Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tarihî bir sorumluluk içindeydi «Genel Başkamm», Milli Şefimiz, Cumhurreisimiı lsmet tnönü, müstesn» bir lütuf olmak üzere bendenizi, Genel Başkan Vekilliğine tsyin buyurdular. Huzurunuıds, ki milletin hnznrn demektir, arzı şükrân ederim. Şefimizin a n u l a n ; sizin yüksek istekleriniz, milletin, Büyük Partimizin siyasi prof ramı ile çerçevelenen dilekleri demektir...» 26 arahk 1938 Celâl Bayar Kemal Atatürk'tür. 2 Partinin değişmez Genel Başkam tsmet tnönü'dür.» Bu maddeler, aynı gün, aynı toplantıda, oy birliği ve sürekli alkışlarla kabul edildi. Bunun üzerine Celâl Bayar, daha yukarıda verdiğimiz beyanatını yaptı. Celâl Bayar'a göre Inönu'nün bu istekleri, Milletin de, Büyük Partinin de dilekleri demekti. Adnan Menderes, Kurultayın en genç kâtibi sıfatiyle ve bu dilekleri lütfen kabul buyuran Inönü'ye, Kumltayın say gı ve bağhhklarını arz için hazırlanan teklifi okudu. Bu şükran belgesinde Reisicumhur, Parti Değişmez Genel Baskanı ve Türk Ordusunun Yüce Başbuğu tnönü, aynı zamanda, Milli Şef olarak da iî&n olunuyordu. Menderes'in hazırladığı ve okuduğu sükran teklifi şudur : «Partlmicln degişmeı Genel Başkanlığina intihap olnnan Türkiye Devletinin büyük Reisienmhnrn ve Kabraman Türk Ordnsunnn yüce Başbnğn, Millî Şef tsmet tnönü'ye Büyük Kurnltaym yttrekten saygı ve bağIılığının arzına karar verilmeslni ve bn kararın kendisine mnulmasını, derin hfirmetlerimizle teklif ederiı.» Bu teklit de «ürekli alkışlar arasında kabul olundu ve Kurultay Başkanı Celâl Bayar, Kurultayın bu saygı ve bağlılıklanm kendi hürmetleriyle beraber îsmet Inönü'ye sunarak vazifesini yerine getirdi .. Celâl Bayar tarafından söyleİNÖNÜ HALKA HİTABEDERKEN killer tâyin eder. Bu sımrlar ve çekiller içinde bir Devlet Başkanı, ne bir miUi kahraman, ne de bir Millî Şef'tir. O sadece, kanunların ve şekillerin em rinde bir Reisicumhurdur. Fakat bir ülke, eğer bir inkılâp geçirmiş ve bu inkılâp eğer henüz son sözünü söylememişse, o ülkede Kahramanlar D.evri so na ermemiş demektir. O zaman ve bu şartlar içinde, o inkılâbın tarlasını hazırlayan, tohumlarını saçan ve bu tohumların ilk mahsullerini devşiren, bir Milli Şef, sadece bir Reisicumhur değil, bir önderdir. Yahut bizim milli kurtuluş mücadelemizde olduğu gibi, bir Tek Adam'dır. Böyle bir Tek Adam' ın yerini alan îkinci Adam'a ise, tarihin yüklediği büyük bir vazife ve sorumluluk vardır: Başlanılan inkılâpları devam ettirmek ve onları ikmal etAtatflrk'fl devam ettirmek ve mek... Inönü Devlet BaşkanlıAtatürk'ü ikmal etmek! ğında Atatürk'ün yerini aldığı Normal bir Demokraside Devlet Başkanınm vazife ve hiz zaman, bu vazifeye normal bir met sınjrlannı kanunlar ve şeDemokrasi nızamı içinde bir nen şükran sözleri ve Adnan Menderes tarafından okunan saygı ve bağlılık mevzuatı arasında, Ismet Inönü'nün Millî Şef ve Değişmez Genel Başkan oluşu, C.H.P.'nin 4. fevkalâde kurultaymda ve 26 Arahk 1939 da işte böyle tamamlandı. Bu karardan sonra Inönü, yalnız Devletin Başı ve Ordunun yüce Başbuğu olarak değil, tek partili siyasî iktidann da değişmez Başkanı ve Millî Şef oldu. Ama hayatının en büyük ve çok cepheli sorumluluğu da, galiba o gün, orada ve bu kararlarla başladı. Bunun üzerinde biraz durmahyız. Inönü 4; Fevkalâde Kurultay kararıyla î Şef ve Değişmez Genel Başkan olmuştu Millî Şef ve Değişmez Başkan: Atatürk'ün ölümünden ve înönü'nün Cumhurreisliğine seçilişinden bir süre sonra, înönü' nün hem Başvekilliğe, hem C. H.P Genel Başkanvekilliğine getirdiği Celâl Bayar, Parti Genel Başkanınm emri ile, 28 aralık 1938 de toplanmak üzere, Partinin IV. fevkalâde Kurultjvyını toplantıya dâvet etti. Kurultay, günü gelince toplandı. 375 C.H.P. mebusu ve 216 delege Kurultaya katıldılar. Kurultay Başkam Celâl Bayar' dı. Adnan Menderes, Kurultay Kâtipliğine seçilmişti ve gündemde, kabulü istenen yalnız iki madde vardı: «1 Partinin bSnisl (knrncnsn) ve ebedi Başkam, Türkiye Cumhnriyetinin müesslsl olan Tarihî bir sorumluluk: Şekil Adamı olarak gelmediğini açığa vuran bir davranışla işe başladı Çünkü 16 Mayıs 1939 da yayınladığı beyanname ile 29 Mayıs günü için dâvet ettiği besinci Parti Kurultayında, kendisini MtLLÎ ŞEF ve Cumhuriyet Halk Partisinin de DEĞtŞMEZ BAŞKANI oîarak ilân ettirdi. Bunun olağanüstü bir mâ nası olmak lâzımdı. Çünkü: Milli Şef, normal bir demokrasi nizamının taşıyabileceği bir otorite değildi. Millî Şef, an cak Şeflik sisteminin bir Üstün Iradesi olabüirdi. Şeflik sistemi ise, ancak otpriter bir Tejim biçimidir. Böyle bir rejim, şekiller ne olursa olsun, çoğunluğun iradesini azıniığın iradesine bağlayan bir Kahraman, bir Tek Adam idaresi demektir. Yahut hiç değilse bir Tek Parti sistemidir. Nitekim Atatürk devri. Tek Şef, Tek Parti ve Otoriter Hükumet nizamıydı. Şu halde, Inönü'nün dâvet ettiği Parti Kurultayı onu, hattâ Atatürk'ün sağlığında bile misali olmayan resmî bir Kurultay kararı ile Milli Şef ve aynı zamanda C.H.P. nin değişmez Başkam ilân edince, artık onun önündeki yol, Atatürk'ü hem devam ettirmek, hem ikmal etmek yolundan başka bir şey olamazdı. Bu da ancak, bir înkılâp Yolu, yani başlayan, fakat tamamlanmayan ve hattâ çoğu kökleştirilemeyen inkılâpların devamı, derinleştirilmesi ve kök leştirilmesi yolu olmahydı. Tek Şef, Tek Parti ve Otoriter îdare ancak böyle bir yol için doğru olabilirdi. Yoksa klâsik manâsiyle Demokratik bir rejim, yahut normal bir ISLAHATÇILIK gayreti için bu rejim, çok fazla bir şey olurdu. Hülâsa öyle sanıyorum ki Inönü, tarih karşısmda hayatı^ nin en büyük mesuliyetlerinden birini, 26 aralık 1938 de başlayan Dördüncü Parti Kurultayında, Millî Şef ve Değişmez Parti Başkanı sıfatlarıru kabul etmekle yüklenmiştir. Öyle bir sorumluluk ki, eğer onun icapları gereği gibi yerine getirilmemiş olursa o zaman bu sonuç, Inönü'nün tarıh içinde yerini gölgeleyebilirdi Ogünlerde ise İnönü, mevcut rejim için düsündüğü gelişmenin klâsik bir Demokrasi yönünde olduğunu açığa vuran beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanlar onun, Îkinci Diinya Harbinden sonra ve 1946 da giriştigi çok partili demokrasi çabasını daha o zaman haber vermektedir, Meselâ onun, Londra'da çıkan Daily Telegraf gazetesi muhabirine verdiği ve bu gazetede çıkan şu beyanlarını okuyalım: « Rejimin, halkın nef'ine ve halk tarafından murakabe edilmeye mâtuf bulunmak itibariyle bidayetten beri demokratik *ir esası haiz olduğu şuphesizdir. Geçmişten tam bir aynhş teşkil etmesi ve bunun milletin âtisi için bayati ehemmiyeti haiz bulunması dolayısiyle rejimin tatbikatında başlangıçtan itibaren az çok sıkı davranmak icabetmişti. Lâkin hiçbir zaman cebir ve şiddet kullanılmamıştır ve rejim daima her şeye, teşkilâtı esasiye kaşesinl vermiş oian Büyük Millet Meelisl yoliyle tatbik edilmiştir. Vaziyet inkişaf ettikçe rejimi yeni hal ve şartlara oydurmak zaruret ve imkânı hasıl oldu. Ve meselâ, Kiyaseticumhurda vukna gelen defişiklik münasebetiyle yapılan serbest intihab ve son zamanlarda meclîste bir müstakil srnpun teşkili hallerinde oldu|u gibi halk, tedricen idarede daha vâsi bir iştirak hissesi kazanmıştır. Bütiin milletin, hürriyetlerin tedri cen genişletilmesine karşı olan mnkabele t a m , beni bu mesaimde teşvik etmiştir. Gerek halk ve gerek matbuat tenki din ve mütalea dermeyanımn caiz olabileceği hudutlar hususunda şayanı takdir bir kavrayış göstermişlerdir.» Inönü'nün beyanlan budur ve oldukça karışıktır. Fakat biz şimdi de şu soruyu ortaya koyarak, durumu biraz aydınlatmaya çalışmahyız: Acaba, Atatürk'ü devam ettirmekten ne anlayabüiriz? Bu soruyu cevaplandırmak için derhal şunu belirtelim: Yeni nizarmn inkılâpç» dinamizmi, daha Atatürk'ün sağhgın da ve hele onun son yıllaniîda hızmdan çok şeyler kaybetmisti. Hem fikir bakımından, hem aksiyon bakımından... Bu gerçeği yalnız Atatürk'ün ilgilerinde ve hayat tarzındaki değişmelerle, zamanının büyük kısmım Dil ve Tarih çalışmalarına ayırışı ve nihayet, çok daha erken başlayan, fakat çok geç açığa çıkan hastahğının onda yarattığı ruhî tepkiler ve meselâ gittikçe içine dönük bir insan haline gelişi gibi sebeplerle izaha çalışmak yetmez. Bir de Devlet yapısımn ve yeni Devlete verilen Yön'ün de bunda etkisi vardır. Bu görüşümüzü şöyle özetleyebiliriz: Bir özlem ve bir gerçek: Batıya. Batı nizam ve Demokrasisinin yapısına ve yürüyüşüne hayranlık, yani Batı hayatına karşı duyulan özlem, bu hayata yönelmek ve katılmak, bütün Atatürk nesfine, yeni Devleti kuranlann mizaç ve ruh yapılarına hâkimdi. Onlar için bundan tabiî bir şey de olamazdı. Onlara göre medeniyet demek, Batı demekti Türkiyenin kurtuluşu demek, Türkiyenin Batıhlaşması demekti. Gene onlara göre, biz Batıdan geri olduğumuz için Batının iktisadi ve mall esaretindeydik. Ama kapitülâsyonlardan kurtu lursak, bütün müesseselerimizle Batı medeniyetine yönelir ve ona uyarsak, Batı Devletleri sa fında siyaseten ve iktisaden eşit haklarla yerimizi alırdık. Böylece de, Türk milletine karşı vazife ve teahhüdümüzü yapmış bulunurduk... tste Atatürk neslinin, daha okul sıralarmdan beri düşüncesi ve özlemi buydu ve ancak bu olabilirdi. Nitekim, gerek Istiklâl Savaşı içinde, gerek zaferden sonra, yeni Devleti kuranların yazı, nutuk ve beyanlarında dile gelen buydu. Batı nizamı deyince de, ilk akla gelen, tabii, klâsik mânada Batı Demokrasisi idi. Devrin düşünürlerinin ve yazarlannın söz ve kalemlerinde de dile gelen özlem buydu... Nitekim, Meclise gunulurken, • Inkılâbı artık kemâl noktasında» kabul eden 1924 liberal Anayasası, hattâ bazı maddelerine Mustafa Kemal ve arkadaşlanmn mukavemetine rağmen, bu ruh içinde çıkarılmıştı. Ama acaba, o zaman da inkılâp bitmiş miydi? Eğer bitmiş olsaydı Mustafa Kemal, ondan sonra da yeni inkılâplara yönelir miydi? Hattâ bu yönelişlere rağmen bile, Atatürk'ün hayatında dahi, İnkılâp ton sözünü »öylemiş miydi? Eger söylememişse, demek ki, Milli Şef ve Değişmez Baskanın önünde, hem Atatürk'ü devam ettirmek, hem onu ikmal etmek gibi, bir görev ve sorumluluk vardı. Ve bu görev ve sorumluluk, hakikaten tarihî bir mâna taşıyordu (1)... (1) îkinci Adam'ın ikinci cildinde bn konn, etrafivie işlenmiştir. ş.s A. YARIN DARGINLAR BARIŞIYORLAR Dişi Bond İSTANBUL 06.2S 06.30 06.45 06.50 O".OO 07 0S 07.30 07.45 07.50 07.55 08.00 08.20 08 40 09 00 09.lfl 09.30 09.45 AeıUs. DroSram Türküler geçldl (1) Konusma Türküler eecidi (2) Köve haberler Türk halk ırüziâi Haberler ve hava durumu Kücük ilânlar Stüdvo G"den Istanbulda bueün Hafif müzik Ooeret müziil Piyano soloları Kadın eazetes! N.SiDahiden sarkılar Fransadan vankılar Divan sazı. baelama ve c u radan ovun havalarl 10.00 Müzik kutusu 10.15 Calısan kadın 10.25 Ovun havaları 10.40 Arkası varın 11.00 Kısa hab«rl«r 11.05 Sabah konserl 11.50 Öeieve doâru 12.10 Kücük İlânlar 12 30 Beraber ve solo s a r k l l « 12.15 M.AkESünrten türküler 13.00 Haberler. R. G. de busun 13.20 Stüdvo G'den 13.20 Reklâm proBramları 14.00 Safiye Fiüzden sarkılar 14.20 Kemai Gülesoilu orlsestrası 14.35 Saz eserleri 14.50 Konser kılavuzu 15.20 Gökcen Kavnatan orkestrası 15.40 Türküler 15.55 Kısa haberler 16.00 Eiitim radvosu 16.55 Cocuk bahcesl 17.15 Cocuk vavmları 17.20 Kısa haberler 17.25 Erkekler fasıl toplulugu 17.50 Reklâm Drosramları 19.40 Kücük ilânlar ;. 19.00 Haberler ve hava durumu ( 19.40 Kücük ilânlar ' ia.45 Studyo G d e n 20.00 BaSlama T. türkiller 20.15 Plâklar arasında 20.40 Avlâ Gürsesten sarkılar 20 55 24 saatin olavları. K. ilânlar \ 21.00 Buhar kazanından atom r e aktörüne 21.20 Alâaddin Sensoydan sarkılar 21J5 Kücük ilânlar 21.40 Bitmez tükenraez Anadolu 21.50 SDor eazetesi 22.00 Reklâm Drogramları 22.45 Haberler ve hava durumu 23.00 Radvo senloni orkestrası 23.30 Türk bestectteri 24.00 Kaoanıs İSTANBUL ÎL BADYOSU 16.55 Acılıs ve Droeram 17.00 Sizin icin 17.30 Kücük konser 18.00 Ivi aksamlar 18.30 Senfonik müzik 19.00 Cesitll melodiler 19.30 Akşam konseri 20.15 Genclerle beraber 21.00 Kansık sololar 21.15 Koncertoiar 21.45 Hafif müzik 22.00 Gece konserl 23.00 Caz saati 23.30 Cesitli müzik 24.00 Gece yarısı icin 00.30 Hafif müzik 01.00 Program ve kaDanii BULMAÇA 123456789 ğin fidanı (karma söz). 2 Vücuttaki hastalık belirtisi şişlerden, efsanenin meşhur kuvvetli adamı Samson'un sevgüisi. 3 Ne cıvık ne de çok katı olmayan hamur işi tatlılarına böyle denilir, sahip. 4 Cins ve çeşit, tersi afi kesenlerin sattığıdır. 5 Mısır'daki eski öküz tanrı, çevTilince «eğirrüi durumda» karşılığı bir söz belirir (eski terim). 6 Tersi «Savunma kuvvetini OHnRfi arttır!» mânasına bir emirdir. 7 Gözleri görmeyecek hale ge 2 1 9 len. 8 Bir edatın kısaltümışı kaybolmuşu bul durtmaya çaiı»an. 9 «Kalite>i düşük İnsan '/eya hayvan vü•nıdunun kırmızı suyu» anlamına iki söz, bir harfin okunuşu. SOLDAN SAĞA: 1 Bu adı taşıyan bir Amerka memleketinın efsaneleri düiraize çet/riiöî .ve çok. ~ "''" 2r Hayri'nin doğduğu yer, denlzlerde güneş çekiml sonucu meydana gelen yükselme hareketi. 3 Arnavutlukta bir akar su. 4^ Bir coğrafya terimi, doğuşundan aptal. 5 Olağanüstü gece eğlencelerine ve balolara böyîe denilir, silâhlarm vücuda açtığı. 6 Budala gibi şaşkın şaşkın bakar hale gelen. 7 Bir sıfat takısı, bel11 zamanlarda alınan veya verilen paralar (eski usul çoğul). 8 Sıcaksu kaynaklan bulunan banyo yeri, çok zaman fazlası aşık usandınr. 9 İskambilde bir kâğıt, nota, bir soru edatı. YUKABIDAN AŞAĞIYA: 1 Çok güzel kokulu bir çiçe OÜNKÜ 8UU4ACANLN HALLEDtLSÖŞ ŞEKJLJ NASIL RALLEDİLECEK Tnkandakl rakamlı bnimacada «adece 4 tane anahtar (ipuco) ve 8 tane somıç vardır. B03 olan 1! karenin içine 1 den 9 B kadaı ftygua bireı rakam koyarak ve t°Plama, çarpma, çıkartma, bölme işaretlerine dikkat ederek soldaı sağa ve ynkandan aşagıya bulmacada gösterilen sonnçlan bulunuz Biras vakttnizi alu ama, boj vaktinizi hoşça geçirmig olursunıız flSKveOLÜM 101 Artık iyice gece olmuş gibiydi. Işık, bütün ışık, dünyadan, topraktan silindi .yapraklar hiç kımılda mıyordu. Artık iyice gece olmuş gibiydi ama, pek de iyicene değil; gün çekilip gitmiş gibiydi ama, pek de iyicene değil. Margaret'in ayakkaplan çiğden ıslanmıştı. Bir denbire, ürkek ürkek, sessizliği bozdu: « Ne zamandır uyuyor. Yemek için uyandırmak zorunda kalacağız birazdan.» Joe Gilligan sandalyesinde kımıldadı papaz, da aşağıyokarı Margaret konuşurken, o koca gövdesiyle, birden doğruldu. Sendeleye sendeleye ayağa kalkarken: «Dur. Donald» dedi. Fil çabukluğuyla, çimenlikten, kara kara düşe dalmış eve doğru seğirtti. Kara bir uğursuzluk havası içinde, ikisi birden konuştu: « Seslendi mi?» Doğruldular, eve doğru baktılar, sonra birbirlerinin bellibelirsiz, beyaz yüzüne. Sen...» Bu soru alacakaranhkta aralarında asılı kaldı. Akşam yıldızı işte orada kavağın tepesinde mucize gibi ışıldıyordu, nârin ağaç da, altm elmasını elinde tutan yaprakh ateşli bir Atalanta olmuştu. Joe: «Hayır, sen işittin mi?» dedi. Hiç bir şey duymuyorlardı. Margaret: «Düş gördü» dedi. « Evet Düş gördü.» Donald Mahon, görünmez unutulmuş ilkyazı, ne hatırlanan. ne de unutulmuş yeşilliği sezerekten, sessiz sessiz yatıyordu. Bir süre sonra, içinde yaşadı ğı hiçlik onu gene bütün bütün kapladı ama, tedirgin edercesine. Ne iyicene batabildiği, ne de iyicene kurtulup kaçabildiği bir deniz gibiydi. Gün öğle sonrası oldu, alacakaranlık oldu, ak şam karanlığı çöktü: Akşam, yelkenleri günbatışı renklerinde bir gemi gibi, dünyadan aşağılara, karanlıklara doğru kara kara düşlere daldı. Donald birdenbire baktı ki, hatırlayarnadığı bir zamandan beri içinde yaşamış olduğu karanlık dünyadan yeni bir güne geçiyor; çoktan geçmiş, yaşayanlarca, ağlayanlarca, ölenlerce çoktan hareanmış bir gün. Bugün yalnız onundu: Zamanla Mekân'dan kurtardığı tek ganimet. Per ardua et astra. Aynı anda başka başka yerlerde bulunmasma hiç de şaşmadan: «Bu kadar benzini taşıyabileceğinıi hîç sanmazdım» diye düşündü. Hatırlayamadığı bir karanhktan çıkarak çoktan unuttuğu bir güne geçmiş, o günün de, kendisinin tanıdığı gününün de. öğleye yaklaştığını görmüştü. Saat on olsa gerekti, çünkü güneş tepeye gelmek üzereydi, birkaç derece arkasındaydı; çünkü başının kollama çubuğunu tutan elini pek tanıdik bir biçimde kesen gölgesini görüyordu, pilot yerinin göl gesi de kaîçalarına düşüyor, kucağını dolduruyordu: uçağın bordası üzerinde tembel tembel duran VVilliam FAULKNER »"« \faMet 6BOTIN sine vuruyordu. Titreyen alt kanatın üzerine bil( üst kanadm gölgesi biraz düşmüştü. Tanıdik bir şey duygusuyla: «Evet, saat ona ge liyor» diye düşündü. Birazdan saate bakar, dahi iyi öğrenirdi ama, şimdi... Alışkanhğm, huy edin menin verdiği çabuk bir ustalıkla, kısa bir gözlen bakışıyla çevreyi taradı, yukanya doğru bir bakt arkayı görebilmek için biraz kaykıldı. Tertemiz Görünürdeki tek uçak solda tâ uzaklardaydı: topçı işi gören. kocaalâmet bir gözlem uçağı. Kısa bi göz atış, onun tâ yukarısında bir çift avcı uçağın ortaya çıkardı, bunların yukarısında da, biliyordı: belki iki tane daha vardı. Bunların Hunlar olduğunu içine doğar gibi a layarak: «Bir bakabilirim> diye düşündü, onları k ruyan avcılar kendisini görmeden, yer bulma âls tine el atıp atamıyacağını hesapladı. «Hayır, vazge çeyim, bence> dedi. «Döneyim daha iyi. Benzin al çalmış. Pusulasınm sallanan göstergesini düzeltt İleride, sağda. tâ uzakta, vaktiyle Ypres o!a yer işleyen eski bir yara üzerindeki çatlamış kabu gibiydi. Altrnda ölmeye bırakılmayacak bir ölü üze rinde de mor mor ışıldayan daha başka yaralar d vardı... Bir martı gibi, yapayalnız, dalgın, uzaklaşt Sonra. birdenbire, üzerine soğuk bir yel eser gil oldu. «Ne bu?» diye düşündü. Üzerinden güneş biı denbire çekilip almmıştı da ondan. Bomboş düny gökyüzü gene de o tembel, uyuşuk ilkyaz gün ışığıj la doluydu ama, üzerine boşanan güneşi bir el sil: götürmüştü sanki. Bunu anlaymca, aptalhğına küfi ederekten, diklemesine daldı, sola doğru kaydı. Ü kanatla alt kanat arasmdan beş tane buhar çizgi geçti, her biri onun daha yakınından; sonra ense ki künden ayrı ayn iki sarsmtı duydu, bir yerde b düğme basılmış gibi. gözleri görmez oldu. Alışık € makineyi ustaca yukarı dikti, Vickers'in tetiğini kı ranhkta bularak, martın yaklaştığını haber vere mermer gibi yol yol o tatlı sabahm içine doğru at etti. Görmesı, kötü kuruîmuş bir elektrik akunı gil gene titredi, yanmdaki kumaşta suçiçeği gibi delikl açıldığım gördü. Havada asılı durmuş, gökyüzüne at ederken, âlet levhasınm üzerindeki bir gösterge 1 fak bir gürültüyle patladı. Sonra, elini yokladı, bî tı eldiveni parçalanmış, kemikleri çıplak çıplak grünüyor. Sonra, gözlerinde gene bir şhnşek çak söndü. Yana devrilir. düşer gibi oldu. kemer or kamından kavradı. Alm kemiğinin içinde, farel bir şeyi kemirir gibi bir ses duydu. Gözlerini aç. rak: «O mendebur dişlerinizi kıracaksınız or'd dedi onlara. Alacakaranhkta, babasınm o ağır yüzü başm ucuna dikilmişti, öldürülen Caesar'm kafası gibi. Görmesine yeniden kavuştu, ondan öncekilerd< daha derin bir hiçlik gömüldü. Akşam yelkenle günbatışı renklerinde bir gemi gibi, dünyadan aş ğılara süzülüyordu, uçsuz bucaksız bir denize dı ru açılarak. Gözlerini babasına dikerek: «İşte böyle oldı dedi. (Arkası var) konu veresim: AYHAN BAŞOGLU |j§j BEYflZ GUL A N K A R A 06.25 Acılıs. Droeram 06.30 Günavdın 07.00 Köve haberler 07.05 Z. Taskent ve S. Özdensesten sarkılar 07.30 Haberler ve hava durumu 07.45 Sabah müzl» 08.00 Ankarada bueün 08.05 Kücük ilânlar 08.10 Her telden 08.40 Kücük ilânlar 08.45 A. Gazi Avhandan türküleı 09.00 Günümüz Sorunlarımız 09.20 Sabah konseri 09.33 Kısa haberler ve K. Uânlar 09.40 Arkası varın 10.00 Esutim radyosu (11 10.55 Melodiden melodiye 11.15 Cocuk bahcesi 11.30 Balete caârı 12.00 ÖSle müzigi , 12.15 Kıbrıs saati 12.25 Kücük ilânlar 12.30 K.Öncan ve S.Süerden sarkılar 13.00 Haberler. R. G. de bueün 13.2(1 Plaklar arasında 13.30 Reklâm Droeramları 14.00 Cocuk bahcesi 14.15 Güler Gökselden sarkılar 14.35 Buaün icin sectiklerimiz 14.55 Kısa haberler v e K. ilânlar 15.00 ESitim radvosu (2) 15.55 Neclâ Eroldan türküler 16.10 Plâklar arasında 16.20 M.Ersesten sarkılar 16.40 B i r bando calıyor 16.55 Kısa haberler v e K. İlânlar 17.00 Ince saz 17.50 Reklâm Droeramlan 19.00 Haberler v e hava d u r u m u 19.40 Kücük ilânlar 19.45 Osman Türenden türküler 2n.0O Uvkudan önce 20.05 istekleriniz mikrofonda 20 30 Klâsik T. müziâi tooluluSu 21.00 24 saatin olavları v e K ilânlar 21.05 Sinema 21.35 Kücük konser 22.05 T.B.M.M. saati 22.25 Hafif müzik 22.30 Yıldız Ayhandan tOrfcüler 22.45 Haberler v e hava durumu 23.00 Her hafta b i r vorumcu 23.45 Gece y a r ı s ı n a doSru 2400 Proffram v e k a o a m s vn