmesi dayanılmaz bir olaydı.. Odasına girerken fenahk geçirdi. Apeldorn. ken dini toplaması için ona bir kadeh konyak vermek zo runda kaldı. Ger.ç kıza acıyordu. Bir hasta ile konu îur gibi ona hitap etti: Miss Dunham. işittiklerinizin size nasıl tesiı ettiğini tasavvur ediyorum. Fakat ümitsizüğe Hişm?. den önca bu karmakansık durumu biraz aydınlat MAURICE DEKOBRA BERÎN KURTBAYÎ Annc Marıeı A NKAR A ANKARA RADYOSV Acılıs: nroıram Gunavdın (I) Kove haberler Gunavdın ıll) Haberler ve hava durumu Sdbalı müziEi Ankarada l>ucın Kücük ilâniar Her telden 0810 G. Tecer'den sarkılar 0H.00 Ev ıcin 09 20 Sabah konseri 09.40 Arkası vann 10.00 Ara haberler: ilâniar 1C.05 M Turüne'den turkuler 10 25 Albümlerden secrnllcr 10 55 KörjrülüoeltTdan sarkılar 11.15 C'ocuk bshcesi 11 ."0 Konser saati 12 00 Ara haberler: İlâniar 12.05 Türkiiier 12.20 Kıbrıs saati Kücük ilâniar Y Özel ve E Savm'dan sar kılar Haberler: Resmt Gazetede huEün Hafil müzik Reklâm oroeramları P). YazıcıoSIu'dan türküler Cesitli müzik N Güver'den sarkılar Ar a haberler: ilâniar Plâklar arasında Z OSuzdan türküler S. Süer'den sarkılar Yaz okulu Radyo ile tneillzce (19 ders) Ara haberler: llânlar tncesaz Knv odan ReklSm Droeramları Haberîer ve hav. durumu Kücük llânlar H Bulus'tan rörküler Ciean müiiS Din ahlâk »hbeti M. USurlu'dan sarkılar Kücük konser Bir varmıs: blr vokmus 24 saatin olavları Cesitli Tttrk müzia fTnlü «oUrtler: ünlü orkestralar TBMM ra*tl Haberier Barok mOzOc Gece Tarınna doSru Özetler: DroSrtm: kauann Gurth Tiffany Jones fiIFFANfjONES Bu eser ONK Coovrlebt Aiansındao satın BHnmıStlI. mağa çalışalım. Bitik bir ses: Nasıl olur? daha ne kadar aydınlık o'.sun? Ka pıcmuı bahsetüği kadını tanıyor musunüz? diye sordu.. Kendini tanımam ama adını duydum. Mrj, Sandra'nın bir milyoner olduğunu ve çok güzel kabul ettiğini biliyorum. Kendi elmas madeni ile D« Beers'e tek başına rekabet eden milyarder Jacobus Halvan'ın da müstakbel eşi olduğunu söylüyorlar. Gerçekten çok güzel mi? Öyle imiş.. Capeto\vn Herald gazetesinde re»imlerini gordüm. Hem çok zârif. hem de kibar bir kadın. Dediklerine göre yarı Polonyah imiş. Bence en yüksek smıftan maceracı bir kadın.. Çok tanıdığı var. erkeklerin hoşuna gittiği de muhakkak Etrafında ona kur yapan bir yığın insan vardır Başka bir biigim yok... Genç kız ümitsizlikle ellerini ovuşturuyordu. James ile beraber Sidney oteline gelmiş. Âşıklar gibi.. İspatı da var.. Nişanhmı gece vakti onun odasma girerken görmüşler.. James onun âşığı... Bu son kelimeleri söylerken tıkanır gibi olmujtu. Apeldorn inkâr etmeğe çahştı. O ise inanmak isteml yordu. Genç adam israr etti: Mackenzie'nin sahte bir pasaport ile seyahai ettiğini unutmayın.. Ne ilgisi var? Kaçak olduğundan yakalanmamak için kişiliğini saklıyor. Hsklısınız ama.. belki de.. Patricia sözünü kesti: Beni teselli etmek için peri masallarmdan vaıgeçin.. belki ne olabilir sanki' Belki bir şey var: James âşık olduğu bu kadının güzel gözleri uğruna ordu d»n kaçtı.. Yakışıklı olduŞundan bu erkek avcısı kadının hoşuna gitmiş olabilir. Milyarderin metresinin sevgili olmuş işte o kadar.. Tartışılacak bir yönü yok bu işin.. Evet ama.. Halvan kendi vagonunda neden on« yer vermiş? Neden onu Pretoria'ya beraber götürmüsT Capeto\vn'da adamın kaba fakat son derece zeki oldu?unu söylerler. Ayrıca, Mrs. Sandra'nın bugüne ka. dar oradaki küçük kazanovaların hiç biri ile ona ihanet ettiğini kimse duymadı. Genç kız hafifçe tebessüm etti: Mrs. Apeldorn.. moraümi >"ükseltmek için n» vanacağmızı bilmiyorsunuz. Fakat sizin iyimser görüşlerinize katılamıyorum. An'adıtıma Eöre ben Afrika'ya, her şeyden çok sevdieim nişanlımm aşk yüziinden görevinden kaçfığını. belki de o güzel kadmı hediyeler almak için kumar oynadığını keşfetmek' için geJmişim. Bilgimiz arttıkça Mackenzie olayrniH büsbütün kanştıŞmı anhyorum. Bütün bu çetrefîl işler arasında aydınlık tek nokta: başkasına âşık olu. ÎU j (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear